BASIN BÜLTENİ Erdoğan: "Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türklerinin hak ve menfaatlerinin takipçisi olmaktan bizi hiç kimse alıkoyamaz" - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Erdoğan: "Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türklerinin hak ve menfaatlerinin takipçisi olmaktan bizi hiç kimse alıkoyamaz"
Tarih: 29.06.2019 > Kaç kez okundu? 1008

Paylaş


Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türkleri'nin hak ve menfaatlerinin takipçisi olmaktan bizi hiç kimse alıkoyamaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Fatih sondaj gemisinin personeline tutuklama kararı çıkarmasına ilişkin, "Biz de onlara dedik ki 'Sıkıyorsa gelin alın.' Alamayacaklar, buna güçleri yetmez. Çünkü biz Türkiye'yiz, biz Türk’üz. Buna fırsat vermeyeceğiz. Şu anda gemilerimiz bölgede. Diğerleri de gidiyor. Dördü de bölgede çalışmalarını sürdürecek. Bu çalışmaları kararlı bir şekilde yapacağız. Kuzey Kıbrıs'taki kardeşlerimizin hakkını, hukukunu kimseye yedirmeyiz." dedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "Türkiye oradan çekilsin" açıklamasına değinen Erdoğan, "Sen kimsin de bize 'Çekilsin' diyorsun. Sen, burada kıyıdaş mısın? Değilsin. Senin burayla bir alakan var mı? Yok. Ama Türkiye, bırak buraya kıyıdaş olmayı, Kıbrıs'ta garantör ülkedir. Burada Yunanistan konuşabilir, İngiltere de konuşabilir. Niye? Garantör ülkedirler ama sen konuşamazsın. Senin bir şirketin varmış. Senin şirketin de şirketin kadar konuşur. Daha ileri gidemez. Total. Ama biz işin içindeyiz. NATO üyesi Yunanistan'ın S-300 alması sorun olmazken, Türkiye'nin S-400 edinmesi karşısında niçin bu kadar gürültü koparıyorlar? Bu da manidar. O da Rus füzesi, bizim aldığımız S-400 de Rus füzesi. Bulgaristan S-400 alıyor ses yok ama Türkiye için var. Slovakya, ses yok ama Türkiye için var. Kusura bakmayın. Biz de savunma noktasında her türlü tedbirimizi alıyoruz ve alacağız." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Açık ve net söylüyorum, Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türkleri'nin hak ve menfaatlerinin takipçisi olmaktan bizi hiç kimse alıkoyamaz. Gerekirse baş veririz ama hukuksuzluk karşısında asla başımızı eğmeyiz." dedi.



Tatar: “Maraş bizim topraklarımız içindedir”



Başbakan Ersin Tatar, “Maraş bizim topraklarımız içindedir ve orayı koruyan da bizim ordumuzdur” dedi.

Başbakan Tatar, dün bir ziyaretinde yaptığı konuşmada, Maraş konusunun bir açılım olduğuna dikkat çeken Başbakan Tatar, Maraş’ın her zaman gündem olduğuna da vurgu yaptı. Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin bu açılımı beraberinde getirdiğini söyleyen Başbakan, keşif çalışması yapılacağını, bilgi eksikliklerinin giderileceğini söyledi ve Taşınmaz Mal Komisyonu’nun da devrede olacağının altını çizdi. Maraş’ın KKTC içinde bir bölge olduğunu vurgulayan Başbakan, şöyle konuştu:

“Maraş bizim topraklarımız içindedir ve orayı koruyan da bizim ordumuzdur. Türkiye’nin bilgisiyle bu yola girilmiştir. Kıbrıs’ta federal zeminli bir anlaşma zemini kalmamıştır. Müzakere masasına oturulacaksa yeni alternatiflerle oturulacaktır. Kıbrıs Türk halkı egemen bir halktır ve iki ayrı bir devlet temelinde sürdürülebilir bir anlaşmaya vardır. Bu saatten sonra kimse Kıbrıs Türkü’nü bir ortaklık cumhuriyetine itemez. Kıbrıs Türkü’nün buna onay vereceğini düşünmüyorum.”

Başbakan Tatar, doğal zenginliklerin paylaşımı konusuna da değinirken “Rumlar buna uymuyor. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin de hakları vardır. Yavuz ve Fatih gemileri bizim bölgelerimizde araştırma yapıyor. Türkiye hukuk içerisinde hareket ediyor. Rumların bunu hazmetmesi gerekiyor” diye konuştu. Başbakan, “Türkiye Kıbrıs konusunda bir bütündür. Kıbrıs Türküne sahip çıkan bir politikaları var. Türkiye’nin desteği olmadan Kıbrıs davasını savunmak mümkün değildir. Türkiye ile birlikte hareket ettiğimizi böyle bir zamanda göstermek bizim için çok önemlidir” dedi.



Tatar: “Hükümet, Rum tarafının statükoyu Kıbrıs Türkü’nün aleyhine kullanmasına dur demek kararlılığındadır”



Başbakan Ersin Tatar, Hükümetin, Türkiye ile istişare ve işbirliği içinde, Rum tarafının statükoyu Kıbrıs Türkü’nün aleyhine kullanmasına “dur deme kararlılığında olduğunu vurguladı. Tatar, “bunun için de, uluslararası konjonktür ve yaşanan gelişmelerle uyumlu bir şekilde proaktif bir politika izleyeceğiz” dedi.

Başbakan Tatar, Maraş’ın Kıbrıs Türk idaresinde açılması için ilk etapta bir envanter çalışması gerçekleştirileceğini, hükümetin bu yönde bir karar aldığını belirterek, “Maraş açılırken mutlaka Vakıf malları ile eski sahiplerinin hak ve menfaatleri de göz önünde bulundurulacaktır” dedi.

Başbakan Tatar, yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

“Programımızda da ifade edildiği üzere Hükümet olarak temel hedefimiz Kıbrıs konusunda halkımızın meşru hak ve çıkarlarını korumaktır.

Hükümetimiz, Anavatan Türkiye ile istişare ve işbirliği içinde Rum tarafının statükoyu Kıbrıs Türkü’nün aleyhine kullanmasına dur demek kararlılığındadır.

Bunun için de uluslararası konjonktür ve yaşanan gelişmelerle uyumlu bir şekilde proaktif bir politika izleyeceğiz.

Gerçekler ortadadır. Rum tarafının açıklamaları, istemleri ve izlediği politika yüzünden Kıbrıs konusuna federal bir çözüm bulunması mümkün olmaktan çıkmıştır.

Bu durumu değerlendiren hükümetimiz bir yandan Avrupa Birliği çatısı altında iki ayrı devletli çözümü gündeme taşırken diğer yandan da Maraş konusunda bir açılım yapmayı uygun görerek harekete geçmiştir.

Maraş’ın Kıbrıs Türk idaresinde açılması için ilk etapta bir envanter çalışması gerçekleştirilecektir. Bu arada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi, Sayın Cumhurbaşkanı ve siyasal partilerimiz konu ile ilgili olarak bilgilendirilecektir. Maraş’ın açılması gündeme geldiğinde is mutlaka vakıf malları ile eski sahiplerinin hak ve menfaatleri de göz önünde bulundurulacaktır.”

Daha yolun başında olduklarını dile getiren Başbakan Tatar, “Halkımızın çıkarları için çalışan bir hükümet söz konusudur ve hepimizin amacı bu olduğuna göre, spekülasyonlara başvurmanın, gereksiz tartışmalar yaratmanın bir anlamı ve yararı yoktur” dedi.



Çavuşoğlu: “Kıbrıs Türk halkının haklarını garanti altın alan bir çözüm için çaba sarf ediyoruz”





Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Kıbrıs Türk halkının haklarını garanti altın alan bir çözüm için çaba sarf ediyoruz." dedi.

"Nüfus Hareketleri ile Güvenlik Arasındaki İlişki" hakkında Akdeniz Parlamenter Asamblesi (AKDENİZ-PA) Toplantısında konuşan Çavuşoğlu, Kıbrıs'ta iki tarafın siyasi eşitliğine dayanmayan bir çözümün kalıcı olmayacağına işaret ederek, "İki tarafın siyasi eşitliğine dayanan ve Daha önceki çabaların çözüm getirmediğini anlatan Çavuşoğlu, neyin müzakere edileceğini KKTC, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İngiltere ile gayri resmi olarak görüştüklerini bildirdi.

Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Diğer taraftan Akdeniz etrafında doğal kaynakların paylaşılması konusu da bugün en önemli konulardan bir tanesi. Biz Kıbrıs etrafında ve Akdeniz'deki doğal kaynakları, birbirimizi ayrıştırıcı unsurlar olarak görmüyoruz. Tam tersi birlikte paylaşarak Doğu Akdeniz'in ve Kıbrıs'ın refahını ve istikrarını güçlendirmek istiyoruz. İstediğimiz tek bir şey var; Rum tarafı, Yunanistan, AB, herkesin kabul ettiği Kıbrıs Türklerinin haklarının da garanti altına alınması. Çok mu fazla şey isteniyor? Bu kadar basit. Paylaşmayı öğreneceğiz. Hukuka riayet ederek paylaşmayı öğrendiğimiz zaman siyasi çözüm de gelir, zenginliklerin paylaşılması konusunda da hiçbir sorun yaşanmaz. Bu konudaki çabalarımızı elbette sürdüreceğiz. Bizlerin yanında siz parlamenterlerin üstleneceği rolü de çok önemsiyoruz."



Türkiye Dışişleri :“Türkiye’yi bölgede yok saymaya kalkışanlar, bu amaçlarına asla ulaşamayacaklar"



Türkiye Dışişleri Bakanlığından, Avrupa Birliği Genel İşler Konseyi'nin (GİK) 18 Haziran'da gerçekleştirilen toplantısında alınan kararların Türkiye'ye ilişkin bölümünde kayıtlı hususların reddedildiği belirtilerek, "AB'nin, bugünkü kararlarını yine tarafgir şekilde tamamen Rum bakış açısıyla kaleme aldığı görülmektedir. AB bu kararları alırken bir ilkeler ve değerler topluluğu olarak değil, pazarlıklara dayalı bir çıkar grubu şeklinde hareket etmiştir. Bu durum, AB’nin kuruluş felsefesine aykırıdır." açıklaması yapıldı.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Avrupa Birliği Genel İşler Konseyi’nin (GİK) 18 Haziran’da gerçekleştirilen toplantısında alınan kararların ülkemize ilişkin bölümünde kayıtlı hususları reddediyoruz." denildi.

Açıklamada, AB GİK kararlarının, AB'nin, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullar ile karşı karşıya kaldığı sınamalara rağmen attığı adımları anlamaktan ne kadar uzak olduğunu göstermekte olduğu ifade edildi.

AB'nin, 2004'te GKRY'yi üye olarak almakla büyük bir hata yaptığı belirtilen açıklamada, "Şimdi ise bu hatayı sürdürmek uğruna Türkiye-AB ilişkilerini Kıbrıs sorununa indirgemekte ve bu sorunun rehinesi haline gelmektedir. AB'nin, bugünkü kararlarını yine tarafgir şekilde tamamen Rum bakış açısıyla kaleme aldığı görülmektedir. AB bu kararları alırken bir ilkeler ve değerler topluluğu olarak değil, pazarlıklara dayalı bir çıkar grubu şeklinde hareket etmiştir. Bu durum, AB’nin kuruluş felsefesine aykırıdır." ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, "AB'nin 'Birlik dayanışması' argümanıyla, egemenliğe dair ikili ihtilaflarda kendisini adeta bir mahkeme olarak görmesi ve fevkalade teknik boyutları bulunan deniz sınırlandırması gibi hassas konularda siyasi saiklerle taraflı açıklamalar yapması bölgesel barış ve istikrara hizmet etmeyen bir tutumdur. AB’nin, geçmişte hiçbir zaman kendi üyelerinin çakışan deniz yetki alanı iddialarına ilişkin ikili meselelerde taraf olmadığı bilinmektedir. AB’nin mevcut tutumu esasen Ege ve Doğu Akdeniz’e ilişkin Rum-Yunan ikilisinin Türkiye’nin ve Kıbrıs adasının ortak sahibi KKTC’nin haklarını gasp etmeye matuf, temelsiz ve maksimalist tezlerine dayanmaktadır. Bu tezleri bütünüyle reddediyoruz." ifadeleri kullandı.

AB'nin Doğu Akdeniz'e ilişkin kararlar hukuki temelden yoksun olduğunun hatırladığı açıklamada, "AB’nin bu taraflı ve gerçeklerden kopuk tavrını değiştirmeye davet ediyoruz." denildi.

Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz’de barış ve istikrardan yana olduğu hatırlatılarak, "Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin meşru hakları ve çıkarları hilafına adım atanlar, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’yi bölgede yok saymaya kalkışanlar, bu amaçlarına asla ulaşamayacaklar." değerlendirmesi yapıldı.

Kıbrıs Türklerinin, Ada’nın enerji kaynakları ve enerji gelirleri için ortak enerji komisyonu kurulmasını önerdiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Ancak bu öneri Rumlar tarafından reddedilmektedir. Ada’da çözüm bulunana kadar ortak enerji komisyonu olumlu bir adım olacak ve taraflar arasında güveni arttırarak kapsamlı çözümü kolaylaştıracaktır. Bu gerçekleşene kadar, Türkiye gerek kendi deniz yetki alanlarındaki hak ve menfaatlerini gerek Kıbrıslı Türklerin meşru hak ve çıkarlarını savunmak amacıyla gerekli adımları atma yönündeki kararlılığını koruyacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmamalıdır."

Açıklamada, AB'nin ön yargılı tutuma rağmen Türkiye'nin AB sürecinde kararlı ve samimi adımlar atmayı sürdüreceği belirtilerek, "Türkiye, iddia edildiği gibi, AB'den uzaklaşmamaktadır. Tersine, ülkemize karşı adil ve dürüst davranmamakla AB Türkiye'yi kendisinden uzaklaştırmakta, Türk halkı nezdinde inandırıcılığını kaybetmektedir. Terörizm, yasa dışı göç, enerji güvenliği gibi küresel sınamalar karşısında, AB’nin tarafgirliği bırakıp stratejik vizyonla hareket etmesi kendi yararına olacaktır." ifadeleri kullanıldı.



Bak: "Adada yaşayan herkesin o kaynaklarda hakkı vardır "



NATO-PA Başkan Yardımcısı, AK Parti Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak, Akdeniz Parlamenter Asamblesi'nin (AKDENİZ-PA) Güney Kıbrıs Rum Kesimi üyesi Georgios Georgiou'nun "Türkiye, askeri varlığı dolayısıyla Kıbrıs toprağını işgal etmektedir." sözlerine tepki gösterdi.

Bak, "Ada'da yaşayan herkesin o kaynaklarda hakkı vardır. Bunun böyle bilinmesi gerekiyor. Türkiye, bütün haklarını koruyacaktır. Türk Ordusu, orada işgalci değildir, oraya büyük bir katliamı önlemek için gitmiştir." dedi.

AKDENİZ-PA'nın iki gün sürecek "Nüfus Hareketleri ile Güvenlik Arasındaki İlişki" başlıkla toplantısı dün TBMM'de başladı.

Toplantı kapsamında gerçekleştirilen "Nüfus Hareketleri ile Güvenlik Arasındaki İlişki" başlıklı oturumda katılımcı ülkelerden üyeler konuştu.

Güney Kıbrıs Rum Kesimi adına söz alan Georgios Georgiou, "Biz bugün burada Kıbrıs Cumhuriyeti'ni temsil ediyoruz. Bir kez daha şunu hatırlatmak isteriz, Kıbrıs hala bölünmüş durumdadır. Türkiye, askeri varlığı dolayısıyla Kıbrıs toprağını işgal etmektedir. BM Güvenlik Konseyinin 'Ada'dan ordusunu çekmesine' dair kararına rağmen bu devam etmektedir. Biz ortak olarak kabul edilecek bir çözüme ihtiyaç duyuyoruz ki böylece Ada'yı birleştirebilelim. Bunu uluslararası hukuka ve BM kararlarına göre yapmak istiyoruz. Herhangi bir müdahale olsun istemiyoruz. Bu çözümle uluslararası tanınırlık elde etmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Uluslararası toplumun Akdeniz'deki sondaj çalışmaları nedeniyle Türkiye'yi kınadığını iddia eden Georgiou, "Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemen haklarını uluslararası hukuka ve AB hukukuna göre ihlal etmektedir." görüşünü savundu.

NATO-PA Başkan Yardımcısı, AK Parti Rize Milletvekili Bak, Türkiye'nin 3,5 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığına işaret etti.

Bugünkü toplantının konusunun mülteciler ve güvenlik ilişkisi olduğunu anlatan Bak, şunları kaydetti:

"Kıbrıs Rum Kesimi temsilcisinin yaptığı açıklamaları gerçekten anlamış değilim. Kendilerinin konuyla alakası yok. Bahsettikleri konular Kıbrıs adası etrafındaki konular. Ben beklerdim ki o bölgede mülteciler için neler yaptılar, ne gibi planları var anlatsınlar.

Türkiye, KKTC'nin bütün haklarını garantör ülke olarak desteklemektedir. O bölgede petrol ve doğalgaz aramalarına ilişkin haklarını koruyacaktır. Kendi kıta sahanlığı haklarını koruyacaktır. Ada'da yaşayan herkesin o kaynaklarda hakkı vardır. Bunun böyle bilinmesi gerekiyor. Türkiye, bütün haklarını koruyacaktır. Türk Ordusu, orada işgalci değildir, oraya büyük bir katliamı önlemek için gitmiştir."

Bak, Türkiye ve TBMM'nin göç ve güvenlik konusunun tartışılmasını arzu ettiğini dile getirerek, ülke olarak bu konuda önemli yatırımda bulunduğunu söyledi.

Osman Aşkın Bak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaklaşık 35 milyar dolarlık harcama yapmıştır. Milyonlarca kişiye ev sahipliği yapmaktadır. Onların daha rahat yaşaması için fedakarlıkta bulunmaktadır. Yaklaşık 650 bin çocuğu okullarda eğitmektedir. Çocuklara spor faaliyeti yapması için pek çok sosyal konuyu desteklemektedir. Türk halkı özveriyle onlara ev sahipliği yapmaktadır ve yapmaya da devam edecektir. Biz savaşların bitmesini ve barışın gelmesini istiyoruz. Sorunların çözülmesini istiyoruz."















Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Başbakan Yardımcılığı ve

Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 601 1800 - 01

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri