“Türkiye’nin asıl gücü; insanımızın birliği, beraberliği, kardeşliğidir ve bundan kaynaklanan cesaretidir” 10.11.2019 - TC Cumhurbaşkanlığı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









“Türkiye’nin asıl gücü; insanımızın birliği, beraberliği, kardeşliğidir ve bundan kaynaklanan cesaretidir” 10.11.2019 - TC Cumhurbaşkanlığı
Tarih: 10.11.2019 > Kaç kez okundu? 838

Paylaş


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk’ü Anma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin asıl gücü; insanımızın birliği, beraberliği, kardeşliğidir ve bundan kaynaklanan cesaretidir. Biz hep birlikte tek yumruk olup düşmanlarımızın tepesine indiğimizde, siyasi, ekonomik ve askerî olarak istedikleri kadar güçlü olsun, kimsenin karşımızda dayanabilmesi mümkün değildir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni’ne katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen anma programında Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.



“GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BU MİLLETİN EN ÖNEMLİ DEĞERLERİNDEN BİRİDİR”



Ahirete irtihalinin 81. yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve ahirete irtihal etmiş tüm kahramanları, gazileri ve şehitleri rahmetle, şükranla yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maziden atiye giden bu yolculukta ülkesine ve milletine verdiği hizmetlerle adını tarihe altın harflerle yazdıran tüm güzel insanlar, yüreğimizde hep yaşayacaktır” dedi.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk tarihini, binlerce yıllık devamlılığı içinde kavramak yerine, hâlâ bir asra sıkıştırmaya çalışan ideolojik bir zihniyetle karşı karşıya olduklarını ifade ederek bu zihniyete sahip siyasetçilerin olmasının da üzücü olduğunu kaydetti.



“Cumhuriyeti yüceltmek için tüm tarihimizi yok saymaya kalkanlar, bize göre, kendi geçmişlerinden utananlardır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal’in hizmetlerini anlatmak için ondan önceki tarihimize kin kusanlar da, aynı şekilde ‘Atatürk maskesi’ takarak, bu millete olan husumetlerini gizlemeye çalışıyorlar. Ne Atatürk’ü ne de Cumhuriyeti bu istismarcı zihniyetin insafına terk etmedik, etmeyeceğiz” diye konuştu.



“TÜRKİYE’DE HİÇBİR BİREYİN SADECE KENDİ ÇIKARINI, HESABINI, KÂRINI DÜŞÜNME LÜKSÜ YOKTUR”



Türk milletinin 2 bin 200 yılı aşkın devlet tarihinin, Selçuklu ve Osmanlı’nın en büyük gurur ve güven kaynakları olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan bir asır önce İstiklal Harbi’ni başlatarak, Anadolu topraklarına gömülmeye çalışılan milletimizin önünde yeni bir ufuk açan Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bu milletin en önemli değerlerinden biridir” ifadesini kullandı.



Atatürk’e ve Cumhuriyete yapılacak en büyük katkının, içinden geçilen kritik dönemde birliğe, beraberliğe, kardeşliğe özellikle de 2023 hedeflerine sıkı sıkıya sahip çıkmak olacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Eskiler, ‘bal bal diyerek ağız tatlanmaz’ derlerdi. Sürekli Atatürk denilerek onun mirasına sahip çıkılamaz, sürekli Cumhuriyet denilerek Cumhuriyet güçlendirilemez. Bu yıl 96. yıl dönümüne ulaştığımız Cumhuriyetimize en büyük katkıyı, şahsımın başında bulunduğu hükûmetler yapmıştır. Biz bu kavramın lafla istismarını yapmadık, sadece icraatımızla hakkını vermeye çalıştık. Türkiye’yi, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların üç katı, beş katı, on katı hizmetlere kavuşturarak bilfiil bunun uygulamasını ortaya koyduk.”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayatları boyunca Türkiye’nin büyümesi, kalkınması, gelişmesi için tek bir çivi dahi çakmamış kişilerin ağızlarından çıkan Cumhuriyet ve Atatürk sözü, koskoca bir yalandan ibarettir. Ülkemizde yıllardır en büyük ticaret Atatürk ve Cumhuriyet ticaretidir. Bu kavramlar önde perde gibi kullanılarak, arkada ülkemizin yıllarca demokratik ve ekonomik olarak nasıl sömürüldüğünü en iyi milletimiz biliyor” diye ekledi.



Gazi Mustafa Kemal’in “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Türkiye’de hiçbir bireyin sadece kendi çıkarını, hesabını, kârını düşünme lüksü bulunmadığını söyledi.



“TERÖR TEHDİTLERİNİ KAYNAĞINDA KURUTMAK İÇİN KİMSENİN BEKLEMEDİĞİ HAREKÂTLARI HAYATA GEÇİRDİK”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, ABD’den İHA, SİHA ve akıllı bomba alma girişimlerini, alamayınca da kendi üretmeye başlamasını anlatarak, “Türkiye’nin asıl gücü; insanımızın birliği, beraberliği, kardeşliğidir ve bundan kaynaklanan cesaretidir. Biz hep birlikte tek yumruk olup düşmanlarımızın tepesine indiğimizde, siyasi, ekonomik ve askerî olarak istedikleri kadar güçlü olsun, kimsenin karşımızda dayanabilmesi mümkün değildir” dedi.



Türkiye’ye yönelik terör eylemlerini, vesayet odaklarının faaliyetlerini ve darbe teşebbüsünü ve son olarak da ekonomik tehditleri anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların hepsini bertaraf ettiklerini, son olarak da Türkiye’ye yönelik terör tehditlerini kaynağında kurutmak için kimsenin beklemediği harekâtları hayata geçirerek başarıya ulaştıklarını kaydetti.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bulduğu her fırsatta ülkesini dışarıya şikâyet eden, kendi tarihine husumet besleyen, kendi medeniyetine nefretle bakan hastalıklı bir anlayışla, böylesi çetin bir mücadele yürütülemez. Öyle ki, bu zihniyet sahiplerinin özellikle mücadelemize destek vermesinden vazgeçtik, sadece ‘gölge etmeyin başka ihsan istemez’ noktasına geldik” değerlendirmesinde bulundu.



“TARİHİMİZ, BİZİM YÖRÜNGEMİZDİR”



“Binlerce yıllık tarihi sürekliliğimiz içindeki son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun kurucusuna sahip çıkmak, elbette hepimizin görevidir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yaparken de geçmişe özellikle de Osmanlı ve Selçuklu’ya haksızlık edilmemesi uyarısında bulundu.



Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı’dan kurtarılabilen miras üzerine kurulduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu mirasa, sadece topraklarımız değil, kurumlarımız da geleneklerimiz de dâhildir. Gazi Mustafa Kemal, Samsun’a bir Osmanlı subayı olarak çıkmış, Ankara’daki Meclis’i yine Osmanlı adına faaliyete geçirmiştir. Cumhuriyetin inşası da Osmanlıdan devralınan mevcut idari sistem üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu hakikatler apaçık ortadayken, sürekli olarak Osmanlıya hakareti ve aşağılamayı bir siyaset tarzı hâline getirmek, ya cehalettir ya gaflettir ya da art niyettir.”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarihimiz, bizim yörüngemizdir. Yörüngeden çıkan bir gök cismi nasıl sonsuz karanlık içinde kaybolmaya ve muhtemelen yok olmaya mahkûmsa, toplumlar da öyledir. Türk milletini kendi tarih yörüngesinden çıkartmak için geçmişiyle bağını kopartmaya çalışanların amacı da budur. Milletler ve devletler mezarlığı olan tarih, bunun sayısız örnekleriyle doludur. Allaha şükür, bugüne kadar milletimizi kadim tarih yörüngesinden çıkartmaya kimse muvaffak olamadı. Kimi dönemlerde kısmen de olsa zayıflıklar ortaya çıktı, ama milletimiz güçlü irfanıyla her seferinde işi düzeltmeyi başardı” dedi.



“BİZE DÜŞEN GÖREV, ECDADIMIZIN GÜÇLÜ YÖNLERİNİ KENDİ GELECEĞİMİZİ AYDINLATAN BİR IŞIK HÂLİNE GETİRMEKTİR”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde “Osmanlıda okuma yazma oranı çok düşükmüş”, “Osmanlının kendi silah sanayi yokmuş”, “Osmanlı, yönetimi altındaki haklara zulmedermiş” iddialarının birileri tarafından dillendirildiğine dikkati çekerek bu iddiaların hepsinin de yalan ve iftira olduğunu vurguladı.



Osmanlı’nın da eksikleri bulunabileceğini, bunların tespitini yapmak ve yerli yerine koymanın da tarihçilerin ve uzmanları işi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize düşen görev, ecdadımızın güçlü yönlerini kendi geleceğimizi aydınlatan bir ışık hâline getirmektir” tavsiyesinde bulundu.



Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in vefatından bir gün önce kendisine “Evladım Tayyip, buralar evlad-ı Fatihan’dır, buralar Osmanlıdır. Ben gidiyorum, buralar size emanettir” dediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizimkiler Bosna Hersek’te bir Osmanlı’nın olduğundan bihaber. Bizim ayak izlerimiz nerelere kadar gitmiş haberleri yok. Kendi milletini, tarihini inkâr edenlerden bir şey olmaz. Türkiye düşmanlığı için malzeme üretenlerin geçmişleri soykırımla, sömürüyle, zulümle, haksızlıkla bezeli olduğu hâlde, kendilerini tam tersi hikâyelerle pazarlamaya çalışıyorlar” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere seslenerek, ecdatlarıyla gurur duymalarını istedi.



“TÜRKİYE SAVUNMA SANAYİİNDE DÜNYA ÇAPINDA BİR OYUNCU HÂLİNE GELDİ”



Kemal Karpat başta olmak üzere liyakatlerine kimsenin itiraz edemeyeceği tarihçilerin, Osmanlı toplumunda okuma yazma oranını nüfusun yarısından fazla olarak açıkladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu oranın aynı dönemdeki Rusya, İspanya, İtalya başta olmak üzere pek çok ülkeyle karşılaştırıldığında çok yüksek bir oran olduğunu kaydetti.



Balkan Savaşlarıyla başlayan, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi’yle devam eden süreçte, maalesef bu okuryazar nüfusun büyük bir kısmının kaybedildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetle birlikte gerçekleştirdiğimiz harf devrimiyle âdeta her şeyin sıfırlandığını eklediğimizde, elbette ülkemiz okuma yazma oranının çok düşük olduğu bir dönem yaşadı. Ama bunun suçunu Osmanlıya yüklemek, tam anlamıyla bir bühtandır. Nitekim zaman içinde Türkiye, yüzde 100’lük bir okuryazarlık seviyesine ulaşmıştır” dedi.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlı’nın silah sanayi olmadığı iddiasının da koskoca bir yalan olduğunun altını çizerek, “Coğrafyamızdaki 600 yıllık hükümranlığı döneminde neredeyse savaşsız tek bir haftası olmayan Osmanlı’nın, silah sanayi olmadığını iddia etmek kadar saçma bir iddia olamaz” ifadesini kullandı.



Osmanlı’nın asırlar boyunca dünyaya top, tüfek, gemi başta olmak üzere silah sanayi ihracatı yaptığını, İstanbul’un Fethi başta olmak üzere, tüm önemli savaşlarını, silah sanayindeki yenilikçiliğine ve üstünlüğüne bağlı olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:



“Sorun, Osmanlının 18. yüzyıldan sonra bu alandaki öncülüğünü ve üstünlüğünü korumayı başaramamış olmasıdır. Dikkat ediniz, hiç olmamasından değil, üstünlüğün kaybedilmesinden söz ediyoruz. Bu durum, ister istemez, daha iyi silahların dışarıdan alınmasını gerektirmiştir. Yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen Osmanlı son döneminde bu konuda çok önemli hamleler yapmıştır. İkinci Abdülhamit Han’ın İstanbul’da kurduğu modern barut, fişek, top fabrikaları, Cumhuriyete miras olarak kalmıştır. Cumhuriyet döneminde Kırıkkale başta olmak üzere, Anadolu içlerine yayılan silah sanayinin gerisinde işte böyle bir birikim vardır. Tek Parti yönetimi şayet, Nuri Demirağ’ın Kayseri’de kurduğu uçak fabrikası, Nuri Killigil’in İstanbul’da kurduğu silah fabrikası gibi girişimlere sahip çıkmış olsaydı, bugün Türkiye savunma sanayiinde bambaşka bir yerde olurdu.”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 yılda Türkiye’nin savunma sanayiinde millîlik oranının yüzde 20’lerden yüzde 70’lere çıkarttıklarını, hedefin yüzde 100 yerli savunma sanayi olduğunu kaydederek, “Türkiye, 2002 yılında toplam bütçesi 5,5 milyar dolar olan sadece 62 savunma sanayi projesine sahipti. Bugün Türkiye, toplam bütçesi 60 milyar doları bulan ve yakında 75 milyar dolara ulaşacak olan 700 projeyle dünya çapında bir oyuncu hâline geldi” şeklinde konuştu.



“TÜRKİYE’Yİ 2023 HEDEFLERİNE ULAŞTIRACAĞIZ”



HİSAR füze sistemini, SİPER uzun menzilli hava savunma sistemini, Anadolu çıkarma gemisini, ATAK ve GÖKBEY helikopterlerini, Bayraktar, Anka ve Akıncı insansız hava araçlarını sayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayi projelerinde en çok zorluğun motor da yaşandığını, bunu da yerli uçağın dâhil, her alanda ihtiyacı karşılayacak motor üretecek projeyi hayata geçirerek aşacaklarını açıkladı.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya’daki tank palet fabrikasında yapılan işletme hakkı devri sözleşmesini diline dolayanların, burada yapılanların ne anlama geldiğinden habersiz olarak sürekli ortalığı karıştırma gayretinde olduklarını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: “Dikkat ederseniz, bu işin gece gündüz istismarını yapanlara sorun, satış nedir, işletme devri nedir, daha önce bu fabrika nasıl ve hangi şartlarda çalışıyordu, şimdi ne yapacak gibi soruların hiçbiriyle ilgilenmiyor. Çünkü öyle bir dertleri yok. Tıpkı Atatürk istismarı, tıpkı Cumhuriyet istismarı gibi, bu konuda da kendilerine bir istismar yolu bulmuşlar, gözleri kapalı bir şekilde oradan devam ediyorlar. Sakarya’daki bu tank palet fabrikasının satımı diye bir şey söz konusu değil. BMC fabrikasının yüzde 50’i Katar’ın ortaklığında yüzde 50’i Türk ortaklar olmak üzere kurulan bu şirket şu anda Karasu’da kendi fabrikalarını yapıyorlar, ayrıca yapılacak. Ve burada da o fabrikanın yapımıyla birlikte buranın işletmesi alınmak suretiyle bu süreç devam ediyor. Dürüst olun, samimi olun, milleti aldatma yoluna gitmeyin. Biz netice, netice, netice diyoruz ama siz maalesef farklı yaklaşıyorsunuz. Hâlbuki şöyle bir etraflarına baksalar hakikatleri görecekler. Tabii, şayet göz kamaştırıcı ise hakikatle yüzleşmek bazılarının işine gelmiyor. Onlar, deve kuşu misali, kafalarına kuma gömüp her yeri karanlık sanıyor diye, Türkiye öyle olmuyor.”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyete sahip çıkmak ve Cumhuriyeti emanet edenlere layık olmak için her alanda gece gündüz çalıştıklarının altını çizerek Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırarak dünyanın en üst ligine çıkartmakta da kararlı oldukları vurgusunda bulundu.



“Atatürk’ü anlamak da anmak da böyle olur, lafla değil” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygıyla yâd ederek ve şehitleri rahmetle anarak konuşmasını tamamladı.



Kaynak:

https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/112493/-turkiye-nin-asil-gucu-insanimizin-birligi-beraberligi-kardesligidir-ve-bundan-kaynaklanan-cesaretidir-