“Düşmanımın düşmanı dostumdur…” - Necdet SİVASLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









“Düşmanımın düşmanı dostumdur…” - Necdet SİVASLI
Tarih: 24.08.2014 > Kaç kez okundu? 2943

Paylaş


BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com



“Düşmanımın düşmanı dostumdur…”



Amerika’lı gazeteci James Foley’ın IŞİD tarafından infaz edilmesi ve

videosunun yayınlanması Amerika’yı IŞİD’a karşı ayağa kaldırdı. Daha

önce Kuzey Irak’ta Erbil kapılarına dayanan IŞİD karşısında Kürtlere

destek veren ve Musul’daki Barajı IŞİD’dan kurtaran Amerika, şimdi bu

örgütü tamamen yok etme planları yapıyor.

ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel ile Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey

baş başa verdiler ve IŞİD’ı nasıl yok edeceklerinin planlarını

yaptılar. İkilinin ortak görüşünü yansıtalım:

“IŞİD ile sadece Irak’ta savaşılması yeterli olmayacaktır. Örgütün

Suriye’de bulunan kısmı hedef alınmadan IŞİD yenilmiş sayılmaz. Bu

nedenle bu örgütün Suriye’deki kolunun da bitirilmesi gerekiyor.”

Bu görüş neyi gösteriyor? Artık, 3 yıl önce devrilmesi gündemde olan

Suriye Devlet Başkanı Esad ile Amerika’nın ve Batı’nın işbirliği

yapmasının gündeme geleceğini gösteriyor. Batılı gözlemciler “Esad’ın

terörist gruplara karşı mücadele verdiği şimdi daha iyi anlaşılmıştır”

diyorlar. Aynı görüşlere Amerikalı askeri yöneticiler de “Düşmanımın

düşmanı dostumdur” diyerek katılıyorlar.

Söylemek istediğimiz şudur:

Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi, 3 yıl önce devrilmesi için Esad

karşıtlarına destek verdiler. IŞİD’ın bugünkü konuma gelmesinde de

etkin rol oynadıkları iddia ediliyor. Şimdi, bu politikaların tamamen

iflas ettiği, Esad’ın ülkedeki konumunu güçlendirdiği, Amerika ve Batı

ile de ilişkilerini eski düzeye getirebileceği görülüyor. Özetle,

artık rüzgâr ters esmeye başladı.

Bütün bunların iyi hesap edilmesi gerekirdi. Ortadoğu gibi kaygan

zeminde günlerin ne getireceğini, ne götüreceğini günlük hesaplara

bağlamak gibi bir yanlışlığın içine düşmememizi sağlayacak önlemlerin

alınması gerekiyordu. Dikkat edilecek olursa, Suriye’yi bombalamaya,

Esad’ı devirmeye hazırlananlar bugün Esad ile işbirliği kurma peşine

düştüler. Çıkarları bunu gerektiriyorsa hemen yapıyorlar. Körü körüne

bir politikadan uzak duruyorlar.

Amerikalı askeri yetkililer bakınız neler diyor:

“Irak, ya da herhangi bir yerde çıkarlarımıza gelen tehditleri ber

taraf etmek durumundayız. Amerika bunun için hazırlıklıdır. IŞİD, Bir

terörist gruptan öteler. İdeoloji ile sofistike bir askeri beceriyi

birleştirmişler. Muazzam finanse ediliyorlar. Bu, bizim bugüne değin

gördüklerimizin hepsinin ötesinde. Ama Amerika olarak eninde sonunda

bunların sonunu getirecek güçteyiz. IŞİD’ın ne kadar korkunç olduğu

son aylarda iyice netleşti. “

Batı, bu işlere nasıl bakıyor? İngiltere ve Fransa’nın Suriye’ye ve

Esad’a bakışı nasıl? Kısaca bunlara da değinelim:

İngiltere, Fransa, Almanya gibi Batı dünyası “Suriye’de terörist

gruplara karşı bir askeri müdahale yapılacaksa, bu Esad ile işbirliği

sağlandıktan sonra gerçeklemelidir” görüşünü savunuyor. Avrupa’nın

etkin gazetelerinde yazı yazan Ortadoğu uzmanları da aynı görüşleri

paylaşıyor.

Hatta Batılı bazı dışişleri Bakanları “Suriye’deki IŞİD’ı vurmak için

Esad’dan izin alınması zorunludur. Esad ile işbirliği yapılmadan bu

işlerin üstesinden gelinmesi zordur” diyorlar. Bütün bu gelişmeler

Amerika ve Batı’nın Esad’ın kapısını çalacakları anlamına gelmektedir.

Bu görüşler Esad’a güç verecektir, ülke içindeki konumunu sağlamlaştıracaktır.

Zaten, Esad, 3 yıldır “Terörist gruplarla, dışarıdan ithal edilen ve

ülkeye sokulan, desteklenen Suriyeli olmayanlarla mücadele veriyoruz”

diyor. Açıklamalarında da Türkiye’yi suçlayarak” Terörist gruplara

destek veriyorlar” diyor.

Esad, açıklamalarında Suriye halkının kendileri ile bir hesaplarının

bulunmadığını, Türkiye’ye giden sığınmacıların da ülkelerine dönmeleri

çağrısında bulunuyor. Suriye yönetimi” Ülkeden kaçanlar yönetimden

değil, terörist gruplardan canlarını kurtarmak için kaçmaktadırlar”

açıklamasını yapıyor.

Özellikle İslami cihatçılara Türkiye’den destek verilmesi, Amerika

yönetimini de rahatsız etmiş, Başkan Obama bu konuda Türkiye’nin

dikkatini çekmek durumunda kalmıştı. Bugün gelinen noktaya

baktığımızda Suriye politikalarında Amerika ile Türkiye’nin ters

düştüğünü de görmekteyiz.

Bir önemli nokta da şudur:

Amerika, bir yandan da Kuzey Irak Kürtlerini silahlandırıyor. Bu

silahlar Kürtler kanalı ile PKK’ya da gidecek. Çünkü Barzani “IŞİD’a

karşı mücadelede PKK’nın varlığı önemli” açıklamasını yaptı. Eğer,

düşmana karşı bir mücadele verilecekse ve bu mücadelenin içinde PKK da

varsa, bu silahların dolaylı yollardan bu örgüte verilmesi de doğal

sayılacaktır.

Şimdi, PKK’nın eline geçeceği tahmine edilen bu silahların, günün

birinde bize dönebileceği tahminleri de yapılıyor. Bu nedenle biz, her

zaman Ortadoğu’da politikaların her ana değişebileceğini, bu kaygan

zeminde ayakta durabilmek için çok dikkatli ve çok yönlü politikalar

oluşturulması gerektiği her zaman savunduk, bugün de bu görüşteyiz.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com