Kırgızistan Ahıska Türkleri Derneğine “Orta Çağ” Baskını - İbrahim HASANOV/Sabr ASKAROV - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Kırgızistan Ahıska Türkleri Derneğine “Orta Çağ” Baskını - İbrahim HASANOV/Sabr ASKAROV
Tarih: 28.10.2012 > Kaç kez okundu? 4437

Paylaş


1989 yılından beri Kırgızistan da faaliyet gösteren Ahıska Türkleri Derneği 25 Ağustos 2012 tarihinde Rasul Katıpov, Ahmet Bilal, Ziya Badırhan, Rasimbek Buranov, Zülfiya Mahmudova ve Billur Umarova önderliğinde 200’e yakın kişiyle basılarak resmi ve meşru Dernek Başkanı Mürefeddin Sakimov’u görevinden zorla uzaklaştırmışlardır.

Olayların yaşanmasından önce (8 Nisan 2012) yönetim kurulu toplanıyor ve 17 kişilik seçim komisyonuyla seçim kararı alınıyor. Ancak söz konusu girişimde bulunan kişiler mevcut tüzüğüm geçersiz olduğunu dile getirerek kararlaştırılmış seçime adaylığını koyan dernek Başkanı Mürefeddin Sakimov’un böyle hakkının olmadığını söyleyerek karşı çıkıyorlar. Ahıska Derneğinin hukuksal varlığını kanıtlayan ve Kırgızistan’ın Adalet Bakanlığına ve Kırgızistan Halklar Asamblesine kayıtlı ve bu kurumlar tarafından onaylı tüzüğün geçersiz olduğunu iddia ediyorlar. Bişkek’in merkez caddesinde yer alan Ahıska Türkleri Derneğine baskın düzenlenmesi Kırgız yönetimi tarafından tepkiyle karşılanılıyor. Halklar Asamblesi Başkanının olayları yatıştırmaya çalışmasına karşı, kendilerini geçici yönetim olarak ilan eden kişiler bu girişime karşı çıkıyor, aralarında sözlü tartışma sonucu ilişkiler bozuluyor. Söz konusu geçici yönetimin başında bulunan Atamşah Dursunov (Başkan) Begzade Aliev (yardımcı), Süleyman Sarıev (yardımcı) tarafından hazırlamış olan tüzük ne Kırgızistan Halklar Asamblesi ne de Kırgızistan Adalet Bakanlığı tarafından meşru kabul ediliyor. Teklif edilen tüzük olduğu gibi, işgal sonrası yönetimde bulunan kişilerin statüsü hukuka aykırılığı da hala devam ediyor. Bu kişiler, yapılması planlanan seçimlerde demokratik yollarla kazanamayacaklarını bildikleri için “çağ dışı” yönteme başvurmayı kendilerine daha uygun görmüşlerdir.

Seçim komisyonu tarafından seçimlerin 7 Eylülde yapılması kararlaştırılmıştı. Ancak seçim tarihine gelindiğinde seçimler ertelenmiştir. 1 Ekimde Başkanlık için başvuru başlamış, 10 Ekim 2012’de kayıtlar sona ermiştir. Ancak Kırgızistan Halklar Asamblesi ve Kırgızistan Adalet Bakanlığı tarafından kabul edilmeyen ve hukuk dışı olarak sayılan tüzük nedeniyle seçime hala gidilemiyor. Zaten kabul edilmiş olsaydı bile, söz konusu geçici yönetimin adayları Ahıska Türklerinin ne kadarını temsil ediyor ve ne kadarının desteğine sahip ki yeterince oy alabilsin? Ancak yönetimi hukuk dışı yollarla ele geçiren kişiler hukuk dışı yollarlı başvurarak seçim zaferini ilan edecekleri de kesin. Zaten ilk adımını atmaya başlamışlar bile. Yasal tüzüğe göre 1 delege 150 kişiyi temsil ederken, değişiklik getirilerek 1 delegeye 80 kişi düşmektedir. Dolayısıyla Ahıskalıların yarısından fazlasını seçimde devre dışı bırakılacağı anlamına geliyor. Düzenlemiş oldukları tüzük ve yönetim Kırgızistan’ın diğer önemli bölgeleri olan Oş, Celal-Abat ve Talas tarafından destek alamamıştır. Bu illerin dernekleri hala yok sayılmaya çalışılar dernek yönetimine bağlıdırlar. Bu durumda seçime gidilmesi ve Halklar Asamblesinde temsil edilmesi hukuken olanaksızdır.

Ahıska Türkleri Derneği Geçici Yönetimi Başkanı Dursunov tüzükteki yapmış olduklar değişiklikleri şöyle sıralıyor, 1)iki dönem başkanlık yapmış olan, üçüncü kez aday olamayacak, 2)aday olabilmek için pasaportunda “Türk” ibaresi olması gerekecek, 3)Kırgızistan da en az 5 sene vatandaş olarak ikamet etmiş olması gerekecek ve 4) yönetim tarafından uzaklaştırılmış olanlar bir daha aday olamayacak.

Burada dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar var ki, geçici yönetim gözden kaçırmıştır. En önemlisinden başlarsak. Pasaportlarında “Türk “ idarensin olması şartı. Peki, geçici yönetimin acaba haberi var mı, Ahıska Türklerinin sürgün sonrası dönemlerde Komünist rejin tarafından zorla Azerbaycanlı olarak yazdırılmıştır? Bunun da değiştirilmesi o kadar kolay değildir. Ahıskalıların yaşadıkları cumhuriyetlerde “Azerbaycanlı” ifadesini “Türk” ifadesine değiştirilmesini kabul etmiyorlar. Halkına hizmet eden ve halkı tarafından saygınlığa ve desteğine sahip olan Ahıska Türkünün pasaportunda Azerbaycanlı yazıyorsa aday olamayacakta, pasaportunda Türk yazan ancak kendi menfaatine hizmet eden üstünlük mü kazanmış olacak? Eğer bu kural Kazakistan, Rusya, Azerbaycan’da da uygulanacak olursa, şuan dernek yönetiminde oturanlar ne kadarı dernek başkanı olabilecek acaba? Birde, olsun Kırgızistan’a olsun diğer cumhuriyetlerde ki pasaportunda Azerbaycanlı yazılan Ahıska Halkının bu yeniliği nasıl karşılayacaklarını hiç dikkate almamışlar demek ki. Demek istedikleri, bir Ahıska Türkünün pasaportunda Azerbaycanlı yazıyorsa onu Türk saymayacaklar. Bu yapılmaya çalışılan yenilik ayrımcılığa yol açacaktır. Halkın onuruyla oynamaktır. Buna kimsenin hakkı da yoktur.

Diğer bir önemli konu da Başkanın uzaklaştırılması. Mürefeddin Sakimov Kırgızistan’ da ki Ahıska Türklerinin hala resmi ve meşru lideridir. Ahıskalılar arasında yaklaşık 70 yerleşimin temsilcisidir ve en fazla desteğe sahip biridir. Aynı zaman da Kırgızistan Cumhuriyetinin resmi olarak kabul ettiği ve Ahıskalılara hizmetiyle takdir edilen bir kişidir. Hem Türkiye Cumhuriyeti, hem de Kırgızistan Cumhuriyeti tarafından desteklenmektedir. Ocak 2012 yılında Kırgızistan da “yılın en iyi diasporası” ismine layık görülen Mürefeddin Sakimov Başkanlığındaki Ahsıka Türkleri Derneği, bu olay sonrası hangi isme layık görüldü acaba? Kırgızistan Halklar Asamblesi bu olayı kınamış, bunun yanında da Asambleye üye olan diğer diaspora temsilcileri de(Çeçenler, Karaçaylar, Dunganlar) olayı çağ dışı olarak tanımlamışlardır. Kısacası Ahıskalılar diğer halklar nezdinde utandırılmıştır. Bu gelişme hem Kırgızistan, hem de Türkiye ile olan ilişkilere zarar vermiştir.

Örneğin gelecekte Kazakistan’da ve ya Rusya da böyle bir olay yaşanırsa ne olur acaba? Ya da Ankara’da ki DATÜB’ün işgal edilmesi ve mevcut yönetimi yasa dışı ilan edilmesi durumunda Ahıskalıların itibarı ne seviyede düşer acaba? Şimdi de 300 kişilik başka bir grup çıkıp Bişkek’te ki derneği bassalar, bu geçici yönetimi dernekten uzaklaştırsa ve kendi aralarında seçim kararı alırlarsa, tüzükte yenilikler yapan Dursunov’un bir daha aday olamayacağını ilan etseler ne olurdu acaba? Bir düşünsünler bakalım.

Peki bu durum da DATÜB ne diyor? DATÜB’e bağlı olan Kırgızistan Ahska Türkeri Derneğinde yaşanan olaylarda DATUB Genel Başkanı hiçbir açıklama yapmıyor. Kendi yönetim kurulu üyesine sahip çıkmıyor. Bundan sonra bu dernek baskınları alışkanlık haline gelirse ne yapacaklar bakalım. Ahıska Türklerinin temsilcileri daha çağı yakalayamamışlar. Ahıska halkına, yeni umutlar ve geleceği vermek yerine, umutsuzluğa, çaresizliğe ve rezilliği düşürmüşlerdir.

Sabir Askarov



Bir Kurum Düşünün Ki…

Bir kurum düşünün ki, kendi adına sahip çıkamıyor. Bir kurum düşünün ki, temsil

ettiği milletin haklarını artırmak yerine kısıtlıyor. Bir kurum düşünün ki, vatana dönüş sloganı

ile yola çıkıp vatana dönmek isteyen soydaşlarının yolunu kesiyor. Bir kurum düşünün ki,

kendisine bağlı kuruluşlara söz geçiremiyor. Bir kurum düşünün ki, üyeleri darbe

yapmaya teşebbüs ediyor. Bir...

kurum düşünün ki, seçim yapmasını bilmiyor. Bir kurum

düşünün ki, hala Sovyetler Birliği'nde faaliyet gösterdiğini sanıyor. Bir kurum düşünün ki,

atanmışlar seçilmişleri görevden alıyor. Bir kurum düşünün ki, torpil, rüşvet diz boyu...

Şimdi diyeceksiniz ki, düşün düşün de, nereye kadar düşün? Düşünmeden edemiyor insan.

Kendine ben Ahıskalıyım diyen düşünmeden edemez bu konuları. Düşünüyoruz,

konuşuyoruz, çırpınıyoruz ama ne sesimizi duyan var ne de acımızı. Bir kurum hayal etmiştik

bir zamanlar ve bir de baktık hayalimiz gerçekleşmiş. Hani derler ya, körün istediği bir göz

Allah (c.c.) verdi iki göz. Üç sürgün yediğimiz yetmemiş gibi, bir de böyle nur topu gibi

kurumumuz oldu. Bazen düşünüyorum da acaba ne suç işledik ki, bu kadar sürgünün üstüne

bir de böyle kurum nasip etti Allah (c.c.) bize? Nefis desen var, ego desen var, koltuk sevdası

var, çıkar çatışması var. Dinimizin yasakladığı her şey bu kurumda var. Aksini iddia edeni

daha görmedim, kurumun birkaç maaşlı memurundan başka. Gerçi bu aralar öyle bir sessizlik

hakim ki, bana fırtına öncesi sessizliği andırıyor. Büyük bir fırtına mı kopacak yakında

derken, Bişkek'ten alıyoruz haberi. Bişkek'te faaliyet gösteren Ahıska Türkleri Derneği, 200

kadar çakalın baskınına uğramış. Yine bir sessizlik hakim oluyor uzun süre. Kimse

konuşmuyor, ya da konuşamıyor. Daha önce Gürcistan Ahıska Türkleri Derneği Genel

Başkanı bir takım Gürcü çakalının baskınına maruz kalmıştı ama Mürefeddin Sakimov kendi

çakallarımızın baskına uğradı. Gürcistan'da yaşanan olayda çakalları kınamakla yetinen

kurumumuz Bişkek olayı ile ilgili hala kınama mesajı yayınlamadı. Az bekledik, uz bekledik,

baktık konuşan yok, biz de meydanı boş bulduk konuşuyoruz işte. Şimdi insan düşünmeden

de edemiyor hani. Sakın bu baskının arkasında bizim kurum olmasın. Ama olmaz ki. Hiç, bir

kurum kendi temsilciliğinin üzerine çakalları salar mı? Durun, hadi canım sen de, bu kadarı

da olmaz demeyin. Yukarıda size düşündürmeye çalıştığım kurumu hatırlayınca komplo

teorisi kurmadan da edemiyor insan. Zaten aksini iddia eden de yok.

Biz yapmadık, dolayısı ile bunu yapanlar utansın diye bilirsiniz. Biz karışmıyoruz,

bizim derdimiz bize yeter diyebilirsiniz. Ama kimse kusura bakmasın biz susamıyoruz.

Sustukça sıra bize de gelecek...

İBRAHİM HASANOV