Kosova’nın Bağımsızlık Meselesinin Kırım’daki Yansımaları - Nail Aytar - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Kosova’nın Bağımsızlık Meselesinin Kırım’daki Yansımaları - Nail Aytar
Tarih: 05.01.2009 > Kaç kez okundu? 5741

Paylaş


17 Şubat 2008 tarihinde Haşim Taçi, Kosova Parlamentosu’nda bağımsızlık bildirgesini okuyarak Kosova’nın bağımsızlığını dünyaya ilan etti. Yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip Kosova’nın % 90’ı Arnavutlar’dan geriye kalan % 10’u ise Sırp, Türk, Boşnak, Çingene gibi azınlıklardan meydana gelmektedir. Bağımsızlık sürecinde Kosova 1999 yılında Sırpların yaptığı soykırımlar neticesinde Birleşmiş Milletler gözetimine geçmiş ve bugüne kadar Uluslararası Barış Gücünün denetim ve korumasında bulunuyordu. Sırpların Kosovalı Arnavutlar üzerindeki baskı ve şiddet uygulaması bu şekilde sonlandırılabilmişti. Sırp terörü 800 bin Kosovalıyı yerinden yurdundan etmiş on binlercesini ise öldürmüştü. Kosova’nın Bağımsızlığını ilan etmesi hemen hemen herkesin aklında 1.Dünya Savaşı’nın Balkanlar’da çıkmasına paralel barut fıçısını patlatacak kıvılcım olarak algılandı. ABD, Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Türkiye gibi ülkeler bağımsız Kosova’yı hemen tanırken Sırbistan, Rusya, Çin, Libya, Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi ülkeler kesinlikle Kosova’yı tanımayacaklarını ilan ettiler. Kosova’nın emsal olacağını düşünen bu ülkelerden Rusya, hemen konunun KKTC ile aynı olduğunu ve Kosova’yı tanıyan ülkelerin neden KKTC’yi tanımadıklarını sordu. Arkasından ikinci hamle olarak Gürcistan’dan bağımsızlığını ilan eden Abhazya ile ilişki kuracağını ilan etti. Bu durumun Abhazya ile sınırlı kalmayacağı ve Güney Osetya ile devam edeceği de görülmekte. Burada Rusya açmazda kalmakta başta Tataristan olmak üzere bünyesindeki Muhtar Cumhuriyetlerin ayrılıkçı talepleri olacağını düşünerek işi başından kesmeye çalışmaktadır.

Kosova’nın bağımsızlığı gözleri hemen benzer durumdaki ülkelere çevirdi. Kırım içinde Kosova senaryosunun uygulanacağı ve belli bir süre sonra Kırım Tatarlarının da Kosova gibi bağımsızlığını ilan edeceği fikirleri söylenmeye başlandı. Kırım Parlamentosu Başkanı Anatoliy Gritsenko, KTMM Başkanı ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Kırım’da Kırım Tatar Millî Özerkliğini Ukrayna Anayasasına dahil etme çalışmalarını bırakmasını bu durumun Kırım’daki istikrarı bozacağını ifade etti. Gritsenko, Kırım’da istikrarın bozulmasının Kırım Tatarlarının işine yaramayacağını başta toprak meselesi olmak üzere problemleri çözmeyeceğini, diğer etnik gruplarında bu yolu izlemesi tehlikesini getirebileceğini söyledi. Gritsenko, Kırım ve Kosova arasında benzerlik kurmanın Kırım’da yaşayan halklar arasında güvensizliğe yol açabileceğini belirtti. Kırım’da yapılan bütün açıklamalar ise hemen hemen ayrı doğrultuda. Kırım Parlamentosu Başkanı Gritsenko, Kırım’da Ukrayna’nın bütünlüğünü etkileyecek bir sürecin olmayacağını düşünüyor. Gritsenko, Kosova meselesinin pek çok ülkede benzer ayrılıkçı problemleri tetikleyebileceğini bu sebeple BM kararının beklenmesi gerektiğini söylüyor.

KTMM Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ise Ukrayna Parlamentosu’nda Kosova’nın bağımsızlığının kabul edilmesi görüşmelerinde Kosova’nın bağımsızlığını destekleyeceğini açıkladı. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu meselenin bir milletin kendi geleceğini tayin etme hakkı olduğunu belirtti. Ukrayna’nın Kosova konusunda çekimser kaldığı ve Birleşmiş Milletler kararını beklediği biliniyor. Aynı zamanda Ukrayna Verkhovna Radası İnsan Hakları, Millî Azınlıklar ve Uluslararası İlişkiler grubunun da üyesi olan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar halkının geleceğini Ukrayna’ya bağlı Milli Özerklik olarak görüyor. Kosova ile benzerliklerinin olmadığını söyleyen Kırımoğlu Kırım Tatar Kurultayının çözümü 1944 yılında sürgün edilmeden önceki statüsü olan Milli Özerklik olarak gördüklerini söyledi.

KTMM Başkan Birinci Yardımcısı Refat Çubar, bağımsız Kırım Tatar devletinin ilan edilmesi konusunda “Kosova’da meydana gelen durum karşısında, Kırım Tatar Meclisi bir takım prensipler belirledi. İlk olarak her millet Kırım Tatar halkı dahil olmak üzere kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir. İkincisi Kırım Tatar halkının kendi kaderini tayin etme şekli, halkın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması şartı ile bağımsız olan Ukrayna devleti çerçevesinde yapılması gerekiyor. Üçüncüsü, kendi kaderini tayin etme şekli Kırım’da yaşayan Ukrayna vatandaşlarının haklarını da korumalıdır. Kırım Tatarları için bu yönde hiçbir değişiklik söz konusu olamaz. Çünkü 80’lerin başından beri Kırım Tatar halkı kendi kaderini tayin etme hakkını ancak bağımsız olan Ukrayna devleti çerçevesinde bildirdi” diye konuştu. Gene KTMM Başkan Yardımcısı Remzi İlyas, Kosova konusu ile ilgili olarak “Kırım Tatarları bölünmez bir Ukrayna’dan yana” diyerek Milli Özerkliğin Ukrayna bünyesinde olması gerektiğini teyit etti. Remzi İlyas, Kırım Tatar dilinin geliştirilmesi ve resmi statü verilmesi gerektiğini ifade etti.

Görüldüğü üzere Kosova’nın bağımsızlığı meselesi pek çok tartışmalı durumun yeniden değerlendirilmesine de yol açacak görünüyor. Emperyal güçler ellerindeki toprakları ve üzerindeki değerleri kaybetmemek için direnirken globalleşen dünyada her millette kendi geleceğini belirleme hakkını talep edecektir. Çeçenistan, Tataristan, Doğu Türkistan gibi ülkelerin bulundukları coğrafya itibari ile bağımsızlığı elde edememiş ülkeler olduğu düşünülürse bu insanları kontrol altında tutmaya çalışan emperyal güçlerin daha farklı yöntem ve uygulamalara başlayabilecekleri düşünülmelidir. “Bir millet bağımsız olabilmek için hangi kriterleri taşımalıdır” sorusunu “güçlü olan haklıdır” prensibine boğdurmamak gerekmektedir. Batı’nın çifte standartları Kosova için pozitifken aynı durumdaki KKTC’nin niye tanınmadığı sorusunu cevapladığı zaman belki de kriterleri anlayabileceğiz.