KIRGIZİSTAN, YENİ SİYASAL SİSTEMDE YÖNETMEYİ ÖĞRENİYOR - Nezir ALİOĞLU - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









KIRGIZİSTAN, YENİ SİYASAL SİSTEMDE YÖNETMEYİ ÖĞRENİYOR - Nezir ALİOĞLU
Tarih: 19.04.2011 > Kaç kez okundu? 4470

Paylaş


Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsız ve egemen bir ülke kimliğine kavuşan Kırgızistan Cumhuriyeti, bağımsızlık sürecinde yaşadığı iki devrimin de etkisiyle öz kimliğine, öz ruhuna ve değerlerine yakın gördüğü parlamenter yönetim sistemini tercih etti.

Nisan devrimi ile birlikte iktidara gelen muhalif liderler, öncelikle ülkenin idari sisteminde gündeme aldığı anayasa değişikliği çerçevesinde referanduma yeni bir anayasa taslağını sundu. Referandumla kabul edilen yeni anayasa, ülkenin hem parlamenter yönetim sistemine geçişini sağladı hem de kader birliği ettiği Orta Asya devletleri arasında, siyasi sisteminde ciddi bir değişikliğe imza atan bir ülke olarak siyasi tarihte kendine yeni bir sayfa açtı. Refah özlemi çeken Kırgızlar, yeni bir yönetim sistemiyle yıllardır arzuladığı özgür, bağımsız ve refah dolu bir hayat umutlarını yeniden yeşerttiler.

Kırgız tarihi de esasen, Kırgız toplumunun hızlı karar alabilen ve değişime sürekli açık bir yapıda olduğunu göstermektedir. Ancak tarih boyunca teorik anlamda büyük başarılara imza atan Kırgızlar için, sürekli yaşanan iç çekişmeler ve komşu ülkelerden gereken desteğin alınamaması nedeniyle bu durum ne yazık ki pratikte görülememektedir. Türk tarihinin bir parçası olarak bilinen kurultaylar günümüzde de Türkistan coğrafyasında varlığını sürdürmekte, Kırgızistan da dahil iç siyasette halen önemini korumaktadır. Bu noktada, Kırgızistan'da son 20 yıldır yapılan kurultaylarda alınan kararların (ister iktidarın isterse muhalif liderlerin elinden çıksın) mutlaka uygulanma zemini bulduğu ve yaşama geçirildiği dikkati çekmektedir. Ülkenin ilk devlet başkanı ve ilk devrik lideri Askar Akayev ile aynı kaderi paylaştığı halefi Kurmanbek Bakiyev döneminde yapılan kurultayların ardından ya anayasada değişiklikler yapıldı ya da halk referanduma gitti. Muhalefet tarafından son 5 yılda yapılan kurultaylarda rejim değişikliğine ve devlet başkanlarının ve yandaşlarının ülkeden kaçmasının zeminini oluşturdu.

Ancak Türkistan coğrafyasının son beş yılda iki devrim yaşamış bu küçük ülkesi, bağımsızlığını kazandığı ilk yıllarda dile getirilen "demokrasi adası" düşüncesine ulaşma yolundaki en ciddi adımını da geçen yıl sonunda attı. Milletvekili genel seçimleri ile birlikte parlamenter sisteme geçiş de gerçekleşti. İşte bu noktada ülkeyi bir sıkıntı bekliyor; "kurultay". Kırgızların tarihi sürecinde önemini koruyan "kurultay", halen eski saygınlığını korumayı sürdürüyor. Parlamenter sisteme geçilmesi ise toplumsal bir olgu olan kurultayın geleceği konusunda toplumun zihninde soru işaretlerine yol açıyor. İktidar da muhalefet de son dönemlerde kurultay toplama konusunda tereddüt ve endişeler yaşarken, iktidar, yeni geçilen sistemi gündeme getirerek, kurultayın artık devlet nezdinde yeri olmadığını halka anlatmaya çalışıyor. Kurultay ile parlamenter yönetim sisteminin eş anlamlı olduğunu her iki sistemin aynı manaya geldiğini dile getiren iktidar, böylece parlamenter sistemi tercih nedeniyle pişmanlık duymadığını da gösteriyor.

Sovyet yönetimi döneminde geçen yaklaşık 80 yıllık dönemde tam bir baskı rejimi altında varlığını sürdüren Kırgızistan, yukarıda da belirttiğim gibi parlamenter sisteme henüz geçti. Dolayısıyla bürokratik ve pratik anlamda sisteme hayli uzak olduğu açıkça görülüyor. Ülke yeni sisteme geçti ama henüz yasama, yürütme ve yargıyı ilgilendiren yasaların parlamenter sisteme uyarlanmamış olması nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu anlamda, yeni anayasanın kabulü ve yapılan genel seçimlerin ardından kurulan koalisyon hükümetinin uyum yasalarının olmaması, öncelikle koalisyondaki partiler arasında gerginliklere neden olmaktadır. Bağımsızlığından bu yana başkanlık sistemiyle yönetilen Kırgızistan'da parlamenter sisteme geçişi halk, gerçek anlamda henüz fark etmedi, daha bir yılını doldurmayan yeni rejimin etkisini ekonomide, siyasette hissedemedi.

Almazbek Atambayev'in başbakanlığındaki koalisyon hükümeti, parlamenter sistem tecrübesine sahip olmaması yüzünden dağılmaktan son anda kurtuldu. Koalisyon hükümetinde yer alan Ata-Yurt (Ata Curt) Partisi'nin bazı milletvekilleri, Başbakan Atambayev'in koalisyonu oluşturan parti yöneticileri ile alınan kararları kendileriyle paylaşmamasını, her fırsatta koalisyon hükümetine karşı bir silah olarak kullanıyorlar ve hükümeti her an tehdit altında tutuyorlar.

Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva ve Meclis Başkanı Ahmetbek Keldibekov'un (aynı zamanda Ata Yurt Partisi milletvekili) girişimlerinin ardından Ata Yurt Partisi, Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı ve Başbakan Almazbek Atambayev'den, koalisyonun dağılmaması için bazı taleplerde bulundu. Başbakan Atambayev, Ata Yurt Partisi'nin taleplerinin çok ağır olduğunu ancak ülkenin istikrarı için bu talepleri kabul etmek zorunda kaldığını açıklarken, "Yeter ki, bunun dışında başka talepleri olmasın" ifadesini kullandı.

Kırgızistan'da koalisyon hükümeti 27 Aralık 2010'da kuruldu ve 1 Nisan 2011 tarihine kadar gerçekleşen Bakanlar Kurulu toplantısı ise sadece iki. Başkanlık sisteminde Bakanlar Kurulu'nun her hafta mutlaka toplandığını gören halk, bu uygulamanın neden devam etmediğini merak ediyor. Atambayev hükümetinin özellikle Nisan ayındaki devrimin ardından devletleştirilen kurum ve kuruluşların akıbeti konusunda karar almada ciddi sıkıntılar çektiği biliniyor. Bu kurumların, belirsizlik yüzünden gün geçtikçe zarar ettiği ve bazılarının battığı dile getiriliyor. Ülkenin en büyük GSM operatörü ve aynı zamanda en çok vergi ödeyen ikinci operatörü olan Megacom'un etrafında yaşanan gelişmeler bunun bir örneği olarak karşımızda duruyor. Ülkenin iç ve dış siyasetini belirlemekle yükümlü, ekonomiden istikrara kadar sorumlu olan başbakan, yetkisini/gücünü, iç ve dış sebeplerden istenilen düzeyde kullanamamaktadır. Ekonomiye katkı sağlayan tüm işletmelerin/kurumların (karda veya zararda olsun) dökümünün çıkarılmasını isteyen Başbakan Atambayev, her ne kadar iş adamlığından gelmiş olsa da hala ülkenin ekonomik gücünü anlamaya çalışıyor. Kısa dönemde akaryakıt fiyatlarında düşüş sağlayan Başbakan Almazbek Atambayev'in, çiftçilere düşük faizli kredi uygulaması başlatması da toplum nezdinde olumlu not alıyor.

Ancak başbakanın başını ağrıtan konular da yok değil; atamalar. Bırakın toplumu, başbakan, atamalarda koalisyon ortaklarının da tepkisini alıyor. Atambayev'in, ülkenin güneyine henüz hiç bir atama yapamaması ve bu bölgede devrik devlet başkanı dönemindeki yöneticileri görevinden alamadığı da bir başka gerçek. Bir başka sıkıntı ise yolsuzluklar...



KIRGIZİSTAN. TÜRKİYE'NİN BAŞARISINI ÖRNEK ALIYOR



Parlamenter sisteme geçen Kırgızistan'da, model alınan ülke ise Türkiye. Türkiye'nin hem coğrafik açıdan en yakın ülke konumunda bulunması hem de son sekiz yılda, başta ekonomi olmak üzere sergilediği başarıyı Kırgızlar parlamenter sisteme bağlıyorlar. Bu yüzden Atambayev'in başbakanlığındaki koalisyonun da aynı başarıyı sağlamasını bekliyorlar.

Geçen yılki siyasi gelişmeler ve etnik gerilimden dolayı bütçenin ciddi anlamda (bu yılın bütçesi 618 milyon dolar açıkla kabul edilmişti) eksi verdiğini de dikkate aldığımızda, uyum yasaları için büyük bir mali kaynağa ihtiyaç duyuluyor. Bu yüzden hükümet uyum yasalarının çıkarılması ve kurumların eski yasalar istikametinde çalışmasını sona erdirmek amacıyla kaynak arayışını sürdürüyor. Ülkeye son bir yılda Türkiye ve Rusya mali destekte bulunurken, yasaların yeni sisteme uyumlu hale getirilmesi için Avrupa ülkelerinden beklenen mali destek hala gelmedi. Yönetim sistemi (parlamenter sistem) anayasada değişmekle birlikte, hükümetin çalışma sisteminde henüz hiçbir değişiklik olmadığı görülüyor. Bu anlamda yasama organının eskisi gibi yargı ve yürütmeye müdahale etmesi, özellikle hükümetin kararlarını ciddi şekilde etkiliyor. Hükümet bu noktada özgür değil. Burada parti içi disiplinin olmadığı/oluşmadığı bir Meclis yapısından söz edebiliriz. Söz gelimi aynı partiye mensup milletvekilleri koalisyon hükümetinden çıkabileceklerini her fırsatta dile getiriyorlar ve özellikle söz sahibi oldukları sektörlerin zarar etmemesi için parti liderine müdahale edebiliyorlar. Bu durum da hükümetin, gerek cumhurbaşkanlığı gerekse yasama karşısında geçmiş dönemlerdeki gibi çok etkisiz ve zayıf kalmasına yol açıyor. Yeni anayasada cumhurbaşkanlığının yetki ve görevleri azaldı, ancak personel sayısı iki kat arttı. Aynı durum parlamento için de geçerli. Mecliste sandalye sayısı 120'ye çıkarken, Meclis personelinde de iki misli artış yaşandı. Bütçeden önemli pay alanlar arasında yer alıyor bu iki kurum. Hükümetin bu iki kurumun bütçelerinde kısıntıya gitme planında engellemelerle karşılaştığını muhalefet de kabul ediyor.

Atambayev hükümetinin sosyal ve siyasi dengeleri sağlamaya yönelik yoğun bir enerji sarf ettiği şu günlerde başbakanın, Türkiye ve Rusya'dan mali destek istemesi bekleniyor. Diğer taraftan devrik iktidarların bıraktığı kötü miras, hükümet ve bürokratların mevcut sorunlara iyimser bakması Almazbek kabinesinin elini de bir noktada rahatlatıyor aslında. Bu da, her an meydanlara inebilecek halkı ikna etmesi için, hükümete büyük sorumluluklar yüklüyor. Halkın bugünkü pozisyonu hükümetin aynasıdır.

100 gün önce göreve başlayan hükümet, mafya ile mücadele ve yurt dışından mali destek peşine düştü, halkın sorunlarının çözümü konusundan uzak kaldı. Halk, hükümetten gıda fiyatları ve güvenlik konularındaki sıkıntıların giderilmesini bekliyor öncelikle. Ama hükümetin görevi sadece bu değil. Zaman kaybetmeden Türkiye'deki parlamenter sistemi ayrıntılı inceleyerek öğrenmesi gerek. Parlamenter sistemin verimli, doğru ve anayasal çerçevede çalışmaması halinde, ülkedeki sistem değişikliğinin de kağıt üzerinde kalacağı bir gerçek.

Zaman kaybetme lüksü bulunmayan Kırgız yönetiminin, Türkiye'nin gerçek dost ve kardeşlik bağlarını da bir artı olarak görmesi ve parlamenter sistemin güçlendirilmesi için bir açılım yapması şart. Atambayev hükümeti, yıl sonunda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar bu açılıma öncülük etmelidir. Ülkede fikir, klan, psikolojik ve bölgesel farklılıklara sahip şahısların katılacağı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kimin galip geleceği ve o kişinin dümeni ne tarafa çevireceği ülkede tek bilinmeyen bir konu olarak karşımıza çıkıyor.