ÇEŞİTLİ YAZILARDA VURGULANAN İKİ YANLIŞ SÖYLEM!.. - Yılmaz ÖZCAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









ÇEŞİTLİ YAZILARDA VURGULANAN İKİ YANLIŞ SÖYLEM!.. - Yılmaz ÖZCAN
Tarih: 21.10.2018 > Kaç kez okundu? 1165

Paylaş


.

. ÇEŞİTLİ YAZILARDA VURGULANAN İKİ YANLIŞ SÖYLEM!..

.

Adıgece’nin yazılması ile ilgili olarak çeşitli yazılarda vurgulanan iki yanlış

söylemin yanlış oluşlarının nedenleri aşağıda açıklanmıştır.

İlk yanlış söylem şudur:

“Slav Yazısı da ve Latin Yazısı da Adığe dilinin bütün seslerini doğru

ve bilimsel olarak yazmaya yeterli değildirler.”

Bu söylem, Latin Yazısı için yanlıştır. Çünkü Latin Yazısı’nda, hem ses ve

hem de harf olarak Slav Yazısı’nda karşılığı bulunmayan “w” ve “q” harfleri

vardır. Latin Yazısı’nın bu harflere sahip oluşu; onun, Adıgece’nin diyalekt-

lerinin bütün seslerini en okunuşlu ve en kullanışlı şekillerde yazılmalarına

yeterli olmalarını sağlamaktadır.

İkinci yanlış söylem şudur:

“Bilimsel olarak bir dil için bir alfabe düzenleniyorsa, her bir ses par-

çasına bir işaret verilmesi kuralı uygulanması gerekir.”

Bu söylem de doğru değildir. Avrupa’nın İngilizce, Fransızca ve Almanca

dillerinin yazılarını incelediğimizde, bunlarda birden fazla harf ile yazılan

(gösterilen) ünsüz sesler ve diftonglar olduğunu, bu yazılışların, yazıların

akıcı olarak “okunuşlu ve kullanışlı” olmalarını engellemediği görüyoruz.

O halde yukarıda belirtilen iki yanlış söylem, Adıge Toplumu’nu yanıltma

amacı taşımaktadır. “Adıgece’in yazı sistemi” sorunu, bu söylemlerde ileri

sürülen nedenlerden kaynaklanmamaktadır! Konuyu ayrıntılarına bakarak

incelediğimizde, net olarak gördüklerimiz şunlardır:

Adıge Dilbilimcileri, yüz yıldan daha çok bir zaman içerisinde birbirlerini

müteakiben ortaklaşa çalışarak (anonim olarak), Avrupa normlarına ve

Adıgece’nin bütün özelliklerine uygun olarak Adıgece’nin yazılarını “en

okunuşlu ve en kullanışlı” duruma getiren ve Adıgece’nin güzelliklerini

“en net” olarak gösterebilen, Adıgece’nin alternatifsiz ve milli yazı siste-

mi olan “Adıge Yazısı”nı (“Adighe Txik’er”i) ortaya koymuşlardır. Bu al-

ternatifsiz milli yazı systemimize baktığımızda, 26 latin harfi ile tire ( - )

ve apostrof ( ‘ ) işaretlerinin; Adıgece’nin tüm seslerini, kelimelerini ve

dolayısı ile onun yazılarını “en okunuşlu ve en kullanışlı” duruma getire-

bildiklerini ve Adıgece’nin güzelliklerini “en net” olarak gösterebildikleri-

ni görüyoruz. O halde Latin Yazısı’nda, Adıge Dili için harflerinin az ve

yetersiz oluşu sorunu yoktur. Yukarıdaki söylemler yanlış ve yanıltıcıdır.

Sorun; latin harflerin sayısının az ve yetersiz olmasından kaynaklanma-

maktadır. Sorun; Adıgece’nin alternatifsiz milli yazı sistemi olan “Adıge

Yazısı”nın (“Adighe Txik’er”in) günümüze kadar ortaya konulamamış ol-

masından ve günümüzde ortaya konulmuş olan bu alternatifsiz milli yazı

sistemimizin yabancıların hizmetçileri olan bazı insanlarımız tarafından

perdelenerek Adıgelere hiç gösterilmemeye ve onların gözlerinden kaçı-

rılmaya çalışılmasından, Adıgece’ye hiç uygun gelmeyen Slav Yazısı’nın

diyasporadaki Adıgeler’e “Adıgece’ye uygun yazı” olarak gösterilmeye

ve ısrarla Adıgeler’e dayatılmaya çalışılmasından, Adıgeler’in yanıltıla-

rak kandırılmaya, oyalanarak zamanlarının çalınmaya çalışılmasından,

kanmayanların ise aba altından sopa gösterilerek, tehdit edilerek korku-

tulmaya çalışılmasından, Adıgece’nin öğretim ve kullanım yerleri ile za-

manlarının daraltılarak Adıgece’nin boğulmaya çalışılmasından kaynak-

lanmaktadır!..

Adıgece’yi, Kafkasya’daki Türk Lehçelerini ve diğer müslüman halkların

tüm dillerini koruyarak ve geliştirerek yaşatmazsak, “Müslüman Halklar”

oluşumuzu hiçbir şekilde koruyamayız! O insanlarımızı kendi başlarına

yalnız bırakmamızın vebalinin çok büyük olduğunu, hiçbir zaman unut-

mamamız gerekmektedir!..

Sorunun çözümüne ancak toplumca şu yol izlenerek ulaşılabilir:

Evlerimizde ve özel öğretim yerlerimizde, çocuklarımıza ve gençlerimi-

ze, “Adıge Yazısı (Adighe Txik’er)” ile Adıgece ve Adıge Kültürü yeterli

seviyelerde okutulup öğretilmelidir. Ayrıca gençlerin özel mekânlarında

onların Adıgece sohpet etmeleri, kültürel çalışmalar yapmaları sağlan-

malıdır. Orta ile ileri yaşlılar ise, kendi çalışma mekânlarında birbirleri

ile koordineli olarak Adıgece ve Adıge Kültürü üzerinde planlı ve sistem-

li çalışmalar yapmalıdırlar. Söylemleri azaltarak toplumca bu çalışmaları

yaparsak, Adıgece’nin ve Adıge Kültürü’nün geliştirilerek yaşatılmaları

sağlanabilir!.. Başka bir ifade ile söylersek; hem atavatanda ve hem de

diyasporada toplumca Planlı Kültürel Çalışma Seferberliği başlatmamız

gerekmektedir!.. Bütün kültürel sorunlarımızın çözümlerinin bunlardan

başka hiçbir yolu ve çaresi yoktur!.. 24.10.2018 Yılmaz Özcan