Afganistan Türkleri Hakkında - Derleyen: Elnur Hasan MİKAİL - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Afganistan Türkleri Hakkında - Derleyen: Elnur Hasan MİKAİL
Tarih: 26.09.2009 > Kaç kez okundu? 8377

Paylaş




Nüfus : 1.800.000

Bulundukları başlıca şehirler: Farab, Belh, Samamgan, Kunduz, Tahkar ve Budaksan

Bölgedeki Türk toplulukları: Özbekler, Türkmenler, Kazaklar ve Kırgızlar

Siyasi ve idari konumları: Afganistan “da sürekli iç savaş yaşandığından durum belirsiz. Ancak Özbek General Raşid Dostum komutasındaki Özbekler ; Taliban vb. gruplara karşı mücadele vermektedirler . Afganistan”da Türk dilini konuşanlar genel nüfusun % 1 O”unu kapsarlar. Türkçe burada üçüncü sırada dil grubudur. Afganistan”da sağlıklı bir nüfus sayımı yapılamadığı için verilen değerler tahminidir.





Nüfusları 1.800.000 civarında olup yaşadıkları şehirler, Farab, Belh, Samangan, Kunduz, Tahhar ve Bedahşan”dır. Bunlar Özbekler, Türkmenler, Kazaklar ve Kırgızlar olarak alt gruplara ayrılmış olup sürekli bir iç savaşın yaşandığı ülkede durumları belirsizdir. Ancak Özbek General Raşid Dostum komutasındaki Özbekler, Taliban vb. gruplara karşı mücadele vermektedirler.





Afganistan”da Türk dilini konuşanlar genel nüfusun % 10”unu kapsarlar. Türkçe burada üçüncü sırada dil grubudur. Afganistan”da sağlıklı bir nüfus sayımı yapılamadığı için verilen değerler tahminidir. Afganistan”daki Türk grupları şunlardır;

Özbekler: Afganistan”da, Farab, Belh, Mezar-ı Şerif, Samangan ve Kunduz”da yaşamaktadırlar. Sayıları 1 ile 1.5 milyonu bulduğu sanılmaktadır. Çiftçilikle ve hayvancılıkla uğraşırlar.

Türkmenler: Ülkenin Kuzeybatısında yaşarlar. Tahmini sayıları 200 bin civarındadır. Bunlar Teke, Şalar, Sarık, Çekra, Mavrı, Tarık aşiretleridir. Genellikle göçer vaziyette yaşamaktadırlar.







Kırgızlar: Afganistan”ın kuzeybatısında Tahhar ve Bedahşan bölgelerine yerleşmişlerdir. Sayıları 90 bin civarındadır. Büyük çoğunluğu hayatlarını göçebe olarak sürdürmektedirler.

Kazaklar : Sayıları azdır. Tamamı göçebe olarak yaşarlar. Çin bölgesinden göçebe olarak geldikleri zannedilmektedir.Afganistan”da Türk dili konuşanların okuma-yazma oranları çok düşüktür. Ekonomileri pamuk ve şeker pancarına dayanmaktadır. Ayrıca hayvancılık önemli bir yer tutar. Karakul koyunu ve el halıcılığı revaçtadır.



AFGANİSTAN TARİHİN BAŞLANGICINDAN BERİ TÜRK YURDUDUR



Afganistan tarihin başlangıcından beri, Türk Yurdudur. Tarihte binlerce yıl boyunca bu bölgede pek çok Türk Devleti kurulmuş ve adaletle hükmetmiştir.



Tarihin, bilim adamlarının ve bizlerin bildiği bu gerçek son seksen sene içinde defalarca inkar edilmeye veya gözden uzak tutulmaya çalışılmıştır. Ancak Afganistan”ın bütününde MÖ.125-MS.40 Saka Türkleri, MS 40-425 Kuşanlar, MS. 425-566 Akhunlar hüküm sürmüşlerdir. 7. Asrın sonlarına doğru burada İslamiyet çok hızlı bir şekilde yayılmıştır. Araplarla savaşan Teginşahlardan sonra 10. Asırda Gazneli Türklerin önderliğinde gene bir Türk Devleti kurulmuştur. Gazneli Sultan Mahmut zamanında (999-1030) Afganistan”daki Müslüman Türk nüfusu İslamı Hindistan”a kadar yaymıştır. 1040 yılında Gazneli hakimiyeti yerini birbaşka Türk Devleti olan Selçuklulara bırakmıştır. 12.asırda bölgede Harzemşahlar daha sonraları ise Büyük Timur Devleti, Babür Devleti, Avşarlar, Türkistan Beylikleri, Astrahanlar ile yakın zamana kadar Afganistan”da mutlak Türk hakimiyeti yaşanmıştır. Ancak bölgede en son Türkistan Beylerinden olan Şerif Han öldürülünce (1887) Türk hakimiyeti zayıflamaya başlamaktadır.



Neticede1800”lü yılların sonuna doğru, Çarlık Rusyası ile Büyük Britanya Krallığı, sömürge bölgeleri arasında, hakimiyet sahasını ayırması amacı ile Afganistan diye bir tampon devlet kurulmasına karar verdiler. Bu bölüşüme göre Çarlık Rusyası Türkistan coğrafyasında, Büyük Britanya İmparatorluğu Hindistan”da emperyal emellerini gerçekleştireceklerdi. Bu iki hakimiyet sahası arasında da, yönetiminde İngilizlerin denetimindeki Peştunların hakim olacağı bir tampon devlet olan Afganistan böylece oluşturuldu. Bölgede binyıllardır hüküm süren Türk varlığı böylece artık devre dışı bırakılmaya başlıyordu. Günümüze kadar da bu yaklaşım hep böyle olmuştur. Her zaman için dış güçlerin himaye denetim ve yönlendirmesindeki çeşitli Peştun gruplar iktidarda tutularak, bölgenin asıl sahibi olan Türklere herhangi bir söz hakkı verilmemiştir. Afganistan da yaşayan Türkler sindirilmeye, yok edilmeye, soykırıma tabi tutulmaya çalışılmıştır.

AFGANİSTANDA YAŞAYAN SOYDAŞLARIMIZ AFGAN OLARAK ADLANDIRILAMAZLAR

Bütün bu anlattıklarımızdan sonra üzülerek görmekteyiz ki günümüzde Afganistan”daki Türk varlığı bazı kötü niyetli veya bilinçsiz yaklaşımlarla Afgan kimliği ile tanımlanmak ve Afgan ismi ile tanıtılmak istenmektedir. Afganistan”da yaşayan Türklere Afgan denemez, zira Afgan = Peştun demektir. Afganistanda yaşayan diğer milletlere olduğu gibi Türklere de en büyük zulüm soykırım baskı hep bu Afgan = Peştun gruplar tarafından yapıldığı için Türk”e Afgan demek bir şekilde hakaret manasına da gelir.



Bizler buradan Türkiye ve tüm dünya kamuoyuna duyururuz ki burası tarihten beri gelen adıyla Güney Türkistan”dır Horasandır. Şu anda, burada ezelden beri var olarak yaşamakta olan kardeşlerimiz, kendi yurtlarında yaşama savaşı vermektedirler.



Bu topraklara Türkler sonradan gidip yerleşmiş değillerdir. Bu topraklar bizzat Türk Milletinin tarihte varoluşu ile eşdeğer bir zamana sahip olarak, Türk”e yurtluk yapmıştır ve bundan böyle de yurtluk yapmaya devam edecektir. Bu topraklarda oldukça medeni insanlar yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Bakmayın, şu anda çağdışı bir yönetim iktidarda olabilir ancak bu günler geçecek ve gene medeni bir hayat tarzı egemen olacaktır.

AFGANİSTANDA TÜRKLER NÜFUSUN 3”TE 1”İNİ OLUŞTURMAKTADIR

Bu gün Afganistan nüfusunun 3”te 1”lik bölümünü Türkler oluşturmaktadır. Bu kardeşlerimiz, dili ile, kültürü ile, hayatı, yaşayış şekli ile Türk Dünyasının ayrılmaz parçasıdırlar. Ayrıca Afganistan Türkleri tarihi hakikatler ve nüfus yoğunluğu ile Afganistan”ın asli unsurlarındandır. Kesinlikle azınlık veya etnik grup olarak adlandırılamazlar.

Afganistan”ın 28 vilayetinden en az 12”si ekseriyetle Türklerin yaşadıkları vilayetlerdir. Afganistan”da Türklerin yaşadığı bölgeler yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından oldukça zengin olup, özellikle tarıma çok elverişli ovalık arazi olduğu için, yerleşime ve yoğun bir nüfusu barındırmaya müsaittir. Haritaya bakılırsa diğer bölgeler genellikle dağlar ve çöllerden oluşmaktadır. Bu nedenle özellikle Peştunları Afganistan”da sayı olarak yüksek gösterme çabaları gerçekçi olmaktan uzaktır. Zira Peştunların iddia edilen nüfus sayısına göre dağlarda ve çöllerde hayatlarını idame ettirebilme imkanı, yerleşme imkanı fiilen imkansızdır. Afganistan”da Peştunların çoğunluğu teşkil ettiği iddiası sadece bu güçleri egemen kılabilmek için uydurulmuş bir yalandır. Eğer uluslararası bağımsız bir kuruluş tarafından sağlıklı bir nüfus sayımı gerçekleştirilirse bu gerçek net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Türkler nasıl Afganistan coğrafyasının geçmişinde söz sahibi olmuşlarsa, Afganistan”ın bugünü ve yarınında da önemli oranda belirleyici olmaları gerekmektedir. Kimse Afganistan Türklerini dışlayan bir çözüm veya plan yapmaya kalkmamalıdır.

AFGANİSTAN”DA YAKIN TARİHTEN İTİBAREN BAZI IRKÇI PEŞTUN UNSURLAR BÖLGEDE DIŞ GÜÇLERİN ETKİSİ VE KONTROLÜ İLE İKTİDAR YAPILMIŞLARDIR

Afganistan”da Yakın tarihte krallık yönetimleri ile kendini gösteren istibdat, baskı ve şiddet, asimilasyon, devam eden süreçte, değişik rejimlerde de varlığını sürdürmüştür. Günümüzde ise bu istibdat ve şiddet artık o kadar büyük bir boyut almıştır ki, Bir Taliban belası tüm Dünya Düzenini bozmaya kasdetmiştir. Geçmişte ve günümüzde yönetime hakim olan Peştun güçlerin ortak noktaları sürekli olarak dışarıdan destek almaları, baskı ve şiddet uygulayarak insan haklarını ihlal etmeleri ve koyu bir Peştun ırkçılığı yapmalarıdır. Bu ise Afganistan”da barış ve istikrarı bozan en önemli unsurdur.

Bu gün Dünyaya, bu kadar umarsızca bakan, insanlara ve insani değerlere hiç bir önem vermeyen her türlü şiddeti, baskıyı ve cinayeti gözü kapalı işleyebilen bu insanlar topluluğunun, içinde yaşadığı topluma, ülkeye ve ortak kader paylaştığı halka nasıl davrandığını düşünmek hiç de zor değildir.

"Alıntı"