BASIN BÜLTENİ Akıncı: "Çözüm hedefine varılamamışsa sorumlusu biz değiliz” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: "Çözüm hedefine varılamamışsa sorumlusu biz değiliz”
Tarih: 23.07.2018 > Kaç kez okundu? 1069

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, çözüm iradesini defalarca kanıtlayan, dostane ilişkilerin savunucusu olan Kıbrıslı Türklerin nabzının her zaman barıştan, çözümden, işbirliğinden yana attığını kaydederek, “Çözüm hedefine varılamamışsa sorumlusu biz değiliz” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük bulvarında düzenlenen törende konuştu.

Kıbrıs’ın kaderini değiştiren tarihi gününün üzerinden 44 yıl geçtiğini kaydeden Akıncı, o gün doğan çocukların bugün 44 yaşına bastığını söyledi.

Devlet Planlama Örgütü verilerine işaret eden, 0-44 yaş kuşağının toplumun yüzde 62’sini oluşturduğunu belirten , “O gün hayatta olmayanlara 20 Temmuz’un ne anlama geldiğini anlatmak, yaşı büyük olanlara da o günü anımsatmak görevimizdir” diyen Akıncı şunları kaydetti.

“20 Temmuz 1974 günü yer alan askeri müdahale durup dururken meydana gelmiş değildir. Rum tarafı Kıbrıs’ın yakın tarihini hep 20 Temmuz 1974’ten itibaren yazmak istese de gerçek durum böyle değildir. Bu tarihin bir de 5 gün öncesi vardır. 15 Temmuz günü Yunanistan’daki Faşist Albaylar Cuntası Kıbrıs’ta yapmış olduğu darbe ile Makarios’u devirmiş, yerine de Kıbrıslı Rum faşist Nicos Samson’u getirmişti. Kıbrıs Rum Televizyonu Yunan milli marşı eşliğinde Enosis’e gidilmekte olduğunun müjdesini vermekteydi. Eğer Türkiye gecikmeden bu adımı atmasaydı, darbe kökleşecek ve kısa süre sonra dünyada da kabul görmeye başlayacaktı. 20 Temmuz’da gerçekleşen askeri harekat adanın Yunanistan’a bağlanmasını engellediği gibi, Rum toplumunun kendi seçtiği liderlerin yeniden görevlerine dönmesine ve Yunanistan’da da cuntanın devrilmesine, sivil yöneticilerin işbaşına gelmesine vesile olmuştur.”

“Kuşkusuz o günden bu yana geçen 44 yılda Kıbrıs’ta tüm tarafların rızasıyla adil bir çözüme ulaşmak en iyisi olurdu” şeklinde konuşan Akıncı, şunları söyledi:

“Ne var ki yıllar içerisinde ortaya çıkan fırsatlar cömertçe harcandı. Rum yönetiminde Dışişleri Bakanlığı yapmış ve eski Rum lider Kiprianu ile anlaşmazlığa düşerek istifa etmiş olan Sayın Rolandis çeşitli yazılarında Rum tarafının yanlış tutumu nedeniyle yitirilen fırsatların oldukça kabarık olan listesini yayınlamaktadır. Bunun ötesinde 2004 yılında Annan planı referandum aşamasına kadar gelmişken, çözümün nasıl engellendiğini bilmeyen yoktur. Kıbrıs Türk halkının yüzde 65 oranında plana verdiği destek Rum toplumunun yüzde 75 ret oyu ile karşılıksız kalmıştır.”

Bir yıl önce Crans Montana’daki konferansta yaşananları tekrarlamaya gerek olmadığını da kaydeden Cumhurbaşkanı, “Orada da çözümü hangi tarafın istediği, kimin destek, kimin köstek olduğu gerek BM gerekse diğer taraflarca görülmüştür. Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; bu gerçek görüldüğü, bilindiği halde konferans sonrasında Birleşmiş Milletler raporuna yansıtılmaması, Rum tarafı ile Kıbrıs Türk tarafının sonuçtan aynı derecede sorumlu gösterilmesi tam bir haksızlık oluşturmuştur” dedi.





Akıncı, Lute ile bugün görüşüyor



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs sorunu için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute ile bugün görüşüyor.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Lute’u saat 15.30’da kabul edecek. Lute, Rum Yönetimi Başkanı NikosAnastasiadis ile de bugün görüşecek.

Kıbrıs ziyaretinin ardından Ankara, Atina ve Londra’yı ziyaret edecek olan Lute’un doğrudan BM Genel Sekreterini bilgilendirmesi bekleniyor.





Oktay: “Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün çözümsüzlüğün mağduru olmasına göz yummayacak”



TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye’nin, Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru haline gelmesine hiçbir şekilde göz yummayacağını; Kıbrıslı Türklerin bir Kıbrıs Rum devletinde azınlık haline getirilmesine asla izin verilmeyeceğini belirtti.

Fuat Oktay, Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğüne kavuşmasını sağlayan 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 44’üncü yıl dönümünde bulunmaktan onur duyduğunu söyledi. Oktay, Kıbrıs’ın ortak sahibi olan Kıbrıslı Türk kardeşlerinin sevincini, coşkusunu ve gururunu gönülden paylaştıklarını belirtti.

Fuat Oktay, Kıbrıs için olduğu kadar tüm Türk milleti için de tarihi bir dönüm noktası olan Barış Harekâtı’nın, Kıbrıs Türkü’nün hür yaşama ve adanın eşit sahibi olarak varlığını sürdürme hakkı için verilen mücadelenin en şerefli günü olduğunu kaydetti.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 44 yıl önce, uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan haklarını kullandığına işaret eden Oktay, Kıbrıs Türkü’nü yok etmeye, tarih sahnesinden silmeye yönelik teşebbüsün başarısız kılındığını belirtti.

Oktay, şöyle devam etti:

“Garantör Türkiye, şartlar ne olursa olsun daima Kıbrıs Türkü’nün yanında olacağını o gün tüm dünyaya göstermiştir. Barış Harekâtı bölgemizde barış ve istikrarın güçlenmesine de katkıda bulunmuştur. Kıbrıs Türkü, Barış Harekatı’ndan güç alarak, hukuk ve eşitlik mücadelesini güven içinde sürdürme imkanı bulmuştur. Bu mücadelesini kararlılık ve inançla bugünlere taşıyarak, sadece toplumsal varlığını korumakla kalmamış, kendi kurumlarını oluşturmasını bilmiştir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün; Hükümetiyle, Meclisiyle, tüm kurum ve kuruluşlarıyla çağdaş bir devlet olarak bölgesinde barış ve istikrara önemli katkı sağlayacak konumdadır. Kıbrıs, birikimi ve donanımıyla bizim için de iftihar kaynağı haline gelmiştir. Kıbrıs Türk halkı bu başarıya, birlik ve beraberlik içinde, değerlerine sahip çıkarak gelmiştir. Gönül birliğimizi ve milli davaya olan inancımızı muhafaza ettiğimiz sürece aşamayacağımız engel yoktur. Bu vesileyle, bu mücadelenin önderleri olan merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı da rahmetle ve minnetle anıyorum”

TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kıbrıslı Rumların 1960 yılında tesis edilen ortaklık devletini, sadece üç yıl sonra gasp etmeleriyle ortaya çıkan Kıbrıs meselesini, çözüme kavuşturmak için, yarım asırdır farklı müzakere süreçlerinden geçildiğine işaret etti.

Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin, her defasında adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün tesisi için iyi niyet ve samimiyetle çabaladığını kaydeden Oktay, “Türk tarafı, her zaman ortaya koyduğu çözüm iradesini 2004 yılında BM Kapsamlı Çözüm Planı referandumunda, uluslararası kamuoyunun gözleri önüne sermiştir. 2008 yılında başlayan, ve geçtiğimiz Temmuz ayında Kıbrıs Konferansı’nın sonuçsuz kalarak kapanmasıyla sona eren, son müzakere sürecinde de, yapıcı tutum sergileyen yine Türk tarafı olmuştur” dedi.

Oktay, “Anavatan ve garantör Türkiye Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz’de istikrarın güçlenmesine katkı sağlayacak bir çözüme yönelik çabalarını, kararlılık ve iyi niyetle sürdürecektir. Bu yolda, ülkü birliği yaptığımız Kıbrıslı Türk kardeşlerimizle birlikte hareket edecek, geçmişte olduğu gibi gelecekte de şartlar ne olursa olsun Kıbrıs Türkü’nün yanında olacağız.

Sizlerin, yaşam kalitesini daha da üst düzeye çıkaracak irade ve kudrete sahip olduğunuzu hepimiz biliyoruz. Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı haksız tecridin siyasi, hukuki, ahlaki ve insani hiçbir açıdan izahı yoktur. Uluslararası toplum bu uygulamalara daha fazla vakit kaybetmeden son vermelidir”





Akıncı, Oktay’ı kabul etti



Cumhurbaşkanı Akıncı, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları için KKTC'ye gelen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve beraberindeki heyeti kabul ederek görüştü. Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu’nun da hazır bulunduğu kabulde TC Lefkoşa Büyükelçisi de yer aldı.

“Bizim için böylesi günler muhasebe günleri de oluyor. Yıllar çabucak geçiyor. 44 yıl oldu. Barış Harekatı’ndan sonra kuşaklar bugün toplumun yüzde 62’sini oluşturur noktasına geldi. Dolayısıyla o günlerin ne olduğunu onlara anlatmak, eskilerin de hafızasını tazelemek iyi oluyor” diyen Akıncı, şöyle devam etti:

“Biz savaşların yeniden yaşanmasını hiçbir zaman arzu etmeyiz. Önceki gün yanı başımızda denizde yeniden hayatlarını kaybedenler oldu. Yine insanların imdadına Türkiye ile birlikte ulaşmaya çalıştık. Türkiye 3 milyondan fazla insana kucak açtı. Bu çok insani bir görevdir. Temennimiz bu kargaşanın, savaşın bitmesi, bölgemizin istikrar bölgesi haline gelmesidir”

Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasında ayrıca TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yolladığı kutlama mesajından alıntı yaparak, “O da Doğu Akdeniz’in bir barış ve istikrar bölgesi olmasını temenni ediyor. Kıbrıs’ta bulunabilecek çözümün bu istikrara yapacağı katkının altını çiziyor” dedi.

Bunu başarabilmek için fazlasıyla gayret gösteren Türk tarafının yanında diğer tarafın da katkısına ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Akıncı, yeni bir bakış açısıyla olaya bakmaları gerektiğini belirtti.

Akıncı, gelinen noktada özellikle 3. tarafların tavrının da son derece önemli olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:

“Bir tarafı adanın tek yasal sahibi görüp, diğer tarafı sürekli izole eden, dışlayan anlayış devam edecekse, bu bir tek şeye yarayacak: Mevcut durumun sürüp gitmesine. Ama TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dile getirdiği gibi, Kıbrıs Türk halkını çözümsüzlüğün mağduru olmaması için elbirliğiyle var gücümüzle çalışacağız. Hem dünyayla ilişkiler bağlamında, hem de refah ve kalkınma açısından yaptığımızın daha da fazlasını yapmak bağlamında sizler ve bizim yapacaklarımız son derece önemli.”

Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasının sonunda, Türkiye’de başlayan yeni dönemin ilk Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Oktay’a üstün başarılar diledi.

TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da konuşmasında, 1974’teki darbe girişiminin ardından zorunlu hale gelen Barış Harekatı sayesinde oluşan barış ortamının birçok badirelerden geçtiğini belirtti.

Oktay, adanın her iki yanında yaşayan 2 toplumun barış içinde yaşaması için çözüme ulaşma girişimleri devam ederken KKTC’nin kurulduğunu ancak çözüm yönündeki çabaların başarılı olamadığını kaydetti.

Kıbrıs Türk halkıyla birlikte Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini belirten Oktay, “Türkiye sadece adadaki Türk kardeşlerimizi yanında olmakla kalmayıp, uluslararası alanda da çözümün bulunması için her türlü gayreti sarf etmesine rağmen bugün kadar bir çözüme ulaşılamamıştır. En son Kıbrıs Konferansı başarısızlıkla sonuçlanmıştır” dedi.

Müzakerelerle ilgili yeni girişimlere de değinen Oktay, Anavatan Türkiye’nin 2 tarafın da eşitliğini sağlayacak çözümü desteklemeye devam ettiğimi belirtti. Oktay, Türkiye’nin Kıbrıs’ın ekonomik ve mali yönden gelişmesi için dün olduğu gibi gelecekte de üstüne düşeni yapmaya devam edeceğini kaydetti.

Fuat Oktay, şöyle devam etti:

“Kıbrıs’ın kendi içindeki kalkınması Kuzey Kıbrıs’ın gelişmesi, Kıbrıs Türkü’nün Anavatan'daki Türk halkının birlik ve beraberlik içerisinde olmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Biz ne kadar birlik ve beraberlik içinde olursak, ekonomik kalkınma boyutunda çok daha hızlı yol alır ve uluslararası boyuttaki çözüm arayışları da çok daha hızlı sonlanır”



Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 44. yıl dönümünü kutladı



Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs'ta çözüm hedefine ulaşılmasının, Doğu Akdeniz'in güvenlik, istikrar ve iş birliği sahasına dönüşmesine büyük katkı sağlayacağını belirtti.

Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya mesaj gönderdi.

Erdoğan, Kıbrıs adasının eşit ve ortak sahibi olan Kıbrıs Türk'ünün hukukuna, hürriyetine ve nihai olarak mevcudiyetine kasteden teşebbüsü tarihe gömen Barış Harekatı'nın 44. yıl dönümü dolayısıyla Akıncı'yı ve tüm Kıbrıs Türk halkını kutladı.

Başkan Erdoğan, Kıbrıs Türk'ünün, adada barışa ve çözüme olan bağlılığını tarih boyunca her vesileyle kanıtladığını, maruz bırakıldığı haksız ve gayrimeşru kısıtlamalara rağmen her türlü badirenin üstesinden gelebilecek iradeye sahip olduğunu müteaddit defalar ortaya koyduğunu ifade etti.

Erdoğan, Kıbrıs meselesinin adil ve sürdürülebilir kapsamlı bir çözüme ulaştırılabilmesi için son yarım asırdır el birliğiyle çabaladıklarına dikkati çekerek, "Ancak Kıbrıs Türk halkı ve anavatan Türkiye bu doğrultuda üzerine düşeni hakkıyla yerine getirmiş olsa da maalesef Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde yeni bir ortaklık kurmaya ısrarla yanaşmayan Kıbrıs Rum tarafının tutumu nedeniyle on yıllardır yürütülen müzakere süreçlerinin hiçbirinden istenilen sonuç alınamamıştır. Bunun son örneğine, geçtiğimiz yıl Kıbrıs Konferansı'nda anlaşma elde edilememesiyle şahit olduk." değerlendirmesinde bulundu.

Kıbrıs'ta çözüm hedefine ulaşılmasının, Doğu Akdeniz'in güvenlik, istikrar ve iş birliği sahasına dönüşmesine şüphesiz büyük katkı sağlayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu da başta adadaki iki taraf olmak üzere, ilgili tüm taraflar ve genel olarak uluslararası toplumun ve dünya barışının menfaatine olacaktır ancak tabiatıyla anavatan ve garantör Türkiye, çözüm ve uzlaşı yönündeki güçlü iradesini defaatle ispat etmiş bulunan Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru olmasına da izin vermeyecektir.

Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman Kıbrıslı Türk kardeşlerinin yanında olmaya devam edecek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yürüyeceği yolda desteklemeyi, gerek Kıbrıs adasında gerek Doğu Akdeniz'de barış, özgürlük ve istikrar ortamının teminatı olmayı sürdürecektir."





Oktay: “Her şartta Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyacağız"



TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, her şartta Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyacaklarını belirterek, "Uluslararası arenada da hiçbir oldubittiye de müsaade etmeyeceğiz." dedi.

TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki temaslarının ardından Ercan Havalimanı'nda basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Barış ve Özgürlük Bayramı olarak kutlanan Kıbrıs Barış Harekatı’nın 44. yıl dönümünün Kıbrıs için Kıbrıs Türkleri ve Türkiye için son derece özel bir gün olduğunu ifade eden Oktay, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı temsilen bir heyetin KKTC’de temaslarda bulunduğunu kaydetti.

Oktay, önceki dönemlerde Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakan olarak görev yapan AK Parti'nin Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş ve Erzurum Milletvekili Recep Akdağ ile KKTC'de bir dizi temaslar gerçekleştirdiklerini belirterek, ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iyi dilek ve selamlarını Kıbrıs Türk halkı ile paylaştığını dile getirdi.

Oktay, "Her halükarda ve her şartta Kıbrıs halkının yanında olduğumuzu özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajı olarak iletmiş olduk. Böyle özel bir günde KKTC’de bulunmak benim için de özel. Hem bu güzel günün ruhunu birlikte yaşıyor olmak aynı zamanda da buradaki heyecanı da yaşıyor olmak ayrı bir güzellikti." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, ilk yurt dışı ziyaretini KKTC’ye yaptığını dile getirerek, "Şu mesajı sadece Kıbrıs Türk halkına değil bütün dünyaya vermek istiyoruz. Kıbrıs Türk halkı zaten bunu biliyor. Ne olursa olsun biriz, beraberiz. Her şartta Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyor olacağız. Uluslararası arenada da hiçbir oldubittiye de müsade etmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bunun sadece siyasi alanda değil ekonomik alandaki faaliyetler için de geçerli olduğuna dikkati çeken Oktay, buna bölgedeki hidrokarbon kaynaklarının aranması faaliyetlerinin de dahil olduğunu söyledi.

Oktay, 1974 öncesi Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs'ta kanlı dönemin, zulüm gören dönemin sona erdiğini belirterek, "Devletini kuran Kıbrıs Türk halkı kendi kurumlarını da oluşturmaya başlamıştır. Türkiye, bütün bu süreçte Kıbrıs Türk halkı ile beraber olmuş, KKTC yönetimi ve halkı ile çalışmıştır." diye konuştu.

Türkiye'nin Kıbrıs'ta bir çözüme ulaşma anlamında ilk günden itibaren son derece kararlı hareket ettiğine işaret eden Oktay, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye’nin bu konuda nasıl bir duruş sergilediğini 2004’teki Annan Planı’na kadar hatırlanabilir ama ne yazık ki Rum tarafının oyunlarıyla farklı şekillerde farklı sebeplerde akamete uğramıştır. Son Kıbrıs konferansında da aynı şeyi bir kez daha yaşamış olduk. Dolayısıyla yeni sürece ilişkin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Tufan Erhürman ve Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay ile görüşmeler oldu. Hem mevcut içinde bulunduğumuz durumun durum değerlendirmesini yaptık hem de bu yeni döneme ilişkin nasıl bir iş birliği olabileceği ile alakalı da değerlendirme fırsatımız oldu. Son derece faydalıydı."

Kıbrıs Rum tarafının Akdeniz'de tek yanlı sorunlu alanlarda doğalgaz arama faaliyetleri yaptığına işaret eden Oktay, "Kıbrıs Türk halkının hakkının da gasp edilmeye çalışıldığı bir ortam. Biz Türkiye olarak bunun oldubittiye getirilmesine asla müsaade etmeyeceğiz." dedi.





Erhürman: “Sosyal ve ekonomik kalkınma hamlelerinden asla vazgeçilmeyecek”



Başbakan Tufan Erhürman, Kıbrıs Türkü’nün hak ettiği uluslararası alanda temsil edilme olanaklarına sahip olması gerektiğini söyleyerek, sosyal ve ekonomik kalkınma hamlesi ile uluslararası alanda görünür olma çabasından asla vazgeçilmeyeceğini vurguladı.

Başbakan Erhürman, geçtiğimiz Cuma günü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile TBMM Başkan Vekili Levent Gök ve beraberlerindeki heyetleri kabul etti.

Başbakan Tufan Erhürman da Oktay ve Gök’ü kabulünde yaptığı konuşmada, her zaman olduğu gibi, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nda da Türkiye’nin Kıbrıs Türkü’nün yanında olduğunu göstermesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Erhürman, TC Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı Binali Yıldırım’a selamlarını ileterek, yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi ve kabinenin Türkiye’ye hayırlı olmasını temenni etti.

Başbakan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının geçmişten bu güne kadar çözüm için çok ciddi ve çok samimi çabalar ortaya koyduğunu, bunun uluslararası topluluk tarafından da artık çok iyi bilindiğini söyledi.

Erhürman şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk halkı çözüm için çok ciddi ve çok samimi çabalar gösterdi. Bu uluslararası topluluk tarafından artık çok iyi biliniyor. Ancak, uluslararası ilişkilerin çeşitli ihtiyaçları belli ki zaman zaman değişebiliyor ve görmezden gelmeler sonucunu doğurabiliyor. Genel olarak böyle bir dengeci yaklaşımla, sanki iki taraf aynı çabayı göstermiş, ya da iki taraf aynı derecede sorumluymuş gibi raporları hazırlamaya devam ediyorlar. Ama ben özellikle Crans Montana’da yaşananlar sonrasında artık Türk tarafının ne kadar ciddi ve samimi çaba gösterdiğini bildiklerini, gördüklerini kendi adıma biliyorum”

Bundan sonrası için Kıbrıs Türk halkının kararlı, samimi bir karşılık bulması halinde çözüm çabalarına aynı derecede samimiyetle karşılık vermeye devam edeceğini dile getiren Başbakan Erhürman, “Ama bu bizim kendi hayatımızı durdurmamız anlamına asla gelmeyecek” dedi.

Sosyal ve ekonomik kalkınma hamlelerinden asla vazgeçilemeyeceğini de vurgulayan Başbakan Erhürman, Türkiye’nin desteğiyle bu çalışmaların süreceğine vurgu yaptı.

Erhürman, Kıbrıs Türkü’nün hak ettiği uluslararası alanda temsil edilme olanaklarına sahip olması gerektiğini söyleyerek, sosyal ve ekonomik kalkınma hamlesiyle uluslararası alanda görünür olma çabasından asla vazgeçilemeyeceğini vurguladı.

Türkiye ile birlikte gerçekleştirilen projelere de değinen Erhürman, herkesin hayatına en fazla dokunan projenin su projesi olduğunu, bu projeye şimdi de elektrik projesinin eklendiğini kaydederek, bu ziyaretlerde tüm bu konuları da görüşme fırsatı yakaladıklarını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, kabulde yaptığı konuşmada, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nda Kıbrıs Türkü ile birlikte olmaktan duydukları mutluluğu dile getirerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iyi niyet, saygı ve selamlarını getirdiklerini söyledi.

Her şartta ve koşulda Kıbrıs Türk halkı ile birlikte olduklarını ve olacaklarını ifade eden Oktay, bugün Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile görüştüklerini dile getirdi ve görüşmede Kıbrıs konusu ve genel anlamda kapsamlı bir değerlendirme yaptıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Akıncı ile adadaki çözüm çabaları ve yapısal değişikliklerle alakalı Kıbrıs’ta neler yapılabileceği ile ilgili görüş alışverişi yaptıklarını belirten Oktay, Başbakan Erhürman ile de bu konuları değerlendirme fırsatı bulduklarını söyledi.



Özersay, Londra'da “Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Projesi'ni Anlattı



"Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Projesi”nin lansmanı Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay tarafından dün akşam Londra’da yapıldı.

Londra’da yaşayan Kıbrıs Türklerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlik yaklaşık 2,5 saat sürdü.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, proje detayları hakkında bilgi verdi, soruları yanıtladı.

Kudret Özersay, konuşmasına, “Bugüne kadar söylenenlerle yapılanları düşündüğümde, size kısa bir mesaj vererek sözlerime başlamak istiyorum; size karşı mahcubuz ve özür diliyoruz” sözleriyle başladı.

Bu kadar yıl, çok şeylerin söylendiğini, çok sözler verildiğini, ancak verilen sözlerin çok az kısmının tutulabildiğini dile getiren Özersay, şöyle devam etti:

“KKTC’de sıklıkla ‘azaldık, yok oluyoruz’ sözlerini duyduk. Bu sözler sürekli söylendi ancak bir türlü başlarını kaldırıp da yurt dışına bakamadılar. Aslında toplumun önemli bir bölümünün yurt dışında yaşadığını görmekte zorlandılar.”

Sözlerine “Hükümetimiz sizi görüyor ve sizi duymak istiyor. Sizi görmeye, dinlemeye duymaya açık bir hükümet olduğunu vurgulamak istiyorum” şeklinde devam eden Özersay, müzakereci olduğu zamanlarda da Londra’yı ziyaret ettiğini anımsattı. O dönemde de, konuşmalar yaparak, Kıbrıs müzakereleri konusunda Londra’da yaşayan Kıbrıslı Türkleri bilgilendirmeye çalıştığını anlatan Özersay, daha sonra siyasi parti başkanı olarak da benzeri konuşmalar yaptığını belirtti.

Bugün Başbakan Yardımcısı olarak hükümeti temsilen Londra’da bulunduğuna işaret eden Özersay, “Mesajımız net. Biz buraya gezmeye gelmedik, sizi önemsiyoruz” dedi.

Hükümet oluşturulurken, nüfus politikasının, vatandaşlık politikasının artık gözden geçirilmesi gerektiğinin net şekilde ortaya konduğunu anlatan Özersay, yurt dışında binlerce KKTC vatandaşı varken, kendi geleceğini KKTC’de görmeyen insanların değil, gerçekten geleceğini KKTC’de gören insanların ve yurt dışındaki vatandaşların daha ön plana çıkacağı bir nüfus politikasını şekillendirmeye başladıklarını belirtti.

Özersay bu bağlamda önümüzdeki dönemde vatandaşlık politikasını gözden geçirmeyi planladıklarını kaydetti.

Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin bir güç olduğunu bilerek göreve geldiklerini kaydeden Özersay “Bağlarımızı güçlendirirsek Kıbrıs Türk kimliğini korumamız daha bir mümkün olur” dedi.

Özersay, “Ama hepsinden önemlisi yurt dışındaki Kıbrıslı Türkler bizim kardeşimizdir dedik. Hükümet olarak ve bu nedenle böyle bir projeyi şekillendirme ihtiyacı hissettik” şeklinde konuştu.

Londra’ya daha önce yaptığı ziyarette yaptığı konuşmada, “Zaman zaman yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili olarak söylediği, ‘Uzaktan gazel okuyorlar onlar zaten uzaktadırlar ne bilirler dendiğinde çok üzülürüm ve karşı çıkarım. Çünkü sizlerin keyfinizden buraya gelmediğinizi, herkesin farklı nedenlerle yurt dışında yaşamak durumunda olduğunu ve vatan özlemi çektiğinizi uzun süre dışarıda yaşamış biri olarak çok iyi biliyorum’ sözlerini hatırlatan Özersay, hükümet kurulduğunda bu konudan bahsedildiğini anlattı.

Özersay, hem bütçe görüşmeleri sırasında Meclis’te bu konuda açık hükümet taahütleri verildiğini, hem de Başbakan’la birlikte hükümet kurulduktan kısa süre sonra Türkiye’ye yaptıkları resmi ziyarette yaptıkları görüşmede bu düşünce ve bu projeyi ortaya koyduklarını; net bir şekilde destek görecekleri sözünü aldıklarını anlattı.

Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Projesi’nin ne olduğunu anlatmadan önce ne olmadığını anlatmak gerektiğini kaydeden Özersay “Bu proje yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin sayısını tespit etme projesi değildir” dedi.

Projenin yurt dışında yaşayan tüm vatandaşları KKTC’ye döndürme projesi de olmadığını anlatan Özersay, projenin, dönme niyeti olan veya dönmeye karar veren vatandaşların bu dönüşünü kolaylaştırmayı içerdiğini belirtti.

Özersay, projenin amaçlarından birinin KKTC’de yaşayan Kıbrıslı Türklerle yurt dışında yaşayan vatandaşlarla bağları güçlendirmek olduğunu anlattı.

İkinci olarak yurt dışı ile KKTC arasındaki gidiş gelişlerin artırılmasını hedefleyen projenin diğer amaçları arasında KKTC’ye yapılan yatırımların artırılması; ülkeye dönüş yapmak isteyenlerin dönüşlerinin kolaylaştırılması ve Kıbrıs Türk kimliğinin yeni nesillere aktarılması ve kimliğe yönelik aidiyetin güçlü tutulması bulunduğunu aktardı.

Özersay, projenin içeriği hazırlanırken yurt dışında yaşayan vatandaşların beklentilerinin, önceliklerinin ve taleplerinin ne olduğunu tespit etmek üzere iki anket yapıldığına işaret etti.

Bu anketlerin sonuçları yanında sivil toplum örgütleriyle yapılan görüşmelerden yola çıkarak hazırlanan projeye “Biz yaptık. Oldu bitti” şeklinde bir yaklaşımları olmadığını kaydeden Özersay, yurt dışında yaşayan vatandaşlardan gelecek sorular ve taleplerin de değerlendirileceğini belirtti.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay daha sonra projeyle öngörülenleri madde madde açıkladı.

Özersay, projenin ilk maddesinin, kesin dönüş yapmaya karar verenlerle yurt dışında yaşayan ve KKTC’den taşınmaz mal alacak gençlere, mevcut durumda bir defaya mahsus olan tapu devir harcına ek muafiyeti sağlanması olduğunu aktardı.

Şu anda sosyal konut projesi yaparak gençlerin ülkeyi terk etmelerini önlemeyi ve kendi bölgelerine yerleşmelerini sağlamayı düşündüklerini söyleyen Özersay bu projeye yurt dışında yaşayan gençleri de dahil etmek istediklerini belirtti.

Kesin dönüş yapacaklara şahsi araçları ve mallarıyla ilgili gümrük, fon ve benzeri konularda muafiyet sağlanması konusunun da proje maddeleri arasında bulunduğunu anlatan Özersay, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin ülkede bulunan yatırım teşviklerinden öncelikli şekilde yararlandırılmasını da amaçladıklarını belirtti.

Özersay, İngiltere’de yaşayan ve KKTC’ye hiç gitmemiş belirli sayıda gencin, her yıl bir defaya mahsus olmak üzere, KKTC’ye gidebilmesi için uçak biletlerinin karşılanması yönünde bir yaklaşımları olduğunu kaydetti. Kudret Özersay İngiltere’deki gençlerle Kıbrıs’taki gençlerin kaynaşabilmesi, daha fazla vakit geçirebilmesi için her yıl Kıbrıs’ta düzenlenen gençlik kamplarına İngiltere’deki gençlerin de katılmasını sağlayacak bir adım atmanın da proje kapsamında olduğunu söyledi.

Kudret Özersay, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin KKTC’deki üniversitelerde eğitim görmelerini sağlamak için burs sağlanmasının da projeye dahil olduğunu anlattı.

Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin askerlikle ilgili yükümlülükleri konusunda belirli bir yol kat edildiğini ancak halen atılabilecek bir takım adımlar olduğunu dile getiren Özersay, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklere askerlik konusunda tanınan hakları sıraladı.

Yurt dışında yaşayan çok sayıda Kıbrıslı Türk’ün Asal Şube işlemleri konusunda sorun yaşadığını, zaman zaman havalimanından çıkamayan, bir gün daha bekleyip Asal Şube’ye gitmek durumunda olan kişiler olduğunu belirten Özersay, havalimanında işlem yapılabilecek bir Asal Şube ofisinin olmasının bile bu sorunları çözeceğini kaydetti.

Askerlikle ilgili yasalar konusunda bir bilgilendirme faaliyetine ihtiyaç duyulduğunu belirten Özersay, ara statüde kalan ya da belirli nedenlerle mağdur olan vatandaşlar konusunda gerekirse belirli sınırlar içerisinden af çıkarılmasının da gündeme gelmesi gerektiğini anlattı.

Ülkede, ihtilaflı olmayan, çok sayıda yarım kalan inşaat bulunduğuna işaret eden Özersay, hükümet olarak üzerinde çalıştıkları yasa değişikliğiyle bu inşaatların kamu yararı düşünülerek iktisap edilerek, makul şekilde tamamlayacak olanlara kiralamasının gündemde olduğunu dile getirdi. Özersay, bu kiralamalarda yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin öncelik hakkına sahip olmasının da proje kapsamındaki maddelerden olduğunu aktardı.

Bir süre önce güvenlik gerekçesiyle Ecan-İngiltere arasındaki uçuşlarda, Türkiye’de uçak değiştirerek güvenlik kontrolünden geçme uygulamasının başlatıldığını anımsatan Özersay, İngiliz yetkililerine göre bu durumun nedeninin Ercan’daki güvenlik zafiyeti olduğunu dile getirdi.

İngiltere’den gelen uçuşlarda da aynı uygulamanın olduğuna işaret ederek, Özersay, “Eğer bu mazeret değilse biliniz ki biz Ercan’ın güvenlik anlamında uluslararası standartlarda olması için gerekli girişimleri yapacağız. Dolayısıyla eğer güvenliğe dair bir sıkıntıdan bahsediyorlarsa o gerekçeyi ortadan kaldırmak bizim boynumuzun borcudur” dedi.

Özersay bu konuyla ilgili Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan ile iki kez konuştuklarını ve konunun üzerine gideceklerini belirtti.

Özersay, KKTC’deki vatandaşlarla yurt dışındaki Kıbrıslı Türklerin birbirlerinden daha fazla haberdar olabilmesi için örneğin devlet televizyonları ve devlet radyolarında yayınlanan haber kuşağında ve özel programlarla haftada birkaç kez, belki her gün, gerekirse tek bir haberle bile olsa Londra’daki Kıbrıslı Türkü’nün gündemine yer verilmesinin de proje kapsamında bulunduğunu dile getirdi.

Londra Temsilciği’nde KKTC vatandaşlarının yaptırabileceği işlem sayısının son dönemde arttığını dile getiren Özersay, taahhütlerinin burada bu işlemleri yapacak personel sayısını artırmak olduğunu dile getirdi.

Özersay işlem sürelerinin kısaltılmasının temel sorumlulukları olduğunu kaydetti.

Kudret Özersay ayrıca, Londra Temsilcisi Zehra Başaran’ın yakın zamanda görevini Oya Tuncalı’ya devredeceğini dile getirerek, Başaran’a verdiği hizmetler için teşekkür etti, Tuncalı’ya ise görevinde başarılar diledi.

Seçme hakkı konusuna da değinen Özersay, “Seçilme değil ama seçme hakkıyla ilgili olarak (çünkü seçilme hakkı Anayasa değişikliği içerir) belirli şartların yerine gelmesi durumunda kayıt yaptıran kişilerin önümüzdeki dönemde oy kullanma hakkına sahip olması gerektiğine inanıyorum ve o bağlamda daha önce verdiği sözün arkasındayım” dedi.

Bunu hükümet taahhüdü olarak söylemediğini çünkü bazı şeylerin hükümetin içerisinde bir karara dönüşmesi için bir olgunlaşma sürecine ihtiyacı olduğunu ve şu anda bu sürecin yaşandığını dile getiren Özersay, koalisyon hükümeti içerisinde bu yönde karara varılacağına inanç belirtti.

Bu adımlar konusunda önemli ilkeleri de sayan Özersay, bu haklardan yararlanabilmek için kişinin kayıt yaptırması gerektiğini ve bu yönde bir süreç başlatacaklarını kaydetti.

Her bir adımın farklı zaman ve süre alacağını söyleyen Özersay, “Bunlar farklı tarihlerde hayata geçebilir çünkü her birinin hayata geçmesi için farklı değişiklikler gerekir ama sözümüz sözdür” dedi.

Saydığı açılımların sadece İngiltere’de yaşayan KKTC vatandaşları için değil Avustralya ve başka ülkelerde yaşayan vatandaşlar için de geçerli olacağını vurgulayan Özersay, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin dönüşünü en fazla etkileyecek şeyin KKTC’de düzgün bir sağlık ve eğitim sistemi kurulması, bürokrasinin düzgün çalışması ve trafikte canların yitirilmemesi olduğuna işaret etti.

Özersay dile getirdiklerini hayata geçirememesi durumunda bir daha Londra’ya gelmeyeceğini söyleyerek, hükümet adına taahhüt altına girdiğini kaydetti.

Kudret Özersay konuşmasının sonunda Kelami Dedezade’ye rahmet diledi.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay, soruları yanıtında, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkler için KKTC’de bir bakanlık ya da birim kurulması talebi üzerine, bir konuda bakanlık kurulmasının sorunların ortadan kalkması anlamına gelmediğini söyledi.

Özersay, lansmanı yapılan projeyi takip edecek bir müdürlük kurulacağını ve hangi bakanlıkla ilgili bir konu olursa olsun, sorun yaşayan kişilerin bu müdürlüğe başvuru yapabileceğini belirtti.

Kudret Özersay, başka bir soruyu yanıtında, teknoparklarla ilgili yasanın yeniden ele alınarak, Meclis’e sevk edildiğini söyledi.

E-devlet konusunda atılan adımlar olduğunu, konuyla ilgili ihaleye çıkıldığını belirten Özersay, bu bağlamda araç kayıt ve sigortacılık alanlarının öncelikli şekilde ele alındığını dile getirdi.



Özersay: “Özgürlüğün bedelini çok ağır biçimde ödedik”



Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, özgürlüğün bir bedeli olduğuna işaret ederek Kıbrıslı Türklerin bu bedeli ağır bir şekilde ödediğine vurgu yaptı.

Özersay, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla her sene gerçekleştirilen şükran ziyareti kapsamında, geçtiğimiz Cuma günü Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçiliği’ne ziyaret gerçekleştirdi.

Özersay yaptığı konuşmada, özgürlüğün bir bedeli olduğun işaret ederek, “Kıbrıs Türk halkı olarak biz bu bedeli çok ağır bir biçimde ödedik ama bu bedeli öderken Türkiye Cumhuriyeti bizi hiç yalnız bırakmadı. Elini taşın altına koydu ve bu bedeli Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte ödedik” dedi.

Özgürlüğü elde edebilmek için cesarete de ihtiyaç olduğunu dile getiren Özersay “Biz Kıbrıs Türk halkı olarak 1963-74 arasında tam bir yokluk içerisinde, hiçbir enstrümana sahip değilken özgür olabilmek için cesur olduk” dedi.

Kıbrıs Türk halkı bu cesareti ortaya koyarken Türkiye Cumhuriyeti’nin de 1974’te cesaret gösterebileceğini kanıtladığını dile getiren Özersay, bunun sadece 1960 Garanti Anlaşması’ndan kaynaklanmadığını kaydederek, bu hakka sahip olup da bu cesareti gösterememiş olan garantör devletler olduğunu vurguladı.

“Özgürlüğün bedelini de ödedik cesareti de gösterdik birlikte” diyen Özersay, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1974’ün ertesinde de her konuda KKTC’nin yanında durduğunu kaydetti.

Özersay; “Bu vesileyle 44’üncü yılında Barış ve Özgürlük Bayramını kutluyorum. Ama bu bayramın olduğu günde acıyı da yaşamış insanlarımıza tekrardan başsağlığı diliyorum ve şehitlerimizi de saygıyla ve rahmetle anıyorum” dedi.

TC Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç ise 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın, “Ne mutlu Türküm” diyen herkes için mutlu bir gün ve bayram olduğunu ifade etti. Bilgiç, “Türkiye o gün dünyaya, Anavatanın Kıbrıs Türkü’nü sonsuzu kadar koruma azim ve kararlılığını bir kez daha duyurmuştur” dedi.

“Barış Harekâtı, Kıbrıs’ın tarihinde bir dönüm noktasıdır” diyen Bilgiç şöyle devam etti:

“Kurucusu ve ortağı olduğu devletten dışlanan Kıbrıs Türkü’nü hedef alan baskı, terör ve insanlık dışı sindirme hareketlerine son veren Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk halkını zulümden kurtararak özgürlük ve refaha kavuşturmuş, geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır.

20 Temmuz tarihi aynı zamanda, Kıbrıs Türk halkının barış ve güvenlik ideali doğrultusunda, eşit statüsü, hak ve hukukunun korunması ve kollanması yönünde gösterilen kararlılığın hatırlanması için bir vesiledir. 20 Temmuz 1974’te Girne kıyılarında yakılan meşale, Kıbrıs

Türk halkının yolunu aydınlatmış, geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır.

44 yıl önce, ‘Biz Ada’ya savaş için değil barış için gidiyoruz ve yalnız Kıbrıslı Türklere değil

Kıbrıslı Rumlara da barış getirmek istiyoruz’ diyerek harekat kararını alan, başta dönemin

Başbakanı Bülent Ecevit olmak üzere, bugün hayatta olmayan diğer tüm yetkilileri ve Kıbrıs şehitlerimizi rahmet ve saygı ile anıyorum.”

Eşitlik ve özgürlük mücadelesinin devam ettiği süreçte, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti’nin, Kıbrıs meselesinin adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için samimiyetle çaba sarf ettiğini, üzerine düşen her türlü fedakarlığı yaptığını anlatan Bilgiç, Özersay’ın, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmaya yönelik müzakerelerde yıllardır üstlendiği önemli rolun herkesin malumu olduğunu söyledi.

“Bu yöndeki özverili mesainiz her türlü takdirin üzerindedir” diyen Bilgiç, şöyle devam etti:

“Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulma çabalarının son turu da maalesef Crans Montana’da

Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle bir kez daha sonuçsuz kalmıştır. Üzülerek ifade etmek isterim ki, Rum tarafının yıllardır sergilediği bu uzlaşmaz siyasetinin bedeli halen Kıbrıs Türkü’ne ödettirilmektedir. Ada’da adil, kalıcı, sürdürülebilir barışı isteyen taraf da her zaman Kıbrıslı Türkler olmuştur. Çözüm isteyen ve bunun için uğraşan Kıbrıs

Türkü’nün izolasyonlara maruz kalmasının izahı mümkün değildir.

Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulma çabalarının neticesinin ne olacağından bağımsız olarak, Türkiye, 1974 yılında olduğu gibi Kıbrıslı Türk kardeşlerinin yanında olmaya ve daha müreffeh bir geleceğe yol alabilmesi için her türlü desteği vermeye devam edecektir.

Kıbrıs Türklerinin Birleşik Krallık’taki varlığı bize her zaman güç vermiştir. İyi eğitimli,

İngilizceye hakim, aydın ve seçkin Kıbrıslı Türkler, modadan müziğe, iş dünyasından sanata kadar birçok alanda sergiledikleri başarılarıyla KKTC’nin yanı sıra anavatan için de gurur kaynağı olmaktadır. Bu vesileyle sizlere Türk kimliğine, kültürüne ve anavatana bağlılığınız için teşekkür ediyorum.

Sözlerimi tamamlarken Kıbrıs Türkü’nün varlığı, hukuku ve hürriyeti için cesaretle savaşan ve bu uğurda gözlerini kırpmadan can vererek şehadet mertebesine ulaşan Mehmetçik ve

Mücahitlerimizi rahmetle, gazilerimizi, başta merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olmak üzere KKTC’nin bugünlere gelmesine katkıda bulunanları şükran ve saygıyla anıyorum.

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımız kutlu olsun.”

Londra Temsilcisi Büyükelçi Zehra Başaran da konuşmasında 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın Kıbrıs Türk halkının varoluşunda son derce önemli bir dönüm noktası olduğunu anlattı.

Başaran konuşmasında, Kıbrıs adasını Yunanistan’a ilhak etmek için 15 Temmuz 1974 günü yapılan Rum Yunan darbesi karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını kullanarak adanın bağımsızlığını ve insanların canlarını kurtarmak için gerçekleştirdiği Barış Harekatı ile Kıbrıslı Türklerin özgürlüklerine kavuştuğunu kaydetti.

1960 Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı olan Kıbrıs Türk halkının dışlanarak, 1963 yılında başlayan saldırılar baskı ve tehditlerle dar bir alan içerisine sıkıştırılarak çok zor ve karamsar koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini anlatan Başaran, 1964’te adaya BM Barış Gücü’nün gelmesi; 1968’de toplumlararası görüşmelerin başlamasına rağmen Kıbrıs Türk halkına karşı, insan haklarına aykırı baskı ve kısıtlamaların devam ettiğini anlattı.

Kıbrıs Türk halkının direnişini Türkiye Cumhuriyeti ve Anadolu halkının desteğiyle sürdürdüğünü dile getiren Başaran, Barış Harekatı’ndan bu yana geçen 44 yıl içerisinde Kıbrıs Türk halkının Türkiye’nin desteğiyle içinde bulunduğu izolasyon ve ambargolara rağmen çalışarak her alanda gelişmeler kaydettiğini vurguladı.

Kıbrıslı Türklerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Anadolu halkının sonsuz desteğinin ve KKTC ile TC arasındaki sarsılmaz güçlü bağların önemini çok iyi bildiğini kaydeden Başaran, Kıbrıslı Türklerin kalıcı bir çözüme ulaşılması için sürdürülen görüşmelere istek ve sabırla devam ettiğini anlattı.

Crans Montana’da yapılan Kıbrıs konferansının sonuç vermeden tamamlandığını anımsatan Başaran, Türkiye Cumhuriyeti ve Anadolu halkı ile atılacak adımların Kıbrıslı Türkleri şimdi bulundukları noktadan daha iyi bir yere götüreceğine inanç belirtti.

Başaran, “Tarihi bağlarımız da bulunan garantör ülke Birleşik Krallık’tan ise beklentimiz KKTC ve Kıbrıs Türk halkının izolasyonlar ve ambargolardan kurtulma çağrılarına yardım eli uzatmasıdır” ifadelerini kullandı.

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nı gerçekleştiren kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerini ve o güne kadar tüm gücüyle yok olmasın diye direnen mücahit halkı saygıyla selamlayan Başaran, TC devletine Anadolu halkına ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne şükranlarını sundu.

Başaran, “Derin bağlılık ve vefa duyguları içinde Barış Harekatı’nda savaşan gazileri saygıyla selamlar özgürlüğümüz uğruna can veren şehitleri anarım” sözleriyle konuşmasını bitirdi.

Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Kudret Özersay daha sonra heyetiyle birlikte, TC Büyükelçisi’nin, onuruna verdiği yemeğe katıldı.

TC Büyükelçiliği Rezidansında gerçekleşen yemeğin ardından Büyükelçi Bilgiç, Özersay’a Osmanlı Devleti döneminde Londra Elçiliği görevini yapmış Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa’nın elçilik binasında yer alan fotoğrafını ve rezidansta bulunan eski tarih kitaplarını tanıttı.





Özersay: “Kıbrıs'ta çözüm konusu uluslararası toplum için samimiyet testi"



Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs’ta artık yeni fikirlere ihtiyaç duyulduğunu ve kısır süreçlerden herkesin yorulduğunu belirterek, "Uluslararası toplumun Kıbrıs sorununun çözümü konusunda samimi olduğunu iddia edenler varsa bu samimiyeti test etmenin zamanıdır diye düşünüyorum." dedi.

Özersay, bulunduğu İngiltere'de, Anadolu Ajansının (AA) Londra ofisine ziyarette bulundu.

Burada, bakanlığının yurt dışında yerleşik Kıbrıslı Türklere ilişkin yürüttüğü çalışmalar, Kıbrıs konusu ve güncel gelişmelere dair değerlendirmelerde bulunan Özersay, önceki yıllarda Londra’ya yaptıkları ziyaretlerin genellikle Kıbrıs'taki sürecin geldiği nokta ile bundan sonrasına dair konuların ele alınması, İngiliz yetkililerle görüşülüp düşünce alışverişinde bulunulması şeklinde geliştiğini, bu haftaki ziyaretinin ise daha farklı olduğunu dile getirdi.

Bu ziyaretini daha farklı kılanın "Memleket seni çağırıyor" sloganıyla KKTC Dışişleri Bakanlığınca başlatılan "Yurtdışı Kıbrıslı Türkler Projesi" olduğunu ifaden eden Özersay, şunları kaydetti:

"Burada yaşayan binlerce Kıbrıslı Türk'ün, binlerce KKTC vatandaşının ülkeleriyle bağlarını güçlendirmek, KKTC'ye daha sık gidişlerini, her anlamda bağlarını daha yakın ve sıkı hale getirmeyi ve aynı zamanda ülkemize dönmeyi düşünen vatandaşlarımızın da bu dönüşünü kolaylaştıracak bazı adımları içeren projeyi kendileriyle paylaşmak, bu mesajları burada yaşayan vatandaşlara vermek için bu ziyareti gerçekleştiriyoruz."

Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkler için önceki yıllarda birtakım açıklamalarda bulunulduğuna ancak bunların hayata geçirilmediğine vurgu yapan Özersay, "Biz, ilk kez bir bakanlık düzeyinde, bunu ciddiyetle ele alan bir hükümet olduk diye düşünüyorum. Buraya yaptığımız bu ziyaret de bu konuya verdiğimiz önemi, ciddiyetimizi gösteriyor." diye konuştu.

Özersay, yurt dışında yaşayan binlerce Kıbrıslı Türk'ün sadece İngiltere'de değil aynı zamanda Avustralya'da, Türkiye'de yaşadıklarına dikkati çekerek, projeye verdikleri önemi şöyle dile getirdi:

"Neden binlerce diyorum çünkü bugüne kadar o kadar ilgisiz davranılmış ki elde veri dahi yok. Yani vatandaşlarımızın sayısını, hangi nesil olduklarını, kaçıncı kuşak olduklarını, mesleklerini, cinsiyetlerini, toplum içerisindeki konumlarını, siyaset içerisinde yer almalarını ve benzeri verileri dahi toplamamışlar bugüne kadar. Biz bunları da içerecek şekilde bir adım atıyoruz şimdi. Bunun bir sebebi var. Kıbrıs'ta bugüne kadar Kıbrıslı Türklerin sayısal olarak, nüfus olarak az olduğu ve Kıbrıs’ın geleceğinde daha fazla söz sahibi olmak için bir biçimde buna dair birşey yapılması gerektiği düşüncesi hep hakim olmuş.

Ama bunu nedense zaman zaman çok da gerçekçi olmayan, çok da doğal olmayan, hızlı biçimde vatandaşlık verme yoluna giderek telafi etme gibi bir yaklaşım ortaya koyulmuş. Biz hükümet olarak bunu doğru bulmuyoruz. Doğal olarak kendi geleceğini KKTC’de gören bireylerin KKTC vatandaşı olması tabii ki önemli ve olumlu bir şey ama bunu kontrolsüz biçimde, sosyolojik anlamda bazı rahatsızlıklara neden olacak şekilde yapmamak gerektiğini düşünen bir hükümetiz."

Londra temasları kapsamında yerleşik Kıbrıslı Türklerin yoğun ilgi gösterdiği bir toplantı gerçekleştirdiklerini söyleyen Özersay, bu ilgiyi görmekten memnuniyet duyduğunu belirtti.

Özersay, "Aslında başımızı kaldırıp dünyanın başka yerlerinde zaten var olan vatandaşlarımıza önce sahip çıkmamız gerektiğini düşünen bir hükümetiz. Yurtdışı Kıbrıslı Türkler Projesi de zaten bunun için gündeme gelmiş olan bir proje." ifadelerini kullandı.

Başkentteki temasları çerçevesinde ayrıca dünyanın önde gelen düşünce kuruluşlarından Chatham House'da da konuşma yaptığını hatırlatan Özersay, etkinlikte İngiltere Başbakanlığı ve Dışişleri Bakanlığından katılımcıların bulunmasının ve soru sorulmasının kendileri için önem arz ettiğini kaydetti.

Bakan Özersay, "Çünkü artık Kıbrıs’ta yeni fikirlere ihtiyaç var. Kıbrıs’ta aynı şeyleri söylemekten, aynı konuları konuşmaktan ve aynı konuları aynı eksek içerisinde aynı zeminde konuşup da bir sonuç alamamaktan, yani bu kısır tartışmadan, kısır süreçlerden herkes yorulmuş durumda. Şu anda içerisinde bulunduğumuz dönemde, uluslararası toplum açısından bir samimiyet testi ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Özersay, bunun neden bir "samimiyet testi" olduğunu ise şöyle anlattı:

"Kolay olan şey Kıbrıs Rum tarafını suçlamaktır. 'Kıbrıs Rum tarafı çözümü istemediği için çözüm olmuyor.' derseniz bu bir alt doğrudur ama doğrusunun esası değildir. Doğrunun esası, biz acaba Kıbrıslı Rumların yerine kendimizi koysak o şartlarda 'Biz çözümü ister miydik?' diye kendi kendimize sormak durumundayız. Şunu söylemeye çalışıyorum: Biz eğer bugün Kıbrıs'ın kuzeyinde KKTC olarak bütün adayı temsil eden bir devlet olarak kabul edilmiş olsaydık, biz eğer bugün Avrupa Birliği’nin (AB) içerisinde olsaydık ve Yunanistan AB’nin dışında, AB’ye girmeye çalışan bir ülke olsaydı ve Türkiye de AB’nin tam üyesi bir ülke olsaydı, bugün eğer doğal zenginlik, doğal kaynak Kıbrıs’ın kuzeyindeki sahillerde bulunmuş olsaydı ve biz çok sayıda uluslararası şirketle bu konuda anlaşmalar yapmış olsaydık ve bu kaynakları çıkarmanın eşliğinde olmuş olsaydık acaba kapsamlı bir çözüme 'tamam' deyip, yönetimi ve zenginliği Kıbrıslı Rumlarla paylaşır mıydık? Empati yapacak olursak eğer bu sorunun çözülmüyor olmasının aslında asıl sorumluluğunun bu şartları yaratan uluslararası toplum olduğunu, yani Kıbrıs Rum tarafını böyle bir comfortable (rahat) bir pozisyon içerisine sokan, bu şartları yaratanın uluslararası toplum olduğunu görürdük. Uluslararası toplumun, eğer Kıbrıs sorununun çözümü konusunda samimi olduğunu iddia edenler varsa bu samimiyeti test etmenin zamanıdır diye düşünüyorum."

Kudret Özersay, İsviçre’de Kıbrıs müzakerelerinin başarısızlığa uğrayıp çöktükten sonra Birlemiş Milletler (BM) Genel Sekreterinin taraflara "gidin ve düşünün" dediğini anımsatarak, "'Gidin, düşünün, bundan sonra ne yapacaksınız?' dedi. Bu aslında bir fırsat penceresidir." değerlendirmesinde bulundu.

Müzakerelerin başlangıcından bu yana 50 yıl geçtiğine dikkati çeken Özersay, "50 yıl boyunca böyle bir sorunun çözümüyle ilgili çok önemli bir yol alınamamış olmasının, tartışmaların hep teorik olarak kağıt üzerinde kalmış olmasının sebeplerinin sorgulanmaması halinde en az 50 sene daha bu süreçlerin uzayacağının herkes tarafından bilinmesi gerektiğinin" altını çizdi.

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 44. yıl dönümüne de değinen Özersay, "1974’ün öncesi Kıbrıs Türkü için karanlık günlerdir. Böyle bir harekatın yapılabilmiş olmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi aslında 1960 yılında yapılmış olan Garanti Antlaşması'dır." dedi.

Böylesine bir hukuki zeminin eksikliği halinde Türkiye'nin ya bu harekatı yapamayacağını ya da yaptığında uluslararası toplumdan alacağı tepkinin çok daha farklı olacağını vurgulayan Özersay, "O nedenle, bundan sonrasına ilişkin olarak da Kıbrıs Türkü açısından Garanti Antlaşması bir biçimde bir garanti sistemi, olmazsa olmazdır. Bu onun göstergesidir. 1974'ün kendisinden bahsederken sanki Kıbrıs'ta hiçbir şey yokken Türkiye böyle bir müdahale yapmış gibi davranılması doğru değildir. Onun çok kısa süre öncesinde Kıbrıs'ta bir darbe olmuştur, üstelik bir başka ülkenin, Yunanistan'ın Kıbrıs'ta yaptırdığı bir darbe vardır." şeklinde konuştu.

Özersay, harekatın yıl dönümünde tam da Londra'dayken, "İngiliz hükümetinin 1974'te uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemiş olduğunun" hatırlanması gerektiğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin böyle bir müdahaleye kalkışmadan önce İngiliz hükümetiyle istişare ettiklerini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Zaten anlaşma da bunu gerektiriyordu. Keşke İngiliz hükümeti o dönemde sorumluluğunu yerine getirseydi de o müdahalenin çok daha az bir zararla, hasarla yapılmasını mümkün kılsaydı. Kıbrıs’ta gerçekten sağlıklı bir durum ortaya çıkabilseydi çok daha farklı şekillerde ama bugün böyle bir müdahale yapılabildiği için Kıbrıs Türkü ortadan kalkma, varlığını tehdit eden tehlikeyle karşı karşıya kalma durumunu bertaraf edebilmiştir. Kendi güvenliğini sağlayabilmiş ve Kıbrıs’ın kuzeyinde kendine ait kurumlarından oluşan bir devlet yapılanmasını da ortaya çıkarabilmiştir. Bu, hem Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası yükümlülüklerine sadık kalmasıyla hem de Kıbrıs Türkü'ne verdiği önemle ilgilidir. Aynı zamanda bunu sağlayan 1963’ten 1974’e kadar 11 yıl boyunca Kıbrıs Türkü'nün de hiçbir şeyi olmadan orada direnmeyi başarabilmesidir. Önümüzdeki dönemde bütün bunlardan ders almamız gerekir."

Kendisi de dahil 1974'te en yakınlarını kaybeden bazı Kıbrıs Türkleri için 20 Temmuz'un aynı zamanda çok acı bir gün olduğunu dile getiren Özersay, şimdiye kadar hiçbir 20 Temmuz'u adanın dışında geçirmediğini ancak bu sefer görevi sebebiyle Londra'da bulunduğunu bildirdi.

Özersay, "Bu sebeple, o şartlarda kendilerini feda eden, kendi toplumları için feda eden, bugünlere gelmemizi sağlayan şehitleri de saygıyla anıyorum." dedi.



Yurt dışı Kıbrıslı Türkler projesi kapsamında hazırlanan “Biz/Us” fotoğraf sergisi Londra’da açıldı



Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Tanıtma Dairesi’nin “Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Projesi” kapsamında organize ettiği “Biz/Us” isimli fotoğraf sergisi, Londra’da, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay tarafından açıldı.

Yaklaşık 50 fotoğraftan oluşan ve Yunus Emre Enstitüsü’nde önceki akşam açılan sergi, yarına kadar ziyaret edilebilecek.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay açılışta yaptığı konuşmasında, “Daha önce de bir sanatsal etkinliğin açılışında söylediğim gibi söz konusu sanat olduğunda bence siyaset susmalı ve sadece yardımcı olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Tanıtma Dairesi Müdürü Fatma Demirel de konuşmasında sergiyi hazırlarken İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin KKTC’de özlemiş olabileceği mekanları, Kıbrıslı Türklerin evlerinde olan samimi ortamı, Kıbrıs Türk kültürünü ve değerlerini yansıtmayı amaçladıklarını kaydetti.

KKTC’de son yıllarda fotoğraf sanatının büyük aşamalar kaydettiğini anlatan Demirel, çok sayıda fotoğraf sanatçısının uluslararası dereceler almaya başladığına işaret etti.

Sergiyle KKTC’de faaliyet gösteren değişik fotoğraf derneklerine üye olan veya bağımsız şekilde çalışan fotoğrafçıların eserlerini İngiltere’ye taşıdıklarını kaydeden Demirel, fotoğraf sağlayan sanatçılara teşekkür etti.





Özersay, İngiltere temaslarını tamamlayarak KKTC'ye döndü



Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, İngiltere temaslarını tamamladı. Özersay ve beraberindeki heyet, bu sabaha karşı KKTC’ye döndü.

Özersay İngiltere’de bulunduğu sürede Chatham House’ta konuşma yaptı, Birleşik Krallık Parlamentosu Lordlar Kamarasında bir grup lordla bir araya geldi, Yurt Dışı Kıbrıslı Türkler Projesi’nin lansmanını gerçekleştirdi, “Biz/ Us” isimli serginin açılışını yaptı, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçiliği’ni ziyaret etti ve 20 Temmuz Resepsiyonuna katıldı.

Özersay İngiltere’de olduğu sürede ayrıca, Londra’da bulunan Kıbrıslı Türk sivil toplum örgütlerinden yetkili ve temsilcileriyle bir araya geldi, çeşitli yayın kuruluşlarına demeçler verdi, Londra Temsilciliği’ni ziyaret ederek Temsilcilik faaliyetleri hakkında bilgi aldı.



Özersay: “Her defasında daha bir uzaklaşıyoruz”



Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, 50 yıllık müzakere sürecinde her sonuçsuz kalan müzakerenin Kıbrıs’taki iki halkı birbirinden biraz daha uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramadığını ifade ederek,”Bu nedenle BM Genel Sekreteri’nin geçici olarak görevlendirdiği danışmanın ‘acaba ne yaparız da müzakereleri kaldığı yerden devam ettiririz’ gibi bir yaklaşımdan uzak durmasını dilerim” dedi.

Londra’dan dönüşte, BM yetkilisi Lute’un adaya ziyareti öncesinde TAK muhabirine açıklamada bulunan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay “Eğer uluslararası toplum kolay olanı seçip yine ‘müzakereler devam etsin, başımız ağrımasın’ derse aslında bir kez daha yeni başarısızlıkların tohumu atılmış olacak ve kabul etmek gerekir ki 50 yıllık müzakere sürecinde her sonuçsuz kalan müzakere Kıbrıs’taki iki halkı birbirinden biraz daha uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Bu nedenle BM Genel Sekreteri’nin geçici olarak görevlendirdiği danışmanın ‘acaba ne yaparız da müzakereleri kaldığı yerden devam ettiririz’ gibi bir yaklaşımdan uzak durmasını dilerim” ifadelerini kullandı.

Statükonun sağladığı göreceli istikrarın uluslararası aktörleri rehavete ittiğini, öte yandan statükonun devamı halinde Kıbrıs Türkü’nün askıda ve statü problemiyle baş başa bırakılmış olduğunu ifade eden Özersay, şunları kaydetti:

“Müzakere süreçlerine dair toplumsal güvensizlik öyle bir düzeye vardı ki günün sonunda olur da ortaya bir ürün çıkarsa buna da toplumların geniş kesimlerinin şüphe ile bakacağı düşüncesindeyim. Bu aşamada kritik soru şudur: uluslararası toplum cesaret gösterip 50 yıl boyunca neden bu müzakerelerin her defasında başarısızlıkla sonuçlandığı sorusunun cevabını bulmaya çalışacak mı yoksa statükonun devamı en azından başımızı ağrıtmaz mı diyecek? Statükonun sağladığı göreceli istikrar uluslararası aktörleri rehavete itiyor. Öte yandan statükonun devamı halinde Kıbrıs Türkü askıda ve statü problemiyle baş başa bırakılmış oluyor.”

“Statükonun tekerine çomak sokmadıkça bu yapının ve Kıbrıs Türkü için gayrı adil durumun değişmesi için kimsenin kılını kıpırdatmayacağı hissiyatındayım” diyen Özersay şöyle devam etti:

“Bu nedenle bir noktadan uluslararası aktörler sorumluluk üstlenip bir adım atmazlar, bu yapıyı sorgulamazlar ve ‘müzakere devam etsin de bakarız’ derlerse bizim de bir hamle yapmamız kaçınılmaz olacak.”





Çavuşoğlu bugün KKTC’ye geliyor



Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bugün akşam saatlerinde KKTC’ye geliyor.

Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Mecliste temsil edilen siyasi partilerle, Kıbrıs konusunda ileriki dönemde atılabilecek adımlara ilişkin değerlendirmelerde bulunacak.

Çavuşoğlu’nun ziyareti ile ilgili Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan resmi açıklamada, “ Sayın Bakanımız, 23-24 Temmuz 2018 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne bir ziyaret gerçekleştirecektir. Sayın Bakanımız ziyaret çerçevesinde KKTC Cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen siyasi parti liderleri ile bir araya gelerek Kıbrıs konusunda önümüzdeki dönemde atılabilecek adımlara ilişkin değerlendirmelerde bulunacaktır” denildi.





Alaminyo Şehitleri anıldı



Alaminyo Şehitleri önceki akşam Değirmenlik’tekiAlaminyo Şehitler Anıtı önünde düzenlenen törenle anıldı.

Tören, anıta çelenklerin sunulması, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı.

Törende, şiir okundu, arından da, Değirmenlik Belediye Başkanı Ali Karavezirler konuşma yaptı.

Karavezirler, 1974 yılında Türkiye’nin müdahale ederek katliamların önlendiğini, bir devlet kurulduğunu ve 44 yıldır kan ve gözyaşının akmadığını anlattı.

Rum tarafına da seslenen Karavezirler, “gelin adamızı dünyaya örnek teşkil edecek bir barış adası yapalım” dedi.

Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Zorlu Töre de törendeki konuşmasında, Alaminyo Şehitleri’nin Kıbrıs Türk Halkının unutamayacağı büyük acılardan biri olduğunu belirtti.

Toplu katliamların devlet töreni ile anılması gereği üzerinde duran Töre, ileriki yıllarda bu eksikliğin giderilmesi temennisinde bulundu.

Şehitlerin unutulması halinde vatan yapılan toprakların vatan olarak devam ettirilemeyeceğini kaydeden Töre, “unutmadan yolumuza devam edeceğiz” dedi.

Töre, Türkiye’nin müdahalesinin olmadığı, garantilerin olmadığı bir anlaşmaya evet denmesi durumunda günün birinde 1974 öncesi yaşananların yeniden yaşanacağını belirtti.















Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Flickr





LinkedIn





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Başbakan Yardımcılığı ve

Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 601 1800 - 01

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 12
Dün Tekil 1048
Bugün Tekil 1112
Toplam Tekil 4262366
IP 34.204.176.71






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























5 Cemaziye'l-Evvel 1446
Kas m 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T RK, Y ld r md r, kas rgad r, D nyay ayd nlatan g ne tir
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.096 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu