MÜRACAAT - Ord. Prof. Dr. Ermentay SULTANMURAT - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









MÜRACAAT - Ord. Prof. Dr. Ermentay SULTANMURAT
Tarih: 16.03.2011 > Kaç kez okundu? 4611

Paylaş




Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Sayın ABDULLAH GÜL’e Sayın RECEP TAYYIP ERDOĞAN’a

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın MEHMET ALİ ŞAHİN’e

15 Mart, 2011 Turan yerleşkesi, KAZAKİSTAN

Türk Halklarının Türklük şuurunu uyandırarak, Türk Dünyası Kültürel Alanı’nın oluşumunu geliştirerek, dünyadaki en zengin kültürlerin biri olan Türk Kültürünün korunması, gelişmesi ve birliğimizin daha da pekişmesi amacıyla Dünya Türkleri Asamblesi “Türk Kültürü ve Dili Gün” Bayramının resmi olarak kabul edilmesi ve geleneksel olarak kutlanmasıyla ilgili bir Bildiri deklere etmiştir.

Biz, Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk Dünyası’nın bayraktarı ve halen de bağımsızlığını kazanamadığından dolayı milli şuurunu unutmaya yüz tutan ve Türk kardeşlerimizden olan birçok Türk Halklarının da samimi dert ortağı olarak kabul etmekteyiz. Bundan dolayı teklif etmekte olduğumuz bayramın resmi olarak kabul edilmesi, kutlanması ve geleneklerimize dönüştürülmesi önce Türkiye’den başlanması arzusu ve umuduyla aşağıdaki Bildirimizi takdim etmekteyiz.

Türk Devletleri ve hükümetleri başkanlarına, UNESCO, TÜRKSOY ve diğer Türk Devletlerinin uluslararası ve ulusal kurum ve kuruluşlarına, Türk Halkına

25 Kasım, 2010 Turan yerleşkesi, KAZAKİSTAN



“Türk Kültürü ve Dili Günü” Ortak Türk Bayramının resmi olarak kabul edilmesi ve onaylanmasıyla ilgili

B İ L D İ R İ



Büyük Okyanustan Balkanlara kadar uçsuz bucaksız Avrasya’da yaşamakta olan Türkler ezelden eşsiz zengin kültür oluşturabilmişler, insanlığın ilk uyarlığın oluşumunda öncülük etmiş ve günümüzdeki çağdaş dünyanın oluşumuna büyük katkıda bulunmuştur. Böylece, Türk uygarlığı ile kültürü insanlık kültürünün vazgeçilmez mutlak parçası olarak önem taşımaktadır.

Aynı zamanda Türk Kültürü sürekli gelişmekte ve bütünü oluşturmakta olan Türk Halklarının zengin manevi değerlerinin göstergesidir. Ancak son asırlarda mezkur gelişme devlet sınırları ile ideolojilerin baskıları tarafından engellenmektedir.

Günümüzdeki Bilgi Çağı ile sınırların belli orandaki esnekliği Türk Kültürünün bütününü oluşturan gurupların kendi aralarındaki hassas iletişimi ile diğer dünya kültürleri ilişkilerin oluşumunu sağlayabilmiştir. Ancak bu durum birçok sübkültürlerin yaşayabilmesi ve genel olarak tüm Türk kültürünün geçmişteki yüksek seviyesine kadar ulaşması ve gelişmesi için yeterli değildir.

Türk Kültürünün mevcut şartlarda Türk Halklarına hizmet edebilmesi, ihtiyaçları karşılayabilmesi ve tarihimize layık seviyeye ulaşabilmesi için ve sahip olduğumuz değerlerin tanıtımında ve değerlerinin karşılıklı ilişkilerinde, zenginleştirmede, gelişiminde ve yeni formların oluşumunda yeni yaklaşımlar gerekmektedir.

Bu yaklaşımlar ecdadımızın kültürünün ehemmiyetini uygar dünyaya, gelecek nesillere ve özellikle Türk ruhunun manasını kavrayamadığı ve anlayamadığından kültürümüzü olumsuz yönde değerlendiklerini varsayarak şüpheli yoldan şöhret kazanmaya çalışan yerel ve yabancı unsurlu sahte aydınları aydınlatıcı nitelikte olmalıdır.

Bizim kültürümüz sadece sahnelik veya gösteri amaçlı yapılan etkinliklerle “gelişmeyi sağlama” anlayışının sınırlarını aşmalıdır. Gittikçe halktan uzaklaştığı ve sahip olduğu konumunu git gide kaybettiğinden dolayı bazı kardeşlerimizin kültürü yabancı agressör kültürlerin baskısı altında kalmaktadır. Kültür halka geri dönmeli, hayatına girerek gündelik yaşamını güzelleştirmeli ve hayatında esas güç kaynağı olmalıdır.

Bunu sadece gemiş ile geleceği ahenk içinde kaynaştırabilen, insanların derin ve hassas duygularını uyandırabilen kültür başarmaya muktedirdir. Bu ise kültürümüze primitif duyularla oynayarak kalabalıkları kendine çekmekte olan yapay kültürden üstün gelmesini sağlayacaktır.

Bütün bunlar kültürel “ana çekirdek” olarak Türk manevi değerlerin güçlenmesini, ana çekirdeğe konulan mirasımızın yeniden yükselmesini ve bizimle birlikte diğer kültürlerin de yeniden canlanmasını sağlar.

Genel Türk kültürü muhitini yeniden yapılandırarak geleceğe doğru taşıyabilen, insanlara mutluluk verebilen böyle bir kültür Türk Uygarlığının yeniden canlanmasında esas zemin olacak ve dünyada layık olduğu mevkiye sahip olacaktır.

Bizim kültürümüz binlerce yıllık geçmişe sahip derin manevi kökleri, eşsiz zenginliklere dolu mirası, gelişme arzusu ve yaşatıldığı, sevildiği, aynı zamanda ana kucağı da olduğu Türk Dünyası gibi objektif imkanlara sahiptir. Bize kendi mutluluğumuz için kültürümüzün tüm imkânlarını verimli kullanmamız, dünyaynın tüm halklarıyla iletişişm kurarak bu dünyayı daha da görkemli kılmamız gerekmektedir.

Bu amaca ulaşma yollarının biri Rürk Ruhunun yaşadığı her yerde kutlanacak olan “Türk Kültürü ve Dili Günü” Bayramının resmi olarak kabul edilmesi ve yaygınlaştırlımasıdır.

Böyle bir bayram Türk Kültürünün korunmasıi gelişmesi ve yaygınlaştırılmasında öbemli araç olacak ve aynı zamanda dünya kültürü hazinesine önemli katkıda bulunacaktır.

Biz böyle bir bayramı ilk olarak Dünya Türkleri Asamblesi’nin organizasyonu ve birçok Türk haklarının da katılımıyla 20 Haziran 2009 tarihinde Kazakistan’da gerçekleştirdik.

“Türk Kültürü ve Dili Günü” Bayramını kutlama tarihiyle ilgili çeşitli teklifler mevcuttur. Bunlardan bir kısmı bazı Türk ülkelerinde her yıl kutlanan “Şehitler Günü” ile birleştirilmesi yönündedir. Ancak, “Şehtiler Günü”nün içeriği yeni bayramı gölgeleyeceği konusunda tedirginlik sözkunusudur. Diğer bir deyişle “Şehitler Günü” bir hatırlama ve yad etme günüdür. “Türk Kültürü ve Dili Günü” Bayramı ise şölenlerle organize edilecek, coşku mahiyetli bir etkinliktir.

Tabii ki, eğer böyle bir bayram “Türk Halkalrı Günü”, “Türk Halklarının Birlik Günü” vs. gibi adı taşıyor olsaydı, birleştirmeye daha uygunluk arzederdi. Ancak böyle bir durumda sözkonusu bayram siyasi önem taşıyarak bazı Türklerin bulunduğu coğrafyası itibarıyla bağlı bulundukları diğer ülkeler bu bayramı resmi olarak kabul etmeyebilirler. Kanaatimizce, Şehitler Günü her Türk Ülkelrerinde ayrı olarak gerçekleştirmeye layıktır.

Biz “Türk Kültürü ve Dili Günü” Bayramının resmi olarak kabul edilmesini ve her yıl Mayıs ayının dördüncü cumartesi ve pazar günleri iki gün boyunca kutlanması gerektiği konusundaki teklifi desteklemekteyiz.

Biz gene de “Türk Kültürü ve Dili Günü” Bayramının ilk olarak şuan Güney Kazakistan’da inşa edilmekte olan “Turan” Tarihi-Kültürel Merkezi’nde (yerleşkesinde) Türk Devletleri Parlamentolar Birliği, TÜRKSOY ve diğer kurum ve kuruluşların desteği ile Türk Dünyasının ünlü şahsiyetleri, kültür ve sanat toplulukların da katılımıyla organize edilmesi ve kutlanmasının doğru olacağı kanaatindeyiz.

Bu bayram aynı tarihte eşzamanlı olarak Türk’ün yaşadığı her Türk Ülkesinde kutlanmalıdır. Basın ve yayın kanallarıyla yaygın olarak işlenmeli ve medya aracılığıyla canlı olarak her ülkeden yayınlar yapılmalıdır.

Bununla birlikte gelecekte de ortak Türk bayramı olan “Türk Kültürü ve Dili Günü” Bayramının kutlanma merkezi olma statüsü üç Türk Cumhuriyetinin kavşağında bulunmakta olan “Turan” yerleşkesinde bulunmalıdır. Bu merkezin etrafı ve doğası ilham vermekte manalı ortak tarihimizle doludur. Burada ortak Türk kültürünü Kazak Türkleriyle birlikte Özbek, Kırgız, Azerbaycan, Anadolu, Ahıska ve diğer Türkler yaşamakta, yaşatmakta ve geliştirmektedirler. Bundan sonra ise zaten yaşatılmakta olan bu güzel yaşam tarzı Bayram’a dönüşerek layık olduğu mevkiye yükselecektir.

Türk Kültürü hep gelişsin ve dünyayı daha da görkemli kılsın!



Ord. Ermentay SULTANMURAT DÜNYA TÜRKLERİ ASAMBLESİ GENEL BAŞKANI



NOT: İşbu Bildiri tüm bağımsız Türk Devletlerine ve TÜRKSOY’a takdim edilmiştir.