İlhan KARAÇAY'dan Ekim Bülteni... - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









İlhan KARAÇAY'dan Ekim Bülteni...
Tarih: 28.10.2016 > Kaç kez okundu? 1819

Paylaş


*Hollanda parlamentosu savcı rolü üstlenip, Türk temsilcileri sorguladı

*47’nci Amsterdam Tartışmaları’nın konusu 15 Temmuz Darbe Girişimi.

Karşıt görüşler medeni bir şekilde tartıştılar

*Mersin’e hiç de yakışmayan görüntü üzdü

*Şehit Asenalar için Rotterdam’da program yapıldı

*Hollanda Türk Medya Vakfı kuruldu



İlhan KARAÇAY Yazdı:



Hollanda parlamentosu savcı rolü üstlenip, Türk temsicileri sorguladı

Parlamento Sorgu Heyeti karşısında aslanlar gibi duruş sergileyen Türk temsilciler takdir topladı



Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, ‘Gülenci-Erdoğancı’ ayrımı yaparak Türkler’i yargılamaya başlayan Hollanda medyası ve politikacıları, konuyu daha da sulandırarak, bu kez Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcilerini sorgudan geçirdiler.

Sorgulamayı, sözümona demokratik bir şekilde yaptıklarını ortaya sermek için, çeşitli partlerden bir komisyon oluşturan Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hollanda Parlamentosu Başkanlığı, önce ‘Bilirkişi’ olarak saydığı, Türkiye’ye sempati ile bakmayan ve sürekli eleştiren kişileri medya önünde dinledi.

Bu kişiler tabii ki, Türkiye aleyhindeki söylemlerini sürdürme fırsatı buldular.



Daha sonra bir başka oturumda, Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcilerini adeta sorgudan geçiren komisyon, Türk temsilcilerin verdikleri beyanatlar karşısında şaşkına uğradılar.

Komisyonu şaşkına uğratan Türk temsicilerden Ejder Köse, Ayhan Tonca ve Ülkü Öğüt, verdikleri ifadeler ile derslerine iyi çalışmış olduklarını gösterdiler ve sorgulamaya damgalarını vurdular.

Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbe girişiminin, Hollanda Türk toplumu üzerindeki etkilerinin neler olduğunu anlamaya çalışan Parlamento Komisyonu’nda, iki Türk parlamenter de yer almıştı.

Bu parlamenterlerden biri Sosyalist Partili ve Kürt asıllı Sadet Karabulut, diğeri de İşçi Partisi’nden istifa ederek, kurdukları DENK Partisi ile yoluna devam eden Selçuk Öztürk’tü.

Sadet Karabulut’un Türkiye aleyhtarlığı her haliyle göze çarpıyordu. Selçuk Öztürk ise, meslektaşlarının kendisine ‘Erdoğancı’ gözüyle baktıklarını bilerek komisyonda yer aldı ve sağlıklı bilgiler almak için sorular yöneltti.

Komisyon’un sabahki oturumunda, kendilerini Türk devleti tarafından baskı altında hisseden ve kendilerini ‘mağdur’ olarak kabul eden kuruluşların temsilcileri dinlendi.

Öğleden sonraki oturumda ise Türkiye’ye bağlılıkları sıcak olan kuruluşların temsilcileri dinlendi.

İlk dinlenen kişi, Gülenciler’in başı olarak kabul edilen, Zaman Vandaag Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Cerit oldu. Mehmet Cerit, ‘Ben bir Gülenci’yim. Bu bir sır değil. Benim gazetem Hizmet sempatizanları tarafından kurulmuştur. Biz insan hakları, demokrasi ve hürriyetin İslam perspektifindeniz.’ diye başladığı konuşmasında,Türkiye’de önce Kürtlerin ve Alevilerin düşman kabul edildiğini, şimdi de sırada Gülenciler’in olduğunu belirtti. Gazetelerinin Türkiye’deki versiyonunun hükümet tarafından kapatıldığını belirten Cerit, kendilerine karşı bir cadı avı uygulandığını ve Hollanda’daki Türk organizasyonlarının da bu cadı avına katılma mecburiyeti hissettiklerini söyledi.



Hollanda’da Gülenciler’in başı olarak addedilen Zaman Vandaag gazetesinin Genel Yayıın Yönetmeni Mehmet Cerit



YÜKSEL ÇEVİK

Sabahki oturumun ikinci konuşmacısı, Alevi organizasyonu HAKDER temsilcisi Yüksel Çevik oldu. Yüksel Çevik, kendilerinin asırlar boyu Türkiye içinde ve İslam dünyasında baskıya maruz kaldıklarını belirttikten sonra, darbe girişimi için, ‘Bizim camiamız bu gibi girişimlere karşı çok duyarlıdır’ dedi. Hollanda’daki Türk nüfusunun yüzde 30’unun Alevi olduğunu belirten Çevik, ‘Bizim dini inancımızda başta hümanizm ve kadın erkek eşitliği önde gelir. Hollanda’da kendimizi özgür hissediyoruz.’ dedi.

KENO AHMED

Aynı tondaki laflar Kürt organizasyonu DEMNED temsilcisi Keno Ahmed’ten de çıktı. Keno Ahmed, Kürtler ile Aleviler’in aynı kaderi paylaştıklarını ve kendilerini hep baskı altında hissettiklerini söyledi. Gülen ile Erdoğan’ın üç yıl öncesine kadar çok iyi dostlar olduklarını belirten Ahmed, şimdi de Gülenciler’in baskı altında olduklarını söyledi.

MUSTAFA AYRANCI



Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği HTİB Başkanı Mustafa Ayrancı da sabah oturumunda dinlenenler arasındaydı. Mustafa Ayrancı, Türk hükümeti tarafından başlatılan cadı avının kontrolsuz bir şekilde yapıldığını ve kurunun yanında yaşın da yandığını belirtti ve hükümetin darbe girişimini fırsat bilerek antidemokratik işlemleri abarttığını söyledi.

Hollanda Parlamento Başkanlığı’nın düzenlediği sorgulama oturumunun ilk bölümünde Türkiye karşıtı temsilciler konuştular. Bunların arasında bir Ermeni temsilci de vardı. Ermeni temsilcinin neler dediğini, objektif gazetecilik şiarımdan ödün vererek söz etmeyeceğim. Çünkü, zırvalarla moralinizi bozmak istemiyorum.

AYHAN TONCA



Komisyon’un sorguya çektiği Ayhan Tonca, Hollanda Diyanet Vakfı üyesi olarak verdiği yanıtlar ile, Hollandalılar’ın konuyu kavrayamadıklarını ortaya serdi.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın Hollanda temsilcisi olan Avukat Ejder Köse, Komisyon karşısında verdiği ifadelerle hukuk dersi verdi.

Turks Nederlands Tegengulid (Türk Hollanda Karşıt Ses) temsilcisi Ülkü Ögüt de verdiği çarpıcı ifadeler ile komisyon üyelerini şaşırttı.

Ayhan Tonca, Hollanda’da Diyanet’e bağlı 144 camide görev yapan imamların Türkiye’den maaş aldıkları ve Türk hükümeti adına ispiyonculuk yaptıkları iddiasına verdiği yanıtta,’ İmamların maaşlarının Türkiye’den geldiği doğrudur. Bunda şaşılacak bir durum yoktur. Hollanda devleti kiliselere para katkısından bulunmuyor ama, İtalya, Belçika ve Yunanistan gibi ülkeler kiliselere yardım yapıyor. Kaldı ki şahsen ben, 2004 yılında Hollanda hükümetine bir teklifte bulunmuş ve imamların Hollanda’da yetiştirilmesi için Akademik bir altyapı oluşturulmasını istemiştim. Ama Hollanda devleti bu isteğime karşı duyarsız kaldı. Bu gerçekleşseydi, camilerdeki imamlar Hollanda kültürü ile yetişmiş kişilerden oluşacaktı. Böylece de sizlerdeki, ‘Bu imamlar Ankara’nın uzun kolu’ istifhamı ortadan kalkacaktı. Bu imamlar burada sadece dini hizmet yapıyorlar. Hiçbir imam siyasi görüş belirtmiyor. Varsa bir bildiğiniz, bunu bize kanıtlarıyla bildiriniz.’ dedi.

Ayhan Tonca ayrıca, ‘Sizler, ırkçı parti PVV ile işbirliği yapmak istemediğinizi belirtiyorsunuz ama, bu ırkçı parti ne isterse onu da yapıyorsunuz’ şeklinde sert bir suçlamada bulundu.

EJDER KÖSE



Hollanda’da avukatlık yapan ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na üye olarak seçilen Ejder Köse de dinlenen (sorguya çekilenler) arasındaydı.

Ejder Köse’ye Ankara’nın Hollanda’daki uzun kolu olarak bakılıyordu. Parlamento Komisyonu’ndakilerin de bu düşünce içinde oldukları her hallerinden belli oluyordu.

‘Sizin Ankara’daki Türk Diasporası Danışma Kurulu’nda ne iş yapıyorsunuz ve bu Kurul’un amacı nedir?’ şeklindeki soru bile, komisyon üyelerinin peşin hükümlülüğünü ortaya seriyordu.

Ama Ejder Köse bu sorudan irkilmedi ve çok rahat bir şekilde yanıt verdi: ‘Benim Hollanda Temsilcisi olarak üyesi olduğum Ankara’daki Kurul, yurtdışında yaşayan Türkler’in, anavatana yönelik sorunlarının çözümü ile uğraşıyor.’

Köse’nin bu yanıtı ile tatmin olmayan ve bu Kurul’u ‘Ankara’nın uzun kolu’ olarak gören komisyondakiler, ‘Bize örnek verebilir misin?’ diye sordular. Ejder Köse de ‘Tabii ki bir değil pek çok örnek verebilirim’ dedi ve anlatmaya başladı: ‘Yurtdışındaki Türklerin askerlik sorunları vardı. Bedelli askerlik için 10 bin euro ödemek mecburiyetinde kalan Türk gençleri zor durumdaydı. Avrupa’nın da içinde bulunduğu ekonomik kriz içinde bu meblağı ödemek çok zordu. Türk gençleri yurttaşlıktan çıkma ile karşı karşıya kalmışlardı. İşte biz bunu dile getirdik ve askerlik bedeli yarı yarıya düştü. Ayrıca kısa da olsa askere gitme şartı kalktı.’

Köse’nin bu berrak açıklaması bile komisyondakileri memnun etmedi ve bir üye, ‘Vatandaşlıktan çıksalar ne olur ki?’ diye sordu. Ejder Köse bu tepkiye çok kızdı ve gülerek, ‘Sizin vatandaşlık duygunuz olmayabilir. Ama biz Türkler, Hollanda vatandaşlığını seçmiş olsak bile, anavatan ile bağlarımızı koparmayız ve vatandaşlığımıza kutsal olarak yaklaşırız.’ dedi.

Köse, komisyondakilerin memnun olmayan suratlarına bakarak ‘Size bir örnek daha vereyim: Türkiye’ye tatile giden Türkler, beraberlerinde götürdükleri otomobilleri altı ay Türkiye’de tutabiliyorlardı. Biz bunu da gündeme getirdik ve bu süreyi iki yıla çıkardık. Görüyorsunuz ki, sizin ‘Ankara’nın uzun kolu’ diye nitelediğiniz oluşumlar, yurtdışındaki Türkler’in anavatan ile ilişkilerindeki pürüzleri ortadan kaldırıyor. Ama siz, bizim de parlamentoda temsilcimiz olan sizler, bizim buradaki sorunlarımızı bir kenara atıyor ve sadece siyasi konular ile gündemi meşgul ediyorsunuz.’ dedi.

Ejder Köse, komisyon üyelerinin, ‘Türkiye’deki darbe girişimine ve sonrasına nasıl bakıyorsunuz’ şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi: ‘Darbe girişiminin ertesi günü siz parlamenterler hemen twitler atmaya başladınız. Bu twitlerde yaşananların cididdiyetine değil, Erdoğan’ın beyanatlarına yer verdiniz ve sokaklara dökülen Türkler’in ellerindeki Türk bayraklarına takıldınız. Türk bayrağı taşımanın ne zararı var ki. Bakın Size birkaç örnek fotoğraf göstereyim. Bu fotoğraf, PKK’lılar’ın Lahey Büyükelçiliğimiz önünde yapılan gösteriden çekidi. Bu fotoğrafta PKK bayrağı var. Terör örgütü olarak tanıdığınız bir topluluğun elindeki bu bayrak sizi rahatsız etmedi de, Türk bayrağı mı rahatsız etti? Bakın bu fotoğraf da İsrailliler’in gösterisinde çekilmiş. Bu fotoğrafta da İsrail bayrakları var. Bu bayraklar sizi rahatsız etmiyor da, Türk bayrağı mı rahatsız ediyor?

ÜLKÜ ÖĞÜT



Hollanda’da ‘Karşıt Görüş’ olarak iyi işlere imza atmış olan kuruluşun temsilcisi Ülkü Öğüt, daha önce yapılan bir araştırma sonucunda, Türk gençlerinin çoğunun IŞİD sempatizanı olduğu iddiasını çürüten bir başka araştırma ile gündeme oturmuştu.

Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Lodewijk Asscher’ın talimatı ile Motivaction tarafından yapılan araştırmada, Türk gençlerinin yüzde 90’ının IŞİD’i desteklediğini iddia ilan edilmişti.

Bu araştırmanın açıklanmasından sonra harekete geçen Turks Nederlands Tegengeluid kurucularından Ülkü Öğüt, kendilerinin yaptırdıkları bir başka araştırma sonucunda, Türk gençlerinin hiç de IŞİD sempatizanı olmadığı sonucunu elde ettiklerini söyledi.

Komisyon üyelerinin Öğüt’e yönelttikleri sorularda, Hollanda’daki Türk gençlerinin, Türkiye’de yaşanan olaylardan sonra, Hollanda toplumuna sırtlarını dönüp dönmediklerine cevap aradılar

Öğüt, kendisi gibi diğer Türk gençlerinin de Hollanda’da doğup büyüdüklerini ve bu ülkede yaşamlarını sürdürdüklerini ifade etti. Bu gençlerin ana sorunlarının Türkiye olmadığına değinen Öğüt şöyle devam etti:

‘Hollanda’da 3’üncü nesil Türkler olarak halen ikinci sınıf vatandaş muamelesi göüyoruz İş başvurularımızda yapılan mülakatlarda, ‘Erdoğancı mısın ?’ gibi sorularla karşılaşıyoruz. Öncelikle sizlerin bizi kabul edip bu topluma birlikte katılım sağlayabilmemizin altyapısını hazırlayamadığınız sürece, bizler de kendimizi sürekli ‘Hollandalı’ değil, ‘Hollandalı Türk’ olarak adlandırmak zorunda kalacağız. Bize dayattığınız yalan yanlış yakıştırmalardan dolayı bizler kendimizi savunmak zorunda kalıyoruz ve bugün de aynen burada size karşı sanki hesap veriyormuşuz gibi sorgulanıyoruz. Biz bu ülkenin geleceğiyiz. Bu ülke için güzel şeyler yapıyor ve iyi yerlerdeyiz. Bunları da görmezden gelemezsiniz. Artık entegrasyon sorunu yok, sizin kabullenme sorununuz var”.

Sorgulamada, Rotterdam İslam Üniversitesi’nden Ertuğrul Gökçekuyu, Hollanda Milli Görüş Teşkilatı’ndan Yusuf Altuntaş da kendi görüşlerini anlattılar.

SORGULAMA KOMİSYONU ÜYELERİ



M.L. (Mei Li) Vos, S. Karabulut, M. Azmani, P.E. (Pieter) Heerma, A. Marcouch, L.G.J. Voortman, P.H. van Meenen, S. Öztürk, B.I. van der Burg

PROGRAMIN AKIŞI

Saat 10.00-10.30 Mehmet Cerit: Zaman Vandaag-Platform INS

Saat 10.30 -11.00 Yüksel Çevik:HakDer, Hollanda Alevi Dernekleri Federasyonu (Federatie van Alevitische Verenigingen in Nederland)

Saat 11.00-11.30 Keno Ahmed:Demned, Küridtanlılar Konseyi. (Raad van Gemeenschappen uit Koerdistan)

Saat 11.30- 12.00 Mustafa Ayrancı:Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği. (Turkse Arbeidersvereniging in Nederland (HTIB) ve Hollanda Türkiyeli Demokratik Dernekler Federasyonu (Federatie van Democratische Vereniging van Arbeiders uit Turkije in Nederland (DIDF)

Saat 12.00-12.30 Hollanda Ermeni Organizasyonları Federasyonu (Federatie Armeense Organisaties Nederland (FAON)

Saat 12.30-13.30 Ara-Pauze



Saat 13.30-14.00 Ejder Köse: Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı Üyesi Ejder Köse: (Adviesraad Turkse Diaspora)

Saat 14.00-14.30 Ertuğrul Gökçekuyu: Rotterdam İslam Üniversitesi (Islamitische Universiteit Rotterdam)

Saat 14.30-15.00 Yusuf Altuntaş: Milli Görüs Hollanda

Saat 15.00-15.30 Hollanda İslam Merkezi Vakfı (Stichting Islamitisch Centrum Nederland)

Saat 15.30-16.00 Hollanda Türk federasyonu (Turkse Federatie Nederland)

Saat 16.00-16.30 Ayhan Tonca: Hollanda İslam Vakfı Diyanet (Islamitische Stichting Nederland)

Saat 16.30-17.00 Ülkü Öğüt: Türk-Hollanda Karşıt Görüş (Turks-Nederlands Tegengeluid)

*****

47’nci Amsterdam Tartışmaları’nın konusu 15 Temmuz Darbe Girişimi

Karşıt görüşler medeni bir şekilde tartıştılar

47’nci Amsterdam Tartışmaları toplantısında, 15. Temmuz kanlı darbesinin Avrupa'ya, özelde de Hollanda’ya etkileri konuşuldu. Hollanda'da yetişen gençlerin yoğun ilgi gösterdiği toplantıya, yine Hollanda'da yetişen ve birbirlerinden farklı düşünen yazar ve sosyal bilimci Cemil Yılma, öğretim görevlisi ve yazar Hacı Tekinerdoğan, Utrecht Yüksek Okulu öğretim görevlisi Ahmet Talan ve hukukçu ve politik aktivist Kubilay Başçı katıldı. Darbeden sonra ilk kez bu düzeyde yapılan tartışmada yer yer tansiyon yükseldi.



Toplantıda öne çıkan görüşler özetle şunlar oldu:

Öncelikle, Amsterdam Tartışmaları organizatörleri, farklı kesimlerin bir araya gelmesine vesile olmaları ve iki aydır Hollanda Türk toplumunda tartışılmayan 15 Temmuz darbesi ve Hollanda’ya etkilerini kamuoyuna açık bir şekilde masaya yatırma cesaretinden dolayı tebrik edildiler.



Toplantının ilk dikkat çeken yönü, konuşmacıların farklı dünya görüşlerinden seçilmeleriydi. Tamamen gönüllülük temelinde, hiçbir zorlama olmadan bu kadar farklı düşüncede insanın bir arada olması kayda değer bir durumdur. İstendiği zaman bir araya gelme, birlikte çalışma, fikir alış verişinde bulunma ve tartışma da gerçekleştirilebiliyor demek ki. Yeter ki, bunun için ortam hazırlansın.

Toplantıya katılan gençlerin donanımlı olmaları, toplum içinde görüşlerini rahatlıkla ifade edebilme yeteneğine sahip olmaları, farklı da düşünseler tartışma seviyesini korumaları da önemli bir davranıştı.



Birbirinden farklı düşünen 4 konuşmacının öncelikle hemfikir oldukları noktalardan bir tanesi, Avrupa’da akıl tutulmasına ve tereddütlerine rağmen, işbirlikçileriyle Gülenistlerin 15 Temmuz darbesinde yer almış olmalarıydı. Kaldıki, bu konuda Avrupa’daki hakim görüş bir akıl tutulmasıyla karşıya olup, darbenin faillerini yargılama ve lanetleme yerine Türk toplumun Erdoğancılar ve Gülenciler olarak ikiye bölündüğünü, bunun Avrupa için rahatsız edici olduğu lanse edilmiştir. Bu görüş ve hakim medyanın aylardır tek yönlü yayın politikası göz önüne alındığında, konuşmacıların darbenin faili hakkında ortak görüş sergilemeleri çok önemli bir gelişmedir. Dikkat çeken, 4 konuşmacının da Gülen hareketinin tehlikeli ve gizemli bir hareket olduğunda birleşmeleriydi.

Konuşmacılar, 15 Temmuz darbesinden sonra gözaltına alınma, işten çıkarılma, yargılama gibi Türkiye'de yürütülen politika hakkında birbirlerinden farklı düşündüler ve bu noktada ayrıldılar. İki konuşmacının yorumlarına, darbe sonrası Avrupa medyasındaki hakim görüşün büyük ölçüde etki ettiği gözlemlendi.



Hollanda medyası tek yanlı yayın yapıyor...

Toplantıda, 15 Temmuz kanlı darbesinden sonra Hollanda'da yaşananların endişe verici olduğu, özellikle Hollanda medyasının taraflı haber yaptığı ve olayları çarpıttığı, artık genel anlamda Türk toplumunda medyaya karşı bir güvensizlik hakim olduğuna dikkat çekildi. İki aydır 15 Temmuz darbesi ile ilgili Hollanda'da tek kutuplu ve yönlü bir tutumun hakim olduğu, buna karşın Türk toplumunun çoğunluğunun görüşlerini açıklayacak yeterli temsilcinin ve sözcünün bulunmadığına, var olanların da cesaretlerinin kırıldığına da dikkat çekildi. Toplantıya katılan Hollandalı bir gazeteci de söz alarak, kendilerinin sürekli belirli gruplar tarafından arandığını, genelde bu gruplardan gelen bilgi ve açıklamalarla hareket edildiğinin altını çizerken, Türk toplumunun büyük kesiminin söyleşi vermeye yanaşmadığını ifade etti.

Türk STK’ları pasif...

Diğer taraftan, Türk sivil toplum kuruluşlarının genel anlamda pasif kaldığı, Hollanda'da yaşananlarla ilgili etkin bir şekilde ortak bir görüş dahi bildiremedikleri, bunda Hollanda'nın 'Erdoğan'ın uzun eli' nitelemesinin de caydırıcı rolü olduğuna dikkat çekildi.

Hollanda’da tartışma kültürünün önemli bir gelenek olduğundan hareketle, bu ve benzeri toplantıların, belki farklı formatlarda, daha küçük gruplar, uzmanlar arasında da yapılması gerektiği yönünde fikir birliğine varıldı.

MERSİN’E HİÇ DE YAKIŞMAYAN GÖRÜNTÜ ÜZDÜ…

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin daveti ve Hürriyet gazetesi ile TÜRSAB’ın işbirliği ile gerçekleşen ‘Mersin’i keşfet’ etkinliği görkemli oldu.

Hürriyet gazetesinden ünlü yazarların katılımı ile gerçekleşen üç günlük etkinlik sırasında yayınlananlar ve bundan sonra yayınlanacak olanlar, Mersin’e çok şey kazandıracaktır.

Ne var ki, Hürriyet yazarları Ertuğrul Özkök’ün ana gazetede, Cengiz Semercioğlu’nun da Kelebek’te yayınladıkları ekteki fotoğraf, Mersin’in bilinen modern simgesini bozdu.

Kimin fikridir bilemem ama, bazı işgüzarlar, Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, magazin yazarı Cengiz Semercioğlu, siyaset ve spor yazarı Kanat Akkaya’ya kasket giydirip poşu takarak, ‘Mersin Hatırası’ yazılı kara tahtanın önünde fotoğraf çekilmelerini sağladılar.

Hoş, Semercioğlu, ‘Acemi narenciyeciler gibi çıkmışız’ diye espri yapmış, Ertuğrul Özkök de giysilerin analizini esprili bir şekilde yapmış ama, Mersin’in modern simgesi bu olmamalıydı.

Atatürk’ün söylediği gibi, ‘Köylü milletin efendisidir’. Köylünün giysilerini aşağılamak hiç doğru değildir. Ama konu Mersin’i keşfetmekse, Mersin bu görüntü ile keşfolunmaz.



Hürriyet’teki dostlarım önümüzdeki günlerde Mersin’i yazacaklar.

Dilerim, Mersin’i hak ettiği güzelliklerle yayınlar ve tanıtırlar.



Unutmayalım, Türkiye’de batı kültürü ile zenginleşmiş İstanbul dışında üç şehir vardı. İzmir, İskenderun ve Mersin.

Modernizmin merkezi olan bu üç kentimiz, hak ettiği görüntülerle tanıtılmalıdır.

*****

MERSİN’E YAKIŞMAYAN BAŞKA GÖRÜNTÜLER

Türkiye’nin en Batılı şehirlerinden biri olan Mersin’de görüntü kirliliği gelişiyor. Bu görüntü kirliliğinin en büyük sorumluları göçmenlerden oluşuyor.

50 yıldır bir göçmen olarak yaşadığım Hollanda’da, bir azınlık mensubu olarak, horlanmanın ne kadar acı olduğunu çok iyi bilenlerden biriyim.

Ama ne yazık ki, ben de tıpkı Avrupa’daki ırkçılar gibi, göçmenleri tenkit edeceğim ama horlamamaya çalışacağım.

Zira ben, Avrupalılar’ı rahatsız eden, biz göçmenler arasında bazılarının nasıl bir görüntü kirliliği yarattıklarını da biliyorum.

Mersin Esnaf Odaları Birliği Başkanı Talat Dinçer’in açıklamalarına göre, kentte kayıtlı 167 bin, kayıtsız ise 320 bin Suriyeli göçmen yaşıyor. Mersin’de kayıt dışı binin üzerinde Suriyeli esnaf var. Bunların ekonomimize katkıları tabii ki inkar edilemez.

Kayıt dışı Suriyeli esnafın, Türk esnafına verdiği zararı ben şahsen ticaretin cilvesi olarak algılıyorum. Bu konuda yapılacak bir şey yok. Ama tabii ki Suriyeli esnaf da, Türk esnafın uyduğu kurallara uymak mecburiyetindedir.

Haksız rekabet ile Türk esnafa kepenk kapattırmak da hakkaniyete sığmaz.



Suriyeli esnafın, Arapça tabelalarla görüntü kirliliği yarattıklarından şikayet ediliyor. Bence bu da ticaretin bir cilvesi olmalıdır.

Bir zamanlar Brüksel Belediyesi, Türk işyerlerindeki Türkçe tabelalara karşı yasak getirmişti. O zaman bizzat gidip konuştuğum Belediye Başkanı, bu görüşmeden sonra yasağı kaldırmak mecburiyetinde kalmıştı.



Brüksel’deki Türkçe tabelalar Latin harflerle yazılıydı.

Ama Suriyeliler’in tabelaları Arapça harflerle yazılmış.

Aradaki farkın olumsuzluğunu ben yazmayacağım.



Suriyeliler, benim yaşadığım Akdeniz sahillerinde de görüntü kirliliği yaratıyorlar. Benim her gün yürüyüş yaptığım sahil bandında, kumsalda nargile içen Suriyeliler hiç de güzel bir görüntü vermiyorlar.

Tekrar ediyorum, ayrımcılıktan ve horlanmadan en çok ızdırap çekmiş ve bununla 50 yıldır mücadele etmiş bir göçmen olarak, bu görüntü kirliliklerinin ortadan kalkması gerekmektedir.



Suriyeli göçmenler hakkında verilecek daha pek çok örnek var. Ama ‘Irkçı’ damgası yememek için şimdilik sadece bunlarla yetiniyorum.

*****

Şehit Asenalar için Rotterdam’da program yapıldı



Ülkücü oldukları gerekçesiyle şehit edildikleri ileri sürülen kadın kurbanlar, Rotterdam Versaar derneğinin ev sahipliğinde yapılan program ile anıldılar.

2 yaşında şehit olan Bilge Özsoy, Türk halk sanatçısı Mürüvvet Kekilli, sendikacı Ayşe Çetinkaya, Lokman Hekim lakabına layık görülen doktor Bercis Seden, 8 aylık hamile olan Hanife Fendoğlu ve diğer şehit Asenalar’ın isimleri tek tek okunarak güzel sözlerle yad edildiler.

Kuran- ı Kerim tilaveti sonrası bir dakika saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, Rotterdam Versaar teşkilatında eğitim gören çocuklar da sahne alarak şiirlerini okudular.

Anma programının açılış konuşması Rotterdam Versaar Kadın Kolları Başkanı Hatun Arslan tarafından yapıldı. Hatun Arslan yapmış olduğu konuşmada, yeni binasına taşınan Rotterdam Versaar Teşkilatı’nın çalışmaları hakkında bilgi verdi. Tarihte Kahraman Türk kadınlarının belgeseli izlendikten sonra, Hollanda Türk Federasyonu Kadın Kolları Başkanı Neslihan Büyükhan konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edildi. Büyükhan, teşkilatın özünde var olan şehitleri her daim gönüllerinde yaşatacaklarına ve onlara layık olmaya çalışacaklarına vurgu yaptı.

Son konuşmacı olarak söz alan Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik ise, Ülkücü Hareket’te emek sarf etmiş olanlara Ahde Vefa konusunda kesinlikle geri kalınmamasını istedi. Murat Gedik, aynı zamanda fertlerin de teşkilata göstermeleri gereken Ahde Vefayı eksik etmemelerini söyledi. Murat Gedik: “Bu şehit anma programlarını birer seminer olarak görmeliyiz, Ülkücü Hareket’in tarihini gelecek nesillere aktarmalıyız. Özellikle bu Hareket’e fitne sokmak isteyenlere çok dikkat etmeliyiz. Başbuğ Türkeş’i zamanında terk edenlerin bu Hareket’e yön vermelerine izin vermemeliyiz. Bu tipler Avrupa’da da bizleri zamanında pazarlamak istemiştiler. Uyanık olacağız, teşkilatımızın disiplininden kopmayacağız. Şehitlerimizi hoşnut edebilmek için elimizden ne geliyorsa yapacağız.” dedi.

*****

Hollanda Türk Medya Vakfı kuruldu

Kısa adı DTMA olan (Dutch Turkish Media Association) 'Hollanda Türk Medya Vakfı' resmen kuruldu



Yaz öncesi kuruluş çalışmalarına başlayan ve merkezi Rotterdam'da bulunan Hollanda Türk Medya Vakfı, geçtiğimiz günlerde kurucu üye medya kuruluşları temsilcilerinin noter huzurunda imzaladıkları 'vakıf statüsü’ ile resmiyet kazandı.

Hollanda'da uzun yıllar faaliyet gösteren yazılı, görsel ve online medya kuruluşlarından oluşan birlik, kuruluş aşamasında oluşturduğu çalışma grubu ile, en az iki yıldır resmi olarak faaliyet gösteren tüm Türk medya kuruluşlarına çağrı yapmış ve gelen tepkiler doğrultusunda kriterlerini oluşturarak kuruluşunu gerçekleştirmiştir.

Kuruluş amacını; Hollanda'da yaşayan Türk toplumu ile ilgili konularda objektif yayınlar yapmak, Türk medyasının pozitif imaj oluşumuna katkıda bulunmak, medya ile ilgilenenlerin kişisel, sosyal ve mesleki gelişimini sağlamaya yönelik eğitim faaliyetlerinde bulunmak, Hollanda ve Türkiye arasında medya köprüsü oluşturmak, aynı amaçları hedefleyen Hollanda ve Avrupa genelindeki benzeri medya kuruluşlarıyla iletişim halinde olmak, medyanın kalitesini ve güvenilirliğini artırmak şeklindeki başlıklarla kamuoyuna açıkladı.

Hollanda Türk Medya Vakfı, tüzük kriterlerini haiz olan Ak Ajans, Demet TV, Haber Gazetesi, Platform Dergisi ve Son Media Groep tarafından hayata geçirildi.

Hollanda Türk Medya Vakfı’nın kurucu üyeler tarafından ilk yıl için yapılan görev dağılımında, başkanlığa Demet TV'den Oktay Başaran, sekreterliğe Ak Ajans'tan Adil Akaltun, saymanlığa Haber Gazetesi’nden İbrahim Karaman getirildi. Son Media Groep’tan Ömer Aşıran ve Platform Dergisi’nden Ebubekir Turgut ise üye olarak görev aldı.

Tüzüğünde belirlenen kriterlere uyan tüm medya kuruluşlarının da üye olabileceği Hollanda Türk Medya Vakfı, önümüzdeki günlerde kamuoyuyla buluşmaya devam edecek.

*****