“Kuzey Irak’ın Bağımsızlığıyla İlgili Atılacak Bir Adım, Irak’ın Toprak Bütünlüğü İçin Tehdittir” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









“Kuzey Irak’ın Bağımsızlığıyla İlgili Atılacak Bir Adım, Irak’ın Toprak Bütünlüğü İçin Tehdittir”
Tarih: 13.06.2017 > Kaç kez okundu? 1349

Paylaş


AK Parti’nin haftalık grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmelere değinerek, “Kuzey Irak’ın bağımsızlığıyla ilgili karar, Irak’ın toprak bütünlüğünü tehdit edecek yanlış bir adımdır. Temenni ederdik ki bunlar istişare yoluyla yapılsın. Çünkü bu bölgede Kuzey Irak Yerel Yönetimi yalnız değildir. Kuzey Irak Yerel Yönetimi ile birlikte Musul’da Araplar, Kerkük’te Türkler-Türkmenler hep birlikte yaşıyorlar” dedi.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve davetlilere hitaben bir konuşma yaptı.



Bölgedeki krizlerin, çatışma ve gerilimlerin, Ramazan günlerinde durulmak bir yana tırmanarak devam ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bunlara ek olarak bölgenin, Katar’a yönelik mesnetsiz iddialarla başlatılan yaptırımlar kriziyle karşı karşıya kalındığını ifade etti. Türkiye olarak bu meselede tavırlarını en başından itibaren net bir şekilde ortaya koyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizde terör örgütlerine ve onları birer maşa gibi kullanan güçlere karşı birliğe, beraberliğe dayanışmaya her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz” dedi.



“KUZEY IRAK YEREL YÖNETİMİ İLE İLGİLİ YAPILAN AÇIKLAMA BİZİ ÜZMÜŞTÜR”



Konuşmasında Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmelere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey ırak yerel yönetimi ile ilgili yapılan açıklamanın kendisini derinden üzdüğünü, böyle bir reform arayışı içine girmenin ve Kuzey Irak’ın bağımsızlığıyla ilgili bir adım atmanın, Irak’ın toprak bütünlüğüne bir tehdit niteliği taşıdığını ve yanlış bir adım olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Temenni ederdik ki bunlar, yapılacak işler istişare yoluyla yapılsın. Çünkü bu bölgede Kuzey Irak yerel yönetimi yalnız değildir. Ve Kuzey Irak Yerel Yönetimiyle birlikte Musul’da Araplar, Kerkük’te Türkler-Türkmenler, bütün bunlar hep birlikte yaşıyorlar. Ve biz bir barış içerisinde özellikle bu bölgede bütün bu adımların atılmasını ve Irak’ın bütünlüğünü hep savunduk, savunmaya da devam ediyoruz. Ama biz bunları savunurken maalesef zaman zaman orada ipin ucunun da kaçtığını gördük. Ve bugüne kadar nasıl ki bu istişareleri, görüşmeleri her konuda yaptık-yapıyorsak, burada da aynı şekilde bunun yapılması gerekirdi. Bu bizi üzmüştür ve Dışişleri’miz zaten bu konuyla ilgili açıklamaları da yapmıştır. Bu kritik süreçte böyle bir adım atılması kimsenin yararına değildir.”



“KATAR’I BİR SUÇLU GİBİ GÖSTERMENİN BÖLGEYE HİÇBİR FAYDASI YOK”



Katar’a ve Katar vatandaşlarına yönelik yaptırımların uzandığı yerlere bakıldığında, çok ciddi bir yanlışın içine düşüldüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir ülkenin halkını yiyecek-içeceğinden seyahatine, ticaretinden ibadetine kadar her alanda tecrit etmeye kalkmak insani değildir, İslami hiç değildir. Pek çok terör örgütüyle aynı anda mücadele eden, bu sebeple sadece son 35 yılda 40 bin vatandaşını ve güvenlik görevlisini kaybeden bir devlet olarak Türkiye, terör konusunda en çok hassasiyet sahibidir. Buna rağmen bizim dahi kesinlikle tasvip etmediğimiz yöntemlerin ‘teröre destek’ ithamıyla bağımsız bir ülkeye karşı uygulanmaya çalışılması kabul edilemez” açıklamasında bulundu.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Üstelik Katar, teröre destek veren değil tam tersine bölgemizde çok ciddi yıkıma ve acıya yol açan terör örgütü DEAŞ’a karşı Türkiye’yle birlikte en kararlı duruşu gösteren ülkedir. Lütfen birbirimizi aldatmayalım. Ve iftira kampanyalarıyla Katar’ı adeta bir suçlu gibi göstermenin bölgeye hiçbir faydası yoktur. Türkiye olarak bu ülkede biz bir defa neyin ne olduğunu gayet iyi biliriz. Ama PKK’nın yavruları olan PYD’ye ve YPG’ye sahip çıkanlar, bu verdikleri kararlarla bedeli ödenmeyecek yanlış adımlar atıyorlar. PKK’yı, PYD’yi, YPG’yi birbirinden ayıramazsınız. YPG de, PYD de, bunların her ikisi de PKK’nın düşük çocuklarıdır; bunu böyle biliniz. Bunu biz ilgili her yere aynen söyledik, ‘yanlış yapıyorsunuz’ dedik. ‘İyi terörist-kötü terörist olmaz. Bunların her ikisi de kötüdür ve bunlarla sizin beraber olmanız hele hele Amerika’ya hiç yakışmaz’ dedik. Amerika olarak biz sizlerle NATO’da beraber miyiz? Beraberiz. Stratejik müttefik miyiz? Müttefikiz. O zaman Rakka operasyonunu biz beraber yaparız. Niçin siz terör örgütleriyle bunu beraber yapıyorsunuz? Gelin bunu beraber yapalım. Şimdi bir ülkeyi terör örgütlerine maddi yardımda bulunmak, aynı zamanda ayni yardımda bulunmakla suçlayacaksınız. Ama öbür taraftan kalkıp PYD’ye, YPG’ye tonlarca silah aktaracaksınız. Bunu neyle izah edeceğiz? Bunlar bilinmiyor mu, görülmüyor mu, her şey ortada. Ve şu anda PYD’ye verilen silahların YPG’ye verilen silahların benim ülkeme tehdit oluşturmadığını bana kim garanti edecek? Dost acı söyler, ama gerçeği söyler, bunu söylemek zorundayız. Herkes bunu görmek, bilmek zorunda.”



“FRANSA CUMHURBAŞKANI VE KATAR EMİRİ İLE ÜÇLÜ OLARAK BİR GÖRÜŞME YAPACAĞIZ”



15 Temmuz’da kimlerin darbelere karşı olduğunu görüp duyduklarını, şu anda Körfez’de oynanan oyunun içerisinde de bu aktörlerin rol almadığını kimsenin iddia edemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde Mursi’nin bir darbeyle indirilmesi olayında da, evet darbeci olanın kim olduğu belli, görevi belli, kimdi bu zat? Mursi’nin Savunma Bakanıydı, aynı zamanda Genelkurmay Başkanıydı. Ve darbeyi yapan o. Ama ondan sonra el bebek, gül bebek eller üzerinde kaldırıldı ve eller üzerinde taşınıyor. Eğer demokrasi darbeler sistemiyse, bunu bize tanımlayın da biz de bilelim. Ama yok değil halkların bu noktadaki iradesinin tecellisi ise, bunun halkların iradesinin tecellisiyle yakından uzaktan alakası yoktur” eleştirilerine yer verdi.



“Şayet Türkiye ve Katar’ın desteği olmasaydı, Suriye’deki muhaliflerin DEAŞ’a ve zalim rejime karşı direnebilmesi mümkün değildi” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar’ın doğal kaynaklarının zenginliğinden ibaret bir ülke olarak görülmemesi gerektiğini; Katar’ın, İslam dünyasının son dönemde yaşadığı sıkıntılar karşısında bağımsız duruş sergileyebilen, kendi politikalarını oluşturabilen bir ülke olduğunu söyledi.



“Bu bakımdan Katar bölge ve dünya siyaseti için 2,5 milyon nüfusundan ve 11,5 bin kilometrekare yüzölçümünden çok daha fazlasını ifade ediyor. Öz önemli, biz buraya bakarız” diye ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu meselenin mümkün olan en kısa sürede çözüme kavuşturulmasının, bölgedeki tüm ülke ve halkların yararına olacağını belirtti ve “Bunun için de çok ciddi bir telefon diplomasisi sürdürdük, sürdürüyoruz, bugün de bir telekonferansla Fransa Cumhurbaşkanı, Katar emiri üçlü olarak bir görüşme yapacağız, gelişmeleri tekrar değerlendireceğiz” bilgilerini paylaştı.



“SUUDİ ARABİSTAN KRALI KÖRFEZ’İN BÜYÜĞÜ OLARAK BANA GÖRE BU İŞİ ÇÖZMELİDİR”



Böyle bir ayın içerisinde Körfez’de bu olayların patlak vermesini izah etmenin mümkün olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat ben buradan milletime ve tüm siyaset dünyasına da sesleniyorum; ‘efendim, şu kadar küçük nüfusuyla, şu kadar küçük bir yeriyle devasa, işte yüz milyona kafa tutmak, karşı çıkmak, bunlar olacak şeyler midir?’ Kafa tutan diye bir şey yok ki, hakkında adeta bir idam kararı verilen bir ülke söz konusu. Gıdası, ilacı, aklınıza ne gelirse her şeyini kesmek suretiyle böyle bir sıkıştırmayla yok uçuş alanlarını kapatmakla karşı karşıya kalan bir ülke var. Bunlar düne kadar bu kadar birbirleriyle samimi, hatta hatta akrabalık bağları olanlar bile var aralarında, bu kadar ileri derecede ve ondan sonra kalkıp bunu yapacaksınız; bu olacak iş değil. Onun için geçen söyledim, bugün yine söylüyorum; Hadim-ül Haremeyn Şerifeyn Suudi Arabistan Kralı burada Körfez’in büyüğü olarak bana göre bu işi çözmelidir, bu iş için atılması gereken adımlara öncülük etmelidir diye özellikle düşünüyorum” şeklinde konuştu.



TBMM’de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uyum yasaları başta olmak üzere gündemdeki öncelikli meselelerle ilgili yasama faaliyetlerinin sıkı bir şekilde takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İç Tüzük değişikliğiyle ilgili girişimleri sürdürmenin yararlı olacağını söyledi.



“MEVCUT İÇ TÜZÜKLE PARLAMENTO ÇALIŞMAZ”



Ana muhalefet partisinin görüşmelerine katılmamasına bakılmaksızın Milliyetçi Hareket Partisi ile AK Parti’nin el ele vererek Meclis İç Tüzüğü ile ilgili değişiklikleri hazırlayıp Meclis’in işlevi daha güçlü bir hale gelmesini sağlayabileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Çünkü mevcut İç Tüzük bitmiştir, tükenmiştir, bununla Parlamento çalışmaz, çalıştırılmaz, bunu görüyoruz. Dolayısıyla süratle artık bunu bitirmemiz lazım. Yıllardır hep konuştuk; ama İç Tüzük sorununu halletmedik. Şu anda Grup Başkanvekili, Grup Başkanımız, diğerleri hepsi karşımda buradalar ve diyorum ki; hiç bu işi geciktirmeyelim, lütfen zaten aldığımız mesafe var ve bu konuda hemen atılacak son adımları da atalım, İç Tüzüğü halledelim ve Parlamentomuzu daha aktif hale böylece getirmiş olalım. Çünkü bizim üretime ihtiyacımız var. Yasal üretimleri çok daha hızlı bir şekilde yapmaya ihtiyacımız var. Biz bu konuda netice alamasak bile gündemimizdeki hususları titizlikle hayata geçirmekte kararlıyız. Tüm arkadaşlarımızdan hazırlıklarını ben buna göre yapmalarını bekliyorum. Yani bu hafta sonu nasıl ki tatil yok diyorlarsa, İç Tüzük çıkana kadar tatil olmamalı ve bu iş bitmeli.”



Konuşmasının sonunda, yaptıkları toplantının hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini milletvekillerine başarılı bir hafta temennisiyle tamamladı.



KAYNAK:

https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/77552/kuzey-irakin-bagimsizligiyla-ilgili-atilacak-bir-adim-irakin-toprak-butunlugu-icin-tehdittir.html