BASIN BÜLTENİ Ertuğruloğlu: "Kıbrıslı Türklerin sebebi olmadıkları bir sorunun esiri haline getirilmesi büyük bir haksızlıktır ve insanlık dışıdır" - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Ertuğruloğlu: "Kıbrıslı Türklerin sebebi olmadıkları bir sorunun esiri haline getirilmesi büyük bir haksızlıktır ve insanlık dışıdır"
Tarih: 20.09.2017 > Kaç kez okundu? 1155

Paylaş


Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu çalışmaları kapsamında her yıl düzenli olarak organize edilen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) Gayrı resmi Bakanlar Konseyi Toplantısı’na katılarak, üye ülkelere hitap etti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu konuşmasında, Kıbrıs'ta; Kıbrıslı Türklerin sebebi olmadıkları ve sürdürülmesine neden olmadıkları bir sorunun esiri haline getirilmelerinin büyük bir haksızlık ve insanlık dışı olduğunu vurgulayarak, uluslararası topluma şöyle seslendi:

"Kıbrıs'ta uluslararası toplumun da desteği ile Ada’daki iki tarafın güçlü komşuluk ilişkileri kurabileceği ve yan yana barış ve istikrar içerisinde yaşayabilecekleri farklı çözüm alternatiflerinin artık değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bu yalnızca Ada barışı ve istikrarı için değil, çatışmalar sebebiyle sorunların yaşandığı bölgemizin barış ve istikrarı açısından da büyük bir önem taşımaktadır."

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, New York'ta dün başlayan BM Genel Kurulu çalışmaları kapsamında düzenlenen EİT Gayri resmi Bakanlar Konseyi Toplantısı’na katıldı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin "Kıbrıs Türk Devleti" sıfatıyla gözlemci üye olarak yer aldığı EİT üyesi ülkelere hitap eden Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, ilk olarak Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Halil İbrahim Akça’ya, Kıbrıs Türk Halkına verdiği destek ve işbirlikleri için teşekkür etti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'nun EİT Toplantısı’nda yaptığı konuşma şöyle:

"Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın Gayrı resmi Bakanlar Konseyi Toplantısı’na hitap etmekten onur duyuyorum. Sizlere, Kıbrıs Türk halkı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Hükümeti’nin en derin selamlarını sunuyorum.

Öncelikle, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekselansları Sayın Halil İbrahim Akça’ya, Kıbrıs Türk Halkına vermiş oldukları destek ve işbirlikleri için müteşekkir olduğumu belirtmek isterim.

Ayrıca, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Sekreteryası’na da bu önemli toplantının gerçekleştirilmesi için göstermiş oldukları çabalarından dolayı teşekkür etmek isterim.

Üye Devletlerle ortak bir tarih ve kültüre sahip olan Kıbrıs Türk devleti, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın hedeflerine tamamıyla bağlıdır. Kuzey Kıbrıs, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın aktivite ve etkinliklerine 1992 yılından beri katılmakta ve 2012 yılından beridir söz konusu Teşkilat’ta gözlemci üye statüsü ile yer almaktadır. Kıbrıs Türk Devleti olarak önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek olan teşkilat çalışmalarına katkı sağlamaya hazırız.

Bu vesileyle yıllardır devam eden ve kritik bir dönemeçten geçtiğimiz Kıbrıs sorununa kısaca değinmek istiyorum.

Bilindiği üzere, Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin tüm yapıcı çabalarına rağmen, 28 Haziran-7 Temmuz 2017 tarihleri arasında İsviçre’nin Crans-Montana kentinde gerçekleştirilen Kıbrıs Konferansı’ndan, Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz ve maksimalist tavrı ve statükoyu perçinleyen ucu açık müzakerelerin devam ettirilmesindeki ısrarı sebebiyle sonuç alınamamıştır. Bahse konu konferans, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu parametreleri çerçevesinde iki toplumlu, iki kesimli federasyon temelinde 50 yıldır sürdürülmekte olan müzakerelerin tükendiğini açıkça gözler önüne sermiştir.

Bu cihetle, Kıbrıslı Türklerin sebebi olmadıkları ve sürdürülmesine neden olmadıkları bir sorunun esiri haline getirilmeleri büyük bir haksızlıktır ve insanlık dışıdır. Geçmiş geleceğin aynasıdır: bu noktada, Kıbrıs Rum Dışişleri eski Bakanı Rolandis’in, Kıbrıs Rum tarafının geçmişte de 15 kez çözüm çabalarını engellediğini şahsen itiraf ettiğini hatırlatmak isterim. Dönemin Birleşmiş Milletler Genel-Sekreteri Kofi Annan’ın 28 Mayıs 2004 tarihli raporunda belirttiği üzere, Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs Türk Halkı ile güç ve refah paylaşımına hazır değildir. Bu değerlendirme, Kıbrıs’taki mevcut durumu bugün için de doğru bir şekilde yansıtmaktadır.

Uluslararası toplumun da desteği ile Ada’daki iki tarafın güçlü komşuluk ilişkileri kurabileceği ve yan yana barış ve istikrar içerisinde yaşayabilecekleri farklı çözüm alternatiflerinin artık değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bu yalnızca Ada barışı ve istikrarı için değil, çatışmalar sebebiyle sorunların yaşandığı bölgemizin barış ve istikrarı açısından da büyük bir önem taşımaktadır.

Bildiğiniz üzere, iki ana ekonomik sektörü Yüksek Öğrenim ve turizm olan Kuzey Kıbrıs genç, ancak hızla gelişen bir ülkedir. Ülkemiz hem yükseköğrenim hem de Doğu Akdeniz’de önde gelen bir turizm destinasyonu olarak ortaya çıkmaktadır.

Turizmi, üye ülkelerin işbirliği yapabilecekleri ve üye ülkelerin yararına geliştirilebilecek önemli bir alan olarak değerlendiren EİT hedefleri ile de uyumlu bir şekilde, ülkemizin el değmemiş doğası, zengin kültürel ve tarihi mirasının EİT üye ülkelerinden kardeşlerimiz için ideal bir turizm merkezi olduğuna dair inancımız büyüktür.

2017 yılı istatistikleri, yaklaşık 1 milyon turistin ülkemizi ziyaret ettiğini göstermektedir. Ülkemizde toplam 22,000 yatak kapasiteli yaklaşık 133 tatil beldesi bulunmaktadır. Konaklama seçenekleri beş yıldızlı lüks otellerden, tatil köylerine kadar çeşitlilik göstermektedir. Kuzey Kıbrıs’ın aynı zamanda Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üye ülkelerinden aileler için ideal bir turistik mekân olduğunu da sözlerime eklemek isterim.

Yükseköğrenim, ekonomimizin önemli bir sektörünü teşkil etmektedir. Günümüzde, Kuzey Kıbrıs’ta mevcut 15 üniversitemiz ve yaklaşık 90 bin öğrencimiz bulunmaktadır. Bunların yaklaşık 50 bini Türkiye’den gelmekte olup, 14 bini Kıbrıslı Türk ve 26 bini de uluslararası öğrencilerden oluşmaktadır. Öğrencilerimizin 131, öğretim üyelerimizin ise 65 farklı ülkeden geliyor olmaları, ülkemizdeki Yükseköğrenimin uluslararası karakterini yansıtmaktadır. Ülkemiz üniversitelerinde okuyan 5,500 öğrencinin EİT üye ülkelerinden gelmekte oluğunu belirtmekten de memnuniyet duyarım. Bu öğrencilerin birçoğu Pakistan, İran, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’dan gelmektedir. Öncelikli hedefimiz, önümüzdeki dönemde EİT Üye Ülkelerinden üniversitelerimize gelecek öğrenci sayısını artırmaktır.

Hükümetimiz, yabancı yatırımcıların Kuzey Kıbrıs’a gelmelerini fiilen teşvik etmek istemektedir. Bu vesileyle, üye ülkelerden yatırımcıları Kuzey Kıbrıs’taki yatırım imkânları ve Hükümetimiz’in verdiği teşviklere ilişkin bilgilendirmeye hazırız.

Başta turizm olmak üzere, çeşitli alanlarda yatırım teşvikleri mevcuttur. Otel, konferans turizmi, yat turizmi ve marina inşası gibi özel ilgi turizm alanlarda verilen teşvikler ülkemizdeki yabancı işadamlarına yönelik fırsatlardan sadece birkaç tanesini teşkil etmektedir. Yeni gelişmekte olan alanlar, örneğin sağlık turizmi ve tarım-sanayi sektörleri de özel sektör ve yabancı yatırımcılar için çekici fırsatlar arasındadır.

Mart 2017 tarihinde İslamabad’ta gerçekleştirilen 13. EİT zirvesinde kabul edilen takvim ile uyumlu olarak, bu yıl ülkemizde 2 EİT organizasyonu gerçekleştireceğiz. ‘Kapasite Geliştirme ve Biyolojik Çeşitlilik Konularındaki En İyi Uygulamalara ilişkin İkinci Çalıştay’ 31 Ekim – 2 Kasım 2017 tarihlerinde gerçekleştirilecek, ‘4. Uzmanlar Eko Turizm Grup Toplantısı’ ise 12 – 14 Aralık 2017 tarihleri arasında yapılacaktır.

Tüm üye ülkelerden katılımcıları bu önemli etkinliklerde ağırlamak için sabırsızlanıyoruz. 2018 yılında daha fazla EİT etkinliğine ev sahipliği yapma arzusunda olduğumuzu da yinelemek isteriz."

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu temasları çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile birlikte Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Irak Özel Temsilcisi Jan Kubis ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Dış İlişkiler Dairesi Sorumlusu Felah Mustafa ile de bir araya geldi.



Akıncı: “Birkaç aylık süreç içerisinde herhangi yeni bir girişimin olabileceğini değerlendirmiyoruz”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununda önümüzdeki birkaç aylık süreç içerisinde yeni bir girişim beklemediklerini söyledi.

Akıncı, New York’a gitmek üzere adadan ayrılmadan önce Ercan Havalimanında yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında temaslarda bulunmak için her yıl New York’a gidildiğini ancak bu yılki ziyareti önemli kılan iki konu bulunduğunu ifade etti.

Bunlardan birinin, bu görüşmenin Crans Montana’da başarısızlıkla sonuçlanan müzakereler sonrası olması, diğerinin de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin müzakerelerle ilgili raporunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sunmadan öncesi görüşecek olmaları olduğunu kaydetti.

Akıncı, “Genel Sekreterle ele alınacak asıl konu bundan sonrasıdır. Bundan sonra ne olacak sorusu gündemin başköşesini meşgul etmektedir” dedi.

Güvenlik Konseyi’ne sunulacak raporda beklentilerinin bir tarafın veya diğer tarafın suçlanması olmadığını ancak objektiflik beklentisi içerisinde olduklarını kaydeden Akıncı, “Ne olup bittiğinin kısa da olsa geçeklere dayalı bir şekilde yansıtılmasını bekliyoruz” dedi.

Bundan sonra ne olacağı konusunda Ocak ve Şubat aylarında Güney Kıbrıs’ta yer alacak başkanlık seçimlerinin önemli olduğunu kaydeden Akıncı, Kıbrıs Türk tarafı açısından önemli olanın o makama kimin geleceği olmadığını “hangi düşüncelerin o makamı temsil edeceği “ olduğunu kaydetti.

Akıncı, “Rumlar açısından bu süreç yeniden olaylara bakma ve yeniden değerlendirme yapma fırsatı içeriyor. Temennim, bunu Rum tarafının çok sağlıklı bir şekilde değerlendirmesi ve Kıbrıs Türkleri ile olan ilişkilerinde nasıl bir gelecek düşündüklerini net ve somut bir şekilde ortaya koymasıdır” dedi.

Zaman zaman Kıbrıs Rum basınında bir yandan Antonio Guterres çerçevesinde görüşmelere hazır oldukları, diğer taraftan da içinde bulunulan seçim döneminden dolayı bunun müsait olmadığını, bunun daha sonra değerlendirilmesi gereken bir süreç olduğunun dile getirilmekte olduğunu; bunun Rum Dışişleri Bakanı ve ana muhalefet partisinin lideri tarafından da söylendiğini kaydeden Akıncı, “Bunun yanlış olmadığı düşüncesindeyiz. İçinde bulunulan dönemde, bu birkaç aylık süreç içerisinde herhangi yeni bir girişimin olabileceğini değerlendirmiyoruz” dedi.

Antonio Guterres’in İsviçre’de yer alan son zirvede ortaya koyduğu çerçeve ile ilgili olarak da Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının Guterres’in ortaya koyduğu çerçevenin içerisinde kalarak görüş sunduğunu, açılımlar yaptığını, ancak bu konuda Rum tarafının oldukça çarpıtarak haberler yayımladığını kaydetti.

Akıncı, “Guterres’in ortaya koyduğu çerçevenin netleşmesi için de görüşlerimizi söyleyeceğiz” dedi.

Mustafa Akıncı, Guterres’e görüşmelerinde “Ucu açık ve sonuçsuz bir sürecin bizi bir yere götüreceği kanaatinde değiliz. Ayni anlayış, ayni metot, ayni yolu yürüyerek farklı bir yere varmamız mümkün değildir. Varacağımız yer ayni nokta olacaktır. Ucu açık olmayan yeni bir inisiyatif düşünülecek mi?” yönündeki düşünce ve sorularını aktaracağını söyledi.

Elli yıl sonra İsviçre’de yer alan beşli konferansın Kıbrıs Türk tarafının büyük gayret ve Türkiye’nin desteği ile gerçekleştirildiğini, toprak konusunun konuşulmasının, İsviçre’deki zirvelerin Türk tarafının sonuç odaklı yaklaşımı çerçevesinde gerçekleştirildiğini ifade eden Akıncı, “Kıbrıs Türk tarafının inisiyatif alan sonuç odaklı yaklaşımlarını tüm katılımcılar gördü, ama bunun sonrasında gelinen noktada Kıbrıs Türk halkı hala statüsü belli olmadan, ambargolara altında yaşamaya devam ediyor” dedi.

Kıbrıs Türk halkının yalnızlığa terk edilmesinin büyük bir haksızlık olduğunu ve Birleşmiş Milletler camiasının buna göz yummaması gerektiğini ifade eden Akıncı, Crans Montana’da yaşananların farklı bir ölçekte de olsa 2004’te yaşananların bir benzeri odluğunu söyledi.

Akıncı, “Kıbrıs Türkü’nün statüsünün ne olacağı konusunda Birleşmiş Milletler’in de üzerine düşeni yapması gerektiği kanaatindeyim” dedi.

Hidrokarbon kaynaklarının ortak zenginlik olduğunu, bunun tek taraflı bir zenginlik olarak ileriye taşınmasının bir kaygı vesilesi olduğunu belirten Akıncı, Guterres’in bunu da dikkate alması gerektiğini kaydetti.

İki toplumun barış içerisinde birlikte var olmasının yolunun bulunması gerektiğini ifade eden Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının her zaman bu bakış açısı içerisinde olduğunu bunun başarılamamasının nedeninin Kıbrıs Türk tarafı olmadığını kaydetti.

Akıncı, “Çözüm odaklı, sonuç odaklı bir anlayışla yola devam etmek arzusundayız. Bu tek taraflı niyetle olacak bir şey değil. Muhtemelen güneydeki seçimlerden sonra ortaya çıkan tablo ışığında Genel Sekreter yeniden bir durum değerlendirmesi yapmak isteyecektir” dedi.

Akıncı, New York’ta Guterres ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’le herhangi bir üçlü toplantının planlanmadığını da vurguladı.



Erdoğan: “ Türkiye, Kıbrıslı Türklerin haklarına saygı gösterilen tekliflere açıktır”



Birleşmiş Milletler’in, 72. Genel Kurulu Genel Görüşmeleri Açılışı'nda yer alarak, Genel Kurula hitap eden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs konusuna da değinerek, Kıbrıs'ta 2008'de başlayan kapsamlı müzakere sürecinin, Rum tarafının anlaşılmaz tutumu sebebiyle sonuçsuz kalmasından üzüntü duyduklarını belirtti. Erdoğan, "Doğu Akdeniz'de son yıllarda keşfedilen doğal kaynakların bölgenin barışına, istikrarına ve refahına hizmet etmesi için elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Kıbrıs Türklerinin haklarına saygı gösteren çözüm tekliflerini değerlendirmeye hazırız" diye konuştu.













Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Flickr





LinkedIn





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













KKTC Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 228 3365 / 228 3241

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri