AVRUPA TÜRKLERİ VE AŞURE’NİN ÖNEMİ - Yakup TUFAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









AVRUPA TÜRKLERİ VE AŞURE’NİN ÖNEMİ - Yakup TUFAN
Tarih: 05.12.2012 > Kaç kez okundu? 3716

Paylaş


Avrupa’da yaşayan Türkler, her geçen gün biraz daha kültür değerlerinin ne kadar önemli olduğunun farkına varmaktalar. Biraz da hakim kültürün baskısı karşısında korunmak ve asimile olmak korkusu da bunu zorlamaktadır. Elbette kimliği korumak ve genç nesillere aktarmak konusunda inanç, kültür ve ananeler önemlidir. Kültür değerleri Avrupa Türkleri için hayati önem taşımaktadır. Anadolu’dan getirilen inanç, kültür, örf adet ve ananelerden biri de şüphesiz ki Aşure’dir.



Arapça’da “Aşara” diye ifade edilen “Aşure” Muharrem’in 10. günüdür. Hadis kitaplarından edindiğimiz bilgilere göre Allah (cc) bugün on peygambere on değişik ihsan ve ikramda bulunmuştur: Hz. Adem’in tövbesi kabul olmuş, Hz. İbrahim ateşten kutulmuş, Hz. Yakup oğlu Yusuf’a kavuşmuş, Hz. Eyüp şifa bulmuş, Hz. İsa göğe çekilmiş, Hz. Musa Fravun’dan kurtulmuş, Hz. Yunus balığın karnından kurtulmuş, Hz. Yusuf atıldığı kuyudan çıkarılmış, Hz. Davud’un tövbesi kabul edilmiş ve Hz. Nuh’un gemisi karaya (Cudi Dağı) oturmuştur. Aynı zamanda Aşure günü yürekleri dağlayan „Kerbela“ hadisesi vuku bulmuş ve Sevgili Peygamberimizin (sav) torunu Hz. Hüseyin Efendimiz şehit edilmiştir.



Bu kadar önemli hadiselerin meydana geldiği Aşure günü tarihten beri haklı olarak yad edile gelmiştir. Müslümanlar bugünlerde ibadetlerine daha bir başka önem vermişler, ecrini Allah’tan umarak daha fazla hayır ve hasette bulunmuşlardır.



Yarım asır önce Anadolu’dan Avrupa’ya göç eden Türkler, bir çok milli ve manevi günlerde olduğu gibi Aşure gününe de büyük bir önem vermekte ve onu yadetmekteler. Evlerde pişirilen Aşure, Müslüman komşulara olduğu gibi diğer kültür ve dinlere mensup olanlara da dağıtılıp, ikram edilmektedir. Ayrıca cami ve cemiyetlerde Aşure proğramları düzenlenmekte, resmi makanlar, STK yetkilileri ve başka din ve kültürden olan insanlar davet edilmektedir. Birlikte „Aşure“ yenmekte, günün mana ve anlamı ile ilgili bilgiler verilmektedir. Bu ananeleri yaşatmak bir yandan kimliğin muhavaza edilmesinde, genç nesillere aktarılmasında önemli bir faktör ulduğu gibi, toplumlar ve kültürler arası yakınlaşmada da önemli bir rol oynamaktadır.



Bu sene Avrupa’da bir ilk yaşandı. Belki de Türkiye’nin değişen yüzü Avrupa’ya sirayet etti. Özellikle Almanya’da Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği ve Başkonsolusluklar „Muharrem Orucu Açma Yemeği“ verdiler. Bu davetlerden birine ben de katıldım. Bölgemizde Düsseldorf Başkonsolosu Sayın Fırat Sunel Bey, Başkonsolosluk konutunda „Muharrem Orucu AçmaYemeği“ proğramı düzendedi. Proğramda verilen ikramla birlikte Sayın Fırat Sunel tarafından yapılan konuşmada, Muharrem aynın mana ve önemine değinildi ve elem „Kerbela“ vakası dile getirildi. Bununla birlikte Din Görevlisi- Hoca Efendi ve Alevi Dedesi günün mana ve önemine vurgu yaptılar. Söz alan Türk STK temsilcileri ise Avrupa Türkleri için bugünlerin, birlik ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunun altını çizdiler. Alevi temsilciler, devlet tarafından böyle bir proğramın düzenlenmesiden ziyadesiyle memnun kaldıklarını ve bu anı yıllarca beklediklerini ifade ettiler.

Düsseldorf’ta tertip edilen bu proğranda, devlet millet buluşmasında ve müslümanların (Alevi ve Sünni) kendi aralarında kaynaşmasında önemli bir adım daha atılmış oldu.



Avrupa’da faaliyet gösteren STK, bütün imkanlarını seferber ederek „Aşure“ proğramları düzenlediler. Cami ve cemiyetlerde, Alevi kuruluşlarında düzenlenen „Aşure“ proğramlarına katılan binlerce insana ‚Aşure’ ikram edildi. İslam’da Muharrem Ayı’nın önemi dile getirildi. Kültür, örf adet ve ananelerimiz, kimlik problemi yaşayan genç nesillere anlatıldı ve Avrupa Türkleri bakımından ananemizin yaşatılmasının hayati önemine vurgu yapıldı.



Gelecekte de Avrupa Türkleri erime ve asimilasyonu önlemek için inanç değerleri, kültürel değerler ve ananelerin yaşatılamasına büyük önem vermelidirler. Avrupa’da faaliyet gösteren kuruluşlar; sen ben demeden, Alevi Sünni, doğulu ve batılı, şucu bucu ayırt etmeden bir araya gelinmeli ve ortak hareket etme zemini oluşturulmalı. Aşure ve benzeri ananelerimizi yaşamak ve yaşatmak için ortak faaliyetler düzenlenmeli. Zira, Ramazan’da bizim, Muharrem de bizimdir. Allahımız bir, Peygamberimiz bir, Kuran’ımız da birdir. Ali(ra) bizim, Hüseyin (ra) bizim, Hasan da (ra) bizimdir…



Avrupa Türkleri’nin varlığı ne kadar önemli ise birliği de o kadar önemlidir. Esasen var olmanın şartı bir olmaktan geçmektedir. Allah Resulü(sav) bir Hadisi- Şerifinde: „Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır“ buyurmaktadır. Bu anlayış içerisinde; bir taraftan inanç, kültür ve ananelerimizi muhavaza etmek ve yaşamak konusunda gayret gösterirken, diğer yandan da birliği sağlamak ve ortak hareket etmek konusunda, büyük çaba sarfedilmelidir.



Aşure’nin mana, anlam ve ve mesajı iyi anlaşılmalı. Birlik ve beraberlik, barış ve hoşgörü, sevgi ve saygıdan asla taviz verilmemelidir…

Yunus ne güzel söylemiş: „Gelin tanış olalım. İşi kolay kılalım. Sevelim, sevilelim. Dünya kimseye kalmaz…“

Dinslaken, 3 Aralık 2012

Yakup Tufan