Ulu Borçalı ve Karapapaklar - Seyfullah Türksoy - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Ulu Borçalı ve Karapapaklar - Seyfullah Türksoy
Tarih: 19.12.2008 > Kaç kez okundu? 19461

Paylaş


Geçtiğimiz günlerde Karapapak Türkleri’nin diyarı Ulu Borçalı’daydım. Borçalı da neresi? Karapapaklar da kim? diyenler olabilir. Hemen açıklayalım; Karapapaklar en kadim Türk boylarından biridir. Oğuz’ların Kıpçak boyundandır. Bin yılı aşkın bir süredir Karapapaklar Borçalı’yı vatan yapmışlardır. Borçalı, komşumuz Gürcistan’ın sınırları içinde bulunan bir bölgedir. Gürcüler bu bölgeye Marneule diyorlar. Borçalı ve köylerinin hemen tamamı Türk’tür, Karapapak (Terekeme) Türküdür. Borçalı bölgesinde yaklaşık 200 bin Karapapak (Garapapag) yaşıyor. Gürcistan genelinde ise 500 bin civarında Karapapak Türk’ünün yaşadığı kaydediliyor. Borçalı’daki 200 köyde bu soydaşlarımız dillerini, kültürlerini, geleneklerini aynen korumuşlar. Ben yıllardır Türk Dünyası’nı baştan başa dolaşan bir gazeteci olarak diyebilirim ki en saf en temiz en katıksız Türklüğü Borçalı’da gördüm. Kiminle konuşsanız Türkiye’ye, Türk Dünyası’na, Türk Milleti’ne büyük bir sevgi hissedersiniz. Zaten kendilerini Türk ya da Karapapak Türkü diye nitelendiriyorlar. Çok az da olsa bazıları kendilerini Azeri diye nitelendiriyor. Ancak Karapapaklar’ı bildiğimiz Azeri Türkleri’nden kısmen ayıran bazı farklılıklardan sözetmek mümkün. Karapapaklar’ın hemen tamamı Sünni İslam anlayışına sahiptir. Bu soydaşlarımız üzerinde Osmanlı etkisi daha fazla. Konuştuğumuz pekçok yaşlı Karapapak’ın “Biz Osmanlı Türküyüz” sözünde bu tesirin derin izleri okunuyor.

Borçalı’da ziyalı dostlar…

Borçalı’da çok güzel insanlarla tanışma imkanı buldum. Buna vesile olan Tika’nın genç, gayretli ve samimi koordinatörü Mustafa Coşkun’a teşekkür ediyorum. Tika’nın Gürcistan koordinatörü Mustafa Bey samimi hizmetleri sebebiyle burada adeta bir efsaneye dönüşmüş; Karapapaklar ona “Kiziroğlu Mustafa Bey” diyorlar. Tika’nın bölgedeki bazı güzel çalışmalarını birazdan anlatacağım; ama önce Borçalı’daki birkaç dostu tanıtmak istiyorum.

Bunlardan biri Prof.Dr. Mahmut Kamaloğlu. Mahmut Bey, üniversitede öğretim üyesi, aynı zamanda araştırmacı. Pekçok önemli eseri var. Borçalı Aşıkları ve Karapapak deyimleri ve sözleriyle ilgili araştırmaları takdire şayan. Mahmut Kamaloğlu Türk örflerine sadık, misafirperver hakiki bir Türkçü aydın. Şiirleriyle ve güzel sözleriyle gönlümüzde taht kuran bir diğer isim şair Derviş Osman. Dede Korkut Dergisi’nin yayın müdürü Derviş Osman aynı zamanda Borçalı Aşıklar Birliği’nin Başkanı. Yüreği Türk-İslam aşkıyla coşan samimi bir aydın ve edebiyat adamı. Yine bizi şiirleriyle ve beyefendiliği ile etkileyen diğer bir Türkçü aydın ise Mülkedar Nadir. Borçalı ve Türklük üzerine pekçok şiir kitabı var. Bu arada Yazıcılar Birliği Başkanı Ali Abbas, Karabağ gazisi binbaşı Nebi, Sadaklı Medeniyet Merkezi Başkanı Arif Bey ve pekçok kıymetli ziyalıyla tanışma imkanı buldum. Hepsi birbirinden kıymetli insanlar. Allah onları korusun ve yüceltsin.

Akrabalarımı buldum…

Borçalı ziyaretinin benim için en önemli ve anlamlı taraflarından biri ise yaklaşık bir asır önce koptuğumuz akrabalarımı bulmak oldu. Benim büyük dedem Karapapak Türkü Molla Süleyman 1918 yılında hanımı ve oğluyla at sırtında Türkiye’ye kaçmak zorunda kalmış. Çünkü o tarihte Bolşevik istilası bütün bölge üzerinde özellikle de din alimleri üzerinde korkunç uygulamalara sahne olmuş. Pekçok din adamı sorgusuz sualsiz kurşuna dizilmiş, şehit edilmiş. Dedem Molla Süleyman da o dönemde meşhur bir din alimi imiş. Kurşuna dizileceğini öğrenince Türkiye’ye gitmiş. Fakat kardeşi Kerem, Borçalı’da kalmış. Molla Süleyman’ın oğlu Muhammed dedemin torunu bendeniz, 90 yıl sonra Kerem dedemin oğlu Yusuf ve çocukları Hacı, Vagıf, Süleyman ve diğerleriyle kavuştuk ve kucaklaştık. Borçalı’daki akrabalarımla Kars’taki akrabalarım yaklaşık 100 yıldır birbirlerinden kopuk yaşamışlar ama dil, lehçe, giyim kuşam, sofra kültürü aynı. Demekki rejimler farklı da olsa genler bozulmuyor.

Karapapaklar hakkında birkaç not

Karapapak Türkleri çoğunlukla Gürcistan Borçalı’da yaşıyorlar. Bununla birlikte Azerbaycan’in Gence ve Gence’den sonraki tüm bölgeleri Karapapak’tır. Mesela Kazak, Tovuz, Gedebey Karapapak kültürünün hakim olduğu en önemli yerlerdir. Sazın sözün, aşıklık, ozanlık geleneğinin; Türklük şuuru ve sevgisinin güçlü olduğu yerde bilin ki Karapapaklar vardır. Gürcistan ve Azerbaycan’ın yanı sıra Karapapaklar’ın en yoğun yaşadığı yer başta Kars olmak üzere Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesidir. Kars, Iğdır ve Ardahan’da nüfusun çok önemli bir kısmı Karapapak (Terekeme) dır. Bu bölgelerde daha çok Terekeme adı öne çıkar. Ama Terekeme ile Karapapak aynıdır. Terekeme Karapapağ’ın bir üst kimliğidir. Çıldır ilçesinin tamamı Terekeme’dir. Arpaçay, Susuz, Sarıkamış gibi ilçelerin de çoğu Terekeme’dir. Karapapak Terekemeler, Erzurum, Erzincan, Sivas, Amasya, Van, Ağrı gibi şehirlerimizde de oldukça fazladır. Sivas’ın Kangal ilçesinde yoğun bir Karapapak nüfus vardır. Ayrıca bu şehirlerden İstanbul, Ankara, İzmir, Adapazarı, Bursa gibi şehirlere göç eden çok sayıda Karapapak Türkü vardır. Azeriler ve Terekemeler dil, lehçe, mutfak ve müzik kültürü gibi konularda birbirine çok yakındır. Sadece ağız farklılıkları vardır. Buna rağmen Türkiye’deki her iki kesim de birbirlerini genellikle farklı nitelendirmektedirler.

Azerbaycan’da Azerilik adı Borçalı’da Karapapak’lık adı öne çıkmaktadır. Gerçek şu ki her ikisi de Oğuz boyu olan bu Türk toplulukları arasında yaşam biçiminden ve coğrafi şartlardan kaynaklanan bazı farklılıklar vardır. İran’da da çok sayıda Karapapak Türkü’nün olduğu bilinmektedir. Karapapaklar İran’da Sulduz bölgesinde yaşamaktadır. Ancak bu bölgeyi henüz ziyaret etmedim, o nedenle Sulduz Karapapakları’nın sayıları, mezhepleri, yaşam biçimleri gibi konularda ayrıntıya girmek istemiyorum. Çünkü mevcut kaynakların çoğuna güvenmiyorum. Bazı –sözde- araştırmacılar hayal dünyasındaki bazı iddiaları gerçek gibi sunmakta ve tarihi gerçeklere zarar vermektedirler. Mesela çok meşhur Türkçü profesörlerimizden birinin Terekemeler için Hristiyan Türkler ifadesini yazısında kullandığını, benim ikazım üzerine özür dilediğini çok iyi hatırlıyorum. Terekeme sözünden “Mekke’yi terk edenler” manasını çıkaran sivri zekalıları da unutmayalım! O nedenle Sulduz Karapapakları konusunda ahkam kesmek istemiyorum. Ancak Kazakistan ve Rusya’da çok sayıda Karapapak Türkü yaşadığını biliyorum. Kazakistan’daki Karapapaklar’ın çoğu Stalin sürgünü. Gürcü diktatör Stalin; Ahıska Türkleri, Karadenizli Türkler gibi Kars’a yakın yerlerdeki yaşayan Karapapak Türklerini de Orta Asya bozkırlarına sürgün etmiş. Pekçoğu yollarda hayatını kaybetmiş. O dönemlerde nüfus kağıdında “Türk” yazan hemen herkes çeşitli belalara maruz kalmış; o nedenle pekçok Karapapak Türkü de kimliğine Azeri yazdırmak mecburiyetinde kalmış. Borçalı’daki Türklerin sürgün felaketine maruz kalmamaları böyle önlenmiş. Rusya’daki Karapapaklar ise daha çok ekmek parası için oraya gidenlerden oluşuyor. Rusya’da yüzbinlerce Karapapak Türkü zor şartlarda geçim mücadelesi veriyor.

Yanlış bilgiler

Diğer pekçok Oğuz boyu gibi Karapapaklar da Türkmen’dir. Terekeme (Terakime) sözünün kaynağı da budur. Fakat Terekemeler’i anlatan bazı-sözde araştırma- kitapların da yanlış bilgiler verilmekte ve kafa karışıklığı yaratılmaktadır. Güya Terekeme adı verilen bu topluluk İslamiyet’in ilk yıllarına Mekke’ye gönderilmişler fakat oranın şartlarına uyum sağlayamadıkları için geriye dönmüşler. Terk-i Mekke ettikleri için Terekeme denmiş. Bu saçma sapan ve hiçbir doğruluk tarafı bulunmayan iddiayı hangi aklı evvel ortaya attı, bilmiyoruz. Belki nüktedan bir vatandaşımızın yaptığı bir şakayı birileri ciddiye almış olabilir. Bu temiz Türk boyunu bu tür iddialarla İslam’dan kopuk göstermeye kimsenin gücü yetmez ve yetmemiştir. Sovyetler Birliği’nin en katı günlerinde bile Karapapaklar dinlerine sahip çıkmıştır. Bugün Borçalı’daki Karapapak köylerindeki minarelerden günde beş defa yükselen ezanlar Karapapaklar’ın İslamiyet’le güçlü bağının sembolüdür. Terekemeler hakkında ilgili ilgisiz pekçok insan yorum ve nitelendirme yapmıştır. Oysa kabul etmek gerekirse Türkiye’de Karapapak Türkleri yeterince bilinmemektedir. Değerlendirmeler ya çok sığ ya çok yanlış ya da Azeri Türkleri genel tanımı içerisinde yapılmaktadır. Azerbaycan’da “terekeme” sözü genellikle hayvancılıkla uğraşan insanlara verilen isimdir. Yani orada da “terekeme” çok bilinen bir kavram değildir.

Borçalı ilgi bekliyor..

Borçalı’daki pekçok Türk köyünü ziyaret ettim. Yolları bozuk, imkanları sınırlı köyler.. Ve bu köylerde yaşayan tertemiz Türkler… Gürcistan ekonomisi şu sıralar gerçekten sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Havalimanına vardığınızda sizi taşıyan köhne otobüslerden, Kür nehrine dökülen çöplerden, sık sık yapılan elektrik kesintilerinden nasıl bir ülkeye geldiğinizi anlıyorsunuz. Gürcistan’da yeni yönetimle birlikte rüşvet, hırsızlık, mafya olayları azalmış ama ülke hala sıkıntılı. Ve bu sıkıntıyı çekenlerin başında Karapapak Türkleri geliyor. Gençler işsiz, umutsuz.. Bazı köylerdeki pazarlar kapatılmış. Binlerce insanın ekmeği elinden alınmış. İnsanların ekmek uğruna Rusya, Azerbaycan ve Türkiye’ye gitmekten başka hiçbir şansı kalmamış. Sadaklı köyünde gözyaşları içerisinde konuştuğum Karapapak kadınların feryadı hala kulaklarımda. “Açız, günlerdir açız” diye feryat ediyordu. Tek geçim kapıları olan halk pazarı Gürcü yönetimince kapatılınca perişan duruma düşmüşler. Kadınlar kilometre ötelerden topladıkları birkaç çalı çırpıyla yavrularını soğuktan korumaya çalışıyor. Pekçok evde tencere kaynamıyor. Günlerce ekmek yüzü göremeyen aileler var… Karapapaklar gururlu bir toplum. Dertlerini içlerine atmışlar… Biz ısrar etmezsek bir şey anlatmıyorlar… Ve ne acıdır ki Türkiye’deki Karapapaklar bu gerçeklerden habersiz. Oysa Borçalı Karapapaklarının neredeyse yarısı Türkiye’de yaşıyor. Ailelerin bir kısmı Gürcistan’da, bir kısmı Türkiye’de..

Şimdiye kadar Gürcistan’ı ziyaret edenler genellikle Tiflis’in şaşaalı kiliselerine, ışıklı gece klüplerine takılıp kalmış. Ya da Gürcistan’daki Müslümanları Acarlardan ibaret saymış. Oysa Tiflis’in yanıbaşında, Borçalı’da, yolu bozuk, talihi kör köylerinde onbinlerce soydaşımız var. Diliyle, diniyle, yüreğiyle Türkoğlu Türk olan Karapapaklar var!..

TİKA’ya bravo..

Tika son yıllardaki faaliyetleriyle gerçekten alkışlanması gereken bir kuruluş. Rahmetli Özal’ın kurduğu fakat sonraki hükümetlerin yozlaştırdığı Tika, son birkaç yıldır Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Orta Asya’dan Afrika’ya kadar pekçok bölgede yüzlerce güzel proje gerçekleştiriyor. Karapapakların en büyük şansı Tika’nın Gürcistan koordinatörlüğünde Mustafa Coşkun isimli genç ve gayretli birinin görev yapması. Mustafa Bey, ofiste pinekleyen klasik devlet memurları gibi boş oturmamış; gerçek bir sorumluluk duygusuyla bütün Türk köylerini tek tek dolaşmış. Herkesle dostluklar kurmuş. Acil ihtiyaçları belirlemiş. Başta eğitim ve kültür olmak üzere çeşitli sahalarda kalıcı hizmetlere imza atmış. Türk çocuklarının okuduğu pekçok okulu tamir ettirmiş; sıra, masa, bilgisayar gibi lojistik destek sağlamış. O nedenle de Karapapak Türklerinin gönlünde taht kurmayı başarmış. Gittiğimiz pekçok Türk köyünde bu sevgi ve dostluğu yakinen müşahade ettim. Bir insan deyip geçmemek lazım. Tika burada bir insanla ve küçücük yardımlarla Türkiye’ye, Türk Devleti’ne büyük bir sevgi halesi oluşturmayı başarmış.

KAI Vakfı, Sivil Topluk Kuruluşları görev başına…

Elbetteki sadece Tika’nın kıt kanaat imkanlarıyla Borçalı’daki Karapapak Türkleri’ne yeterince sahip çıkmamız mümkün değil. Şu anda oradaki soydaşlarımız, eğitimden ibadete kadar pekçok konuda yardım bekliyor; Yoksulluklu sefaletle mücadele eden, açlık çeken binlerce soydaşımız var. Onlara yardım elini mutlaka uzatmalıyız. Özellikle Borçalı’yla akrabalık bağları olan Karslı işadamlarımızın bu konuda duyarlı davranmasını bekliyoruz. Borçalıdaki kardeşlerimiz kritik bir süreçten geçiyor. Onlara maddi ve manevi her konuda destek olmamız gerekir. Milliyetçilik sırça köşklerde ahkam kesmek değildir. Milliyetçilik vatan millet nutuklarıyla siyasi bölücülük, particilik, hizipçilik de değildir. Milliyetçilik ve hatta insanlık milletinin derdini kendine dert edinmek, sevinciyle sevinmektir.

Haydi dostlar; unutulan yiğit ve mert Karapapak Türkleri’nin sesine ses verelim! Ve haykıralım: Ey kardeşlerimiz, yalnız değilsiniz!