ALMANYA’DA ANAOKULLARI VE TÜRK ÇOCUKLARI’NIN DURUMU - Yakup TUFAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









ALMANYA’DA ANAOKULLARI VE TÜRK ÇOCUKLARI’NIN DURUMU - Yakup TUFAN
Tarih: 26.01.2011 > Kaç kez okundu? 8973

Paylaş






“Bir insan yedisinde neyse, yetmişinde de o dur.” (Atasözü)



Hiç şüphesiz, Almanya’da geleceğimizin garantisi çocuklarımızdır. Onların geleceği ise güzel bir terbiye ve iyi bir eğitimden geçmektedir. Bu sebeple çocuklarımızın İslam’ın ışığı altında güzel bir ahlak ve iyi bir eğitim ve alması gerekmektedir. Bu eğitimin düzenli ve nizamlı verileceği yer ise tabiatıyla (ilk etapta) aile ve anaokullarıdır. Dolayısıyla bu mekanlar; çocuklarımızın bilgi, görgü ve karekterlerinin şekillenmesinde de önemli bir rol oynamaktadırlar. Bu noktadan hareketle; Almanya’da Anaokulları Türk toplumu için çok büyük bir anlam ifade etmektedir.



Almanya’da en yaygın anaokulları katolik, protestan ve devletin (belediye, şehir idaresi) bünyeside olanlardır. Bununla birlikte bir kısım kurum ve kuruluşların da anaokulları mevcuttur. Bu ülkede yaklaşık elli yıldır yaşayan ve üç milyon civarında bir nüfusa sahip Türkler’in ise ( istisnai denemeler ve çalışmalar dışında) göze batar bir anaokulu yoktur maalesef. Buna mukabil nüfusları (kendi ifaderiyle) yüzbin civarında olan Yahudi Cemaatı’nın “Jüdische Kindergarten” (Yahudi Anaokulları) adı altında, yaygın bir şekilde anaokulları mevcuttur. Diğer azınlıkların da kendi çaplarında çeşitli çabaları vardır.



Anaokullarında (Almanca tabiriyle: Kindergärten) mevcut tüzük ve müfredat çerçevesi içerisinde çocuklara A’ dan Z’ye kadar bir eğitim sunulmaktadır. Katolik Kiliseleri bünyesindeki “Katolik Anaokulları”(Katholische Kindergärten), çocuklara bu mezhep istikametinde bir eğitim verirken, Protestan Kiliseleri bünyesindeki “Protestan Anaokulları”(Evangelische Kindergärten) bünyesinde de Protestan Mezhebi anlayışı ve inanışı çerçevesinde bir uygulama yapılmaktadır. Devletin, belediyelerin veya şehir idareleri altında “Şehir Anaokulları” (Städische Kindergärten) olan okullarda verilen eğitim ise daha libarel olmasına rağmen, dini gün ve bayramların kutlanmasında, kiliselerin proğramlarıyla bir benzerlik arz etmektedir.



„Bir baba evladına güzel edep ve ahlaktan daha üstün bir miras bırakmış olamaz” (Hadis-i Şerif)



Bugün yüz binlerce Türk çocuğu, Müslüman çocukları, başka bir alternatif olmadığı için bu tür anaokullarına gitmek mecburiyeti içerisinde kalmaktadırlar. Oralarda aldıkları terbiye ve eğitimde ise haliyle oralarda verilen inanç ve anlayış, önemli bir rol oynamaktadır. Zira anaokullarında, hemen hemen bütün Hristiyanlık dini gelenek ve göreneklerinden olan günler ve bayramlar kutlanmaktadır. Bunlarla ilgili günlerce hazırlıklar ve çalışmalar yapılmaktadır. Bir yıl içerisinde yer alan Hristiyanlık dini bakımından önemli sayılan gün ve bayramlarını sıraladığımızda, karşımıza (Almanca olarak) şöyle bir tablo ortaya çıkmaktadır:



- 6 Ocak: Epiphanias( protestan), Heilige Drie Könige, Dreikönigfest(katolik)

- 2 Şubat: Mariä Lichtmeß (katolik)

- 24 Haziran: Johanni

- 29 Haziran: Peter und Paul (katolik)

- 15 Agustos: Mariä Hämmelfahrt (katolik)

- 29. Eylül: Michaelis

- 31 Ekim: Reformationstag (protestan)

- 1 Kasım: Allerheligen

- 2 Kasım: Allerseelen (katolik)

- 11 Kasım: St. Martin

- 4 Aralık: Fest der Heilige Barbara

- 6 Aralık: Nikolaus

- 8 Aralık: Mariä Empfängnis (katolik)

- 13 Aralık: Fest der Heilige Lucia

- 24 Aralık: Heilige Abend

- 25/26 Aralık: Weihnachten



İşte bir yıl boyunca Türk çocukları, Müslüman çocuklar, gittikleri anaokullarında başta St. Martin, Nikolaus ve Weihnachten (Noel) olmak üzere, bir çok dini günler, gelenek ve görenekler hakkında bilgi almakta ve o ruhu bizatihi yaşamaktadır. İslam dini, Müslümanların bayramları hakkında ise (istisnalar hariç) maalesef ne yeterince bir bilgi ve ne de bir uygulama alanı bulunmaktadır. Hal böyle olunca; insan kendine şu soruyu sormadan geçemiyor: İslam dini hakkında bilgi alamayan, kendi anane, örf ve adetlerini yaşamaktan mahrum olan Türk çocukları, kimlik ve kişilik bakımından nasıl bir şekil alacaklar acaba?



Günümüzde, özellikle Hristiyan Mezhepleri (Katolik ve Protestan) bünyesindeki Anaokullarına giden Türk çocukların huy, anlayış ve inanış bakımından etkilendikleride bir gerçektir. Hatta bunun zaman zaman endişe verici bir hal arz ettiği de bilinen bir gerçektir. Çocuk velileri çok zaman bu konuyu dile getirmektedirler. İşin diğer bir boyutu da, bunca Müslüman çocuğu bu tür anaokullarına gitmelerine rağmen, (istisnalar dışında) buralarda Müslüman Eğitimcilerin istihdam edilmeyişidir. Buna kiliselerin idari yapıları engeldir gibi bir çok mazeretler ortaya konmaktadır.

Bu sebeple, geleceğimiz olan çocuklarımızın kendi değer yargılarından bihaber olmasının önüne geçilmesi; sağlıklı ve şahsiyetli bir nesil olarak yetiştirilebilmesi ancak, Müslüman Anaokulları’nın açılmasıyla mümkün gözükmektedir.



“Mallarınız ve evlatlarınız (sizin için bir imtihan (vesilesi)dir “ (Teğabün, 15)



Öte yandan, halihazırda Alman Anaokulları’na giden Türk çocuklarının, bu ülkenin kültürü yanında kendi öz kültürünü de öğrenmesi şarttır. Türk kültürünü, İslam inancını, anlayışı ve değerlerini öğrenebilmesi bakımından ise anaokulları müfredatları başta olmak üzere, eğitimci ve idareci mevkiinde değişilikler yapılması bir zarurettir. Diğer bir ifadeyle; eğitim ve idari makamlara yeterince Türkler’in, Müslümanların istihdamı gerekmektedir. Bu ülke gerçeklerine göre yeniden yapılanmak manasına gelir. Anadil başta olmak üzere, iki dilli ve çok kültürlü sağlam şahsiyetli çocukların yetişmenin yolu bundan geçmektedir. Asimile olmadan gerçek bir uyum içerisinde karşılıklı hoşgörü ortamında yaşamanın ve gelişmenin teminatı budur. Bu gerçekler ışığı altında, hem kiliselerin ve devletin yeni adımlar atması önem atz etmektedir.

Devlete vergi veren, bir çok bakımdan anaokullarını finansa eden yalnız Hristiyanlar vatandaşlasr değil, aynı zamanda Müslüman vatandaşlardır da. Bu konuda yabancıların, Türkler ve bütün Müslümanlar başta olmak üzere bütün yabancıların sağladıkları katkılar asla göz ardı edilemez.



Bugün, fiilen çok kültürlü ve çok dinli bir toplumun oluştuğu Almanya’da, Türk Anaokulları veya Müslüman Anaokulları adı altında yeni Anaokullarının kurulmasının ülke için bir zenginlik olduğu kanatını taşıyorum. Cami ve cemiyetler himayesinde kurulacak yeni anaokullarıda, Müslüman çocukları kendi değer yargıları, örf ve adetlerine göre eğitim alma fırsatı bulacaklar. Türk çocukları anadilleri Türkçe’yi öğrenme imkanına kavuşacaklardır. Bu vesileyle sağlıklı bir nesil yetiştirmenin ilk adımı atılmış olacaktır.

Erime, asimile olma endişesi de ortadan kalkacaktır. Kendi inanç ve kültür değerlerine karşı yabancılaşmanın da önüne geçilmiş olacaktır.



„ Çocukların öğütten çok örneğe ihtiyaçları vardır „



Almanya’da en fazla yüzbin civarında olan Musevi (Yahudi) Cemaatı, her yerde kendi anaokullarını açıyor ve çocuklarını kendi değer yargıları üzerine yetiştirirken; beş milyon civarında Müslümanın (yaklaşık 3 milyon Türk) niçin kendi anaokulları olmasın. Neden Müslüman çocukları kendi dinlerini, dillerini, ahlak, örf ve adetlerini öğrenmekten mahrum kalsınlar? Bunu akıl ve mantıkla izzah etmek mümkün mü? Bu durumun devamında kimin ne kazancımız var? Bu durumun devamında, Almanya’nın kayıbından başka ne kazancı olacak ki? Bir de kendi değer yargılarını bilemeyen, kimliksiz ve kişiliksiz yetişen bir neslin açacağı yaraları tassavvur edebiliyor musunuz?

Öyleyse daha çok geç kalmadan ve mazeret üretmeden herkes üzerine düşen vazifeyi yerine getirme gayreti içerisinde olmalı. Yoksa ...



Dinslaken, 25 Ocak 2011

Yakup Tufan













Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 21
Dün Tekil 1455
Bugün Tekil 589
Toplam Tekil 4278989
IP 18.116.89.8






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























22 Cemaziye'l-Evvel 1446
Kas m 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.215 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu