SANDIKLAR PARLAMENTER SİSTEMİ GÖSTERİYOR - Ayfer Işık AKSU - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









SANDIKLAR PARLAMENTER SİSTEMİ GÖSTERİYOR - Ayfer Işık AKSU
Tarih: 19.04.2011 > Kaç kez okundu? 4268

Paylaş


Türkiye'nin yaklaşık üç katı büyüklüğünde (2 milyon 727 bin kilometrekare) olmasına rağmen, sadece beşte biri kadar bir nüfusu barındıran (yaklaşık 16 milyon kişi) dost ve kardeş ülke Kazakistan, 3 Nisan'da cumhurbaşkanlığı seçimine sahne oldu.

1991 yılında bağımsızlığını kazanan ve önümüzdeki aylarda bağımsızlığının 20'nci yılını kutlayacak olan Kazakistan'daki cumhurbaşkanı seçimi, hem gözlemci olarak seçimi izlememe hem hayatımın 8 yılının geçtiği bu ülkede, eski başkent Almatı'da anılarımı tazelememe hem de eski dostlarla (zaman zaman görüşsem de) yeniden bir araya gelmeme imkan sağladı.

Eski Sovyet coğrafyasında kurulan yeni devletlerdeki siyasi gelişmeleri dünya kamuoyundan ziyade, bölgede güç mücadelesi verenlerin yakından ve dikkatle izlediği ve zaman zaman da müdahale girişimleri olduğu bilinen bir gerçek. Özellikle Soros finanslı renkli devrimler bunun en açık örnekleri. Ancak burada güç mücadelesinin tarafları olarak sadece Rusya ve ABD'yi saymak yeterli değil, AB ve Çin de bu mücadelenin içinde.

Gerçekten yaşadığım sekiz yıllık süre içinde de tanık olduğum akıllı politikaları ile gerek ülke içinde gerekse uluslararası arenada dengeleri sağlamakta başarılı bir tablo çizen Nursultan Nazarbayev, referanduma karşı çıkarak hem kendisi açısından yeni bir artıya imza attı hem de ülkenin dünya kamuoyunda siyasi açıdan eleştirilmesinin önünü tıkadı. Parlamento ve Senato'nun referandum kararını reddeden ve erken seçim yolunu açan Nazarbayev, referandumla ilgili yasal süreç sırasında tepki gösteren ABD ve AB'nin de sesini kesmiş oldu.

Dört adayın yarıştığı 3 Nisan'daki seçimleri uluslararası kamuoyunun da beklediği gibi, Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, açık ara önde kazandı. Normalde görev süresi Aralık 2012'de dolacak olan Nazarbayev, anayasaya aykırı bir eylemde bulunmayarak, 9 milyon 180 bin seçmeni sandık başına çağırdı ve 7 milyon 709 bin seçmenin katıldığı seçimde oyların yüzde 95,5'ini alarak yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Kalan diğer oylar ise Senatör Gani Kasımov, Komünist Partisi Genel Sekreteri Jambıl Akmetbekov ve Tabiat Vakfı Başkanı Mels Elevsizov arasında paylaşıldı.

900'ün üzerinde uluslararası gözlemcinin izlediği seçimleri eski başkent Almatı'da izledik. Ahi Evran Üniversitesi öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Kürşad Zorlu (ki o da Kazakistan'ı yakından tanıyan bir isim) ile birlikte, 25 kadar sandığı dolaştık. Aslında sabah yağan yoğun kar sadece bizim için değil Kazaklar için de bir sürpriz oldu. Ki Kazaklar bunu, sandık başına gidecek seçmenleri olumsuz etkileyeceği düşüncesiyle "kötü bir sürpriz" olarak da niteledi ama gördük ki kar yağışı seçmenleri yolundan döndürememişti.

Sandıktan çıkan sonuç ise Kazakistan halkının ortak düşüncesinin istikrar ve huzur olduğunu gösterdi. Hani "dere geçilirken at değiştirilmez" atasözümüz var ya, Kazak halkı en azından bir süre daha Nazarbayev'i işbaşında görmek istiyor. Genelde sakin ve tek bir olay bile çıkmadan gerçekleşen bir cumhurbaşkanlığı seçimiyle karşılaştık. Bir önceki seçimlerde de Kazakistan'da gözlemci olarak bulunmuştuk. Fakat bu seçimlerde insanların Nazarbayev'siz bir Kazakistan'a hazırlıklı olmadığını gördük.

Seçim sonuçlarına ilişkin tahmin istendiğinde hiç kimse %80'den az bir oran seslendirmiyordu. Ayrıca mevcut adayların ortaya koyduğu projeler mevcut Cumhurbaşkanı ile karşılaştırıldığında mikro olarak değerlendirilmekteydi.



ELEŞTİRİ FARKI

Batı kamuoyunun eski Sovyet coğrafyasındaki demokratikleşmeye, siyasi gelişmelere yönelik eleştirileri genellikle olumsuz yöndedir. Bu durum Kazakistan'daki seçimler için de değişmedi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), seçimleri eleştirirken, "seçimde usulsüzlük yapıldığını" öne sürüyor.

AGİT muhalefetin seçimleri boykot ettiğini belirtirken, katılımın yüzde 90'a yakın olduğunu sanırım dikkate almadı. 400 civarında gözlemci ile seçimleri izleyen AGİT, usulsüzlükler yapıldığında ve seçimlerin şeffaf olmadığında ısrarlı. Yukarıda da dile getirdiğim gibi 25 sandık dolaştık, bunların çoğu da doğrudan ev sahiplerinin götürdüğü sandıklar değil, kendi belirlediğimiz sandıklar. Doğrusunu söylemek gerekirse dolaştığımız sandıklarda ihlal veya ihlal olarak nitelendirilebilecek durumlarla karşılaşmadık. Ve bunu, Almatı'daki basın mensuplarıyla da paylaştık.

Elbette seçimlerde ihlal olduğu veya ihlal olmadığı yönündeki görüşler birkaç kişinin açıklaması üzerine inşa edilemez. Dolayısıyla AGİT şeffaf olmadığı iddiasında bulunurken bizim ihlallere tanık olmadığımızı söylememiz elbette yeterli değil. Bu yüzden diğer Uluslararası örgütlerin görüşünü de burada aktarmak istiyorum ki kararı siz okuyucular versin.

Seçimleri izleyen örgütlerden birisi Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) heyetiydi. Sanırım BDT gözlemcileriyle aynı gözlükten bakıyorduk ki onlar da bizim görüşlerimizin benzerini açıklıyordu. Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in oy kullandıktan sonra yaptığı "seçimlerin uluslar arası standartlara uygun" olduğu açıklamasını da bir kenara bırakıyorum zira biz bağımsız gözlemciyiz. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gözlemcileri de ihlaller ve şeffaflık konusunda bizim görüşlerimizi paylaşıyor. Avrupa Parlamentosu'ndan (AP) bazı gözlemcilerin de bizimle aynı kanaati paylaştığını basından öğrendim. AP Letonya Milletvekili Alfred Rubiks, Kazak halkının seçimleri bir bayram olarak gördüğünü dile getirirken, Çek Cumhuriyeti milletvekili Miloslaf Ransdorf da seçimlerin Avrupa standartlarında gerçekleştiğini söylüyor.

Elbette bizim tanık olmadığımız birtakım ihlaller yaşanmış olabilir, bu tür ihlalleri de mazur görme düşüncesi de taşımıyorum, ancak 9 milyon 180 bin seçmenden 7 milyon 709 bini sandık başına gelmiş olmasına rağmen muhalefetin boykotundan söz ediliyorsa ya burada bir hesap hatası var ya da ülkede muhalefete hayat hakkı tanınmadığından söz etmek gerekir.

Hem AGİT'in hem de Kazakistan'ın bu hususu netleştirmesinde yarar var.



MASIMOV HÜKÜMETİ GİTTİ GELDİ

Cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçlarının 12 Nisan'da açıklanması ve ardından da yemin töreni yapılması planlanmasına rağmen sonuçlar çok daha öncesinde belli oldu ve Merkez Seçim Komisyonu Başkanı Kuandık Turgankulov, seçim sonuçlarını açıklarken, Cumhurbaşkanı’nın da 8 Nisan'da yemin edeceğini duyurdu. Anayasa uyarınca hükümetin, yeni Cumhurbaşkanı’na istifasını sunması gerekiyordu ve bu, gecikmeden gerçekleşti. Karim Masimov'un başbakanlığındaki hükümet, yemin töreninin sıcaklığı dahi bitmeden istifasını sundu. Ardından Nazarbayev, Masimov'u hükümeti kurmak için yeniden görevlendirdi. Eski kabinedeki bazı bakanları değiştiren Masimov'un yeni kabinesi de parlamentoda hızla onaylandı.



2012'DE YİNE SANDIK GÖRÜNÜYOR

Normal takvimin işlemesi halinde Kazakistan'da seçmenlerin 2012 yılında sandık başına gitmesi gerekiyordu. Aralık 2012'de yapılması gereken cumhurbaşkanı seçimi, referandum girişimi nedeniyle öne alındı ve Kazaklar 3 Nisan'daki seçimlerde Nazarbayev'in görevine devamı doğrultusunda oy kullandı.

Ancak seçimlerin erkene alınmış olması 2012'de seçmenin sandık başına gitmesi durumunu ortadan kaldırmadı. Nazarbayev, yemin töreninin ardından parlamentoda yaptığı konuşmada, milletvekili genel seçimlerinin erkene alınacağını duyurdu. Açıklamada dikkati çeken nokta ise parlamenter yapıda değişiklik olacağını dile getirmesiydi. Beşinci kez cumhurbaşkanı olan Nursultan Nazarbayev, parlamentoda siyasi partilerin temsil edileceğini ve seçimlere siyasi partilerin katılacağını açıkladı. Nazarbayev, milletvekili genel seçimlerinin ardından hükümetin nasıl kurulacağı konusunda şimdilik bir açıklama yapmazken, aklımıza hemen komşusu Kırgızistan'ın 7 Nisan 2010'daki devrimin ardından parlamenter sisteme geçişi geliyor. Bu da Kazakistan parlamentosunda çok sesliliğe hazır olmamız gerektiği kanaatini oluşturuyor bende.

Parlamenter sisteme geçişte Türkiye'yi örnek alan Kırgızistan'ın ardından Kazakistan da aynı yolu izleyecek gibi görünüyor. Kuruluşunun üzerinden neredeyse iki yıl bile geçmeyen ve kısaca TÜRKPA olarak anılan Türk Devletleri Parlamenterler Asamblesi'ne de burada bir hayli iş düşecek gibi.