BAŞBAKAN’IN URUMÇİ ZİYARETİNİN HATIRLATTIKLARI - Dr. Tahir Tamer KUMKALE - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BAŞBAKAN’IN URUMÇİ ZİYARETİNİN HATIRLATTIKLARI - Dr. Tahir Tamer KUMKALE
Tarih: 11.04.2012 > Kaç kez okundu? 4255

Paylaş


Milleti aldatmayacağız! Millete, daima ve daima hakikati söyleyeceğiz. Belki hata ederiz, yanlış şeyleri hakikat zannederiz, fakat bunu millet düzeltsin. Kendimizi kimsenin üstünde görmeğe de hakkımız yoktur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1923)

9 Nisan 2012 tarihli gazetelerimizin manşetlerini Başbakan Erdoğan’ın kalabalık bir heyetle gerçekleştirdiği Çin ziyareti süslüyordu. Medyada yer alan haberler özellikle Sincan Uygur Özerk Bölgesinde başbakanımızın Uygur Türkleri tarafından coşku ile karşılandığına ilişkin gözlemlerini aktarıyorlardı. 9 Nisan 2012 tarihli SABAH Gazetesinin Yahya Bostan tarafından Urumçi’den gönderilen haberi şöyle başlıyordu;



“ Urumçi'de Sevgi Seli,



Çin ziyaretinin ilk durağı Urumçi'de ilk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı gören Uygur Türkleri, Başbakan Erdoğan'a büyük sevgi gösterdi. Sincan'da üç önemli mesaj veren Erdoğan, "Soydaşlarımız size emanet" dedi.



Başbakan Tayyip Erdoğan, Çin'e gerçekleştirdiği tarihi ziyareti Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'den başlattı. Urumçi'de ilk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı gören Uygur Türkleri, Erdoğan'a sevgi gösterisinde bulunurken, Başbakan Erdoğan, bölgedeki yenilenebilir enerji sistemleri üretim merkezlerine gerçekleştirdiği ziyarette Türkiye'ye yatırım sözü aldı. Pekin programı bugün başlayacak olan Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Wen Jiabao tarafından resmi törenle karşılanacak. Urimçi'de üst düzey güvenlik önlemleri dikkat çekti. Erdoğan'ın yaklaşık 40 araçtan oluşan uzun konvoyunun uzun güzergâhı boyunca trafik akışı kesildi, caddelerde yaya akışı da donduruldu. Güzergâh boyunca elli metrede bir polis yerleştirilerek güvenlik önlemi alındı.....”



Türkiye Cumhuriyeti başbakanının Türklerin anayurdu Doğu Türkistanda hararetle karşılanıp soydaşlarımızın bağırlarına basılması çok önemlidir ve olması gereken bir gerçektir. Ancak bu gerçek tek taraflı değildir. Kendi vatanlarında bir Türk başbakanını bağrına basan Uygur Halkının da ayni davranışı Türkiye’den bekleme hakkı vardır. Oysa Türkiye, Doğu Türkistan’a son yıllarda hep üvey evlat muamelesi yapmış ve Çin mezalimi altında var olma mücadelesi sürdüren bu kardeşlerimizin haklı davalarında yanlarında olmamıştır. Bugün Suriye’li Araplara verdiğimiz destek bu kardeşlerimizden esirgenmiştir.



Milletimiz ne yazık ki olayları çabuk unutmaktadır. Oysa günümüzde iletişim imkanları her türlü unutkanlığın önüne geçecek kadar gelişmiştir. Konuya ilişkin olarak 29 Temmuz 2005 tarihinde Önce Vatan Gazetesinde kaleme aldığım aşağıdaki makale bu konudaki geçmiş hatalarımızı çok güzel yüzümüze vurmaktadır. İnşallah, Çin ile ilişkilerimiz Başbakan Erdoğan’ın bu gezisi sonunda bir daha 2005 yılındaki böyle vahim durumlarla karşılaşmayacak tedbirlerin alınmasına vesile teşkil etmiş olur.



Acizane temennimiz budur.



------------------------------------------------------------------------



BU AYIP SİZE YETER



( 29 Temmuz 2005 Cuma, Önce VATAN Gazetesi )



( ÇİN zulmü altında kendi vatanında esir olarak yaşatılan Doğu Türkistanlı kardeşlerimize sınır kapılarımızda yapılan terörist muamelesini şiddetle kınıyorum...)



Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu devleti meydana getiren Anadolu Türkleri sayıları 250 milyona yaklaşan Türk Dünyasının merkezindeki temel yapıdır. Gözler ve beyinler buraya odaklanmıştır. Türklük camiası için Türkiye; bir ışık, bir rehber, ulaşılması gereken bir hedef niteliğindedir. Türkiye; dünya sathına yayılmış Türk topluluklarının yaşamlarının ilham kaynağı ve beka'larının yegane dayanağıdır.



Türkiye dışında bağımsız ve kendi bayrakları altında hür yaşayan KKTC, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi devletlerin dışında dünyanın her tarafına yayılmış Türk toplulukları büyük sıkıntılar içinde yaşamaktadır. Bunlardan biri de 35 milyondan fazla UygurTürkü’nün Çin yönetimi altında esir olarak tutulduğu Doğu Türkistan'dır.



Geçen asrın başında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde sömürgecilere karşı emsalsiz bir kurtuluş mücadelesi vererek emperyalizmin yenilebileceğini ispat edip, dünyanın merkezinde hür ve bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kuran milletimiz, geçen yüz yıl içinde dünya siyasi tamamen coğrafyasının değişmesine ve pek çok ülkenin istiklalini kazanmasına örnek olmuştur.



Dünya Türklerinin bize bakış açılarını ve Cihan İmparatorluğu yaratan Anadolu Türklerinin kurduğu genç Türkiye Cumhuriyeten beklentilerini Atatürk çok iyi değerlendirmiştir. Ve bu ülkeyi koruyup, kollayacak gurur ve güç kaynağımız Türk Silahlı Kuvvetlerine şu tarihi emrini vermiştir;



"Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahili ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve Büyük Milletimizin tam bir inan ve itimadımız vardır."



Yukarıda yer verdiğim Atatürk'ün Türk ordusunun görevlerini belirleyen ibarelerinin yer aldığı sözleri; "Ata’nın Değişmeyen Mesajı” adı altında Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün kurum ve kuruluşlarında görülebilecek yerlere asılmıştır. Ayrıca bütün rütbeli personele dağıtılan Silahlı Kuvvetler Muhtırası'nın kapağındaki Mareşal üniformalı Atatürk resminin arkasında da bu değişmeyen mesaj yer almaktadır.



Türk Silahlı Kuvvetleri personeli görevinin ne olduğunu kanun ve yönetmeliklerden önce bu metinden öğrenir ve buna daima sadık kalmak için uğraş verir. Ata'nın Silahlı Kuvvetlere verdiği değişmez görev çok açık ve sarihtir. Bu görev; "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahili ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktır".



Burada görüldüğü gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerine, sadece Türkiye Türklerinin değil, bütün Türklük camiasının dahili ve harici her türlü tehlikelere karşı korunması görevi verilmiştir. Bu ulaşılması gereken bir hedeftir. Bir ışık yayma, milli ruh kazandırma ve yol gösterme azminin bir neticesidir. Bu dünya Türklerine anlayabilecekleri dilde verilmiş " Biz her zaman sizin arkanızda ve desteğinizdeyiz" anlamındaki açık mesajdır.



Bu durum bilinirken ülkemize gelen Doğu Türkistanlı kardeşlerimize son günlerde yapılan muameleler endişe vericidir. Bu kardeşlerimiz Çin'in diplomatik baskısı ile ülkemizin sınır kapılarından geri çevrilmiş ve ülkemize sokulmamıştır.



Tam bir terörist muamelesi uygulanan bu kardeşlerimiz sıradan kişiler değildir. Gelenlerin her biri bu toplumun lider ve yönetici konumundaki insanlarıdır.



Konunun hafife alınıp geçiştirilecek yanı yoktur. Yapılan muameleler her ne kadar satın alınmış medyamız tarafından yeterince milletimize duyurulmamış ve geçiştirilmeye çalışılmış ise de fısıltı gazetesi dediğimiz yaygın haber ağı ile yaşananlar halkımıza hızla ulaşmıştır.



Utanç verici davranışlar bu halkımızı derinden yaralamıştır. Bizi ayıplı yapmıştır. Şimdi hem konuyu gündeme taşımak, hemde tarihe ışık tutacak belge nitelinde bilgileri derlemek amacıyla olayların kamuya yansıyan kısımlarını basından aldığım pasajlarla açıklamak istiyorum.



*** Yalova Folklor Egitim Merkezi'nin davetlisi olarak Türk Dünyası Medeniyetleri Şölenine 12 Temmuz günü gelen Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti Başbakanı Enver Yusuf Turani Çin'in AKP Hükümetine baskı yapması sonucu havaalanında 7 saat gözaltında tutulup önce sorgulanmış ve terörist muamelesi yapılarak Türkiye'ye alınmadan Almanya'ya gönderilmiştir.



*** Yalova Folklor Egitim Merkezi'nin (YAFEM) davetlisi olarak İstanbul'a gelen Doğu Türkistan'ın sürgündeki Cumhurbaşkanı Ahmet İgemberdi'nin de Türkiye'ye girişine izin verilmemiştir., Avustralya-Singapur-Bahreyn üzerinden İstanbul'a gelen Cumhurbaşkanı Ahmet İgemberdi, Atatürk Havalimanı'ndan geri çevrilmiştir..



Pasaport kontrolü öncesi Dışişleri Bakanlığı'nın iki sayfalık "Türkiye'ye girişinin engellenmesi" yolundaki yazısını gören İgemberdi, 21 saatlik yolculuğunda verdiği yorgunlukla tansiyonu çıkınca, doktor tarafından muayene edildi. İgemberdi, gazetecilere yaptığı açıklamada; "Burada kardeşlerimiz var. Türkiye kendi memleketimiz. Hem ziyaret hem toplantılar yapacağız. Kardeşlerimizi göreceğiz. Türkiye'de karşılaştığım bu muamele beni derinden yaraladı" dedi.

Pasaport ve biletlerini polisin aldığını söyleyen İgemberdi, şunları kaydetti: "Avustralya Hükümeti beni ülkesinde misafir ederken, Türkiye'ye sokulmamak ağırıma gidiyor. Ben Türkiye için suç işleyen biri değilim. Sadece Doğu Türkistan halkı için hizmet ettim. Başka bir suçum, günahım yok. Çin esaretinde 10 seneden fazla hapis yattım. Halkımın demokrasisi için hapis yattım. Ondan önce 6 sene sürgün oldum.



Türkiye kardeşimiz, dindaşımız neden böyle oluyor anlamıyorum. Bu siyasi bir mesele. Çin Hükümeti baskı yapıyor. Türk Hükümeti PKK yandaşlarına kırmızı pasaport veriyor. Biz kalbimizi, ruhumuzu Türk dünyası için adamışız, geri çevriliyoruz. Bu nasıl bir mantık anlamadım. Atatürk, Türk dünyasına çok destek verdi. Çok sahip çıktı. Nerede Atatürk fikirleri. Bu hareket çok ayıp bir şey. Bu durum herhalde Çin Hükümeti'nin Türkiye üzerindeki baskısından kaynaklanıyor"dedi.



*** Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti'nin Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olan Gazeteci-Yazar İsmail Cengiz, Yalova'da 18 Temmuz 2005 tarihinde Belediye tarafından düzenlenen "Kültür Coğrafyasında Doğu Türkistan" konulu toplantıda yaptığı konuşmada şunları dile getirmiştir;



- Bugün burada Doğu Türkistan Sürgün Hükümetinin devlet bakanı ve hükümet sözcüsü sıfatıyla konuşmuyorum.. Doğu Türkistanlı kimliğim ile de konuşmuyorum.. Bugün bu kürsüde sizlere bir insan sıfatıyla vatandaş İsmail Cengiz olarak konuşmak istiyorum...



- Çin Büyükelçisi'nin girişimleriyle bu toplantıda Gökbayrağın asılmasının yasak olduğunu öğrendim... Çin'i kötüleyecek, Çin'i rencide edecek sözleri sarf etmenin de maalesef yasak olduğunu öğrendim... Türkiye'yi zor durumda bırakmamak için huzurunuzda, içim kan ağlayarak yakamda takılı olan ay yıldızlı gökbayrak rozetini çıkarıyorum... Ve sizlere gökbayrağı emanet ediyorum... Ayrıca milli direnişimizin, milli kimliğimizin ayakta kalan tek sembolü olan baş giysisi 'dobba'yı da çıkarıyor ve Doğu Türkistan'ın istiklal mücadelesini sizlere emanet ediyorum..



- Yeter ki Türkiye, bizim yüzümüzden zor durumda kalmasın!... Yeter ki canımızı vermeye hazır olduğumuz aziz Türkiyemiz bizim yüzümüzden Çin'in baskıları karşısında taviz vermesin, boyun eğmesin!...



- Değerli dostlar; Doğu Türkistan'da sadece zulüm yok... Doğu Türkistan'da sadece baskı yok... Doğu Türkistan'da topyekun 35 milyon insanı yok etmeyi hedefleyen soykırım politikası var.. Zorunlu ve kolektif kürtajlarla bebekler ana karnında iken katlediliyor.. İnsanca yaşamayı talep eden aydınlarımız keyfi idamlarla yok ediliyor.. Gençlerimiz potansiyel suçlu gözüyle yargısız infaza tabi tutuluyor ve enselerine kurşun sıkılarak stadyumlarda öldürülüyor. Sadece öldürmekle de kalmıyorlar... Ölenlerin ailelerinden 'kurşun vergisi' alınarak halkım manevi işkenceye tabi tutuluyor.. Nükleer denemelerde benim halkım canlı kobay olarak kullanılıyor.. Nazi kamplarını bile aratmayacak çalışma kamplarında her türlü işkenceye tabi tutulan halkımın beyni yıkanıyor.. Öldürmek ve işkenceye tabi tutmak da yetmiyor. Ölülerin organları paramparça edilerek yurt dışında ihale usulü satılıyor.. Velhasıl benim halkım tüm dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tutuluyor..



- Cehennemi bile aratmayacak bu insanlık dışı zulüm karşısında direnen, hayatta kalma mücadelesi veren bizlere reva görülen yasaklı zihniyeti protesto ediyorum..Benim halkım sadece kendi topraklarında, kendi bayraklarının gölgesinde bağımsız ve hür yaşamak istiyor.



- İşgal edilen topraklarımızda bağımsız ve özgürce yaşamaktan başka hiçbir talebi olmayan Doğu Türkistanlıların haklı ve insani mücadelesi karşısında Ankara'daki Çin'e boyun eğen dışişleri zihniyetinin takındığı tavrı anlamak mümkün değildir.. Hiç kimsenin Atatürk'ün emaneti bu kutsal topraklarda Türkiye'nin onurunu ayaklar altına almaya hakkı ve hukuku yoktur!



- Eğer Türkiye bölgesinde lider ülke olmak istiyorsa, dünyada güçlü devlet olmak istiyorsa, nerede bir Türk varsa orada Türkiye olmalıdır... Nerede bir Türk'ün gözyaşı akıyorsa,Türkiye orada olmalıdır..."



İşte böyle dert yanıyor gördüğü muameleden Doğu Türkistanlı Türk kardeşlerimiz. Oysa biz bu kardeşlerimizin de şan ve şerefini koruyup kollayacak bir orduya ve toplumda hala var olan Ordu-Millet özelliğine sahibiz.



Türk Dünyası Medeniyet şölenine Doğu Türkistan'ın da temsil edileceğini öğrenen Çin diplomatlarının bir kaç aydır devamlı Yalova'ya gidip şölenden Doğu Türkistan'ın çıkarılmasını istediği de biliniyordu..



Çin'in bu isteğini ve her istediğini yerine getiren AKP hükümetinin bu davranışı ile Türkiye'ye ne gibi bir çıkar sağladığını anlamak mümkün değildir.



Çin'in Türkiye'ye "Eğer Doğu Türkistan'ı desteklerseniz biz de PKK'yı destekleriz ve Pekin'de büro açmalarını sağlarız " şeklinde dayatma yaptığı iddiaları kulaktan kulağa dolaşıyor. İşte bu sebeple hükümetimiz 35 milyon Türk'ün zulüm altında yaşadığı Doğu Türkistanlıları hem kabul etmiyor hem de bayraklarının küçük toplantılarada dahi asılmasına izin vermiyormuş...



Bu uygulamadan anlaşıldığına göre, Türkiye ayyıldızlı GÖKBAYRAKları PKK teröristlerinin bayraklarından da daha tehlikeli görüyor. Çünkü PKK'nın bayrağının meydanlarda ve toplantılarda asılmasına göz yumuluyor ve asanlar yurtdışına çıkartılmıyor..



Sonuç olarak;



Hem ekonomimiz Çin istilası karşısında mücadele vererek ayakta kalmaya çalışıyor ve hem de Çin tarafından siyasi baskı altında eziliyoruz. Kendi topraklarında esir hayatı yaşayan 35 milyon soydaşımızı bizi ezenlerin sözüne uyarak terörist ilan ediyoruz. Türk bayrağının benzeri olan Gökbayrağı yasaklıyoruz. Görülüyor ki, AKP hükümeti sadece ABD, AB'nin değil Çin'in de istediği her şeyi sorgusuz sualsiz yapacak kadar teslimiyet duygusu içine girmiştir..



Yasal bir etkinliğe katılmak üzere davetli olarak Türkiye'ye gelen Başbakan Enver Yusuf Turani'nin ve Cumhurbaşkanı Ahmet İgemberdi'nin Çin'in isteğiyle sınır dışı edilmesi, Cumhuriyet tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir.



Bu davranış; Türk Dışişlerinin Çin tarafından abluka altına alındığının açık bir göstergesidir. Milli davalarımıza sahip, duyarlı Türk halkını ve sivil toplum kuruluşlarımızı bu hassas konuda etkin tavır almaya çağırıyorum..Bu yanlışın bir an evvel giderilmesi için Türk Dışişlerini göreve davet ediyorum.(http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=872)







Dr. Tahir Tamer Kumkale



http://www.kumkale.net



http://kumkale.wordpress.com





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 181
Dün Tekil 1046
Bugün Tekil 1068
Toplam Tekil 4278015
IP 18.191.129.241






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























21 Cemaziye'l-Evvel 1446
Kas m 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


K peklerin dudaklar de di diye deniz kirlenmez.
(MEVLANA)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.788 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu