DIŞ GÜÇLER SURİYE’DE ÇATIŞMALARIN UZAMASINI İSTİYOR… - Necdet SİVASLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









DIŞ GÜÇLER SURİYE’DE ÇATIŞMALARIN UZAMASINI İSTİYOR… - Necdet SİVASLI
Tarih: 15.06.2013 > Kaç kez okundu? 3455

Paylaş


BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVALI



e.mail: necdetes@mynet.com



DIŞ GÜÇLER SURİYE’DE ÇATIŞMALARIN



UZAMASINI İSTİYOR…



Suriye’de iç çatışmaların boyutu giderek büyüyor ve yayılıyor. Başta Amerika olmak üzere, tüm dış güçler Suriye’deki çatışmaların devamlılığından yana tavır alıyorlar. Buradaki bütün hedef, tarafların güç yitirmesi olarak değerlendirilebilir. Dikkat edilecek olursa, Hizbullah Amerika, İsrail ve bazı dış güçlerin belalısı bir örgüt olarak biliniyor. Hizbullah, şimdi Esad’ın güçleri ile birlikte Suriyeli muhaliflere karşı savaşıyor. Bu savaşta Hizbullah ne kadar insan yitirir, güçünü azaltırsa bu Amerika ve İsrail’in lehine bir gelişme olacaktır.



Buradaki bütün incelik, iç çatışmaların uzayarak sürmesidir. Bunun için de Esad’ın ömrü uzadıkça, muhaliflerin de yerlerde sürünmemesi gerekiyor. Dış güçler, Suriye’de iki tarafın da ne galip gelmesini, ne de yenilgiye uğramasını şu aşamada istemiyor. Bu nedenle, Esad’ın bazı kaleleri geri alması ve muhalefeti n zayıflamasının görülmesi üzerine, muhaliflere olan destek hemen artırılıyor.



MÜSLÜMANLARI KIRDIRIYORLAR



Konu ile ilgili olarak daha önceden de yazdık ve uyardık. Dış güçler, Müslümanları birbirine kırdırıyor. Bu kirli oyunda tek bir silah atmıyorlar, tek bir askerlerini kullanmıyorlar. Suriye’deki çatışmalarda ölenler, yaralananlar hep Müslüman kitlelerdir. Yakılan, yıkılan yerler Müslümanlara aittir. Kendi çıkar ve amaçları için Müslüman güç ;leri kullanıyorlar. Türkiye’yi, dış güçlerin bu kirli oyunlarının içinde olduğu için Başbakan’ı da, Dışişleri Bakanı’nı da hep bunun için eleştiriyoruz. Kaldı ki, Suriye’deki gelişmelerin nereye dayanacağı, bu ateş çemberinin nerelere yayılacağını söylemek bile bugün için imkânsız görünüyor.



Hizbullah’ın Esad güçleri ile birlikte, muhaliflere karşı mücadelesinde muhalifler güç yitirdiler ve zor durumda kaldılar. Amerika, bunu görünce harekete geçmeye başladı. Muhaliflere daha fazla desteğin yapılması, silah yardımının artırılması gerektiği gerekçesi ile ard arda kararlar çıkarıldı. Yukarıda da vurguladığı mız gibi Suriye’deki iç çatışmalarda dengelerin kurulması gerekiyor.



ABD “KIRMIZI ÇİZGİ”Yİ ANIMSADI



Muhaliflere çeşitli desteğin verilmesi için bir gerekçenin de olması gerekmiyor mu? Bu gerekçe de bulundu. Beyaz Saray, Suriye’de Esad rejiminin sarin sinir gazı dahil kimyasal silah kullandığını teyit etti. Bu silahlarla düzenlenen saldırılarda da şu ana kadar 100-150 kişinin hayatını yitird iği belirtildi. Beyaz Saray “Kırmızı çizgisi” olarak gösterdiği kimyasal silah kullanımı konusunda yeni bulgulara ihtiyaç olduğunu daha önce belirtmişti.



Aslında, Başbakan Erdoğan Amerika gezisinde Obama ile yaptığı görüşmede bir dosya dolusu belge ve bilgiyi vermiş, Esad güçlerinin kimyasal kullandıklarını söylemiş ancak Obama “Şu anda bunun daha çok kanıtla ispatlanmış olması gerekir” diyerek “Kırmızı çizgi”de frene basmıştı. Amerika, ne zaman nasıl hareket edeceğinin zamanlamasını da çok iyi yapıyor. Şimdi muhaliflerin zor durumda kalması ile birlikte “kırmızı çizgisini” de anımsamış bulunuyor. Bu da Suriye’de taraflar arasında dengenin bozulmaması için atılan bir adımdır. Sonuç itibari ile çatışmaların sürmesi, Müslümanların birbirini boğazlaması, düşmanların güç yitirmesi gerekiyor. Çıkarları uğruna bunu da yapıyorlar ve sonuç da alıyorlar.



YENİ BİR POLİTİKA OLUŞTURALIM



Biz, Suriye’deki iç çatışmaların uzamasından en fazla etkilenen ve zarar gören ülkeyiz. “Esad rejimi birkaç ay sonra çökecek” diyerek işin üzerine balıklama atlamakla da dış politikada onarılması güç bir hataya imzamızı attık. Eğer, dış güçler bu kirli savaşın uzamasından yarar sağlıyor, bunun i&cce dil;in çaba gösteriyorlarsa, biz de kendi çıkarlarımızı ön plana alarak Suriye politikalarımızı yeniden oluşturmak durumundayız.



Suriye’den gelen sığınmacılar, onların onlarca sorunu, sınırımızın yol geçen hanına dönmesi, Suriyeli Kürtler ve PKK konusunda yaşananlar, Suriye konusunda komşularımızla sorunlu hala gelmemiz, konu ile ilgili tek başımıza kalmamız bizi gelecekte çok daha sıkıntılara sokabilir. Biz, bu konuda silkelenmemiz, doğru olanı seçmek ve “zararın neresinden dönsek kardır” anlayışı ile hareket etmemiz gerektiği görüşündeyiz.



Suriye konusu, artık bizi aşmış, bölgesel sorun haline gelmiştir. Esad’ın arkasında Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerin olması sorunu daha da çıkmaza itiyor. Bütün bu gelişmeler iyi değerlendirdiğimizde, Suriye politikalarımızda yeni bir yol haritası çizmemizin de kaçınılmaz hale geldiğini görebilmekteyiz.