DÜNYA BU VAHŞETE SEYİRCİ KALIYOR… - Necdet SİVASLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









DÜNYA BU VAHŞETE SEYİRCİ KALIYOR… - Necdet SİVASLI
Tarih: 03.08.2012 > Kaç kez okundu? 4187

Paylaş


BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDCET SİVASLI



e.mail: necdetes@mynet.com



DÜNYA BU VAHŞETE



SEYİRCİ KALIYOR…



Suriye Devlet Başkanı Esad’ın, kendi ülkesinde uyguladığı vahşete ve uygulamalarına her zaman karşı çıktık. Bunun bir insanlık sucu olduğunu söyledik. Ancak, bugün ülkede gelinen noktaya baktığımızda, dış güçlerin ellerine silah verip, Suriye’ye soktuğu ve muhaliflerle Esad’a karşı savaşan militanların Esad’ın zulmünü ve vahşetini aratır konumda olduğunu izliyoruz. Zaten, medyaya da yansıyan bu görüntüler “Muhaliflerin vahşeti Esad’ı geçti” dedirtiyor.



Dikkat edilecek olursa, içinde bulunduğumuz şu mübarek Ramazan ayında bile, Müslümanlar, Müslümanları öldürüyor. Kana doyulmuyor. Bunun teşvikçisi de dış güçler. Ancak, bu dış güçler arasında Müslümanları Müslümanlara kırdırtanların arasında Müslüman ülkelerin olması düşündürücü değil mi?



MUHALİFLER DE İNSANLIK SUCU İŞLİYOR



Esad’a karşı savaşan militanlara bakıyoruz. Şekil olarak adeta insanlıktan çıkmışlar. Saçları sakallarına karışmış. Ağızlarından salyalar akıyor. Ellerine geçirdiklerini dayaktan geçiriyor, hayvanlar gibi üzeri açık araçlara yığıyorlar, sonra kendileri için hazırladıkları hücrelere götürüp infaz ediyorlar. Bunlar insanlığa yakışıyor mu? Müslümanlığa yakışıyor mu? Yapılanlar insanlık sucu değil mi?



Suriye’de, dışarıdan toplama birçok örgüt militanı var. Bunların eline silah ve para verilerek Suriye’de Esad’a karşı savaştırılıyor. Müslüman Kardeşler’den El Kaide’ye ne ararsanız hepsini bulursunuz. Bunların adeta bir insan kasabı olarak görev yaptığını söylersek yanılmamış oluruz.



Şunu özellikle altını çizerek vurgulayalım:



Bölge, tahminlerin de üzerinde daha da karışacak gibi görünüyor. Alınan istihbaratlar, İran’ın çok iyi eğitilmiş, silahlarla donatılmış 4 bin kadar savaşçısını Esad’a destek için Suriye’ye gönderdiğine dikkat çekiliyor. Baştan bu yana, Suriye’nin yanında yer alan ve “Suriye’ye yapılan bir saldırı İran’a yapılmış sayılacaktır” diye açıklama yapan İranlı yetkililer öyle görünüyor ki Suriye’yi muhaliflere ve onların destekçilerine bırakmayacaktır.



ÜLKE BÖLÜNMEYE GİDİYOR



Zaten Suriye’yi iyi analiz edersek, ülkenin bölünmeye doğru hızla yaklaştığını görürüz. Bu parçalanma bölgeyi daha da karıştıracaktır. Esad sonrasında ortaya nasıl bir tablonun çıkacağı, bu tabloda Türkiye’nin konumu ve Kuzey Irak Kütleri’nin konumu bizi çok daha yakından ilgilendirmektedir.



Esad’ın sıkışması halinde bir Şii Devleti kurabileceği, Kürtlerin Kuzey’i ele geçirip burada özerkliklerini ilan edebileceği, diğer Sünnilerin ayrı bir devlete yönelebilecekleri de tahmin ediliyor. Üç parçalı bir Suriye, zaten BOP çerçevesinde ABD’nin önceden hazırladığı bir plan olarak da görülüyor. Kısacası, hazırlanan planlar tıkır tıkır işletiliyor. İnsanların birbirini vahşi şekilde boğazlaması, linç etmesi, öldürmesi hiç kimsenin umurunda bile değil.



Yazımızın başında değindiğimiz Suriyeli muhaliflerin vahşet görüntüleri tüyleri diken diken eden görüntülerdir. Bunlara acaba hür dünyanın sesi niye çıkmıyor? Esad’ın vahşetine şiddetle karşı çıkanların, bu vahşet görüntüleri sergileyenlere de aynı şiddetle karşı çıkması gerekmiyor mu? Bunun alkışlanacak, desteklenecek bir yanı bulunabilir mi? Ortada bir insanlık sucu varsa, bu sucu kim işlerse işlesin o suçludur. Böyle bir ayırımın yapılması doğru mudur?



VAHŞET ALKIŞLANMAMALIDIR



Görünen o ki, artık Suriye’deki çatışmalarda ipler kopmuştur. Kimin eli kimin cebinde belli değildir. Böyle bir ortamda, Esad’ın ayakta kalabilmesi için, daha katı davranması, kitlesel katliamlara başlaması da kaçınılmaz olabilir. Bunu da doğru bulmuyoruz ama Suriye’yi dışarıdan yönetmeye çalışanlar bunun böyle olmasını istiyor ve destekliyorlar.



Esad’a karşı olanlar, Esad’ın yaptığı vahşete nasıl karşı çıkıyorsa, muhaliflerin Esad’ı aratacak vahşetine de aynı şiddetle karşı çıkmalıdır. Bunu da göremiyoruz. Çünkü sergilenen vahşetin ve öldürmenin arkasında durulamaz. Bunu kim veya kimler yaparsa yapsın, suç işlemiş olurlar. Suriye’de sergilenen bu öldürme ve vahşet görüntülerine karşı çıkmayan, sesini yükseltmeyen ve kınamayanlar da aynı sucu işlemiş sayılmazlar mı?



ABD, İsrail ve Batı’nın Müslümanları Müslümanlara kırdırmalarını yıllardır görüyoruz, izliyoruz. Ancak, bu işin içine Müslüman ülkelerin karışması ve özellikle de sergiledikleri mezhep çatışmalarına destek vermesini de kabullenemiyoruz. Günün birinde, bu çatışmaların bizde de yaşanabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmak, böyle bir anlayışın yıkımdan başka bir işe yaramayacağını altını çizerek vurgulamakta yarar görmekteyiz.