BİR İTİRAFÇININ ANLATTIKLARI - Emrah BEKÇİ - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BİR İTİRAFÇININ ANLATTIKLARI - Emrah BEKÇİ
Tarih: 14.04.2019 > Kaç kez okundu? 1200

Paylaş


Emrah BEKÇİ

Güvenlik Uzmanı / Yazar

BİR İTİRAFÇININ ANLATTIKLARI

15 Temmuz 2016 tarihi, Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir dönüm noktasıdır. Mayıs 2017 tarihinde TBMM ‘’Fethullahçı Terör Örgütünün (Fetö/Pdy) 15 Temmuz 2016 Tarihli Darbe Girişimi İle Bu Terör Örgütünün Faaliyetlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’’ Başlıklı 653 Sayfalık kitap hacimli raporunu yayınlamıştır.

Rapor içerisinde, rapor başlığını oluşturan; ’Fethullahçı Terör Örgütünün’ rapor içerisinde 56. Sayfada: ‘’ Örgüt hakkında dikkat çeken hususlar en başta, Gülen’in isminden başlamaktadır: Gülen’in nüfus kayıtlarındaki ismi “Fethullah” değil “Fetullah” olarak geçmektedir. İki kelime arasındaki “h” farkı, ince ve önemli bir nüans oluşturmaktadır: “Fethullah” tercihi sayesinde Gülen, her mecrada ismi “Feth” yani “Fetih” içeren bir dini lider olarak anılmakta ve telaffuz edilmektedir; “Fethullah”, “Allah’ın fethi” demektir. Bu kullanımla daha en başından, örgüt liderinin isminden başlayarak, daha sonra büyüyecek ve önce Türkiye’ye ardından da tüm dünyaya yayılacak bir “Fetih” hareketi için bu isim üzerinden bir manevi ve kutsal işaret, sırlı bir keramet ve kudsiyet algısı yaratılarak “dinî fenomen” hâline gelmenin hedeflendiği anlaşılmaktadır.’’ Olarak belirtilmiş, lakin raporun daha ilk sayfasında ‘’Fethullahçı’’ olarak yazılması dikkat çekicidir.

Devletimizi ve milletimizi kuşatan ve halen mücadele ile devletimizin kılcal damarlarından ayıklanmaya çalışılan bu hain yapılanmayı, daha iyi analiz etmek ve ileride bu yapılanmanın hangi bölücü yapılara kucak açıp akıl verdiği, yakın gelecekte ise ülkemizin başına neler gelebileceğini yakın zamanda yapılan bir röportaj ile milletimizin vicdanına tevdi ediyorum.

Bu makale, analiz ve strateji hususunda Türkiye tarihine vatan ve millet sevgisini karşılıksız olarak gören, aydın vicdanın tarihe düştüğü bir şerh olarak bilinmesi gerekmektedir.

‘’FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ’’ nün ülkemiz için ne kadar tehlikeli olduğunu, devletimizin ileriye dönük ne tedbirlerin alması gerektiği konusunda, aşağıda okuyacağınız röportaj metni çok önem arz etmektedir. Röportajı yapan kişi PKK Terör örgütünden bir Terörist olup; etkin pişmanlıktan yararlanmış devletimizin güvenlik güçleri ve istihbarat birimleriyle halen koordineli çalışmaktadır.

Şahsın röportaj yaptığı kişi ‘’Fetö Terör Örgütü’ içerisinde uzun yıllar faaliyetlerde bulunmuş, 2015 senesinde devletimize itirafçı olarak katılmış, pişmanlıktan yararlanmış, istihbarat ve güvenlik kuvvetlerimizle birlikte koordineli bir şekilde halen çalışmaktadır.

***

NOT: Röportaj, makale tarihine yakın bir zamanda yapılmıştır. Röportaj içerisinde, röportajı yapan ve röportajı veren kişilerin isimlerine güvenlik nedeni ile yer vermiyorum. Kişileri ve kurumları devletimizin ilgili ‘İstihbarat, Güvenlik’ birimleri bilmekte olup, konu sadece şimdi okuyacağınız yapılan röportaj metni olarak analiz-araştırma makalemde yer alacaktır. Röportaj içerisinde kendi yapmış olduğum yorumlar ‘Yorum’ olarak başlık atılmış, şahsıma aittir.

RÖPORTAJ



Soru: Kendinizden biraz bahseder misiniz? Ne iş ile meşguldünüz yani göreviniz neydi?



Cevap: öncelikle teşekkür ediyorum. Ben şu an kendimi eski hırsız olarak tanımlıyorum. Belki şaşıracaksınız ama gerçekten öyle. Milletin emeğini, alın terlerini, hayallerini, yaşamlarını çaldık. Biz Allah rızası için yaptığımızı düşünürken meğerse işin gerçeği öyle değilmiş. Milletin özel hayatlarını, yedikleri içtikleri dahil her şeyi belleklerimize alıyorduk. Benim görevim DPT’de (Demokratik Toplum Partisi, 9 Kasım 2005 tarihinde kurulmuş ve 11 Aralık 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesi kararı ile kapatılmış olan siyasi parti.) görev almaktı. Oradaki olan biteni abilere yani üstlerimize iletmekti. O yüzden kullandığım dil daha çok DTP’lilerinki olabilir. DTP’de gerçekten çok kötü şeyler oluyordu. Ahlak dışı yaşamlar, ilişkiler. Başta zorlandım ancak daha sonra görev kutsaldır dedim ve davamız için devam ettim. 2015 Diyarbakır sur olaylarına kadar devam etti. DTP yani şimdiki HDP de bilmediğim şey kalmadı ancak darbeden önce hizmet hareketinin PKK ile iş birliğinin farkına vardım.



Soru: Ne zaman koptunuz FETÖ’den ya da hizmet hareketinden? kimle ile ilişki halindeydiniz?



Cevap: 2015 Sur olaylarından sonra, bir şeylerin yanlış gittiğini anladım. Diyarbakır’da TEM’e (Terörle Mücadele Şubesi) gittim, gizli tanık olmak istediğimi söyledim. Olmamam yönünde konuşmalar yaptılar, şaşırmıştım. Tabi benimle görüşenler FETÖ’cü olunca böyle oluyormuş. Kendimi tanıttım. Beni arayacaklarını söylediler. Aramadılar ben tekrar gittim. Toplam 5 kere gittim. Ve bir muhatap buldum. Hâkim, savcılar ve Emniyet İstihbarat, JİTEM ile üst düzey görüşebiliyorduk. Onlara talimatlar veriyorduk. Kimin ceza yemesi gerektiğini kimin bırakılması gerektiği gibi…

***

YORUM: 2009 Tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan DTP ve akabinde kurulan HDP içerisinde yer alan şahıs, devletin terörle mücadele ettiği esnada, devletin terörle mücadele edecek olan kurumlarının nasıl devşirildiğini kanıtlıyor. Terörle Mücadele için alınan istihbarat, yapılan operasyonlarda, bilgileri elinde tutan kurumların, kendisinin itirafçı olmak istediği halde nasıl geri çevrildiği büyük ve şok edici bir gerçek.

***



Soru: Peki talimatlarınız yerine geliyor muydu?



Cevap: Olmama gibi bir durum yoktu. Hâkim ve savcıların, iş insanlarının, vakıfların isimlerini bile biliyorum. Osman Kavala ile bile görüşmüştük Diyarbakır’da, 3 kere. Ortak düşmanımız o zaman T.C idi. Hangi davalarda talimat verdiğimiz bile bende var bilgi özetleri.

***

YORUM: Osman Kavala 18 Ekim 2017 tarihinde Atatürk Hava Limanında tutuklanmış; Hükümeti ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye yönelik bir ayaklanma olan ve tüm terör örgütlerinin (FETÖ/PDY, PKK/KCK, DHKP/C, MLKP) aktif olarak katıldığı ve destek verdikleri kamuoyunda “Gezi olayları” olarak bilinen eylemlerin yöneticisi ve organizatörü olduğundan ceza evine konulmuştur.

***



Soru: Neden koptunuz? Anladığım kadarıyla ve gördüğüm kadarıyla maddi bir sorununuzda görünmüyor?



Cevap: Yok. Fetö’nün de PKK’nın da finans kaynakları çok çok iyi… Abartmak istemiyorum ama sadece PKK’nın 3 tane T.C eder. Fetö’nün de bir o kadar eder. Biz günlerce para sayardık ve yorulurduk. PKK ve Fetö’nün ortak düşmanı Doğu Perinçek’ti. Nedenini sonradan öğrendim. İleride detaylı değinirim belki, arzu ederseniz.

Kopmam 2015’in sonuna denk geldi. Diyarbakır Sur olaylarında devlet ve PKK iş birliği içinde neler yapıldığını gördük. Daha sonra anladığım şu; aslında devletteki Fetöcüler olduğunu gördüm. TSK ve Emniyetteki Fetöcüler. PKK ile oturup pazarlık yaptılar. İnsanların canı üzerine, kanı üzerine. Bu benim kopuş noktam oldu. Ne kadar çok insan ölürse o kadar iyiydi. O kadar silahı mühimmatı Sur’a kim koydu? Çocuk işi miydi? Ak Partili Vekiller, HDP’li vekiller rant pazarlığı yaparken vicdanım sızlıyordu. Ama halen dava uğruna susuyordum.

***

YORUM: Röportajı veren Fetö itirafçısı, devlet ile PKK arasındaki ilişkinin ne şekilde olduğunu vurguluyor olup, Sur olaylarında vermiş olduğumuz şehidlerimizin sayısının neden bu kadar fazla olduğunun da delilini ortaya koymaktadır. Asıl merak ve cevap beklenen husus şu olmalı; röportajı veren şahıs Sur’a mühimmatları sağlayanların AKP’li ve HDP’li Millet Vekilleri olduğunun altını çizmektedir. Bu silah sevkiyatından ise büyük bir rant döndüğünü belirtmektedir. Sorulacak soru şudur? Sur olaylarında, Sur’a silah temini yapan millet vekilleri kimlerdir? Devletin mali hareketleri izleyerek bu suale cevap vermesi, vekillerin yapmış olduğu telefon görüşmeleri üzerinden bu yapının silahlı kanadının açığa çıkarılması geleceğimiz için büyük bir adımdır.

***



Soru: Cesaretli bir duruş sergilemişsiniz, korkmadınız mı? FETÖ’den, PKK’dan? malum iki örgütün hedefi olmayı göze almak kolay olmasa gerek.



Cevap: Vicdanımın sesini dinledim. Devlete güvendim. Ama devletteki kirli oluşumlar beni ve benim gibi kişiler anında listeleri veriyordu PKK’ya, FETÖ’ye maalesef… Buradan okuyan devlet yetkilileri olursa göreve davet etmek istiyorum. Gizli tanıklar deşifre ediliyordu, halende ediliyor, devletin görevleri arasında değil mi onları korumak, kollamak? Devletin kasasında olması gereken gizli tanık isimleri ve açık ev adreslerine kadar kime peşkeş çekildi? Bütün soruların cevabı bende mevcut. Çok sıkmadan devam etmek isterim.

***

YORUM: Röportajı veren gizli tanık, kendisinin deşifre olduğunu. Kendisinin belgelerle deşifre ettiği örgütün elemanları hakkındaki belgelerinde, halen devlet içerisinde yerini koruyan örgüt elemanları tarafından bilindiği gerçeğine vurgu yapıyor. Bu belgelere ulaşım ve elde eden örgüt mensupları devletimizin halen kritik noktalarında neden vazife yaptığı sorgulanması gereken büyük bir sorudur…

***



Soru: PKK ve FETÖ birbiriyle ne zaman görüşmeye başladı? Şunun için soruyorum. PKK hiç de haz almazdı F. Gülen’den?







Cevap: Evet, doğru önceleri öyle idi. 2013’ten sonra yavaş yavaş sürecin rengi değişti. PKK’nın güçlü olduğu yerlerde destek istedik. Irak Mahmur kampında birçok abla, abimiz pasaport işlemleri çözülünceye kadar orada kaldılar.



Soru: Yani PKK’mı yurtdışına çıkmanıza yardımcı oldu?



Cevap: Evet yurtdışında Roj Tv’nin sorumlularından biri Amed Dicle diye biri, bizzat bu işlerden sorumluydu. Ayrıca Mahmur kampında birçok PKK’lı sorumlu da vardı. Yani hem sivil hem de PKK’nın lojistik üssü gibi hizmet veriyor.



Soru: Siz Mahmur kampında bulundunuz mu?



Cevap: Evet 4 Ay kadar bulundum. Çok kişi ile de görüştüm. 25-27 Aralıktan sonra tehlike çanları çalınmıştı çünkü. Kendimizce önemli kadrolara yurtdışında güvenli ortamlar yaratmalıydık. Bunun içinde gereken her şey yapılıyordu. O tarihten sonra zaten PKK’lıların yakınlarını şehit kadrosundan işe almaya başladık.



Soru: İşe alma derken burayı biraz açar mısınız lütfen!



Cevap: Türkiye’de askerdeyken daha doğrusu vazife başındayken hayatını kaybeden şehit statüsüne alınır. Yasa gereği de ailesinden biri işe alınır. Halen de öyle. Değişmemiş diye biliyorum. Korucular da hayatlarını kaybettiklerinde şehit unvanını alırdı. Biz de kurumlardaki abilerimiz, ablalarımız ve diğer vazifelerdeki kişiler aslında PKK’lı idi. Yani hayatını dağda kaybeden kişilerin yakınlarını da işe almaya başladık. Halen de devam ediyor. Bizim her yerde vazifede olan abilerimiz, ablalarımız var. Halen vazifesi başında olan binlerce kişi var. En üst vazifeden tutun çaycılığa kadar. Bu konuda ciddi anlamda destek sunduk PKK’ya. Çünkü daha önce sadece belediyelerde istihdam edile biliniyordular. Ancak bizim ilişkilerimiz ile artık devlete yerleşmeye başladılar.

***

YORUM: 21 Ekim 2017 Tarihinde ‘Dağlıca Baskını’ akabinde başlayan ‘Kürt Açılımı’, PKK ile FETÖ’nün yakınlaşmasına vesile olmuş, 25-27 Aralık’tan sonra ise FETÖ örgüt mensuplarıyla çok yakın ilişkilere girmişlerdir. Hatta; röportajı veren gizli tanık, ‘’…yani hayatını dağda kaybeden kişilerin yakınlarını da işe almaya başladık. Halen de devam ediyor. Bizim her yerde vazifede olan abilerimiz, ablalarımız var. Halen vazifesi başında olan binlerce kişi var. En üst vazifeden tutun çaycılığa kadar.’’ Beyanı, devlet kadrolarına alınan bu kişilerin kimler olduğu ve günümüzde ne gibi işler yaptıkları konusu devletimizin acilen üzerinde durması gereken önemli bir husustur.

***



Soru: Hizmet hareketi eğitim konusunda kendini geliştirmişti. Doğru biliyorum sanırım. PKK’da bunun tam tersi, eğitime sıcak bakmıyordu? Bu konuda kim kimi ikna etti?



Cevap: (gülümseyerek cevap veriyor) Evet benim de dikkatimi çekmişti. Ancak bizim onları etkilediğimizi söylemem yanlış olmaz diye düşünüyorum. Çünkü 3.000 küsür genç, suça bulaşmamış olanları dünyanın en iyi üniversitelerinde şu anda eğitim görüyorlar. Bunlar Türkiye’ye döndüklerinde, aranan yani nitelikli, kalifiye elemanlar olarak gösterilecekler. Herkesin ülkeden kaçtığı bu süreçte onlar çok kolay devletin kilit noktalarına girebileceklerdir.



Soru: Bir iki yıl içinde dediğiniz şekilde PKK’nın kadroları Türkiye’ye dönmüş mü olacak?

Cevap: PKK isterse evet. Ve çok çok iyi eğitimler alarak dönmüş olacaklar. Bu kısmı çok önemli. AKP bence bizi bırakıp PKK ile uğraşmalı. Biz hiçbir zaman şiddete başvurmamıştık. Sadece iktidar hesaplarından dolayı bunlar yaşandı. AKP iktidarı güçlü olan PKK’nın daha da güçlenmesine neden oldu.

***

YORUM: Gizli tanık ve röportajı veren kişi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gelecekte nasıl bir tehlike altında olduğunu PKK’nın stratejik kolunu nasıl etkileyip ileriye dönük nasıl bir proje ürettiklerinin yapılanmasını da açığa vurmaktadır. PKK tarafından, her türlü imkân sağlanarak sicili temiz 3000 Çocuk seçilmiş ve bu insanların yurt dışında eğitime gönderildiklerinin altını çizmektedir. 3000 Kişinin ve yapılanmayı bilen gizli tanıkla yapılacak olan çalışma bu kişilerin deşifre edilmesi ve ileride devlet kadrosuna yerleştirilmemesi konusunda şimdiden tedbirlerin alınması hayati-acil bir çalışma olması gerekmektedir.

Röportajı veren gizli tanık, günümüze kadar ‘eğitim’ alanı ile ilgili olarak devlete sızamayan PKK’nın bu yapılanma ile devlete nasıl sızacağının da ihbarını yapmaktadır.

***



Soru: Şu an da FETÖ’nün maddi gücü nasıl? Güç kaybı olmadı mı sizde?





Cevap: Ekonomik olarak halen çok iyi durumda. Halen birçok yerde FETÖ’ye bağlı kişiler var. Bakanlar, vekiller bile var. Çok sayıda iş insanı da var. Yani şunu demek istiyorum. AKP iktidarı çok az zarar verebilmiş ekonomik olarak. Her ne kadar şu anda dışında olsam bile, AKP’nin yaptığının yanlış olduğunu söylemek istiyorum. Mağduriyetler üzerinden mücadele edilmez. Hamile kadınlar, bebekler cezaevine konulduğunda AKP iktidarı puan kaybeder. Hem de ulusal hukuk bazında.

***

YORUM: Röportajı veren gizli tanık, FETÖ’nün siyasi ayağından bahsedip, bu siyasi ayağı ise ismen tanıdığını; ‘’ Halen birçok yerde FETÖ’ye bağlı kişiler var. Bakanlar, vekiller bile var. Çok sayıda iş insanı da var.’’ Diyerek altını çizmektedir. Bu FETÖ ile irtibatlı, bakan, vekiller kimlerdir? Bu insanlar ve ilişkileri ortaya çıkarılmadığı müddetçe, Türkiye’nin yönetilecek ve yaşanacak bir ülke olamayacağı vicdan muhasebesi kamuoyu nezdinde bilinmesi gerekmektedir.

***



Soru: Siz itirafçı olduktan sonra mı yurtdışına kaçtınız?



Cevap: 2015’te Sur olaylarından sonra bizim arkadaşların yaptığı yanlışlardan sonra düşünsel olarak koptuğumu söylemiştim zaten. Ve Emniyet ile MİT’e çalışmaya başladım. Ancak gördüm ki paylaştığım bilgiler ve benim gibi birçok itirafçının ifadeleri açık kimlikleriyle birlikte servis ediliyor. Yani itirafçı olunmasını istemeyen bazı kesimler vardı Emniyet ve MİT’in içinde. Hatta savcılar ve hakimler bile. Çok şaşırmıştık. Büyük bedeller ödedim ben. Maddi ve manevi olarak. Öyle yeni bir hayat kurabildim yani… Birçok arkadaşımız infaz edildi örgüt tarafından. Devletin bütün kademeleri bunu biliyor olmasına rağmen seslerini çıkarmadılar. Bu röportajın da boş olduğunu düşünüyorum. Ama ne olur ne olmaz diye, olurda başıma bir şey gelirse diye kabul ettim. Size anlattıklarımın hepsinin belgeleri mevcut idi MİT’te, Emniyet’te ve Adliyede. Ama sonuç yok.



Soru: Çok teşekkür ediyoruz özel büro ekibi olarak. Umarım hayatınız yoluna girer. Yarım kalan hayalleriniz tamamlanır.



Cevap: Sağ olun teşekkürler.

***

Yukarıda devlet içerisinde paralel yapılanma konusunda röportajı yapılan şahsın verdiği bilgiler kan dondurucu durumda. Günümüzde FETÖ yapılaması halen devlet kurumları içerisinde etkin konumlarda yerlerini muhafaza etmekte olduğu verilen cevaplarla anlaşılmakta.

Devletimiz ve devletimizi yönetenlerin FETÖ-PKK konusunda samimi olmaları gerekmektedir. Çıkar için, siyaset için korudukları, koruyacakları kişilerin yarın bir gün kendilerine de zarar vereceğini asla unutmamaları gerekmektedir.

Türk Milleti binlerce senedir yaşadığı bu coğrafyada, kendilerini yönetenlere artık güvenmek, inanmak istiyor. Ülkemizi içeriden ve dışarıdan yıpratmak, yıkmak isteyenlerin; az bir şüphe dahi olsa, bu yaşadığımız topraklarda yaşam hakkı tanınmaması gerekmektedir. Devlet ve millet olarak, artık huzur ve güven istendiği bilinmelidir.

(Devam Edecek)

Saygılarımla

Emrah BEKÇİ

Güvenlik Uzmanı

Yazar / Yönetmen