TARİHE TANIKLIK ETMİŞ VE TARİH YAZMIŞ KENT TEBRİZ - Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









TARİHE TANIKLIK ETMİŞ VE TARİH YAZMIŞ KENT TEBRİZ - Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI
Tarih: 29.03.2011 > Kaç kez okundu? 15672

Paylaş


Tebriz İran’ın Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin merkezi olup zengin tarihi, büyük kültürel mirası, büyüklüğü, kentsel yapısı, tarihi eserleri ve bütün yönleriyle İran Türklüğünün merkezi konumundadır. Binlerce yıl tarihi geçmişe sahip bu kent tarihsel olarak İran siyasal yaşamında ve gelişmelerinde çok önemli bir yere sahiptir. İran tarihi boyunca özellikle İslamiyet sonrası hemen hemen bütün önemli siyasal gelişme ve toplumsal hareketler ya doğrudan doğruya Tebriz kaynaklıdır ya da Tebriz’in desteğiyle gerçekleşmiş durumdadır. 15. yy.dan itibaren Azerbaycan ve merkezi Tebriz yıpratıcı Rus –Osmanlı ve İran devletlerinin çatışma ve savaşlarının ortasında kalmış ve çok büyük insani ve maddi zararlara uğramıştır. Özellikle 20. yy. da İran siyasal hayatında köklü değişikliliklere neden olan ve anayasal monarşiye geçişi sağlayan ‘1906-1911 İran Meşrutiyet Devrimi’ sırasında Tebrizlilerin önderliği ve kahramanca mücadeleleri bütün tarihçilerce tespit ve tescil edilmiştir.

Çarlık hükümetinin çöküş döneminde Tebriz yine işgale uğramış ve 1918 yılında devrimci din adamı Şeyh Muhammet Xiyabani önderliğinde özgürlükçü ‘Azadistan Hareketinin’ merkezi olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nın zor yılları olan 1945-1946 yıllarında Tebriz sosyalist eğilimli Seyit Cafer Pişeveri başkanlığında kurulan ‘Muhtar Azerbaycan Hükümetine’ ev sahipliği yapmıştır. 2500 yıllık İran Monarşi rejiminin sonunu getiren ‘1979 İran İslam Devriminin’ fitili Tebriz’de ateşlenmiş ve bütün ülkeyi sarmıştır.

Yıllar sonra Tebriz’i gördüğümde çok şaşırdım. Tebriz Şah döneminde bilinçli olarak geri bırakılmış kocaman bir köy konumundaydı. Şimdi ise kocaman bir şantiye konumunda, şanlı tarihine yakışır bir gelişme trendini yakalamış çağdaş bir kent konumuna bürünmüş durumdadır. Zeferaniye, Pervaz, Veliye Eser gibi modern banliyölere kavuşan ketsel dönüşümünü başarıyla gerçekleştiren, dev kültür saraylarına, zengin müzelere, gökdelenlere, modern alışveriş merkezlerine ve benzeri imkânlara kavuşan bir kent konumuna gelmiştir. İran’ın bütün kentlerinin önemli meselesi olan kentin trafik sorunu, inşaatının %70 bitmiş olan metronun hizmete girmesiyle çözülecek gibi görünüyor.

Tebriz eskiden beri İran’ın en önemli siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve sanayi kutuplarından biri konumundadır. Kentte kurulu bulunan ulusal çaptaki dev sanayi tesisleri, traktör fabrikası, ağır makine sanayi, Bolbiring, leyland dizel, piston, kibrit, içecek, deri, dokuma, motojen, Dormen dizel, liftırak fabrikaları ve diğer fabrikalar, petrol rafinesi, üniversiteler, askeri birlikler, 2.Hava Taktik Üstü, Devrim muhafızlarına bağlı Aşura ordusu ve benzeri kuruluşlar sayesinde çok stratejik bir konumdadır. Ayrıca bu kentin İran- Türkiye–Avrupa ve Azerbaycan Cumhuriyeti yoluyla Kafkasya ve Rusya kara yolu üzerinde bulunması, Türkiye- İran demir yolunun bu kentten geçmesi kentin önemini arttırmaktadır. UNESCO tarafından korunması gereken dünya kültürel mirası listesinde yer alan dünyanın en büyük kapalı çarşısı konumundaki ‘Tebriz’in Kapalı Çarşısı’ bünyesinde barındırdığı onlarca çarşı, han, cami, külliye ve başka tarihi kalıntılarıyla Ortadoğu’nun en önemli tarihi alış veriş merkezi ve görülecek tarihi yapılarından biri konumundadır.



Coğrafi Özellikler



Tebriz 3000 km2 yüz ölçümü ile Urmiye gölünün doğusunda 38/8 kuzey 46/15 doğu boylamında yer almaktadır. Kent 1350 rakımlı olup bereketli Sehend dağlarının eteklerinde kuruludur. Ayrıca Sulxap veya başka deyişle Eynalı dağı da kentin yanı başında yer almaktadır. Bu dağ “Eynal-Zeynal” diye de adlandırılır.

Tebriz İran’ın stratejik ve ekonomik yolları üzerinde bulunmaktan dolayı tarih boyunca hep önemini korumuştur. Ama doğal afetler ve özellikle büyük depremler bu kenti defalarca yerle bir etmiştir. Sebelan dağlarından akan acı çay kentin yanı başından akmaktadır. Kentin Avrupa yönünden girişinde tarihi acı çay köprüsü kente giren herkesi dimdik duruşu ile selamlar gibidir. Yine Sehend dağlarından doğan Mehran Rud nehri de kentin ekonomisine ve ramına büyük katkı yapmaktadır. Tarih boyunca dönem dönem bu nehrin taşması sonucunda kent sular altında kalmış ve büyük hasar görmüştür. Uygarlık ve medeniyetin en önemli göstergelerinden sayılan gnat veya kehriz (su kanalları) bu kentte de çok gelişmiş bir durumda kendini göstermektedir. Kentin bütün evlerinde eskiden bu yolla akan akarsular kentsel ve evsel su tüketiminde rol üstlenmekte idi. Tarihi belgelere göre Tebriz de 982 Kehriz'in varlığından haberdar oluyoruz. Şuan da bunlardan 16’sı fal durumdadır. En önemlisi Emevi hükümdarı Harun El Reşit’in eşi Zübeyde hatun tarafından yaptırılan Zübeyde Hatun Kehrizidir. Kehriz’in medeniyet tarihindeki yerini ve önemini Çin Halk cumhuriyetini sing yang (doğu Türkistan) ziyaretim sırasında şahit olmuştum Çinliler oradaki turfan bölgesindeki tarihi kehrizleri restore ederek büyük bir müze kompleksi haline dönüştürmüştür. Binlerce ziyaretçi bu su kanallarını ziyaret etmektedir. Tarih kaynaklarına göre M.S 855 den 1822 yılına kadar Tebriz 16 kez büyük depremlerle sarsılmış ve yerle bir edilmiştir.



Siyasi ve Tarihi coğrafya





İslamiyet öncesi Tebriz’in tarihi ile ilgili çok bulguların olmasına rağmen halen bu konuda kesin tezler ileriye sürülmemiştir.

Örneğin Tebriz’in en önemli tarihi kalıntılarından Göy Meçit’in (mescidi kebud) etrafında yapılan arkeolojik kazılarda günümüzden 4000 yıl öncesine ait tarihi mezarlıklarda insan iskeletlerinin yanı sıra medeniyet ve uygarlık göstergesi olan çanak çömlek ve diğer yaşamsal alet edevat ortaya çıkarılmıştır. Tarihçiler ve arkeologlar bu kalıntıları inceleyerek tarihe ışık tutacaklardır. İslamiyet sonrası Tebriz’in konu ile ilgili pek çok bilgi ile karşılaşıyoruz. Özellikle İbnil Esir, İbni Nedim ve Yagut Hemevi ve Teberi kitaplarında Tebriz ile ilgili pek çok bilgiyi ortaya koymuşlardır. Arapların istilası daha sonra Revadiyan (Ravendiye) ardından Moğol ve İlhanlı hâkimiyetlerini görüyoruz. Moğol istilası sırasında Tebriz büyük hasar görüyor ardından Moğol hanedanından Ğazanhan Tebriz’de büyük imar hareketlerine girişiyor. Ğazanhan’ın türbesi de bu kentte bulunmaktadır. Ardından Moğolların büyük vezirlerinden Xace Reşidettin Fazlullah Tebriz’de çok önemli eserler yaptırıyor. Hatta çağın en önemli bilim ve üniversite merkezi olan Reşidiye (Rebbe reşidi) 1300 yılında faaliyete başlamıştır. Moğollardan sonra Tebriz Timurlular tarafından büyük bir bölgenin merkezi olarak kullanılıyor. Hatta Timurlu Miran şahın mezarı Tebriz deki Surxap mezarlığında bulunmaktadır. Akkoyunlu ve Karakoyunlular döneminde de Tebriz önemini korumuştur. Akkoyunlu uzun Hasan bütün bati İran ve Anadolu’yu fetih edince Trabzon Rum imparatoru Teodora Kalucuhans’ın kızı ile evlenerek Tebriz’i başkenti haline getirmiştir. Uzun Hasan bütün Avrupalı elçileri bu kent deki sarayında kabul etmektedir. Mezarı Tebriz deki Nasıriyye mezarlığında bulunmaktadır.

Safeviler döneminde Tebriz daha da önem kazanmış ve Şah İsmail ve Şah İsmail bu kenti başkenti yapmıştır. O dönemde kentte Sünni inancına sahip olanlara ve Akkoyunlu Karakoyunlu bağlı olanlara büyük zulüm ve baskı uygulanmıştır.

Ardından sonu gelmeyen Osmanlı Safevi savaşları döneminde Tebriz büyük hasarlar görmüş ve önemli zayiatlar vermiştir. Safevi hükümdarlarından Şah Abbas döneminde kent tamamı ile Şii inancını benimsemiş müreffeh bir konuma gelmiştir. İran’ın ticari, siyasi ve ekonomik merkezi durumuna yükselmiştir.1678 yılında Tebriz’i ziyaret eden Evliya Çelebi Tebriz’i 47 medrese 400 mektep 200 kervansaray 1070 köşk 108 derviş tekkesi ve 47000 bağ ve bahçenin bulunduğu bir kent olarak nitelemiştir. Afşar hanedanından Nadir Şah ve Zendiyye hükümdarları döneminde Tebriz yine İran Osmanlı ve Rus savaşları ortasında kalarak büyük zayiatlara sahne olmuştur. Kaçar hanedanlığı döneminde Tebriz’in önemi artmış ve bu kent Kaçar veliahtlarının eğitim ve yaşama kenti konumuna gelmiştir. Daha sonra müstebit Kaçar hükümdarlarının baskıcı rejimine karşı başlayan 1906-11 İran meşrutiyet devriminin başlama gelişme ve odak noktası konumuna gelmiştir.

İran meşrutiyet devriminin en önemli liderlerinden Mirza Ali Siggatil İslam (bu devrimci âlim 1911 yılında kutsal aşura gününde işgalci Rus birliklerince dara çekilerek idam edilmiştir.), meşrutiyet devriminin komutanları Settar Han, Bağır Han yine büyük bir devrimci din adamı olan Şeyh Muhammed Xiyabani ve Kolonel Muhammed Tagihan Pesiyan ve başka liderler İran siyasal tarihine damgalarını vurmuş Tebriz’in ileri gelenleridir. Ayrıca 1945-46 yıllarında Tebriz’de sosyalist lider Seyyit Cafer Pişeveri önderliğinde kurulan “Muhtar Azerbaycan hükümeti bütün zaaflarına rağmen imar, eğitim ve toprak reformu konusunda önemli adımlar atmıştır. Günümüzden 32 sene önce 1979 yılında 2500 yıllık İran monarşi yönetimini sona erdiren ve Sah Rıza Pehlevi’yi deviren 1979 İran İslam devrim’de Tebriz deki ayaklanma ile başlamış ve bütün İran’a yayılmıştır.

Tebriz’in görülecek yerleri



Tebriz Kapalı Çarşısı



Tebriz günümüzde ekonomisi sanayi ticari merkez olma üniversiteleri tarihi eserleri müzeleri camileri ve diğer varlıkları ile çok önemli bir kent konumundadır. Bence kentin en önemli görülecek yerlerinin başında Tebriz kapalı çarşısıdır. Kentte yapılan bütün yeni alışveriş merkezlerine (pasaj) rağmen kapalı çarşı kentin en canlı ekonomik merkezi konumundadır. UNESCO tarafından korunması gereken dünya kültür mirası değerleri listesine alınan Tebriz kapalı çarşısı dünyanın en büyük tarihi kapalı alışveriş merkezidir. Bütün uzmanların, gezginlerin ve seyyahların düşüncesine göre orta doğunun en güzel ve eşi benzeri bulunmayan bir alışveriş merkezi konumundadır. Bünyesinde binlerce geleneksel dükkân, yüzlerce sokak, onlarca kervansaray, restoranlar, geleneksel kahvehaneler camii, sosyal tesis, medrese ve başka binalar bulunan bu karmaşık doğu biçimi yaşam ve alışveriş merkezlerinin bütün özelliklerini barındıran dimdik ayakta duran ziyaretçilerini tarihin derinlerine götüren çok önemli bir gezi ve alışveriş merkezidir. Kendim eskiden beri alışverişten ziyade bu tarihi mekânın kümbet şeklindeki sokaklarını, yaz günlerinin en sıcak saatlerinde serin ve güzel bir havaya sahip olan Timçelerini ( yüksek tavanlı geniş avluya sahip dükkânların bulunduğu tarihi yapı), çok geniş bahçelere sahip havuzlu atölyelerinin bulunduğu etrafı iki katlı binalarla donatılmış hücrelerini ve camilerini görmek için devamlı çarşıyı ziyaret ederdim. Bu yolculuğum sırasında da bu mekânları dolaşarak görüntülemeye çalıştım.



İran Azerbaycan’ın çeşitli kentlerinde halı ustalarının mahir parmaklarının nadide eserleri olarak örülen en güzel ipek halıların satıldığı Müzefferiye çarşısı baharatçılar sokağı kuyumcuların bulunduğu emir pazarı, zücaciyelerin bulunduğu şişecerhane çarşısı, yemeniciler, şazda, sadıgiyye, hacı rehim, ganlı dalan, dericiler çarşısı, Abbasçı çarşısı, hüseyni çarşısı şirbaf çarşısı, Mir İsmail, billurcular, gız betsi, heramhana, badamçı, getçiler bakırcılar ve başka pek çok görülecek çarşıyı bünyesinde bulunduran bu önemli çarşının yapımı Fransız seyyah Şarden’e göre uzun Hasan tarafından yapılmıştır. Ayrıca dünyanın önemli tarihçileri Yagut Hamevi, Mugettesi, İbn-i Batute ve Hemdullah Mustofi yine seyyahlardan Evliya Çelebi, Marco Polo, Kla Vixo ve diğer önemli seyyahlar bu çarşının mimarisi ve önemi konusunda pek çok yazı kaleme almışlardır.



Megberatül Şuera ( Şairler Anıtı)



Tebriz’in en istisnayı görülecek yerlerinden biri Megberatül Şuera diye adlandırılan Şairler anıtıdır. Megberetül Şüera, Şairler Anıtı olarak da adlandırılan bu muhteşem bina burada mezarları bulunan 420 şair, yazar ve edibin anısına yaptırılan anıt mezardır. Dünyada eşi benzeri bulunmayan şairler anıtında yüz yıllardan beri şairiler defin edilmiştir. Megberatül Şuera ile ilgili çok eski tarihi metinlerde bilgilere rastlamaktayız. 1297 miladi’de yazılmış Libabil El-Bab kitabında burada mezarı bulunan şairlerin hakkında bilgi verilmiştir. Büyük tarihçi Hamdullah Mustofi 1429 yılında kaleme aldığı Nüzhetül Gulup adlı değerli eserinde megberatül şuera’da mezarları bulunan şairler hakkında bilgi vermiştir. Tarihi belgelere göre şair ve yazar Esediye Tusi, Mecieldin Bilgani, Xaganiye Şirvani, Zehireddin Faryabi, Şahpur Nişaburi, Homame Tebrizi, Maniye Şirazi, Şekibiye Tebrizi, Şemseddin Secasi, Meğribiye Tebrizi, Felekiye Şirvani ve nice edebiyat ustası yatmaktadır. Son olarak büyük şair üstat Mehmet Hüseyin Şehriyar’da buraya defin edilerek anıt mezarı haline dönüştürülmüştür. Anıtın içinde üstat Şehriyar’ın mezarı ve bazı yazarların heykelleri yer almakta, kurulu bulunan ses düzeninde de üstadın kendi sesinden devamlı olarak Hayder Baba manzumesi dinletilmektedir. Tarih boyunca Tebriz’de meydana gelen doğal afetler ve özellikle büyük depremler bu mezarlığa büyük hasarlar vermiştir.1971 yılına kadar Megberatül Şuera harabe bir mezarlık durumunda idi. Mezarlığın içinde hayderiye tarikatının Kalenderiye koluna ait Hayder tekkesi bulunmakta idi. Bazı söylentilere göre Baba Hayder adındaki tarikatın lideri de burada gömülü idi. Son yıllarda geleneksel mimari tarzına uygun olarak mezarlığın üstüne kentin her noktasından görünen dev bir anıt mezar inşa edilmiştir. Etrafı restore edilerek büyük bir gezi ve kültür parkı haline getirilen bu tarihi mezarlık üstat Şehriyarın heykelinin bulunduğu bahçede beyaz anıt mezarı ile kentin en önemli kültür alanlarından biri konumuna gelmiştir. Günümüzde üstat şehriyarı sevenler ve diğer şair ve ediplere ilgi duyanlar anıt mezarı ziyaret etmekte ve burada gömülü bulunan şairler hakkında bilgi edinmektedirler.



Erk-e Alişah



Kentin tam ortasında çok önemli bir tarihi yapı yer almaktadır. Tarihi bir caminin kalıntısı olmasına rağmen adı Erk olarak anılmaktadır. Bu dev tarihi yapı günümüzden 674 yıl önce 1337 yılında Taceddin Elişah’ın veziri Reşidettin Fezlullah tarafından büyük bir cami olarak yaptırılmıştır. Zamanla şiddetli depremler bu muhteşem yapının yıkılmasına sebep olmuşsa da caminin devasa mihrabı dimdik ayakta durulmaktadır. Yüksekliği yerden 26 metre olan bu eser uzun yıllardan beri Tebriz kentinin sembolü ve simgesi konumundadır. 1979 yılında İslam Devrimi’nden sonra bu binanın bahçesinde yer alan tarihi tiyatro ve kütüphane binası sorumsuzluk örneği olarak ne yazık ki yıktırıldı.. Yıllardan beri bu tarihi binanın yanı başında çok büyük bir musalla ( Cuma namazının kılındığı kompleks) inşa edilmektedir. Bu yapı yüksekliği ve devasa boyutlarıyla tarihi Erk’i gölgede bırakmıştır.



Musalla binasının yapılmasına tabi ki kimsenin itirazı yoktur ve olamaz. Kentin başka bir alanında bu musalla inşa edilebilirdi ve tarihi Erk etrafı düzenlenerek güzel bir gezi alanı haline dönüştürülerek kentin bir turistik cazibe noktası konumuna gelebilirdi. Bu olumsuz durumu görünce Kazakistan’da yaşanan benzer bir olayı hatırladım. Vaktiyle Türkiye’den bazı yetkililer Kazakistan’ın Türkistan kentinde Hoca Ahmet Yesevi’nin Türbesinin yanına çok muazzam bir cami yapmak için planlarını Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazerbayev’e sunduklarında Sayın Cumhurbaşkanı caminin yüksekliğinin tarihi Yesevi Türbesinden yüksek olamayacağını ve hiçbir binanın Türkistan’ın simgesi konumunda bulunan türbeden ihtişamlı olamayacağını ve gölgede bırakamayacağını bizim yetkililere iletmiştir. Ne yazık ki Tebriz’deki yerel makamlarca Erk binası için bu duyarlılık gösterilmemiştir. Erk her zaman dimdik duruşu ile Tebriz’in azamet ve büyüklüğünün simgesi ve sembolü olmuştur. Defalarca vukuu bulan büyük depremler müstebitlerin ve işgalcilerin top atışları gökyüzüne uzanmış bu baş yapıta zarar verdise de yıkamamış ve ortadan kaldıramamıştır. Bütün seyyahlar ve gezginciler bu binanın Tebriz’e girerken görülebilen en ihtişamlı yapıtı olduğunda hem fikirdirler. Camii’nin dev boyuttaki minareleri depremlerde yıkıldığından şuanda eser bulunmamaktadır. Kâtip Çelebi 1405 yılında kaleme aldığı Cihan Nüma adlı eserinde bu konuya değinmiş ve Hemdullah Mustofi’nin tarif ettiği dev yapıdan eser kalmadığını yazmıştır. Büyük tarihçi Bartold’a göre Erk Camii Tacettin Elişah’ın veziri Reşidettin Fezullah tarafından bina edilmiştir.

Tarihçi Hamdullah Gazvini’ye göre bu binada özel mermerler kullanılmıştır. Erk binası 19. Yüzyıl’da gözetleme kulesi olarak kullanılmış, 1850 yılında Babiyye mezhebinin kurucusu Mirza Ali Mehmed Bab burada idam edilmiştir. 1355 yılında vefat eden Erk camisinin kurucusu Tacettin Ali Şah Ceylanının mezarı sultan Ebu Sait Bahadır tarafından caminin yanındaki türbeye defneldilmiştir. Günümüzde Erk binası aslına uygun olarak dev iskeleler kurularak aslına uygun olarak pişmiş tuğlalarla onarılmaktadır.



Tebriz’in Diğer Görülecek Önemli Tarihi ve Turistlik Yerleri



Yazımın başında Tebriz’deki tarihi bina ve yapıların mükemmel ve başarılı bir biçimde aslına uygun olarak onarılıp restore edildiğinden söz etmiştim. Bu hususta Tebriz Ulu Cami çok önemlidir. İran Meşrutiyet Devrimi ve İran İslam Devriminin ateşlendiği ve geliştiği en önemli mekânlardan biri olan Tebriz Ulu Caminin (Mescidi Cami) inşa tarihiyle ilgili bilgi bulunmamakla birlikte inşaatı İslamiyet’in ilk yıllarına dayanmakta, daha sonra Safeviler döneminde onarımlar geçirmiştir. Bu tarihi camii özel mimarisi, süslemeleri, minareleri ve kümbetleri ile İslam âleminin en önemli camilerinden biri konumunda olup halen Tebriz’in en önemli ibadet merkezi olarak kullanılmaktadır. Cumhurbaşkanımız Sn. Abdullah GÜL son İran gezisinde bu tarihi camiyi de ziyaret etmiştir.

Yine en önemli tarihi camilerden biride Mescidi Kebud (Göy Meçit) dır. Bu tarihi cami, Karakoyunlu hükümdarlığı döneminde Cihan Şah’ın eşi Can Begüm Hatun tarafından inşa edilmiştir. Binanın süslemesinde kullanılan mavi renkli mozaiklerinden dolayı Göy Meçit (Mavi Cami) olarak anılmaktadır. Halen onarımı devam etmektedir. Caminin yaptıran Cihan şah ve eşi Begüm Hatunun mezarları caminin içinde yer almakta dar bir koridordan ulaşılan bu mezarlar ziyaret etme ve fotoğraflama sansım oldu. Azerbaycan ulusal müzesi, Göy Mecid ve başka pek çok tarihi eserin bulunduğu alan kültür ve gezi parkı olarak restore edilmiş içinde Nizamiye Gencevi adında bir park yaptırılmıştır. Nizamiye Gencevinin dev muhteşem bir heykeli parkın girişine konulmuştur. Bölge önemli bir turistik gezi alanı haline dönüştürülmüştür. El Gölü Kaçar Hanedanı döneminde inşa edilen bu mesire yeri yapay gölü ve gölün ortasındaki tarihi binayla dikkat çekmektedir. Halen Tebrizlilerin en önemli eğlence ve gezi alanlarından biri olup Erkle birlikte Tebriz’in sembol yerlerinden biridir. Nöber Hamamı Kaçar dönemine ait bu tarihi hamam aslına uygun restore edilerek geleneksel çayhane ve restoran olarak hizmet vermektedir. Diğer görülecek yerler ve benzeri tarihi yapıların aslına uygun olarak büyük emeklerle restore edildiğine şahit olmaktayız. Özellikle Mescidi Kebud, Kaçar Müzesi olarak kullanılan Emir İntizamın evi ve bazı tarihi evlerin restorasyonuna gösterilen ilgi takdire şayandır. Ama ne yazık ki bazı kimi onarım ve restorasyonlar sırasında yapılan yanlış davranış ve uygulamalar halkın nezdinde olumsuz bir durumun ortaya çıkmasına ve kötü niyetli kişilerin fırsatçı tutumlarına ortam sağlamaktadır.

Çok zengin bir müze olan Tebriz Ulusal Müzesi (Muzeye Tebriz) ve Mescidi Kebud (Göy Meçit) tarihi belediye binasının (Saat Gabağı) bulunduğu meydanı Tebriz Üniversitesine bağlayan İmam Humeyni caddesi üzerinde bulunmaktadırlar. Caminin yan tarafında Demir Çağı adlı bir müze daha hizmete açılmıştır. Tarihi caminin yanındaki boş araziye dikilen modern alış veriş merkezinin inşaatı sırasında temeller kazılınca yer altından 4000 yıl öncesine ait tarihi mezarlık ortaya çıkarılmıştır. Mezarlık yeryüzünden 8-10 metre derinlikte bulunmuş, mezarlardan çıkan iskeletler, çanak çömlek ve diğer eserlerle iskeletlerle birlikte oldukları yerlerde özenli bir şekilde camekânlarla kaplanmış ve ziyarete açılmıştır.



Kimi Tebrizli aydın ve entelektüel mezarlığın şimdi sergilendiğinden çok büyük ve kapsamlı olduğunu bilinçli olarak alışveriş merkezi yapımı sırasında etrafı betonla doldurularak kapatıldığını söylemektedirler. Bunun da nedeninin Ariyalıların günümüzden 3000 yıl öncesinde İran coğrafyasına göç ettiklerini ve burada bulunan 4000 yıllık kalıntıların Ariyalılar ve Perslerden öncede bu topraklarda bir medeniyetin bulunduğunun göstergesi olduğunun kanıtı olarak göstermektedirler. Bir deyim vardır: ‘Bir olayın şüyuu vukusundan beterdir’ diye… Bu tarihi mezarlık konusu da buna benzemektedir. Pek çok Tebrizli doğru veya yanlış bu tarihi mezarlık konusunda böyle düşünmektedir. Yerel yöneticiler dedikodulara meydan vermemek ve kötü niyetli girişimleri akim bırakmak için bu konuya açıklık getirmeli, yerel medyanın ve kültür insanlarının huzurunda kazıların devamını sağlayarak şehir efsanelerinin doğmasına fırsat vermemelidirler. Kaldı ki benim kanımca da bu tarihi mekânda böyle alışveriş merkezi yapılması aynı musalla inşaatı gibi yanlıştır. Bu sahalar kültür ve gezi parkı olarak düzenlenmeli, alışveriş merkezleri ve musalla gibi yapılar kentte bolca bulunan boş ve tarihi merkezlerden uzak yerlere inşa edilmelidir.

Tebriz’deki müzeler: 1- Azerbaycan Ulusal Müzesi: Kentin en eski müzesi konumundaki bu müze tarihi, 3 katlı binasında hizmet vermekte ve modern salonlarında çok değerli arkeoloji, sanat ve etnografya eserleri sergilenmektedir. 2- Kent Müzesi: Tarihi belediye binasının bir bölümünde hizmet veren bu müze Tebriz kentiyle ilgili belgeler ve eserlere ev sahipliği yapmaktadır.

Ayrıca bağımsız bir bölümünde Tebrizli ustaların elinden çıkmış paha biçilmez muhteşem halıların sergilendiği halı müzesi de hizmet vermektedir. Tebriz belediye binası kendiside özel mimarisi ve tarihi konu ile çok önem arz etmektedir. Tebriz’de saat gabağı (saatin önü) diye adlandırılan bu binanın tepesinde tarihi bir saat yer almaktadır. 3- Meşrutiyet Müzesi, Tarihi bir evin restore edilerek müze haline dönüştürülen bu müzede ‘1906-1911 İran Meşrutiyet Devrimi’ ile ilgili tarihi belgeler, dokümanlar, alet edevatın yanı sıra Meşrutiyet Devriminin lider kadrosu ve kahramanlarının heykel ve büstleri de yer almaktadır. 4- Kaçar Müzesi: Tarihi Şeşkilan Mahallesinde Kaçar dönemine ait muhteşem bir köşkün aslına uygun olarak restore edildiği bu müze başta muazzam binası olmak üzere Kaçar Hanedanıyla ilgili nadide ev ve süs eşyaları olmak üzere çok değerli tarihi eserleri ziyaretçilerinin ilgisine sunmaktadır. Bina büyük bir bahçenin ortasında iki katlı olarak inşa edilmiş 20 den fazla salonu çeşitli sosyal ihtiyaçlar için odaları bulunan bina özellikle tavan süslemeleri ve pencerelerindeki zarif vitray süslemeleri ile dikkat çekmektedir. Tebriz’i ziyaret eden herkesi bu müzeyi ziyaret etmelerini tavsiye ederim. 5- Sençiş (zaman ölçümü) Müzesi; Meksudiye Mahallesinde Tarihi bir ev restore edilerek müze haline dönüştürülen bu binada paha biçilmez tarihi saatler, ölçüm aletleri ve bu konuyla ilgili enteresan eserler sergilenmektedir. 6- Şehriyarın Evi; Fars ve Türk dillerinin en büyük kalemi ve şairi olan üstat Muhammet Hüseyin Şehriyar’ın yaşadığı ev müze haline dönüştürülmüş, bu büyük şairin kitapları, yaşarken kullandığı ev eşyaları olduğu gibi edebiyat ve şairi sevenlerin ilgisine sunulmuştur. 7- Kuran Müzesi ( Muzeye Goran ve Ketabet); Tarihi Sabilemir Meydanında Şah Tehmas Safevi dönemine ait camide hizmet veren bu müzede çok nadide el yazması Kuran-ı Kerimler ve nefis hat sanatına ait eserler sergilenmektedir. Bunlardan başka müzelerde kentte faaliyet durumundadır, dilerim önümüzdeki ziyaretlerimde bunlarla ilgili bilgilerimi paylaşırım. Özellikle kentteki belli başlı tarihi evlerin kültür mirası koruma müdürlüğü (sazımanı hefazeti mirase ferhengi) tarafında satın alınarak restore edilmesi içinin döşemesi yapılarak özel koleksiyonlardan ev eşyaları ve diğer kullanılan tarihi malzemelerle donatılarak hizmete sunulması beni derinden etkilemiştir.

Bu tarihi binaların yanı sıra Tebriz’de görülecek yerlerden Tahran, İstanbul, Moskova demir yolu güzergâhı üzerinde bulunan Tebriz tarihi tren garı kentin çeşitli noktalarında bulunan tarihi köprüler Tebriz Üniversitesi’nin binaları özellikle muhteşem rasathanesi ayrıca kentin her noktasındaki türbeler örneğin Seyyit Hamza, Sabil Emir, Gayım Megam ve diğer türbeler Azerbaycan valilik binası ve pek çok tarihi bina bu kentte görülecek yerlerdendirler.

Tebriz İran’ın genelinde lezzetli yemekleri ile meşhurdur. Bu doğrultuda pek çok tarihi restoran ve yeni yapılmış modern tesisler hizmet vermektedir. Muhteşem ve göz alıcı halıların yanı sıra kuru yemiş, gümüşten yapılmış takı ve ev eşyaları ziyaretçilerin hizmetine sunulmuştur. Ayıca ketin leziz mutfağı ve çeşitli yemekleri ve tatlıları misafirleri beklemektedir. El gölü kıyısındaki 5 yıldızlı otellerin yanı sıra pek çok misafirhanede kentte hizmet vermektedirler. Ben bu yazımda yalnız özet bi şekilde Tebriz kentini ele aldım oysa Tebriz’in yakın civarında ve etrafında da görülecek pek çok tarihi ve doğal yerler bulunmaktadır. Önümüzdeki yazılarımda bu hususları ele almaya çalışacağım.

TEBRİZ Şubat 2011 Kara_agacli@yahoo.com



* Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi



BİLGESAM Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü Direktörü