Türkiye’ye biçilen rol… - Necdet SİVASLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Türkiye’ye biçilen rol… - Necdet SİVASLI
Tarih: 27.09.2014 > Kaç kez okundu? 2749

Paylaş


BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com



Türkiye’ye biçilen rol…



IŞİD’a karşı Amerikan’ın önderliğinde oluşturulan “çekirdek koalisyon”

içinde Türkiye önce aktif görev almamıştı. Ya da böyle bir algı

operasyonu yayıldı. Daha sonra Cumhurbaşkanı’nın New York ziyareti ve

ikili görüşmeler sonunda Türkiye politikalarında (U) dönüşü yaptı.

Erdoğan yaptığı açıklamada “Askeri dahil, her türlü desteğe hazırız”

dedi.

Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. IŞİD’a karşı

operasyonların başlamasından önce yazdığımız bir yazıda “Türkiye’yi

kara operasyonuna sürükleyeceklerdir” demiştik. Suriye ve Irak’daki

IŞİD hedeflerinin havadan vurulmasından sonra kara harekâtının şart

olduğu açıklanmıştı.

Hatta Türkiye’ye gelen Amerikalı yetkililer “Türkiye ile anlaştık.

Üzerine düşeni yapacaktır” demişlerdi.

Karadan süpürme operasyonlarını Peşmerge ve Irak güçlerinde yapılacağı

söylenmişti. Bu güçlerin bırakın süpürme operasyonunu, u anda

kendilerini koruyacak güçleri bulunmuyor. Amerika ve Batı bunu

bilmiyor mu? Bölgede, bu işi en iyi şekilde yapacak olan tek ülke

Türkiye’dir. Bu nedenle de Türkiye’ye bastırdılar ve biçilen rolü

üstlenmemizi dikte ettirdiler.

Bizimkiler, IŞİD’ın elindeki rehineleri bahane ederek açıklama

yapmaktan kaçındılar ama Türkiye’ye biçilen görev eninde sonunda

yerine getirileceğini de biliyorlardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’taki temasları sonunda her şey

netliğe kavuştu. Erdoğan’ın, dönüşte yaptığı açıklamalarda “Elimiz

kolumuz bağlı duramayız. IŞİD tehlikesi sınırımıza dayanırsa kara

operasyonu yaparız. Askerimiz bugünler için vardır” diyerek Türkiye’ye

biçilen görevi sınırlı da olsa dile getirmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hudutlarımızı korumak durumundayız” diyor.

Doğru da söylüyor. Hudutlarımız 3 yıldan bu yana delik-deşik olmuş,

bugün mü korumak aklımıza geliyor? PYD ve IŞİD kurşunları hududu

aşıyor,topraklarımıza düşüyor,masum insanlar ölüyor, okullar tatil

ediliyor,evler boşaltılıyor. Yıllardır film seyreder gibi bunları

izlemiyor muyuz?

Peki, ne oldu da birden bire böyle bir değişikliğe gidiliyor?

Sınırlarımızın güvenliğinden söz ediliyor. Zaten sınırlarımızda

güvenlik mi kaldı? Tel örgüleri bile yerle bir ederek Suriye’ye

geçenler mi, Suriye sınırından ülkemize elini kolunu sallayarak

gelenler mi, sınır boylarımızdaki çatışmalarda topraklarımıza düşen

bombalar mı, kurşunlar mı bugüne kadar tehlikeli olmadı? İnsanlarımız

bile hayatını kaybetti. Daha ne olması bekleniyordu?

Bugün sayıları 3 milyonu bulan sığınmacılar nereden geldi? Kaldı ki

bunların yarısının kayıdı bile bulunmuyor. Türkiye’nin hemen her

tarafına yayılan bu sığınmacılar yüzünden huzurun ve barış ortamının

büyük ölçüde yara aldığını defalarca söylemeye gerek var mı?



IŞİD, kapı komşumuz olmadı mı? PKK’nın Suriye kolu PYD’nin bayrakları

sınır boylarımızda görülmüyor mu? Her türlü kaçakçılığın,

teröristlerin geçiş noktası olarak Hatay ve diğer Suriye sınır

bölgelerimiz gösterilmiyor mu? Türkiye aleyhindeki iddiaların uçunu

göremiyoruz.

Bizi bir gün, Ortadoğu’daki bu bataklığa sokacaklarından hep endişe

ettik. Yapılanların yanlışlığını vurgulamaya çalıştık. Suriye

konusundaki yanlış politikaların faturasını günün birinde ödemek

durumunda kalacağımızı da biliyorduk. Bugün, ne yazıktır ki bu noktaya

gelmiş bulunuyoruz. Türkiye, öyle görünüyor ki ön cephede bulunacak.

Amerika ve Batı tarafından Türkiye’ye biçilen rol budur.

Halen, “Esad rejimine gereği yapılacaktır” deniliyor.

Ortadoğu’da haritalar değiştikten, Türkiye’ye biçilen rol yerine

getirildikten, ülke bölünme noktasına taşındıktan sonra Suriye’deki

rejim değişse ne olur, değişmese ne olur?

Şimdi, biz de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şunu anımsatalım:

Yıllardır PKK ile mücadele dildi, Kandil yuvaları havadan bombalandı.

Sonuç alınamadı. Askeri uzmanlar “ Kara harekâtı olmadıkça sonuç almak

mümkün değildir” dediler. Ortadoğu uzmanları da aynı görüşleri dile

getirdiler.

Bugün sınırlarımızdaki tehlikeden söz edenler, sınır güvenliğinin

sağlanması için gerekeni yapacaklarını söyleyenler, PKK’lıların

Kandil’den Türkiye’ye sınırdan girdiklerini bilmiyorlar mıydı? Eylem

yapan teröristler, yeniden sınırdan sızıp Kuzey Irak’a geçmiyorlar

mıydı?

Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yapılan kaçakçılık sınırdan yapılmıyor mu?

Bugüne kadar bunu önleyebildik mi?

Kandil’e kara harekâtından kaçanlar, bugün IŞİD konusunda bakınız neler diyor:

“IŞİD, sadece hava operasyonu ile bitmez. Karanın girmediği yer kalıcı

olmaz. Sınırımıza tehdit olursa askeri operasyon yapılacaktır. TSK

böyle anlarda gereklidir.”

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com