BASIN BÜLTENİ Bakan Çolak Brüksel’de temaslarda bulundu - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Bakan Çolak Brüksel’de temaslarda bulundu
Tarih: 14.11.2015 > Kaç kez okundu? 1352

Paylaş


Dışişleri Bakanı Emine Çolak Brükselde temaslarda bulundu. Çolak, Brüksel temasları çerçevesinde, Avrupa Liberaller ve Demokratlar Grubu (ALDE) ve Avrupa Parlamentosu Dışilişkiler Komitesi (AFET) Üyesi, Slovenya Milletvekili Ivo Vajgl; ALDE ve AFET üyesi Türk asıllı Bulgar Milletvekili İlhan Küçük; Avrupa Hristiyan Demokratlar Grubu (EPP), Avrupa Parlamentosu Bütçe Komitesi (BUDG) üyesi ve Avrupa Parlamentosu Uluslararası Ticaret Komitesi (INTA) Yedek üyesi, Alman Milletvekili Reimer Böge ve Finlandiya’nin Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi, Büyükelçi Vierros-Villeneuve ile görüştü.

Bakan Çolak temaslarına devamla EPP ve Avrupa Parlamentosu Temel Haklar, Adalet ve İçişleri Komitesi (LİBE) üyesi Lüksemburg Milletvekili Frank Engel, Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar Grubu (S&D) üyesi Türk asıllı Alman Milletvekili İsmail Ertuğ, Yeşiller Partisi ve AFET üyesi Alyn Smith, Avrupa Muhafazakarlar ve Reformistler Grubu üyesi ve Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Polonya Milletvekili Ryszard Czarnecky, S&D, LİBE üyesi ve AFET yedek üyesi Portekiz Milletvekili Ana Gomes ile görüştü.

Bakan Çolak ayrıca ‘Foundation of European Studies’ isimli düşünce kuruluşu yetkilileri ile bir yuvarlak masa toplantısında bir araya geldi.

Bakan Çolak görüşmelerinde Ada’da kapsamlı bir çözüm bulunmasına yönelik sürdürülen müzakerelerde gelinin son aşama, güven artırıcı önlemler ve “hellimin” Avrupa’daki tesciline ilişkin bilgi vererek Kıbrıs Türk tarafının pozisyonunu anlattı.

Bakan Çolak ‘Foundation of European Studies’ isimli düşünce kuruluşu yetkilileri ile gerçekleştirdiği görüşme de ise kadın hakları, cinsiyet eşitliği, toplum içerisinde, siyasette ve iki toplumlu müzakere sürecinde kadının rolünün önemi konularında fikir alış verişinde bulunarak, müzakereler bağlamında kurulan iki toplumlu cinsiyet eşitliği komitesine ilişkin bilgiler verdi. Çolak ‘Foundation of European Studies’ isimli kuruluşla tesis edilen ilişkilerin muhafaza edilmesine yönelik temennilerini aktararak ileride cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularında birlikte çalışmalar yapılması konusunda anılan kurum yetkilileri ile hemfikir oldu.

Brüksel temaslarını tamamlayan Bakan Çolak dün akşam adaya döndü.



Dışişleri: “Derinya ve Aplıç için güçlü irade var”



Dışişleri Bakanlığı “hükümetin, öncelikli bir konu olan iki sınır kapısının en kısa sürede açılmasını sağlamak için güçlü bir siyasi irade ortaya koyduğunu” vurguladı.

Dışişleri Bakanlığı,Derinya ve Lefke/Aplıç’ta yeni sınır kapıları açılması için çalışmalarda önemli mesafe kat edildiğini,Lefke/Aplıç’ta mayın taramasının devam ettiğini, ayrıca gerekli mali kaynağın sağlanması için Avrupa Birliği yetkilileriyle temaslar yürütüldüğünü açıkladı.

Dışişleri Bakanlığı, Enformasyon Dairesi aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamayla, Derinya ve Lefke/Aplıç kapılarının açılması konusunda basında yer alan bazı açıklamaların bilgi eksikliğinden kaynaklandığını ve gerçekleri yansıtmadığını belirterek, devam eden çalışmalar konusunda kamuoyuna bilgi verdi.

Güven artırıcı önlemler çerçevesinde iki lider arasında Derinya ve Lefke/Aplıç bölgelerinde iki yeni sınır kapısı açılması konusunda mutabakat sağlanmasının ve taraflar arasındaki teknik müzakerelerin ardından hükümetin hiç zaman kaybetmeden her iki bölgede de çalışmaları başlattığı ifade edilen açıklamada, bölgelerdeki gerekli incelemelerin süratle tamamlandığı kaydedildi.

Daha sonra Derinya ve Lefke/Aplıç kapılarının açılmasına yönelik her iki bölgede de ciddi teknik çalışmaların süratle devam etmekle birlikte, geçişlerin güvenli bir şekilde sağlanması için altyapı ve yolların genişletilerek asfaltlanması gibi çalışmalar için önemli miktarda mali kaynak ve belirli bir zamana gereksinim duyulduğu ifade edilen Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, ilgili tüm kurumların iş birliği içinde olduğu uluslararası kuruluşlarla çalışmalarını eşgüdüm içinde ve fevkalade süratli bir şekilde yürüttüğü belirtildi.

Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, kapıların açılması kararından sonra her iki kapı için yol güzergahı üzerinde uzlaşı sağlanması gerektiği ifade edilerek, süreç devam ederken bakanlığın her iki bölgede de mayın bulunma riski nedeniyle Birleşmiş Milletler Barış Gücü ve ilgili makamlarla işbirliğini temin ederek mayın taraması yapılmasını sağladığı bildirildi.

Açıklamada şöyle denildi:

“Mayın bulunduğu tespit edilen Lefke/Aplıç bölgesinde Birleşmiş Milletler mayın ekibi tarafından halen sürdürülmekte olan mayın temizleme faaliyetinin Aralık ayı sonunda tamamlanmasının planlanmasına rağmen, girişimlerimiz sonucunda süreç hızlandırılarak Kasım ayı içinde tamamlanması hedefi ortaya konmuştur.

Derinya ve Lefke bölgelerinin sivil kullanıma açılabilmeleri amacıyla uluslararası uygulama gereği yapılması gereken sertifikasyon süreci halen devam etmektedir. Bu konuda bölgede mayın bulunmadığına dair resmi bildirimin Birleşmiş Milletler tarafından yapılması beklenmektedir.”

Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, kapılar için BM Kalkınma Programı yetkilileriyle ortak teknik proje çalışmaları ve bu bağlamda maliyet hesaplamaları yapılırken, diğer yandan da uygulamanın hayata geçirilmesi için gerekli mali kaynağın sağlanması için Avrupa Birliği yetkilileri ile temaslar yürütüldüğü de belirtilerek, “Gerek proje çalışmaları, gerekse kaynak sağlanması hususlarında önemli mesafeler katedilmiştir” denildi.

Açıklamada, hükümetin, öncelikli bir konu olan iki sınır kapısının en kısa sürede açılmasını sağlamak için güçlü bir siyasi irade ortaya koyduğu da yinelendi.



Mağusa İnisiyatifi Derinya kapısı konusunda hükümeti eleştirdi



Mağusa İnisiyatifi, “iki lider tarafından uzun bir süre önce karara bağlanan ve teknik komitelerde onaylanan Mağusa - Derinya kapısının açılması konusunda hükümetin isteksiz davrandığını” ileri sürdü.

İnisiyatif adına açıklama yapan Okan Dağlı, geçiş noktalarının açılması konusunda CTP-UBP hükümetinin herhangi bir girişim yapmamakta ısrar ettiğini iddia etti.

Ortak metin doğrultusunda güven yaratıcı önlemlerin hayata geçirilmesi başlığında şu ana kadar somut bir adım atılmadığını kaydeden Dağlı, özellikle Mağusa Derinya kapısının açılmaması konusunda İnisiyatif ve bölge halkının hayal kırıklığı içinde olduğunu bildirdi.

Dağlı, “Özellikle Mağusa - Derinya geçiş noktası konusunda BM’nin de teyidi ile hiçbir sorunun kalmadığını, sadece geçişlerin açılması için hükümetlerce alt yapı sorununun bir an önce giderilmesinin beklendiği bir durumda, CTP-UBP hükümeti tarafından ciddi bir açıklama ve takvimlendirme yapılmamıştır.

Yaklaşık 4 ay önce kurulan ve takvimlendirdikleri sorunları dahi çözmede yetersiz kaldığını gözlemlediğimiz bir ortamda, hükümetin geçiş noktaları konusundaki irade eksikliği düşündürücüdür” ifadelerini kullandı.

Dağlı, Mağusa ve bölge halkının oldukça duyarlı olduğunu ve bu konuda adım atılmaması durumunda tıpkı mayıs ayında yapılan eylemde olduğu gibi siyasi parti ve siyasi eğilim gözetmeksizin birlik içinde hareket edip gerekli tepkiyi ortaya koyacaklarını belirtti.



Hüdaoğlu: “Müzakerelerde gizli saklı yok”



Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Yrd. Doç. Dr. Gürdal Hüdaoğlu, Kıbrıs müzakerelerinde gizli saklı olmadığını ve görüşme tutanaklarının 4-5 gün içinde Cumhuriyet Meclisi ve ilgili kurumlara Türkçe olarak gönderildiğini belirtti.

Hüdaoğlu, özellikle bazı milletvekillerinin Meclis’teki konuşmalarında yaptıkları “müzakere süreciyle ilgili bilgilendirilmiyoruz” yönündeki açıklamalarına değinerek, “Müzakerelerle ilgili her şeyin kelime kelime ve üstelik de Türkçe resmi tutanaklarla, konuşma yaptıkları kürsünün arka odasında bulunduğunu hatırlatmak isterim” ifadesini kullandı.

Gürdal Hüdaoğlu, konuyla ilgili açıklamasında, liderlerin baş başa görüşmeleri de dahil olmak üzere, müzakere sürecindeki her kelimenin, her cümlenin, tarihe not düşülen öneme sahip olduğunu ve titizlikle tutanaklara kaydedildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, müzakere sıklığına göre, haftada 1 veya 15 günde bir cuma günleri, Meclis’teki siyasi partilerin belirlediği temsilcileriyle müzakereci Özdil Nami’nin Cumhurbaşkanlığı’nda düzenli olarak bir araya geldiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı’ndaki, haftalık rutin toplantılarda siyasi parti temsilcilerinin sadece dinleyici olarak yer almadığını, sürece ilişkin değerlendirme ve önerilerini de müzakere heyetine birinci ağızdan aktardığını belirten Hüdaoğlu, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Bu toplantılarda, o haftanın müzakere gündemi paylaşılırken, siyasi partilerin değerlendirme ve önerileri de alınıyor. Dolayısıyla tek taraflı bir bilgilendirme süreci değil, katılımcı ve bir sonraki hafta açısından dikkate alınacak yeni fikirler de tartışılıyor.”

Özellikle bazı milletvekillerinin “müzakere süreciyle ilgili bilgilendirilmiyoruz” diye ısrarla yaptığı açıklamalara da dikkat çeken Müsteşar Hüdaoğlu, “Bu iddiaları Meclis kürsüsünde ifade eden sayın milletvekillerine arka odada müzakere süreciyle ilgili her şeyin kelime kelime ve üstelik Türkçe resmi tutanaklarla bulunduğunu hatırlatmak isterim” ifadelerini kullandı.

Hüdaoğlu, sivil toplum örgütlerini bilgilendirmeye yönelik geçtiğimiz günlerde, ülke tarihinin en geniş katılımlı ‘Sivil Toplumla İşbirliği ve Diyalog Toplantısı’nın da yapıldığını hatırlatarak, bu toplantının geçtiğimiz eylül ayında gerçekleştirildiğini ve yaygınlaştırılarak düzenli olarak devam edeceğini de belirtti.

Kamuoyundaki tüm görüşlerin Cumhurbaşkanlığı tarafından itibar gören fikirler olduğunu ifade eden Hüdaoğlu şunları kaydetti:

“Her kesim kendi bakış açısını ortaya koyuyor. Bu bir zenginliktir. Sayın Cumhurbaşkanı halktan aldığı iradeyi esas alarak, konsensüse dayalı bir siyaset izliyor. Sivil toplum örgütleri, siyasi iradenin politikalarını etkilemek amacıyla sivil alanda faaliyet göstererek, siyasal alana müdahil oluyorlar.”

Annan Planı dönemindeki yüksek tansiyonun olmamasına değinen Hüdaoğlu, sivil toplum örgütlerinin ağırlıklı olarak müzakere sürecinin kendi vizyonlarıyla örtüştüğünü net bir şekilde ifade ettiklerini vurguladı.

Annan Planı dönemindeki toplumsal bölünme ve rekabetin çok derin olduğunu belirten Hüdaoğlu, “Evet-hayır kamplaşması vardı. Şimdi, toplum ‘Kıbrıs sorununu çözmemiz lazım’ noktasında ortak bir paydada buluşmuştur. Çözümün parametreleri konusunda da güçlü bir ortak payda mevcuttur. Sayın Akıncı’yı Cumhurbaşkanı yapan da bu toplumsal konsensüstür. Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs sorunundaki yaklaşımı aşırı uçlarda değil, merkezde toplanmıştır. Bu yaklaşımı temsil eden bir liderlik vardır” ifadelerini kullandı.

Yeni dönemde, iki toplumun sivil toplum örgütleri arasında da ortak çözüm perspektifinde bir ilerlemenin ortada olduğuna dikkat çeken Hüdaoğlu, ticaret odaları, müteahhit birlikleri ve sendikaların ortak ziyaretlerle taleplerini hem Cumhurbaşkanı Akıncı’ya, hem de Kıbrıs Rum lideri Anastasiadis’e iletmekte olduklarının altını çizdi.

“Sivil toplumda yapıcı ve katılımcı bir anlayış hakim” diyen Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Hüdaoğlu, sivil toplumdaki hareketliliğin bir anlaşma metninin ortaya çıkmasıyla hızlanacağını kaydetti.

Eski jargon ve yargılarla konuşan bir muhalefetin de olduğunu ifade eden Hüdaoğlu, toplumsal gündem ve gerçeklikten kopuk, eski klişeler ve ön yargılarla yapılan muhalefetin günümüz Kıbrıs’ında yaygın bir karşılığının olmadığının da görüldüğünü belirtti.

Siyasi parti liderleriyle, Cumhurbaşkanlığı’ndaki bilgilendirme toplantı sonrasında UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün basına yaptığı açıklamada, “Müzakerelerle ilgili endişelenecek bir durum yok” açıklamasını hatırlatan Hüdaoğlu, “Meseleye herkes, yapıcı ve çözüm odaklı bakıyor” dedi.



Anastasiadis Doğal Gaz konusunda Ürdün ile yeni üçlü işbirliğine gidileceğini açıkladı



Rum Fileleftheros gazetesi, “Doğal Gaz Konusunda Ürdün’le Yeni Üçlü İşbirliği… Kıbrıs-Ürdün İlişkilerinde Yeni Sayfa” başlıklı haberinde, Ürdün temaslarını tamamlayan Anastasiadis’in, burada, Rum kesimi, Yunanistan ve Ürdün arasında doğal gaza ilişkin üçlü bir işbirliği inşa edileceğini açıkladığı haber verildi.

Bu kararın, Anastasiadis’in Ürdün Başbakanı ile önceki gün gece geç saatlerde gerçekleştirdiği görüşmeden sonra açıklandığını yazan gazete, Atina ile istişare içerisinde alındığını belirttiği bu kararla Doğu Akdeniz bölgesinde istikrar inşa edilmesinin hedeflendiğine dikkati çekti.

Rum kesimi ile Ürdün’ün, son derece iyi olan ilişkilerinde yeni bir sayfa açtıklarını yazan gazete, Anastasiadis ile Ürdün Kralı Abdullah’ın bu ilişkilerden övgüyle söz ettiklerini, aynı zamanda bunların daha da kenetlenmesine yatırım yaptıklarını ifade etti.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, Ürdün Kralı Abdullah tarafından, Amman’daki sarayda resmi törenle karşılandığını yazan gazete, törenin ardından Anastasiadis ve eşi ile Ürdün Kralı Abdullah ve eşinin baş başa görüşmeye geçtiklerini kaydetti.

Bu görüşmeyi, iki ülkeden heyetlerin katılımıyla gerçekleştirilen görüşmenin izlediğini kaydeden gazete, Ürdün Kralı Abdullah’ın iki ülke arasındaki siyasi ilişkileri “olağanüstü” olarak nitelendirdiğini ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesinin yollarının bulunması gerektiğini söylediğini iletti.

Gazeteye göre, Anastasiadis ise konuşmasında, Ürdün ziyaretinin, iki ülke arasında zaten mükemmel olan ilişkilerin daha fazla ilerletilmesi ve büyütülmesi için görüş ve fikir teatisinde bulunulmasına dair karşılıklı kararlılığın göstergesi olduğuna dikkati çekti.

Anastasiadis konuşmasında, Malta’da düzenlenecek olan mülteci krizi konulu AB zirvesine, Ürdün’ün bu konudaki görüşlerini ileteceğine de yeniden vurgu yaptı.

Gazete, Anastasiadis’in Ürdün Kralı Abdullah’a, Ürdün’ün Rum kesimini AB nezdinde elçisi olarak düşünebileceğini söylediğini de aktardı.

Ürdün ile Güney Kıbrıs’ın Orta Doğu bölgesinin bir parçası olduklarını ve bunun istikrarına büyük ilgi göstermekte olduklarını da dile getiren Anastasiadis, iki tarafın da bölgede kalıcı barış ve istikrara yol açacak koşulların meydana getirilmesi ortak hedefini paylaştıklarını dile getirdi.

Anastasiadis, Ürdün’ün, gittikçe derinleşen insani krizin etkili bir şekilde ele alınması konusunda, Rum kesiminin desteğini hesaba katabileceğini sözlerine ekledi.

Gazete, Ürdün Kralı Abdullah’ın ise Anastasiadis ile gerçekleştirdiği temaslarda, elle tutulur sorunlarla baş edilmesi için, ülkesinin bölgesel “ad hoc” işbirliklerine katılmasına pozitif yaklaştığını belirtti.

Ürdün Kralı Abdullah’ın, Ürdün’ün Rum kesimi ile aralarında turizm, enerji konuları, su, yatırımlar, Ürdün’ün Güney Kıbrıs’ta büyükelçilik açması ve bölgedeki geniş çaplı işbirlikleri gibi konular bulunan altı alanda işbirliği yapabileceğini söylediğini ileten gazete, Amman’ın enerji konusunda, Rum kesiminden doğal gaz satın almak için ilgi ortaya koyduğunu belirtti.

Gazete, Enerji konusunda iki ülke arasında teknik aşamada görüşmeler başlamasının beklendiğini ve Ürdün Enerji Bakanının ilerleyen zamanlarda Güney Kıbrıs’ı ziyaret edeceğini aktardı.

Gazeteye göre Ürdün Kralı Abdullah, iki ülke arasındaki “ailesel bağlara” da atıfta bulunarak, Rum kesiminin Orta Doğu meseleleriyle ilgili geniş bir bilgi ve anlayışa sahip olan AB üyesi bir devlet olduğunu da sözlerine ekledi.

Anastasiadis’in Ürdün temasları çerçevesindeki “en önemli açıklamayı”, Ürdün temaslarının sonuna bıraktığını da kaydeden gazete, Anastasiadis’in Ürdün Başbakanı Abdullah Nsour ile görüşmesinden sonra, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Ürdün arasında doğal gaza ilişkin yeni bir üçlü işbirliği inşa edilmesine dair kararı açıkladığını haber verdi.

Anastasiadis, Doğu Akdeniz bölgesinde istikrar inşa edilmesinin daha önemli olduğunu da sözlerine ekledi.



Hacıgeorgiu: “Herhangi bir devletin garantörlüğünü içeren bir çözümü onaylamamız söz konusu değildir”



Brüksel’de Türkiye’nin geleceği ve ilerleme raporuyla ilgili bir yuvarlak masa toplantısında konuşan Güney Kıbrıs’ın Avrupa Parlamentosu’ndaki Milletvekili ve AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkan Yardımcısı Takis Hacıgeorgiu herhangi bir devletin garantörlüğünü içeren bir çözümü onaylamalarının söz konusu olmadığını belirtti.

Rum Fileleftheros gazetesi “Ankara Garantiler Konusu Gündemde Diyor… Brüksel’de Türk Büyükelçi’nin Müdahalesi, Avrupa Milletvekili Hacıgeorgiu Ne Dedi” başlıklarıyla verdiği haberinde, Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel ve Güney Kıbrıs’ın Avrupa Parlamentosu’ndaki Milletvekili ve AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkan Yardımcısı Takis Hacıgeorgiu’nun toplantıdaki konuşmalarını aktardı.

Hacıgeorgiu ise herhangi bir devletin garantörlüğünü içeren bir çözümü onaylamalarının söz konusu olmadığını belirtti.

Olası bir çözümde herkesin adanın her yerinde mülk alma ve yerleşme hakkına sahip olması gerektiğini söyleyen Hacıgeorgiu, Kıbrıs Türk liderliğinde çözüme ilgi duyan tek bir kişi bulunduğunu savunarak, bugün Kıbrıs sorununun çözümü konusunda sağlam perspektifler olduğuna işaret etti.



Yenel: “Türkiye’nin AB üyelik sürecinin Kıbrıs sorununun çözümüne sıkı sıkıya bağlı”



Brüksel’de Türkiye’nin geleceği ve ilerleme raporuyla ilgili bir yuvarlak masa toplantısında konuşan Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin Kıbrıs sorununun çözümüne sıkı sıkıya bağlı olduğundan söz etti.

Rum Filefetheros gazetesinin haberine göre başlıkların açılmasının Kıbrıs sorununun çözümüyle geleceğine değinen Yenel, iyi bir çözüm için uygun bir zamanda bulunulduğuna işaret etti.

Gazete, Büyükelçi Yenel’in, garantiler konusu da dahil her şeyin müzakere masasında olduğunu, çözümsüzlüğün Türkiye’nin AB’ye katılım hayallerine son vereceğini, böyle bir şeyi istemediklerini ifade ettiğini aktardı.



Avrupa Parlamentosu’nda “Dini Özgürlük Ve Kültürel Miras” semineri düzenlendi



AB ve Rum yetkililerin girişimiyle Avrupa Parlamentosu’nda “Kıbrıs: Dini Özgürlük ve Kültürel Miras” konulu bir seminer düzenlendiği haber verildi.

Rum Fileleftheros gazetesi seminerin, AB Bölgesel Politikalar Komiseri Corina Cretu himayesinde, Rum Kilisesi, Güney Kıbrıs’ın Avrupa Parlamentosu’ndaki Milletvekili Eleni Theoharus, Avrupa Kiliseler Konferansı (CEC) tarafından düzenlendiğini kaydetti.

Seminere Kıbrıs’tan dini liderler/temsilciler ve Avrupalı yetkilerin katıldığını yazan gazete, KKTC Din İşleri Başkanı’nın seminere olumlu yanıt vermesine rağmen katılamadığını belirtti.

Habere göre seminerdeki konuşmalarda, “Türkiye’nin adanın yasal sahiplerinin insan haklarını çiğnemeye devam ettiği” iddia edildi.

Kıbrıslı Türkler Güney Kıbrıs’ta dini özgürlüğe sahipken, aynısının KKTC’deki Kıbrıslı Rum, Ermeni, Maronit ve Latinler için geçerli olmadığının savunulduğu konuşmalarda, son iki yıldır, İsveç Büyükelçiliği himayesindeki Kıbrıs’taki dini liderler diyaloğu sayesinde dini merasimlerle ilgili hükümlerde gevşeme olduğuna ve 2014 yılında bazı dini mekanlarda temizlik yapıldığı savunuldu.

Konuşmalarda AB’nin tehlike altındaki kültürel mirasın korunması için 2010 yılından bu yana verdiği ekonomik desteğin önemine de vurgu yapılarak, bu desteğin sürmesi ve güçlendirilmesi gerektiği üzerinde de duruldu.



Mülkiyet kriterleri ile planlama-mülkiyet ilişkisi konuşuldu



Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) ile Güney Kıbrıs’taki Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) arasında kurulan ortak komite yeniden toplanarak mülkiyet kriterleri ile planlama-mülkiyet ilişkisi konuşuldu.

TDP Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, “2 bölgeli, 2 toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm için müzakereleri yürüten liderlere yardımcı olmak, iki toplumun hem yakınlaşmasına katkı koyacak 2 toplumlu etkinlikler düzenlemek, hem de toplumları bilgilendirmeye yönelik etkinlikler düzenlemek” amacıyla kurulan komite, toplantıda mülkiyet ana başlığı altında kriterler ile planlama-mülkiyet ilişkisi konularını görüşmeye devam etti.



2016 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı görüşülmeye başlanıyor



KKTC’nin 2016 yılı bütçesiyle ilgili “2016 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı”, bugün Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde görüşülmeye başlanıyor.

Görüşmeler 8 gün sürecek ve 25 Kasım Çarşamba günü tamamlanacak.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nin bütçe görüşmeleriyle ilgili toplantısı, Komite Başkanı Ferdi Sabit Soyer’in açılış konuşması ile başlayacak; 2016 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı’nın bütünü üzerindeki görüşmelere Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün sunuş konuşmasıyla geçilecek.Yarınki ilk toplantıda, 2016 bütçesinin bütünü ele alınacak ve komite üyesi milletvekilleri yanında, toplantıya katılacak diğer milletvekilleri de söz alacak.

KKTC’nin 1 Ocak-31 Aralık 2016 arasında uygulanacak bütçesiyle ilgili 2016 Bütçe Yasa Tasarısı, hizmet ve faaliyetlerin yürütülmesi için 4 milyar 476 milyon 452 bin TL öngörüyor.



Rum siyasi partiler Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ilerleme raporunu yorumladı



Rum siyasi partiler, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye İlerleme Raporu’nu yorumladılar.

Rum Fileleftheros gazetesi ve diğer gazetelere göre AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Türkiye’nin AB katılım sürecindeki engelleri kaldırmak istiyorsa Güney Kıbrıs karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini savundu.

Kiprianu, İlerleme Raporu’nun, başlıkların açılmasını önerdiğini ve bunun da göçmenlik konusundaki karşılıkları gizleyen bir durum olduğunu ifade etti.

DİSİ Meclis Grup Sözcüsü Nikos Tornaridis, her zaman için AB’nin Kıbrıs sorununun çözümü için katalizör olması gerektiğini savunduklarını belirtti.

İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilişkilendirilmesi resminin çıkarıldığını belirten Tornaridis, raporu olumlu olarak değerlendirdiklerini, bununla birlikte AB ilke ve değerlerinin Kıbrıs sorununun çözümü içerisinde var olmasının gerektiğini söyledi.

DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos, “Eğer bir hükümet, siyasetinin çöktüğünü örtbas etmek için bir karara yönelik memnuniyetini dile getiriyorsa, o zaman bu hükümet, devlet ve halk için tehlike arz etmektedir” ifadesini kullandı.

Papadopulos, hükümetin, “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni savunamadığını, bununla birlikte Türkiye’yi Güney Kıbrıs karşısındaki AB yükümlülüklerinden özgür bıraktığını belirtti.

Rum Çevreciler ve Ekologlar Basın Sözcüsü Eleni Hrisostomu, Avrupa Komisyonu’nun, İlerleme Raporu’yla birlikte, bir kez daha, Güney Kıbrıs karşısında “Pontius Pilatus” (Hz. İsa'yı yargılayan mahkemeye başkanlık etmiş ve çarmıha gerilmesi emrini vermiş Yahudi valisi) tavrı sergilediğini ifade etti.

Hrisostomu, göçmenlik konusunun olguları değiştirdiğini ve güzergahın tam ters döndüğünü savundu.



Güney Kıbrıs İle İsrail askeri işbirliğini güçlendiriyor



Rum Savunma Bakanı Hristoforos Fokaidis ile İsrail Savunma Bakanlığı Sivil Daire Müdürü Amos Gillad’ın önceki gün biraraya geldiği ve görüşmede iki ülkenin savunma ve güvenlik alanındaki ikili ilişkilerinin güçlendirilmesi konularını ele aldıkları haber verildi.

Rum Simerini gazetesi, görüşmede, geniş Orta Doğu bölgesi ile özellikle Doğu Akdeniz bölgesindeki güvenlik konularına ilişkin karşılıklı ilgili konularının ele alındığını belirtti.

Gazete görüşmede, önceki gün tamamlanan, İsrail ile Güney Kıbrıs arasındaki “Onisilos/Gedeon” isimli yıllık planlı tatbikatın iki aşamasının da başarıyla icra edilmesinden duyulan memnuniyetin dile getirildiğini de ekledi.









Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 8
Dün Tekil 952
Bugün Tekil 981
Toplam Tekil 4090825
IP 18.220.13.70






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























29 Sevval 1445
May s 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31


Benim Hayatta yegane fahrim, servetim T rkl kten ba ka bir ey de ildir.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.311 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu