Ölülerimiz bile mağdur oldu - Rafet ULUTÜRK - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Ölülerimiz bile mağdur oldu - Rafet ULUTÜRK
Tarih: 23.01.2012 > Kaç kez okundu? 4349

Paylaş


Bulgaristan Parlamentosu, geçtiğimiz hafta ülkede 1989 yılında sona eren komünist rejiminin Müslüman ve Türklere karşı uyguladığı asimilasyon kampanyasını kınayan bildiriyi kabul etti.



Ölülerimiz bile mağdur oldu -



Bildiride, asimilasyon kampanyasından sorumlu kişilerin sanık olduğu ve 20 yıldır sürüncemede bırakılan davanın yeniden ele alınması ve suçluların cezalandırılması da talep edildi.

Bildiriyi hazırlayan eski başbakan ve Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar (DSB) partisi lideri İvan Kostov, yüzlerce Bulgaristan Türkü ve Müslümanın hayatını kaybettiği asimilasyon kampanyasının eski komünist rejim tarafından "Yeniden Doğuş Süreci" olarak adlandırıldığını hatırlatarak "Bulgaristan Müslümanların Zorla Asimilasyonunu Kınama Bildirisi" olan belgenin parlamentonun tüm siyasi güçleri tarafından desteklenmesi gereken bir belge olduğunu söylemişti.

İvan Kostov, "Komünistlerin yürüttüğü bu kampanya sırasında 360 bini aşkın Türk kökenli vatandaşımız göçe zorlandı. Etnik temizlik girişimi olarak gördüğümüz bu eylemi şiddetle kınıyoruz. Cumhuriyet Başsavcısı Boris Velçev'i bir an önce isim değiştirme kampanyası ile ilgili başlatılan ve ilerleme kaydetmemiş olan davayı yeniden ele almaya çağırıyoruz. Bu davayı 'zaman aşımına uğratma' girişimlerini, asimilasyonu tüm Bulgaristan halkının ortak suçu şeklinde gösterme girişimi olarak kabul ediyoruz. Yakın tarihimizin önemli bir sayfasını bir kez daha okuyup kapatmak zorundayız." demişti.

Bulgaristan devletinin Türklere karşı girişilen asimilasyon kampanyasını resmi olarak kabul eden ilk belge olması açısından büyük önem taşıyan söz konusu belgenin kabulünü kısa adı Bultürk olan Bulgaristan Türkleri Genel Başkanı Rafet Ulutürk ile konuştuk:



Bulgaristan'da komünizm döneminde Türk ve Müslümanlara karşı yürütülen asimilasyon kampanyasını kınayan parlamento kararını değerlendiren Bulgaristan Türkleri Genel Başkanı Ulutürk," Karar olumlu ancak, hem yetersiz hem de geç alınmış karardır" dedi.

"Binlerce insanımızda bu zorlu soykırım yıllarında psikolojik travmalar oluştu, onurumuz zedelendi, mezarımızdaki ölülerimiz bile bu politikalardan mağdur oldu."

Bulgaristan 22 yıl sonra 1984-1989 yılları arasında Türklere yönelik uyguladığı asimilasyonu kabul ederek kınadı. Bu adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle tasarıyı Bulgaristan meclisine sunan Sayın İvan Kostov'a, Bulgaristan Hükümetine ve oy veren tüm milletvekillerine BULTÜRK olarak teşekkürlerimizi bir borç biliyoruz. Ayrıca sözde Ermeni soykırımı tasarısını reddeden Bulgaristan Parlamentosu milletvekillerine şükranlarımızı sunuyoruz.

Sorunuza gelince; Müslümanlara ve Türklere karşı uygulanan asimilasyon kampanyasını kınayan bildirinin kabul edilmesini olumlu ancak geç kalınan bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.

Hangi bakımdan geç kalındı?

Herkesin bildiği gibi bu konu uzun süre ele alınmadı ve mahkemeler de harekete geçmedi. Aradan geçen bunca yıldan sonra suç işleyenlerin büyük bir kısmı artık hayatta olmadığı gibi kültürel soykırım mağdurlarının bir kısmı da hayatta değildir. Bu nedenle söz konusu adım, geç atılmış bir adımdır ve yetersizdir.

Neden yetersiz?

Çünkü 1989 tehciri sırasında Türklere gayrimenkullerini belediyelere devretmeleri için baskılar yapıldı. Türklerin gayrı menkullerine el konuldu. Öte yandan tehcir sırasında Türkiye'ye gelenlerin bir kısmının Bulgaristan'da kalan gayrimenkullerini başkaları işgal etti ve bu işgallerden doğan zararlar ödenmediği gibi gayrimenkuller de işgalcilere peşkeş çekildi. Açılan davalardan da ya sonuç alınamadı ya da Müslümanların ve Türklerin aleyhinde kararlar çıktı. Diğer yandan binlerce insanımızda bu zorlu soykırım yıllarında psikolojik travmalar oluştu, onurumuz zedelendi, mezarımızdaki ölülerimiz bile bu politikalardan mağdur oldu.



Mağdurlara tazminat ödenmeli



Dolayısıyla tazminat ödenmeli...

Evet, bu nedenle mağdurlara maddi ve manevi tazminat da ödenmelidir. Bulgaristan'da Komünist rejiminin mağdur ettiği her bireyin tazminat almaya hakkı vardır.

Bu aşamadan sonra sizde ne gibi beklentiler oluştu?

Artık suçlular cezalandırılmalıdır. Bazı kimseler binlerce insanın yargı önüne çıkarılmasının gerekeceğini bu nedenle bunun imkânsız olduğunu belirtmektedirler. İsterse yüz binlerce kişi olsun, biz dernek olarak tüm suçluların cezalandırılmasını arzu ediyoruz ve de bu konunun takipçisi olacağız.

İsimlerimiz re'sen geri verilmeli



Bulgaristan hükümetinden başka talepleriniz var mı?

Bir diğer sorun zorla değiştirilen isimlerin devlet tarafından re'sen geri verilmesi meselesidir. Bugün Türk ismini geri almak isteyenler yetkili mercilere veya mahkemelere dilekçeler vererek isimlerini geri almaktadırlar. Oysa devlet re'sen isimleri geri vermeli. Bu konunun ivedilikle ele alınması gereklidir.

Öncelikle ele alınmasını istediğiniz konularda siz dernek olarak bir şeyler yapacak mısınız?

Bundan sonraki süreçte mağdur olan insanlarımızı yönlendirerek gecikmiş adaletin yerini bulması için dernek olarak hukukçularımızı bir araya getirerek yol haritası belirleyeceğiz ve bu doğrultuda çalışacağız. Gelişmelere göre de gerekli adımları atacağız.

Bulgaristan'daki Türklerin tek temsilcisi olarak görülen Hak ve Özgürlük Hareketi (HÖH)'ne BULTÜRK nasıl bakıyor?

Bildiğiniz gibi 1989-1990 yıllarında "Doğu Bloku"nun çöküşüyle birlikte Bulgaristan'da yeni gelişmeler yaşanarak örgütlenmeler başladı. Bu dönemde Türkler de örgütlendi ve Hak ve Özgürlük Hareketi ( HÖH) de bu dönemde kuruldu. Kısa bir süre içerisinde Bulgaristan Türkleri'nin tümü HÖH'ü benimsedi. HÖH kurulduğu sıralarda Bulgaristan'da değişim rüzgârları esiyor, aynı zamanda Türkiye'ye olan yoğun göç dalgası da tüm hızı ile devam ediyordu. Bu arada Bulgaristan'da kalan ve kalması muhtemel görünen Türkler kendi varlıklarını sürdürebilmek, haklarını koruyabilmek ve saldırıları bertaraf edebilmek için kurulmuş olan HÖH etrafında hızlı bir şekilde toplanmaya ve örgütlenmeye başladılar. Ancak parti kademelerinde eski Komünist dönemden kalma ve komünist partisi ile işbirliği yapmış kişiler yer aldılar. Gönül bağı ile çalışmak isteyenleri engellemeye çalıştılar, parti kademelerinde yer alanları da zamanla etkisiz hale getirdiler. Bununla birlikte bilinçli aydın kesim de partiden uzak tutulmaya çalışıldı ve de uzaklaştırıldılar. Zamanla da şahsi menfaat odakları HÖH'ün kademelerindeki yerlerini pekiştirmeyi başardılar.

Sonuç olarak?

Türk toplumundaki HÖH'e olan güven duygusu zayıflamaya başladı ve zamanla da güvensizliğe dönüştü.

Neden?

Bazı yerlerde durum o kadar vahim hal aldı ki, HÖH dendiği zaman otomatikman halk tepkisini ortaya koydu. Tepkileri genellikle HÖH'den bugüne kadar seçilen Milletvekilleri, Belediye Meclis üyeleri, Belediye Başkanları veya muhtarların Bulgaristan'daki Türklerin çıkarları veya menfaatleri için çalışmalar yapmamalarından veya çalışmak istememelerinden kaynaklanıyor.