BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Kıbrıs’ta çözüm için tartışılabilecek çok sayıda alternatif olduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşım değil” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Kıbrıs’ta çözüm için tartışılabilecek çok sayıda alternatif olduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşım değil”
Tarih: 05.12.2018 > Kaç kez okundu? 988

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ta çözüm için tartışılabilecek çok sayıda alternatif olduğunu söylemenin gerçekçi bir yaklaşım olmadığını vurguladı.

TRT World’de Teke Tek programına konuk olarak katılan Cumhurbaşkanı Akıncı, “BM parametreleri ve benden önceki Cumhurbaşkanı’nın Sayın Anastasiadis ile imzaladığı 11 Şubat 2014 belgesi çerçevesindeyim. Sorun, BM parametrelerinde değil, gücü ve zenginliği Kıbrıslı Türkler ile paylaşmaya hazır olmayan Kıbrıs Rum liderliğinin zihniyetidir” dedi.

Kıbrıs’ta BM parametreleri çerçevesindeki uzun yıllardır elde olan tek seçeneğin iki bölgeli, iki toplumlu siyasal eşitlik temelinde federal çözüm olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle konuştu:

“Çözüme ulaşılamamasının nedeni BM parametreleri değil, uzun süredir olduğu gibi şimdi de devam eden Kıbrıs Rum liderliğinin güç ve zenginlikleri Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemeyen zihniyetidir”.

Kıbrıslı Rum liderin yakın zamanda, merkezi yönetimde daha az, kurucu devletlerde daha fazla yetki demek olan, gevşek federasyon veya adem-i merkeziyetçi federasyon fikirlerini öne sürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Federal hükümette sınırlı da olsa kalacak yetkilerin kullanımında karar alma süreçlerine etkin katılımımızı içermesi durumunda bu yaklaşıma karşı değilim; bunu bir 50 yıl daha sürecek ucu açık bir süreç olmamak kaydıyla görüşmeye hazırız” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Artık Kıbrıs Rum tarafının da, Kıbrıslı Türklerin gerek 2004 Annan Planı referandumunda, gerekse Crans Montana’da çözüm yönünde sergiledikleri siyasi irade ve kararlılığı göstermeleri gerekiyor” diye konuştu.

Kıbrıs’ta çözüm için Türkiye ve Yunanistan’ın desteğine gereksinim olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, Crans Montana’da Türkiye ile Yunanistan’ın da yer aldığı ikinci masanın kurulduğunu anımsattı.

Bir soru üzerine TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da kendileri ve diğer taraflar gibi Kıbrıs Rum liderliğinin zamana oynayan tutumundan artık bıktığını belirten Cumhurbaşkanı şöyle devam etti:

“Sayın Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum liderinin gerçekten ne istediğini öğrenmek istiyor. Crans Montana’da Anastasiadis’in Sayın Çavuşoğlu ile iki devletli bir çözüm modeline eğilimi olduğuna yönelik bazı fikirleri paylaştığını öğrendik. 16 Nisan’daki görüşmemizde bunu Sayın Anastasiadis’e sordum. Önce somut bir şey söylemeden konun etrafından dolaştı. Kendisine bir kez daha çok net sordum: İki devletli çözüm gündeminde var mı yok mu, müzakerelerdeki muhatabın olarak bunu bilmek istiyorum. Bana, ‘Hayır hayır, gündemimde böyle bir şey yok’ cevabını verdi”.

Akıncı “Anastasiadis size başka, Sayın Çavuşoğlu’na başka şeyler mi söylüyor” sorusuna yönelik ise, “Bu retorik Sayın Lute’un gelişinden sonra dağılacak ve gerçek ortaya çıkacak. Sayın Lute’un, ‘terms of reference’ çalışması şekillenmeye başladığında, Sayın Anastasiadis de dahil ilgili tüm taraflar gerçekle yüzleşecek” dedi.

BM Genel Sekreteri Gutteres’in Kıbrıs Geçici Özel Danışmanı Jane Holl Lute’u iki tarafın anlaşabileceği bir “terms of reference” hazırlamak üzere görevlendirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, bir BM Genel Sekreteri’nin raporunda tarihte ilk kez, açık uçlu süreçlerin geçmişte kaldığı, bundan sonra olabilecek olanın ancak görünür bir gelecekte çözüm hedefiyle sonuç odaklı bir süreç olabileceğinin yer aldığına dikkati çekti.

Akıncı, “Bu, Kıbrıs Türk liderliğinin Crans Montana’dan sonra sürdürdüğü yaklaşımıdır, benim tarafımdan sıklıkla ifade edildi ve raporda yer aldı. Sayın Lute iki şeye konsantre olacak: Biri içerik, diğeri de zaman unsurunu da kesinlikle içerecek modalite. Çünkü harcayacak 50 yılımız daha yok” dedi.

Sonuç odaklı ve takvimli yeni bir sürecin başlaması durumunda, bunun yıllarca süremeyeceğini, aylarla ifade edilebilecek bir süreyle sınırlı olacağını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Eşitlik, güvenlik ve özgürlüğümüzü gözeten bir çözüm için kararlılığımı sürdürüyorum. Bu sadece benim elimde olsa hemen yapardım. Ancak çözüme ulaşmak sadece bana bağlı değil. Aradığımız herhangi bir çözüm değil, tüm tarafların yararına olan, her iki tarafın siyasi eşitliğini, güvenliğini temin eden bir çözümdür” dedi.

Kıbrıslı Rumlara geçmişte, Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklarla ilgili ortak komite kurulmasını önerdiğini ifade eden Akıncı, “Bu zenginliklerde hakkımız olduğunu kabul etmelerine karşın konuyu birlikte ele almayı kabul etmeyerek tek başlarına hareket etmeyi tercih ettiler” diye konuştu.

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin kendi kıta sahanlığı ve KKTC’nin münhasır ekonomik alanları olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, KKTC’nin münhasır ekonomik alanlarından bazılarında TPAO’ya ruhsat verildiğini, Türkiye kendi alanındaki rezervlerle ilgili çalışma yaparken bu alanlarda KKTC adına da çalışma yapacağını söyledi.

Bölgede tek taraflı adımlarla gerginliği artırmak yerine işbirliğini geliştirmek, mevcut sorunlar yetmezmiş gibi yenilerini eklemek yerine işbirliği yaparak bölgeye örnek olunmasını önerdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:

“Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler konusunda Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin dışlanması bölgede barış ve istikrara hizmet etmez. Kıbrıs’ta herkes için en iyi formül, herkesin yararına uzlaşılmış bir çözüm bulmak, barış koşullarını yaratmaktır. Bunu müzakere ederek yapabiliriz, ancak mümkün olmayanları konuşarak zamana oynamak Kıbrıslı Türklerin yararına olmayan statükoyu sürdürmeye hizmet eder”.



Uluçay: "Kıbrıs sorununu kısa vadede çözümleyemezsek, hidrokarbon kaynaklarından adada yaşayan hiçbir insan yararlanamayacaktır"





Cumhuriyet Meclisi Başkanı Teberrüken Uluçay, Kıbrıs sorununun kısa vadede çözümlenmemesi halinde adanın etrafında bulunabilecek hidrokarbon kaynaklarından adada yaşayanların yararlanamayacağını belirtti.

Teberrüken Uluçay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti olarak 50 yıldan bu yana Kıbrıs sorunun siyaseten çözümlenmesi için, iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon temelinde bir müzakere ve mücadele süreci yürüttüğünü dile getirdi.

Adanın münhasır ekonomik alanının içinde bulunabilecek hidrokarbon kaynaklarından oluşacak ekonomik değerin mutlak suretle Kıbrıs Türk halkı ve Kıbrıs Rum halkı tarafından eşit şekilde paylaşılması gerektiğinin Birleşmiş Milletler nezdinde kayıt altına alındığını hatırlatan Uluçay, "Türk tarafı olarak öncelikle adadaki siyasi sorunun çözümlenmesi ve bunun neticesinde adanın yaratacağı yeni ekonomik potansiyelleri ada üzerinde yaşayan halk tarafından eşit şekilde paylaşabilmesine dönük süreci takip ettik. Adanın etrafında bulunan hidrokarbon kaynaklarından oluşacak ekonomik değerin de ortak kullanılması ve ortak değerlendirilmesi gerektiğini hep savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Uluçay, adanın ekonomisinin gelişmesi ve daha yüksek bir refah olarak adada yaşayan insanlara yansıyabilmesinin herkesin sorumluluğu olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Hem Kıbrıs Türk halkının yöneticilerinin hem de Kıbrıs Rum halkının yöneticilerinin mutlak suretle dikkat etmesi gereken bir husustur. Adanın barındırdığı ekonomik değerlerin adada yaşayan insanlara refah olarak dönebilmesi için bu sorumluluğu her iki taraftaki yöneticilerin yerine getirmesi gerekir. Eğer bu sorumlulukla hareket edilmezse, adanın etrafında olası ekonomik değer yaratmaya hazır kaynaklar hiç kimseye yar olmayacaktır. Bu da ada üzerinde yaşayan insanların refahına kesinlikle olumsuz olarak yansıyacaktır."

Eksik olan noktayı, "Kıbrıs Rum liderliğinin cesaret, liderlik, kararlılık göstermesi" şeklinde açıklayan Uluçay, eksiklerin giderilmesi halinde sorunun da kısa bir zaman dilimi içerisinde çözümlenebileceğini düşündüklerini ifade etti.

Uluçay, "50 yıldır sorunun konuşulmadık kısmı kalmadı, hemen hemen her şey konuşuldu. Yüzde 99 seviyesinde uzlaşı ortamı yakalandı, geriye kalan kısımlar içerisinde hem teknik hem siyaseten bir takım sıkıntılar mevcut. Bu sıkıntıların çözülmesinin tek formülü liderliklerin gerçek liderlik, cesaret ve kararlılık göstermesidir." değerlendirmesini yaptı.

Uluçay, geçen yıl Crans-Montana'da Kıbrıs müzakereleri bitmek üzereyken Kıbrıs Rum tarafının "seçimi bahane ederek" vazgeçtiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Halbuki orada yüzde 99 noktasına gelinmişti, geri kalan noktalar için de öngörülen bir prosedür çerçevesinde bu iş çözülecekti. Kıbrıs sorununu kısa vadede çözümleyemez ve belli bir noktaya taşıyamazsak, bu ekonomik değerlerden adada yaşayan hiçbir insan yararlanamayacaktır. Adada yaşayan herkese karşı yönetimler, sorumluluklarını yerine getirmelidir ve önümüzde duran fırsat penceresini iyi değerlendirmelidir. Nihai çözüm için de sonuç odaklı ve bir takvim çerçevesinde bir konferansın yeniden tesis edilmesini öngörüyoruz. Mutlak suretle takvim dahilinde olması gerekir ki kısa vadede bu sorun nihaileşsin ve aynı zamanda adanın etrafında bulunan ekonomik değerlerden de kısa zaman dilimi içerisinde yararlanma şansını yakalayabilelim."

Hidrokarbon kaynaklarının ekonomik değerinin Kıbrıs sorununun siyaseten çözüm sürecinde motivasyon kaynağı olduğunu ve özellikle Rum tarafında kritik soru işaretleri yarattığını anlatan Uluçay, çözümü isteyen taraf olarak soru işaretlerinin olumlu bir sonuç üretmesini temenni ettiklerini dile getirdi.

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Teberrüken Uluçay, Kıbrıs sorunun çözümü halinde potansiyellerin birleşmesinin adayı ekonomik olarak büyük bir kapasiteye ulaştıracağını belirterek, şunları söyledi:

"Mart sonu yeni bir konferansın başlayabileceği öngörüsü var BM katında. Hidrokarbon kaynaklarının değerlendirilmesi açısından da ortak kullanılması ekonomik değerinin de ortak olarak paylaştırılması için sürenin yeterli olduğunu düşünüyoruz. Bu süre zarfında yüzde 1'in tamamlanması mümkündür, geri kalan zamanda yeni idari şeklin esaslarının nasıl olacağına dair fiilen bir çalışma yürütülmesi öngörülmektedir. İki tarafın ekonomilerinin seviyelerinin dengelenmesi için geçiş dönemi öngörülmüştür. Bu konularda uzlaşı var. Bütün bunların hayata geçmesi için liderlik, cesaret ve kararlılık ihtiyacı var. Bunlar Kıbrıs Türk tarafında var, Kıbrıs Rum tarafından da aynı kararlılığı bekliyoruz."

Kıbrıs sorunun çözümlenmesinin Akdeniz bölgesine de katkı sağlayacağına işaret eden Uluçay, bölgede istikrarın sağlanabilmesi için Kıbrıs'taki sorunun çözülmesinin büyük bir önem taşıdığını anlatmaya çalıştıklarını vurguladı.

Hem ekonomik açıdan bölgenin ekonomisinin gelişmesi ve bunun ülkelere birebir yansıyabilmesinin hem de siyaseten bölgede düğümlenen bir takım farklı sorunların çözümlenebilmesinin odak noktasının Kıbrıs sorunun çözümlenmesinden geçtiğini belirten Uluçay, "Odak noktamızı Kıbrıs sorunun çözümüne çevirebilirsek uluslararası camia olarak birçok siyasi konuda da adım atmış olacağız." dedi.

Uluçay, sözlerini, "Bu sadece Kıbrıs Türk halkına, Kıbrıs Rum halkına değil, aynı zamanda bölge ülkelerine ve Orta Doğu sorununa da ciddi katkı sağlayacaktır. AB'nin içinde yaşanmakta olan bir takım sıkıntılara bile çözüm olacaktır diye öngörüyoruz. Uluslararası camianın Kıbrıs sorununa odaklanmasını ve sorunun tam şimdi kısa zamanda sonuç odaklı bir takvim dahilinde çözümlenmesi için Kıbrıs Türk tarafına ve Kıbrıs Rum tarafına gereken cesareti vermeleri için teşvik etmeleri gerektiğini söylüyoruz" diye tamamladı.



Özersay: “Ortaklık olacaksa seçenekler bellidir”



Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs’ta bir ortaklık olacaksa seçeneklerin belli olduğunu vurguladı.

Kıbrıs sorunu konusunda Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) açıklamalarda bulunan Özersay, “50 yıllık müzakeredeki başarısızlığın arkasında başka faktörler yanında özellikle bu yatmaktadır. Bu gerçeği görüp söylemek yetmez, cesaret gösterip buna uygun bir tutum geliştirmek de gerekir” dedi. Özersay şöyle devam etti:

“Özetle bir ortaklık kurulması yönünde yeni bir müzakere süreci olacaksa ve bunun başarılı olması isteniyorsa seçenekler bellidir. Ya Kıbrıs Rum tarafında yönetimi ve zenginliği paylaşmaya dönük bir değişim olacak ve bununla birlikte bir federasyon müzakeresi ucu açık olmayan bir şekilde yürütülecek. Veya federasyon dışında, yani yönetimi ve zenginliği bir ortaklık içerisinde paylaşmayı gerektirmeyen bir modeli, daha ziyade işbirliğine dayalı bir çözüm modeli için yine ucu açık olmayacak şekilde müzakere edilecek. Ben Rum tarafında paylaşmaya dönük bir değişim görmüyorum.

“Rum tarafının paylaşmayı reddeden zihniyeti değişmedikçe federal temelde müzakerede ısrarcı olmak bizi yine statükonun devamına ve yeni hayal kırıklıklarına taşıyacaktır. Hem ‘paylaşmaya hazır değiller’ deyip hem de ‘paylaşmaya dayanan federal çözüm’ müzakeresinde ısrar etmek şahsen bana kendi içinde tutarlı bir yaklaşım gibi gelmiyor.”

“Bu kadar yıllık müzakere deneyimim bana Rum tarafının paylaşmayı içine sindiremeyen zihniyeti değişmedikçe, paylaşmaya dayanan mevcut parametrelerde bir müzakerede ısrar etmenin, ucu açık olmayan bir müzakere olacak dahi olsa, sonuç getirmeyeceğini ve statükoyu daha da bir perçinleyeceğini söylüyor” ifadelerini kullanan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, şunları ifade etti:

“Federasyon paylaşmaya dayalı bir anlayışı, bir zihniyeti gerekli kılar. Eğer bu yoksa ve bunun olmadığını artık herkes kabul ediyorsa, buna rağmen yine de ‘federasyon temelinde müzakereye devam edelim’ demek statükonun devamı demektir, kısır döngü ile halkın umutlarını yeniden bir hayal kırıklığına dönüştürmek riski içerir.”

Rum tarafında bu yönde bir anlayış yokken federasyon temelinde bir müzakereye girmenin statükonun devamına hizmet edeceğini vurgulayan Özersay, “Bu nedenle ‘ucu açık olmayacak zaten’ diyerek paylaşmaya dönük bir zihniyet değişimi olmaksızın müzakere sürecine dahil olmak kendi kendimizi tekrar anlamı taşıyacaktır” dedi ve şöyle devam etti:

“Sonuç alınmayacağı önceden kestirilebilen bir müzakere sürecine girmek yerine müzakereyi başarılı kılacak bir zeminin oluşmasını sağlamak ya da var olan şartlara uygun bir zeminde müzakere etmek en doğrusudur. Aksi halde sırf müzakere süreci olsun diye içerisine dahil olacağımız bir müzakere ile karşı karşıya kalırız ki bu aslında Doğu Akdeniz’de hidrokarbon konusunda da bizi zora sokacak olan bir yaklaşımdır.”





Özersay, Kremp ile görüştü



Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay geçtiğimiz Cuma gün Almanya’nın Lefkoşa Büyükelçisi Franz Josef Kremp ile görüştü.

Sosyal medya hesabından kısa bir açıklama yapan Bakan Özersay “Almanya’nın özellikle Brexit ertesinde AB içerisindeki rolü ve ağırlığı daha da artacak gibi görünüyor. Bugün Almanya Büyükelçisi Kremp ile yararlı bir görüşme gerçekleştirdim. Kıbrıs sorunu, enerji ve bağlantılı konularda gelinen son aşamayı ele aldık. Düşüncelerimizi kendileriyle paylaştık” ifadelerini kullandı.

Bakan Özersay geçtiğimiz hafta başında Alman Konrad Adenauer Vakfı tarafından düzenlenen uluslararası toplantıya katılmış ve Doğu Akdeniz bölgesindeki hidrokarbon kaynakları konusunda nasıl bir çıkış yolu bulunabileceğine dair görüşlerini paylaşmıştı.





Erdoğan: “Rum kesimi, Kıbrıs Türkünün asli haklarını görmezden gelen mütecaviz politikalarını devam ettirdikçe biz de gerekli önlemleri almayı sürdüreceğiz”



Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Rum kesimi, Kıbrıs Türkünün asli haklarını görmezden gelen mütecaviz politikalarını devam ettirdikçe biz de gerekli önlemleri almayı sürdüreceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'nin düzenlendiği Costa Salguero Fuar Alanı'nda basın toplantısı düzenledi.

Enerji konusunun Türkiye için öneme haiz bir konu olduğunu vurgulayan Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki hidro karbon kaynaklarına da değinerek şunları söyledi:

"Doğu Akdeniz'deki hidro karbon kaynaklarının asli sahiplerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarının emri vakilerle gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Türkiye hem kendi hukukunu hem de Kıbrıs Türkünün hak ve menfaatlerini korumakta kararlıdır. Son dönemde Doğu Akdeniz'de varlığımızı tahkim etmemiz bu noktadaki tavizsiz tavrımızın bir yansımasıdır. Rum kesimi, Kıbrıs Türkünün asli haklarını görmezden gelen mütecaviz politikalarını devam ettirdikçe biz de gerekli önlemleri almayı sürdüreceğiz" dedi.





KKTC ve Pakistan heyetleri APA’da görüştü



Cumhuriyet Meclisi Başkanı Teberrüken Uluçay, Asya Parlamenterler Asamblesi (APA) 11.Genel Kurul Toplantısına katılmak amacıyla gittiği İstanbul’da, heyeti ile birlikte, organizasyonda yer alan Pakistan heyeti ile görüştü.

Görüşmede iki ülke arasında var olan ilişkiler hakkında görüş alışverişinde bulunulurken KKTC heyeti, Pakistan heyetine Kıbrıs sorununun son durumu ve ada etrafında yaşanan doğalgaz ile ilgili gelişmeler konusunda bilgiler verdi.













Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Flickr





LinkedIn





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Başbakan Yardımcılığı ve

Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 601 1800 - 01

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 9
Dün Tekil 831
Bugün Tekil 709
Toplam Tekil 4236081
IP 98.84.18.52






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























5 Rebi 'l-Ahir 1446
Ekim 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31


Benim Hayatta yegane fahrim, servetim T rkl kten ba ka bir ey de ildir.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.692 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu