ÇERKES KÜLTÜRÜ YAŞAMAMALI MI?!. - Yılmaz ÖZCAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









ÇERKES KÜLTÜRÜ YAŞAMAMALI MI?!. - Yılmaz ÖZCAN
Tarih: 30.11.2014 > Kaç kez okundu? 3228

Paylaş


. “Çerkesçe Öğrenim”e ilginin azalmasının nedenleri çoktur. Ancak en

başta gelen nedeni, “Slav Yazısı” prangasının ona vurulmuş olması ve bu

durumun; üniversitelerin dilbilimle ilgili akademik çevreleri ile Çerkes

Sivil Toplum Kuruluşları yöneticileri tarafından, Çerkes Toplumu’nun

isteklerine aykırı biçimde ısrarla savunulmasıdır.

. Dünyanın en mükemmel kitapları, en iyi öğretim dokümanları, en iyi

öğretmenleri sağlansa da; Çerkes Dilleri’ne uymayan, onların yazılarını

yeterince "okunuşlu ve kullanışlı" duruma getiremeyen, başka bir ifade ile

söz konusu dillerde, insanın algılama ve ruhsal yapısına uygun bir yazı

oluşturamayan “Slav Yazısı” ile; Çerkes Dilleri’nin yeni nesillere yaygın

ve etkin olarak öğretilebilmesi mümkün değildir. Slav Yazısı ile Çerkes

Dilleri’ni öğrenenlerin sayısı, o dilleri unutanların sayısının % 3' ü kadar

dahi olamayacaktır. Çünkü Slav Yazısı, teknik olarak Çerkes Dilleri’ne

uygun olamamaktadır. Slav Yazısı’nın imlâsı bu dillere ağır gelmektedir.

Bu durum; iki nedenden, Adıgece’nin ses özellikleri ile Slav Harfleri’nin

orfografik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu hususu biraz açacak

olursak; Adıgece’nin ünsüz sesleri çok olup, çok ünsüzlü hecesi olan

kelimelerinin miktarı ile bunların kullanım yoğunlukları fazladır. Slav

Yazısı’nın ise, dik çizgilerle oluşan harflerinin miktarı çoktur. Bu harfler;

çok ünsüzlü hecesi olan kelimelerin yazılarını metin (tekst) içinde yeterli

olarak “okunuşlu ve kullanışlı” duruma getirememektedirler. Slav Yazısı

ile yazılmış Adıgece bir metin (tekst) içerisinde; çok ünsüz harfli hecesi

olan kelimelerin harflerinin seçilmeleri, seslerinin anlaşılmaları, bunların

anlamlarının okuma süresince zihinde tutulması zor olmaktadır. Bundan

dolayı Slav Yazısı ile yazılmış Adıgece yazıların okunmaları zevkli değil,

tam aksine sıkıcı ve sıkıntılı olmakta, bu durum ise, insanı Adıgece ile

yazı yazmaktan ve Adıgece’yi kullanarak çalışmaktan uzaklaştırmaktadır.

Başka bir ifade ile bu dillerin kendi doğal kullanışlı yazı sistemlerinin eğitim

ve öğretimde kullanılmasına müsaade edilmediği ve ısrarla dayatılan yazı

sisteminin de bu dillerde kullanışlı olamadığı için, Çerkes Dilleri’ni bilenler

dünyada gittikçe azalmaktadır. UNESCO da bu dillerin kısa zaman içinde

öleceklerini belirtmekten başka bir şey yapmamaktadır. UNESCO’nun esas

görevlerinden birisi, bu “Kültürel Jenosid”i durdurmak olması gerekirken

tam aksine seyirci olarak kalmayı tercih etmektedir. Bu durumlar görüldüğü

ve bilindiği halde; Slav Yazısı’nın Çerkes Dilleri’nde kullanılmasına devam

edilmesi için ısrar edilmektedir. Rus Yönetimi'nce; bu dillerde yazı değişikliği

yapılamayacağı hususunda, kanunla yasak getirilmiştir. Bu; çok haksız bir

durumdur. İnsan haklarının ayaklar altına alınmasıdır. Bu durum ise; insan

haklarının genel olmadığını, ancak uygun görülen halklar için söz konusu

olabileceğini göstermektedir. Yaşayabilmek için kendilerini savunma dışında

Adıgeler, dünyada hiçbir ulusa ve insanlara zarar vermemişlerdir. Ama bu

halka en ağır jenosid uygulanmıştır. Fiziki jenosid yeterli olarak görülmemiş,

kalan insanların % 90’ı da vatanlarından sürülmüşlerdir. Bu da yeterli olarak

görülmemiş, sağ kalanların üzerinde günümüze kadar acımasız olarak süren

bir “Kültürel Jenosid” uygulanmıştır. Bu da yeterli bulunmamış ki, tam da

diyasporada kültürel bakımdan nefes alabilecekleri bir sırada, bir takım gizli

temaslarla “Slav Yazısı” prangasının diyasporadaki insanlara da vurulması

sağlanmıştır. Şimdi ise, bu pranga sayesinde Çerkes Kültürü’nün ihyâ olacağı

söylenerek Çerkes Toplumu ile alay edilmektedir!..

. Dünya’daki bilim insanları ve akademisyenler; Çerkes Dilleri’ne ve Çerkes

Kültürü’ne sahip çıkmazlarsa, kısa bir zaman içinde bu diller ve Çerkes Kültürü

dünyadan tamamen silinecektir. Çerkesler’in, dillerini ve kültürlerini yaşatmak

için önlem alabilmeleri mümkün değildir. Çünkü; sadece Rusya’da kanunla

yasak konulmakla kalınmamış, bir takım gizli temaslarla “yazı prangası”nın

diyasporada da bu insanlara vurulması sağlanmıştır. Slav Yazısı teknik olarak bu

dillere uymasa da, Çerkesler Slav Yazısı’nı kullanmak zorundadırlar. Bunun

anlamı şudur: Çerkesler; dillerinin ve kültürlerinin ölümünü, elleri bağlı olarak

seyretmek zorundadırlar. Ne kadar haksız ve hazin bir durum?!.

. Değerli akademisyenlere, bilim insanlarına ve vicdanı olan bütün aydınlara

soruyorum: Lütfen aynı haksızlığın size yapıldığını düşünün! Öyle bir dünyada

siz mutlu olabilir misiniz?!. Konunun çok üzücü olan bir tarafı da; Avrupa ve

dünyanın diğer ülkelerindeki bilim insanlarının, akademisyenlerin bu kültürel

jenoside ses çıkarmamaları ve Türkiye’deki akademisyenlerin ise bu kültürel

jenoside katkıda bulunmalarıdır. Kanaatime göre Çerkes Dilleri ve Kültürü;

dünya ülkelerine ve insanlığa zararlı değildir. Tam aksine dünyaya güzellikler,

moral değerleri, insanlık değerleri, güzel duygular ve sanat katmaktadır...

Bu nitelikleri taşıyan Çerkes Kültürü’nün ve onun dili olan Çerkesçe’nin

yaşamaması mı gerekiyor?!.

. Çerkes Dilleri ve Çerkes Kültürü’nün yaşayabilmesi için onun, ilk önce

teknik olarak kendisine hiç uymayan “Slav Yazısı” prangasından muhakkak

kurtarılması gerekmektedir. “Slav Yazısı'nın Çerkes Dilleri’ne uymadığını"

Kafkasya'daki kimi cesaretli Çerkesler de açıkça ifade etmektedirler. Ama her

ne hikmetse, Slav Yazısı'nın bu dillerde kullanılmasına devam edilmesi için

bizim akademisyenlerimiz başta olmak üzere ısrar edilmektedir. Âdeta "Slav

Yazısı'nın Adıgece'yi boğmasına seyirci kalınması ve hatta marifetli kişi ve

kuruluşlarca kültürel jenoside katkıda bulunulması" için tüm dünya anlaşmış

gibidir. Ne diyelim hayırlısı olsun…

. Kanaatime göre yanlış yapılmaktadır! “Kültürel Jenosid”i uygulayanlar ile

ona çanak tutanlar, aslında kendi çukurlarını kazmaktadırlar!.. Biraz etraflıca

düşünüp yeterli bir inceleme yaparlarsa, uygulamalarının yanlış olduğunu net

olarak görebilirler!.. Gene de tutumlarında ısrar edeceklerse, kendileri bilirler…

Demek ki onlar, GRİ BİR DÜNYAYI tercih ediyorlar. Bu durumda onlara,

“GRİ DÜNYANIZ SİZLERE HAYIRLI OLSUN!..” demekten ve iyilikler

dilemekten başka yapılabilecek bir şey yoktur… Artık içi boş sözlere kanıp

umutlanmamalıyız…

. Madem bu dillerin ve kültürün yaşaması sahiden istenmiyor, o halde niye bu

insanlar boş yere oyalanıyor?!. Onların zamanları kendilerinden niye çalınıyor?

Bu insanlara dürüst davranılsa da, “Artık Çerkesçe’nin ve Çerkes Kültürü'nün

yaşatılmasına gerek duyulmadığı” kendilerine söylense ve ona göre davranılsa

daha doğru ve etik bir hareket olmaz mı?!. Çerkesler, kendilerine dürüst olarak

davranılmayı da mı hak etmiyorlar?!.

. Adıge Toplumu'ndan bir kişi olarak; Türkiye'nin ve Dünya'nın akademik

çevreleri ile dilbilim insanlarına şunu söylemek istiyorum:



. ÇERKES KÜLTÜRÜ’NÜN ÖLMESİ; SİZLER İÇİN, HERKES İÇİN VE

DÜNYA İÇİN HİÇ DE İYİ OLMAYACAKTIR!..



. Yılmaz Özcan

. 29.11.2014