BASIN BÜLTENİ Akıncı, Guterres’in sunacağı rapor konusunda açıklama yaptı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı, Guterres’in sunacağı rapor konusunda açıklama yaptı
Tarih: 14.04.2019 > Kaç kez okundu? 927

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının net duruşuna karşın, Kıbrıs Rum tarafının BM parametreleri çerçevesinde, siyasi eşitlik temelinde bir çözüme hazır olmadığının, yeniden kendileri tarafından teyit edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sunacağı rapor konusunda açıklama yaptı.

Akıncı’nın açıklaması şöyle:

“BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in referans kavramları (Terms of Reference) oluşturmak üzere görevlendirdiği geçici özel danışmanı Sayın Jane Holl Lute ile yaptığımız görüşmelerde, başından beri net bir duruş sergiledik. Sayın Genel Sekreter’in Crans Montana sonrasındaki raporunda da ifade ettiği üzere, geçmiş yakınlaşmaları ve mutabakatları geçerli sayan, 30 Haziran 2017 çerçevesini de sulandırılmaması ve çarpıtılmaması kaydıyla görüşmeyi kabul eden bir anlayışta olduk. Birçok eleştiriye de göğüs gererek, istikrarlı tavrımızı tutarlı bir şekilde sürdürdük. Bunu yaparken, siyasi eşitlik ve etkin katılım ilkelerinin bizim için hayati önemini sürekli hatırlattık. Amacımız her zaman Kıbrıs’ın her iki toplumunun eşitlik, özgürlük, güvenlik ve barış içinde yaşayabilecekleri bir geleceği inşa edebilmek olmuştur.

Bu net duruşumuza karşılık Rum liderliğinin sürekli yalpalayan tavırları söz konusu oldu. Önce gevşek federasyon, sonra desentralize federasyon dediler ama altını doldurmadılar. Guterres çerçevesini kabul ederek görüşmeye hazır olduklarını söyledikten sonra, tek çerçeve olan 30 Haziran 2017 tarihli çerçeve yerine, 4 Temmuz 2017 tarihli başka bir çerçeve icat etmeye çalıştılar.

Müzakerelerin ilk haftalarında gündeme getirilen ve olmayacağı üzerinde birlikte uzlaşılan daimi bir Rum cumhurbaşkanı ve dönüşümlü başbakanlık formülünü Guterres çerçevesiyle uyumlu yeni fikir diye yine gündeme getirdiler. Bu eski olması ve olmayacağına birlikte karar verilmiş bulunulmasının ötesinde, 2’ye 1 oranında dönüşümlü başkanlık içeren Guterres Çerçevesi ile de uyumlu değildir. Yeni diye takdim ettikleri bu öneriyle de kararların basit Rum çoğunluğu ile alınması ısrarını sürdürdüler. Kaldı ki, tek toplumlu koalisyon hükümetlerinde bile, bakanlar kurulunda kararların konsensüs ile alınması temel bir prensiptir. Bakanlar Kurulu’nda kararlara etkin katılımda en az bir olumlu oy ilkesi uzlaşılmış bir unsur olduğu halde, ondan da geri adım attılar. Bu ilkeyi yalnız hayati konularda kabul edeceklerini söyledikten sonra, bu kez enerji konuları ile bütçe meselesini bile bizim için hayati önemde görmediklerini ifade ettiler.

Kısacası Rum tarafının BM parametreleri çerçevesinde, siyasi eşitlik temelinde bir çözüme hazır olmadığı, yeniden kendileri tarafından teyit edilmektedir.

Kıbrıs Türk tarafının gerek referans kavramlarının oluşturulması, gerekse çözüm yönünde sürdürdüğü tutarlı ve yapıcı tutumuna rağmen, kendinden kaynaklanmayan çözümsüzlük koşullarının sürmekte oluşu gerekçesiyle cezalandırılmaya devam edilmesi, hiçbir insani ölçütle bağdaşmamaktadır.

BM Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in Güvenlik Konseyi’ne sunacağı raporunda, her zaman yapıldığı gibi bu kez de gerçekleri tam olarak ortaya koymaktan sakınan bir tavır izlenebileceğini tahmin etmekle birlikte, Kıbrıs’ta tarafların BM parametrelerinde çözüm ve bu amaçla hazırlanmaya çalışılan referans kavramlarının oluşturulmasına ilişkin tutumlarının net ve tarafsız bir şekilde yer almasının gerekliliği açıktır.

Kıbrıs’ta çözüm her şeye sıfırdan bir daha başlayarak değil, Sayın Genel Sekreter’in de ifade ettiği üzere, mevcut yakınlaşmaları ve 11 Şubat 2014 tarihli mutabakat metnini geçerli sayan, 30 Haziran 2017 çerçevesine dayanan, çözüm odaklı ve ucu açık olmayan takvimli bir süreçle mümkündür. Çözümsüzlükten en fazla zarar gören taraf olan Kıbrıs Türk halkının, zarar gördüğü koşulların ortadan kaldırılması, Kıbrıs’a barışın gelmesi için cesaretle sürdürdüğü kararlı ve samimi tutum daha fazla görmezden gelinmemelidir.

Kıbrıs’ta devam eden statüko kısa vadede Kıbrıs Türk toplumuna zarar verse de, daha uzun vadede statükonun Kıbrıs Rum toplumu için de iyi sonuçlar üretmeyeceğinin bilincinde olunmalıdır.”



Özersay, “Gerçekle yüzleşme zamanı geldi”



Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay bugün Meclis’te yaptığı konuşmada Kıbrıs sorununa değinerek bundan dört – beş ay öncesinde BM’nin görevlendireceği ‘adı her ne olursa olsun geçici, özel, temsilci veya danışman aracılığıyla’ aslında şapkadan tavşan çıkaramayacağını söylediğinde biraz da alaycı bir biçimde, bu söylediğine gülenler olduğunu, fakat bugünkü durumun hiç memnun olmamasına rağmen kendisini haklı çıkardığını söyledi.

“O günlerde, reel politiğe uygun analizler yapmazsak vatandaşımızı gereksiz yere umutlandırmış oluruz diye düşündüğüm için o sözleri sarf etmiştim” diyen Bakan Özersay, bugün gelinen noktada “Kıbrıs Rum tarafının dönüp dolaşıp sekiz ay dokuz ay boyunca taraflar arasında ortak bir zemin, ortak bir vizyon var mı diye nabız tutan BM yetkilisine, benim müzakereci olarak görev yaptığım dönemde BM’nin uzman statüsünde görevlendirdiği kişi tarafından getirilen 6 - 7 tane farklı fikirden bir tanesi, sanki yeni bir fikirmiş gibi sunmaya kalkışması kadar aslında ciddiye alınamayacak ve Rum tarafının bu süreci ciddiye almadığını gösteren bir örnek olamazdı diye düşünüyorum. O dönemde bu 6 -7 farklı düşünce BM uzmanı tarafından gündeme getirildiğinde biz Kıbrıs Türk tarafı olarak hangisinin hangi yönü itibarı ile BM temel ilkelerine parametrelerine yani siyasi eşitliğe uygun olduğu, hangi yönüyle olmadığı yönünde çok detaylı açıklamalarda bulunmuştuk. Birleşmiş Milletler uzmanıyla günlerce birlikte çalışmıştık ve orada neden aslında dönüşümlü Başbakanlık gibi bir isim altında ortaya konulan düşüncenin siyasi eşitliğe hiçbir biçimde hizmet etmeyen bir düşünce olduğunu izah etmiştik. Öyle bir devlet ortaya çıkacak ki iki kurucu unsurdan biri olan Kıbrıs Türk halkının iradesini yansıtacak olan temsilciler hiçbir halde ve şartta bu devletin başkanı olamayacak, her hal ve şartta devletin başkanı her zaman Kıbrıslı Rum olacak ama o devlet sizin devletiniz olacak. Böyle bir şey kabul edilebilir mi, aslında Anastasiadis tarafından önerilen bir Kıbrıs Rum devletidir.

Özersay şöyle devam etti: “Şimdi birilerinin şunu demeyi düşüneceğini önceden kestirebiliyorum 'ama 1960 Cumhuriyetinde de Cumhurbaşkanı her zaman için bir Kıbrıslı Rum Cumhurbaşkanı Yardımcısı da her zaman için Kıbrıslı Türk olacaktı değil mi? O devlet de Kıbrıs Rum devleti miydi?’. Ne olmuştu hatırlayalım, günün sonunda Cumhurbaşkanı olan Kıbrıslı Rum’un anayasayı yok saydığı ve her fırsatta uluslararası alanda devleti ben temsil ederim dediği, devlet içerisindeki iki toplumlu ortaklık bozulduğunda da devleti sadece biz temsil ederiz diye Birleşmiş Milletlerde o sandalyeye sahip çıkmasını sağlayan unsurlardan bir tanesi, maalesef işte bu kendi içinde dengeli olmayan düzenlemeydi. Dönüşümlü başkanlık konusundaki ısrar buralardan geliyor. Dolayısıyla kimse bunları küçümsemesin. Burada çok ciddi bir mantalite farkı ortadadır.

Geçen bu süre zarfında, yapılan bu temasların ertesinde ortaya çıkmıştır. En baştan itibaren bizim Dışişleri Bakanlığı olarak altını çizdiğimiz bir husus vardı. BM Genel Sekreterinin sunmuş olduğu son raporun içerisinde önce taraflar arasında ortak bir vizyon olacak ardından bu ortak vizyon çerçevesinde müzakerenin nasıl olacağı konusunda da taraflar anlaşacak, ondan sonra tam teşekküllü müzakereler başlayacak diye üç adımdan bahsediyordu. Üç adımın 1. adımı dahi atılamamış oldu. Ve bir gerçekle yüzleşme durumunda kaldık. Taraflar arasında bu adanın geleceğine dönük olarak ortak bir zemin, ortak bir vizyon mevcut değildir. Geldiğimiz nokta sadece bu sürecin değil bu türden bir ortaklığa dayalı süreçlerin (bu benim şahsi görüşümdür) tükendiğinin göstergesidir aslında. Yani sadece Crans - Montana ertesinde başlatılmaya çalışılan bir sürecin tükenmesi değil yönetimi ve zenginliği paylaşmaya dönük ortaklıklara ilişkin bir başka sürecin de genel anlamda bu süreçlerin de tüketildiğinin bir göstergesi bir kanıtı niteliğindedir diye düşünüyorum.”

Bakan Özersay, Birleşmiş Milletler Temsilcilerine bir kere daha çağrıda bulunarak “Biz, görevi bitirdikten, görevi teslim ettikten ya da emekliye ayrıldıktan sonra çıkıp ta Kıbrıs’taki doğruları söyleyecek olan BM temsilcileri istemiyoruz. Görevdeyken yaptıkları temaslar görüşmeler gözlemler çerçevesinde durum neyse çıkıp bunu cesaretle söylesinler. 2004 yılında yazılan rapor açık ve net bir biçimde Kıbrıs Rum toplumunun Kıbrıs Türk toplumu ile yönetim ve zenginliği paylaşmaya hazır olmadığını söylüyor olmasına rağmen evet güvenlik konseyi tarafından onaylanmamıştır. Ama o raporda bu doğrunun bu gerçeğin tespit edilmiş olduğu gerçeğini kimse değiştirememiştir. Aynen raporda eğer taraflar arasında ortak bir zemin ve ortak bir vizyon yoktur. Eğer BM temsilcisi önümüzdeki günlerde gerçekten yazması gereken şeyleri bu rapor içerisine yazmaktan imtina ederse, bir gerçeği değiştiremeyecektir. Taraflar arasında ortak bir zemin bulunmadığı gerçeğini değiştirmeyecektir. Anlaşılanlardan, Kıbrıs Rum tarafının geri adım attığı gerçeğini değiştiremeyecektir. Siyasi eşitliği Kıbrıs Rum tarafının kendi içine sindiremediği gerçeğini değiştiremeyecektir. Siyasi eşitliği Kıbrıs Rum tarafının sulandırmaya çalıştığını gerçeğini değiştiremeyecektir. Dönüşümlü başkanlığı Kıbrıs Rum tarafının kendi içine sindiremediğini gerçeğini de değiştirmeyecektir ve özü itibari ile yönetimi ve zenginliği bizimle paylaşmaya hazır olmadıklarını gerçeğini değiştirmeyecektir. Bunu birilerini kötülemek, birilerini bizim değişimizle fena göstermek ya da durumu olumsuz tarif etmek için söylemiyorum. Ama 50 yıl denen süre, yarım asır bazı gerçekleri görmekten kaçınarak bir yere gidemeyeceğimizi en azından görmemiz için bence fazlasıyla yeterli bir süredir.

Bakan Özersay, “önümüzdeki dönemde şahsen ben BM açısından da bir fırsatın ortaya çıktığı düşüncesindeyim. Kıbrıs’ta gerçekçi olan ‘gerçekleştirilebilir olan nedir’i sormak sorgulamak ve gerçek anlamda Pandoranın Kutusu’nu açmak için bir fırsat ortaya çıkmıştır. İki halk için de Doğu Akdeniz bölgesindeki barışın, güvenliğin ve istikrarın geleceği açısından önümüzde bir fırsat vardır. BM ilgili kişileri ve temsilcileri yazacakları raporda en azından bugünden sonra biraz daha gerçekçi olurlarsa daha doğru bir yere doğru gidebiliriz. Önümüzdeki dönemde şahsen ben örneğin tarafların BM olmadan da gayrı resmi olarak ‘Peki be arkadaş 50 sene geçti bir şey yapamıyoruz yönetimi ve zenginliği paylaşma zemininde bir ortaklık mümkün değil madem ki ne yapacağız biz bu adanın geleceğinde gayri resmi olarak doğrudan BM olmadan diyalog içerisinde olmaları gerektiği kanaatindeyim. BM’nin Uluslararası Kıbrıs konferansı diye diye federasyona dayalı bir ortaklık zeminindeki süreçlerin parçası olarak çağırdığı konferanslardan birisini değil de, ‘Kıbrıs’ta bundan sonra ne yapacağız ne yapmalıyız gerçek olan ve gerçekçi olan nedir diye BM’nin bu tür bir uluslararası toplantı yapıp bütün ilgili tarafları çağırıp Kıbrıs sorunu bundan sonra nereye diye, herkesin şapkasını önüne koyup kendi kendine sorması gerektiği’ noktasına geldiğimiz düşüncesindeyim. O şapkanın içerisinde tavşan aramaktan çok daha gerçekçi olacağı kanaatindeyim” dedi.



Nami, İstanbul’da Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı’na katılıyor



Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in davetlisi olarak, İstanbul’da gerçekleşecek Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı’na katılıyor.

Bu yıl 10’uncusu düzenlenen Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda 11-12 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek.





AKPA toplantılarına KKTC’yi temsilen Saner ve Candan katılıyor



Fransa’nın Strazburg şehrinde gerçekleştirilen Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi (AKPA) Genel Kurul toplantılarına Cumhuriyet Meclisi’ni temsilen CTP Güzelyurt Milletvekili Armağan Candan ve UBP Gazimağusa Milletvekili Hamza Ersan Saner katılıyor.

12 Nisan Cuma gününe kadar sürecek program kapsamında Candan ve Saner, Avrupa Konseyi Genel Kurul toplantıları yanı sıra AKPA bünyesindeki komitelerin toplantılarında yer alıyor.

CTP Milletvekili Armağan Candan Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller Siyasi Grup toplantısına, Hamza Ersan Saner de Avrupa Muhafazakârlar Grubu toplantısına katıldı.

Cumhuriyet Meclisi Heyeti katıldıkları toplantılara ilaveten genel kurul toplantıları çatısı altında, çeşitli ikili görüşmeler gerçekleştirdi.

AKPA Genel Kurul toplantısına dün katılan Candan ve Saner, Avrupa İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic’in rapor sunumunu takip etti.

İnsan Hakları Komiseri’nin konuşmasının ardından söz alan, UBP Milletvekili Hamza Ersan Saner, kayıplar konusunun hem Kıbrıslı Türkler, hem de Kıbrıslı Rumlar açısından insani bir konu olduğunu ve adanın her iki tarafını da olumsuz etkilediğine dikkat çekti.

Saner, konuşmasında 14 Şubat 1964 yılında kaybolan, Kıbrıs Türk Milletvekili Cengiz Ratip’i hatırlatarak, Cengiz Ratip’in dokunulmazlık taşıyan bir milletvekili olduğunu ve yaşam hakkının elinden alındığını vurguladı.

UBP Milletvekili Hamza Ersan Saner, KKTC’nin kayıplar konusunda üstüne düşen görevi yaptığını ve Kıbrıslı Rumların da bu konuda cesaretlendirilmesi gerekliliğini kaydetti.

İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic de Kıbrıs’ı ziyaret etmek istediğini, bu çerçevede kayıplar konusunun yanı sıra diğer insan hakları konularını da ele alacağını belirterek, kayıplar konusunun Avrupa’nın birçok ülkesinde yaşanmış üzüntü verici bir konu olduğunu söyledi.



Akıncı, Kıbrıs Türk Gençlik Birliği İngiltere heyetini kabul etti



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Londra Kıbrıs Türk Gençlik Birliği İngiltere Başkanı Nafiye Horozoğlu ve beraberindekileri kabul etti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, kabulde yaptığı konuşmada, Londra’daki Kıbrıslı Türk gençlerin Kıbrıs Türk halkı ve kültürüyle bağlarının kopmaması için, Cumhurbaşkanlığı olarak her türlü desteği vermeye hazır olduğunu söyledi.

Akıncı, Kıbrıs Türk Gençlik Birliği İngiltere'yi kabulünde, Londra’daki Kıbrıs Türk gençliğinin örgütlenmesinin ve değerlerine sahip çıkmasının önemini vurguladı. Yıllar içinde neredeyse her aileden bireylerin Londra’ya göç ettiğini, orada yeni nesillerin dünyaya geldiği belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, yeni kuşakların Kıbrıs Türk halkı ve kültürüyle bağını koparmamasının önemli olduğunu ifade etti.















Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Flickr





LinkedIn





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Başbakan Yardımcılığı ve

Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 601 1800 - 01

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri