SURİYE ATEŞİNİN İÇİNDE KALIYORUZ - Necdet SİVASLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









SURİYE ATEŞİNİN İÇİNDE KALIYORUZ - Necdet SİVASLI
Tarih: 01.09.2012 > Kaç kez okundu? 3708

Paylaş


BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI



e.mail: necdetes@mynet.com



SURİYE ATEŞİNİN



İÇİNDE KALIYORUZ



Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Dönem Başkanlığını yürüten Fransa’nın daveti üzerine Suriyeli mülteciler ile düzenlenen uluslar arası toplantıda yaptığı konuşmayı baştan sona kadar izledik. Davutoğlu, bu toplantıda, aslında Suriye çıkmazındaki durumumuzu anlatmaya çalıştı. Bu toplantıya da bu açıdan bakmakta yarar var.



Suriye’de Esad’ın gitmesi geciktikçe, bu işte en büyük zararı Türkiye görmeye başladı. Sınırımızdan Hatay’a geçiş yapanların sayısı giderek artıyor. Halen de gelenler var. Bunların barınması, yemesi içmesi, sağlık hizmetleri ve diğer konular artık baş ağrıtmaya başladı. Uluslar arası alanda bu konuda bize fazla destek de sağlanmıyor. Bu durumda Türkiye, Suriye ateşinin ortasında kalmış oluyor.



MÜLTECİ SAYISI ARTIYOR



Zaten Suriye konusunda hatalı bir politika uyguladık. ABD, AB ve diğer ülkeler konuya bizim kadar sarılmadılar. Hep geride kaldılar. Çokları da bizi işin içine çekmek için çalıştı. 600-700 bin dolarlık bir destek yardımı yapıp, geriye çekildiler.



Şu anda Türkiye’de 80 binden fazla Suriyeli mülteci var. Bu sayıya her gün 4 bin kişinin eklendiği ifade ediliyor. Bunu söyleyen de Dışişleri Bakanı Davutoğlu. Bu mülteci akını karşısında Türkiye’nin daha da sıkıntıya gireceği açıkça görülüyor. Buna rağmen, Batılı ülkeler konuya uzaktan bakıyor ve kıllarını kıpırdatmıyorlar.



Bu gerçekleri görmek için fazla uzaklara gitmeye gerek yok. BM Güvenlik Konseyi’nde 15 üye bulunuyor. Davutoğlu’nun konuşmasını 15 üyeli BM Güvenlik Konseyi’nde 5 üye ülkenin Dışişleri Bakanı düzeyinde ilgilileri katıldı. Bu da Batılıların Suriye konusunda nasıl bizi yalnız bıraktığı gerçeğini ortaya koyması açısından önemlidir.



Çıkarları ön planda olduğunda Güvenlik Konseyi’ni hemen toplayıp, istedikleri kararları da anında aldıranlar şimdi niye ortada yoklar? Niye Türkiye Suriye konusunda yalnız bırakıldı? Bunların bugünkü AKP Hükümeti, özellikle Başbakan ve Dışişleri Bakanı tarafından çok iyi değerlendirilmesi gerekmiyor mu?



TÜRKİYE ÇIKMAZA SÜRÜKLENİYOR



Davutoğlu, bu ilgisizlik karşısında sitem ediyor. Anlayan varsa beri gelsin. Çünkü Suriye konusunda Türkiye’nin bu şekilde bir çıkmaz içine düşmesi zaten baştan planlanmış. Bu plan da uygulanıyor ve tıkır tıkır işliyor. Suriye yanarsa biz de yanacağız, hala bizimkiler bu gerçeği bir türlü görmek istemiyor.



Hür Suriye Ordusu adı altında bu ülkeye gönderilen silahlı toplama insanlar, kendilerine verilen görevi yerine getiremedi, Esad, hepsini eziyor. Esad’ı devirmek için harekete geçenler yok ediliyor. Bu da, en çok doğrudan bizi ilgilendiriyor ve etkiliyor. Gelecekte Esad devrilse, Suriye karışsa, ortaya çıkacak yangının bizi içine nasıl çekeceğini ve yakmaya başlayacağını dahi hesaplayamıyoruz. Ortada bir mezhep çatışması hazırlıkları yapılıyor. Suriye iş, Esad’ın devrilmesi ile bitmeyecek, ortaya daha da karmaşık ve işin içinden çıkılamayacak bir durum çıkacaktır.



Her şey Suriye Devlet Başkanı Esad’ın devrilmesi ve gitmesi üzerine yapılıyor. Ancak, Esad sonrasını düşünen ve ondan sonraki karışıklıkların bölgeyi, özellikle de Türkiye’yi nasıl etkileyeceği hesap edilmiyor. Bizce esas olan Esad sonrasıdır.



Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki konuşmasında 5 maddelik bir plan teklifinde bulundu. Bunlar yerine getirilir mi sanmıyoruz. Suriye içlerinde bir mülteci kamplarının oluşturulması isteğine zaten ABD bile yeşil ışık yakmamıştı. Kaldı ki, Davutoğlu’nun konuşma yaptığı toplantıda ABD bile bir temsilcisini göndermedi. Rusya ve Çin, zaten Suriye’nin yanında yer aldıkları için Güvenlik Konseyi’nde yoklardı.



DAHA DA ÇIKMAZA SÜRÜKLENEBİLİRİZ



Her şey çok açık ve net. Suriye konusunda yalnızları oynuyoruz. Daha işin başındayız. Bundan sonraki gelişmelerde daha nelerle karşılaşacağız, neler göreceğiz ve neler yaşayacağız zaman içinde bunlarla da karşılaşacağız. Bizimkiler, Suriye konusunda izledikleri politikanın yanlışlığını anladılar, frene basmaya başladılar ama iş işten çoktan geçmiş bulunuyor.



Zaten içeride PKK terör belası ile uğraşıyoruz. Kendi içimizdeki sıkıntılar dururken, Suriye’ye odaklanmamız, Suriye ile yatıp, Suriye ile kalkmamız öyle görünüyor ki bizi daha da çıkmaza sürükleyecektir.



Bölgedeki konumu sadece Suriye ile düşünmeyelim. Yanı başımızda İran faktörünü de göz önüne almak durumundayız. Eğer bölge karışır, bu karışıklık mezhep çatışmalarına taşınırsa asıl endişe edilmesi gereken olaylar ondan sonra patlak verecektir. İsrail, İran’ı vurmak için pusuda bekliyor. Etrafımızdaki tüm komşu ülkelerle de sorunlu hale geldik.