Prizrenli yaşlılar “Trosk Ot” ne demektir bilirler. Bilim dünyasına “Trosk Ot” ile ilgili bir müjde de verelim. Prizren Türk Ağzı birçok kelimedeki yuvarlak, ince, dar ünlüleri (sesleri), yuvarlak, kalın, geniş ünlü (ses) haline getirir.

Tanımı: “Kelimedeki geniş - yuvarlak ünlünün, kelimeye eklenen eklerdeki dar – yuvarlak ünlüleri kendine benzetmesiyle vuku bulur”.

Örnekler: borcom < borcum, boşlok < boşluk, bozol < bozul, doldordom << doldurdum, kodok < koyduk, kordok << koyardık, kondordok << kondurduk, lokom < lokum, odon < odun, o + dor < o + dur, oglom < oğlum, oj boldom << hoş buldum, oroç < oruç, otoror << oturur, ottoz << otuz, tomon << tohumun, yolon < yolun, yokoş < yokuş, yorolorson << yorulursun, zorlok < zorluk, gibi çok örnekler vardır.

Prof. Dr. Kazım Mirşan hocamızın ömrünü adadığı “Etrüskler” ile ilgili bilimsel çalışmalarını pek çok yerde bulabilirsiniz. Bu çalışmaların çoğunu “Google Amca” denilen internet araştırma sayfasından da ulaşabilir, okuyabilirsiniz. Dilbilgisinin, Ses Olayları bölümünden “Etrüsk” kelimesinin formülünü hep birlikte görelim.

“Etrüsk < Trüsk < Trusk < Trosk” yani “Türk”

Prizren’de yaşlılarımız taşta biten otlara “Trosk Ot” derler. Yaşlılarımızın deyimiyle “bu “Trosk Ot” taşın içinden çıkar. Türkler de böyledir. Hiç yokmuş, kaybolmuşlar gibi görür, sanırsın. Bir anda “Trosk Ot” gibi taş üzerinde çıkarlar”. “Trosk Ot’un yani Türk’ün” kökünü kazımak isteyenlere; onlara en az bir cümle ile tarafını belli etmeyip karşı çıkamayanlara; “beni bağlamaz, benim alanım değil” diyenlere; Türk’ün varlığından, dilinden, siyasetinden, partisinden, derneğinden, Türk’ün adına, devletinin sırtından para kazanıp hükümetin “Bakan’ı” gibi, milletin veya Devletin kara gününde 15 Temmuz’daki gibi hep geç kalanlara, ortalıkta bulunmayanlara; tarihten bugüne kadar AB’nin tüm imparatorluklarının hiçe saydığı modern – yalaka – esirlerinden başka bir şey olmayanlara, olamayanlara birkaç soru sormanın zamanı geldi, çattı. Kökünü kazımak istediğiniz “adı Trosk verilen Ot’un” kökü taş mıdır? Peki “taşın kökü” nerdedir?! Taş her yerde var ise Türk de her yerde var demektir. Her halde kazımak için kökünü bulamayanlar, Doğu Türkistan’da her geçen gün devam eden işkence, katliamı yapan Çin’i; Stalin’in yıllarca katlettiği Kırım, Tatar, Kırgız, Kazak, Azeri, Özbek, Başkurt, Türkmen kardeşlerimizi; Irak Türkmenlerini katledenleri, Kıbrıs ve Balkan Türklerinin yaşadığı katliamları, acıları, sabırla ve sebatla iradesine sahip olmuş vaziyette milletimizin ve devletimizin unutmadığını, her şeyi yazıp bir kenarda beklettiğini, zamanını, zeminini, mekanını, gününü, dakikasını beklediğini, öğrenmelidirler! Dünyanın her yerinde en çok şehit veren ve “Düşman ölürse, öldürürse hizmet eder” anlayışı Türk’ün ruhunda vardır. Türk’ün Devlet geleneklerinde, Devlet adabıyla, edebiyle yazar, Liderler okurlar, konuşurlar. Sahipsiz memleketlerde ortaya çıkıp Trump’etacılar gibi boş gürültülü üflemezler! Kök kazımak kolaysa buyrun kazımaya başlayın! Otlar ve taşlar Türk’ün adını taşıdığına göre, oturduğunuz, yaslandığınız her yerde Gök (Kök) girer, Kızıl çıkar; Türk girer, İslam çıkar! Her zaman kullandıkları “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar” cümlesine böylece gerek kalmazken “nerde taş ve ot var Türk’ün ismi de, cismi de ordadır”.



Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en son seçim zaferinden sonra hükümet kabinesini açıklamadan önce dünyanın birçok ülkesinden davet ettiği misafirlerine hitap eden konuşmasından bir cümleyi de kök kazımak isteyenlere hatırlatmak yerinde olur. “...2220 yılı aşkın Devlet geleneğimiz vardır...”

Kök kazımak isteyenler dile geldikçe, Türk’ü titretip kendine getiriyor! Maşallah.

Kök (Gök) bakidir, diğerleri fanidir! Maalesef taşlarla otlar her yerde vardır, yaratmış Yaradan!

Herkes rahat olsun...