Kafkasya’nın Jeopolitik Konumu İçerisinde Rusya Açısından Çeçenistan’ın Stratejik Önemi - Doç. Dr. Ufuk Tavkul - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Kafkasya’nın Jeopolitik Konumu İçerisinde Rusya Açısından Çeçenistan’ın Stratejik Önemi - Doç. Dr. Ufuk Tavkul
Tarih: 01.01.2009 > Kaç kez okundu? 9068

Paylaş


Kafkasya Rusya için Avrupa ile Orta Asya arasında bir geçiş köprüsü olmasının yanısıra, Karadeniz ve Hazar denizine kıyısının olması sebebiyle Rusya’nın Karadeniz – Boğazlar - Akdeniz yolu ile Süveyş Kanalına inebilmesine imkân sağlaması yönünden de, Rusya’nın stratejik menfaatleri açısından son derece önemli bir jeopolitik bölgedir.

Kafkasların dağlık coğrafî yapısı bölgede çok az alternatif yolun ve ulaşım ağının bulunmasına imkân sağlamaktadır. Kafkas sıradağları Kafkasya ile Kafkas Ötesini, dolayısıyla Rusya Federasyonu ile Gürcistan ve Azerbaycan’ı birbirinden ayırırken, birbiriyle ilişkili bölgeler arasında direkt ulaşıma imkân vermemektedir. Örneğin birbirine komşu olan Gürcistan’a bağlı Abhazya Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu’na bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti arasında doğrudan ulaşımı sağlayacak bir karayolu bulunmamaktadır. Kafkasya’dan Kafkas Ötesine sıradağların üzerinden aşarak geçebilen iki karayolundan biri Kuzey Osetya’dan Güney Osetya’ya ulaşımı sağlayan Daryal geçididir. Bu yol Rusya Federasyonu’ndan Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e ulaşımı sağlamaktadır. Dağıstan’dan Azerbaycan’a ulaşımı sağlayan Derbent geçidi ile de Rusya ve Kafkasya’dan Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye ulaşmak mümkündür.

Bu durumda Rusya açısından Kafkasya’da deniz taşımacılığının stratejik önemi artmakta ve Karadeniz sahilindeki Abhazya ile Hazar denizi kıyısındaki Dağıstan önem kazanmaktadır.

Rusya’nın hâlihazırda Karadeniz kıyısında küçük bir çıkış noktasının bulunması sebebiyle, Kafkasya’da etnik Rus nüfusunun çoğunlukta olduğu Krasnodar, Rostov ve Stavropol bölgelerinde istikrarlı yapının korunması Rusya’nın menfaatleri açısından önem taşımaktadır. Kafkaslar’da meydana gelebilecek büyük bir etnik çatışma ve savaş hâlinde Rusya’nın Karadeniz’e çıkış noktasını kaybetmesi durumunda, Karadeniz – Boğazlar – Akdeniz - Süveyş kanalı yolu ile sıcak denizlere çıkma imkânı ortadan kalkacak ve Rusya dünya pazarlarına ürün ihracında büyük zararlara ve kayıplara uğrayacaktır. Karadeniz ve Kafkasların özel jeostratejik konumu sebebiyle Rusya’nın Kafkasya’yı ve dolayısıyla Karadeniz’e çıkış noktasını elinde bulundurması ona büyük kolaylık ve imkân yaratmaktadır. Karadeniz’den Hint okyanusuna ulaşmak, Rusya’nın kuzeybatısındaki St. Petersburg limanlarından ulaşmaktan 6 bin kilometre, Uzakdoğu’daki Nahodka limanından ise 8 bin kilometre daha yakındır. Rusya’nın Karadeniz’de, Kafkasya kıyılarında Novorossisk ve Tuapse olmak üzere iki limanı mevcuttur. Her iki limanda da petrol tesisleri yer almaktadır. Eski Sovyetler Birliği döneminin en önemli üç limanından biri olan Novorossisk limanı Tsemesskaya Körfezinde yer almaktadır ve 21-27 metre arasındaki derinliği ile Ukrayna’nın Odessa limanından ya da sığ Baltık limanlarından daha derindir. Daha da önemlisi Novorossisk Bakü’den ve Kazakistan’dan gelen petrol boru hatlarının Karadeniz’e açılma noktasında yer almaktadır (Ruban 1997).

Rusya’nın Kafkasya’daki petrol rezervlerinin % 34’ü Stavropol bölgesinde, % 33’ü Çeçenistan ve İnguş Cumhuriyeti’nde, % 27’si Krasnodar bölgesinde, % 5’i Dağıstan’da ve % 1’i Kabardin-Balkar Cumhuriyeti’nde yer almaktadır.

Petrol ve doğalgaz rezervleri açısından Kafkasya Rusya için çok fazla önem taşımasa da, Hazar petrollerinin batıya ulaştırılmasında düşünülen muhtemel boru hatlarının üzerinde yer alması sebebiyle Kafkasya Rusya için paha biçilmez değerdedir. Bölgede aynı zamanda petrol rafinerilerinin ve petrokimya tesislerinin yer alması Rusya için stratejik ve ekonomik önem taşımaktadır.

Çeçenistan’ın Petrol Rezervleri ve Rusya

19.yüzyılda Çeçenistan’ın Grozni şehri yakınlarındaki petrol bölgeleri Rusya İmparatorluğunun en önemli petrol sahaları arasındaydı. Grozni’nin kuzeybatısındaki sığ petrol kuyularından 1833 yılından beri petrol çıkarılıyordu. 1915 yılına gelindiğinde Grozni petrol bölgesinden günde 33.400 varil petrol üretilebiliyordu. Bu miktar Rusya’nın toplam petrol üretiminin % 18’ini karşılıyordu. Rus petrol endüstrisindeki yabancı sermaye payı I. Dünya Savaşı öncesinde % 50’yi geçmişti. Yaklaşık 214 milyon dolarlık Rus petrol endüstrisi yatırımlarının 130 milyon dolarlık kısmı yabancı sermayeye aitti. Rusya’da petrol arama ve çıkarma yatırımlarında son derece aktif olan İngiltere toplam yabancı sermayenin % 60’ına sahipti. Üretim bölgelerinde hâkimiyeti eline geçiren İngiltere Grozni petrollerinin % 50’sini elinde bulunduruyordu (Ebel 1995).

1932 yılında günlük 154.000 varillik petrol üretimi ile zirve noktasına ulaşan Grozni petrolleri günümüz standartlarına göre verimli bir petrol bölgesi sayılmıyordu.

1950’lerin ortalarında Sovyetler Birliği’nin enerji dengesinde petrolün rolü üzerinde durulmaya başlanmasıyla birlikte değişik bölgelerde yeni petrol kaynaklarının bulunması Grozni petrollerinin önemini giderek azalttı.

1980’de Grozni petrolü Kafkasya’da üretilen petrolün % 40’ını oluşturuyordu. Kuban ve Stavropol bölgelerindeki üretimin azalmasıyla 1992’de Grozni petrolü Kafkasya’da üretilen petrolün % 50’sini karşılar hâle geldi.

1991 yılında Çeçenistan’ın Rusya’dan bağımsızlığını ilân etmesiyle ortaya çıkan siyasî ve ekonomik istikrarsızlıklar Çeçenistan’da petrol üretimini olumsuz yönde etkiledi. Rusya’nın Çeçenistan’ı işgal ettiği 1994 yılı Aralık ayında petrol endüstrisinde çalışan Çeçen işçilerin büyük çoğunluğunun Rusya’ya karşı savaşa katılmasıyla üretim günde 6.500 varilin altına düştü. Rusya Enerji Bakanlığının raporuna göre 1994 Aralık ayı başlarında Çeçenistan’ın sahip olduğu 1500 petrol kuyusundan ancak 100 kadarı petrol üretiyordu (Ebel 1995).

Çeçenistan’daki petrol rezervlerinin Rusya için hayatî bir önem taşımadığı görülmektedir. En iyimser tahminlere göre Çeçenistan ve İnguş Cumhuriyeti’ndeki petrol rezervi 60 milyon ton civarındadır. Bu rezervlerin en fazla 15 yıl kadar dayanacağı hesaplanmaktadır.

Ancak Çeçenistan’ı Rusya için vazgeçilmez kılan unsur Grozni’nin Hazar ve Orta Asya petrollerini Karadeniz’e taşıyacak Bakü-Novorossisk boru hattının bağlantı noktasında yer alması ve dolayısıyla Rusya için taşıdığı paha biçilmez stratejik önemdir.

Bakü-Novorossisk Boru Hattı ve Çeçenistan

Kafkas Ötesinde yer alan Azerbaycan’ın günlük 700 bin varillik petrol potansiyeli ve yılda 4.2 milyar dolara ulaşan petrol geliri Kafkas Ötesini ve Kafkasları petrol ve doğalgazın boru hatlarıyla dünya pazarlarına ulaştırılmasında son derece önemli ve vazgeçilmez bir bölge hâline getirmiştir (Goldman 1995).

Rusya’nın, Hazar bölgesi petrol ve doğal gaz kaynaklarının Kafkasya’dan geçecek bir boru hattı ile Karadeniz kıyısındaki Novorossisk limanına taşınması ve buradan dünya pazarlarına açılması teklifi Kafkasya’daki etnik yapının bir barut fıçısını andırması sebebiyle tehlikeye düşmüştür. Rusya’nın Kafkasya bölgesinden geçmesi plânlanan Bakü-Novorossisk hattı üzerinde ciddî etnik çatışma ve savaş ihtimalleri bulunmaktadır. Bakü’den kuzeye yönelen boru hattı Azerbaycan’ın kuzeyinde bağımsızlık peşinde olan Lezgi bölgesinden geçtikten sonra Dağıstan’a (Rusya Federasyonu’na) girmektedir. Boru hattı buradan savaş bölgesi olan Çeçenistan’a geçmektedir. Grozni’den İnguş Cumhuriyetine yönelen boru hattının bu noktasında İnguş-Oset etnik çatışma tehlikesi mevcuttur. Kabardin-Balkar Cumhuriyeti’nin kuzeyinden geçerek Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nin başkenti Çerkessk şehrine ulaşan boru hattının bu noktasında Karaçaylılar ile Çerkesler arasında etnik çatışma tehlikesi vardır.

Görüldüğü üzere Bakü-Novorossisk boru hattının Rusya Federasyonu içerisinde kalan bölümünde etnik gruplar arasında ve Rusya’ya karşı savaş tehlikesi bulunmaktadır.

Bu durum Rusya açısından Bakü-Novorossisk hattının şansını azaltmakta, hatta ortadan kaldırmaktadır. Hazar petrol boru hatlarının kesişme noktasında yer alan Çeçenistan’ın Rusya’ya karşı bağımsızlık ilân etmesinin ardından, 1994 yılı Aralık ayında başlayan Rus-Çeçen savaşını Rusya’nın kaybetmesi uluslar arası petrol diplomasisinde Rusya’nın gücünü ve güvenilirliğini zayıflatmıştır. Diğer yandan Rusya Kafkas ötesinde Ermenistan dışında Azerbaycan ve Gürcistan üzerindeki hâkimiyetini de kaybetmiştir. Bu bakımdan Rusya kendi sınırları içinde yer alan Kafkasya’daki her türlü bağımsızlık hareketini ne pahasına olursa olsun bastırarak hâkimiyet kurma gayretindedir. Bu sebeple Rusya bağımsızlık peşindeki Çeçenistan’da ayrılıkçı ve direnişçi güçleri yok ederek bölgede kendine bağlı bir kukla rejim kurma peşindedir.

Bilindiği üzere, 30 Ağustos 1996 tarihinde Rusya ile Çeçenistan arasında imzalanan barış antlaşması ile, Rusya Federasyonu ile Çeçenistan Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin uluslar arası kurallar çerçevesinde 31 Aralık 2001 yılına kadar karara bağlanması kabul edilmişti. Rus askerlerinin Çeçenistan’ı boşaltmasıyla Çeçenistan’da Aslan Mashadov başkanlığında Millî Geçici Hükûmet kurulmuştu. Ancak Çeçenistan’ın Rusya’dan bağımsızlık sürecini başlatan bu olaylar, Bakü-Novorossisk boru hattının Rusya açısından taşıdığı hayatî önem sebebiyle sekteye uğradı. Çeçenistan’ın bağımsızlığını siyasî ve ekonomik çıkarları açısından içine sindiremeyen Rusya’nın Çeçenistan’a saldırıları artarak devam etti. Çatışmalar neticesinde Bakü-Novorossisk boru hattının Çeçenistan’dan geçen bölümünün büyük kısmı Çeçenler tarafından imha edilerek kullanılamaz hâle geldi. Grozni yakınlarındaki 15 milyon ton petrol kapasiteli terminal devre dışı kaldı. Rusya Enerji Bakanı Viktor Kalyujni Çeçenistan’ı devre dışı bırakacak 250 kilometrelik yeni bir boru hattının inşa çalışmalarının ön hazırlıklarına başlandığını açıkladı. Rusya’ya tahminen 250 milyon dolara mal olacak yeni hattın Çeçenistan’ın kuzeyinden geçeceği ve Mayıs 2000’de Bakü-Novorossisk hattının yeniden kullanıma açılacağı bildirildi. 1999 yılı ortalarına kadar Çeçen-Rus çatışmaları sebebiyle toplam 95 gün kapalı kalan Bakü-Novorossisk boru hattının yeniden inşası projesinin Avrupa Kalkınma Bankası tarafından finanse edilmesi, Bakü-Novorossisk hattının yalnız Rusya’nın değil, Avrupa’nın da menfaatlerine uygun olduğunu gözler önüne serdi.

Çeçenistan’da Mashadov Dönemindeki Gelişmeler ve İkinci Çeçen-Rus Savaşı

27 Ocak 1997’de Çeçenistan halkı, savaş sonrası dönemin ilk devlet başkanlığı ve parlamento seçimleri için sandık başına gitti. Gerilla lideri Şamil Basayev ile Aslan Mashadov arasında çekişmeli geçen seçimlere İslâmî düzeni savunan Movladi Udugov ile Dudayev’in baş yardımcısı Zelimhan Yandarbiyev de katıldı. Seçimleri 72’si Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı’ndan olmak üzere yüz kadar uluslar arası gözlemci izledi. 27 Ocak 1997’de yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde Aslan Mashadov yüzde 60 oy oranıyla cumhurbaşkanı seçildi.

Seçim sonrası dönemde Çeçenistan arzu ettiği istikrara kavuşamadı. Cumhurbaşkanı Aslan Mashadov ile Şamil Basayev, Movladi Udugov ve Salman Raduyev arasındaki siyasî mücadele Çeçenistan’ı bir iç savaşın eşiğine getirdi. Çeçenistan’daki gelişmeler komşu Kafkas cumhuriyetlerini de kaygılandırdı. Ocak-Şubat-Mart 1998 tarihlerinde Dağıstan, Kuzey Osetya ve İnguşetya cumhuriyetlerinin cumhurbaşkanlarının Kabardin-Balkar Cumhuriyeti’nin başkenti Nalçik’te düzenledikleri toplantılarda Çeçenistan yönetiminin bölgede uyguladığı siyasî gelişmeler değerlendirildi. Bu toplantılarda şiddet yanlısı ve saldırgan tutumu sebebiyle Salman Raduyev’in bölgede gerçekleştirdiği operasyonlar ele alındı. Avrupalı basın mensuplarını ve Kızılhaç görevlilerini hedef alan kaçırma eylemleri görüşüldü. Ayrıca Salman Raduyev’in Çeçen halkının bağımsızlığı için mücadele eden bir lider olma yönünde izlediği eylemler ile Çeçenistan’ın Rusya Federasyonuna yönelik terörist faaliyetleri değerlendirildi. Toplantıların sonucunda Kafkasya’daki diğer özerk cumhuriyetler olarak Çeçenistan yönetiminin gerginlik yaratıcı politik çizgisini değiştirmesi ve Salman Raduyev’in susturulması hâlinde Çeçenistan’a her türlü desteğin verileceği açıklandı.

1998 yılının Nisan ayında Şamil Basayev “Çeçenistan ve Dağıstan Halkları Kongresi”ni düzenleyerek her iki cumhuriyetin bağımsız bir Kuzey Kafkasya devleti kurmak üzere birleşmelerini istedi.

1998 Haziran ayında Gudermes’te radikal dinci Vahabîler ile güvenlik güçleri arasında çıkan ve 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan silâhlı çatışma Çeçenistan’da radikal dinci Vahabîlerin faaliyetlerini gündeme getirdi.

Çeçen-Rus savaşında Çeçen saflarında çarpışan ve Çeçenistan’da üç terörist eğitim kampını idare ettiği ileri sürülen Ürdünlü gerilla lideri Hattab komutasındaki gerillalar Çeçenistan’da İslâmî terör hareketlerini başlattılar.

1998 Temmuz ayı ortalarında Çeçenistan’da bir darbe ihtimalinden söz eden Mashadov radikal İslâmcı Vahabî örgütlerinin faaliyetlerini yasaklayarak Çeçenistan’da kısmî sıkıyönetim başlattı. Mashadov’un Vahabî örgütlerine karşı tavır alması, bu örgütleri destekleyen Dışişleri Bakanı Movladi Udugov ile arasında bir gerginlik doğmasına yol açtı.

Bu arada Salman Raduyev ile Şamil Basayev arasındaki çekişmeler de Çeçenistan’ı olumsuz gelişmelere sevketti. Basayev’in önderliğindeki Çeçenistan ve Dağıstan Halkları Kongresi Mashadov iktidarını oldukça rahatsız etti. Radikal İslâmcı Vahabîlerin iktidardaki koruyucusu olarak bilinen Udugov ile Mashadov arasındaki ilişkiler de bu gelişmeler neticesinde bozuldu. Rusya ile bütün ilişkilerin kesilmesini isteyen Basayev ile Moskova’ya karşı terörist eylem hazırlığında olan Raduyev de Mashadov iktidarını rahatsız etmeye başladı.

Bu gelişmeler neticesinde 23 Temmuz 1998’de Mashadov’a Grozni’de bombalı bir suikast düzenlendi. Suikastten yaralı olarak kurtulan Mashadov "Çeçenistan’ın istikrarını bozmak isteyen güçlerin din etkenini kullandıklarını" açıkladı.

Çeçenistan’da faaliyet gösteren Vahabîler 21 Ağustos 1998’de Dağıstan’ın en üst derecedeki İslâmî lideri Müftü Seydmuhammed Haci Ebubekirov’u öldürmekle suçlandılar. Rusya ile uyum içinde işleyen Kafkasya’daki geleneksel İslamî kuruluşlarla, Rusları Kafkasya’dan kovmayı hedefleyen Vahabîler arasında sürtüşme ve çatışmalar giderek büyüdü.

Aslan Mashadov Zelimhan Yandarbiyev’in Vahabizm’in Çeçenistan’daki kışkırtıcısı olduğunu ilân ederek onun halkın bir bölümünü başkaldırmaya teşvik ettiğini söyledi. Yandarbiyev’in devlet karşıtı faaliyetlerinin bazı Ortadoğu ülkelerinin gizli servisleri tarafından yönlendirildiğini ileri süren Mashadov Çeçen ailelerinden illegal ordu birliklerine katılan çocuklarını evlerine döndürmelerini istedi.

Ancak muhalefetin baskıları sonucunda Aslan Mashadov Çeçenistan’da şeriat düzenine geçildiğini ilân etti. Hemen ardından bir kararnameyle devlet başkanlığı yardımcılığı makamı ile parlamentoya tanınan yasamaya ilişkin imtiyazları kaldırdı ve hükûmeti askıya aldı. Bunun üzerine Çeçenistan parlamentosu, ülkenin şeriat kanunlarına göre yönetilmesi çerçevesinde, Devlet Başkanı Aslan Mashadov’un milletvekillerinin yasamaya ilişkin imtiyazlarını kaldıran kararnamesini iptal eden bir kararı onayladı.

Çeçenistan’da şeriat yönetimi ilân edildikten sonra parlamento yerine oluşturulan Devlet Şurası’nın ilk toplantısına Şamil Basayev, Zelimhan Yandarbiyev, Movladi Udugov gibi bütün muhalif askerî-politik liderler dâhil edilirken, Mashadov’un en radikal muhalifi olan Salman Raduyev’e üyelik verilmemesi dikkat çekti. Devlet Şurası’nın 12 Şubat 1999’daki ilk toplantısında Çeçenistan’ın tam şeriat yönetimine geçtikten sonra izleyeceği iç ve dış politika gündeme getirildi.

20 Şubat 1999’da Devlet Şurası’nın iki günlük toplantısının ardından Şura başkanlığına Şamil Basayev seçildi. "Emir" unvanını alan Basayev’in başında olduğu Şura şeriat hükümlerine göre kuruldu ve bu organın, Çeçen Cumhuriyeti’nin iç ve dış politikasından sorumlu en yüksek makam olacağı bildirildi.

Şura’nın Aslan Mashadov’un Devlet Başkanlığını feshederek cumhuriyetin liderliğine Şamil Basayev’in geçmesini hedefleyen yeni düzenlemelerine parlamento karşı çıktı. Şura üyeleri ise Çeçenistan’da şeriata geçilmesiyle birlikte Devlet Başkanlığı, Devlet Başkan Yardımcılığı ve Parlamentonun feshedileceğini, cumhuriyet anayasasının geçersiz olduğunu açıkladılar. Şura üyeleri, Basayev’in lider olarak atanmasına rağmen, bir imamın en üst düzeyde yönetici olarak atanması gerektiğini belirttiler. Mashadov ise bu gelişmeler karşısında yine de devlet başkanlığı makamını feshetmedi, ancak şeriat anayasasının hazırlanmasıyla eski anayasanın geçersiz olacağını ilân etti.

Şura Başkanlığına seçilen Şamil Basayev 24 Şubat 1999’da Aslan Mashadov’un Rusya yanlısı olduğunu ima eden bir açıklama yaparak, Mashadov’un Devlet Başkanlığı görevinden çekilmesini talep etti. Mashadov’un Çeçenistan’da şeriat ilân etmesinin aslında Şura’nın yaptığı baskılar sonucunda gerçekleştiğini ileri süren Basayev, cumhuriyetin bütün önemli siyasî ve askerî isimlerinin Şura üyesi olduklarını belirterek, yakında kurulacak Şeriat Mahkemesinde yargılamalara başlayacaklarını açıkladı.

1 Mart 1999 tarihinde Çeçenistan’da yayın yapan "Kafkas" adlı televizyon kanalından bir açıklama yapan Basayev, Mashadov’un Rusya İçişleri Bakanı Sergey Stepaşin ile gizli bir görüşme yaparak Rusya ile iktidarını korumak amacıyla ortaklık başlattığını ileri sürdü. Kendisine bağlı komutanlara ve sivil liderlere "beklenmedik gelişmelere hazır olun" çağrısı yapan Basayev, Mashadov’un derhal istifa etmesini ve Devlet Başkanlığı makamının feshedilmesini istedi.

Bu arada, 1999 yılı Mart ayı başlarında Rusya-Çeçenistan sınırında meydana gelen ve üç Rus polisinin ağır yaralanmasıyla sonuçlanan çatışmalar ve bir Rus generalinin Grozni’de Çeçenler tarafından kaçırılması Çeçenistan ile Rusya arasındaki durumu gerginleştirdi. Şamil Basayev’in savaşı Çeçenistan topraklarının dışına yaymayı hedeflediğini iddia eden Rus basınında çıkan haberler, Çeçenlerin Rus cumhuriyet ve bölgelerine karşı savaşa hazırlandıklarını ileri sürdü.

Rusya İçişleri Bakanı Sergey Stepaşin, Rus general Şpigun’un Şamil Basayev tarafından kaçırıldığını ileri sürerek Çeçenistan’a sıkı ekonomik ambargo uygulayacaklarını, gerekirse güç kullanacaklarını söyledi. Çeçen-Rus sınırındaki özel birlikler operasyon için harekete geçtiler. Rusya Çeçenistan’ın elektrik, gaz, demiryolu ve petrol boru hatlarını kapatmayı plânladığını açıkladı. Devlet Başkanı Aslan Mashadov muhtemel bir Rus saldırısından çekindiği için Rus hükûmetinden suçluların yakalanması için kendisine üç gün süre tanınmasını istedi.

Bu gelişmelerin ardından Moskova Çeçenistan’da temsil görevini yürüten bütün memurlarını geri çekti. Rus savaş uçakları Grozni’nin güneyinde, kente birkaç kilometre uzaklıktaki bir bölgeyi bombaladılar. Boş bir bölgeye düzenlenen bir gözdağı niteliğindeki bu bombardıman Çeçenler arasında tepki yarattı. Çeçenistan Başbakan yardımcısı Turpal Atgeriyev "Çeçenistan’da savaş isteyenler Moskova’da yeniden aktif hâle geldiler. Bu kesim Rus ve Çeçen halklarını yeniden karşı karşıya getirerek çıkar temin etmek istiyor" dedi.

Rus generali Şpigun’un Grozni’de Çeçenler tarafından kaçırılmasıyla ilgili sert bir açıklama yapan Rusya İçişleri Bakanı Sergey Stepaşin "Çeçenistan’da suç örgütlerinin giderek artan faaliyetlerine göz yummayacaklarını, General Şpigun serbest bırakılmadığı taktirde sert tedbirlere baş vuracaklarını" açıkladı.

Şura’nın başkanı Şamil Basayev ise kaçırılan General Şpigun’un savaş suçlusu olduğunu ilân ederek, generali kaçıran grupların onu yargılanmak üzere Şura’ya teslim etmelerini istedi. Basayev General Şpigun’un Çeçen-Rus savaşı sırasında kurulan toplama kamplarında Çeçenlerin kitle hâlinde öldürülmelerinden sorumlu olduğunu iddia etti. Bu gelişmeler yeni bir Çeçen-Rus savaşını gündeme getirdi. Rusya’nın tehditleri karşısında Çeçenler savaşı Rusya topraklarına yayma kararını verdiler. Üst düzey komutanlardan Vaha Arsanov Çeçenistan televizyonundan yaptığı bir açıklamasında "Eğer Çeçenistan’a karşı askerî bir saldırı gerçekleştirilirse, biz de Rusya Federasyonu topraklarında gerekli cevabı vereceğiz. Bunu yapabilecek imkân ve kaynaklara sahibiz" dedi.

General Şpigun’un kaçırılmasından dolayı muhalefeti açıkça suçlayan Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov, kaçırma olayının ardında Şura’nın olduğunu ileri sürdü. Şura’nın hükûmet karşıtı eylemlere destek verdiğini belirten Mashadov gerekirse Şamil Basayev’in tutuklanabileceğini açıkladı. Mashadov’un bu konuşması Basayev ile arasındaki güç mücadelesini ilk kez fiilen açığa çıkardı.

Rus generalinin kaçırılması Çeçen-Rus çatışmasını gündeme getirirken Çeçenistan’ı da bir iç savaş tehlikesiyle baş başa bıraktı. Basayev’in muhtemel bir Çeçen-Rus savaşını bütün Kafkasya’ya yaymasından endişe eden Rusya Mashadov’a desteğini sürdürmeye devam etti. Çeçenistan’a uygulanması plânlanan ekonomik ablukanın Basayev’in işine yarayacağını düşünen Rusya "terörist gruplar" olarak nitelendirdiği kesimlere karşı nokta operasyonları yapma kararı aldı.

11 Mart 1999 tarihinde General Şpigun’un kaçırılması sonrasında Çeçenistan’da alınacak tedbirleri görüşmek üzere Rusya hükûmeti kabinesini toplayan Başbakan Yevgeni Primakov, Çeçenistan’da büyük bir savaş başlatmayacaklarını, ancak sert tedbirler alacaklarını açıkladı.

Çeçenistan’ın gerek Rusya ile ilişkilerinde gerekse iç siyasetinde fırtınalı günler yaşanırken, 20 Mart 1999 günü Grozni’de Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov’a bir suikast düzenlenmesi bölgedeki gerginliği artırdı. Bir konferans davetinden dönen Aslan Mashadov’u taşıyan aracın da içinde bulunduğu konvoya uzaktan kumandalı bir bombayla saldırıda bulunuldu. Olayda bir kişi ölürken Mashadov yara almadan kurtuldu. Bombanın parçaları üzerinde yapılan incelemeler şüpheleri Ürdünlü gerilla Hattab’ın adamları üzerine çekti.

1999 Mart ayı sonlarında Çeçenistan, Azerbaycan erken üretim petrolünü Rusya’ya taşıyan Bakü-Novorossiski petrol boru hattını kapatarak Azerbaycan’dan Rusya’ya petrol sevkiyatını durdurdu. Çeçenistan Devlet Başkanlığı sözcülüğü tarafından yapılan açıklamada petrol sevkiyatının durdurulma sebebi olarak Rusya’nın petrol boru hattından dolayı Çeçenistan’a olan 100 milyon dolarlık borcu ödememesi gösterildi.

1999 Haziran-Temmuz aylarında Rus birlikleri ile Çeçen gerillalar arasında yaşanan silahlı çatışmalar Çeçenistan yönetimi ile Rusya arasında gerginliğe yol açtı. Moskova’ya Çeçenistan hükümetinin temsilcisi olarak giden Çeçenistan Güvenlik Bakanı Turpal Ali Atgeriyev’in Rusya polisi tarafından tutuklanması Çeçenistan ile Rusya arasındaki gerilimi artırdı. Rusya’daki pek çok temsilciliğini kapatan Çeçenistan Temmuz ayı ortalarında Moskova’daki genel temsilciliğini de kapatabileceğini Rus hükümetine bildirdi.



1998 yılı ortalarında Dağıstan’daki Müslüman cemaatlerinin lideri Bahauddin Mahamedov tarafından kurulan Dağıstan İslâm Şurası, Dağıstan Özerk Cumhuriyeti yönetimini endişeye sevketmişti. Dağıstan İslâm Şurası 10 Ağustos 1999’da Bağımsız Dağıstan İslâm Devleti’nin kurulduğunu bildirerek “Asırlık Rus İşgalinden Kurtuluş İçin Cihad” ilân etti. Rusya’nın bölgeden askerlerini çekmesini isteyen Şura Çeçen direnişçi Şamil Basayev ve Ürdünlü gerilla Hattab’dan yardım istedi. Avar nüfusunun yoğun bulunduğu Botlih’i geçici başkent yapmayı plânlayan Şura’nın Botlih bölgesinde 2 bin civarında silâhlı savaşçısı bulunuyordu.

1999 yılı Ağustos ayı başlarında Şamil Basayev komutasındaki Çeçen silâhlı birliklerinin Çeçenistan-Dağıstan sınırından Dağıstan’a geçerek sınırdaki üç köyü işgal etmeleriyle birlikte Rus-Çeçen çatışması yeni bir boyut kazandı. Basayev ve Hattab komutasındaki Çeçen silâhlı grupları Çeçenistan’ın Vedeno bölgesinden Dağıstan’ın Botlih bölgesine girerek 3 köyü ele geçirdiler. Rusya başbakanı Sergey Stepaşin Genel Kurmay Başkanı Anatoli Kvaşnin’den askerî müdahalede bulunmasını istedi. Rusya Çeçenlerin Dağıstan’da işgal ettikleri bölgelere bir operasyon düzenledi. Ancak 1994-1996 yıllarındaki Rus-Çeçen savaşında hezimete uğrayan Rusya bu defa Çeçenlere daha temkinli yaklaşmayı tercih etti. 8 Ağustos’ta Yeltsin’in emriyle bölgeye giden Rusya Başbakanı Sergey Stepaşin “Çeçen savaşındaki hataları tekrarlamayacağız. Daha fazla Rus askerinin ölmesine izin vermeyeceğiz” diyerek Rusya’nın ihtiyatlı tavrını sergiledi.

Dağıstan’daki Çeçen güçlerine karşı Rusya, İçişleri Bakanlığına bağlı özel OMON birliklerini bölgeye gönderdi. Bu arada bölgede yaşamakta olan Rus Kazakları da Rusya tarafından silâhlandırılmaya başladı.

1999 Eylül ayı başlarında çatışmaların yoğunlaştığı Dağıstan’ın Buynaks şehrinde subay bloklarında meydana gelen bir patlamada yüze yakın kişi öldü. Şüpheler Çeçen militanlar üzerinde yoğunlaşırken Dağıstan İçişleri Bakanlığı 2 bin kişilik silâhlı bir grubun daha Çeçenistan-Dağıstan sınırını geçerek, Dağıstan’ın Novolakski bölgesinde bazı köyleri işgal ettiğini açıkladı. Rus istihbarat kaynakları Çeçenistan’ın güneyindeki dağlık bölgelerde mevzilenen Çeçen birliklerinin Dağıstan’ın güneybatısındaki Sumadinski bölgesinden Dağıstan’a girmeye hazırlandıklarını bildirdi. Bu grubun öncelikli hedefinin Mahaçkale yakınlarındaki Çabanmahi ve Karamahi adlı stratejik bölgede Rusların kuşatması altında bulunan Çeçen birliklerine yardım etmek olduğunu açıklayan Rus istihbaratı, Çeçen güçlerinin amacının Hasavyurt şehrini ele geçirmek olduğunu belirtti.

Dağıstan’da Rus birliklerinin Çeçenler karşısında bozguna uğraması üzerine Yeltsin Stepaşin’in yerine Başbakan olarak atadığı Vladimir Putin ile yaptığı bir toplantıda Rusya’nın Dağıstan’ı kaybetmek üzere olduğunu açıklayarak "ek tedbirler" alınacağını belirtti.

Çatışmaların sürdüğü Dağıstan’da Çeçenler bir Rus savaş uçağını düşürürken, 9 Eylül 1999’da Moskova’da 9 katlı bir apartmanın şiddetli bir patlamayla havaya uçması dikkatleri Kafkasya dışında meydana gelebilecek terör hareketlerine çekti. Henüz bu patlamanın yarattığı panik yatışmamışken, 13 Eylül’de Moskova’da yine 9 katlı bir apartmanda meydana gelen patlamada yüze yakın kişi öldü. Rusya polisi her iki patlamadan da Muhit Laypanov adlı bir kişinin sorumlu olduğunu açıklarken gözler yine bu olayların sorumlusu olarak Çeçenlere çevrildi. Çeçen komutan Şamil Basayev bu eylemlerle kendilerinin hiçbir ilgilerinin bulunmadığını belirtirken, Muhit Laypanov adının bir Karaçaylı’ya ait olması Moskova’daki terör olaylarında Karaçay’ın Rusya’dan bağımsızlığı için mücadele eden grupların rol oynamış olabileceğini akla getirdi.

16 Eylül 1999’da Rusya’nın Volgodonsk şehrinde bir apartmanda meydana gelen patlama üzerine Rusya olaylardan Çeçen militanlarını sorumlu tutarak Rusya’nın Çeçenistan ile olan sınırından yapılan geçişleri kesmeyi plânladığını açıkladı. Bu arada Moskovski Komsomolets adlı Rus gazetesi patlamaların ardında Kremlin Sarayı’nın bulunabileceğini yazarak, Yeltsin’in Duma seçimlerini ertelemek ve Kremlin’deki koltuğunu bırakmamak için olağanüstü hâl ilân etmeye ihtiyacı olduğu yolunda Rus basınında çıkan iddialara dikkat çekti.

Rusya’nın askerî harekâtının Dağıstan’daki Çeçen birliklerinden Çeçenistan’a kayması çatışmaların yayılacağını ve yeni bir Rus-Çeçen savaşının başlamak üzere olduğunun habercisi oldu. Rus uçakları 16 Eylül’de Çeçenistan’ın Dağıstan sınırı yakınlarındaki Nogay Yurt bölgesini bombalamaya başladılar.

Rus birlikleri Çeçenistan’ı İnguşetya, Kuzey Osetya ve Stavropol bölgelerinden kuşatmaya başladılar. Bu askerlerin zırhlı ve topçu birlikleriyle desteklenmesi Rus askerî birliklerinin Çeçenistan’a karşı ciddî bir saldırı hazırlığı içinde olduklarını gösteriyordu. Dağıstan-Çeçenistan sınırına 30 bin kişilik Rus askerî gücü yerleştirildi ve Rusyanın Dağıstan’daki asker sayısının 10 binden 55 bine çıkarılması kararlaştırıldı. Bu arada Rusya Büyük Okyanus Donanması’ndan 4 bin kişilik deniz özel timinin bölgeye getirileceği açıklandı. Rusya Maliye Bakanlığı Dağıstan’a gelecek yeni askerî araçlar için Azerbaycan’dan yakıt alınacağını bildirirken, Rus Savunma yetkilileri Dağıstan’daki askerî birlikler için techizatın Rusya’nın Tiraspol kentinde bulunan askerî üsten sağlanacağını, Tiraspol’de bulunan bomba ve roketlerin bütün Kafkasya’yı patlatmaya yetecek miktarda olduğunu belirttiler.

23 Eylül 1999’da Rus Hava Kuvvetleri Çeçenistan’ın Başkenti Grozni (Cohar-Kala)’deki Şeyh Mansur hava alanı dâhil olmak üzere çeşitli hedeflere bombardıman saldırısı düzenledi. Aslan Mashadov yönetimi Çeçenistan’ın Şamil Basayev grubunu desteklemediğini açıklamasına rağmen, bombardımanı sürdüren Rusya imha edilen tesislerden Dağıstan’daki direnişçilere bilgi aktarıldığını iddia etti.

Çeçenistan’a karşı hava saldırılarını yoğunlaştıran Rusya, Çeçenistan’daki direnişçi güçlerle savaşmak için bölgeye “özel güç” gönderilebileceğini açıkladı. Rusya’nın Çeçen direnişçilere karşı silâhlı müdahalesine başlangıçta zayıf tepki veren Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov Rus bombardımanının Çeçenistan üzerinde yoğunlaşması üzerine Moskova’nın Çeçenlerle görüşme masasına oturması gerektiğini, aksi hâlde Moskova’ya karşı direniş tarzında değişiklik yapacaklarını bildirdi. Rusya’nın Çeçenistan’da iç savaş çıkarmaya çalıştığını ifade eden Mashadov, Rusya’nın Çeçenistan’da halk ve yönetimi karşı karşıya getirerek “barış gücü” kimliği ile Çeçenistan’a müdahale etmek istediğini ileri sürdü.

1994-1996 yılları arasındaki Rus-Çeçen savaşından yenilgiyle çıkan Rusya, bu savaştan ders alarak bu kez Çeçenistan’a doğrudan kara harekâtı uygulamak yerine önce ağır hava bombardımanları ile Çeçen güçlerini zayıflatma taktiği uygulamaya başladı. 25 Eylül 1999’da bir açıklama yapan Rusya Hava Kuvvetleri Komutanı Anatoli Kornukov, yumuşatma bombardımanı ile ilgili 1700 sorti yapıldığını, bu saldırılar ile iki bin Çeçen milisin öldürüldüğünü, 250 mevzi ile 150’nin üzerinde eğitim kampı ve üssün vurulduğunu, 60 kamyon, 20 uçaksavar, 30 köprü, 4 radar istasyonu, 250 kilometrelik dağ yolunun, stratejik sanayi tesislerinin yok edildiğini öne sürdü.

Rus bombardımanı karşısında bölgeden kaçmaya çalışan sivil Çeçen halkı İnguşetya sınırına yığılmaya başladı. Eylül ayı sonlarında İnguşetya’ya sığınan Çeçen mültecilerin sayısı 60 bini aşmıştı. Dağıstan ve Stavropol bölgeleri Çeçen mültecileri kesinlikle kabul etmezken, Gürcistan sınırlı sayıda mültecinin ülkelerine girişine izin verdi.

Bu arada Moskova Çeçenistan meselesinin görüşülmesi için Dağıstan Devlet Başkanı Muhammed Ali Muhammedov ile Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov arasında bir görüşme yapılmasını plânladı. Bu gizli görüşme sayesinde Rusya ve Çeçenistan’ın şartlarını masaya koymaları düşünülüyordu. Dağıstan’ın Hasavyurt kentinde gerçekleşmesi plânlanan görüşmeyi öğrenen Dağıstan halkı buna sert tepki gösterdi. Aynı tepki Çeçen halkı tarafından da gösterildi ve Çeçenistan- Dağıstan sınırını her iki taraftan kapatan halk Devlet Başkanlarının Hasavyurt şehrindeki görüşmeye gitmelerine engel oldular. Dağıstan halkı görüşmenin Moskova’nın bir komplosu olduğunu belirterek, günlerdir Çeçenistan ve Dağıstan’ı bombalayan Rusya’nın bölgeye yönelik müdahalesine artık izin vermeyeceklerini belirttiler. Gösteriler Moskova güdümlü Dağıstan yönetiminin halk tarafından istenmediğini ve yönetimin halkı kontrol altına alamadığını ortaya koydu.

Ağır hava bombardımanının ardından Rus birlikleri 30 Eylül 1999’da Çeçenistan’ı karadan işgale başladılar. Dağıstan’da mevzilenen Rus askerî birlikleri Çeçenistan sınırından geçerek stratejik bölgelere doğru yöneldiler. Rusya’nın Şamil Basayev ve ona bağlı “İslâmcı terörist militanları” yok etmek bahanesiyle saldırdığı Çeçenistan’ın Devlet Başkanı Aslan Mashadov Şamil Basayev’in Çeçenistan’ın Savunma Operasyonuna başkanlık edeceğini açıklayarak Şamil Basayev’i üç savunma hattından birine komutan tayin etti. Araları açık olan Basayev ile Mashadov’un Çeçenistan’ın Rusya’ya karşı savunulması konusunda yakınlaşmaları Rusya’da kaygı doğurdu. Rusya Başbakanı Vladimir Putin Aslan Mashadov yönetimini tanımadığını ima etti. Putin Moskova’nın, “Seçimle iş başına gelen Mashadov yönetimi Çeçenistan’ın meşru yönetimidir” yolunda bugüne kadar izlediği çizgiden ayrılarak Mashadov yönetiminin Rusya Federasyonu kanunlarına göre seçilmediğini, dolayısıyla meşru bir yönetim olarak Rusya tarafından tanınamayacağını ileri sürdü. Rusya’nın bu yeni yaklaşımı Çeçenistan Rusya tarafından ele geçirildikten sonra, Grozni’de Moskova’ya bağlı yeni bir yönetim kurma hazırlığı içinde olduğu şeklinde yorumlandı.

Mashadov Ekim ayı başlarında emrinde silâhlı milisler bulunan komutanlar ve önde gelen siyaset adamlarının birliğini ve kendisine bağlılığını sağlamak amacıyla bir toplantı yaptı. Toplantıda “Çeçen Halkı Millî Kongresi”nin toplanması kararlaştırıldı.

Rus saldırılarına karşı Batı’nın desteğini çekmeyi amaçlayan Mashadov Grozni’de bir basın toplantısı düzenleyerek “Çeçenistan’a uluslar arası toplumun himayesinde bir barış gücünün gönderilmesini talep ediyoruz” dedi. Çeçenistan’da terör üslerinin bulunup bulunmadığını denetlemek için uluslar arası organizasyonları, Batılı ve Rus uzmanları Çeçenistan’a davet eden Mashadov, IMF ve uluslar arası finans kuruluşlarından Çeçenistan’la savaşan Rusya’ya malî yardımda bulunulmamasını istedi.

Aslan Mashadov 5 Ekim 1999’da Çeçenistan’ın bağımsızlığının ve bütünlüğünün güvence altına alınması gerekçesiyle Çeçenistan’da sıkıyönetim ilân edildiğini açıkladı. Sıkıyönetim ilânının ardından 7 Ekim’de Aslan Mashadov Rusya’ya resmen savaş ilân edildiğini duyurdu ve bölgedeki liderlere seslenerek cihad çağrısına destek vermelerini istedi. Savaş ilânının ardından Çeçen birlikleri yaklaşık bir aydır savunmasız Çeçen halkına saldıran Rus birliklerine karşı saldırıya geçtiler.

Rusya ile görüşme masasına oturmayı teklif eden Mashadov’a Rusya Başbakanı Putin istedikleri bazı direnişçileri teslim etmeleri durumunda Çeçenistan yetkilileri ile görüşmelere başlayabilecekleri cevabını verdi. Mashadov’dan Şamil Basayev ve Hattab’ı isteyen Rusya’ya karşı Basayev’i savunan Mashadov, Rusya’nın kimin suçlu kimin masum olduğuna karar verme hakkına sahip olmadığını belirterek Çeçenlerin bir varolma savaşı verdiklerini bildirdi.

Uluslar arası kamuoyunun tepkisini üzerine çekmek istemeyen Rusya Çeçen direnişçileri “terörist” olarak gösterebilmek için bir takım iddialar ortaya attı. Çeçen komutanlardan Salman Raduyev’in Rusya’daki nükleer tesislere karşı sabotaj eylemleri için 15 kişilik bir terörist grup hazırladığını ileri süren Rusya, Parlamentonun üst kanadı olan Federasyon Konseyi’nde Çeçenstan’da olağanüstü hâl ilân edilmesini teklif etti. Federasyon Konseyinin Kafkasya Cumhuriyetleri temsilcileri ise Çeçenistan’da olağanüstü hâl ilân edilmesi kararı konusunda çekimser kaldılar.

Yoğun hava saldırları neticesinde Terek nehrinin kuzeyinde kalan bölgeyi kontrol altına alan Rusya ordusu Ekim ayı ortalarında Çeçenistan’ın başkenti Grozni’yi kuşatma altına aldı. Grozni yoğun top ateşi ve hava bombardımanlarına tutulurken, binlerce sivil Çeçen bu saldırılar sırasında hayatını kaybetti. Bu arada Çeçenistan’ın ikinci büyük şehri Gudermes’e giren Rus birlikleri şehri ele geçirdiler.

Çeçenistan’a hücumlarını artıran Rusya Çeçenistan’daki meselenin çözümü için güç kullanmaya devam edeceğini açıkladı. Bölgede anayasal düzeni kurmaya kararlı olduğunu belirten Rusya hükûmeti Çeçenistan’da savaşın devam edeceğinin işaretini verdi. Rusya Başbakanı Vladimir Putin silâhlı Çeçen gruplar tamamen imha edilmeden Çeçenistan meselesine siyasî bir çözüm bulmanın mümkün olmayacağını belirtti.

Rusya’nın Geleceği Açısından Kafkasya

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Kafkasya ve Kafkas Ötesinin jeopolitik konumu değişmiş, Rusya Hazar denizi havzasındaki hâkimiyetini kaybetmiştir. Kafkas Ötesinde bağımsızlıklarını kazanan Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan yönlerini Rusya’ya değil, Batıya çevirmişlerdir. ABD’nin rolü sebebiyle Kafkasya ve Kafkas Ötesinde Türkiye ve İran’ın pozisyonu güçlenmiştir. Bölgede dinî faktörler siyasî ve sosyal roller oynamaya başlamıştır. Kafkasya-Kafkas Ötesi ve Hazar havzasında askerî-stratejik durum da değişmiştir. Türkiye Kafkas Ötesine komşu bölgelerinde mevzilenmiş askerî birlikleri ile bölgedeki en güçlü askerî potansiyeldir.

Rusya’nın hâlihazırda Ermenistan’da 1 askerî üssü, Gürcistan’da ise 3 askerî üssü bulunmaktadır. Rus birlikleri ayrıca Abhazya ve Güney Osetya’da da mevzilendirilmiştir. Azerbaycan ise topraklarında Rusya’nın askerî üslerine, hatta barışgücü birliklerine bile izin vermemektedir. Kafkas Ötesindeki Rus askerî gücünün sayısı toplam 20 bin asker ile 5.500 sınır muhafızından ibarettir. Rusya ayrıca Karadeniz ve Hazar denizindeki donanma üslerini de kaybetmiştir. Rusya’nın Hazar denizindeki en önemli kıyı askerî üsleri Azerbaycan’da kalmıştır. Rusya bu sebeple Astrahan’da yeni askerî donanma üsleri inşâ etmek zorundadır.

Rusya’nın Kafkasya ve Kafkas Ötesinde etkinliğini ve hâkimiyetini kaybetmesi bu jeostratejik boşluğun Türkiye ya da bir başka batılı ülke tarafından doldurulmasına yol açacaktır. Rusya’nın Kafkas Ötesindeki stratejik etkisinin zayıflaması Kafkasya’da bağımsızlık peşinde olan özerk cumhuriyetleri güçlendirecek ve Rusya bu stratejik bölgede ciddî ve uzun sürecek problemlerle karşı karşıya kalacaktır.

Kaynaklar

EBEL, Robert E., (1995). “The history and politics of Chechen oil”, Caspian Crossroads Magazine, 1(1), Winter 1995.

GOLDMAN, I., (1995). “Petroleum, pipelines and paranoia in the Caucasus”, International Conference on “International Law and the Chechen Republic”Cracow, 1995.

RUBAN, Larisa, (1997). “Growing instability in the North Caucasus: A major threat to Russian regional security”,. Caspian Crassroads Magazine, 3(2), Fall 1997.