ALMANYA’DA YARIM YÜZYIL - Yakup TUFAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









ALMANYA’DA YARIM YÜZYIL - Yakup TUFAN
Tarih: 05.11.2011 > Kaç kez okundu? 3978

Paylaş


Gurbet o kadar açı ki ne varsa içinde. Her şey bana yabancı, hepsi başka biçimde...

Y.G.



Dile kolay; gurbette tam 50 yıl geçti. Tam 50 yıl önce (30 Ekim 1961) Türkiye –Almanya “İşgücü Anlaşması” imzalanmıştı. Yıl 2011 ve Almanya’da yarım asrı geride bıraktık. Koskoca bir yarım asrı geride bıraktık bırakmasına ama, meselelerimiz geride kalmadı maalesef. 2. yarım asra ise halledilmemiş 50 meseleyle birlikte girdik adeta...



Acı Vatan Almanya...



Türkler’in Almanya’ya (resmen) gelişinin 50. yılı gerek Türkiye’de ve gerekse Almanya’da çok çeşitli etkinlerlerle kutlandı. Sirkeci Tren İstasyonu’ndan kalkan (sembolik) Kara Tren gurbete doğru yol aldı ve günlerce süren bir yolculuktan Münih’e (München Hauptbahnhof) geldi. İstanbul’dan gelen tren, Münih Tren İstasyonu’nda güller ve çiçeklerle karşılandı. Elli öncesine benzer karşılama törenleri yapıldı. Geçmiş yad edildi, gelecek ile görüşler, düşünceler dile getirildi...



Almanya’da geçirdiğimiz yarım asır içerisinde çok şeyler yaşadık. Açılı, kederli günlerimiz geçti. Kimi zaman evlerimiz yakıldı, kimi zaman ırkçı saldırılara maruz kaldık. Kimi zaman horlandık, dışlandık ve ikinci sınıf insan muamelesi gördük. Kimi zaman kimliğimiz, kişiliğimiz, kültürümüz, dinimiz ve dilimizden dolayı haksızlığa uğradık, haksızlığa uğratıldık. İşin daha acısı, yıllarca savunmasız, sahipsiz, kimsiz kimsesiz kaldık. Ne derdimizi dinleyen nede bizi anlayan biri çıkmadı ortaya. O günkü Türkiye’nin gayretli ve vatanperver idarecileri, yoğun çalışmalarından dolayı (!) bizim meselelerimizle ilgilenecek zaman bulmadılar. Yıllarca „saldım çayıra mevlam kayıra” duasından (!) öte ciddi bir şey yapılamadı. Gerçekten öksüz kaldık, yetim kaldık; gelen vurdu giden vurdu...



Kimi zaman “gurbetçi”, kimi zaman “Almancı” dendi...



Bugün, 50 yıl sonra, çok şeyler değişti. Almanya değişti, Avrupa değişti ve Türkiye de değişti. Demirperde ülkeleri bir bir komunizmin boyunduruğundan kurtuldu. Sovyetler tuz buz oldu, Almanya birleşti ve Ortak Pazar AB oldu. Bunların daha önemlisi ise fakir, bakıma ve korumaya muhtaç Türkiye, artık güçlendi, kuvvetli ve hatırı sayılır, sözü dinlenir bir ülke oldu...



Başbakan R.T.Erdoğan: Nerede bir vatandaşımız varsa biz oradayız...



Almanya’ya göçün 50. yılı münasebetiyle başta İstanbul ve Berlin olmak üzere bir çok merkezlerde anma toplantıları ve şölenler yapıldı. Devlet yetkililerinden STK temsilcilerine kadar her alandan yetkilerin katıldığı sempozyumlar yapıldı, konferanslar verildi. Almanya Türkleri’nin elli yıllık geçmişi dile getirildi, irdelendi ve incelendi. Çok çesitli bakış açılarıyla masaya yatırıldı, tartışıldı, görüş ve düşünceler beyan edildi. Bunlardan daha da önemlisi ise Türkiye’nin Başbakanı Sayın Recep Tayip Erdoğan ve Almanya’nın Şansölyesi Sayın Angela Merkel’in yaptıkları açıklamalardı. Doğrusu her iki başbakanında söyledikleri, ifade ettikleri şeyler yüreğimize su serpti ve bizi geleceğe dair umutlandırdı. Recep Tayip Erdoğan: Siz yalnız değilsiniz, yer yerde ve her zaman sizin yanınızdayız. “Nerede bir vatandaşımız varsa biz oradayız”. Asimilasyon bir insanlık suçudur. Uyuma EVET, asimisyona HAYIR dedi. Almanca ve Türkçe’nin önemine değindi. Almanya’da 3 milyon Türk var dedi ve ne kadar önemli olduğumuza vurgu yaptı. Olmazsa olmazları dile getirdi. Net konuştu, kesin konuştu.

Almanya Başbakanı A. Merkel: Siz Almanya’ya aitsiniz...



Angela Merkel ise o da aynı şeylerden dem vurdu ve “siz Almanya’ya aitsiniz” dedi. Fakat Almanya’da 3 milyon Türk var diyemedi. Türkiye kökenlilerden bahsetti. Ben sizin de başbakanızım dedi. Fakat Türkçe’nin öneminden bahsedemedi. Eşitlikten, haktan hukuktan dem vurdu ama çifte vatandaşlığa değinmedi. Almanya’nın bir parçası bolduğumuzu dile getirdi ama, aile birleşimi önündeki engellerin ortadan kaldırılması yönünde işarette bulunmadı. Türkiye’de din hürriyetinden bahsetti ama, Almanya’da İslam’ın resmi din olarak tanınmasına değinmedi...



Almanya’da Yabancı Türkiye’de Almancı...



Şimdi iş yapma zamanı. Gönül alma iyi amma, meselelere çözüm aramak daha da önemli. Eğer Türkiye bundan böyle her yerde ve her zaman Almanya Türkleri’nin yanında ise, o zaman ve acilen, yılların biriktirdiği ve Almanya Türkleri’nin boynunu burkan, belini büken meselelere çözüm getirsin. Yıllardır hem Almanya’da ve hem Türkiye’de maruz kalınan haksızlığa ve ayrımcılığa son verilsin. 50 yılldır yakamıza yapışan ‘Almanya’da Yabancı Türkiye’de Almancı’ anlayışı bitsin artık...



Gerçekten Türkiye yanımızda ve biz Almanya’nın bir parçası isek, o zaman iki ülkeden de baklentilerimiz vardır. Hakikaten de TC Başkanı bize vatandaşlarım, Almanya Şansölyesi ben sizin de başbakanızım diyorsa, o zaman: Anadil Türkçe öğrenimi, eğitim alanındaki ayrımcılık, aile birleşimi önündeki engeller, seçme ve seçilme hakkı konusundaki sıkıntılar, çifte vatandaşlık, Mavi Kart, İslam Dini’nin tanınması, hoca meselesi gibi onlarca mesele acilen çözüme kavuşturulmalıdır. Güzel sözler gönül alıyor ama, meseleleri çözmeye yetmiyor...



Almanya Türkleri...



Şurası da bir geçek; Almanya’daki yaklaşık 3 milyon Türk var. Almanya Türkleri gerçek manada ciddiye alınmadan ve onunla işbirliği yapılmadan hiç bir mesele çözülmez. Zorbayla, zoraki uyum hiç olmaz. Zaten temcit pilavı gibi her yerde önümüze konan uyumdan kına getirdik...





Şimdi zaman; anlama, anlaşma, çeşniye tehamül ve hoşgörme zamanıdır...



Şimdi elele verme zamanı, şimdi birlik zamanı, şimdi iş zamanı. Artık birbirimizi görmezlikten gelme yerini, kabullenme ve işbirliği, güç birliği yapma zamanı. Devir artık dışlama, yok sayma ve hor görme zamanı değil. Şimdi zaman; anlama, anlaşma, çeşniye tehamül ve hoşgörme zamanıdır. Artık herkez ortak bir gelecek için değişmeli. Almanya değişmeli, Türkiye değişmeli. Almanya Türkleri daha fazla değişmeli. Şimdi gelişme zamanı. Şimdi hareket etme, kabiliyet ve hüner gösterme zamanıdır. Her yerde biz olmalayız, her şeye sözümüz olmalı. Yalnız şikayet eden değil, çözüm üreten, yol gösteren, yön gösteren taraf olmalıyız. Biz; kültürde, medeniyette, sanatta, ilimde, irfanda, ahlakta, edepte, ticarette, sporda ve sanatta bir adım ileride olmalıyız. Aile düzenimizi, din ve dil anlayışımızı, cami ve camaat yapımızı, usul ve kaide ve kuralımıza yeniden gözden geçirmeliz...



Türkiye bizsiz, biz Türkiye’siz olamayız...



Dahası var: Yerimizi, yurdumuzu iyi tespit etmeliyiz. Kıymetimizi değerimizi, kimliğimizi kişiliğimizi iyi bilmeliyiz. Bir gerçeği de akıldan çıkarmamalıyız; Türkiye bizsiz biz Türkiye’siz olamayız...



Almanya bizsiz, biz de Almanya’sız olamayız...



Öte yandan Almanya bizsiz, biz de Almanya’sız olamayız. Bununla birlikte; Almanya’da Türkiye’nin temsilcisi, Türkiye’de ise Almanya’nın temsilcisi olabilmeliyiz. İki ülke arasında dostluk köprüsü kurabilmeliyiz. Türkiye’de Türk, Almanya’da Alman vatandaşı olarak; hak ve hukuku korunmuş, gelecekten ve kendinden emin bir şekilde, göğsümüzü gere gere nice 50 yıllara yürüyebilmeliyiz...



Yarınların ümid ve heyacanı, meşgale ve meşalesi bu olması niyazıyla...







Dinslaken, 5 Kasım 2011

Yakup Tufan