BASIN BÜLTENİ Erhürman: "Kıbrıs Rum tarafında zaman bizden yana işliyor anlayışı hakim" - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Erhürman: "Kıbrıs Rum tarafında zaman bizden yana işliyor anlayışı hakim"
Tarih: 29.03.2019 > Kaç kez okundu? 925

Paylaş


Başbakan Tufan Erhürman, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıs müzakerelerinde zamanın kendi lehine çalıştığı inancıyla süreci uzatmaya çalıştığını belirterek, "Nicos Anastasiadis'te de bu çok somut bir şekilde ortaya çıkıyor. O yüzden Kıbrıs Türk tarafı olarak biz ve Türkiye Cumhuriyeti eş güdüm içerisinde böyle bir şeye fırsat tanımamakta kararlıyız." dedi.

Erhürman, bir dizi temasta bulunmak için gittiği Londra'da AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

''Kıbrıs Rum tarafında zaman nasılsa bizim lehimize çalışıyor, bu işi ne kadar zamana yayarsak o kadar bizim lehimize sonuçlara ulaşmak kolay olur anlayışı hep hakim oldu.'' diyen Erhürman, ''(Güney Kıbrıs Rum lideri) Nicos Anastasiadis'te de bu çok somut bir şekilde ortaya çıkıyor. O yüzden Kıbrıs Türk tarafı olarak biz ve Türkiye Cumhuriyeti eş güdüm içerisinde böyle bir şeye fırsat tanımamakta kararlıyız.'' ifadelerini kullandı.

Erhürman, Kıbrıs Türk tarafının da Türkiye'nin de müzakerelere sıfırdan başlanmasını doğru bulmayacağını belirterek, ''Bunun çözüm iradesine destek olduğunu falan da düşünmüyoruz. Bu yeniden işi zamana yayan, bizi belirsiz bir sürece hapseden bir yaklaşım olur." diye konuştu.

Kıbrıs Türklerinin 2004'teki Annan Planı referandumunda büyük çoğunlukla evet oyu vererek çözüm konusunda iradesini ve iyi niyetini ortaya koyduğuna dikkati çeken Erhürman, ''Ama 2004'ten sonra maalesef Kıbrıs Türklerinin 'evet', Rumların 'hayır' demesine rağmen süreç en azından orta vadede Kıbrıslı Türklerin lehine çalışmadı.'' değerlendirmesinde bulundu.

Erhürman, buna rağmen Kıbrıslı Türklerin Türkiye Cumhuriyeti ile Kıbrıs sorununa bir an önce çözüm bulmaya dönük arayışlarının devam ettiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

''Bu süreç bizi Crans-Montana'ya kadar taşıdı. Crans-Montana'da bütün uluslararası aktörlerin teslim ettiği bir gerçeklik var. Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye Cumhuriyeti, Rumları bile şaşırtacak oranda ciddi bir irade koydu ortaya. Bu irade bir an önce adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması yönündeydi ancak Kıbrıs Rum tarafı başta Anastasiadis olmak üzere orada böyle bir çözüme hazırlıklı bir biçimde Crans-Montana'ya gelmediklerini ortaya koyacak bir tavır sergiledi."

Crans-Montana sürecinin sonuçsuz kalmasının ardından Rum liderin farklı bir takım kavramları ortaya atmaya başladığına dikkati çeken Erhürman, ''İlk defa Kıbrıs Rum tarafı yetkili makamlara kapalı kapılar ardında da olsa iki devletli çözüm, konfederasyon gibi çözüm formüllerini de tartışabileceğine dair bir takım mesajlar verdi. Kamuoyuna açık bir şekilde de gevşek federasyon veya desantralize federasyon gibi kavramları tartışmaya açtı ve bunlarla aslında bir anlamda ortamı bulandırdı." dedi.

Erhürman, Kıbrıs Türk tarafının Crans-Montana'dan sonra ''Bundan böyle artık bir müzakere süreci olacaksa bu, sonuç odaklı bir müzakere süreci olacak ve bunun takvimi de belli olacak. Ucu açık müzakereler şeklinde olmayacak.'' mesajını verdiğini belirterek, ''Bu Sayın Genel Sekreter (Antonio) Guterres'in raporuna da bu şekilde girdi, aslında artık Birleşmiş Milletlerin resmi pozisyonu haline de geldi." ifadelerini kullandı.

Rum liderin "siyasi eşitlik" gibi kavramları kullanarak ortamı bulandırdığını söyleyen Erhürman, bu yolla Kıbrıs Türk tarafının Annan referandumu ve Crans-Montana'daki olumlu tutumuyla kazandığı ''ahlaki üstünlüğü'' zaman içinde eritmeye çalıştığını kaydetti.

Anastasiadis ile KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın son görüşmelerinde elektrik ve mobil telefon şebekesi gibi alanlarda bazı güven artırıcı önlemler konusunda adımlar atıldığını anlatan Erhürman, şu değerlendirmelerde bulundu:

''İşin özüne ilişkin herhangi bir gelişme yaşanmadı. Kıbrıs Türk tarafı olarak biz de şunu söylüyoruz, bir yandan irademiz nettir, Annan Planı'nda da Crans-Montana'da da ortaya koyduk, bu söylediğimiz yöntemle bir an önce çözüm için müzakere olacaksa biz burada varız ama o yoksa, biz de KKTC'de sosyal ve ekonomik kalkınma konusunda yapmamız gereken şeylere yoğunlaşmak durumundayız çünkü bu kadar yıldır bu belirsizlik ortamında, Kıbrıs sorunu ha bugün ha yarın çözülecek diyerek, aslında sosyal ve ekonomik kalkınma konusundaki hamlelerde arzu ettiğimiz noktaya gelemedik. O hamleleri arzu ettiğimiz kadar yapamadık."

Erhürman, İngiltere ziyaretinin de bununla bağlantılı olduğuna işaret ederek, bu ülkede yaşayan çok sayıda başarılı Kıbrıslı iş adamı olduğunu ve önemli bir sermaye birikimi bulunduğunu söyledi.

Yurt dışındaki temaslarında Kıbrıslı Türklere KKTC'ye yatırım yapma çağrısında bulunduğunu aktaran Erhürman, yurt dışındaki Kıbrıslı Türklerin, KKTC ile bağlantılarını tekrar sağlamlaştırmaları temennisinde bulundu.

İngiltere ziyaretinde kendisine çok sayıda KKTC'li iş adamının da eşlik ettiğini belirten Erhürman, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Biz Kıbrıslı Türkler olarak aslında küçük bir nüfusa sahibiz, dünyanın diğer ülkeleriyle kıyasladığımız zaman ama bu kadarcık bir nüfustan bu kadar çok başarı hikayesi çıkaran da çok fazla ülke yok. Şimdi bu bireysel başarı hikayelerini yan yana getirip Kıbrıs Türk halkının ortak başarı hikayesini yazma zamanıdır. Çok sıcak karşılandık. Onlar da bu mesajdan etkilendiler. Bunu bir hamle olarak görüyorlar."

Anastasiadis'in bu hafta Londra'daki temaslarının ardından İngiltere'nin Kıbrıs'ta garantilerden vazgeçtiği yönünde haberler yayıldığını dile getiren Erhürman, bunların İngiltere'nin resmi açıklamalarına yansımadığını vurguladı.

''Burada bir Brexit süreci yaşanıyor, bu süreç AB üyeleriyle İngiltere'nin çok sıkı ilişkiler kurmasını gerektiren bir süreç.'' diyen Erhürman, şunları kaydetti:

''Ayrıca İngiltere Kıbrıs'ta üslere sahip olan bir ülke. Dolayısıyla Brexit sürecinde üslerin konumunun ne olacağı meselesi de ciddi bir tartışma. İngiltere belli ki Güney Kıbrıs'la ilişkilerini bir anlamda sıcak tutma ihtiyacı hissediyor ama İngiliz makamlarından garantiler konusunda henüz resmi bir açıklama işitmiş değiliz. Anastasiadis'in kendi açıklamalarıdır bu ama bizim bu anlamda bir irtibatımız kesinlikle Anastasiadis'le olmadı.''





Başbakan Erhürman: "Müzakere sürecinin yeniden başlaması için henüz zemin yok"

Başbakan Tufan Erhürman, Kıbrıs’ta resmi müzakere sürecinin yeniden başlaması için henüz uygun zeminin oluşmadığını söyledi.

Erhürman, İngiltere’nin başkenti Londra’yı ziyareti sırasında Amerika'nın Sesi (VOA) Türkçe muhabirinin Kıbrıs’taki son gelişmelerle ilgili sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Nicos Anastasiades’in 26 Şubat’ta yaptığı görüşmeyi değerlendiren Erhürman, son görüşmelerde bazı güven arttırıcı önlemler üzerinde uzlaşıldığını ancak esasa ilişkin müzakerelerin henüz başlamadığını hatırlattı.

Rum lider Anastasiadis’in bu konudaki önerilerini kabul edilemez bulduklarını söyleyen Erhürman, “Sayın Anastasiadis son dönemde özellikle siyasi eşitlik gibi on yıllardır problemsiz olan ve Kıbrıslı Türkler'in de kararlara etkin katılımıyla ilgili birtakım kabul edilmesi mümkün olmayan tezler ileri sürüyor” dedi.

Başbakan Erhürman, bu nedenle de şu anda resmi görüşme sürecinin yeniden başlaması için zeminin oluşmadığı görüşünü dile getirdi.

Erhürman, bundan sonra eğer bir müzakere olacaksa bunun çözüm odaklı ve zaman sınırlaması olan bir müzakere olması gerektiğini kaydetti. Erhürman, “Kıbrıs Türk tarafının hep söylediği bir şey var; biz istiyoruz ki artık müzakere süreci yeniden başlayacaksa sonuç odaklı ve zaman sınırlaması olan, bir takvimi olan bir süreç başlasın ve bu takvimin sonucunda da bu sorun artık çözülsün. Yani biz tekrardan böyle ucu bucağı belli olmayan, sonu gelmeyen, ara bölgede başlayıp da ne zaman biteceği belli olmayan bir müzakere sürecinin içerisine hapsolmak istemiyoruz” diye konuştu.

Başbakan Erhürman, bu konudaki endişelerinin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in raporuna da yansıdığına dikkat çekti.

Başbakan Erhürman, İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın adada garantör devlet statüsünü hala koruduğunu ve İngiltere’nin garantörlükten vazgeçmek istediğiyle ilgili iddialara ilişkin İngiliz makamlarından kendilerine yeni bir bilgi gelmediğini söyledi.

“Ama tabi önemli olan burada İngiltere'nin garantörlükten vazgeçip vazgeçmemesinden ziyade, üç garantör ülkenin, garanti anlaşmasının üç tarafının, yani Türkiye Cumhuriyeti'nin, Yunanistan'ın ve İngiltere'nin kendi aralarındaki görüşmelerde garantiler konusunda nereye varacaklarıdır” diyen Erhürman, Kıbrıslı Türkler açısından Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün önemini vurguladı.

Başbakan Erhürman şöyle devam etti:

“Dediğim gibi İngiltere'nin tam olarak ne düşündüğünü bilmiyoruz çünkü İngiltere'nin yetkili makamlarından böyle bir açıklama gelmedi ama İngiltere'nin tabii özel bir durumu da var biliyorsunuz, Kıbrıs'ta üsleri var. Dolayısıyla üslerinin olması garantilerle ilgili kendi düşünceleri açısından farklı sonuçlar doğuruyor olabilir. Ama öyleyse bile bunu önce İngiltere'den duymak isteriz. İkincisi de tabii garantör ülkelerin kendi aralarında hangi konuda anlaşacağı önemli.”

Müzakerelerden sonuç çıkmaz ise akla gelen seçeneklerden biri olan iki devletli çözümü Anastasiades’in ortaya attığı bir kavram olarak nitelendiren Erhürman, “Rum tarafı zaman kazanmaya çalışıyor, zamanın kendilerinden yana olduğuna inanıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

Erhürman, “Crans-Montana'da Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye Cumhuriyeti tarafı bir moral üstünlük elde etti. Orada olan uluslararası topluluğun tüm üyeleri aslında çözüm için Kıbrıs Türk tarafıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak bir çabayla çok önemli açılımlar yaptığını kabul ediyor. Anastasiades de bir anlamda masadan kaçan taraf oldu. Dolayısıyla şimdi yeni birtakım kavramlar ortaya atmak suretiyle Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs'ın elde ettiği moral üstünlüğün dağılması için uğraşıyor. Bence bu kavramları bunun için ortaya atıyor” diye konuştu.

Erhürman, Kıbrıs adası çevresinde petrol ve doğal gaz arama faaliyetleriyle ilgili tartışmalara ilişkin bir soruyu yanıtlarken de, süreçte gelinen ortamın doğal gaz gibi ortak bir zenginliği de bir gerginliğe dönüştürdüğünü söyledi.

Erhürman şunları kaydetti:

“Doğal gaz aslında Kıbrıs sorununun çözümü için bir motivasyon kaynağı olarak değerlendirilmeliydi. Çünkü bu bir ortak zenginliktir ve bunu birlikte paylaşacak olmak Kıbrıs sorununu çözmek için bir motivasyon yaratabilirdi. Ama böyle bir motivasyon fırsatı maalesef bir gerginliğe dönüştü. Ve daha da gerginlik yaratma riski var maalesef, hiç arzu ettiğimiz bir şey değil. Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak hep şunu söyledik; kaynakları, yetkileri, sorumlulukları paylaşalım. Bizim arzumuz bu.”

Türkiye’nin de Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz araştırması yapacağını açıklaması ve Rumlar’ın Türkiye’yi BM’ye şikayet ettiği haberlerinin sorulması üzerine Erhürman, Rum tarafını çelişkili bir yaklaşım izlemekle eleştirerek, “Aslında bu çok normal bir şey; yani siz tek taraflı olarak araştırma yapıyorsanız biz de KKTC tarafı olarak tek taraflı olarak araştırma yaparız ve bu konuda araştırma iznini de Türkiye Cumhuriyeti'ne veririz dediğimiz bir nokta bu. Dolayısıyla bir tür mütekabiliyettir bu, karşılıklılıktır” diye konuştu.

Erhürman sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak 2010'ların başından beri güneye de, uluslararası topluma da sürekli aynı çağrıyı yapıyoruz: Gelin bu işi ortaklaşa yürütelim. Böylece hem bu konuda bir sorun çıkmaz, uluslararası şirketler için de sorun yaşanmaz, hem bölgede sorun çıkmaz hem de bu birlikte hareket etmek bir motivasyon kaynağı olarak değerlendirilmiş olur. Bunu sürekli olarak teklif ediyoruz ama maalesef Güney Kıbrıs bunu duymazdan geldiği gibi uluslararası topluluk da duymazdan gelmeye devam ediyor ve bir gerginliğe doğru bölge maalesef bu sebeple taşınıyor.”





Töre: “Garantiler üzerinde oyunlar oynanmaktadır. BM Güvenlik Konseyi ciddi bir şekilde sorgulanmalıdır”

Meclis Başkan Yardımcısı Zorlu Töre, Türkiye’nin ve Türk ordusunun Kıbrıs’taki varlığının, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerini ve Rum-Yunan ikilisini rahatsız ettiğini kaydederek, “Bundan dolayı da garantiler üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ciddi bir şekilde sorgulanmalıdır” dedi.

Töre, yazılı açıklamasında, Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliğinin tek garantisinin Anavatan Türkiye olduğunu belirterek, “Kaldı ki Türkiye’nin de Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarının korunması gerekmektedir. İngiliz üsleri adada egemen bir yapı olarak, İngiliz toprağı olarak devam ederken, Türkiye’nin garantörlükten vazgeçmesini istemek çok büyük bir haksızlık olur. Bu da yetmezmiş gibi Fransa’nın ve Amerika’nın deniz ve hava üssü için Güney Kıbrıs’a yerleşme niyetleri asla kabul edilemez” dedi.

Zorlu Töre, şöyle devam etti:

“Amerika, Fransa, İngiltere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden üçüdürler. Fransa ayrıca Avrupa Birliği’nin Lider ülkelerinden biridir. Kıbrıs’ın Güneyini bir NATO üssüne çeviren Rumların stratejik hamleler yaptığını görmekteyiz.

Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de en erken zamanda paralel bir şekilde her alanda stratejik anlaşmalar yapması zaruridir.

Kıbrıs NATO üssü olamaz diyenlerin sessizliğini kınıyoruz. Amerika, İngiltere ve Fransa Suriye ve Lübnan’dan çekilirken Kıbrıs’a yerleşmelerine sessiz kalmamalıyız. Kıbrıs NATO üssü olamaz.”





İrsen Küçük vefat etti

Eski milletvekili, bakan ve başbakanlarımızdan İrsen Küçük, dün sabah hayatını kaybetti.

Küçük’ün ölüm sebebi kalp yetmezliği olarak açıklandı.

İrsen Küçük’ün naaşı Çarşamba günü Cumhuriyet Meclisi’nde düzenlenecek Devlet töreniyle defnedilecek.





Malya Şehitleri anıldı

Malya şehitleri, Aydınköy’de düzenlenen törenle anıldı.

Aydınköy’deki Malya Şehitliği’nde düzenlenen törende, Şehitliğe çelenkler konuldu, saygı duruşunda bulunuldu, saygı atışı yapıldı ve İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Törende günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı emekli okul müdürü Mahir Akyüz yaptı.

Akyüz, 1964’te Malya köyünde yaşanan çatışmalar ve direniş hakkında bilgiler verdi.

1974 Mutlu Barış Harekatı ile Anavatan Türkiye sayesinde bugün huzur ve güven içerisinde yaşandığını kaydeden Akyüz, şehitlere Allah’tan rahmet diledi. Törende, Aydınköy İlkokulu öğrencileri de şiirler okudu.





Baf Direnişi ve direnişte şehit düşenler törenle anıldı

Baf Direnişi ve direnişte şehit düşenler Güzelyurt’ta düzenlenen törenle anıldı.

“9 Mart 1964”te Özgürlük Mücadelesi vererek, kendi topraklarını savunurken şehit düşenler önceki gün Baf Şehitleri Anıtı önünde tören düzenlendi.

Gazi Baf Dayanışma Derneği Temsilcisi Türkay Tokel, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaparak, 9 Mart’ın takvim yapraklarında herhangi bir gün olmadığını, 9 Mart’ın bir avuç Baflı’nın Rum ve Yunan kuvvetlerine karşı verdiği direnişin adı olduğunu vurguladı.













Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Flickr





LinkedIn





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Başbakan Yardımcılığı ve

Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 601 1800 - 01

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri