Türkiye Dışişleri Bakanı Feridun Hadi Sinirlioğlu, ilk yurtdışı ziyaretini KKTC'ye gerçekleştiriyor. Sinirlioğlu, bu amaçla dün kalabalık bir heyetle KKTC'ye geldi.

KKTC'ye özel uçakla saat 19.00'da gelen Türkiye Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu'nu Ercan Havalimanı'nda Türkiye Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay, Dışişleri Bakanı Emine Çolak ve diğer üst düzey yetkililer karşıladı.

Sinirlioğlu bugün saat 12.30’da Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından kabul edilecek.

Akıncı-Sinirlioğlu görüşmesinin ardından heyetler arası çalışma yemeğine geçilecek ve saat 14.30’da Akıncı ile Sinirlioğlu ortak basın toplantısı düzenleyecek.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber tarafından saat 15.00’de, ardından Başbakanı Ömer Kalyoncu tarafından saat 15.30’da kabul edilecek olan Türkiye Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu, Dışişleri Bakanı Emine Çolak ile saat 16.00’da görüşecek. Sinirlioğlu temaslarını tamamlamasının ardından saat 17.00’de KKTC’den ayrılacak.



Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Burcu: “Nuffel görüşme masasının tarafı değil”



Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, AB Komisyonu Başkanı’nın Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP) nezdindeki temsilcisi Pieter Van Nuffel’in Kıbrıs müzakerelerinde “görüşme masasının tarafı olmadığını” vurguladı.

Burcu, TAK muhabirinin sorusu üzerine yaptığı açıklamada, Nuffel’in görüşmelere ancak müzakerecilerin talebi üzerine ve çok ender olarak katıldığını söyledi.

Burcu “Sayın Nuffel, toplantıya, müzakerecilerin isteği üzerine ve sadece talep edilen konularda ‘teknik görüş’ belirtmek için 2-3 kez davet edilmiştir. Nuffel’in pozisyonu ve görüşmelere katılımı bundan ibarettir” dedi.

Rum basınında bir süredir çıkan haberlerde, Nuffel’ın müzakerelere yoğun bir şekilde katıldığı ve öneriler sunduğuna dair iddialar yer alıyordu.



Mülteci gemisi Larnaka Limanı’nda tahliye edildi



Güney Kıbrıs'ta Larnaka açıklarında, önceki gece sürüklenirken tespit edilen bir gemideki 35'i çocuk 114 Suriyeli mülteci, Rum makamları tarafından düzenlenen operasyonla karaya çıkarıldı.

Rum radyosunun haberine göre, Larnaka’nın 40 deniz mili açığında 100 civarında yolcusuyla sürüklenmekte olan bir gemi saptandığı bilgisini alan Rum polisi saat 23.30 sularında Liman polisi ve RMMO’nun yüzer imkanlarının işbirliğinde operasyon başlattı.

Saat 02.00 sularında Larnaka Limanı’nda Rum İçişleri Bakanı ve diğer ilgililerin katılımıyla kriz masası oluşturulduğu ve sabah 07.00’ye kadar süren operasyonda 60 erkek, 19 kadın ve -5’i bebek- 35 çocuk olmak üzere toplam 114 kişi gemiden Larnaka Limanı’na tahliye edildiği bildirildi.



Kasulidis: “Vatandaşlıklar konusunda neredeyse anlaşmaya varıldı”



Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in TC kökenli KKTC vatandaşları konusunda “neredeyse anlaşmaya vardığını”, NATO’nun garantörlüğünün de kabul edilemeyeceğini ve federal devlet kurulmasıyla “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tasfiyesinin söz konusu olmadığını” iddia etti.

Rum Simerini manşetten verdiği haberde, TC kökenli KKTC vatandaşları konusunda “neredeyse anlaşmaya varıldığını” ilk kez “Sputnik” isimli Rus haber ajansına verdiği mülakatta açıklayan Kasulidis’in, muhalefet kanadının sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tasfiyesiyle ilgili eleştirilerine de cevap verdiğini, ancak tatmin edemediğini, eleştiri bombardımanının devam ettiğini yazdı.



Rum Sözcü: “Vatandaşlıklar konusunda anlaşmaya varılmadı”



Rum Yönetimi Sözcüsü Nikos Hristodulidis “yerleşikler konusunda henüz anlaşma yok” diyerek “neredeyse anlaşmaya varıldı” diyen Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’i yalanladı.

Rum Alithia’ya göre DİKO’nun, Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis’in Rus medyasına TC kökenli KKTC vatandaşları konusunda yaptığı açıklamayla ilgili sorusu üzerine Hristodulidis, “Müzakereler çerçevesinde kimlerin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alacağı tartışılıyor ancak şu ana kadar bu konuda bir anlaşmaya varılmadı. Biz, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960’taki demografik niteliğinde değişiklik olmamasını güvence altına almaya çalışıyoruz” dedi.

Nikos Hristodulidis, TC kökenli KKTC vatandaşlarının Ada’dan ayrılmasının ilke olarak talep edilip edilmediği sorusuna karşılık “Müzakere masasında görüştüğümüze göre konu vardır. Rum tarafının bu konudaki tezini kamuoyu önünde açıklamayacağım çünkü görüşülmeye devam ediliyor” ifadesini kullandı.



TDP, müzakerelerle ilgili olumsuz beyanat veren kesimleri eleştirdi



Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, mülkiyet konusunda “kriterler belirlenmeden olumsuz yorum yapan” kesimleri eleştirdi.

Cemal Özyiğit, TDP Basın Bürosu aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Müzakereler olumlu bir rotada gitmektedir. Ancak öyle anlaşılıyor ki, bu olumlu gidişat bile birilerini fazlasıyla rahatsız etmektedir. Çıkardıkları yaygara, yalan-yanlış beyanatlar ve olmayan şeyleri olmuş gibi göstermeleri de bunun en açık göstergesidir” dedi.

Mülkiyet konusunda havanın bilinçli olarak bulanıklaştırılmaya çalışıldığını iddia eden Özyiğit, mülkiyette daha kriterler bile konuşulmazken, bunun üzerinden hayali senaryolar üretilerek, korku salınmaya çalışıldığını savundu ve “bireyin mülkiyet hakkının yanısıra, 41 yıldır o mülkü kullanan kişilere de haklar verildiğini” belirtti.

Özyiğit, açıklamasında, ülkede çözümsüzlükten beslenen ve statükonun devamı için uğraşan kesimlerin bulunduğunu da iddia etti.



Rum Maliye Bakanı Yeorgiadis: “Yeniden birleşmeyle ekonomide devasa fırsat ve perspektifler olacak”



Rum Maliye Bakanı Haris Yeorgiadis, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesiyle ekonomi alanında gerek yerel, gerekse uluslararası düzeyde devasa fırsat ve perspektifler ortaya çıkacağına vurgu yaptı.

Rum Politis gazetesine konuşan Yeorgiadis, çözümle birlikte gelecek ekonomik kazançlarla ilgili bir değerlendirmede bulunmaya çağrılması üzerine ise, “Tek bir şey söyleyeceğim. Türkiye dünyada 18’inci büyük ekonomiye sahiptir ve yanı başımızdadır” diyerek, çözümle “Türk piyasasına erişime olanak sağlanacağını” söyledi.

Yeorgiadis, “Kıbrıslı Türklerle birlikte Avrupa’ya katılımımızı, mükemmel coğrafi konumumuzu ve ekonomimizin avantajlarını değerlendireceğiz” dedi.

Yeni yatırım fırsatları, işbirlikleri ve ortaklıklar olacağına da işaret eden Yeorgiadis, denizcilik, hizmet, turizm, enerji gibi sektörlerin, Kıbrıs sorununun çözümü ve Türkiye ile ekonomik ve ticari ilişkilerin kurulmasıyla perspektiflerinin genişlediğini göreceklerini belirtti.

Yeorgiadis, Türkiye’nin de büyük kazançlar sağlayacağını vurgulayarak, Doğu Akdeniz’de yaratılması gereken bölgesel işbirliği örgüsünde bir konuma sahip olacağına, ayrıca AB ile ilişkilerinin kuşkusuz yükseleceğine dikkat çekti.



Roelf Meyer: “Kıbrıs’ta barış için olumlu bir eğilim görüyorum”



Güney Afrika’daki, müzakereci olarak, barışın esas mimarlarından biri olarak gösterilen Roelf Meyer, Kıbrıs’ta, barış için olumlu bir eğilim gördüğünü ifade etti.

Rum Fileleftheros gazetesi, Meyer ile yapılan söyleşiye yer verirken, Meyer’in, Kıbrıs ile yakın bağları bulunduğunu ve 1997 yılından beridir Kıbrıs sorununu takip ettiğini yazdı.

Meyer, Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik ilk kez bir fırsat penceresinin bulunduğunu zira her iki tarafta barışı isteyen liderlerin var olduğunu belirtti.

Meyer, bunun kullanılmamasının da çok büyük bir kayıp olacağını ifade etti.

Müzakerelerdeki kırmızı çizgilerin nasıl aşıldığına ilişkin genel bir soru üzerine Meyer, her bir tarafın, tam istediğine sahip olamayacağını kabul etmesi gerektiğini ifade ederek, kazan kazan olgusunun var olabilmesi adına, her iki taraf için zafer durumunun yaratılması amacıyla bir şeyler almak ve bir şeyler vermek gerektiğini, bunun da çözümün sağlanması tekniği olduğunu söyledi.

“Kıbrıs konusunda en büyük sorunun ne olduğu” şeklindeki bir soru üzerine Meyer, böylesi durumlarda tecrübesinin iki şeyi söylediğini, bunlardan birinin korku, Kıbrıslı Rumların ne vermesi gerektiğine ilişkin korku, Kıbrıslı Türklerin ise gelecekte ne alamayacaklarına ilişkin korku olduğunu belirtti.

Meyer bir başka soru üzerine çözümün, kapsamlı olması, büyük bir çoğunluk tarafından kabul edilmesi gerektiğini ifade etti.

Sözlerinin devamında liderler düzeyinde başlayarak halka kadar giden bir güven düzeyinin var olması gerektiğine de dikkat çeken Meyer, çözümün, “BM’nin veya AB’nin olmadığını”, buna bağlı olarak ilgili insanların çözümün sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini belirtti.

Toplumların çözüme nasıl hazırlanması gerektiğine ilişkin bir soru üzerine Meyer, bunun iki unsurla olabileceğini, bir tanesinin “güven yaratıcı önlemler”, diğerinin ise “şeffaf sürecin varlığı” olduğunu ifade etti.



AKEL’den Kıbrıs sorununda Anastasiadis’e yardım eli



AKEL’in Kıbrıs sorunuyla ilgili kritik zamanlardan geçildiğinin bilinciyle, Kıbrıs Türk siyasi partileriyle arasındaki yakın ilişkileri kullanarak Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e yardım eli uzatmakta olduğu bildirildi.

Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Haftalık Kathimerini gazetesi AKEL’li yetkililerin Kıbrıs sorununun, tarihinin en kritik dönemecinde olduğu bu dönemde Anastasiadis’le çekişmeyi bir yana bırakıp ona yardım eli uzatmakta olduğunu yazdı.

AKEL’in bu maksatla Kıbrıs Türk siyasi partileriyle (Cumhuriyetçi Türk Partisi, Toplumcu Demokrasi Partisi, Birleşik Kıbrıs Partisi ve Yeni Kıbrıs Partisi) arasındaki iyi ilişkileri, çözüme olumlu bakan (Kıbrıs Türk ve Rum partilerinden oluşan) bir ortak cephe kurmayı hedeflediklerine işaret eden gazete, şu vurguyu yaptı:

“Bu prosedürdeki bahis, müzakerelerin dümeninde Nikos Anastasiadis’in olmasından ve müzakere prosedürüne kuşkucu yaklaşılmasından dolayı AKEL liderliğinin parti tabanının ezici çoğunluğunun desteğini alıp alamayacağıdır.”

AKEL’in CTP ile son görüşmesinin de bu çerçevede gerçekleştiğine dikkat çeken gazete özetle şunları yazdı:

“İki partinin çabaları rutin görüşme, temas ve açıklamalarla sınırlı değil. İki parti mülkiyet ve yönetim gibi Kıbrıs sorununun çözümünün dikenli meseleleriyle ilgili çaba ve fikir ortaya koymak üzere ortak bir komite de kurdu. Bu grubun AKEL tarafından başkanı Tumazos Çelebis’tir. AKEL komitenin hedefinin müzakerelerin yerini almak değil, ‘iki lider isterse, yardımcı olmak’ olduğunu vurguladı.”

Gazete AKEL’in önümüzdeki dönemde Toplumcu Demokrasi Partisi, Birleşik Kıbrıs ve Yeni Kıbrıs partileriyle de temas edeceğine işaret etti.

Habere göre AKEL, yetkililerini bilgilendirme mekanizmasını erkenden harekette geçirdi ve bu ay içinde Merkez Komite’sini toplayarak gelişmeleri inceleyip Kıbrıs sorunuyla ilgili bir belge onaylayacak. Daha sonra bu belgeyi parti tabanı gruplarıyla tartışacak.

AKEL yetkilileri parti merkezinde bir iyimserlik havası hakim olduğunu, AKEL’in “milli davada” Rum yönetimi liderliğine verdiği desteği onaylandığını, yakın zamanda yapılan bir anketin, 2011 seçimlerinde AKEL’e oy veren parti seçmeninin yüzde 85’inin, “dümende Nikos Anastasiadis bulunuyor olsa da” AKEL’in Kıbrıs sorunundaki tavrını onayladığını gösterdiğini söylüyor.



Manastır’da restorasyonun yarısı tamamlandı



İki toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi eşbaşkanı Takis Hacıdimitriu, Apostolos Andreas Manastırı’nın restorasyonuna ilişkin olarak Kathimerini gazetesine açıklamalarda bulundu.

Hacıdimitriu, Apostolos Andreas Manastırı’nın restorasyon çalışmaları çerçevesinde, ilk aşama çalışmalarda yolun yarısına gelindiğini belirtti.

Hacıdimitriu, ilk aşamanın yüzde 50’sinin karşılandığını, bunun da tüm çalışmanın esas bölümünü teşkil ettiğini ifade etti.

İlk aşamanın, kilise, keşiş odaları ve manastırın diğer kabul alanlarının dahil olduğu ana bölüm ile ilgili olduğunu ifade eden Hacıdimitriu, çalışma programına göre bu aşamadaki çalışmaların, 2016 Nisan ayında tamamlanmasının beklendiğini söyledi.

Hacıdimitriu, birinci aşamanın ardından diğer ikinci, üçüncü ve dördüncü olmak üzere diğer aşamalara geçileceğini, ikinci aşamanın 2016 yılı içerisinde başlamasının mümkün olabileceğini belirtti.

Hacıdimitriu, Apostolos Andreas Manastırı’nın restorasyonuna ilişkin tüm çalışmaların ise 2017 yılında tamamlanmasının beklendiğini ifade etti.

Bir başka soru üzerine Hacıdimitiru, çalışmanın finansmanın Rum Kilisesi ve EVKAF tarafından yapıldığı şu ana kadar kullanılabilir rakamın 5 milyon Euro olduğunu söyledi.

Hacıdimitriu, söyleşisinde başka çalışmalara da değinerek Çamlıbel’deki Ay.Panteliemona Manastırı’na ilişkin çalışmaların yakın zamanda başlaması gerektiğini ifade etti.



UNDP: “KKTC’deki eserlerin bakımı için iki sözleşme imzalandı”



UNDP bir açıklama yaparak, BM Kalkınma Programı’nın, Kültürel Miras Teknik Komitesi ile alakalı toplam beş kültürel miras alanı için gelecekte bakım çalışmaları ve acil tedbirlere ilişkin bir plan hazırlanması için iki yeni sözleşme imzalandığını belirtti.

UNDP açıklamasında bunun, AB finansmanıyla yapılmasının başarıldığını ifade etti.

Çalışmaların, Geçitkale’deki Arhangelu Mihail Kilisesi ile Maronitlere ait “Ay.Anna” Kilisesi, St.Mary of Carmel (Carmelite Church), “Tanner’s Mosque”(Jocobite Church) ile ilgili olduğu kaydedildi.



Rum Tarım Bakanı Kuyalis Hellim için harekete geçiyor



Rum Tarım Bakanı Nikos Kuyalis’in hellim dosyasına karşı herhangi bir itirazın önüne geçebilmek için Avrupalı mevkidaşlarıyla temaslarda bulunacağı haber verildi.

Rum Alithia gazetesi, hellim dosyasının AB resmi gazetesinde yayımlanması ardından itiraz döneminin bitmesine yaklaşık iki ay kala herhangi bir itiraz başvurusunda bulunulmadığına işaret ederek, yine de, İngiliz peynir üreticilerinin olası itirazları nedeniyle Kuyalis’in harekete geçtiğini yazdı.

Habere göre Kuyalis, yarın Brüksel’de yapılacak AB Tarım Bakanları Toplantısı vesilesiyle hellim dosyasına karşı itirazda bulunulmasını önleme çabasıyla İngiliz, Danimarkalı ve Alman mevkidaşlarıyla görüşecek.

Gazeteye konuşan Kuyalis, şu ana kadar herhangi bir resmi itirazın yapılmadığını, ancak İngiltere’de peynir üreticilerinin yetkili makama itirazda bulunmaya çağrıldıkları bir sürecin bulunduğunu söyledi.

Artan ticari değere sahip ve devasa talep gören bir ürünün söz konusu olduğuna işaret ederek, ürünün tescil edilmesini engellemeye çalışacak çıkar sahiplerinin bulunmasının normal olduğunu belirten Kuyalis, şu ana kadar İngiliz Hükümetinden olası itiraza dair bir bilginin gelmediğini ifade etti.

Kuyalis, her türlü itirazı çürütmeye; hellimin kuşkusuz, Kıbrıs’ın geleneksel bir ürünü olduğunu kanıtlamaya hazır olduklarını vurguladı.

Hellimin tesciliyle sadece tarım, çiftçilik ve peynir sektörüne değil, ekonominin tamamına katkı sağlanacağına dikkat çeken Kuyalis, tescil sayesinde, yeni küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin oluşması ve iş imkanlarının sağlanmasıyla bölgesel kalkınmanın geleceği yönünde değerlendirmede bulundu.



Papadopulos olumsuz tutum sergileyecek



DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos’un, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik herhangi bir plan karşısında olumsuz tutum sergileyeceği iddia edildi.

Rum Alithia gazetesi, DİKO üyelerinin anlattıklarına göre parti içerisinde yaşanan sorunlar ve Başkan Papadopulos’un Kıbrıs sorunundaki taktiğiyle ilgili bir haber derledi.

Habere göre ismi açıklanmayan liderliğe karşı muhalefet olan bir parti üyesi, Papadopulos’un, parti içinde birliği sağlamak için hiçbir şey yapmadığını söyleyerek, onun sadece yakın çevresiyle iletişim içerisinde olduğunu belirtti.

Kıbrıs sorunuyla ilgili bir soruya karşılık verdiği yanıtta, “Parti Başkanı Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik her herhangi bir plan karşısında olumsuz olacak” diyen üye, şu anda (DİKO, EDEK ve Vatandaşlar İttifakının yer aldığı) “ara alanın” liderliği için savaş verdiğini ve bu mücadeleyi ne EDEK Başkanı Marinos Sizopulos, ne de Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lilikas’a karşı verebileceğini söyledi.

Papadopulos’un retçi cepheye öncülük yapmak istediğini ancak treni kaybettiğini söyleyen bir başka üye ise, Lillikas ile Sizopulos’un iki kesimli iki toplumlu federasyonu reddettiğini belirterek, “Nikolas bunu yapamaz çünkü Papadopulos soyadına sahip” dedi.

Karoyan DİKO için çalışacak

Öte yandan Rum Kathimerini gazetesine konuşan DİKO eski Başkanı Marios Karoyan, şimdiki Başkan Papadopulos’u eleştirerek, “Nikolas rejimine” tolerans göstermeyeceğini belirtti.

DİKO’dan ayrılarak yeni bir hareket kuracağına dair söylentiler reddeden Karoyan, DİKO’nun birliği için çalışacağını vurguladı.



Markulli: “Mülkiyetten etkilenenler karda veya zararda hissetmemeli”



Mülkiyetle ilgili Rum çalışma grubu başkanı, Dışişleri eski Bakanı Erato Kozaku Markulli, mülkiyette varılacak bir anlaşmanın toprak ve TC kökenliler gibi Kıbrıs sorununun diğer yönlerinde de anlaşmaya götüreceğini; mülkiyette etkilenen kişilerin kendilerini kârda veya zararda hissetmemesi gerektiğini söyledi.

Rum Alithia, Markulli ile yaptığı özel röportajı “Kıbrıs Yeniden Normal Devlet Olsun” başlığıyla aktardı ve “Mülkiyetin çözümünden etkilenen vatandaşlar kendilerini zararda veya kârda hissetmemeli, bir dereceye kadar herkesin menfaati olacak. AB üyesi bir ülkenin bütün vatandaşlarının insan haklarını güvence altına almaması düşünülemez. Kıbrıs şimdiki gibi sorun-devlet değil normal bir devlet olacak” sözünü öne çıkardı.

Çözüme ne kadar yakın olunduğu sorusuna karşılık Markulli, “Henüz kat edilmesi gereken uzun bir yol var. Yönetim gibi bazı konularda daha yakın olabiliriz ancak mülkiyet, toprak, güvenlik ve garantiler gibi dikenli konularda iki tarafın tezleri arasında halen büyük bir mesafe var” dedi. Markulli "bunu Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yla görüştükten sonra BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin da tespit ettiğini, mülkiyette karşılaşılan sorunların BM’nin de ayağını suya erdirmiş göründüğünü" anlattı.

Markulli mülkiyette varılacak bir anlaşmanın, toprak ve TC kökenli KKTC vatandaşları gibi mülkiyetle bağlantılı diğer konuların çözüm yolunu da açacağı görüşünü ortaya koydu. Markulli “Ancak böyle bir anlaşmanın çözüme gerekli dinamiği sağlayabilmesi için, kiminin kârlı kiminin zararlı değil, herkes için bir dereceye kadar menfaat olduğu hissedilmesi için her iki toplumdan da mümkün olduğunca fazla etkilenen vatandaşı tatmin etmesi gerek” ifadesini kullandı.



Hristodulidis: “Enerji planlamamız devam ediyor ve güçleniyor”



Rum Hükümeti Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Rum Yönetimi’nin enerji konusundaki planlamalarının devam etmekle kalmayıp, güçlendiğini de söyledi.

Rum Fileleftheros gazetesinin haberine göre, İtalyan ENI şirketinin Mısır MEB’inde dünyanın en büyük doğal gaz yataklarından birinin tespit edilmesiyle ilgili gelişmeleri yorumlayan Hristodulidis, bölgeyi, bir diğer ifadeyle Doğu Akdeniz’i enerji açısından öne çıkaran bir gelişmeden söz etti, aynı zamanda bunun Rum Yönetimi açısından olumlu olduğunu söyledi.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, önümüzdeki aylarda, Rum Yönetimi’nin enerji planlamasıyla da ilgili olan bölge ülkelerine önemli ziyaretler gerçekleştireceğini açıklayan Hristodulidis, herkese sabırlı olmaları tavsiyesinde bulundu.

Enerji konusunda Mısırla gerçekleştirilen istişarelere de değinen Rum sözcü, ülkenin enerji bakanın istişarelerin süreceğine dair kamuoyu önünde yaptığı bir açıklama olduğunu, öte yandan Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin, bu konuyu ele aldıkları bir telefon görüşmesi yaptıklarını belirtti.

Konu hakkında, yakın zamanda bir sonuca ulaşılmasını umduğunu dile getiren Hristodulidis, son olarak, Anastasiadis’in 28 Eylül’de New York’ta Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ile görüşeceğini anımsattı.







Enformasyon Dairesi