BASIN BÜLTENİ “Akıncı: Müzakerelerde gelinen süreci değerlendirecek” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ “Akıncı: Müzakerelerde gelinen süreci değerlendirecek”
Tarih: 16.08.2015 > Kaç kez okundu? 1529

Paylaş


Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın önümüzdeki günlerde sürecin paydaşlarına yoğun ziyaretler yapacağını ve müzakerelerde gelinen süreci değerlendireceğini duyurdu. Açıklamaya göre; Cumhurbaşkanı 5 Ağustos Çarşamba sabahı basın – yayın kuruluşlarının temsilcileriyle kahvaltıda buluşacak, saat 14.00’te ise Bakanlar Kurulu’nu ziyaret edip Kıbrıs sorunu ve iç konulara ilişkin görüş alışverişinde bulunacak.

Cumhurbaşkanı Akıncı, 7 Ağustos Cuma günü saat 15.00’te ise Cumhuriyet Meclisi’nde temsil edilen siyasi parti başkan ve temsilcilerini, Kıbrıs konusunda gelinen süreçle ilgili bilgilendirecek.

Cumhurbaşkanı, Eylül ayı içerisinde ise Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda milletvekilleri ile bir araya gelecek.

Ayrıca sürecin önemli bir parçası olacağına inanılan sivil toplum örgütleri ile yapılacak görüşmeler için gerekli çalışmalara da başlandı.



Eide: “Yıldızlar hizalandı, Türkiye bile anlaşmaya hazır”



Rum Simerini gazetesi, haberinde Eide’nin “Ortak Avrupa Geleceğimizi Planlarken” konulu etkinlikte “Kıbrıs sorunun çözümünde tarihi bir fırsat yaşıyoruz çünkü yıldızlar hizalandı (tek sıraya dizildi)” diyen Eide’nin bu görüşünü gerekçelendirirken Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in iyi niyetli, ortamın iyi olmasını göstererek Türkiye’nin bile anlaşmaya hazır olduğunu söylediğine dikkat çekti.

Habere göre Eide müzakere prosedürünün gidişatından iyimser olduğunu belirtti ancak “kendi geleceğine Kıbrıs halkı karar verecek” vurgusunu yaptı. Liderlerin Kıbrıs sorununu tek başlarına çözemeyeceklerini, “Kıbrıs halkının”, iş dünyasının, medyanın, eğitimcilerin, siyasetçilerin, sivil toplum örgütlerinin desteğine ihtiyaç olduğunu da söyleyen Eide sözünü ettiği çevrelerin “Ada’nın yeniden birleştirilmesi çabasına olumlu katkı koyması gerektiğini” söyledi.

Eide “Çok büyük şeyler başarıldı ama iki liderin, halkın önüne konulacak bir anlaşmaya vardıklarını söyleyebilmeleri için daha yapılacak çok iş var. Bu olduğunda herkesin, oy kullanarak görüşünü belirtmeye hazır olması gerekecek” dedi.

Liderlerin olumlu tavır sergilemesinin, iki taraf arasındaki ortamın iyi olmasının ötesinde bugün Türkiye’nin de Kıbrıs sorununun çözümüne hazır göründüğüne inandığını söyleyen Eide şunları ekledi:

“Belki de şu anda yeni bir anayasa yazılmasına çok yakınız. Belki 2015 veya 2016’da yazılacak yeni bir anayasanız olacak. Anayasanın yazılması bile tek başına bir meydan okumadır çünkü bir 21’inci yüzyıl anayasası yazılması gerekecek ve fazla 21’inci yüzyıl anayasası yoktur.2015 veya 2016’da, eski yıllarda yazılmış gibi görünen bir anayasa yazamazsınız. Bugün için yazılmış olmalı, çağdaş ve modern olmalı.

Yeni prosedür başarıya ulaşabilir. Her görüşmeden sonra gerçek bir ilerleme saptanırken nasıl iyimser olmam? Ancak uzun bir yol var, nihai anlaşma yok ve iki liderin cesaretlendirmeye, taze fikirlere, doğru yolda olduklarını hissetmeye ihtiyaçları var. Şimdi, herhangi bir anlaşma için değil iyi bir anlaşma için kullanmamız gereken bir fırsat penceresi var.”



Eide: “Bugüne kadar Kıbrıslıların eline daha iyi bir şans geçmediğine inanıyorum”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile yaptıkları görüşme sonrasında kısa bir açıklama yapan ve basının sorularını yanıtlayan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda bugüne kadar Kıbrıslıların eline daha iyi bir şans geçmediğine inandığını ve bundan sonra da geçeceğinden emin olmadığını vurguladı.

BM Güvenlik Konseyi’nin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiades’e desteğine dikkat çeken Eide, konseyin Liderlere yönelik destek ve takdiriyle çözüm fırsatının değerlendirilmesi gerektiği hususunu da içeren bir kararı oy birliğiyle yayımladığını söyledi.

BM Güvenlik Konseyi’nin herhangi bir konuda oy birliği içerisinde olmasının çok nadir olduğunu dile getiren Eide, dünyadaki en yüksek organdan destek alındığı gerçeğinin “çok olumlu ve eşsiz” olduğunu belirtti.

Eide, Kıbrıs sorununda çok dinamik bir süreç içerisinde olunduğunu, Liderlerle ve müzakerecilerle sık bir araya geldiklerini kaydetti ve bu görüşmelerin her iki tarafın da durumu nasıl gördüğü, önümüzdeki ayları nasıl organize edebilecekleri konusunda bilgi edinmesi açısından çok yararlı olduğunu ifade etti.

Hangi noktada olunduğuyla ilgili çok kapsamlı zengin ve olumlu bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyleyen Eide, ağustos ayında verecekleri aranın ardından neler yapacaklarını ve eylül ayını nasıl organize edeceklerini konuştuklarını anlattı.

Eide, bir hafta kadar önce BM Güvenlik Konseyi’ni Kıbrıs konusunda bulunulan noktayla ilgili bilgilendirdiğini ve Güvenlik Konseyi’nin tüm üyelerinin Kıbrıs’taki Liderlere çok güçlü bir cesaret ve destek verdiğini ifade etti.

Eide, Güvenlik Konseyi üyelerinin Akıncı ve Anastasiades’i yaptıkları harika işten dolayı takdir ettiğini ve onlara var olan çözüm fırsatının değerlendirilmesinin zamanının geldiğini hatırlattıklarını vurguladı.

BM Güvenlik Konseyi’nin herhangi bir konuda oy birliğiyle karar almasının çok nadir görüldüğünü dile getiren Eide, dünyadaki en yüksek organdan destek alındığı gerçeğinin çok olumlu ve eşsiz olduğunu belirtti.

Eide, “Bu durum yıldızların Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili olarak Kıbrıslıların etrafında olduğunu konfirme eder” dedi.

Ancak Kıbrıs sorununu çözecek olanın Kıbrıslılar olduğunu da vurgulayan Eide, bunu yıllar boyunca hep başkalarının yapmaya çalıştığını fakat yapamadığını dile getirdi. Eide, bu sefer Kıbrıslı Türkler ile Rumların eline çözme şansı düştüğünü söyledi.

Eide, bugüne kadar Kıbrıslıların eline daha iyi bir şans geçmediğine inandığını ve bundan sonra da geçeceği konusunda emin olmadığını kaydetti.

Son zamanda basında yer alan, "iki kesimlilik ve iki toplumluluğun daha önceki anlaşma taslaklarında olduğu kadar güçlü olmayacağı" yönündeki söylemelerle ilgili açıklama yapmak istediğini söyleyen Eide, bunun kesinlikle yanlış olduğunu kaydetti.

Eide, yürütülen müzakerelerin iki kesimli ve iki toplumlu bir federasyon yaratmaya yönelik olduğunu, bunun Avrupa İlkeleri ve Liderlerin 11 Şubat 2014’te yayımladığı ortak deklarasyonla da paralellik taşıdığını ve hiçbir değişikliğe uğramadığını ifade etti.

Anlaşmanın hiçbir şekilde dokunulmadan iki toplumlu, iki kesimli ve Avrupalı olacağını ve bunların “ya o, ya bu” şeklinde değil hep beraber olacağını da anlatan Eide, bu unsuların her birinin çok ve eşit öneme sahip olduğunu da vurguladı.



Akıncı: “Kıbrıs değişim sürecine girdi”



Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) tarafından düzenlenen “Kıbrıs’ta Çözüm ve Ekonomi” konulu panelin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere sürecinde daha önce rastlanmayan şekilde iki lidere de destek verildiğini ve Kıbrıs’ın değişim sürecine girdiğini söyledi.

Akıncı, varılacak anlaşmanın ancak halkın referandumda onay alması halinde yürürlüğe gireceğini yineleyerek değişimin sancılı bir süreç olduğunu ancak göze almak gerektiğini belirtti.

Kıbrıs’ın bir değişim sürecine girdiğini anlatan Akıncı, geçmişte de barışa ramak kalınan dönemler yaşandığını ancak bunların hep hüsranla sonuçlandığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, şu anda devam eden sürece olan inancın kendisinin mutlu ettiğini kaydederek, sürece sahip çıkan örgütler olmasının da memnun edici olduğunu ifade etti.

Süreçten memnun olanlar yanında endişe edenler de bulunduğunu kaydeden Akıncı, oluşan bilgi kirliliği nedeniyle yanlış anlamalar da olabileceğini söyledi.

Anlaşmanın halkın referandumuna sunulmayacağı yönündeki haberlerin de bunun örneği olduğunu anlatan Akıncı, böyle bir şeyin mümkün olmadığını, varılan anlaşmanın ancak referandumda onay alması halinde yürürlüğe gireceğini tekrarladı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, değişimin sancılı bir süreç olduğunu ifade ederek, “Kolay değil ama bu sancıları göze almamız ve adım adım her iki toplumu bu değişime hazırlamamız gerek” diye konuştu.

Sadece ekonomi değil insani değerler açısından da Kıbrıs Türk toplumunun uluslararası hukukun bir parçası haline gelmesi, herkesin “malına mal diyebilmesi” için ve Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların huzur içinde yaşayabilmesi için de çözüme ihtiyaç olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıslı Türklerin haklarını korumanın ödevi olduğunu ancak diğer toplumun da haklarını gözetmek ve adil, dengeli bir çözüme ulaşmak gerektiğini vurguladı.

Akıncı, bunların aynısını karşı taraftan da beklediğini ifade etti.

Federal bir çözümden sonra Kıbrıs Türk toplumunun AB’nin parçası olacağını, bu nedenle bir harmonizasyon sürecinin gerekli olduğunu belirten Akıncı, hellim konusunda yaşanan gelişmelere de değindi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, tescille birlikte hellimin belirli standartlar içerisinde üretilmesi gerekeceğine işaret etti.

Müzakere sürecinin AB süreci değil BM süreci olduğunu yineleyen Akıncı, müzakerelerin BM parametrelerine göre ilerlediğini tekrarladı. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, barışın ekonomik refahı da beraberinde getireceğine işaret ederek, “En büyük umudum gelecek kuşakların huzur içinde yaşaması” dedi.

Çözüm sürecinde ekonomik örgütlere de büyük görev düştüğünü belirten Akıncı, Kıbrıs’ın geleceği için Türkiye ve Yunanistan’ın refah ve huzurunun önemli olduğunu kaydederek, Türkiye’ye huzur, barış, istikrar ve Yunanistan’a daha iyi bir gelecek diledi.

İŞAD Başkanı Metin Şadi, panelin açılışında yaptığı konuşmada müzakere sürecinin olumlu bir atmosferde devam ettiğini dile getirerek, bu olumlu havadan haklı ya da haksız şekilde memnun olmayan kesimler bulunduğunu söyledi.

“Bunlardan kimin uyarıcı, kimin ise salt kendi şahsi menfaatleri ile konuştuğunun tespiti ve ayıklanması gerekecektir” diyen Şadi, Kıbrıs sorununda varılacak bir çözümün ülkeye refah getireceğine işaret etti.

TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu ise panelin açılışında yaptığı konuşmada, dernek olarak bundan sonraki süreçte Kıbrıs’taki çalışmalarını yoğunlaştırmak ve çözüm sürecinde aktif rol oynamak istediklerini kaydetti.

Türkiye’deki çözüm sürecinde hayata geçirdikleri Bölgelerarası Ortak Girişim Projesi’nin (BORGİP) bir benzerini Kıbrıs’ta hayata geçirmek istediklerini anlatan Kadooğlu, “Kıbrıs’ta çözüm Kıbrıs’ın Avrupa Birliği içerisindeki gücünü artıracak, Türkiye ve Yunanistan için de yeni fırsatlar yaratacaktır” dedi.



Burcu: “Avrupa müktesebatının Kuzey Kıbrıs’ta ertelenmesi son bulacak”



Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, önceki gün Rum basınına verdiği demecinde, “herkesin bugün çözümden sonra Avrupa müktesebatının Kuzey Kıbrıs’ta ertelenmesinin son bulacağına ve yeni bir hayata sahip olacaklarına inandığını” dile getirdi. Burcu, ancak esas konunun AB olmadığını, çünkü müzakerelerin bir BM süreci ve temel ilkelerin de BM Güvenlik Konseyi kararları ile 11 Şubat 2014 Ortak Açıklaması olduğunu ifade etti.

Burcu, doğal olarak, bir parçanın da AB’ye adaptasyon olduğunu söyledi.

Rum Politis gazetesinin haberine göre, AB Komisyonu’nun Kıbrıs’taki BM İyi Niyet Misyonu Temsilcilisi Pieter Van Nuffel’in gelişinin, AB’nin Kıbrıslı Rumların yanında müzakere masasına oturduğu ve müzakere ettiği anlamına gelmediğini dile getiren Burcu, müzakerelerin Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında yapılmakta olduğunu vurguladı.

Burcu, Van Nuffel’in, ihtiyaç duydukları uzmanlığını da beraberinde getirdiğini ve bunu da olumlu bulduklarını ifade etti.

AB’ye hazırlığın kolay olmadığı ve zamana ihtiyaç duyulduğunu anlatan Burcu, Kıbrıslı Türklerin kendilerini ansızın AB içerisinde bulacaklarını; bundan ötürü süratlerini artırmaları ve boşluğu kapatmaları gerektiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Burcu, teknik ve ekonomik yardıma ihtiyaç duyacaklarını da dile getirdi.

Türkiye’nin Kıbrıs sorunu çözüm sürecine yardımcı olacağına inanıp inanmadığı sorusuna karşılık ise, buna inandığını dile getiren Barış Burcu, devamla “Kıbrıslı Rumlara sorumluluk yükleme şekilleri aramıyorlar. Kıbrıslı Rumların bunun için endişelendiğini biliyorum, ama Türkler dürüsttür. Bizi cesaretlendiriyorlar ve süreci destekliyorlar” ifadelerini kullandı.

Müzakerelerde varılan ve siyah kalemle kayda geçirilen görüş birlikleri konusundaki bir soruya karşılık ise Burcu, bir ay önce düzenlediği basın toplantısında da bunun kendisine sorulduğunu ve “siyahların” gittikçe artmakta olduğunu söylediğini kaydetti.

Bunun, anlaşmazlıklar olmadığı anlamına gelmediğini ifade eden Burcu, anlaşmazlıklar olduğunu ancak aşabileceklerini sözlerine ekledi.



SODEP: “Kıbrıs konusunda ilerleme oluyorsa gençlerimizin spor yapma hakları öncelikli olarak gündeme getirilsin”



Sosyal Demokrat Parti (SODEP) Genel Başkanı Tözün Tunalı, “Kıbrıs konusunda ilerlemelerin olduğu bu aşamada yıllardır ülke gençlerimize uygulanan spor ambargosunun da iyi niyet göstergesi olarak ortadan kaldırılması yönünde adımların atılmasını bekliyoruz” dedi.

SODEP Başkanı Tözün Tunalı konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, birçok federasyonun ülke gençliğine spor yaptırmak için uğraştığı ancak Kıbrıs’ın dışına çıkamadığı gerçeğinin artık görülmesi gerektiğini belirtti.

Sporun tüm dünyada ülkeleri tek birleştiren unsur olduğunu da unutmamak gerektiğini belirten Tunalı, sporda düşmanlık olamayacağını vurguladı.

Ülke gençliğinin sabırsızlıkla dünya ülkeleri ile sportif alanlarda müsabaka yapmayı beklediğini kaydeden Tunalı, “SODEP olarak önerimiz Sayın Akıncı’nın gençlerimiz adına ilk yapacağı toplantıda spor ambargosunun ülkemiz gençlerinin üzerinden kaldırılması önerisini masaya taşımasıdır” dedi.



Taçoy: “Rum yetkililerin açıklamaları yaşayabilir, var olan barışı bozmayacak bir antlaşma konusundaki umutlarımızı azaltıyor”



Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP-UG) Genel Sekreteri Hasan Taçoy sadece iki kesimlilik, bulunacak çözümün AB hukukunun bir parçası olması, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamı konularında değil, Rum yetkililerin, egemenlik, KKTC vatandaşları, mülkiyet konularında yaptıkları açıklamalar da, yaşayabilir, var olan barışı bozmayacak bir antlaşma konusundaki umutlarını azalttığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın görüşmeci olarak tutumunun ne olduğunun kendileri için önemli bir nokta olduğunu ifade eden Taçoy, “Türk tarafı mülkiyet konusunda takas, tazminat ve sınırlı iade noktasında mı? Türk tarafının mülkiyet konusundaki kriterleri nelerdir? Eroğlu döneminde ortaya konulan kriterlerden farklı mı düşünülüyor? Türk tarafının mülkiyetle ilgili komitesi çok hassas bir görev üstlenmiştir? Bu komitede kimler var? KKTC vatandaşları hakkında bir ayrım yapılmasına izin verilecek mi?” sorularının yanıtlarının bir an önce halka ve meclise verilmesi gerektiğini dile getirdi.

Kıbrıs’ta karar zamanının geldiğini ve artık bir sonuca ulaşılması gerektiğini ifade eden Taçoy, “Ama Rumların istediği gibi değil. Kıbrıs Türk Halkını güvenliğinden, toprağından, evinden, işinden yoksun bırakacak bir sonuç değil. Yerleşmiş BM parametrelerine uygun, güvenliğimizi, sosyo-ekonomik gelişmemizi gözeten, yaşayabilir bir antlaşma olmalıdır ” dedi.

Açıklama yaparak Kıbrıs konusundaki gelişmeleri değerlendiren Taçoy, Kıbrıs konusundaki gelişmelerin kritik bir aşamaya geldiğinin açık olduğunu kaydetti.

“Medyaya yansıyan açıklamalardan, Eylül ayı başında Kıbrıs’ta yapılacak toplantılar sonrasında, New York’ta süreç için belirleyici görüşmelerin yapılacağı anlaşılmaktadır” diyen Taçoy, Rum liderliğinin açıklamaları, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin demeçleri ve KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünün söylediklerinin, halkın önemli bir kesimi ile kendilerini tedirgin ettiğini ileri sürdü.

Akıncı’nın KKTC Meclisi’ne sadece gelinen nokta hakkında bilgilendirme yapmasının yetersiz kalacağını savunan Taçoy, Cumhurbaşkanı’nın meclise sadece gelinen nokta değil, Türk ve Rum taraflarının önerileri, tutumu hakkında da geniş bilgi vermesi, nihai hedeflerini açık ve net bir şekilde ortaya koyması gerektiğini öne sürdü.

Taçoy, aksi takdirde Rum yetkililerin açıklamalarının, halkı endişelendirmeye devam edeceğini söyledi.

Taçoy, Rum Ortodoks Kilisesi’ni 22 Temmuz’da ziyaret ettikten ve Sen Sinod Meclisi’ne iki saat bilgi verdikten sonra Rum lider Anastasiades’in, iki kesimli, iki toplumlu, federal bir çözümde kesimlerden birinde Türklerin , diğerinde Rumların mutlak çoğunlukta olacağına ilişkin Türk tutumu hakkında, “Böyle bir konu görüşülmüyor. Hedef üç özgürlüğün (serbest yerleşim, serbest dolaşım, serbest mülk edinme özgülüğünün) tesis edilmesidir burada az olacak çok olacak ilkesi yoktur” dediğini kaydetti.

Taçoy, Anastasiades’in ardından konuşan Rum Başpiskoposu 2’nci Hrisostomos’un ise Anastasiades’in anlattıklarının Kıbrıs sorunu ile ilgili endişelerini giderdiğini, Sen Sinod üyelerini coşturduğunu ve “Kilise Kıbrıs sorununa Helenizmin ata topraklarında kalmasına olanak tanıyacak çözüm bulma çabalarına destek verecek” dediğini kaydetti.

Rum Sözcü’nün açıklamalarından da alıntılar yapan ve bu açıklamaları yorumlayan Taçoy, Rum Sözcü Hristodulidis’in mülkiyet konusunun da diğer konular gibi AB müktesebatı çerçevesinde çözüleceğini söylediğini aktardı ve şu ifadelere yer verdi:

“Rum sözcü bu açıklamaları yapma cesaretini nerden buluyor? Bizim bildiğimiz Türk tarafının bulunacak çözümün AB hukukunun bir parçası haline gelmesinden asla vazgeçmeyeceğidir. Eğer Rum’un dediği noktaya gelinirse, Kilise bayram ilan edecektir, çünkü ortada iki kesimlilik diye bir şey kalmayacak ve Türkiye’nin garantisi de ortadan kalktığı için hızla Ada’nın Helen egemenliğine girmesinin yolu açılmış olacaktır.”

Yunan Dışişleri Bakanı Kocas’ın ise Türkiye’nin tek bir askerinin dahi adada kalması halinde Kıbrıs’ta çözüm olamayacağını söylediğini ifade eden Taçoy, “Her halde bir şeylere güveniyor” dedi.

KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünün KKTC Meclisi’nin 2010 yılında oy birliği ile aldığı Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçilemeyeceği kararına rağmen “garantiler tabu değildir” dediğini iddia eden Taçoy, bunun Rum ve Yunan yetkililerce yanlış yorumlanıyor olabileceğini de kaydetti.



Eide, bugün Mağusa İnisiyatifi’ni ziyaret edecek



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, bugün Mağusa İnisiyatifi’ni ziyaret edecek.

Mağusa İnisiyatifi’nden Okan Dağlı tarafından yapılan açıklamaya göre Eide, bugün İnisiyatif’in Mağusa Suriçi’nde eski Bandabuliya binasındaki ofisine gidecek.

Basına açık olacak ziyaretin ardından kent turu yapılacak ve Eide ile yemek yenilecek.

Okan Dağlı açıklamasında, Mağusa İnisiyatifi’nin müzakere sürecinde barışçı söylem ve iki toplumun işbirliği sürecine katkıda bulunmayı sürdürdüğünü belirterek, olası bir referandumda “evet” oylarının artması ve federal bir Kıbrıs’ın sürdürülebilirliği için her türlü katkıya da hazır olduklarını ifade etti.



Yeni Doğuş Hareketi (YDH) kuruldu



“Yeni Doğuş Hareketi (YDH)” adı altında, "partiler üstü" olduğu belirtilen, "siyasi bir hareket” kuruldu.

Kuruluş bildirgesine göre, “Herhangi bir siyasi parti ile ilişkisi olmayan ve her siyasi partiden ve her siyasi görüşten üyeler barındıran” YDH, Kıbrıs çözüm sürecinde; “Halkı yeniden göçmen, Kıbrıslı Türkleri azınlık durumuna düşürmeyecek, kazanılmış haklarımıza helal getirmeyecek, Türkiyenin garantörlüğünü sulandırmayacak iki kurucu devlet esasına dayalı bir çözüme destek vereceğini” kaydetti.

Açıklamada, Barış Harekatı’nın üzerinden 41 yıl geçmesine rağmen bugün gelinen noktanın ülkenin gelinmesi gereken noktadan çok uzakta olduğunu savunularak, ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal krizler içinde kıvrandığı, halkın da KKTC’ye olan inancını yitirmekte olduğu öne sürüldü.

Gençlerin ülkeyi terk ettiği, Türkiye’den yapılan yardımların yanlış kullanıldığı, Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin “kendi işlerine geldiği gibi” davrandığı, ülkede vatandaşlar arasında “eski Kıbrıslılar - yeni Kıbrıslılar” ayrımcılığı yapıldığı gibi iddialara yer verilen açıklamada, halkın devletinden soğutulduğu ve KKTC’nin Kıbrıs’ta “çözüme engel” olarak görülmeye başlandığı savunuldu.

Kıbrıs konusunda yeni bir aşamaya gelindiği ve birkaç ay sonra yeni bir BM planının gündeme gelebileceği göz önünde bulundurulduğunda endişelerin daha da artmaya başladığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Önümüze konulacak muhtemel bir BM planında en çok mağduriyete uğrayacak kesimin 1974’ten sonra adaya göç eden ‘yeni Kıbrıslılar’ olacağı açıktır. Çünkü Rumlar ‘Yerleşikler’ diye adlandırdıkları bu insanların geri dönüşünü kırmızı çizgi haline getirmeye çalışmaktadır.

Buna paralel olarak Rum tarafı, ‘Mülkiyet ve Toprak meselesinin çözümü için 1974 sonrası adaya gelen yeni Kıbrıslıların geri gönderilmesinin ve onların ellerindeki mülklerin kendilerine iade edilmesinin yeterli olacağını’ yüksek sesle ifade etmeye başlamıştır.

Bu tez Kuzey Kıbrıs’ta eski ve yeni Kıbrıslıların arasına nifak tohumları ekmek, Kıbrıs adasında Türk varlığını aza indirmek için ortaya atılmış bir tezdir. Bu ve buna benzer propaganda, ajitasyon ve dezenformasyonlara karşı hazırlıklı olmak ve KKTC kimliği taşıyan her vatandaşın hakkını korumak, KKTC’yi yöneten her yöneticinin öncelikli görevleri arasında olmalıdır. YDH bu konuda üzerine düşeni yapacaktır.”

Açıklamada, ülkede içinde yaşanılan problemlerin hiç birinin çözümsüz problemler olmadığına işaret edilerek, YDH’nın “kangren olmuş bu problemlerin çözümüne katkı koymak için yola çıktığı” belirtildi.

Bünyesinde akademisyen ve aydınlardan oluşan komitelerin çeşitli konularda fikirler üreteceği ve bunları kamuoyu ile paylaşacağı, uygulanması için de siyasi partilere takdim edileceği ifade edilen açıklamada, YDH’nın; hiçbir siyasi parti ile ilişkisi olmadığı, ancak hareket içerisinde her siyasi partiden ve her siyasi görüşten üyelerin yer aldığı belirtildi.

Açıklamada, “Bu hareket partiler üstü siyasi bir harekettir. Gelecekte ne olacağına bu harekete gönül verenler belirleyecektir” denildi.

“Statükodan beslenen bazı kesimlerin YDH’yı ‘bölücü-ayrımcı’ bir hareket olarak damgalamaya çalışmasını şiddetle kınıyoruz” denilen açıklamada, bu propagandaya en güzel cevabın; Başkanlık Divanı listesi olduğu ifade edildi.

Dünyadaki dengelerin hızla değiştiğini, Kıbrıs Türk halkının da bu çerçevede üzerine düşeni yapması gerektiği belirtilen açıklamada, “Kıbrıs Türk halkı olarak bizim de kendimize bir çeki düzen vermemiz, ciddi bir yol haritası belirleyerek hak ettiğimiz geleceği kendi ellerimizle belirlememiz gerekmektedir” denildi.

YDH’nın amaç ve ilkeleri ise özetle şöyle:

“KKTC’yi yaşatmak ve yüceltmek, insan odaklı, seviyeli, ilkeli, dürüst bir siyaset anlayışını, adaleti ve hakkaniyeti esas alan bir yönetim anlayışı tesis etmek, toplumsal barış ve huzuru hakim kılmak, Kıbrıs Türkü’nün tarihi ve kültürel zenginliklerine sahip çıkmak, devletin menfaatlerini korumak ve gelecek nesillere yönelik politikalar üretmek, ülkenin standartlarını yükseltmek, kardeşlik hukuku ve dayanışma kültürünü geliştirmek, dengeli adaletli gelir dağılımı oluşturmak, yasalar çerçevesinde her türlü faaliyeti yürütmek, yatırım ve istihdam kapasitesini yükseltmek, ekonomik politikalar üretmek, dünyada Kıbrıs Türkü’nü hak ettiği yere taşımak, bu toprakları ebedi Türk yurdu haline getirmek, Kıbrıs Türkünü hangi tarihte adaya gelmiş olursa olsun bir bütün olarak kabul etmek, her türlü bölücü ve ayrımcı düşünce ile mücadele etmek, laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinin hayata geçirilmesi için gayret göstermek, KKTC vatandaşları arasında ayrımcılık yapılmasını engellemek ve ayrımcılık yapanlarla mücadele etmek.”

YDH, bu ilkelere inanan bütün KKTC vatandaşlarını YDH altında faaliyet yürütmeye ve destek olmaya çağırdı.



“NORATLAS’ın bir parçası bulundu”



Barış Harekatı sırasında 22 Temmuz 1974’te Yunanistan’dan havalanan ve iletişimsizlik nedeniyle Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) vurulan NORATLAS tipi nakliye uçağı içerisinde yer alan komandoların bulunması için, Yunan Askeri Mezarlığı bölgesinde başlayan kazı çalışmaları çerçevesinde uçağın metal bir parçasının bulunduğu belirtildi.

Rum Politis gazetesi, Noratlas uçağının tespit edilmesi için 27 Temmuz’da başlayan kazı çalışmaları çerçevesinde uçağa ait bir parçaya ulaşıldığını yazdı.

Gazete, söz konusu parçanın bulunmasıyla, uçağın enkazının uçak içerisine yer alan komandolar anısına yaptırılan anıtın altında olduğu göstergelerinin güçlendiğini belirtti.

Kazı çalışmaları çerçevesinde, ekiplerin, ilk önce uçağın üzerinin örtüldüğü toprak yığınının kaldırılması için çalıştığını belirten gazete, dünkü çalışmalar çerçevesinde, 50 cm’den küçük metal bir parçanın tespit edildiğini yazdı.

Gazete, iyi haber alan kaynaklara dayanarak, dünkü çalışmalar sırasında gerek metal parçaları, gerekse patlayıcılar için özel detektörlerin de kullanıldığını belirtti.



İŞAD ve OEV’den “Kıbrıs İş Formu”



Kıbrıs Türk İşadamları Derneği (İŞAD) ile Rum İşverenler ve Sanayi Federasyonu (OEV), “Kıbrıs İş Formu” (Cyprus Business Forum) kurulması konusunda bir anlaşma imzaladı.

Rum Fileleftheros gazetesi ekonomi eki, İŞAD ve OEV’in, formun kurulması ve işleve sokulması amacıyla anlaşma imzaladığını yazdı.

Habere göre, OEV konu hakkında yaptığı açıklamada, formun amacının, müteşebbis işbirliğinin ileriye götürülmesi; İŞAD, OEV ve iş dünyası tarafından ortak faaliyetlerin üstlenilmesi; Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum işletmelerin ortaklaşa Avrupa ve diğer finans programlarına müdahil olmasının cesaretlendirilmesi gibi olgular olduğunu belirtti.







Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 65
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1830
Toplam Tekil 4078558
IP 3.22.249.158






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.311 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu