Hollanda Türk Federasyon’un aylık etkinlik ve haber bülteni - Murat GEDİK - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Hollanda Türk Federasyon’un aylık etkinlik ve haber bülteni - Murat GEDİK
Tarih: 31.10.2015 > Kaç kez okundu? 2213

Paylaş


Hollanda Türk Federasyon’un aylık etkinlik ve haber bülteni

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

MHP İstanbul Esenyurt seçim bürosuna geçen yıl yapılan saldırıda hayatını kaybeden Cengiz Akyıldız ve bu sene başında Ege Üniversitesinde uğramış olduğu saldırı sonucu vefat eden Fırat Yılmaz Çakıroğlu için Hollanda Türk Federasyon tarafından Amsterdam Mescid-i Aksa Camii’nde, Enschede Türk Kültür Derneği’nde ve Rotterdam Versam teşkilatında anma programları düzenlendi. Akyıldız ve Çakıroğlu için Mevlidi Şerif okutuldu, dualar edildi ve çeşitli konuşmalar yapıldı.

Anma programları şehitler için saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlatıldılar. Sinevizyon gösterilerinin yanı sıra ülkücü şehitlerin hayatları çeşitli konuşmacılar tarafından katılımcılara aktarıldı.

Amsterdam’da yapılan anma programında teşkilat başkanı Necmi Çelik, Hollanda Türk Federasyon genel sekreteri Erim Uğurlu ve Hollanda Türk Federasyon eski genel başkanı Güven İşçi konuşmacı olarak söz aldılar.

Enschede ’de teşkilat başkanı Alpaslan Adıbelli ve Hollanda Türk Federasyon genel başkanı Murat Gedik’in yanı sıra misafir konuşmacı olarak MHP Antalya milletvekili Ahmet Selim Yurdakul da programa katkı sağladı.

Rotterdam’da yapılan anma programı ise Versam İlkem Kadın Kolları tarafından organize edilerek açılış konuşması Hilal Şimşek tarafından yapılmıştır. Murat Gedik ve MHP genel başkan yardımcısı ve İstanbul milletvekili Edip Semih Yalçın bu programa konuşmacı olarak katılmışlardır.

Ülkücü Şehitler Cengiz Akyıldız ve Fırat Yılmaz Çakıroğlu anma programları

Ekim 2015

Sayı: 34

Federasyon Bülteni

Bu sayıda

Gaspıralı, vicdan ve Avrupa Türklüğü

Türk Federasyon teşkilatlanmaya hız verdi

Önümüzde çok önemli bir fırsat var

Yurdakul Hollanda'da oy istedi

Hollanda Türk Federasyon hac kafilesi döndü

Haber Gazetesi röportaj: "Duvarları yıkacağız, her tarafta olacağız"

Federasyon Bülteni

SAYFA 2

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

Gaspıralı, vicdan ve Avrupa Türklüğü

“Her ne yazsan, kalemini üç kuruşluk kara mürekkebe batırma, yüreğine batırıp kanınla yaz. Böyle olursa, sözün her yerde geçer, vicdanlara seslen, aksi halde ciddiye alınmazsın işte bu kadar!”

Bu sözler büyük mütefekkir, büyük Türk önderi İsmail Gaspıralı’ya aittir. Modernleşme, ilim ve teknoloji gibi konuların Türk milletine benim-setilmesi için, “Dilde, fikirde, işte birlik!” ülküsünün hayata geçirilmesi için, gericilerle mücadeleden hiç kaçmamış bu dava adamının 20. yüzyılın başlarında söylemiş olduğu sözler.

Vicdanlara seslen diyor, zaten Türk toplumunun yaşamış olduğu sıkıntıların büyük bir bölümü vicdandan uzak kalmaktan ibaret değil mi? Belki de insanımız vicdan kelimesinin anlamını unuttu ya da unutturuldu, olmaz mı yani?

“Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç” olarak tanımlıyor Türk Dil Kurumu (TDK) vicdanı. Şimdi fertlere sorsak vicdan nedir diye kim bilir ne kadar çeşitli cevaplar alınır?

Verilen vicdan tanımlamasında ahlaktan bahsediliyor. Dar anlamda ele alırsak bizler ahlakı milli, dini ve manevi değerlerden oluşan bir kavram olarak benimseriz.

Aynı TDK bakın vicdan kavramında “kişinin kendiliğinden yargılama yapmasından bahsediyor. Yargılama için ne gerekir? Elbette bilgi gerekir. Bilgi ise nasıl edilebilir? Elbette okumak ve araştırmakla.

Dönelim tekrar Gaspıralı’ya: “Dünyada doyulmayan ve doyulmayacak bir şey varsa, o da bilim ve yetenektir… Bütün kötülüklerin başı ve nedeni cahilliktir... Okumalıyız, araştırmalıyız, öğrenme-liyiz... Rahat, mutlu, ileri gitmek istiyor-san, bilgilenmelisin… Bilim deryadır.”

Vicdan, ahlak, bilim, okumak derken iş döndü dolaştı akıl ve mantığa dayandı. Yüce Yaradan akıl vermiş, insanoğlunu da bu sebepten en şerefli yaratık olarak yaratmış. Bu kutlu değeri değerlendirmekle O’na var olan vefayı göstermek hepimizin borcudur.

***

İsmail Gaspıralı Türk milletinin nice değerlerinden sadece birisi. Onu iyi okusak, onu iyi araştırsak bilgiden noksan olan hayatımıza ne güzellikler katılacaktır.

Onun “Dilde, fikirde, işte birlik!” ülküsü Bahçesaray-Kırım’dan yükselip bütün Türk Dünyası’nı kapsamıştır. Onun Tercüman Gazetesi öyle bir yazı dili kullanırdı ki Kazan’dan Kafkasya’ya, Kırım’dan Türkistan’a kadar anlaşılıyordu. Bu şunun kanıtıdır; ülkü sahibi bir insanın çalışmaları çok büyük işlere imza atabilir, yeter ki şuur, samimiyet ve azim olsun.

Bu arada şunu da unutmamak lazım. Her ülkü sahibi insan her türlü iftiraya hazırlıklı olmalıdır. Özellikle öyle klişe olan iftiralar var ki Gaspıralı bunlardan da nasiplenmiştir. Vermiş olduğu kutlu mücadelesinden dolayı kafirlikle bile itham edilmiştir. Oysa “Gaspıralı Türkçü olduğu kadar da İslamcıydı… Fakat Gaspıralı’nın İslamcılığı fanatik ve körü körüne inanmak değildi.” 1

Gaspıralı’nın bütün Türklere ışık olduğu şu tespitinden de çıkmaktadır. Rus yönetimi altında yaşayan Müslüman-lardan bahsederken şöyle bir değerlendirmede bulunur: “Müslüman-lar Ruslardan habersizdir, onları tanımıyor, dilini bilmiyor, şehrini tanımıyor, bilimini öğrenmiyor, basınını izlemiyor. Böyle olduğu için Müslüman kendi karanlık dünyasına çekiliyor, kendini kaderine teslim ediyor…."2 Bakın devamında ne diyor: “Rusya Müslümanları bilime, edebiyata, basına ve araçlarına sahip değiller. Bu konularda karşı tarafa da, yani Ruslara, ciddi görevler düşmekte.” Rusya Müslümanlarının o dönem %90’ı Türk olduğundan, Gaspıralı Müslüman politikasını aynı zamanda Türk politikası olarak kabul etmektedir.

Gaspıralı’nın bu sözlerini bugünümüze uyarladığımızda Avrupa Türklüğü’ne nasıl da uymaktadır. Rus yerine Batı Avrupa ve Müslüman yerine Avrupa Türklüğünü koyalım. Gaspıralı açıkçası burada yaşamış olunan topluma uyum sağlayamamaktan bahsediyor. Aynı Gaspıralı her zaman asimilasyona da dikkat çekmekte ve karşı tarafın da uyum için adımlar atması gerektiğini dile getirmekte. Fakat uyum için ilk ve en önemli adımın o dönem Müslümanlarda olduğunu dile getirir. Tıpkı Avrupa Türklerinden ilk ve önemli adımların atılması gerektiği gibi. Aynı Gaspıralı milleti uyarır: “Avrupa’nın iyi, kötü neyi varsa, çocuk gibi elimize almayalım. Yetişkin insan gibi araştıralım: Nedir? Ne işe yarar? Vicdan, hak, adaletin neresinde duruyor?”

Son sözde Gaspıralı yine vicdandan bahsediyor ve buna hak ve adaleti ekliyor. Önünde bulundurmasının Gaspıralı’nın maneviyata bağlılığı, aklı her zaman duygusallığın önünde bulundurmasının yanında ileri görüşlülüğü de her zaman göze çarpmaktadır: kadına verilmesi gereken değerler, Müslümanlar için tertiplemiş olduğu Kurultaylar, eğitimde uygulamış olduğu yeni sistem ve elbette ortak Türk alfabesi bunlardan sadece örneklerdir.

Türkçe konusunda ise onu anlatmaya zaten gerek yoktur. Bir makalesinde

SAYFA 3

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

Federasyon Bülteni

der ki: “Türkçesi olan bir kelime yerine diğer bir dilin sözünden yararlanmak edebi cinayettir.” 3

Türk birliği konusuna ise nasıl vurgu yapıyor: “Tatar kavimi mevcut değil, Tatar dili yoktur! Dilimize ne ad verilirse verilsin, gerçekte bu dilin adı Türk dilidir!” 4

Ya Türkün savaşçı Ruhu için ne diyor: “Savaş zamanı saçlı, saçsız; kadın, erkek yoktur, asker vardır.”

***

Gaspıralı gibi nice değerlerimiz var bizim, tarihten atiye ışık olup maalesef yeterince tanınmayan. Gerçi tanınmamaları için de çalışanlar iyi çalışmıyorlar değil ya. “Milli aidiyet her şeyden önce gelir, her şeyden kutsaldır.” sözünden de anlaşılacağı gibi Gaspıralı’nın var oluşu elbette birilerini rahatsız etmeye devam etmektedir. Özellikle Stalin döneminden itibaren yok edilmek istenen Gaspıralı’nın fikri ve onun emanetleri elbet gerektiği gibi Türk insanına anlatılmalı ve okutulmalıdır. Onun ileri görüşlülüğü sadece Türk insanı için değil, bütün insanlık için bir ışıktır. İşte o ışık her daim yanmalı ve etrafını ışıtmalıdır. Her şeye rağmen bu mücadele devam etmelidir, bu sebepten “Bu dünya umut dünyasıdır, niye umutsuz olalım?” sorusunu Gaspıralı her zaman sormuştur.

Büyük mütefekkirin sözüyle bu yazıyı sonlandıralım: “Milletin hangi düşüncede ve neye yeterli olduğunu gelecek gösterecek. Bana gelince, siyasi inanç ve görüşümün temeli, ‘Türkoğlu Türk’ olduğumdur. Önce Türk olmadıkça ne aristokrat olurum, ne de demokrat. Ne halkçı olurum, ne sosyalist. Eğer bana ‘Türklükten, milletçilik ülküsünden elini çek, mutlu olursun’ deseler, ben bu tür mutluluktan mutsuzluğu üstün tutarım. Benim ben olmamam ne aklıma gelir, ne vicdanıma sığar.”

Son cümlede yine vicdan ve onu destekleyen akıl.

H.T.F. Genel Başkanı

Murat Gedik

1 “İsmail Bey Gaspıralı”, Türk Kültürü, sayı 23, 1964

2 “İsmail Gaspıralı Dünyası” Abid Tahirli, İleri Yayınları, s 108, 2014

3 “Dil Sorunu”, Tercüman, sayı 31, 11 Ağustos 1896

4 “Can ve Hayat Sorunu”, Tercüman, sayı 50, 11 Aralık 1909

SAYFA 4

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

Federasyon Bülteni

Türk Federasyon teşkilatlanmaya hız verdi

Yaz sezonu öncesi Hollanda Türk Federasyon icra kurulunun aldığı karar doğrultusunda Hollanda Türk Federasyon Hollanda’da teşkilat ağını geliştirmek için hız verdi. “Gönül Sohbetleri” adı altında sürdürülen bu çalışmayla hedef Hollanda’nın her yerinde Türk Federasyon’un temsil edilmesi yatmaktadır.

İcra kurulu üyelerinin Hollanda’nın muhtelif yerlerinde sohbet programları düzenleyerek bu teşkilatlanma çalışmalarına katkı sağlamaktadırlar. Ede, Veenendaal, Zaandam, Gorinchem, Veghel gibi yerlere öncelik tanınmış olup buralarda en kısa zamanda temsilciler atanacaktır.

Teşkilatlanma konusunda bir açıklama yapan genel başkan Murat Gedik: “Federasyon olarak teşkilatlanma konusuna gelecek aylarda öncelik tanıyacağız. Hedefimiz her Türk’ün bulunduğu yerde Hollanda Türk Federasyon’un temsil edilmesidir. Bu binalı bir teşkilat tarafından olur, oba kapsamında temsil olur ya da ferdi temsilcilik bazında olur. Ede, Veenendaal, Zaandam, Gorinchem ve Veghel gibi yerlerde toplantılar yaptık ve inşallah en kısa zamanda oralarda yaşayan insanımızla istişare sonucu atamaları yapacağız.”

Federasyon Bülteni

SAYFA 5

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

Önümüzde çok önemli bir fırsat var

Hollanda’ya gelen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın, Türkiye’de özellikle muhalif medyaya yapılan baskıyı kabul etmediğini söyledi.

TÜRKİYE’DE BASINA BASKIYI ŞİDDETLE KINIYORUM

‘Ülkenin geleceği için gönül sohbetleri’ programı kapsamında Hollanda’ya gelen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın, Türk Federasyon’un Rotterdam Oba Restoran'ında düzenlediği toplantıda “Daha önce de Milliyetçi Hareket Partisi adına muhalif medyanın susturulmasını kınamıştık. Maalesef mevcut siyasi iktidar her konuda olduğu gibi, basın özgürlüğü konusunda da haddini aştı. Bir dikta rejimi oluşturdu. Öncelikli olarak basın mensupları ve işadamlarının üzerlerine gidiyorlar. Daha öncekileri tenkit ettiğimiz gibi, bu olayı da Todays Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş’in, polis eşliğinde zapt-u rapt altına alınmasını, adeta müsadere edercesine baskın yapılmasını şiddetle kınıyorum. Bu durum kabul edilecek bir davranış biçimi değildir. İktidar korkuları ile hareket eden ve bu korkuların verdiği yanlışlıkları ön plana alan ayıplı halini saklamaya çalışan bir vaziyet içerisinde. Ancak bu baskılar kendilerini kurtaramayacak. MHP olarak bu durumu tekrar ve tekrar şiddetle kınıyoruz” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın, “Türkiye’de Başbakan da vesayet altında olduğu için, bu Cumhurbaşkanı’nın diktası ve vesayeti altında bir ülke gerçeğini hep birlikte görüyoruz. Bu nasıl sonlandırılacak. Önümüzde çok önemli bir fırsat var. 1 Kasım seçimleri. 1 Kasım’da aziz milletimiz, devlet ve milletimizin bekası için, ülkenin geleceği adına doğruları sandıktan çıkarabilmeli. Ne olur ise olsun, bunlar ile mücadele edebilecek iktidarın da parlamenterler demokrasinin seçim sandığından çıkması lazım. Biz buna talibiz. MHP terör dahil bu tür yolsuzlukların, kaba davranışların, bu dikta heveslilerin önüne geçmeye ve ülkeyi selamete götürmeye taliptir. Dolayısıyla 1 Kasım’da halk tarafından verilecek karar çok önemlidir” ifadesini kullandı.

CUMHURİYETİMİZ MERKEZİNDEN VURULDU

Ülkenin kan yerine döndüğüne, AKP hükümetinin ise okul ve yardım kuruluşlarına yönelik operasyonlara ağırlık verdiğine değinen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz kan yerine döndü. Yangın yeri maalesef. Bir kaos oluşmaya başladı. Biraz önce de ifade ettiğim gibi terör örgütlerinin Ankara’da bomba patlatması, Cumhuriyet’in merkezinden vurulması anlamına gelir. Terörün Ankara’ya kadar sirayet etmiş olması, çok tehlikeli bir vaziyetin oluşması halidir. Bütün bunlardan kurtulabilmemizin yolu ve yordamı da Türk milletinin vereceği oyda, irade beyanında saklıdır. Bu son terör saldırısından sonra artık 1 Kasım seçimleri daha da önemlidir. Sizin vasıtanızla milletimize sesleniyoruz. 1 Kasım bu tarih ve bu saatten sonra daha da önem arz etmeye başlamıştır. Lütfen bu problemler ile baş edebilecek siyasi iradeyi, bir iktidarı iş başına getirsinler. Biz buna talibiz diyoruz.”

ÇÖZÜM SÜRECİNİ BU NOKTAYA GETİRENLER HESAP VERECEKLER

Eski iki bakan olan Atalay ve Ala’nın son açıklamaları ile kendilerini aklamaktan kurtarmayacağını savunan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın, “Hiç kimse kendilerini 13 yıl sonra, bu yanlış ve hataların içerisinde olan, hiç bir yetkili kendini kurtaramayacaktır. Nasıl biz 17-25 Aralık yolsuzlukları ile mücadele sözü verdiysek, çözüm sürecini bu noktaya getirenler aynı şekilde yargı önünde bu millete hesap verecekler. Daha doğrusu hesap vermek zorundalar. Bunu biz taahhüt ediyoruz. Dikkat ederseniz koalisyon oluşumunda ilklerimiz de bunun ifadesidir. MHP’nin bunlar şahsi istekleri değildir. Daha doğrusu millet adına konmuş isteklerdir. Dolayısıyla MHP iktidar olduğu takdirde bütün bunlar son bulacaktır. Ben bu müjdeyi şimdiden veriyorum” dedi.

Kaynak: İnterAjans/CHA

Federasyon Bülteni

SAYFA 6

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

Yurdakul Hollanda'da oy istedi

MHP MYK Üyesi ve Antalya milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Hollanda'da Türk seçmenlerle buluştu.

Hollanda'da vatandaşlarla bir araya gelen Antalya milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, 5 gün süren konferans ve gezi programlarını tamamladı.

1 Kasım 2015 erken genel seçimleri için Hollanda'da yerleşik 245.548 Türk seçmen 21-25 Ekim tarihlerinde Rotterdam ve Amsterdam'da oy kullanacak.

Erken Seçimin sebebi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır

Hollanda'da erken seçimle ilgili soruları yanıtlayan Yurdakul, 7 Haziran seçim-leri sonrası ülkede koalisyonu istemeyen kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ifade ederek her söz açıldığında 'milli iradeye saygı' diyenlerin 7 Haziran seçimlerinde sandıktan çıkan milli iradeye saygı göstermediğini kaydetti. MHP olarak her zaman milli iradeye saygı gösterdik-lerini belirten Yurdakul, Hollanda'da yaşayan vatandaşlara yaptığı açıklama-da, “Milli iradeye saygısı olmayan ve bunu kabul etmeyen bir tek kişi vardır. O da maalesef Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Zaten Erdoğan'ın görevlendirdiği Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hiçbir partiye koalisyon teklifi götürmediği de anlaşılmıştır.” dedi.

Türkiye'nin kaderini belirleyecek olan seçimler yurtdışında daha erken tarihlerde icra edilecek.

Tüm Türkiye'nin heyecanla beklediği seçimlerin kaderini etkileyecek seçim bölgelerinden birisi de Hollanda. Yurtdışı seçmenlerin, bu seçimlerde belirleyici bir güç olduğunu beyan eden Yurdakul “Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının, Türkiye aşığı olduklarını ve anavatanlarının içinde bulunduğu terör belasına ve siyasi belirsizliklere karşı duyarlı olduklarını söyledi”.

Yoğun Hollanda Programı

5 gün süren Hollanda gezisi süresince MHP MYK Üyesi Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Hollanda Türk Federasyon’a bağlı Amsterdam, Enschede, Den Haag, Schiedam, Utrecht, Beverwijk, Veghel ve Dordrecht teşkilatlarında vatandaşlarımızla bir araya geldi. Vatandaşların Türkiye'deki durum hakkında merak ettikleri soruları yanıtlayan Yurdakul ”Gösterilen ilgi ve alakadan çok memnunuz. Vatandaşlarımız, MHP'nin Türkiye için kurtarıcı bir parti olduğunu görerek, ülkemizin ekonomik refahı ve güvenli geleceği için hazırladığımız plan ve projelerimizi takdirle karşılıyorlar” dedi.

Neden Koalisyon Kurulamadı?

Kendisine en çok 7 Haziran seçimleri ve koalisyon görüşmeleri ile ilgili sorular yönlendiren gurbetçi Türk vatandaşlarına seslenen Antalya milletvekili Yurdakul “Herkes şundan emin olsun ki Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasında hala tek parti tarafından yönetilen, hukuku, adaleti ve demokrasiyi önemsemeyen bir iktidar tasviri var. Bu nedenle sözde hükümet kurması için Erdoğan tarafından görevlendirilen Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hiçbir partiye koalisyon teklifinde bulunmadığı bilinmelidir. AKP 13 yıldır ülkemizin kaynaklarını tek başına kullanan ve sadece kendi yandaşı birkaç aileyi zengin etmek üzerine şekillendirdiği bir siyasetin kölesidir. Öyle ki devlet kaynaklarından istifade ettiği ekonomik çıkarlarını korumak için teröristlerle bile el sıkışan AKP'nin verdiği tavizler bugün itibariyle Türk Milletine terör eylemleri olarak zarar vermektedir. İnşaat ettiği saraylarda, lüks ve şatafatın eksik olmadığı uçak ve helikopterde yaşayan AKP'nin artık Türk Milletinden uzaklaştığı ve bu nedenle insanların taleplerini görmüyor” dedi.

Teröristlerle beraber yürüyen herkes Teröristlerle beraber ıslanacak

Hollanda'daki vatandaşların yükselen terör sorunuyla ilgili soruları üzerine konuşan MHP MYK Üyesi Yurdakul “AKP, Oslo'dan beri teröristlerle beraber yürüyor. Şimdi kandırılmışız diye manevra yapmaya çalışan AKP'nin samimi olmadığını herkes biliyor. Sen askere operasyon izni vermeyeceksin, sen teröristlerin ellerini kollarını sallaya sallaya karakolların önünden geçmesine göz yumacaksın, Türkiye'de güzel şeyler oluyor diyeceksin, ülkemize bomba ve silah yığan teröristlerle kol kola basın açıklamaları yapacaksın sonra da bizi kandırmışlar diyeceksin, kimse inanmaz. Tüm vatandaşlarımız bilsin ki, MHP iktidarında teröristlerin tamamı ve o yollarda teröristlerle beraber yürüyen herkes hesap verecek. Şehitlerimizin kanı teröristlerin, o teröristleri görmezden gelenlerin ve teröristlerle müzakere edenlerin üzerine değmiştir. Sorumlu olan herkes, vatana ihanetten yargılanacaktır” dedi.

Suriyeli Mültecilerin Sorumlularından biri de AKP

Rotterdam'da bir esnafın, Suriyeli mültecilerle ilgili sorusuna “Suriye'nin, bugün ne kadar zor bir durumda olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki bu durumda AKP'nin yanlış dış politikasının payı var. İnşallah Suriye'nin içine düştüğü bu kötü halden kendimiz için dersler çıkartarak, birlik

ve beraberliğimizi korumak üzere elini taşın altına koyan MHP'ye verilen oylar ile inşallah MHP iktidara gelecek ve ülkemizin üzerinde oynanan oyunları sona erdireceğiz” diyerek cevap verdi.

MHP Yükseliyor

Seçimlere ilişkin beklentilerini anlatan Yurdakul “Son kamuoyu yoklamalarına göre MHP'nin oyları yükseliyor. Doğrusu ayakları yere basan ve her kesimden vatandaşımızı kucaklayan atılımcı bir ekonomi programımız var. Bununla birlikte milletimiz, artan güvenlik sorunlarının en iyi MHP iktidarı ile çözüleceğine emin. Huzurlu bir gelecek ve güvenli bir Türkiye için seçmenlere çağrıda bulunuyoruz. Ülkenin geleceği için oy istiyoruz” dedi.

Kaynak: Antalya Haber Bülteni

SAYFA 7

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

Federasyon Bülteni

Hollanda Türk Federasyon Hac kafilesi döndü

Hac görevlerini yerine getirmek için Hollanda Türk Federasyon-umuzla kutsal topraklara giden hacı adayları hacı olmanın mutlulukları ile tekrar Hollanda’ya döndüler.

Hollanda Türk Federasyon hac kafilesi Amsterdam Schiphol Havalimanında güllerle karşılandı.

Hacıların yakınlarıyla buluşması, duygusal sahnelerin yaşanmasına sebep oldu.

Hollanda Türk Federasyon Genel başkan yardımcısı ve hac ve din işleri sorumlusu Tuncay Bahtiyar yapılan hac organizasyonu ile ilgili bir açıklama yaptı; Tuncay Bahtiyar konuşmasında:

“Hollanda Türk Federasyon hac kafilesiyle Allaha şükürler olsun bugün sağ salim döndük. Türkiye'den gelen kardeşlerimiz oldu, daha önceden gelenler oldu ama son kafile olarak bugün Amsterdam havaalanına indik elhamdülillah, sağ olsun dostlar arkadaşlar bizleri karşıladılar.

Suudi Arabistan'da Mekke'de oluşan bazı olumsuzluklar vardı. Birincisi hepimizin malumu olduğu üzere vinç kazası. Tabii ki bu Allah‘ın takdiri ama bunun hakkında bir çok söylemler var. Büyük bir fırtına vardı bunu kabul etmek gerekir. Alınacak önlemleri bütün yetkililer alsa da o fırtınaya gerçekten vinçler dayanmazdı.

Allah (cc) ölenlere rahmet eylesin kalanlara sabırlar ihsan eylesin.

Mina‘da olan kaza ise bizim geçişimizden yarım saat sonra vuku buluyor. Çok şükür bizler bir zayiat görmedik ama büyük bir kayıp olduğu ortada. Suudi makamları 4173 ölü olduğunu açıkladı ve kabul ettiler.

Rabbim bir daha böyle acı göstermesin. İnşallah oradaki inşaatlar bittikten sonra haccın daha güzel daha rahat olacağına eminiz.

Rabbim gitmeyenlere de nasip etsin.“

dedi.

Hollanda Türk Federasyon Suudi Arabistan Hac Bakanlığından almış olduğu yetki ile her yıl düzenli olarak hac ve umre organizeleri yapmaktadır.

Federasyon Bülteni

SAYFA 8

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

"Duvarları yıkacağız, her tarafta olacağız"

HABER GAZETESİ RÖPORTAJ - MURAT GEDİK

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İsmim Murat Gedik, 1973 Nijmegen doğumluyum. Evliyim, dört çocuğum var. Tahsil hayatıma Hollanda'da, ilk önce MAVO'dan başladım, sonra HAVO yaptım, daha sonra Arnhem Yüksel Okulu'nda Ekonomi bölümünü bitirdim. Şu an özel bir şirketin mali işletmesini yürütüyorum. Bu arada çeşitli kurslar yaptım ve en son kendi bölümümde master da yaptım. Tabi bu eğitimleri alınca işyerinde yükselme şansın yük-sek ama sırf federasyondan dolayı işleri askıya aldım. Yine de hem Federasyon işlerini hem de kendi profesyonel işimi bir arada yürütebiliyorum.

Gençliğinize bakacak olursak, bu işler sizde nasıl gelişti?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, benim eğitimimde buraya kadar gelmemin en büyük sebebi teşkilattır. Ben 17 yaşlarında rahmetli Türkeş'in fikriyatıyla tanıştım ve onun yolundan gittim. Anne ve babam, 'oğlum oku adam ol' diye teşvik ediyordu okumaya, ama önümüzde kimse yoktu. Bu teşkilat beni okumaya yöneltti. Hem master yapmama vesile oldu, hem de ben 23 yaşında teşkilat başkanı oldum.

17 yaşlarımda Türkçe okumaya da başladım. Türk tarihini özellikle manevi değerleri fikir adamlarının kitaplarını okumaya başladım. Necip Fazıl ve Atsız Bey gibi kitapları romanları okudum. Beni en çok etkileyen kitaplardan biri Rahmetli Türkeş'in '1944 Milliyetçilik Olayı' diye bir kitabı vardı. İlk ciddi Türk kitabıdır elime aldığım. Okurken ürper-dim. İnsanların inanmış olduğu uğurda neler çektiğini ve pes etmediğini gördüm. Demek ki böyle adamlar da varmış dedim. Okuduğum kitaplarda bir yere takılıp kalmadım, bir görüş veya diğer dünya anlayışı olan kitaplara da göz attım. Örneğin Stalin'in hayatını okudum, nefret ettiğim bir insan, milyonlarca insanı katletmiş, ama o tip insanların hayatını okumak bilmek te lazım.

Genelde teşkilat daha yaşlı insanların elindeydi değil mi?

Nijmegen Teşkilatında öyle değildi. Biz teşkilatlanmayı önümüzdeki yaşlılardan değil okuyarak öğrendik. Bu bizim artı yönümüz. Anadolu çocuğuyuz, ülkücülere ayrı bir sevdamız var. Okumayı bilinçli bir şekilde seçtim, bunun da çok faydasını gördüm ve görüyorum. Ben şekilciliğe çok karşıyım. İnsanların kafa yapısının daha önemli olduğu düşüncesindeyim. O dönemlerde yaklaşık 20 yaşında federasyonlarda belirli görevlerde bulundum. Özel projelerde katkımız oldu. Bundan yaklaşık 10 sene önce aktif olarak federasyon yönetimine girdim. 9 yıl genel sekreterlik yaptım. Güven Başkanla beraber yaptık. 19 Mayıs 2012 tarihinden itibaren ise Türk Federasyon Genel Başkanlığı yapıyorum. Bunun yanında hem öğrencilik dönemimde hem de bu teşkilatta başkanlığımın yanında Hollanda'nın muhtelif yerlerinde de teşkilat kurulmalarında altyapı çalışmalarında bulundum. Teşkilat sorunlarını iyi tanıyorum, çünkü en alttan başladım.

Nasıl bir fark var sekreterlik ve başkanlık arasında son üç senedir?

Elbette sorumluluk daha fazla. Biz genel sekreterlik dönemimizde bu kadar olmasa da federasyonun dışarıya yüzü olmuştuk. Onun tabi ki faydasını gördüm genel sekreterlikten başkanlığa giderken. Federasyon dışı veya bizim camianın dışındaki kurum ve kuruluşlarla irtibatların çoğunda ben olduğum için onun kolaylığını da yaşadım ve halen yaşıyorum. Sorumluluk konusunda çok fark var, o dönem genel sekreterlik daha çok yaptığımız çalışmaların dışarıya yansımasaydı. Şimdi her iş size bakıyor. Federasyonumuzun iyi bir ekibi var çoğu ya burada doğmuş veya küçük yaşta Hollanda'ya gelmiş. Bu ekibin içerisinde yüksek lisanslı üç tane arkadaş var master yapmış. Yani bu arkadaşlarımızda vizyon konusunda iyi. İçinde bulundukları ortamı tanıyan insanlar. Bizim federasyonumuzda hiç kimse yoktur ki dışarıdan gelmiş olsun. Bir bakıma kendi adamımızı kendimiz yetiştirdik.

Biz dedik ki, "Bu federasyon dört duvar arasında kaldığı müddetçe millete hizmeti götüremeyiz, bu dört duvarı kırmamız lazım" hatta ben şu cümleyi kullandım "Şu oturduğumuz oda 'Ergenekon'dur" dedim. Buradaki duvarları yıkacağız, demirden dağı eritip çıkacağız dedik. Her yerde olacağız, yüzümüz her yerde görülecek, fakat bir şartımız var bizim milli manevi değerlerimize ters düşen ortamlarda olamayız. Onun dışında bütün Türk kuruluşlarının hepsiyle oturup çay kahve içeriz.

Diğer kuruluşlarla olan ilişkileriniz nasıl hangi seviyede. Bu ilişkilerde siz davet eden taraf mı yoksa edilen taraf mısınız?

Bütün kuruluşlarla ilişkimiz iyi, biz hiçbirini dışlamıyoruz ve dışlanmak ta istemiyoruz. Yılda ortalama dört tane faaliyetimiz var Hollanda çapında. Bunun dışında daha küçük çaplı onlarca faaliyetimiz var. Bunların hepsine insanları davet etmiyoruz ama bütün

Federasyon Bülteni

SAYFA 9

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

faaliyetlerimiz herkese açıktır. Başka kurumların bizimle davet konusunda yarışacak gücü yok, aktiflik açısından diyorum. Fert bazında ve kurum bazında hepsiyle de görüşüyoruz. Çoğu konuda bir araya gelebiliyoruz, ama zaman zaman gelemediğimiz de oluyor. Bizde karar almak mekanizması çok hızlıdır. Ben hiç bir şeyi kafama göre karar almam ama 1 saat içinde dönüş yapabilirim. Arkadaşlarla WhatsApp aracılığıyla görüşüp etkin karar alabiliyoruz.

Peki hangi alanlarda birlikte hareket edebileceğinizi düşünüyorsunuz?

Her konuda olabilir. Milli manevi bayramlarda, bu ülkenin başta Türkler olmak üzere yabancılara uygulamış olduğu politikalara karşı ve Türkiye gündemini ilgilendiren konularda olabilir. Ama siyasi yaklaşımların bunu engellediği düşüncesindeyim. Kutlu Doğum programlarını teşkilatlarımız mevcut bulunduğu şehirlerde diğer Türk kuruluşlarıyla birlikte yaptı beraberlik yürüsün diye, fakat maalesef fazla yürümedi. Bunun bitmesi bizden kaynaklanmadı. Birileri ya egosunu yenemedi ya da bu çok yorucu dendi veya kendini istediği tarzda ön cephede görmek istedi. Hatta müşterek konularda, kendi teşkilatlarımızın ismi geçmeden sadece Türk Platformu adına yapabilirsiniz dedik. Bunları biz teşvik ettik; ama bir yere kadar gidiyor ve maalesef siyasallaşmaması gereken kurumlardaki siyasallaşma bizi çok üzdü.

Siz camilerin seçim ortamı olarak kullanılmasını eleştirmiştiniz

Ona zaten baştan beri ben karşıyım. Zaman zaman siyasi partilerin vekilleri geliyor, MHP'nin de vekilleri de geliyor. MHP'li vekiller tabii ki bana gelecek çünkü aynı fikri paylaşıyoruz. Ben burada genel başkan olduğum müddetçe hiçbir milletvekili gelip de bir camide program yapamaz, çok açık söylüyorum. Bu konuda çok eleştiri de aldım. Biz oyunbozan olmayacağız. Allah'ın buyurduğu gibi saflarımızı sık tutacağız, aramıza şeytan girmeyecek. Kendi derneğimizde yapıyoruz ama bizim dışımızdaki kurumlara camilere götürmüyoruz.

Yarım milyonluk nüfusumuz var. Geçmiş 50 seneyi değerlendirirsek istenilen seviyede miyiz?

Hayır kesinlikle değil, ne kurum ne de fert bazında. 50 seneye rağmen, açık ve net bir şekilde söylüyorum; Türk milleti hala bu ülkeye uyum sağlayamamıştır. Uyum ve asimilasyonun arasını çizmek lazım. Bizim federasyonumuzun çıkış noktası gelecek nesiller için, milli manevi değerlerini hâlâ ayakta tutan, fakat yaşamış olduğu toplum ile barışık ve iç içe. Olaylara beraber bir çözüm arama konusunda geride kalıyoruz. Elbette ki 50 sene öncesine bakarak iyiyiz. Hatta kitabımda da yazdım, bizim anne babalarımız 60'ların sonunda geldi ve uyum sağlayamadılar. Çoğumuzun anne babası kırsal kesimden çıkıp gelmiş. Köyü dışında bir yere gitmemiş. Buraya geldiler dili, dini başka. Onlara bakarak elbette ki daha iyiyiz, ama hala bizim gençliğimiz yeterince Hollandacayı da tam kavrayamamış, üst seviyede Hollandaca konuşamıyor. Üniversite okuyan öğrencilerimiz 100'de üç seviyelerinde, ki bu çok az.

Bu neden kaynaklanıyor acaba

Bu biraz şuur meselesi gibi geliyor bana. Okusam ne olacak düşüncesi var maalesef. Ben her zaman diyorum oku diploman olsun, değerlendir veya değerlendirme. Bir de ortam önemli. Okula gittiğinde Türkler birbirini bulur hep bir arada olur. Çoğunluk okumadığı zaman bu azınlık yeterince örnek olmuyor.

Eğitime bakışınız nasıl?

Eğitim konusunda biz çok olumlu tepkiler alıyoruz herkesten bu başarı ise yaptığımız çalışmalar konusunda. Bu yedi kişinin işi değil bizim arka planda görünmeyen burada doğup yetişen üniversite okul okumuş veya okumakta olan arkadaşlarımız var. Ben bazen proje sunuyorum bana çok hoş geliyor ama başkanım bu pek iyi değil diyorlar tamam diyoruz. Kurum ve kuruluşlarda biraz daha Hollanda'ya yönelmesi lazım.

Yazılarınızda sert bir dil kullanıyorsunuz…

Düşmanlık yoktur yazılarımda. Bir de, ben bir şeye dikkat ediyorum, Allah korusun iftiradan korkarım. Benim temsil etmiş olduğum bir fikir var, bu fikrin yeşermesinde şehitlerin kanları ve gözyaşları var. Birileri bunu siyasi rant için kullanmaya kalkarsa kusura bakmasın.

Ben de maalesef son zamanlarda zaman zaman kendimi Türkiye'nin siyasetine kaptırmış olarak buluyorum. Seçim arifesi olduğu için. Bunlar ters şeyler. Dikkat ettiyseniz, buradaki seçim olayı milleti kutuplaştırmaya götürüyor. Buna çok dikkat etmemiz lazım, ben yanlış yapıyorsam Murat Bey burada yanlış yapıyorsun çok ileri gidiyorsun diyebilmesi lazım iyi niyet sahibi arkadaşlarımızın.

Öte yandan bu eski ülkücü olayına muazzam karşıyım. Benim teorik yapım sağlam, özellikle Hollanda'da kimin ne yaptığı geçmişinde nerede bulunduğu konusunda istihbaratımız ve bilgimiz var. Birileri kalkıp ta, Murat Gedik yeni yetme bir toydur bunun geçmişi yoktur, 40 yaşında Federasyon Başkanı demesin.

Son dönemde yurtdışındaki Türklerin de oy verme imkanına kavuşmasıyla, yurtdışında 3 milyona yakın oy

Federasyon Bülteni

SAYFA 10

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

kullanma potansiyeli var. Türkler geleneksel olarak son 50 seneye baktığımızda çok fazla ciddiye alınmamış, kendi kaderleriyle baş başa bırakılmışlar. Neden böyle oldu?

Şimdi şunun altını bir kere çizelim. Yine benim durumuma geliyorum 70'li yılların sonu 80'li yılların başı devlet buraya imam göndermemiş, öğretmen göndermemiş. Kim ilgilenmiş buradaki vatandaşlarla hatırlıyor musunuz? Yurtdışındaki Türkler ile ilgilenen ilk kişi Alparslan Türkeş'tir. Onun için diyanet camilerinin yüzde 90'ını, abart-mıyorum, ülkücüler yapmıştır. Yani sadece ülkücü hareket tarafından ciddiye alındık, ama bu vatandaşa mal olmadı. Başbuğ Türkeş'in bir felsefesi var. Nerede Türk varsa orası bizim ilgi alanımıza girer. Genel Başkan da bu konuyla çok ilgileniyor ve seçim beyannamelerine bakın şu geçer 'iktidar olduğumuzda Türk Dünyası Bakanlığı'nı kuracağız' diye.

Öbür taraftan baktığımızda maalesef diğer siyasi partiler bu konuya oy avcılığı ile bakıyorlar. Askerlik konusu da böyle önce 11 bine çıkarıldı. Tepki geldi diye 6100'e indirildi iyilik yapmış gibi. Sonuçta sen çıkarttın sonrada buna göre indireceğiz diyorsun. Zaten büyüklerimiz yeterince sömürüldü. Bizler de halen sömürülüyoruz. Türkiye'de gayrimenkul olanlar sıkıntı yaşıyorlar. Türkiye'ye giderken yollarda çile çekiliyor. Türk Havayolları şirketi belki de dünyanın en pahalı havayolu şirketi, yani hala bizler burada ezilirken devlet sahip çıkmıyor. Güçlü bir Türkiye olsaydı Hollanda Türkçe derslerine ilkokuldan kaldıramazdı. Güçlü bir iktidar olsa Ankara Antlaşması'na aykırı durumlara tavır konurdu. Keşke önce bunları halletseler de ondan sonra seçme, seçilme hakkına el atsalar.

Hollanda medyasının buradaki Türk toplumuna sistematik bir aşağılayıcı bir tutumu var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim Türk toplumunun bir zafiyeti var. Bu topluluk ciddi bir manada Hollandaca gazete çıkaramaz mıydı bu zamana kadar? İşte buralarda uyumda hala gerilerdeyiz.

Kapalı bir toplum muyuz?

Kapalı bir toplumuz. Açılmak için bir kere toplumu iyi bilmek lazım, gündemi takip etmek gerekiyor. Nerede gerekiyorsa orada temsil etmek lazım. Bizim gençliğe baktığımızda ne oluyor? Okuyanlar genelde ya hukukçu oluyor ya tıp okuyor. Siyasal Bilgilerde kaç Türk var mesela. Siyasal bilgilerde genelde maneviyat kültürümüze ters düşen Türk kökenli gençler var. Çünkü milletvekillerimize baktığımızda bir iki istisna hariç oy verip de keşke vermeseydim dediğim oldu. Adam çıktı milletvekili oldu, Ermeni sorununu soykırıma çevirdi. Adamın adı Türk diye oy verilmez, bu çağrımı her zaman yineliyorum.

Yeni vekillerimizi başarılı buluyor musunuz Tunahan ve Selçuk arkadaşları?

Başarılı bulup bulmamak için henüz erken diyorum. Fakat girişimlerini cesaret dolu buluyorum. Kendilerini daha da geliştirmeleri lazım. Sadece Türklere hitap etmediklerini göstermeleri gerekiyor. Popülizmden uzak kalmaları da lazım. Sadece Türk insanlarına yönelirlerse ki; öyle olduklarını düşünmüyorum sadece Türk toplumuna yönelerek vekil çıkaramazlar.

Türk sosyal demokratlar Tunahan Kuzu için PvdA'da iken 'aslında PvdA gibi sol bir partide ama gelenek olarak sağ zihniyete sahip' diyerek eleştirmişlerdi...

Türkiye'de sağ görüşlü olup burada sol görüşlü olmak diye bir şey yok zaten. Türkiye'deki ile buradaki sağ görüşlü partiler birbiriyle kıyaslayamazsınız. Siyaset öyle bir şey ki yaşamış olduğu toplumda milletin toplumun menfaati neredeyse orada olursun. Ben Türkiye'de Türk milliyetçisiyim burada ben Türk milliyetçisiyim diyemiyorum henüz yavaş yavaş ısındırarak söylüyorum. Çünkü benim milliyetçilik anlayışımla, buradaki milliyetçilik anlayışının arasında dağlar kadar fark var. Burada milliyetçilik dediğiniz zaman Nasyonal sosyalizme giriyor hemen ırkçılık ve faşizme gidiyor. Halbuki Türk milliyetçiliği başka bir şey. Biz tamamen kültürel bakıyoruz Allah'ın kabul etmediği hiçbir görüşü kabul etmiyoruz. Türkiye'deki sol ve buradaki solu birbiriyle kıyaslamazsın.

Toplum olarak siyasete daha mı yakınız ama

Evet bir toplum olarak siyasete yakınız, futbola yakınız, hepimiz teknik direktörüz, MHP ve CHP'nin başına ben geçeyim; Türkiye güllük gülistanlık. Siyasete yakınız, ama altyapıda maalesef henüz zayıf.

Gençliğe nasıl bir vizyon çiziyorsunuz federasyon açısından?

Benim kitaba yazdığım bir konu ve her zaman tekrarlıyorum. Avrupa Türkleri tek başına bir Türk değildir. Büyük bir coğrafyanın bir parçasıdır Türk gençliği. Tarihi tek elden almak lazım. Adam çıkıyor 'Ben Osmanlı torunuyum diyor'. Ben de Osmanlı torunuyum ama Osmanlı kimin torunuydu ona kafa yormuyor. Bunu güven açısından söylüyorum. Kendisinin tarihten alacağı güvene ben inanıyorum. Bugün öyle bir hale geldik ki belirli kesim Osmanlı'ya düşman olmaya başladı. Sanki Osmanlı 'dan itibaren bu millet var veya birilerine göre Atatürk'ten itibaren bu millet var. O da onun askeriydi. Bu bir silsiledir. Bütün bir tarihi ele almak lazım güven açısından.

Buradaki Türk gençliğine özellikle İmam-ı Azam gibi, İmam-ı Maturidi gibi değerleri tekrar bilinçaltına sokmamız lazım. Çünkü biz aklı bir kenara atmaya başladık en büyük sıkıntımız. Orada öyle bir gençlik yetiştirmemiz lazım ki akıl ile duygusallığı ölçüp dengeleyebilmeliler.

Federasyon Bülteni

SAYFA 11

www.turkfederasyon.nl - info@turkfederasyon.nl

Federasyon olarak önümüzdeki 5 yıl için yazmış olduğunuz bir plan var mı?

Ben üç sene oldu geleli, ne kadar kalırım Allah kerim, ama hayalimde şöyle bir federasyon var. Vizyon sahibi kişilerin bizlerden sonra görev almaları. Burayla uyum içerisinde çalışmaları fakat Türk dünyasından kopmamak şartıyla, böyle şahısların gelmesini istiyoruz. Mevcut yapılanmalar ve projelerimizde halen kiralık yerlerimiz var. Hepsi mallık olması lazım.

Federasyonda her teşkilat artık uzmanlık dalına yönelmesi gerekiyor, birinci önceliğimiz bu. Çünkü federasyon olarak 40 dalda koşturuyoruz dikkat ederseniz faaliyetlerimize bakın bin bir çeşit faaliyet var. Bu hem yıpratıyor, hem yoruyor, hem de başarıyı elde etmenin önüne geçiyor.

Allah nasip ederse buradaki yetişen neslin kitap nesli olması lazım. Makaleler yazabilmesi, kitap üretmesi lazım. Türkçe veya Hollandaca fark etmez. Ufak basit bir kitapçık çıkarttım. Dördüncü baskı yaptı, tüm gelirleri teşkilata ait. Bunu yapabilecek arkadaşlar da yapsın. Biz teşvik ediyoruz, tabii ki uzmanlık alanında yapılması lazım.

KISA KISA

Neler okursunuz, son okuduğunuz 3 kitap hangileri?

Son okuduğum kitap Enver Paşa ile ilgili. Bu konuda o kadar çok şey söylediler ki kitabını okumaya karar verdim. Bu adam bu kadar kötü geliyorsa bunda bir Türklük şuuru vardır dedim, araştırdım ve dediğim çıktı. Özellikle Enver Paşa ve Gazi Mustafa Kemal ile ilgili kitaplar okudum. Bunun dışında İmam'ı Azam İmam'ı Maturidi ile ilgili kitaplar okudum. Cengiz Aytmatov, ben onu okurken hiç yabancı görmüyorum ruhumu okşuyor bu tarz kitapları seviyorum .

Hayatta neye önem verirsiniz?

Dik duruş. Gelişmek de önemli. Her kişinin gelişime açık olması lazım.

İnsanda ne ararsınız?

İnsanın maneviyatı önemli fakat şuurlu bir biçimde maneviyat. Yani maneviyatında bazen cılkı çıkıyor. Bunlara çok dikkat etmeye çalışıyorum. Fakat özellikle iftira konusunda nasıl olursa olsun bize göre değil. Yazılarımda hiç bir tane kulaktan duyma olay yok. Belirli bir dünya görüşümüz var bunun teorik altyapımız hamdolsun güzel görüyorum.

Nelerden mutlu olursunuz?

Mutluluk, toplumumuzda bu da iyi oldu güzel bir şey yaptık dersek mutlu oluruz. Genel manada toplumumuzu bağladığı zaman mutlu oluruz.

Sizi neler üzer?

Başka toplumlara baktığımız zaman, onların ilerleyişi beni üzer. Mesela diğer toplumlarda adamlar gitmişler Mars'ta su bulmuşlar çıkıyor bizim önde gelenler bu araştırma için o kadar para harcanır mı diyor.

Hayatımızın merkezine neler koydunuz?

Hayatımın merkezinde her şeyden evvel Cenab-ı Allah var ve bütün insanları kul olarak görmek, ilahlaştırmamak.

Rol modeliniz var mı?

Bütün Türk büyükleri. Ben o konuda ayrım yapmıyorum.

Özellikle çok merak ettiğiniz biri yok mu?

Bizim hayatımızda yön veren, her yönüyle yön veren rahmetli Türkeş. Ben rahmetli Türkeş'in hiç elini öpmedim şahsen hiç tanışmadım. Bir kere önde gelen bir ağabeyimizle yanına gittik. Ben galiba 17 yaşlarındaydım, elini öpeceğim oradan birisi bir göz kırptı ki, bir adım geri attık. Öyle bir disiplin var. Ama Türkeş'i kitaplardan yazılardan tanıdım. Birebir duyduklarımla ben de onun yeri çok başka. Alparslan Türkeş'de bütün Türk büyüklerini görüyorum. Yani Türk tarihini görüyorum. Zaman zaman okuyorum ve yazıyorum bir şeyler sonra diyorum ki bunu Türkeş de söylemişti.

Bir de Atatürk'ün yeri vardır. Atatürk'ü bize din düşmanı olarak öğrettiler ama onun öyle olmadığını geç de olsa öğrendim.

Çocuklarınızla ilişkileriniz nasıl zaman ayırıyor musunuz?

İhmal etmeyecek kadar zaman ayırmaya çalışıyorum. Belki görüşmekte zorlanıyoruz fakat birebir takip ederim. Maalesef yeterince görüşemiyoruz. Ama teşkilat-iş-aile dengesini iyi kurmaya çalışıyorum. Bizim yönetim kurulu toplantılarımız 50 dakikayı geçmez. O zaman üzerinde başkalarında hakkı var.

Yolculuk yapmayı seviyor musunuz?

Severim, ama gideceğim yerlere trenle giderim. Tren bağlantısı iyiyse trende giderim çünkü trende yolculuk yaparken kitap okuyabiliyorum.