Ahıska Türk kadınları - GELENEK VE GERÇEK. - Sona ULFANOVA - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Ahıska Türk kadınları - GELENEK VE GERÇEK. - Sona ULFANOVA
Tarih: 07.08.2010 > Kaç kez okundu? 10692

Paylaş


Yenilmeyen kuruşlar ölür. Değiştirilmiş ortamda eski geleneklere bağlanan millet te rekabete dayanmaz haline gelir. Ve kaybeder.

Ahıska dan sürülen toplum geleneksel erkeksi toplum sayılırdı . Türk kadınların yeri evin çerçevesi içindeydi.

Bu 100 yıl önce norm idi. Ama bunun devamını çok istesek te- artık mümkün değildir. Biz Birlikte Rusya, SSCB ve Kazakistan milletiyle ortak tarihi yaşadık. Bu kaçınılmazı kabul etmeliyiz - kadın artık ev çerçevesini terketti.Bazi kadınlar hayatın birçok alanında,bile yönetimde erkeklerle rekabet oldular. Ben Müslüman dünyayi bahsediyorum.

Toplum oluşturması tek erkeklerin elinde değil. Kafkasya erkeksi toplumuna bakalım.

Bitmeyen savaş tan bölgenin yaraları hep açık. Neden bu bitmiyor?

Kanıtlanmış, bir kadının içinde birikilen ve çıkmaz halinde olan korku, kızgınlık ve öfke - sonunda bütün çocuklarını etkiliyor. Bütün hayat, aşk değil- artık intikam bayrağı altında geçiyor.

Burdan adaletsizlik felsefesi gelişiyor. Kötü koca, komşular, kötü yönetim ve kötü - yükselişte ...

Tek erkek bu dünyayi kontrol edebilmez - günah ortak ise ,sorumluluk ta ortak olmalıdır.

Her gün bir kadın evdekilerini ya savaşa ya barışa yollayabilir.

Bu durumda ailenin en büyük dezavantajı - eğitimsiz ve mutsuz bir kadın. Ben aile içindeki kadın tarafından rolünü bilme ve doğru icra etmesini söylüyorum.

19. yüzyılda Kafkasya”da gelenekler açıkça aile rolleri tanımlamıştılar. Şeriat adaletin garantör idi. Kadınlar toplum ve kocaların koruması altında yasalara uyan vatandaşları yetiştiriyordular.

Kafkasya ticaret yolları nefis lokma olarak savaş araçlarla doldu. 2 yüzyıl boyunca askeri araçların tekerlekleri altında yüz binlerce korumasız kadınların gelenek, sevgi ve umut ları kaldı.Ve iki çözüm ortasindaydılar -öfke ve merhamet. Merhamete muhtac kalan ne seçebilir ki…

SSCB de , en iyi pozisyonlar komünistler ve onların kadın sekreterleri kazaniyordular

Kafkas toplumunda saygı en yüksek prensip idi. Aile kadınları rezalete yaklaştıran işlerden koruyordu. Bu nedenle, Müslüman kadınlar bir kariyer yapmak için girişimde nadiren bulundu. Bir arada eğitimli koca ve servet bulun zaman istisna yaratabilirdi. Eğitimli kadın zor ki evlenirdi. Türk ailesi genelikle itaatkâr kızı tercih ediyordu. Belki onun için düğünlerimizde bu güne kadar “dil kesme” gelenegi var.Erken evlenme gelenegi de bizim kızlarımızı böylece eğitim ve bağımsızlıktan mahrum etti.

2. Dünya Savaşında on binlerce Türk erkeklerin ölümü Türk kadını yalnızlığa bıraktı. Sadakat - Türk kadınının kanındadır. Kocasının cepheden döneceklerine inanan çocuklarını yapayalnız ölümüne kadar yetiştiriyordu. Sürgün,babasızlık, yükselen problem getirdi savaştan sonra ilk nesile. Türkleri çiftliklere yerleştirdiler. Üniversitelerde okuma izni yok. Misliman olarak kürtaji Kabul etmeyen Türkler kadınlarını zor luklara soktular. Çiftlik, evin tarlası ,mal-mul, kadınları mutluluktan ve çocuklardan kopardılar.

Çocuklarına daha iyi hayat vermek için türkler gece gündüz çalışırdılar. Kendilerine acımazdılar. Soğuk havada ,tütün tarlalar da sağlıklarına zarar kazandılar.İş yoğunlukta, imkansızlıkta hastane bile hayal idi. Dayanmaz durumda sadece imdat isterdiler. Bazen gec olurdu. Kadın çok – etraf dolu , başka milletten de yalnızlar çok.Biri ölür- başkası gelir.Kıymeti azalmıştı türk kadının.

Daha özgürleşmiş başka milletin kadınları da mutluluğun yolunu kesti. Erkeklere verilen fırsat.

Savaş sonrası bakış açısı değişti. Erkeklerimiz özgürce yeni bir topluma dökülür, kadınları o toplumdan korurdular. Örneğin, Çeçen ailelerin kız çocuklarını okula zorla askerler çıkarıyordu. Gelenek ve yeni fırsatlar arasında çift eşlilik yol açtı. Aile başka milletten geline karşı idi. Ama mutluluk arayışı kesilemez ki. İşte bazen yaşaıyordular - bir karısı – aile için, diğeri – gönül için.

Mutsuz olan kadınlar şimdi kızlarını okutmaya başladılar. Ama şimdi eğitimli bir kadın eğitimsize evlenmeyi kabul etmiyordu. Seçim de yoktu. Yeni ahıska kadınların aydınları ne yazık ki, bu evlenmemiş kadınlardan oluşmuş oldu. Evlenen kadın kariyeri zor yapardı. Bu nedenle, evli bir kadının elde edebilen en çok öğretmenlik,muhasebeci lik ya da dükkan müdürü olurdu.

Toplumun gelişiminde liderlerin etkisi vardır. Eğitimli liderlerin başarısı da millete güven ve iyimserlik verir.Kazakistan”da 20 yıl önce, Etnokültürel Ahıska merkezi açıldı. Pek çok çalışmaları Türklerin organizasyonunda, onların sorunlarının çözümünde, kültürün geliştirilmesinde yer alıyor. Eğitim, kültür, spor ve iş komitelerin çabası çoktur.

Ama, kadınların sosyal hayata entegrasyonu nu zor zamanlarda toplumu koruyan geleneklerimiz engelliyor. Tek erkekler de Kazakistan”da Türk toplumunun karşılaştığı sorunları çözemez. Artık kamu sahnesine eğitimli eşleri ile eğitimli, başarılı kadınlar çıktı.

Milletin,insanın ve devletin gelişmesine önemli bir katkı yapmak için zaman sessiz Kadın Komitesi”ne geldi.

Bize ne gerek?Bize örnek için yönetim kademelerinde bulunan, aile ve sosyal yaşamda uyumluluk gösteren kadınlar lazım.Toplumuzun bizi eşit kabul edilmesi gerekir. Ve sekretere değil ,başarılı bir aile hanıma hizmet verilmelidir , çünkü kendi evini yönetebilen toplumu da yönetir . Toplumun birliğini güçlendiren kadındır. Hitleri de Gandi yi de yetiştiren o dur.

Toplumun örnek olan üyelerini yetiştirmeye başaran anne örnek olmalıdır.Çünkü onun ilgisi kocası,çocuklar ve güclü bir devlettedir.

Kamu işlerinde biz yeni gelenlerdeniz ve bu birleşen ve ortak su ve hava sahibi olan Dünya toplumunda bizim işbirliğe öğrenmemiz gerekmektedir. Bizim sesimizi Dünya ya duydurma ve bizim tecrübemizin katkısı barış ve dostluk ta bulunma dilegiyle



Sona ULFANOVA

Kazakistan daki Ahıska Kadınları Brliği