Türklerin tarih'deki en eski yerleşim yeri olan Doğu Türkistan, makûs kaderinden asırlardır kurtulamamış, bir taraftan Rusya diğer taraftan Çin’in kıskacı arasında sıkışarak işgal, zulüm ve esaret altında bağımsızlık mücadelesi vermeye çalışmaktadır.





1949'dan bu yana yaşanan işgal ve zulümlerde 35 milyondan fazla Müslüman Uygur Türk'ü katledilmiş, 10 milyon sürgünde, 1 milyon masum Müslüman Uygur Türkü ise suçsuz yere hapsedilmiş ve Çin işkencesi gibi en ağır işkencelere tabi tutulmuştur.





Doğu Türkistan; Tibet, İç Moğolistan ve Mançurya gibi Kızıl Çin müstemlekeleri dâhil, bütün Çin topraklarının beşte birini teşkil etmektedir. Fakat zengin petrol yataklarına sahip olması ve son dönemlerde Çin-Rusya arasındaki enerji yakınlaşmalarının kesiştiği bölge olması hasebiyle bölgenin önemi daha da artmıştır.





Doğu Türkistan ilk defa 1759 yılında Çin Mançu Yönetimi tarafından işgal edildi. Uygur Türkleri vatanlarını işgal eden Çin ordusuna karşı yıllarca direndiler. Tam 42 kez bağımsızlık mücadelesi verildi, sonuçta sayı ve teçhizat bakımından kıyaslanamayacak derecede fazla olan Çin ordusu, Rusların da yardımıyla bu mücadelelerden galip çıktı.





Son olarak, 1949 yılından bu yana Çin işgali altında olan, 45 milyon nüfusü ve 1.828.418 km2 toprağıyla orta asyada Uygur Türkleri'nin Ana Yurdu bizim'de Ata Yurdumuz Doğu Türkistan.





12 Kasım 1933 tarihinde ilan edilen Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti, 6 Şubat, 1934 yılında Çin tarafından yıkılmıştır.





12 Kasım, 1944 yılında tekrar kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti beş yıl sonra 20 Ekim, 1949 yılında tekrar yıkılmıştır.





Rusya ile savaşan, Aralık 1949'da Çin Halk Kurtuluş Ordusu anlaşmalı olarak bölge'ye konuşlandırılmış daha sonra ise anlaşmaya uyulmamış ve Doğu Türkistan, işgalci Çin'e bağlanmıştır. 1976'da Çin BM'üye olurken önceki hükümetlerin 1915'e kadar onayladığı bütün anlaşmaları kabul etmiş, bu konu Doğu Türkistan için hukuki ve siyasi olarak olumlu bir süreç doğurmuştur.





Doğu Türkistan halkı 1949'dan beri Çin işgaline karşı direnmekte ve bağımsızlık mücadelesi vermektedir.





Çin zülmünden kaçan Uygur Türkleri gittikleri ülkelerde davalarını sürdürmeye devam ederek, vakıf, dernek ve cemiyetler kurarak örf ve adetlerini yaşamaya ve yaşatmaya devam etmişlerdir.





2004 yılında ise Anwar yusuf Turani ve arkadaşları önemli bir karar alarak Sürgünde Doğu Doğu Türkistan Hükümeti kurmuşlar ve bağımlık mücadelesine resmiyet kazandırarak, önemli hizmetlere imza atmışlardır.





Bu durumdan rahatsız olan işgalci Çin, Doğu Türkistan Sürgün Hükümetini sabote etmek için birçok girişimde bulunmuş ve bazı hükümet üyelerini ayartarak zarar vermeye çalışmıştır.





Daha önce hükümette yer alan Ismail Ali Cengiz de bu oyuna gelerek, Çin'in desteği ile paralel hükümet kurarak Doğu Türkistan davasına zarar vermiştir.





Bütün bu olumsuzluklara rağmen Anwar Yusuf Turani ve vatansever arkadaşları, hükümet üyelerini yenileyerek, bağımsızlık mücadelesinde devam etmektedirler.





Anwar Yusuf Turani Başbakanlığı'ndaki Hükümete Türkiyeden hükümete önemli üyeler katılmıştır. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Hanifi Çakır, Dışişleri Bakanı Murat Altun, Içişleri Bakanı Hüseyin Köksal, Savunma Bakanı Suat Gün, Enformasyon ve Kamu Düzeni Bakanı Hüseyin Hakkı Kahveci, Maliye Bakanı Ömer Ilçin, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Gökhan gülmez, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Akın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Okan Ertorun, Çevre ve Şehircilik Bakanı Abdullah Çelik, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Kepenek, Kültür Bakanı Allahverdi Ahmad ve Eğitim ve Strateji Bakanı Şener Mengene olarak biz atanmış bulunmaktayız.







Gök Bayrağın yeniden hür bir şekilde gönderde dalgalanması ve minarelerden ezanların gûr bir sâdâ ile okunması, 67 yıllık işgalin ve zülmün, 250 yıllık esaretin sona ermesi için Doğu Türkistan kahramanları Dilşad Hatun(Iparhan), Mehmed Yakup Bey, Hoca Niyaz Hacı, Mahmut Muhuti, Sabit Damolla Abdulbaki, Osman Batur Han, Mehmet Emin Buğra, Mesut Sabri, Isa Yusuf Alptekin gibi bu mücadeleye canla başla devam edeceğimizin şeref sözünü verdik.





Mücadelemiz hayırlı ve kutlu olsun.





Bu haklı dava ve kutlu mücadele sadece Uygurculuk ve Kazakçılık davası değildir.

Bütün Türk Milleti'nin ve Türk Dünyası'nın milli davası, Islam Dünyası'nın da ortak sorunudur.

Türk Dünyası'nın, Islam Dünyası'nın, Uluslararası Kuruluşların, vicdan sahibi ve zulme kayıtsız kalmayan bütün Insanlığın desteğini bekliyoruz.