Maronite ‘Evet’, Kıbrıs Türküne ‘Hayır!’ - Dr. Yurdagül ATUN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Maronite ‘Evet’, Kıbrıs Türküne ‘Hayır!’ - Dr. Yurdagül ATUN
Tarih: 18.12.2018 > Kaç kez okundu? 1037

Paylaş


Maronite ‘Evet’, Kıbrıs Türküne ‘Hayır!’

Dr. Yurdagül ATUN



Maronit açılımıyla ilgili yazıdan sonra birçok e-mail ve mesaj aldım.

Bu açılımın gerekçesini soranların yanında, Maronitlerin Kıbrıs Türklerine yaptıklarını hatırlatanlar oldu.



Biz de hazırlatalım; Geri gelsinler diye -şimdilik- 9 milyon 820 bin 891 lira 7 kuruş harcanacak olan Maronitler, 1963-1964 yıllarında Kıbrıs Türklerini ortak yaşadıkları Gürpınar köyünden kovuyor ve adanın her yanında zulme uğrayan Türkler can korkusundan evlerini barklarını bırakarak çevre köylere yerleşiyor.



Aya Marina (Gürpınar) doğumlu Kıbrıslı bir Maronit olan Josef Solomo Andreu, Sevgül Uludağ’la yaptığı röportajda, amcası Maronit papaz Andreas Frangu’nun 1963’te Aya Marina’da Kıbrıs Türklerinin hayatını kurtardığını belirterek, “1963 yılına kadar karışık olarak kalmayı başaran Gürpınar, toplumlararası olaylardan etkilenecek, Kıbrıslı Türkler köyü terk edeceklerdi” diyor.



Simerini gazetesinde 2010 yılında yayımlanan, “Atillalar Ay.Marina-Şillura’dan gidiyor... ” başlıklı haberde de, “1964’te köyün Gönyeli kökenli öğretmenine yapılanlarla alakalı bazı olayların geçmişte kaldığını ve hepsinin her açıdan özgür bir Ay. Marina Şillura istediğini söylediler” ifadeleri yer alıyor. (09/09/2010 TAK)



Türkler ve Rumlar arasında çatışmalar başlar başlamaz, Maronitler Türklere saldırmaya, Türk evlerini yakıp yıkmaya başlıyor Gürpınar’da. 1964 Türk köylüler can korkusuyla evlerini terk ediyor, 1974’e kadar Maronitler yaşıyor köyde.



O dönemleri Müride K. Şöyle anlatıyor; “2 çocuğum, 2 tane de torunum var. Gürpınar’da doğdum. Bizler Gürpınar’da Maronitlerle birlikte yaşardık. Savaş başlamadan önce Maronitler ile hiçbir sorun yaşamamıştık. Savaşla birlikte bir kısım Maronit bize çok kötü davranmaya başladı.” (http://alaykoybelediyesi.org/efsaneden-dogan-ismiyle-sillura)



1974 Barış Harekatında Koruçam’da yaşayan Maronitler Kuzeyde yani Türk yönetiminde kalmayı tercih ederken, yedikleri hurmaların kendilerini tırmalama gününün geldiğini düşünen Gürpınar Maronitleri Güney Kıbrıs’a göç ediyor. Maronit; Josef Solomo Andreu, o döneme ait şu bilgiyi veriyor: “1974’te Kormacitliler kaçmadı, hiç kimse ayrılmadı köyden, herkes köyde kaldı, papazlarıyla birlikte herkes kaldı. Ben de oradaydım. Türk askerleri köye geldiği zaman köyün dışında durdular ve Türk komutan köy muhtarı ve köy papazını çağırdı konuşmak üzere. Muhtar ve papaz köyün dışında Türk komutanla görüşmeye gitti, komutan onlara köyde herhangi bir Rum ya da Yunan askerin bulunup bulunmadığını sordu. Muhtar ve papaz da ‘Hiçbir asker yoktur, daha önce köyün dışında bir radar vardı, birkaç gün önce oradan da ayrılıp gittiler. Burada Kıbrıslı Rum yoktur, sadece Maronitler vardır’ dediler. Bu komutanın yanında Ayirinili bir Kıbrıslı Türk de vardı, hem çeviri yapmak, hem yardımcı olmak için komutanla birlikte gelmişti oraya. ‘Endişelenmeyin, size dokunmayacaklar… Ama eğer köyde Rum asker varsa, sorun çıkacak, bize söyleyin Rum asker varsa köyde’ demişti. Biz de ona köyde Kıbrıslı Rum asker olmadığını, radarda olanların da birkaç gün önce ayrıldığını söylemiştik. Tüm av tüfeklerini topladılar, ‘Tarlalara çıkmayın çünkü hala savaştayız’ dediler. Sonra yavaş yavaş tarlalarımıza gitmemize izin vermeye başladılar. Orada durdular ve bize dokunmadılar.” (Kıbrıslı Maronitler’in saklı tarihine yolculuk 10 - Sevgül Uludağ)

Şimdi birileri çıkmış, Maronitleri Kuzeye getirmeye çalışıyor, Gürpınar’da yaşayan Türklerin Maronitlerden çok önce köylerinden çıkarıldığını unutarak... Gürpınar Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hoca’nın, "Gürpınar köyünün kuruluşundan beri var olan Türk nüfusu olarak, köye dönme” talebini duymazdan gelen Kıbrıs Türk liderliği, Rumların taleplerini yerine getirme telaşında.



Köyün Türk nüfusunun Aralık 1963 olayları sonrası ata topraklarını terk edip ayrılmaya zorlandığına dikkat çeken Mehmet Hoca, köyün halen iskana kapalı olduğunu, Maronitlerin köye dönmesi konuşulurken, kendilerine hiç danışılmadığını söylüyor. Şöyle diyor, Gürpınar köyünün Türk sakini; “Gürpınar Maronitleri muhtarları ve Maronitlerin Güney Kıbrıs Rum Meclisi'ndeki temsilcisi Andonis Hacırussos bildiri ve mektuplarla köylülerinin Rum idaresinde köylerine dönmelerini talep etmektedir. Köyümüz hakkında karar verilirken bizim de görüşlerimizin alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Son olarak 8 Şubat 2016'da Maronitlerin Güney Kıbrıs Rum Meclisi'ndeki temsilcisi Andonis Hacırussos; Anastasiadis'in de bulunduğu bir ortamda ve/veya toplantıda konuşma yaparak yine aynı beyanları dile getirmiş ve Gürpınar köyündeki Türk nüfusu yok saymıştır. Köyde evleri, camisi, mezarlığı, okulu ve kültürel ve/veya tarihsel mimarisi olan, köyün kuruluşundan beri var olan bizlerin de güvenlik içinde ‘Kıbrıs Türk Devleti' idaresinde köyümüze dönme isteğimizi açıklar, konunun hassasiyetle ileriye götürülmesini bir kez daha rica ederiz."



Görüldüğü üzere, Gürpınar’ın Türk sakinlerinin yok sayılarak, -Rum talebi doğrultusunda- her daim Rumların yanında olduklarını, Rum yönetimi altında yaşamak istediklerini söyleyen Maronitlerin Gürpınar köyüne yerleştirilmesi telaşı akıllara ziyan. KKTC Meclisinde çıkıp Maronitlere ah vah eden vekillere de diyecek bir sözüm var: Kendi milletiniz dururken başka milletlere arka çıkmanız sizin bileceğiniz şey de, 1963-1964 yıllarında, bir arada yaşadıkları Maronitler tarafından camileri, evleri yıkılan, köylerinden kovulan Gürpınar köylülerine bir arada yaşamak isteyip istemediklerini sormak aklınıza gelmiyor mu? Veya bu Maronitlerin yerleştirilmesi için ayırdığınız, KKTC’nin çok ihtiyacı olan o milyon milyon paracıklarla Gürpınar köyünün Türk sakinlerini iskan etmek?



“Türklere hayır, Maronite evet” tavrının abesliğini bir yana bırakın, ortada kabak gibi “Rum taleplerinin kabulü” durumu var, Rum’a/dışa yaranmak için yapılan tercihler var, müzakerelerin Türk tezleri değil, Rum tezleri doğrultusunda yapıldığı var, ortada anlaşma olmamasına rağmen, “buyur bu da benden olsun” durumu var, 1974’ü sonuç değil, sebep görme fikri var, Ortega Raporundaki hakların gündeme getirilmemesi var, Türkleri istilacı gibi lanse etme durumu var ama en önemlisi tarihi bilmemenin getirdiği cahil cesareti var.



Son olarak da, Maronitlerin yüzde 80’inin Kıbrıslı Rumlarla evlilik yapmış, kalanının da 1950’lerden bu yana Rumların yanında bulunmuş olmalarından ötürü “Maronit açılımı” adlı imtiyazın Rumlara çekilen bir kıyak olacağını, Rumların, Kuzeye geçme yolunda ilk adımı atarak emsal imtiyazlara kapı açacaklarını sözlerime ekleyeyim.