BASIN BÜLTENİ Anastasiadis: “Seçimler ertelenebilir” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Anastasiadis: “Seçimler ertelenebilir”
Tarih: 07.12.2015 > Kaç kez okundu? 1365

Paylaş


Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis başkanlığında önceki gün toplanan Ulusal Konsey’de, Kıbrıs sorununa ilişkin müzakereler sürecinin ele alındığı ve Anastasiadis’in Mayıs 2016’da yapılması düşünülen milletvekilliği seçimlerinin 2-3 ay ertelenmesinin ihtimal dışı olmadığını söylediği belirtildi.

Rum Fileleftheros gazetesi, Anastasiadis’in, partilere, “bu ihtimale hazır olun” dediğini yazdı. Anastasiadis’in, partileri, Eylül ayından bugüne kadarki müzakereler süreci ve bu süre zarfında gerçekleştirdiği temaslar hakkında bilgilendirdiğini yazan gazete, Anastasiadis’in, verdiği imajın, sürecin ilerlediği, anlayışın (uzlaşma veya görüş birliği değil) bulunduğu şeklinde olduğunu belirtti.

Habere göre Anastasiadis, dört temel özgürlük, AB normlarının uygulanması ve kamuya katılım (yüzde 67 Kıbrıslı Rum - yüzde 33 Kıbrıslı Türk) konularına da değindi.

Gazete, Anastasiadis’in, Aralık ayı içerisinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Toprak konusunu ve özel statüye sahip olacak - bir diğer deyişle kanton - bölgeleri görüşmek istediğini yazdı.

Bunun, Anastasiadis’in partileri bilgilendirmesinden ortaya çıkan bir olgu olduğunu yazan gazete; Anastasiadis’in, zorlukların ve henüz görüşülmeyen konuların var olduğunu belirterek, bir dizi konuda anlayıştan söz ettiğini belirtti.

Habere göre, Ulusal Konsey toplantısında Anastasiadis’in partilere yönelik bilgilendirmesinde şunlar ortaya çıktı:

“1. Çözüm, AB normlarıyla uyumlu olacak ve Türk tarafıyla bu konuda anlayış bulunmaktadır. 2. Derogasyonlar gibi - daimi derogasyonların olmaması - dört temel özgürlük konusunda anlayış bulunmaktadır. 3. Nüfus olarak Kıbrıs Rum tarafı 800 bin, Kıbrıs Türk tarafı 220 bin şeklindedir. Bugünkü ve gelecekteki 4’e 1 oranı geçerli olacaktır. Aynı zamanda bu her 25 yılda yeniden incelenecek. 4. Kamudaki oran yüzde 67 Kıbrıslı Rum ve yüzde 33 Kıbrıslı Türk olacak. 5. Toprak konusunda kriterler görüşülmektedir ve bunun ileriki görüşmelerde ele alınması bekleniyor. 6. Garantiler konusunda, Kıbrıslı Türkler de 1960 yılının aynılarının kalmasının mümkün olmadığı, askeri içerikli olmaması konusuna anlayış göstermektedir. Rum Yönetimi Başkanı’nın görüşü garantilerin kaldırılması ve askerlerin çekilmesi yönündedir. AB devleti anayasal olarak, Güvenlik Konseyi ise çözümün uygulanmasını ve ülkenin bağımsızlığını garanti altına alacak. 7.Mülkiyet konusunda 22 olan kategori ve 5 olan hukuki çare konusunda anlayış bulunmaktadır. Anastasiadis bahsetmemesine karşın bu konuda anlaşmazlıklar vardır. 8. İç vatandaşlık konusunda sınırlandırmalar konulacak. Bu konuda kriterler (kurucu devletin dilini konuşma) konulacak. İç vatandaşlığa sahip bir kişi merkezi devletin vatandaşı olacak. 9. Dönüşümlü başkanlık konusunda da anlaşmazlıklar bulunmaktadır. FIR Hattı konusunda da Kıbrıs Türk tarafı iki kontrol kulesinin olmasını istiyor. Türk tarafı ayrıca daimi AB İşleri Bakanlığı’na sahip olmakta ısrar ediyor. 10. Dönüşüm (Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüşmesi) konusundaki belirsizlikler devam etmektedir. Anastasiadis, ilk başta bu konuda anlayış bulunduğu imajını verdi, ancak sorulan soruların arından böyle bir şeyin olmadığı ortaya çıktı.”

Gazete, Anastasiadis’in toplantıda ayrıca, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’e mektup göndererek, Avrupa Konseyi Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın Avrupa-Türkiye ilişkilerine ilişkin tavrından dolayı duyduğu hayal kırıklığını dile getirdiğini ifade ettiğini belirtti.

Rum Politis gazetesi ise haberinde, Ulusal Konsey toplantısına ve toplantı kapsamında ele alınanlara geniş şekilde yer verdi.

Gazete, Anastasiadis’in bilgilendirmesi bağlamında, Mayıs ayında referandum yapılması, Rum tarafındaki milletvekilliği seçimlerinin ise üç ay ertelenmesiyle Kıbrıs sorununda yakın zamanda çarpıcı gelişmelerin yaşanmasının ihtimal dışı olmadığını yazdı.

Gazete, bilgilendirmeye maruz kalan kaynaklardan anladığı kadarıyla, gerçek görüntünün, bugüne kadar bilinenlerle ilişkili olduğunu, aynı zamanda Kıbrıs sorununun iç boyutunun (ekonomi, yönetim ve AB) belirli başlıkların hemen hemen kapandığının teyit edildiğini belirtti.

Dönüşümlü başkanlık konusunda bazı anlaşmazlıkların olduğunu ve bunların nihai al-vere havale edildiğini belirten gazete, mülkiyete ilişkin zorlukların kalmaya devam ettiğini, Toprak konusunda görüş alışverişi yapıldığını, Kıbrıs Rum tarafının, Güzelyurt’un iadesiyle Annan Planı’nın öngördüğü haritadan daha az bir şeyi kabul etmediğini yazdı.

Gazete; “Mülkiyet, Yönetim, Güç Paylaşımı, Vatandaşlık ve Nüfus, Geçiş Dönemleri” şeklindeki başlıklara ayrı ayrı yer vererek, bu konularda ele alınanlara değindi.

Mülkiyet konusunda 23 kategorinin belirlendiğini yazan gazete, mülkiyet konusunda yapılması gereken zahmetli ve zor çalışmaların bulunduğuna da dikkati çekti.

Yürütme yetkisi noktasında anlaşmazlığın bulunmasına karşın yasa yetkisi konusunda uzlaşma sağlandığını, federal düzeyde Senato’da 20 Kıbrıslı Türk ve 20 Kıbrıslı Rum, Alt Meclis’te de 36 Kıbrıslı Rum ve 12 Kıbrıslı Türk’ün görev icra edeceğini belirten gazete, dış siyaset ile uluslararası anlaşmaların federal devletin yetkisinde olacağını, devletlerin, anlaşmaya katılan taraflarca Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanınması ve anlaşmaların merkezi hükümet tarafından onaylanması önkoşuluyla, sadece eğitim, kültür ve spor alanında anlaşma imzalayabileceğini yazdı.

Habere göre; nüfus oranının, yüzde 78.5 ve yüzde 21.5 oranında, bir diğer deyişle 803 bin Kıbrıslı Rum ve 220 bin Kıbrıslı Türk şeklinde olması konusunda uzlaşmaya varıldı.

Daha önceki görüşmelerden farklı olarak Kıbrıs Türk tarafı nüfusa, yurtdışında yaşayan 30 bin Kıbrıslı Türk ile KKTC vatandaşlığı alan belli sayıdaki TC kökenli vatandaşı da dahil etti. KKTC’de ilk olarak çalışma izni alan ve daha sonraki düzenlemelerle kalma iznine sahip olan 40 bin TC kökenli vatandaşın ise nüfusa dahil edilmediği de belirtildi.

Yunan ve Türklerin vatandaşlık alması oranı ise 4’e 1 şeklinde olacak.

Rum Alithia gazetesi ise, Ulusal Konsey sonrasında partilerin yapmış olduğu açıklamalara yer verdi.

Habere göre, AKEL Polit Büro Üyesi Stefanos Stefanu, Kıbrıs sorununun, daha önceki görüş birliklerinin benimsenmesi ve mülkiyet konusuna odaklanılmasıyla dönüm noktasında bulunduğunu belirtti.

Toplantı sırasında, partiler tarafından sorular sorulduğunu, bunlara yanıt verildiğini ve bu konudaki toplantıların devam edeceğini belirten Stefanu, gelecek zaman diliminde partilerin kendi görüşlerini ve değerlendirmelerini sunacağını da ifade etti.

KS EDEK Başkanı Marinos Sizopulos açıklamasında, 8 Eylül’deki bilgilendirilmelerine ilişkin olarak ek görüş birliklerinin az olduğu ve görüşmelerin önemli ve büyük konularla alakalı olmadığı imajına sahip olduklarını belirtti.

EVRO.KO Başkanı Dimitris Şilluris ise, kendi taraflarını ilgilendiren başlıklarda ilerleme sağlanmadığı düşüncesinde olduğunu söyledi.

Şilluris, toplantı çerçevesinde bir bilgilendirmenin yapıldığını, görüş ortaya koymadıklarını belirtti.

Öte yandan Fileleftheros gazetesi, Rum Tapu Dairesi’nin 1974 öncesindeki bölgelere yönelik dağılımlarla birlikte mülkiyet oranlarına ilişkin tablolara yer verdi.

Gazete, 1974 yılı öncesinde Kıbrıslı Rumların tüm Kıbrıs genelinde daha çok toprağa sahip olduğunu savundu.

Habere göre; Kıbrıslı Rumların, Girne bölgesinde 259 bin 923 dönüm (yüzde 54.3), Kıbrıslı Türklerin 610 bin 61 dönüm (yüzde 12.7), Kıbrıslı Rumların Mağusa’da 924 bin 161(yüzde 62.5), Kıbrıslı Türklerin 179 bin 922 (12.2), Larnaka’da Kıbrıslı Rumların 446 bin 4 (yüzde 53), Kıbrıslı Türklerin 139 bin 338 (yüzde 16.6), Baf’ta Kıbrıslı Rumların 557 bin 711 (yüzde 53.5), Kıbrıslı Türklerin 149 bin 613 (yüzde 14.4), Lefkoşa’da Kıbrıslı Rumların 1 milyon 236 bin 266 (yüzde 60.8), Kıbrıslı Türklerin 222 bin 619 (yüzde 11), Limasol’da Kıbrıslı Rumların 699 bin 646 (yüzde 67.2), Kıbrıslı Türklerin 99 bin 702 (yüzde 9.6) dönüm mülkü bulunmaktadır.

Gazete; Ermeniler ve Maronitlerin sahip oldukları toprak oranlarının yanı sıra orman, dere, devlet arazileri gibi oranlara da yer verdi.



“Lefkoşa’nın güvenlikle ilgili üzerinde çalıştığı formül Lavrov ve Kerry’nin önünde”



Rum Kathimerini gazetesi, “diplomatikten kaynaklardan edindiği bilgilere dayanarak”, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in gerek Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, gerek ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile yaptığı görüşmelerde, Rum kesiminin, Kıbrıs sorununun olası çözümü durumunda ortaya çıkacak olan yeni düzenin güvenlik sistemiyle ilgili olarak Atina ile de istişare içerisinde üzerinde çalıştığı formülü, kendilerine ayrıntılı olarak anlattığını ileri sürdü.

Formül henüz tamamlanmamış olsa da, temel unsurlarında BM Güvenlik Konseyi ve AB’den faydalandığını yazan gazete, üzerinde çalışılmakta olan formülün belirsiz kalan unsurlarından birinin, geçiş döneminde başka bir güvenlik sistemi ve bunu izleyen dönemde de başka bir güvenlik sistemi mi önerileceği olduğuna işaret etti.

Gazete, “yetkili kaynaklara dayanarak”, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Rum yetkililerle görüşmelerinde Rusya için Kıbrıs’taki garantiler sisteminin devamı konusunun söz konusu olmadığı hususunda net olduğunu, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin ise dinleyici rolü ile sınırlı kaldığını ve Anastasiadis’in ortaya koyduğu fikirler hakkında görüş belirtmediğini kaydetti.

Gazete, Kerry’nin güvenlik ve garantiler konusu ile Kıbrıs sorunuyla ilgili başka meselelerde detaylara girme niyetinde olmamasının, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Kerry ile görüşmesinden sonra, garantiler konusunu görüşmedikleri şeklindeki açıklamasından kaynaklandığını da ekledi.

Gazete, Lavrov ile Kerry’nin adaya ziyaretlerinin, iki yetkilinin, gelecekteki Kıbrıs devletinin sahip olacağı statüyle ilgili hedeflerine işaret etmekte olduğunu ekledi.



Hollande’dan yıldırım ziyaret



Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande önceki gün Güney Kıbrıs’a kısa süreli bir yıldırım ziyarette bulundu.

Doğu Akdeniz’de bulunan Charles De Gaulle isimli uçak gemisini denetleyen Hollande, bu çerçevede Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’le de görüştü.

Rum Fileleftheros gazetesi Hollande’ın özel uçakla gittiği Larnaka eski Havaalanı’ndan askeri helikopterle Fransız uçak gemisini denetlemeye gittiğini; ardından da yine askeri helikopterle Larnaka eski Havaalanı’na dönerek Anastasiadis’le görüştüğünü yazdı.

Gazeteye göre yaklaşık 50 dakika süren görüşmede Hollande’a Kıbrıs müzakere süreci hakkında bilgi veren Anastasiadis, Rum tarafının garantilerle ilgili tutumunu ve Avrupa müktesebatından sapmalara karşı olduğunu aktardı.

Hollande da Fransa’nın, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına, daimi üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi düzeyinde yardımcı olmaya hazır olduğunu iletti. Hollande, müktesebattan sapmalara tamamen karşı olduğunu da söyledi.

Görüşmede ekonomi ve iki ülkenin, Rum yönetimi ile TOTAL şirketi arasında imzalanan yeni anlaşmayla da ilgili enerji merkezli ikili iş birliği konularının da ele alındığı belirtildi.

Habere göre Anastasiadis’e IŞİD’in Suriye ve Irak’taki faaliyetleri hakkında bilgi veren ve Almanya’nın IŞİD’e karşı savaşa katılma kararından duyduğu memnuniyeti dile getiren Hollande, Güney Kıbrıs’a, resmi ziyaret için yeniden gideceğini de söyledi.

Gazete İngiltere, Rusya ve ABD Dışişleri bakanlarının ziyaretlerinin ardından ve Çin Dışişleri Bakanı’nın ziyareti öncesinde gerçekleşen Hollande ziyaretinin, Anastasiadis’e Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin tamamıyla görüşme olanağı sunduğuna dikkat çekti.

Gazeteye göre Hollande-Anastasiadis görüşmesine Rum tarafından Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Savunma Bakanı Hristoforos Fokaidis ve Sözcü Vekili Viktoras Papadopulos, Fransa tarafından da Savunma Bakanı Jean-Yves Drian katıldı.



İngiltere Savunma Bakanı Fallon’dan Güney Kıbrıs’a “yıldırım hızıyla ziyaret”



İngiltere Savunma Bakanı Michael Fallon, İngiliz Avam Kamarasının İngiltere’nin Suriye’de IŞİD’e karşı yapılan operasyonlara katılmasına yeşil ışık yakmasından yalnızca 48 saat sonra, Güney Kıbrıs’a “yıldırım hızıyla” bir ziyaret yaptı.

Fallon’un ziyaretinin amacının, IŞİD militanlarına karşı yürütülen operasyonlar sırasında İngiliz Hava Kuvvetlerinin operasyon merkezi olarak kullanılan Ağrotur Üssünü ziyaret etmek olduğunu yazan Politis gazetesi, Fallon’un önceki gün sabah erken saatlerde Ağrotur askeri havalimanına vardığını, ardından da helikopterle Lefkoşa Rum kesimine hareket ettiğini belirtti.

Fallon’un ilk durağının, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasidis ile sabah erken saatlerde bir araya geldiği Başkanlık Sarayı olduğunu kaydeden gazete, Fallon ile Anastasiadis’in önceki günkü Ulusal Konsey toplantısından önce görüştüklerini belirtti.

Fallon’un Anastasiadis’i IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlar konusunda bilgilendirdiğini ve görüşmede ayrıca işbirliği yöntemlerinin de ele alındığını kaydeden gazete, görüşmede iki ülkenin güvenlik konularındaki işbirliği ile asimetrik tehditlerle başa çıkılmasının da ele alındığını ifade etti.

Gazete, Anastasiadis’in ise İngiliz Bakanı, Kıbrıs sorununun çözümü amacıyla gerçekleştirilen müzakerelerin mevcut aşaması hakkında bilgilendirdiğini yazdı.

Fallon’un daha sonra yine helikopterle Üsse gittiğini ve burada, yürütülen operasyonlar hakkında bilgi aldığını belirten gazete, Fallon’un daha sonra Ağrotur Askeri Havalimanı tesislerini denetlediğini ekledi.



Larson: “Kıbrıs’taki politikamız değişmedi”



ABD’nin Güney Kıbrıs Büyükelçiliği Basın Sözcüsü Ingrid Larson’un, ABD’nin Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunu kaldırmasına ilişkin haberler konusunda yaptığı açıklamada “Kıbrıs’taki politikalarının değişmediğini vurguladı. Larson, ABD’nin, adanın iki kesimli-iki toplumlu federasyon olarak yeniden birleşmesine yönelik BM himayesindeki Kıbrıs aidiyetli müzakereleri desteklemeyi sürdürdüğünü sözlerine ekledi.

Rum Politis gazetesi haberinde, Larson’un bu gazeteye açıklamasında, Rum kesimine bazı koşullarla savunma sistemleri satışı yapılması olasılığının Amerikan Kongresi tarafından incelenmekte olduğunu, ancak ABD Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarının konuyla ilgili raporunun beklenmesinden ötürü, konunun kapanmadığını söylediğini aktardı.

Gazeteye göre, Kıbrıs Türk ve Rum basınında yer alan ve ABD’nin Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırmasına dair haberleri yorumlayan Larson, bu yılki savunma bütçesinin 1276’ıncı bölümünün “(ABD) Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından Amerikan Kongresi’ne, güvenlikle ilgili mal-mülk ticaretindeki kısıtlamaların sonuçlarının da dahil olduğu, ABD-Kıbrıs güvenlik ilişkilerinin değerlendirileceği bir rapor sunulmasını istediğini” izah etti.

Gazeteye göre Larson, bütçenin onaylanmasının “uluslararası silah ticaretiyle ilgili düzenlemeleri veya Kıbrıs’la ilgili savunma malzemeleri ticaretindeki kısıtlamaları etkilemediğini” belirtti.

ABD Başkanı Barack Obama’nın, 25 Kasım’da savunma bütçesindeki bir yasaya imza attığını anımsatan gazete, ilgili hükümle birlikte, Rum kesiminin, iki ülkenin ortak arama-kurtarma tatbikatları çerçevesinde kullanılan Amerikan silahlarıyla uyumlu savunma malzemeleri tedarik edebilmesi için, kısıtlamaların gevşetilmesinin arzu edildiğini ifade etti.

Gazete, bunun Güney Kıbrıs’a yönelik ABD silah ambargosunun kaldırılması olarak yorumlanmasından ötürü, KKTC’de endişeye sebep olduğunu savundu.



Kerry: “Ankara bu sefer gerçekten çözümü istiyor”



ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas ve ardından Başbakan Aleksis Çipras’la görüşmesinin sonrasında yaptığı açıklamada Türk yetkililerle bütün düzeylerde sürekli temas halinde olan Amerikan hükümetinin, “Ankara’nın bu kez gerçekten Kıbrıs sorununun çözümünü istediği kanaatinde olduğuna” işaret ettiğini yazan

Rum Fileleftheros gazetesi, özetle şunları aktardı:

Kerry ve Kocas’ın açıklamalarının ardından KİPE Kocas’a, Kerry’nin verdiği bilgilerden ve Kıbrıs ziyaretiyle ilgili anlatımından, çözümden iyimser olmasıyla ilgili gerçekten özlü sebepleri olup olmadığını sordu. ‘İyimserlik, ama dikkatli iyimserlik yaratacak sebepler var’ diyen Kocas, Yunanistan’ın, garanti rejimine tabi ve yabancı askerlerin olduğu bir AB ve BM üyesi devlet olamayacağı tezini tekrarladı.

Diplomatik bir kaynağa göre iki bakan Kıbrıs’ta güvenlik sistemiyle ilgili görüş alış verişinde bulundu. Kocas-Kerry görüşmesinden çıkan sonuç, Washington’un Atina’dan; müzakerelere hiçbir şekilde müdahil olmadan Rum tarafını, istikrarla çözüme ilerleme konusunda cesaretlendirmesini beklediğidir.’”

Rum Alithia gazetesi ise, Kocas’ın Kerry’nin önüne “iki tarafın gelecekte güvenlik içerisinde yaşayabilmesi ve çözümün Kıbrıs halkının tamamınca kabul edilebilmesi için” diyerek gerekçelendirdiği güvenlik konusunu koyduğuna işaret etti.

Gazete Kerry’nin, Kıbrıs ziyaretinden çok olumlu mesajlar aldığını vurgulayarak Kıbrıs sorununun çözüm çabalarından duyduğu iyimserliği Atina’da açıkladığına dikkat çekti.



Mısır “Kıbrıs doğalgazını” ithal etme arzusunda



Haftalık olarak yayımlanan Rum Kathimerini gazetesine konuşan Mısır’ın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Hussein Abdelkarim Tantawy Mubarak, “Kıbrıs gazını” ithal etme planlarında bir değişiklik olmadığını belirtti.

Planların, Mısır’ın Münhasır Ekonomik Bölgesinde Zohr yatağındaki doğalgazın keşfinden önce programlandığı gibi ilerleyeceğini söyleyen Mubarak, 90 milyon nüfuslu Mısır’ın büyük bir pazara sahip olduğuna dikkat çekti.

İç kullanım için enerjiye ihtiyaç duyduklarını söyleyen Mubarak, ayrıca iki adet doğalgaz sıvılaştırma tesislerinin bulunduğunu hatırlattı.

Bunların inşası için büyük yatırımlar yapıldığını ifade eden Mubarak, bu nedenle Rum muhataplarıyla anlaşmaları ve önerilerine bağlı olduklarını vurgulayarak, gerek iç pazar, gerekse yeniden ihracat için Kıbrıs doğalgazı ithal etmeyi istediklerini belirtti.

Atina’da 9 Aralık tarihinde Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs arasındaki 3’lü liderler zirvesinin hedeflerinin ne olduğu sorusuna karşılık verdiği yanıtta, Mubarak, 3’lü işbirliğinin uluslararası-bölgesel meseleler ve bölgedeki tehditlerle ilgili istişarelerin yapılacağı bir forum olduğunu söyledi.

Liderlerin terör, Ortadoğu’da barış süreci, Kıbrıs sorunu, Akdeniz’de hidrokarbonların keşfi gibi konularda tezlerini koordine edeceğini anlatan Mubarak, insan kaçakçılığı, mülteci sorunu ve ekonomiyle ilgili konuların da ele alınmasının beklendiğini kaydetti.

Mubarak, önceki iki toplantıda liderlerin üzerinde anlaşmaya vardıklarının hayata geçirilip geçirilmediğiyle ilgili bir başka soruya karşılık, “İlerleme var” diyerek, turizm ve ekonomi alanında atılan adımlardan örnekler verdi.

3’lü işbirliğinin, Ürdün, Lübnan ya da İsrail gibi diğer ülkelerin katılımıyla 4’lü ya da 5’li şekilde genişletilmesi perspektifiyle ilgili bir soru üzerine ise Mubarak, genişletilme perspektifinin olduğunu, ancak bunun diğer ülkelerin de arzularına bağlı olduğunu söyledi.

Ürdün’ün, 3’lü mekanizmaya katılma olasılığını incelediği, ancak nihai bir karar almadığı bilgisini de veren Mubarak, bu konunun büyük ihtimalle Atina’daki üçlü zirvede görüşüleceğini belirtti.

Öte yandan Rum Fileleftheros gazetesine konuşan İsrail’in Güney Kıbrıs yeni Büyükelçisi Yael Ravia Zadak, hidrokarbonların keşfiyle yeni bir işbirliği geliştirme perspektifi yaratıldığına dikkat çekti.

Bu olayın, iki ülkenin ortak ilkeleriyle birlikte ilişkilerde yeni bir ufuk açtığından söz eden Zadak, “İsrail’in pozisyonu nettir: Kıbrıs’la işbirliği yaparak, bilgi alışverişinde bulunarak ve birlikte çalışarak doğalgaz alanında daha iyi sonuçlar elde edeceğiz” dedi.

Doğalgazın sadece ekonomi değil, siyasi ve politik açıdan da koşullarda değişiklik yaratacak bir faktör olabileceği değerlendirmesinde bulunan Zadak, doğalgazın, günün sonunda herkesin istediği bölgedeki istikrarın istikametine katkıda bulunacağı görüşünü de dile getirdi.

Her iki Münhasır Ekonomik Bölgeye yayılan yataklarından birlikte istifade edilmesi konusunda yürütülen müzakerelerde bir gelişme olup olmadığı sorusuna karşılık verdiği yanıtta Zadak ise, yakın zamanda bu konuda bir görüşmenin daha yapıldığını belirterek, sonuçları görebilmek için sabırlı olunması gerektiğini vurguladı.



Tatar: “Rum liderliği bazı şeyleri verir gibi yapıp aslında hiçbir şey vermeden önemli tavizler koparmaya çalışıyor”



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, Rum liderliğinin, bazı şeyleri verir gibi yapıp aslında hiçbir şey vermeden Kıbrıs Türk tarafından önemli tavizler koparmaya çalıştığını kaydetti.

Tatar, Rum oyunlarına karşı hakların korunabilmesi için daha hassas davranılması ve Meclis ile halkın mutlaka devreye sokulması gerektiğini de belirtti.

Tatar, yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

“ Rum tarafı Kıbrıs Türk Halkı’nın hak ve hukukuna karşı saldırılarını dün olduğu gibi sürdürüyor. Hala, hellim konusunda varılan uzlaşmayı bile işler hale getirtmiyorlar. Cep telefonları ile her iki tarafta da rahatlıkla konuşulmasının önündeki tek engel Anastasiadis yönetimidir.

EOKA’cıların tüm anma etkinliklerine katılan, Grivas ve EOKA’nın Rum öğrencilere anlatılması talimatını daha bu ders yılının başında veren ve hala geri almayan, Rum öğrencilerin Kıbrıs Türkleri’ne saldırılarını cezasız bıraktıran Nikos Anastasiadis’dir.

Rumlar hala, dış temas konusunda Kıbrıs Türk futbol takımlarının önüne engel koymakta, her alanda Kıbrıs Türkü’ne izolasyon ve ambargo uygulatmaktadır.

Anastasiadis, bir tarafta masada oturmakta Mart’a kadar referanduma gidileceğine dair söz vermekte diğer taraftan Türk tarafının uyarı ve görüşlerini hiç dikkate almadan gelecek yıl içinde yeni doğal gaz aramaları yapılması için anlaşmalar imzalamaktadır.

Elde ettiğimiz bilgiler göstermektedir ki, Rum tarafı masada bazı şeyleri verir gibi yapmakta ancak aslında hiçbir şey vermemekte ve bizim taraftan önemli tavizler koparma yolunda yoğun gayret göstermektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı, tünelin ucunda ışığı gördüğünü söylemekte ancak halkımıza Kıbrıs Türk Halkı’nın çok hassas olduğu konularda neler olup bittiğini açıklamaktan kaçınmakta, yuvarlak sözlere konuları geçiştirmektedir.

Kaç defa sordum yine soruyorum; Kıbrıs Türkü’nün özgür, refah ve güven içinde yaşayabilmesi için önemli olan konularda Rum tarafının bildiğimiz tutumlarında değişiklik var mı?

Rum tarafı, varılacak antlaşmanın AB’nin birincil hukuku olması, iki bölgeliliğin net bir şekilde sağlanması, Kuzey’de mülkiyet ve nüfus konusunda Türklerin, Güney’de Rumların sarih çoğunlukta olmaları konusunda ne der?

Rumlar, mülkiyet konusunun çözümü konusunda çok önemli olan kriterlerde herhangi bir şekilde Türk tezine yakınlaştı mı? Bizim ortaya koyduğumuz “mevcut kullanıcı’ kapsamı ile Rum tarafının ortaya koyduğu kapsam arasındaki çok büyük uçurum kapatıldı mı?

Rumların, toprak ve garantilerle ilgili basına yansıyan ve bizim tarafımızdan asla kabul edilmemesi gereken tutumlarında bir değişiklik bekleniyor mu?

Ortada duran gerçeklere bakıldığı zaman Rum tarafının amacının, bizi gafil avlamak ve gün gele Ada’yı tümüyle Rum egemenliği ve hakimiyetine sokmak için çalışmakta olduğu nettir.

Bu noktada bizim yapmamız gereken, bir an önce Rum tutumumu halkımıza, Cumhuriyet Meclisimize aktarmak ve alınacak destekle devam eden Rum tutumuna karşı ciddi, kararlı bir mücadele vermektedir.”



IMF heyeti ve ABD ekonomi müsteşarı ada’ya gelecek



Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti ile ABD ekonomi müsteşarının, ileriki günlerde Kıbrıs’a gelmesinin beklendiği belirtildi.

Rum Fileleftheros gazetesi, IMF heyetinin, çözümün ekonomik boyutuna ilişkin çabalara incelemelerle yardımcı olmak amacıyla, ekonomik olguları değerlendirmek için 10-18 Aralık tarihleri arasında Kıbrıs’ta olmasının beklendiğini yazdı.

Gazete, ABD’nin bölge konularıyla yetkili ekonomi müsteşarının da 17-18 Aralık’ta Kıbrıs’a geleceğini belirtti.

Habere göre, Amerikalı yetkilinin, ikili konuların yanı sıra çözüm sonrasındaki döneme ilişkin konuları da ele alması bekleniyor.



Total’e “evet”



Fransız şirketi Total’in, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”ndeki 11’inci parselde hidrokarbon çalışmaları yapma izninin Bakanlar Kurulu kararıyla iki yıllığına uzatıldığı haber verildi.

Rum Politis gazetesi, yeni sözleşmenin Şubat 2016’dan Şubat 2018’e kadar geçerli olacağını belirterek, Total’in sözleşmeyi iki yıl daha uzatmayı isteme hakkının olduğunu kaydetti.

Yeni sözleşmede, Total’in 11’inci parselde en az bir araştırma sondajı yapma taahhüdünde bulunduğunu aktaran gazete, Total’in 2016 sonbaharında ENI şirketinin Mısır’ın Zohr yatağında yaptığına benzer sondaj yapmayı planladığını savundu.

Total’in, sözleşmeye göre 11’inci parselin yüzde 25’ini Rum Hükümeti’ne iade edeceğini yazan gazete, 12’nci parselin yüzde 50’sinin de Noble Energy tarafından iade edildiğini ve bu kısmın ruhsatının, çıkılacak yeni bir ihaleyle başka bir şirkete verilebileceğini hatırlattı.

Rum Alithia gazetesi ise Total’in, 11’inci parselle ilgili sözleşmenin yenilenmesiyle Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB”indeki diğer parsellere gözünü diktiğini belirtti.

Fransız şirketin Rum Yönetimi’ne gönderdiği mektupla, 11’inci parsel dışında iki parsele daha duyduğu ilgiyi dile getirdiğini aktaran gazete, bunlardan birinin, şirketin memnuniyet verici sonuçlar elde etmediği için sözleşme sona ermeden Rum Yönetimine iade ettiği 10’uncu parsel olduğunu yazdı.

Total’in, Mısır’ın önemli keşifler yaptığı Zohr yatağına yakınlığı nedeniyle 10 ve 11’inci parsellerin yeniden jeofiziksel ve jeolojik değerlendirilmesiyle bu parsellere ilgisinin arttığını kaydetti.

Habere göre, Rum Hükümeti, Total’in bu parseller ve henüz ruhsatlandırılmamış bir parselle ilgili mektup konusunda Rum Hukuk Dairesi’nden görüş bekliyor.

Öte yandan Rum Politis gazetesi önceki günkü Bakanlar Kurulu toplantısında Noble Energy’nin haklarının yüzde 35’ini British Gas’a (BG) vermesiyle iki şirket arasında yapılan anlaşmanın onaylanmaya sunulmadığını belirtti. Bu durumun, Hidrokarbon Danışma Komitesi’nin Noble’ın önerisini prensipte onaylamak üzere henüz toplanmamasından kaynaklandığı kaydedildi.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 73
Dün Tekil 2050
Bugün Tekil 59
Toplam Tekil 4078838
IP 18.118.2.15






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























18 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Hepiniz birer T rk Bayra s n z. Bayra lekelemeyin, kirletmeyin yere d rmeyin.
(Alpaslan T RKE )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.096 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu