OTURAN BOĞA’nın dostu bir AKSAKAL demiş ki:

- Acıyorum şu, 40 yıllık tereciye tere satmaya çalışan, zavallı mahlûkata...



UTANGEÇ bir AKSAKAL demiş ki:

- Yüzsüzler ve hainler UTANMAZLAR. Onlarda öyle bir duygu hali yoktur.



Külâhını kaybetmiş bir AKSAKAL, soruyor:

- Ali'nin külâhını Veli'ye, Veli'nin külâhını Ali’ye giydirdik. Nerede bizim külâhımız?



Beldelerin alt-yapı işlerinden çok iyi anlayan UZMAN bir AKSAKAL demiş ki:

- Boşuna yorulmayın! Kanalizasyon çukurlarında temiz buğday tanesi bulamazsınız!



Müslüman yani gâvur olmayan bir AKSAKAL birilerine bir zaman şöyle demiş:

- Bizim gâvurlarımız iyidir, başkalarının gâvurlarına benzemez... (Ne demek istemişse...)



Kısa boylu, tıknaz, darmadağınık saçlı bir küçük AKSAKAL şöyle demiş:

- Hiç kimsenin, 'büyük adam' rolüne yatmasına gerek yoktur. Onun yerine, sadece samimi bir 'adam' olsunlar kâfidir!



Yarım aksakal, SEYYAH bir AKSAKAL şöyle dua etmiş:

- Allah'ım! Beni yolsuz bırakma. Yoldan çıkarma! Yolsuzluğa bulaşanlardan eyleme. Hep sırat-ı müstakim üzre tut.



Denize düşenlerin halini çok iyi bilen ve açık denizde iyi yüzen AZMAN bir AKSAKAL şöyle demiş:

- Okyanusa düştüklerinde kurtulmak için can havli ile yılanlara sarılanlardan şimdiye kadar kurtulan olmamıştır. Bunda sonra da beklemeyin!



Sürekli OTOMOBİLİ ile yürüyen bir AKSAKAL şöyle demiş kendi kendine:

- Bırakın kuduranlar kudursun, havlayanlar havlasın, kriz geçirenler krizden çıkmasın. Siz sadece ama sadece yürüyün... (Duyan olup olmadığını bilmiyor. Hatta muhatabı bile yok)



Bir garip AKSAKAL şöyle demiş:

- Başkalarını eleştirme ve hakaret etme hakkını kendinde görenler, başkalarına da kendilerine hakaret etme ve eleştirme hakkını tanımalıdırlar. Küfredecekseniz, size de küfredildiğinde hazmedeceksiniz!



Siyasi görüş ve yazılarından dolayı beğenilmeyen ve 'çakma aksakal' olarak nitelendirilen bir AKSAKAL şöyle demiş:

- DİNLERİNİN yerine KİNLERİNİ ikame edenleri, ikna etmeye çalışmayın. Zaten yeni KİN DİNİ'ne gireli çok olmadı, biraz alışsınlar...



Kendi OLMADIĞI halde memleketi 'adam' etmeye kararlı bir AKSAKAL, şöyle demiş:

- Yok arkadaş yok! Bu memleketin 'adam' olmaya niyeti yok. Bari dışarıdan ithal adaylar getirelim de bizi 'adam gibi adam' etsinler. İthal edilenlerin da 'adam' olmaları gerekmiyor, sadece İTHAL olsun, bize yeter... Hatta artar bile...



Ehl-i FEYS dünyasından Bir AKSAKAL diyor ki:

- Ne hikmettir bilemem... Ehli FEYS dünyasında bazı insanlar, bazı yazılanlar 'doğru' bile olsa, işlerine gelmiyorsa o doğrulara 'inanmak' istemiyorlar. 'Yanlış'lar işlerine geldiğinde de, yanlış olduğunu bile bile yazılanlar daha muteber oluyor...



Garip bir SEYYAH olan bir AKSAKAL şöyle demiş:

- Gidemediğin yer senin değildir. Yol medeniyettir. Yol yapanlar, medeniyet inşa edenlerdir. Yol istemeyenler ve yola karşı çıkanlar, gayri medeni varlıklardır. Medeni olmayanlara yol yapmayacaksın. Yolsuz yerlerde yürüsünler, kendi şeyleri ile oynasınlar...



Son yıllardaki yazılarında ‘MUHALEFETE MUHALEFET’ yazıları yazan bir muhalif AKSAKAL şöyle demiş:

- 'Yanlış'a yanlış demeye, doğru olanı bile eleştiren muhalefeti eleştirmeye, Allah'ın verdiği aklı kullanarak, Allah'ın hiç bir kulu beğenmese bile, 'doğru' bildiklerimi dosdoğru söylemeye devam edeceğim.



TÜRKİSTAN COĞRAFYASI'nı iyi bilen bir AKSAKAL, kendisine 'oralara geri dönüp hayatlarımızı orada mı devam ettirsek?' diye soran bir dostuna şöyle demiş:

- Aslında sığınabileceğimiz bir orası kaldı. Şu da gerçek ki, oralara gitsek, asırlardır bizden uzaklaştırıldığı için, oralarda da rahat edebileceğimizi sanmıyorum. Biz en iyisi yine de burada kalalım!



HÜZNÜ de TEBESSÜMÜ de TEFEKKÜRÜ de çok seven bir Seyyah AKSAKAL, yaptığı bir seyahat sonunda döndüğü vatanında şöyle demiş:

- Her seyahatin sonunda bir hüzün vardır. Dostlardan ayrılmanın dayanılmaz bir yönü ağır basar. Uzunca süre, dönmüş olmanıza rağmen, siz gittiğiniz yerlerde ruhen dolaşmaya devam edersiniz. Dostlarınız hep ruhunuzun derinliklerinde sizlerle birlikte olurlar... (Kim bilir, Seyyah dediğini göre, belki de bir bildiği vardır)



Âhhh, ah…

Bu AKSAKALLAR olmasaydı var ya…