BASIN BÜLTENİ Liderler görüşüyor - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Liderler görüşüyor
Tarih: 07.09.2015 > Kaç kez okundu? 1471

Paylaş


Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülen müzakereler kapsamında bugün görüşüyor

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bugün ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yi kabul edecek.

Akıncı-Eide görüşmesi Cumhurbaşkanlığı’nda saat 16: 00’da başlayacak.



“Hayırcılar bir zamanlar mahvetmek istedikleri aynı devleti tekrar istiyorlar”



Loucas Charalambus, “Hayırcılar, bir zamanlar mahvetmek istedikleri aynı devleti tekrar istiyorlar” başlığı ile Sunday Mail gazetesinde ele aldığı makalesinde, federasyona karşı çıkan ve 1960’da sona erdirilen devlete dönmeyi talep eden Rum siyasileri eleştirdi. Makalesinin giriş kısmında Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in söz konusu Rum siyasilere yönelik yaptığı açıklamalarına da ver veren Charalambous, Anastasiadis’in Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960 Anayasası’na dayandığını ifade ettiğini, bazı kişilerin ise 1960 anlaşmalarının rafa kaldırılmasını teklif ettiğini ancak bunun Kıbrıs Cumhuriyeti’nin feshedilmesi anlamına geleceği yönünde açıklamalarda bulunduğunu belirtti.

1960 anlaşmalarına geri dönmeyi istemeyen kimse olmadığını belirten Rum köşe yazarı, ancak bu geri dönüş teklifinin ise, 1963 yılında yaptıkları mücadelelerle Kıbrıs Cumhuriyeti’ni sona sürükleyen Makarios, Papadopulos, Yorgacis ve Kiprianu’nun destekçileri gibi görünen ve onlara hayranlık duyan Rum siyasiler tarafından yapılıyor olmasının da komik olduğunu ifade etti.

Söz konusu Rum siyasilerin Papadopulos’un oğlu ile Lilikas, Omiru ve Sizopulos olduğunu belirten Rum köşe yazarı, bu kişilerin federal anlaşmayı reddederek, bir zamanlar siyasi idollerinin sona erdirdiği devlete geri dönüşü arzuladıklarını söyledi. Charalambus devamla Kıbrıs Rum yönetimi lideri Anastasiadis’e de eleştirilerde bulunarak federasyonu kabul etmeyen söz konusu hayırcı siyasilerin, 1960 Cumhuriyeti’ne geri dönme taleplerinin önüne geçilmesi için de Anastasiadis’in daha farklı açıklamalarda bulunması gerektiğini kaydetti. Makarios’un sözde kendisine dayatılan anlaşmalardan kurtulmak için, Yunanistan’ın şiddetle karşı çıkmasına rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırdığını belirten Rum köşe yazarı, Makarios’un mirasçıları ve destekçileri olan Rum siyasilerin 2015 yılındaki koşulların 1960 yılındaki koşullarla ayni olmadığını anlamaktan dahi aciz olduklarını vurgulayarak, siyasette yapılan hataların bedelinin er ya da geç ödendiğini kaydetti. (Sunday Mail 31.08.2015)



“Mülkiyet çözülürse Kıbrıs Sorunu çözülür”



Kıbrıs sorununa müdahil tarafların mülkiyette varılacak bir anlaşmanın iki tarafı kapsamlı çözüme çok yaklaştıracağı kanaatinde olduğu, Rum Sözcü Nikos Hristodulidis’in de “böyle bir başlıkta sağlanacak ilerleme, olguların nasıl gelişeceği açısından belirleyici olacak” dediği bildirildi.

Rum Alithia gazetesinin haberine göre “Güvenilir kaynaklar da diplomatlar da mülkiyet başlığında varılacak bir anlaşmanın Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm planına dair anlaşmayı gündeme getirecek gelişmeleri hızlandıracağı kanaatini paylaşıyor” ifadesini öne çıkaran gazete bunu, iki liderin de bildiğini ve bugünkü görüşmelerinde hakim konularının mülkiyet olacağını yazdı.

Rum yönetiminin, yapılacak bir referandumda olumlu oylanması için, halkın beklentilerine cevap verecek bir çözüm anlaşmasına varmak olduğunu da söyleyen Hristodulidis “Başkan Anastasiadis, kendisinin de katılmadığı ve Kıbrıs halkının beklentilerine cevap vermeyen bir planı asla halkın önüne koymayacak” dedi.

Rum Politis gazetesi ise haberinde “Rum yönetiminin elinde, yeni bir belirleyici döneme giren müzakere sürecinde, Rum tarafına temkinli de olsa iyimser hissetme hakkı veren veriler bulunduğunu” haber verdi.

Gazete, Rum Sözcü Nikos Hristodulidis’in bugünkü liderler görüşmesi hakkında konuşurken- “Yeni bir prosedür başlıyor. Elimizdeki bazı somut veriler temkinli iyimser olmamıza olanak tanıyor. Bugün, belki ilk kez, çözüm çabasının elzem paydası olan Türkiye’nin doğru düşünmesini ve Kıbrıs sorununun çözümünün kendi çıkarına da olduğunu anlamasını gündeme getirecek olgular bulunduğu yadsınamaz” ifadesine dikkat çekti.

Habere göre Hristodulidis “Yarınki (bugünkü) görüşmede mülkiyet kriterleri kesinlikle ele alınacak. Şu anda kişisel mülkiyet hakkında anlaşmaya varıldı. Bu ilan edildi. Muhtemel çareler üzerinde uzlaşıldı. Kategoriler sunuldu ve bizim taraf iki haneli sayıda kategori sundu. Bütün bunlar önümüzdeki dönemdeki görüşmelerde hakim olacak geniş kriter tartışmaları çerçevesindedir” dedi, şunları ekledi:

“Kriterler konusundaki muhtemel bir anlaşma, aynı zamanda, bu konuda karar alacak olan komitenin (Mülkiyet Komitesi) yetkisi olacak. Komite ne kendi başına, ne de boşlukta karar verecek. İki tarafın uzlaşacağı belirli kriterlere göre karar verecek. Tekrar ediyorum, önümüzdeki dönem, prosedürün nasıl gelişeceği açısından belirleyici olacak ve daha güvenli öngörüler yapabilecek durumda olacağız.”

Hrisostomidis, KKTC’nin BM’ye gönderdiği belgede sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti” için kullandığı ifadelerin müzakerelerdeki ortamı etkileyip etkilemediği sorusuna cevaben, Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in önceki günkü açıklamasını adres gösterdi.

“Çabaya olumlu katkı yapacak bir şey değildir ancak harcadığımız büyük çabayı durdurmamızı gündeme getirecek bir şey de değildir. Çaba, tam da bu tür fenomenlerin son bulması için harcanıyor” diyen Hristodulidis, konunun yarınki liderler görüşmesinde gündeme gelip gelmeyeceği soruna da “Başkan Anastasiadis baş başa görüşmede konuyu görüşme ihtiyacı hissedebilir” dedi.

Öte yandan Rum Fileleftheros gazetesi, liderlerin BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin de katılacağı yarınki görüşmelerinde, mülkiyete ivme kazandırılmak istediklerini, bu konudaki gidişatın, Kıbrıs sorununun diğer önemli başlıklarını da etkileyeceğine inandıklarını yazdı.

Bugünkü görüşmede havada kalan konuların netleştirilmesi, yakınlaşmaların, özellikle de mülkiyet kategorileri konusunun ‘kilitlenmesinin’ beklendiğine işaret eden gazete edindiği bilgilere dayanarak liderler görüşmesinin gündemiyle ilgili şu bilgileri aktardı:

“1-Mülkler konusunda oluşturulacak; yasal mal sahipleri, kullanıcılar, yerleşikler, mal satın alan yabancılar, kilise malları, devlet arazisi, anıtlar, v.b. kategoriler.

2-Anlaşma sağlanmasının ardından kurulacak Mülkiyet Komitesi’nin içerisinde karar vereceği çerçeveyi de belirleyecek olan kriterler.

3-Terimlerin içeriğiyle ilgili kullanıcı terimi üzerinde -kimlerin kullanıcı tayin edileceği, ne gibi hakları olacağı gibi konularda- bir anlaşma yoktur. Varılacak bir anlaşmadan sonra ortaya çıkacak bir dizi meseleye de cevap verilmesi gerekecek. Örneğin, mallarına Kıbrıs Rum oluşturucu devleti altında mallarına geri dönecek Kıbrıslı Rumların statüsü de mülkiyeti Kıbrıs Türk devletçiğinde olacaklarla aynı mı olacak?

4-Bugüne kadarki görüşmeler temelinde hangi noktada bulunulduğu gözden geçirilecek. Yapılacak bu gözden geçirmeye dayanılarak bundan sonra atılacak adımlar belirlenecek.”

Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ve Rum dengi Andreas Mavroyannis’in geçen Cuma günkü görüşmesinde geçiş dönemi konusunun da ele alındığı, Rum tarafının bu dönemin üç ayı geçmemesi gerektiğinde ısrar ettiği belirtilen haberde aynı görüşmeye mülkiyet çalışma grupları temsilcilerinin de katıldığını ve temaslarının sonuçlarını müzakerecilerle konuştukları kaydedildi.



Mavroyannis - Karoyan "gizli" toplantısı



Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in DİKO’nun, eski başkanı Marios Karoyan başkanlığındaki parti içi muhalefet kanadıyla gizli toplantı yaparak, müzakerelerle ilgili bilgi verdiği; muhaliflerle gizli toplantının DİKO’nun mevcut yönetimini rahatsız ettiği haber verildi.

Rum Politis gazetesine göre, Mavroyannis geçen Çarşamba günü DİKO eski Başkanı Karoyan’ın siyasi ofisinde gerçekleşen görüşmeye özellikle DİKO parti içi muhalefet kanadı yetkililerini çağırdı. Kıbrıs sorunundaki son gelişmelerle ilgili bilgilendirme yapılan toplantıda Karoyan başkanlığında yeni parti kurulması perspektifiyle ilgili görüş alış verişinde de bulunuldu.

Edindiği bilgilere dayanarak, Mavroyannis’in, Karoyan’ın yeni parti kurma projesini şimdilik durdurduğunu yazan gazete, “iç muhalefetin, partinin kontrolünü ele geçirme ana hedefiyle, önümüzdeki genel seçimlerde DİKO meclis grubunun kontrolünü almak için DİKO içerisinde Marios Karoyan başkanlığında bir platform olarak işlemesinin şu anki konjonktürde zemin kazanıyor göründüğünü” yazdı.

DİKO içerisindeki muhalif kanadın önde gelen isimlerinin katıldığı Çarşamba günkü toplantıda, gelecek dönemde atılacak adımlarla ilgili yol haritası belirlenmesi için yeni bir randevu gününün de belirlendiği kaydedildi.

Habere göre, Mavroyannis, toplantının gizli olmadığını, DİKO liderliğinin bilgisinde olduğunu söylese de Nikolas Papadopulos cephesi bunu kesin bir dille yalanlıyor. Mavroyannis’in belirli kişileri davet etmesi etik bulunmuyor.

Papadopulos’un çevresi, bu toplantının Karoyan’ın Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e ve Kıbrıs sorunundaki politikasına koltuk değneği olduğunu doğruladığı görüşünde. Karoyan’ın, Kıbrıs sorunuyla ilgili toplantı hakkında DİKO camiasına izahat vermek zorunda olduğuna işaret ediliyor.

Gazete, Rum Müzakerecinin, gizlilik ilkesine riayet edileceği şartıyla halen EDEK organlarına da Kıbrıs sorunuyla ilgili bilgi verdiğini de haberine ekledi.



Yunan Meclisi: “Kuzey’den tehdit-tehlike söylemleri yalan”



Yunan meclisinin 1967-74 “Kıbrıs trajedisini” araştırmak üzere oluşturduğu komitenin 1986’da Yunan Meclis Genel Kurulu’nda onaylanan ve raporun Rum Fileleftheros gazetesinin, içeriğine geniş ölçekte yer verdiği raporla ilgili “Kıbrıs Dosyası” isimli “15 ve 20 Temmuz 1974’le ilgili bilgiler değerlendirildi ve raportörler, Kuzey’den tehdit-tehlike söylemlerinin yalan olduğu sonucuna vardı” ifadesini kullandı.

Kıbrıs sorununun köklerinin 1967-74’ten çok eskilere dayandığı, bu yüzden araştırma yapılırken birçok zorluk ve engelle karşılaşıldığı kaydedilen raporda “Devletin uluslararası ilişkilerini bozabilecek siyasi ve diğer suçlarda Adalet Bakanı’nın, Bakanlar Kurulu’nun kararıyla cezai kovuşturma başlatma veya cezai kovuşturmayı erteleme hakkı vardır (Ceza Yasası Madde 30, paragraf 2)” vurgusu yapılıyor.

Gazete, Yunan Meclisi araştırma komitesinin hazırladığı “Kıbrıs Dosyası” isimli “kayıp” raporun 2 Eylül 2014’te Yunan Amerikan Haber Ajansı “greekamericannewsagency.com” internet sitesinde yayımlandığını da haberine ekledi.



Kasulidis: “Kıbrıs’ta müzakereler hiç bu kadar hızlı ilerlemedi”



İngiliz Independent Gazetesi'ne konuşan Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yannis Kasulidis, adada Rum ve Türk liderler Nikos Anastasiadis ile Mustafa Akıncı arasında yapılan yedi görüşmede de ilerleme sağlandığını söyledi. Kasulidis, "Ben hiç müzakerelerin bu kadar hızla ilerlediğini görmedim" dedi.

Yannis Kasulidis, Anastasiadis ve Akıncı arasında bugün Lefkoşa'da yapılacak görüşme öncesi İngiliz Independent gazetesine konuştu.

Kasulidis, Kıbrıslı Türklerin "başkalarına bağlı olmak yerine Kıbrıslılık ruhu içinde Kıbrıs'ın çıkarları için Kıbrıslı Rumlarla çalışma niyetinde olduklarını" söyledi.

Tarafların "tamamen bağımsız" bir devleti hedeflemeleri gerektiğini belirten Kasulidis, "Eğer bu adada Türk askerine ya da Yunan askerine ihtiyaç duyduğumuzu söylüyorsak, hangi çözümden bahsediyoruz?" diye sordu.

Kasulidis, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin en iyi müttefiklerinin bile Kıbrıs'ın dış politikasının Türkiye'ninkine benzer olmasını görmek istediklerini düşünmüyorum. İncirlik'in IŞİD'e karşı kullanılmasını sağlamak iki yıl sürdü."

'Türkiye henüz elini göstermedi'

Kıbrıs Dışişleri Bakanı Kasulidis, Anastasiadis ve Akıncı arasındaki müzakerelerde şu ana kadar, Türkiye için kritik konular olan toprak paylaşımı ve güvenlik garantisi gibi konuların ise gündeme gelmediğini söyledi. Rum bakan "Türkiye henüz elini göstermedi" dedi.

Türkiye'nin şu ana dek Kıbrıslı Türklere herhangi bir pozisyonu dikte etmediğini belirten Rum bakan, "Türkler, çözümle ilgilendiklerini söylüyorlar. Söylenenlerin yapılanlarla uyumlu olmasının zamanı geldi" diye konuştu.

Kasulidis, Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi halinde turizm sektörünün bundan büyük fayda sağlayacağını vurguladı.

Rum bakan kamuoyu için zor bazı konular olsa da koşulların, Annan Planı'nın reddedildiği 2004'e kıyasla çok daha iyi olduğunu söyledi. Kıbrıslı Rumların planın dışardan dikte ettirildiğini düşündüklerini, bu kez çözümün adanın içinden geleceğini belirtti.

Kasulidis, "Bu kez iki liderin üzerinde anlaşmadıkları hiçbir şey halkın onayına sunulmayacak" dedi.

Kıbrıs Dışişleri Bakanı sözlerini şöyle noktaladı:

"Kaybedecek vaktimiz yok. Zaten taraflar da birbirlerinin zaman kazanmaya çalıştığından şikayetçi değil. İnsanlar bana müzakerelerin aylar içinde sonuçlanabileceğini söylediğimde, neyi kastettiğimi soruyorlar. Ben bu sürenin 15 ay olabileceği görüşündeyim. Ancak burada yıllardan değil, aylardan söz ediyoruz." (Kıbrıs Postası)



Kıbrıs'ta çözüm için tarihi fırsat



Kıbrıs sorununa çözüm bulunması konusunda yarım asırdır devam eden müzakerelerde Annan Planı'ndan bu yana en önemli fırsat yakalanmış durumda.

AA'nın yorumlu derlemesine göre, Kıbrıs'ta iki kesimin liderleri tarafından Şubat 2014'te imzalanan ortak açıklama metniyle yeniden başlayan görüşmeler, "her konuda anlaşma sağlanmadan hiçbir konuda anlaşılmış sayılmayacak" kuralı üzerinde yürütülüyor.

Müzakereler büyük ölçüde iki kesimin müzakerecileri ve komisyonlar üzerinden devam ediyor. Belli aralıklarla da liderler arasında görüşmeler düzenleniyor. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum kesimi lideri Nikos Anastasiadis bugün ara bölgede yeniden bir araya geliyor.

Adada 2004'teki Annan Planı'ndan bu yana en olumlu gelişmeler kaydedilirken, her iki kesimde de soruna siyasi eşitlik temelinde çözüm arayan Annan Planı'na destek vermiş liderlerin görevde olması tarihi bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Nitekim, Dışişleri Bakanı Emine Çolak, geçen hafta Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında bu duruma işaret ederek Annan Planı'ndan bu yana iki liderin bu derece uyum yakaladığı güven artırıcı girişimler olmadığını dile getirmiş ve "Kesinlikle plandan bu yana daha önce görmediğimiz bir fırsat doğmuştur" ifadesini kullanmıştı.

Toplamda 1 milyondan fazla nüfusa sahip Kıbrıs'ta birleşme yolunda en somut gelişme 2004'teki Annan Planı ile yaşanmıştı. Türk tarafının kabul ettiği plana Rumların "hayır" demesiyle müzakereler sonuçsuz kalmış, dört yıl aradan sonra Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat döneminde yeniden görüşmelere başlanmıştı.

Müzakerelerde Türk tarafı uluslararası ambargoların getirdiği siyasi, ekonomik ve sosyal izolasyona son vermeyi hedeflerken Rum tarafı kendisini meşru temsilcisi olarak gördüğü adanın tamamında tasarruf elde etme, bölünme sonucunda elinden çıkan mal ve toprakların iadesi veya tazmini için masaya oturuyor. KKTC'nin varlığını tanımayan uluslararası toplum, pek çok alanda adanın kuzeyine ambargo uyguluyor.

Çözümle birlikte yaşanacak ekonomik atılım her iki toplumun da ortak beklentisi, zira anlaşmayla her iki kesim de yeni pazarlara açılma fırsatı bulacak. Anlaşmayla KKTC, başta AB olmak üzere tüm dünya pazarına doğrudan mal satabilecek. AB kartını oynayarak Türkiye'den limanlarını kendisine açmasını isteyen fakat olumsuz cevap alan Rum tarafı ise hemen yanı başındaki Türkiye pazarına ulaşım imkânı elde edecek.

Son dönemde ada etrafından keşfedilen hidrokarbon yatakları da tarafların çözüm konusundaki istek ve iradelerini artıran hususlardan biri. Keşfedilen rezervlerin beklenenin altında olduğu kaydedilse de en azından adanın 120 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek enerji kaynağından bahsediliyor. Güney Kıbrıs'ın tek taraflı petrol ve doğalgaz arama çalışmaları sırasında ortaya çıkan sürtüşmeler bu kaynakların sorunsuz bir şekilde çıkarılmasının öncelikle adada tesis edilecek barışa, eşit ve adil bir paylaşıma ihtiyaç duyulduğunu da ortaya koydu.

Ekim sonunda Türkiye'den adaya akmaya başlayacak suyun da su sıkıntısı çekilen adada çözüm konusunda önemli bir unsur olması bekleniyor.

Rum kesimi her ne kadar 2004'te iki kesimin federal bir devlet çatısı altında birleşmesine "hayır" dediyse de aradan geçen zaman onların da soruna bakışını değiştirmiş görünüyor. Güneydeki Kıbrıs Üniversitesi tarafından ağustos başında tamamlanan bir anket çalışması, Rumların muhtemel bir referandumda "evet" demeye daha yakın olduğunu ortaya koydu. 508 kişinin katıldığı ankette "evet" diyen veya kendini "evet"e daha yakın hissedenlerin oranı yüzde 49 olurken, kesinlikle "hayır" diyeceklerini belirtenlerin oranı yüzde 13'te kaldı.

Rumların tutumunda yaşanan bu değişiklikte geçirdikleri ekonomik krizin ve AB'den umduklarını bulamamış olmalarının yanı sıra iki kesim arasındaki geçişlerin serbest bırakılmasıyla Türk kesimini daha yakından tanımalarının etkili olduğu belirtiliyor.

Rum kesiminin tüm adayı temsilen AB üyesi olacağı henüz Annan Planı'nın yeni yeni tartışılma başlandığı günlerde, Aralık 2002'deki Kopenhag Zirvesi'nde kesinleşmişti ve 1 Mayıs 2004'e gün verilmişti. AB'nin üst üste yaşadığı ekonomik krizler, özellikle de Rum kesimi ile yakın ilişki içerisinde olan Yunanistan'ın geçirdiği ekonomik darboğaz Rumların beklentilerini önemli ölçüde boşa çıkardı. Bazı Rumlar da yaşadığı ekonomik sıkıntıyı aşmak için Kuzey'de bıraktıkları malları geri alma ya da satma çabasına girdi.

Her iki kesimin demografik yapısında yaşanan değişim de çözüm arayışlarını artıran bir unsur olarak dikkat çekiyor. Adada yaşanan acı günlere şahitlik etmiş kesim çözüme daha ihtiyatlı yaklaşırken, genç nesiller çözümün ekonomik ve sosyal getirilerine ve yeniden uluslararası toplumun bir parçası olabilmeye bakıyor.

Tarafların bir araya gelerek müzakere edilecek konuları tarama sürecini tamamladığı 29 Haziran'dan bu yana esas konularda müzakere yapılıyor. Müzakerelerin sıhhati açısından içerikle ilgili sınırlı ölçüde bilgi paylaşılıyor.

Genellikle liderler düzeyinde yapılan açıklamalarda süreç konusunda endişeler ve olumsuzluklar giderilmeye çalışıyor. Meclise karşı sorumluluğun gereği olarak Türk tarafında görüşme tutanakları milletvekillerine ulaştırılırken, Rum tarafında ise siyasi parti temsilcileri ve eski liderlerin de yer aldığı Ulusal Konsey toplantıları düzenleniyor.

Ortak açıklama metninde de yer aldığı şekliyle soruna siyasi eşitlik temelinde, iki toplumlu, iki kesimli federal bir devletin kurulması ile çözüm aranıyor. Liderlerin açıklamalarından yönetim ve güç paylaşımı konularında temel prensiplerde uzlaşma sağlandığı anlaşılıyor ancak bunun uygulamada nasıl olacağıyla ilgili çalışmalar sürüyor.

Türk tarafı siyasi eşitlik ilkesinden yola çıkarak kurulacak federal yönetimde dönüşümlü başkanlık uygulanmasını istiyor ancak Rum tarafının yaptığı açıklamalardan henüz tam olarak uzlaşma sağlanamadığı anlaşılıyor.

Rum tarafının sözcüsü Nikos Hristodulidis, temmuzda güç paylaşımı konusunda taraflar arasında görüş ayrılığı bulunduğunu açıklamıştı. Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis de Simerini gazetesine verdiği mülakatta, dönüşümlü başkanlık sistemini adil bulmadığını söylemişti.

Tarafların referanduma götürdükleri Annan Planı'nda nüfusu daha çok olan kesimden başlayarak 20'şer aylık üç dönem halinde başkan ve başkan yardımcılığının el değiştirmesi öngörülüyordu.

Müzakerelerin en çetrefilli konularının başında toprak ve mülkiyet geliyor. Temmuzda bir araya gelen taraflar, toprak ve mülkiyetle ilgili temel konuları ele aldıklarını açıklamışlar ancak ayrıntılara daha sonraki görüşmelerde geçileceğini duyurmuşlardı.

Mülkiyet konusunun, iki bölgelilik esasına göre, kişisel haklara saygı çerçevesinde iade, takas ve tazminat yöntemi ile çözüme kavuşturulması öngörülüyor.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, çözüme ulaşılması durumunda Mülkiyet Komisyonu kurulacağını, her iki tarafın eşit sayıda temsilci bulunduracağı bu komisyonun mülkiyetle ilgili talepleri karara bağlayacağını söyledi.

Annan Planı'nda da Mülkiyet Komisyonu kurulması öngörülüyordu. Planda, komisyonun vereceği kararlara itirazın konuyla ilgili kurulacak "Emlak Mahkemeleri"ne götürüleceği, mahkemenin vereceği kararın temyize kapalı olacağı ifade ediliyordu.

Adadaki Türkler ve Rumların yanı sıra Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'yi de ilgilendiren garantiler konusu henüz görüşülmeyi bekleyen hususlar arasında yer alıyor.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Burcu, önceki hafta yaptığı açıklamada, Akıncı ve Anastasiadis'in eylül ayı içinde BM Genel Kurulu münasebetiyle New York'ta olacağını hatırlatarak, Genel Kurul marjında garantör ülkelerle bir araya gelme ve konuyu görüşme niyetinde olduklarını açıkladı. Rum kesiminde görüşmenin olmayacağına dair haberler çıksa da henüz resmi bir yalanlama gelmedi.

İngiliz sömürgesinin sonra ermesinin ardından adada bağımsız bir Kıbrıs devletinin kurulmasını sağlayan anlaşmanın altında garantör devletler olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin imzası bulunuyordu. Daha önceki dönemlerde de tüm tarafların bir araya geldiği beşli müzakereler yapılmıştı. Annan Planı'nda, garantörlükle ilgili anlaşmaların devam etmesi, birleşme sonrası ortaya çıkacak yeni durumun ek protokollerle düzenlenmesini öngörüyordu.

Müzakerelerde ele alınacak konulardan bir diğeri ekonomi. Birleşme sonrasında her iki tarafın da kamu borcuyla ilgili neler yapılacağı, kesimler arası ekonomik dengesizliklerin giderilmesi, enerji kaynaklarının kullanımı, federal merkez bankasının kurulması ve işleyişi, birleşme sonrasında ekonomiyle ilgili atılacak diğer adımlar da ekonomiyle ilgili müzakere başlıklarını oluşturuyor.

Rum yönetimi, tüm adayı temsilen AB üyeliğine kabul edildiğinde topluluk müktesebatının Kuzey'de uygulanmasının çözüme varılana kadar askıya alınacağı açıklanmıştı. Dolayısıyla federal devletin kurulmasıyla adanın tamamı fiilen AB üyesi haline gelecek olması müktesebata uyum konusunda adanın kuzeyinde de adımları gerekli kılıyor.

Görüşmelerde AB'ye uyum konusunda atılacak adımların yanı sıra çözüm sonrasında iki kesim arasındaki siyasi ve sosyal dengenin korunması için getirilecek birtakım kısıtlamaların AB müktesebatıyla çelişmemesi için neler yapılması gerektiği de ele alınacak. Bu bağlamda zaman zaman, taraflar arasında varılacak anlaşmanın AB'nin birincil hukukuna dâhil edilmesi yönünde görüşler gündeme geliyor.

Müzakerelerin ne zaman sonuçlanacağıyla ilgili henüz net bir tarih verilmiyor. Her iki taraf da yaptıkları açıklamalarda kalıcı bir çözüme vurgu yapıyor ve önceliklerinin zaman olmadığının altını çiziyor ancak mayısta adanın güneyinde yapılacak genel seçimlerin müzakereleri olumsuz etkilemesinden endişe ediliyor.

Nitekim Cumhurbaşkanı Akıncı, görevdeki 100 gününü değerlendirdiği toplantıda bu hususa işaret etmiş ve Mayıs ayına kadar ciddi ilerleme sağlanamazsa sürecin uzayacağını söylemişti.



Saner de UBP Genel Başkan adaylığını resmen açıkladı



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Gazimağusa Milletvekili Hamza Ersan Saner, 31 Ekim tarihinde yapılacak UBP 20. Olağan Kurultayı’nda genel başkanlığa aday olduğunu resmen açıkladı.

Saner, UBP Genel Başkanlığı’na; “Partimizin, ülkemizin çağdaş anlamda yeniden imarı için, esaslı değişim için tüm gücümle çalışmak amacıyla adayım” dedi.

Ersan Saner, yenilenen UBP Tüzüğü’nde yeni üyeliklerle ilgili “UBP tüzüğüne aykırı olarak sırf şahsi çıkarlar uğruna hatalar” yapıldığını da savunarak, bu konuda Merkez Yönetim Kurulu’na UBP’yi ileriye taşıyabilmek adına görevler düştüğünü, bu sorunların konuşularak çözümlenebileceğini, bir genel başkan adayı olarak “UBP’yi mahkemelerde koşuşturtmak taraftarı olmadığını” vurguladı.



1 Eylül Dünya Barış Günü Dayanışma Evi önünde kutlanıyor





1 Eylül Dünya Barış Günü bugün Kıbrıs’ın kuzey ve güneyinden bazı örgütlerin ortak organizasyonuyla kutlanıyor.

PEO, Dev-İş, KTAMS, KTOEÖS, KTÖS, BES, Türk-Sen ile İki Toplumlu Barış İnisiyatifi tarafından organize edilen etkinlik saat 19.00’da ara bölgedeki Dayanışma Evi önünde yapılacak.

18 Eylül'de ise barış yanlısı çalışmalarıyla tanınan Türk ve Yunanlı sanatçılar Zülfü Livaneli ile Maria Faranduri Çetinkaya Sahası’nda konser verecek.



CTP ve AKEL’den Barış Günü’nde ortak toplantı



CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat ile AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, 1 Eylül Dünya Barış Günü olan bugün CTP Genel Merkezi’nde bir araya geliyor. Bugünkü görüşme öncesinde iki partinin heyetleri dün AKEL Genel Merkezi’nde görüştü.

CTP MYK üyesi Muhittin Özsağlam ve AKEL Polütbüro üyesi Christos Christophides başkanlığında yapılan dünkü toplantıda ilerleme kaydedilen barış ve çözüm sürecinde iki toplumun tekrar yakınlaşması için yapılması gerekenler konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.

Heyetler alınan ortak kararları, onaylanıp daha detaylı görüşülmesi için bugün CTP Genel Merkezi’nde gerçekleşecek parti liderleri toplantısına aktarma konusunda görüş birliğine vardı.

Yaklaşık iki saat süren toplantıda, CTP’den Parti Meclisi ve Dış İlişkiler üyeleri Aybike Yektaoğlu ile Ali Gülle ve AKEL’den Elias Demetriou ve Toumazos Tsielepis yer aldı.



Döviz krizine karşı hükümetten bir dizi tedbir



Döviz krizine karşı bir süreden beri ilgili kesimlerle işbirliği halinde çalışmalarını sürdüren hükümet, bir dizi önlem aldı.

Bu çerçevede vergi ve fonlarda kurlar 90 gün süreyle sabitlenirken; yüzde 10 oranındaki kira stopajı da TL’de yüzde 7’ye düşürüldü, dövizde yüzle 13’e yükseltildi.

Dövizde yaşanan hareketlilik karşısında bazı konularda aldıkları tedbirleri açıklaya Başbakan Ömer Kalyoncu, turizmin ve eğitimin öncelikli sektör olarak belirledikleri KKTC’de, bu alanlarda rekabet edebilirliği sıkıntıya sokmamak ve ithalat ağırlıklı ekonomi olması nedeniyle özellikle temel tüketim maddelerine kur artışından dolayı maliyet yansımasını azaltmak için vergi ve fonlarda 90 gün süreyle kur sabitlemesine gidileceğini söyledi.

Kur sabitlemesinin, tüm gıda, giyecek, mobil ve elektrikli eşya, ilaçlar, tarımsal gübre ve bunun gibi ithal ürünleri kapsadığını dile getiren Kalyoncu, sigara, alkollü içki, motorlu araçlar ile akaryakıt ürünlerinin ise kapsam dışı olduğunu kaydetti.







Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 49
Dün Tekil 2050
Bugün Tekil 793
Toplam Tekil 4079571
IP 18.222.200.143






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























18 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Hepiniz birer T rk Bayra s n z. Bayra lekelemeyin, kirletmeyin yere d rmeyin.
(Alpaslan T RKE )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.215 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu