BASIN BÜLTENİ Ertuğruloğlu: “Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs'ta azınlık değil eşit ortaktır” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Ertuğruloğlu: “Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs'ta azınlık değil eşit ortaktır”
Tarih: 13.10.2017 > Kaç kez okundu? 1219

Paylaş


Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, İngiltere'nin başkenti Londra'da temaslarda bulunuyor.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Londra temasları kapsamında Birleşik Krallık Parlamentosunda bazı milletvekilleri ile görüşmeler yapacak, dostluk grubuna brifing verecek ve basınla mülakatlar gerçekleştirecek.

Ertuğruloğlu, Londra temaslarına Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçiliğini ziyaret ederek başladı. Ertuğruloğlu, Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç ile görüştü.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, ardından Birleşik Krallık Parlamentosunda bazı milletvekilleri ve komisyon başkanları ile görüşmeler gerçekleştirdi ve Crans Montana'da sona eren Kıbrıs müzakereleri ile yeni döneme ilişkin görüşlerini paylaştı.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, bunun yanında Birleşik Krallık eski Dışişleri Bakanlarından Sir Malcolm Rifkind ile de bir araya geldi.

Ertuğruloğlu, Brüksel merkezli Politico isimli haber kanalına da röportaj verdi.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, görüşmeler ve toplantılarda, özellikle Kıbrıs sorununu en iyi bilen ve garantör ülkelerden biri olan İngiltere'nin, Kıbrıs'ta iki eşit taraf bulunduğu gerçeğinin gereklerini yerine getirmesi gerektiğini söyledi.

Ertuğruloğlu, Kıbrıs'ta 50 yıl süren ve başarısızlıkla sonuçlanan eski sürecin yeniden canlandırılmasının söz konusu olamayacağını ifade ederek, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs'ta azınlık değil eşit ortak olduğunu vurguladı.

Bu yüzden uluslararası camianın özellikle yeni dönemde Kıbrıs Türk halkının üzerindeki haksız izolasyonların kaldırılması ve eşitlik temelinde masaya oturulması konusunda destek vermesi gerektiğini belirten Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:

"Eski süreçten bir başarı sağlanamayacağı Crans Montana'da bir kez daha görüldü ve süreç bitti. Kıbrıs'ta yeni süreç mutlaka eşitlik ve iki devlet temelinde başlamalı, ambargolar kaldırılmalı ve Kıbrıs Türk halkı izolasyonlardan kurtarılmalı.

Kıbrıs'ta iki devlet, iyi komşuluk ilişkileri içerisinde şu anda olduğu gibi geleceğini inşa edebilir. Kıbrıs Türk halkı uluslararası camiadan bunu bekliyor. Kıbrıs'a artık yeni bir gözle bakılması gerekiyor."



Akıncı: “Gerçekten bağımsız bir yargıya sahibiz”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yargı bağımsızlığının demokrasilerin vazgeçilmezi ve temeli olduğunu vurgulayarak “Ne mutlu bize ki gerçekten bağımsız bir yargıya sahibiz. Bunu da gözümüz gibi korumak durumundayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, dün sabah Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’i ziyaret etti.

Akıncı, Yüksek Mahkeme’ye ziyaret nedenini açıklarken yargının devletin, toplumun temel direklerinden biri olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

“Halkımızın da en güven duyduğu kurumlardan bir tanesi. Adli Yıl geçtiğimiz günlerde açıldı, açılışı birlikte yaptık. Bu ziyaretle hem bu önemli kurumumuzun yeni Adli Yıl’da yapacağı çalışmaların hayırlı uğurlu olmasını temenni etmek, hem de görev süremin neredeyse ortalarına geldim, bugüne kadar bir ziyaret yapmayı hep istiyordum, yapamadım, bugün bunu gerçekleştirmek nasip oldu.”

Mustafa Akıncı, ülkenin önemli kurumlarına iade-i ziyaretler başlattığını hatırlatarak kurumlar arası diyaloğun gerekliliğinin bilinciyle konuları konuşacaklarını ayrıca içinden geçmekte oldukları süreçle ilgili görüş alışverişi fırsatı bulacaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, yeni Adli Yıl’ın hayırlı ve daha az vukuatlı olması temennisinde bulundu.

Akıncı, yargı bağımsızlığının demokrasilerin vazgeçilmezi ve temeli olduğunu vurgulayarak “Ne mutlu bize ki gerçekten bağımsız bir yargıya sahibiz. Bunu da gözümüz gibi korumak durumundayız. Çünkü yargısı bağımsız, adil olmayan bir ülkede yaşam gerçekten çekilmez hale gelir. Dolayısıyla daha mutlu daha huzurlu bir gelecek, ancak toplumların yargısına güven duymasıyla, adaletine inanmasıyla mümkün olur” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Akıncı, ülkede yargıda ağır işleyen bir mekanizma ve çok fazla dava olduğunu, adaleti hızlı dağıtabilmek adına yapılması gerekenler bulunduğunu belirterek, “Bunlar zaten Adli Yıl’ın açılışında konuşulmuş konulardır ama yargı bağımsızlığımız altı çizilmesi gereken önemli özelliğimizdir bu ülkede ve bunu bu şekilde devam ettirmek de en önemli kararlılıklarımızdan bir tanesidir diye düşünüyorum” dedi.

Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik de hem ziyaret için hem de Meclis’te onaylanan Mahkemeler (Değişiklik) Yasası’nın yürürlüğe girmesi için gerekli imzayı önceki gün attığını öğrenmesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Akıncı’ya teşekkür etti.

Şefik, yargıya güvenin yüksek olmasından iftihar ettiklerini ve yasadaki tadilat sonrası bunu daha da pekiştirecekleri ümidini dile getirdi.

Şefik, “Yargımızın biraz yavaş işlediği hepimizin bildiği bir gerçek. Bunu da el birliğiyle inşallah bir şekilde halledeceğiz. İnşallah icra yasamızı da bu sene ele alırsak onu da halletmiş olacağız” dedi.

Yüksek Mahkeme Başkanı Şefik, Mahkemeler (Değişiklik) Yasası’nın mahkemelere neler sağlayacağı sorusunu yanıtlarken “mahkemelerdeki kadroların artacağını, özellikle kaza mahkemesi yargıçlarının özlük haklarıyla ilgili sorunlara rahatlama getireceğini; ara emirlerinin katı kurallarının biri ortadan kaldırıldığı için ara emri sayısının azalacağını ve böylece yargıçların diğer konulara daha çok zaman ayırabileceğini; disiplin yargılama sürecinin de daha düzenli yapılabileceğini” söyledi.

Lefke’de İlçe Seçim Kurulu’nun oluşturulamaması konusundaki soru üzerine de Şefik, Lefke Kaza Mahkemesi Başkanı’nın seçildiğini ancak kadro olmadığı için Mahkemeler (Değişiklik) Yasası’nın Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra veya 18 Ekim’de emekli olacak bir yargıcın yerine yeni kaza mahkemesi başkanının yemin ederek Lefke İlçe Seçim Kurulu Başkanı olarak da görevine başlayabileceğini anlattı.

Şefik, “İki haftalık süre için farklı bir seçim kurulu oluşturup sonra değiştirmenin pratikte faydası olmayacaktı. Zaten şimdi seçim yoktur. Sırf kadro sorunu nedeniyle Lefke İlçe Seçim Kurulu’nun açıklanmasını bir iki hafta ertelemiş olduk ama önümüzdeki hafta açıklanacak” diye konuştu.



Tatar: “BM Raporu Kıbrıs Türkü’ne yeni bir haksızlık”



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, “BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu son Kıbrıs raporunun Kıbrıs Türkü’ne yeni bir haksızlık olduğunu ve BM’ye Kıbrıs konusunda adil davranması, gerçekleri görmesi noktalarında asla bel bağlanamayacağını yeniden gözler önüne serdiğini” belirtti.

Ersin Tatar, yaptığı yazılı açıklamada, “Belgenin aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Akıncı ve görüşmecisinin ‘barışı dili, açılım’ diyerek vermemeleri gereken tavizler vermelerine, atmamaları gereken adımlar atmalarına rağmen BM’nin bunları dikkate almadığının, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının en temel isteklerine bile olumlu yaklaşmadığının, yani Cumhurbaşkanı’nın izlediği siyasetin Kıbrıs Türk halkı adına hiç bir yarar getirmediğinin de bir kanıtı olduğunu” iddia etti.

Tatar, “Kıbrıs’ta iki ayrı devletin AB çatısı altında bir araya gelmesinin en gerçekçi yol olduğunun dünyaya anlatılması zamanının geldiği, bunun dışındaki çabaların Rumların dümen suyunda gitmekten ve zaman kaybetmekten başka işe yaramayacağı” görüşünü belirtti.

Tatar açıklamasında BM Genel Sekreteri Guterres’in Güvenlik Konseyi’ne sunduğu son raporun Kıbrıs Türk halkı açısından 28 Mayıs 2004 yılında dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Güvenlik Konseyi’ne sunulan rapordan çok geride olduğunu kaydetti.

Tatar, Guterres’in, ileri sürdüğü “Akıncı ve ekibinin tüm gereksiz tavizlerine ve adımlarına”, Rum tarafının Kıbrıs Türkü’nün en temel istemlerine ve BM tarafından önerilere ret yanıtı vermesine rağmen Rum lider Anastadiadis’i sürecin çökmesi nedeniyle zerre kadar suçlamadığını da ifade etti.

“Raporda yer alanlar büyük ölçüde Rum tarafı ve ona yıllardır destek veren bazı Güvenlik Konseyi üyelerinin istedikleri gibidir” ifadelerini kullanan Tatar, Guterres’in BM Genel Sekreteri olarak nerdeyse Rumların “sıfır asker, sıfır garanti” tezine yakın ifadeler kullanmasının, garanti antlaşması ile Türkiye’nin müdahale hakkının sürdürülemez olduğunu iddia eder noktaya gelmesinin Türk tarafı için kabul edilemez bir tutum olduğunu kaydetti. Tatar özetle şöyle devam etti:

“BM Genel Sekreteri bu tutumu ile iyi niyet misyonunu aşmış nerdeyse kendisi çözüm dayatmaya yönelmiştir.

Gutterres’i gerek garantiler gerekse diğer konularda yanlışa sevk eden ise Sayın Akıncı ve ekibinin gereksiz tavizleri ve yanlış adımlarıdır.

Ama Sayın Genel Sekreter bilmelidir ki, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü içermeyen, Türk askerinin Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliği için Adada kalmasını kapsamayan herhangi bir anlaşmanın Adaya barış getirmesi ve Kıbrıs Türk halkı tarafından onaylanması mümkün değildir.

Yapılması gereken Anavatan Türkiye ile istişare içinde tüm bu gerçekler ışığında Kıbrıs konusunun yeni yol haritasını belirlemektir.

Bana göre Kıbrıs konusu iki ayrı devlet gerçeğinden hareket edilmedikçe bir sonuca bağlanamayacaktır. İki devlet öncelikle Avrupa Birliği çatısı altında bir araya gelmeyi başarabilmelidir ki süreç içinde daha ileri gidilebilsin.”



Çağlar: “Kıbrıslı Türkler de mallarını geride bıraktı”



Cumhuriyet Meclis’ini temsilen Parlamenterler Asamblesi Genel Kurul toplantılarına katılan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Mehmet Çağlar, “Göç, İltica ve Yerlerinden Edilmiş Kişiler” komitesinde yaptığı konuşmada, 1974 yılında bir nüfus mübadelesi gerçekleştirildiğini ve Kıbrıslı Rumların yanı sıra Kıbrıslı Türklerin de mallarını geride bıraktığını hatırlattı.

KKTC Strazburg Temsilciliği’nden yapılan açıklamaya göre, Cumhuriyet Meclis’ini temsilen Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Mehmet Çağlar ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Erdal Özcenk’in katıldığı Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Genel Kurul toplantılarına dün de devam edildi.

Çağlar ve Özcenk dün Genel Kurul oturumlarının yanı sıra “Göç, İltica ve Yerlerinden Edilmiş Kişiler” ile “Sosyal İşler, Sağlık ve Sürdürülebilir Kalkınma” komitelerinin toplantılarına katıldı.

“Göç, İltica ve Yerlerinden Edilmiş Kişiler” komitesinde, yerlerinden edilen kimselerin ihtiyaçlarını konu alan raporun hazırlık çalışmaları sırasında, konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından alınan mülkiyet konulu kararlara ve Kıbrıslı Türklerin oy kullanma hakkına gelmesi üzerine CTP Milletvekili Mehmet Çağlar söz aldı.

Çağlar, Kıbrıs’ta 1974 yılında bir nüfus mübadelesi gerçekleştirildiğini ve Kıbrıslı Rumların yanı sıra Kıbrıslı Türklerin de mallarını geride bıraktığını hatırlattı.

Kıbrıs Türk tarafının bu konuda üzerine düşeni yapmak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çerçevesinde Taşınmaz Mal Komisyonunu kurduğuna işaret eden Çağlar Komisyonun işleyişi hakkında bilgi verdi.

Çağlar ayrıca Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmasının halen mümkün olmadığını, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesindeki statünün ise gözlemcilikle kısıtlı kaldığını vurgulayarak “Kıbrıs Türk toplumu olarak uluslararası alandaki haklarımızın ileriye götürülmesini ümit ediyoruz.” dedi.

Milletvekilleri daha sonra, bir süre önce gerçekleştirilen referandumda İspanya’dan bağımsızlık kararı alan Katalonya’nın durumunun ele alınacağı Genel Kurul oturumuna katıldı.



Burcu: “İngiliz Üslerinde yaşayan veya çalışanların statüleri, Kıbrıs Türk tarafıyla da ele alınacak”



Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, İngiliz Egemen Üsler Bölgesi’nde yaşayan veya çalışan Kıbrıslı Türklerin statüleri ile ilgili müzakerelerin, Kıbrıs Türk tarafıyla da ele alınmasının uluslararası hukukun gereği olduğunu vurguladı.

Burcu, konuya ilişkin yazılı açıklamasında, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, 15 Eylül 2017 tarihinde İngiliz Egemen Üsler Bölgesi’nde çalışan Kıbrıslı Türklerin temsilcilerinden oluşan bir heyeti kabul ederek, gerek geçmişten gelen sıkıntılar, gerek bahse konu olası statü değişikliğiyle ilgili görüş ve beklentilerine ilişkin bilgi aldığını ifade etti.

Barış Burcu, daha önce Egemen Üsler Bölgesi ile ilgili konularda olduğu gibi, anılan bölgede yaşayan veya çalışan Kıbrıslı Türklerin haklarını doğrudan etkileyecek bu hususlarda Kıbrıs Türk tarafının, adadaki iki taraf arasındaki hassas dengeleri her daim gözetmesi beklenen Birleşik Krallık yetkilileri ile gerekli istişareleri zamanlıca yapmaya hazır olduğunu vurguladı.

Burcu’nun konuyla ilgili açıklaması şöyle:

“Rum basınında geçtiğimiz hafta yayınlanan bir haberde, Rum Dışişleri Bakanı Ioannis Kasoulides’in bir açıklamasına atıfla, üç garantör ülkeden biri olan Birleşik Krallığın, Avrupa Birliği üyeliğinden ayrılması sonrasında İngiliz Egemen Üsler Bölgesi’nde ikamet eden veya çalışan Kıbrıslı Türk ve Rumların haklarının ne olacağını önümüzdeki günlerde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile müzakere etmeye başlayacağı belirtilmektedir. 2003 Avrupa Birliği Katılım Antlaşması’na ek 3. Protokolde İngiliz Egemen Üsler Bölgesi’nde ikamet eden veya çalışan kişilerle ilgili bazı düzenlemeler yer almaktadır. Aynı zamanda protokolle, 19 Şubat 1959 tarihinde Kıbrıs Türk tarafının da yapmış olduğu deklarasyonu uygulamaya yönelik 1960 Kuruluş Antlaşması’na halel gelmeyeceği belirtilmektedir. Bu nedenle, İngiliz Egemen Üsler Bölgesi ile ilgili yapılabilecek herhangi bir değişiklik, ancak Kıbrıs Türk tarafıyla da ele alınarak ileriye götürülebilir. Bir başka deyişle, İngiliz Egemen Üsler Bölgesi’nde yaşayan veya çalışan Kıbrıslı Türklerin statüleri ile ilgili müzakerelerin, 3. Protokol çerçevesinde gerçekleşeceği ifade edilse bile, Kıbrıs Türk tarafıyla da ele alınması uluslararası hukukun gereğidir”.













Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Flickr





LinkedIn





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













KKTC Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 228 3365 / 228 3241

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri