MERCEK ALTINDAKİ MÜSLÜMAN GENÇLER - Yakup TUFAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









MERCEK ALTINDAKİ MÜSLÜMAN GENÇLER - Yakup TUFAN
Tarih: 21.06.2011 > Kaç kez okundu? 4683

Paylaş






İçişleri Bakanı H.P.Friedrich, göreve gelir gelmez -ayağının tozuyla-, bir açıklama yaptı:“İslam Almanya’ya ait değildir” dedi. Diğer bir ifadeyle Almanya’da İslam yoktur demek istedi. İçişleri Bakanının yaptığı açıklama, sağduyu sahibi bir çok Alman ve Almanya’da yaşayan beş milyon civarındaki müslüman tarafından büyük üzüntüyle karşılandı. Öte yandan büyük tepkilere yol açan açıklama, bir kısım tartışmaları da beraberinde getirdi.



Bakan H.P.Friedrich, işin başlangıçında -zaten rayından çıkmış olan- AİZ’nin (Alman İslam Zirvesi) güvenlik ağırlıklı hedeflere yöneleceğinin signali verilmişti. Esasen, Almanya’daki Müslümanların meselelerinin ve İslam düşmanlığının (Islamfeindlichkeit in Deutschland) görüşülmesi ve bu konuda tedbirler alınması gereken zirve, adeta -müslümanları mesele haline getirme anlayışı- içerisine girmiş oldu. Güvenlik zirvesi de bu düşünceyi doğrular bir vaziyet arz etmektedir. İçişleri Bakanının önemle üzerinde durduğu zirvede; “Aşırı İslamcılar ile mücadele(!?)” ve „aşırı uçlara yönelen Müslüman gençlere karşı tedbirler(!?)“ gündemin ana merkezini oluşturacağı benziyor.

İşbirliği yapılacak sivil kuruluşlar ise „Müslüman Çatı Kuruluşları“ olacağı ifade ediliyor.



Güvenlik Zirvesinde, hangi kurum ve kuruluşların veya şahısların ne tür bir rol oynayacağı henüz belli değil. Katılımcılar ise henüz net gözükmüyor. İhtimaldir ki bu ekip, AİZ-Alman İslam Zirvesi’ne katılan kişi, kurum ve kuruluşlardan oluşacaktır. AİZ’de ise KRM- Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi’ni oluşturan dört büyük İslami Çatı Kuruluşu’ndan yalnız iki tanesi var. Bilindiği gibi KRM’nin diğer iki üyesi, -Alman İslam Zirvesi gayesinden saptırılmıştır- gerekcesiyle zirveye katılmama kararı almışlardı. Gelinen noktaya baktığımızda; hakikaten AİZ çok değişik yola girmiş bulunmakta ve bambaşka bir resim sergilemektedir.



AİZ bünyesinde gerçekleşecek “Güvenlik Zirvesi” (Sicherheitsgipfel), diğer bir ifadeyle “Önlem Zirvesi” (Präventionsgipfel) gündeminde: Almanya’da “radikaleşmek, şiddet ve aşırılık” (Radikalisierung, Gewalt und Extremismus) var. Bu ve buna benzer konuların görüşülmesi ve zirvede bu konuda tedbirlerin alınması düşünülmekte. Zirveye katılan Müslüman Çatı Kuruluşları, emniyet birimleri ve özellikle İslam ve müslümanlara karşı (muhalif) olmalarıyla bilinen bir takım kişi ve kurumlar; Almanya’da yaşayan ve bu ülkede doğup büyüyen Müslüman gençleri masaya yatıracaklar. Onların „radikaleşme(!?), şiddet(!?) ve aşırılık(!?)” durumlarını görüşecekler. Sonra: Bu ülkeyi -vatan- bilen Müslüman gençler ile mücadele edilecektir. Gidişat bunu göstermektedir.



Bize göre; “Güvenlik Zirvesi” veya “Önlem Zirvesi”, esasen bir gündem saptırmaktır. Bununla birlikte, Almanya’daki İslam düşmanlığını gizlemektir veya görmezlikten gelmektir. Öbür taraftan; Müslüman gençleri adeta potansiyel suçlu olarak görme çabası içerisine girmek ve onların (özellikle Türk ve Arap gençleri) toplumdan tamamen dışlamasına kapı açmaktır. İşin daha da kötüsü; Almanya’daki ırkcı, İslam düşmanı ve aşrı sağcıların ekmeğine yağ sürmektir...



İşin başka bir boyutuna gelince; Müslüman Çatı Kuruluşları “Önlem Zirvesi”ne katlacaklar mı? Neden ve niçin katılacaklar? Bunun hesabı kitabı, getirisi götürüsü iyi yapıldı mı? Şayet katılacaklar ise, zirvede tutum ve davranışları nasıl olacak? Orada hakca, mertce ve cesurca bir tutum sergilenebilecek mi? Güvenlik Zirvesi veya “Önlem Zirvesi” adı altında yapılan ve dindar insanları, Almanya’da doğup büyüyen Müslüman gençleri, -potansiyel tehlike- gibi görme çabalarının yanlış olduğu anlatılabilecek mi? Cami ve cemiyete devam eden veya yakın duran gençlerin her türlü aşırılıktan uzak olduklarının altıçizilecek mi?..



Bize göre; Müslüman gençler Almanya’da güvenlik yönünden hiç bir tehlike oluşturmuyor. Tam aksine onlar, Almanya’nın geleceği için çok önemli bir faktör teşkil ediyorlar. Daha açık bir ifadeyle, Almaya’nın temel taşlarından birini oluşturmaktalar. Bu düşünceden hareketle; Almanya bindiği dalı kesmemeli! Kasıtlı yanlış bilgi, korku ve kuruntu sebiyle Müslüman gençler, -potansiyel tehlike- olarak gösterilmemeli!..



Bugün, karşımızda bir çok mesele ile cedelleşen, bir çok yerde ikinci sınıf insan muamelesi gören ve bin bir zorluklar içerisinde hayat mücadelesi veren Müslüman gençler var. Devlet ve toplum olarak aklı selim düşünüp, onlara sahip çıkmak lazımdır. Onlara destek olmak ve geleceğe hazırlamak gerekir. Onları -potansiyel suçlu- olarak görmek, toplumun dışına itmek çok yanlıştır ve büyük bir haksızlıktır.

Öte yandan, -belirli mihrak ve merciler- tarafından kasden Müslüman gençlere (özellikle Türk ve Arap gençleri) karşı girişilen -sindirme ve dışlama- politikası, her şeyden önce bir insanlık ayıbıdır.

Hülasa, biracık izan ve mizan sahibi olunsun, azıcık aklı selim düşünülsün ve Müslüman gençleri dışlama yerine topluma kazanma yolunda fikir üretilsin...





Dinslaken, 10 Haziran 2011

Yakup Tufan