HOŞGELDİN! YENİ TÜRKİYE - Emrah BEKÇİ - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









HOŞGELDİN! YENİ TÜRKİYE - Emrah BEKÇİ
Tarih: 17.07.2016 > Kaç kez okundu? 1028

Paylaş


Efendim!

Şuan ve gelecekte bu yazıyı okuyacak olan tüm aydın vicdanlı yüreklere selam ederek başlamak istiyorum.

Genelde tarihsel ve kültürel yazı yazan ‘’Milli Fikir İşçisiyim’’. Lakin bu sefer ülkemizde ‘darbeler tarihinin’ son icraatını yaşadığımız için bu yazıyı kaleme alıyorum. ’15-16 Temmuz 2016’ tarihi, Türkiye siyaseti ve ‘demokrasi’ terimi için, bazı noktaların konulduğu ve bazı hadiselerin başlangıcının miladı olacak bir tarih.

Öncelikle seçmiş olduğum yazı başlığımı neden ‘Hoş geldin! Yeni Türkiye’ olarak tercih ettiğimi sizlere arz etmek isterim. 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arası yaşanan tüm hadiseleri büyük bir titizlikle, hem medyadan, hem de sokakta halkın arasında izledim. Oliver Cromwell’den itibaren, yani 16-17 asır Avrupa’sı. Türk tarihinde ise Anadolu Selçuklu Devletinden, Osmanlı Devletine kadar, hatta 23 Ocak 1913 tarihinde meydana gelen ‘Bab’ı Ali' Baskınından’, Cumhuriyet dönemine tüm ‘darbe’ tarihini titizlikle okumuş biriyim.

Lakin 15-16 Temmuz 2016 günü ülkemizde yaşanan hadiseler. ‘Darbe’ isimlendirilmesinden ziyade, ‘Oscar’lık bir film senaryosundan öte bir hal olarak görmemekteyim.

Bunun nedenini zihnim şu şekilde izah etmekte:

‘Darbe’ dediğimiz uygunsuz ve tercih edilmeyecek eylem; ‘an’sızın, şok tesirli, tüm planları ayrıntılı bir şekilde yapılıp, devletin silahlı icra kuvvetleriyle, devleti idare eden siyasi erklerin ve kurumların idaresini ele alıp. Tüm bu hadiseler olduktan sonra, ülkede güneşin doğmasıyla beraber uyanan halkın konudan haber olması demektir.

Oysa ülkemizde yaşanan hadiseler ‘darbe’ nitelemesinden ziyade. Kurgulanmış bir oyunun ‘aktör ve figüranlarının’ oynamış oldukları, beceriksiz bir oyundan farksızdı. Birazcık tarih okumuş. Veya biraz strateji ve dış siyaset takip etmiş bir kişi ‘cambaza bak, cambaza!’ olayının farkına çoktan varmıştır.

Efendim!

Ülkemiz, gerek dışarıdan, gerek ise içeriden terör, şiddet, ekonomik olarak abluka altında. İktidarda bulunan hükümet, ülkenin hem nüfusunun, hem de uluslar arası düzeyde büyümesi nedeniyle ‘bunalım’ yaşamakta. İktidar partisi içerisinde ‘fikir’ üretecek ve bu düşüncesini milletin, devletin menfaatine çevirecek insanları azınlıkta. Hal böyle olunca, işi yürütecek kişilerin yükleri fazlaca artmakta. Her işe yetişemeyen yetkili kişi ve kişilerin ‘hatası’ doğal olarak çoğalmakta. Bu gerek ulusal, gerek ise uluslararası alanda önemli kayıplara neden olmakta.

İşte tüm bu hadiseler vücuda gelirken, ülkemizde birde ‘başkanlık’, ‘anayasa’, ‘cemaat terör örgütü’ olayı söz konusu olup, dillerden düşürülmemektedir. Ayrıca Suriye’den ülkemize davet ettiğimiz kardeşlerimize kucak açmamız, akabinde tüm dünyanın bu alanda ülkemizi yalnız bırakması, sıkıntıları tavan yapmış bir vaziyettedir.

Ülkemizde küçük esnaf kepenkleri teker teker kapatır vaziyete gelmiş, insanlarımızın alayının ‘emperyalist bankalara’ borçları gırtlağa dayanmıştır. Her vatandaş borç batağındadır. Hukuk ve adalet terimleri yara almış, millet ve vatan mefhumları ayaklar altında çiğnenmiştir.

Eşkıyayı ‘Habur’dan’ davul zurnayla halay çekerek içeri aldıktan sonra, sözcülerini ise meclis çatısı içinde besler hale gelmişiz. Aradan az bir zaman geçmiş ‘-ben oynamak istemiyorum, ver misketlerimi!’ misali, kucak açtıklarımız dağlarda, ovalarda, kasabalarda, şehirlerde terör estirmiş. Vatan evlatlarının kanlarını akıtmışlardır-akıtmaktadırlar. Kısacası, yaptığımız hatayı vatan evlatlarının kanıyla temizleme yolunda devam etmekteyiz.

Gün gelmiş, tüm bu olumsuzluklardan ve yakıştırılmaya çalışılan ‘yaftalardan’ kurtulmak ve tüm dengeleri tersine çevirmek adına, çok güzel bir senaryo yazmışız. Lakin bu senaryoda kullanılan silah ve oyuncuların tamamı; ne san’atçı, ne de san’atın içinde bulunan kişilerden seçmemişiz. Böyle olunca da ‘kral çıplak!’ deyimine atfen, yapılan hadisenin her yerinden amatörlük aktığına şahitlik etmekteyiz.

Misal olarak birkaç noktaya değinmek isterim:

15-16 Temmuz 2016’da ‘Darbe’ veya teşebbüste bulunan kişi ve askerler ‘farik mümeyyiz’ olmayan kişilerdir diye bilir miyiz? Deriz..(!) Neden? Kime sorsanız, gecenin Saat: 22.00’da darbe veya teşebbüsü yapılmayacağını bilir.(!) Lakin bu aklı evvel tayfa, bu saati tercih etmiştir. Neden? Hadi diyelim darbe teşebbüsü saatini bu vakte aldınız. Aptalca köprü kapatmak, yok tayyare uçurmak, helikopterle asfalta ateş etmek, tankları deniz manzaralı yerlere park edip boğazın tadını çıkartmak nedir?(!) İnanın komedi filmini aratmayan hadiseler..(!)

Genelkurmay gibi bir kurumu ele geçiriyorsunuz, tüm ordu komutanları da elinizde rehin, iletişim ve medyanın kablosu parmak ucunuzda, ne yaptığınızı bilmeden ‘’heyyy, bakın bizler darbe yapacazzz..!’’ diyip hareket ediyorsunuz. Bu yaşananlara da bütün milleti inandırmak için, vatan evlatlarının kanını döküyorsunuz. Bu nasıl bir ‘darbe girişimi, ne akıldır?’ diye sorarlar ‘adam olana’.

Hadi amatör darbecileri ve ‘FETÖ’ nü geçtik. İşin çok ilginç tarafları var. Bu ilginç taraflardan birisi, ‘NTV’ de demeç veren ‘MİT Basın Sözcüsü’. Görevli arkadaşa sunucu bayan soruyor: Efendim! Genelkurmay Başkanı rehin alındı deniliyor, bu konuda bilginiz var mı? Arkadaş akabinde hemen cevap yapıştırıyor: Genelkurmay Başkanımız vazifesinin başında bulunuyor. Diyor..(!) Aradan vakit geçiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havaalanı Devlet Konuk Evi’nden basına açıklama yaparken, söylediği sözlerden biri: Genelkurmay Başkanımız rehin alınmıştır. Oluyor.

Yukarıda belirttiğim gibi, hayatından minimum 3-5 kitap okuyan izleyicinin aklına hemen şu soru geliyor. ‘Kim doğru söylüyor?’ Ülkemizin İstihbarat Teşkilatı mı? Yoksa Cumhurbaşkanımız mı? Tabii ki, istihbarat teşkilatı boş işlerle uğraştığı için Sayın Cumhurbaşkanımız doğruları söylüyor ve söyledi.

Efendim!

15-16 Temmuz günleri arası yaşanılan çelişkileri buraya yazmaya kalksak, sayfalar artacaktır. Artık geri kalan hususları tarihçilere bırakıyorum.(!)

Peki, yaşanan bu hadiselerden ülkemize fayda var mıdır? Elbet olacaktır. ‘Her şerde bir hayır, her hayırda şer’in’ olması gibi faydalar-zararlar mutlak vardır. Yaşanan hadiselerin millete faydası nedir? Türkiye artık ‘darbe’ görmeyecektir. Mevcut ‘AKP’ iktidarı, Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘başkanlık’ yolunu açacaktır. Mecliste muamma olan ‘Anayasa’ değişecektir. Çünkü ‘Darbe Anayasasıdır’. Darbe kelimesini artık kimse duymak istememektedir. Avrupa ve dünya milletleri, ülkemizin ‘demokratik’ bir ülke olduğunu artık anlamış olacaklardır. Belki, 6 ay sonra ‘AB’ne gireceğiz, kim bilir? ‘’AB’de işimiz nedir bunu da anlamış değiliz ama..(!) Ülkemizin uluslar arası saygınlık ve iktidar partisi nazarında faydasını saymakla bitiremeyiz. İktidar Partisi ‘Nefes Alacak, Rahatlayacaktır’. Bu arada ‘Kasım-Aralık 2016’ da erken seçime de gidebiliriz..(!)

Peki, zararları neler olabilir?

Efendim!

Sadece şunu yazarak, en küçük boyutunun tahminini belirtmek istiyorum. 15-16 Temmuz 2016 günü Boğaziçi Köprüsünde ‘’Türk Askerinin Boğazının Kesenlerin, Şehit Ettikleri Askerimizi Yerlerde Tekmeleyen Zındıkların Artmasına Neden Olabilir.’’ İleriki tarihlerde ülkemizde, cüppe ve entarili, eli bıçaklı bu zevat amip hücreler gibi çoğalabilir. Sosyal yaşamda ‘tekke-zaviye-medreselere’ üye kartı bulunmayan insanlarımız sokak ortasında katledilebilir.

‘’Milliyet’’ kelimesi, zaten ırkçılık sayılmış durumdadır ‘Lisan’ı Türk’i’ den hep kaldırılabilir. Yakın vakitte ‘Türkiye Kurucu Öncü Şahsiyetler’’ eğitim-öğretim kitaplarından çıkarılıp, ‘’Medyada Fes Takınıp Gezen Sözde Âlim Zevatın’ günümüzde budaklanmış cemaatlerin silsilesinden esinlenen, tarihi karakterler ön plana geçirilebilir mi? Olmaz dememek lazım, daha dün az kalsın‘darbe’ oluyordu neredeyse’..(!)

Bunu neden yazıyorum; 2016-2017 Eğitim ve Öğretim müfredatından, yani okutulacak ders kitapları içeriğinden, zihni yoracak zor konuların hepsi çöpe atılmış, öğretmenlere konu çoktan tebliğ edilmiş vaziyettedir.

Kısacası ülkemizde kafası fazla çalışan ve kafa yoran genç nesil değil. Ezberciliğin ön safhada olduğu, gerektiğinde ‘’meydanlara inin!’ talimatıyla kullanılacak genç nesillerin oluşturulmasına başlanmıştır. Bu hal ülkemiz için şimdiden zararı olan bir gidiş hattır. Kısacası 20 sene sonraki insanın zihni kalitesi, günümüzde ki insanların kalitesinden çok geride olacaktır. ‘Çünkü insana zor öğretir, kolaylık tembelliğe sevk eder.’

Ülkemiz yeni bir yola girmiştir. Bu yolda tüm yükü üzerine alacak olan şimdiki Cumhurbaşkanımız, ileriki günlerde BAŞKANIMIZ olacak Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şimdiden başarılar dilerim. Biz muhalefet partisiyiz diyen siyasi erklere de, kendilerine başka meşguliyet bulmalarını öneririm. Çünkü ‘’Başkanlık Sisteminde’’ muhalefet siyaseti güdecek parti teşekkülüne yer bulunmuyor…(!)

Bu yazımla altını kalın olarak çizmek istediğim ve hükümet partisinin üzerinde titizlikle durmasını istediğim husus ‘’Türk Askerinin Boğazını Kesen’’ berber fukaralarıdır. Camilerimizde ‘’Fetih Süresi’’ Okununca, kendilerini ‘’Hayber Kalesin’’de cenkte sanan bu tayfa, gün gelip karşınıza ikinci bir ‘’Cemaat Terör Örgütü’’ olarak çıkabilir.

Bu ülke ve milletimiz, artık ‘terör, kan, vahşet, kaygı vs.’ konularını ne medyada, ne de sokakta görmek istemiyor.

Bendeniz ‘’Partizanlığa, ideolojilere, aklını kiraya vermiş biri değilim.’’ Milli bir aydın-yazar olarak seslenmek istiyorum:

Lütfen!

Ruhuyla gülmeye hasret kalan milletimiz, unutmuş olduğu gülmem mimiklerini tesis etmeye gayret gösterecek, icraat ve eylemleri çoğunlukta tutalım.

Buradan ‘Muhalefet Partilerini’ Tarihin tozlu havuzuna ustaca gönderen ‘’AKP’yi ve Şimdiki Sayın Cumhurbaşkanımız, kısa vakit sonra ‘BAŞKANIMIZ’ Recep Tayyip Erdoğan’ı Tebrik Ediyorum.’’

Mecliste bulunan muhalefet partilerine de ‘’Şimdiden Geçmiş Olsun!’’ diliyorum..(!) Sizler sosyal medya hesaplarınızda beğeni sayınızı yükseltirken, birileri ülkenin gelecek senelerinin ‘senaryolarını yazıyordu’’.

15-16 Temmuz 2016 günü, şehit olan asker ve polisimize Rabbimden rahmet, yakınlarına ve Aziz Milletimize sabırlar diliyorum.

Rabbim! Ülkemizin ve Milletimizin üzerinde kurulan kötü senaryo ve düşünceleri def etsin İnş’Allah!

Hoş geldin! Yeni Türkiye..

Saygılarımla.

Emrah BEKÇİ

Araştırmacı / Yazar





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 47
Dün Tekil 1787
Bugün Tekil 385
Toplam Tekil 4068307
IP 3.137.178.133






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























11 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Sevgim - Millete!
Vurgunlu um - Azadl a ve adalete!
itaatim - Hocalar ma!
Borcum - Dostlar ma ve meslekta lar ma!
Nefretim - Yalanc lara ve iki y zl lere!

(Eb lfez EL BEY)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu