Sığınmacılar için Devletin Bir planı olmaz mı?... - Necdet SİVASLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Sığınmacılar için Devletin Bir planı olmaz mı?... - Necdet SİVASLI
Tarih: 22.09.2014 > Kaç kez okundu? 2710

Paylaş


BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com



Sığınmacılar için Devletin

Bir planı olmaz mı?...



Suriye sınırından Kobani’deki IŞİD şiddetinden kaçarak ülkemize gelen

sığınmacı sayısının birkaç gün içinde 100 bini aştığı bildiriliyor.

IŞİD’ın zulmünden kaçan Suriyeli Kürtlerin gelişi halen devam ediyor.

Bunun bu sayı ile de sınırlı kalmayacağını sanıyoruz.

Sığınmacı sayısı göreceksiniz daha da artacaktır. Çünkü Amerikan

öncülüğünde bu örgüte karşı başlatılacak olan tep yekün hava saldırısı

sonrası, kaçanların ve sınıra doğru gelenlerin sayısı da aynı tempoda

fazlalaşacaktır.

Şimdi şu tabloya bakalım:

Böylesine bir sığınmacı dalgasının geleceği biliniyordu. Dikkat

edilecek olursa günlerce biz de konu ile ilgili yazdığımız yazılarda

buna değindik. Bunun böyle olacağı tahmin edilirken, Hükümet olanların

bu gelenler için bir planı ve hazırlığı yok muydu? Olmadığını da

yaşanan kargaşadan anlıyoruz.

Zaten ilk günde sınırın açılmaması, ardından bir gün sonra sınırın

açılması ve sığınmacıların gelmesinin sağlanması böyle bir planın ve

hazırlığın olmadığını da çok açık biçimde gösteriyor.

Bize ulaşan bilgilere göre sınırı geçip Türkiye’ye girenlerin hemen

hemen yarısını kaydı yapılamamış. Bu, çok önemsenmesi gereken bir

konudur. Çünkü gelenlerin önemli bir bölümünün izinsiz olarak büyük

kentlere doğru yola çıkması ve dağılması gelecek için çok daha

sıkıntılara neden olabilecektir.

Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey olmaz, buna izin de verilmez.

Biz, öncelikle insani yönden gelenlere kucak açmak durumunda

olduğumuzun bilincindeyiz. Böylesine dalga dalga gelen bir sığınmacı

akınında dış dünyanın, BM’nin ve insani yardım kuruluşlarının da daha

önceden harekete geçirilmesi gerekirdi. En azından sınır bölgesinde

“tampon bölge” oluşturulup, gelen sığınmacıların bu bölgedeki

kamplarda barınmaları sağlanabilirdi.

Dikkat edin, dış dünya kılını kıpırdatmıyor. BM, güvenli, tampon

bölgeye “hayır” diyor. Bizi, kaderimizle baş başa bırakmışlar. Bu işe

bile şüphe ile bakıyoruz.

Dış dünyanın, Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü, huzurunu bozmak ve

ekonomisini çökertmek için adeta elele verdiği görüşümüzün güç

kazanmakta olduğunu da altını çizerek vurgulayalım.

İşin ilginç yanı, bağrımıza bastığımız bu insanlar kendilerini

toparladıklarında iş isteyecekler. Kayıtsız ve ruhsatsız çalışmaya

başlayacaklar. Dünyanın hiçbir ülkesinde kayıtsız ve ruhsatsız

olanlara iş verilmez. Biz, ucuz işgücü düşüncesi ile bunlara iş

vermeye kalkışacağız. Daha önce gelen sığınmacılarda bu konuda yaşanan

sıkıntıları unutmadık.

En son gelen haberlerde Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’ne gelen

sığınmacıların “Yakınlarımızın yanına gidiyoruz” diyerek buldukları

ilk araçlarla İstanbul, Ankara, Mersin ve Adana’ya akın etmeye

başladıkları yönünde. Zaten bu illerde sığınmacı rahatsızlığı

yaşanıyor. Yeni gelenlerle bu sıkıntıların daha da artması kaçınılmaz

olacak.

Suruç Belediyesi Başkanvekili Mustafa Demirtaş ise gidenlere yönelik

herhangi bir resmi işlem yapılmadığını belirterek, “Gelenlerden diğer

illere gitmek isteyenlerin herhangi bir izin almasına gerek

duyulmuyor. Herhangi bir kayıt da tutulmadığı için isteyen istediği

yere gidiyor” diyor.

Devlet, sığınmacıların kayıtlarını tutmaz mı? Kayıtı olmayanların

kampların dışına çıkması önlenemez mi? Bunun böyle olacağı bilinirken,

beklenirken bu kadar hazırlıksız, bu kadar acemice iş yapılır mı?

Kimin eli kimin cebinde belli değil. Gelenlerin kaç kişi olduğu,

nereye gittiği bilinmiyor. Kargaşa halen bütün hızı ile sürüyor. Açık

söyleyelim, biz bu işin sonunu iyi görmüyoruz.

Suriye sınırı boyunca tampon bölgeyi gerekli ve olmazsa olmaz

görüyoruz. Bugüne kadar ülkemize gelen sığınmacıların da BM şemsiyesi

altında bu kamplara barınmalarının sağlanması gerektiği görüşünü

savunuyoruz. Eğer, Türkiye’nin gücü ve becerisi varsa, BM’de bu tezini

kabul ettirmeli ve bu işe de daha fazla zaman kaybedilmeden

başlanılmalıdır.

Bugün, sığınmacılar konusunda çok sorumsuzca ve tehlikeli adımlar

atılıyor. Bunların sıkıntılarını geçen zaman içinde her alanda

göreceğiz ve yaşayacağız.

Gelenlerin yanı sıra, bundan sonra gelebilecekleri de hesaplamak ve

göz önünde bulundurmak durumundayız. Bu yükü, Türkiye kaldıramaz.

İçeride başlayabilecek huzursuzluğun boyutlarının büyümesinin nasıl

bir patlamaya hazır bomba olabileceğini de görmek durumundayız.

Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda, en sağlıklı yolun tampon

bölge ve BM gözetiminde sığınma kamplarının olduğunu görürüz. Dünyanın

her tarafında bu işler böyle çözülüyor ve yürütülüyor. Biz, son derece

önemsediğimiz ve ülkemiz için tehlikeli gördüğümüz bu konuyu bizi

yönetenleri yeniden uyarmak ve önlem almalarını sağlamak amacı ile

dikkatleri bu yöne çekmeyi kendimiz için bir görev sayıyoruz.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com