BASIN BÜLTENİ Ertuğruloğlu: "Kıbrıs Türk halkının egemenliği inkar edildiği sürece 50 yıldır yapılan müzakerelerde bir neticeye varılamadığı gibi bugün de varılması mümkün değil " - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Ertuğruloğlu: "Kıbrıs Türk halkının egemenliği inkar edildiği sürece 50 yıldır yapılan müzakerelerde bir neticeye varılamadığı gibi bugün de varılması mümkün değil "
Tarih: 23.06.2016 > Kaç kez okundu? 1058

Paylaş


Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs müzakereleri hakkında "Rum tarafı 'Kıbrıs Cumhuriyeti' diye tanındığı, Kıbrıs Türk halkının kimliği inkar edildiği, Kıbrıs Türk halkının egemenliği inkar edildiği sürece, Kıbrıs'ta 50 yıldır yapılan müzakerelerde bir neticeye varılamadığı gibi bugün de varılması bana göre mümkün değil" dedi.

TC Dışişleri Bakanlığında Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Ertuğruloğlu, ana vatan ve yavru vatan birlikteliği ve bütünlüğünü bilen, buna inanan birisi olarak Ankara'da kendisini konuk değil evinde hissettiğini belirtti.

Ulusal davayı savunan Türk halkının temsilcisi olarak Bakan Çavuşoğlu ile çok kapsamlı görüşmeler yaptıklarını ifade eden Ertuğruloğlu, her konuda görüş ve vizyon birliği içerisinde bugünü ve geleceği belirleme yönünde görüş alışverişinde bulunduklarını kaydetti.

Kıbrıs konusunda anlaşma olasılığının 50 yıldır gündemde olduğunu, 50 yıldır BM gözetiminde müzakerelerin yürütüldüğünü anımsatan Ertuğruloğlu, ancak bugüne kadar herhangi bir netice sağlanamadığını söyledi.

Ertuğruloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Artık Kıbrıs konusundaki müzakerelerin önü açık bir şekilde devam etmesinin sona erdirilmesi gereğine inanan birisiyim. Yılsonuna kadar bir süreç, müzakerelere verilmesi gereken bir şanstır diye değerlendiriyorum. Ama Rum tarafının arzu ettiği gibi önü açık müzakere sürecine artık onay vermememiz gerektiğine inanan birisiyim. Rum tarafına kalırsa 50 yıldır müzakere ediyoruz, 500 yıl daha müzakere etmeye niyetli bir Rum tarafıyla karşı karşıyayız. Bunu bilerek, Kıbrıs konusunda anlaşma olasılığı gerçekten mümkün olacak mı olmayacak mı bu kapsamı o çerçevede değerlendirmemiz gerekir, gerçekçi olmamız gerekiyor."

Her Kıbrıs Türkünün anlaşma arzusunda olduğunu, yıllardır yaşatıldığı anormal koşulların sona erdirilmesini istediğini söyleyen Ertuğruloğlu, şunları kaydetti:

"Ama bunu kendi başımıza yapmamız mümkün değil. Bunun olabilmesi için Güney Kıbrıs'taki komşularımızın, eski ortaklarımızın da bu vizyona sahip olması gerekir. Güney Kıbrıs'taki komşularımızın bu vizyona sahip olduğunu düşünmüyorum. İnşallah doğru yola gelirler. Kıbrıs adasının bir Helen adası olmadığını görürler ve kabul ederler. Kıbrıs Türkünün adanın eşit sahibi olduğunu görürler ve kabul ederler ve Kıbrıs Türkünün boyundurukları altına alma milli çizgilerinden vazgeçerler. Bunu yaptıkları takdirde sene sonuna kadar bir anlaşma sağlamamız tabii ki mümkündür.

Ama son yaşadığımız olaylar baktığımızda gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul'daki yemek davetinde gerek Anastasiadis'in tavrı gerekse son güncel yangın olayında Rum tarafının böyle bir konuda bile siyaset yapmak, siyasi avantaj sağlamaya yönelik yaklaşımı. Bunları izlediğimiz zaman olması gereken vizyona sahip olmadığını söylemek benim için en azından kolaydır. Beklentimiz Rum tarafının aklına başına toplaması ve doğru vizyona gelmesidir. O küçücük adada kendilerini adanın tek hakimi, Kıbrıs Türkünü de azınlık görme vizyonundan bir an önce kopmalarıdır. Bunu başardıkları takdirde bir anlaşma sağlanması son derece kolaydır. Bizlerin Rumları yönetme, idare etme politikamız yoktur, aynı şekilde Rumların da Kıbrıs Türkünü yönetme idare etme, boyunduruğu altına alma politikasından bir an önce vazgeçmeleri gerekir."

Kıbrıs müzakereleri hakkındaki bir soruya karşılık, Kıbrıs'ta çözümün olabileceğini, adada çözümün herkes tarafından istendiğini kaydeden Ertuğruloğlu, "Her Kıbrıs Türk bireyi Kıbrıs'ta çözüm istiyor. Sorunu gelin tarif etmeye çalışalım, hangi sorunu çözmeye çalışıyorsunuz? Rum tarafı ile bizim Kıbrıs sorununun tarifi üzerinde bir mutabakatımız bile yok. Rum tarafı da 'Kıbrıs sorununu çözelim' diyor, Kıbrıs Türk tarafı da 'Kıbrıs sorununu çözelim' diyor. 50 yıldır müzakere ediliyor, aynı konular defalarca müzakere ediliyor, yeni tartışılan bir şey yok. Niye bir anlaşmaya varamadık? Çünkü farklı sorunları çözmeye çalıyoruz. Kıbrıs Türkünün çözmeye çalıştığı Kıbrıs sorunu başkadır, Kıbrıs Rum’unun çözmeye çalıştığı Kıbrıs sorunu başkadır. Sorunun tarifinde mutabakat yoksa çözümünde nasıl mutabakat sağlanacak" değerlendirmesinde bulundu.

Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis'in "Doğalgaz gelirlerinin çözümün bedelini ödemeye yönelik kullanılması" yönündeki demeçlerinin Güney Kıbrıs'tan çok ciddi eleştiri aldığını anımsatan Ertuğruloğlu, bunun bugünün konusu olmadığını ancak Rum tarafının hakim zihniyetinin kendisini burada da gösterdiğini kaydetti.

Ertuğruloğlu, şöyle konuştu:

"Doğalgaz olanaklarının sanki sadece kendilerinin hakkıymış gibi kendilerinin sadece söz sahibi olduğu bir olaymış gibi Kıbrıs Türkünün bu konuda hiçbir sözünün olmadığı gibi bir yaklaşım sergilemeye devam ettikleri de realite. Bu hakimiyetçi zihniyet devam ettiği sürece zaten Kıbrıs'ta gerek doğalgaz gerekse Kıbrıs konusunun sağlıklı bir şekilde tarihi gerçeklerle, adadaki realitelerle uyumlu bir şekilde bir anlaşmayla noktalanması bana göre pek olası görülmüyor. Rum tarafı 'Kıbrıs Cumhuriyeti" diye tanındığı, Kıbrıs Türk halkının kimliği inkar edildiği, Kıbrıs Türk halkının egemenliği inkar edildiği sürece Kıbrıs'ta 50 yıldır yapılan müzakerelerde bir neticeye varılamadığı gibi bugün de varılması bana göre mümkün değil."



Çavuşoğlu: "Rum tarafı insani yaklaşım konusunda bile avantaj elde etmeye çalışıyor"



TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum kesiminde süren yangınlara Türkiye'nin yardım önerisiyle ilgili olarak, Rum tarafının böylesine bir hassas durumda ve bu insani yaklaşım karşısında bile bundan avantaj elde etmeye çalıştığına işaret ederek "Türk uçaklarını ve helikopterini Rum tarafına indirmeye çalışıyor. Bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil” dedi.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Rum kesimindeki yangına ilişkin Türkiye'nin yardım önerisine yönelik bir soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, dünyanın neresinde bir afet olsa oraya ilk insani yardımı ulaştıran ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini söyledi. İnsani yardımlar konusunda gayrı safi milli hasılaya oranla Türkiye'nin birinci sırada olduğunu, kalkınma yardımlarının ise 4 milyar dolara çıktığını ifade eden Çavuşoğlu, "Rum kesiminde bu yangın çıkınca ve baktık ki kontrol altına alınamıyor, yardım önerimizi ilettik ve hem Sayın Akıncı hem de Rum liderler ile defalarca görüştük." değerlendirmesinde bulundu.

Rum tarafının böylesine bir hassas durumda ve bu insani yaklaşım karşısında bile bundan avantaj elde etmeye çalıştığının altını çizen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Türk uçaklarını ve helikopterini Rum tarafına indirmeye çalışıyor. Bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Aynı şekilde kendisi Dünya İnsani Zirvesi için İstanbul'a geldi. Biz misafirperverliğimizi gösterdik. Sayın Cumhurbaşkanımız bir yemek verdi. Bu resmi bir etkinlik değildi ve Sayın Akıncı'yı da bu yemeğe çağırdık. Biz isterdik ki böylesine gayrı resmi bir yemekte nasıl Davos'ta veya başka ortamlarda bir araya geldilerse, burada da yan yana gelsinler ve dostluk mesajı versinler. Güven artırıcı tedbirler de çok önemli. İki halk birlikte yaşayacak. Dostların bir araya geldiği akşam yemeğinde bile Akıncı ile bir araya gelmeyi istemediği gibi yaptığı açıklamalar da hoş değildi. O nedenle Rum kesimine diyorum ki en azından insani konuları bile suistimal etmeyin. Karşılık vermeseniz bile bunu başka yerlere çekmeye çalışmayın."

Türkiye ile KKTC arasında yeni dışişleri bakanı, başbakan ve cumhurbaşkanının karşılıklı olarak ziyaret yapmasına yönelik bir gelenek olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu KKTC dışişleri bakanlığı ile yakın işbirliği içinde çalıştıklarını ve çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Çavuşoğlu, şu andaki bölgesel konular, Kıbrıs'ta devam eden müzakere süreci ve hedeflerin bunu gerektirdiğini vurguladı.

Türkiye'nin KKTC'ye müzakere sürecinde desteğinin Kıbrıs Türk tarafının çıkarlarını koruyacak şekilde sürdüreceğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bu yıl içinde bir çözüme ulaşılmasını arzu ediyoruz. Rum kesiminde seçimler bitti. Artık sığınacak bir bahanenin kalmadığını da söylemek istiyoruz. Liderler ve müzakereciler arasında daha sık görüşmeler yapılması gerekiyor." diye konuştu.

KKTC'nin yurt dışındaki KKTC temsilciliklerinin sayısının arttığını ancak bunun yeterli olmayacağını ifade eden Çavuşoğlu, buraların aktif birer temsilcilik olması için ellerinden gelen desteği sürdürmeye devam edeceklerini belirtti. KKTC Dışişleri Bakanlığının altyapısını güçlendirmek için birlikte çalıştıklarını dile getiren Çavuşoğlu, bilişim altyapısı ve arşiv projelerinin tamamlandığını ve en kısa sürede KKTC'ye yapacağı ziyarette bu iki projenin açılışını gerçekleştirecekleri bilgisini verdi. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"KKTC'de gerçekleşen ve gerçekleşmekte olan reformları görüştük ki KKTC'nin çözüm olsun olmasın geleceğe kendini çok iyi hazırlaması lazım, güçlü olması lazım. Bu sebeple de hem mali yardımın güçlendirilmesi hem de reformların sürdürülmesinde fayda var. Şu andaki hükümette de bu kararlılığı görüyoruz. KKTC'ye ulaştırdığımız asrın projesi olan su temini projesinin de artık nihayete kavuşturulması gerekiyor. Suyun etkin bir şekilde Kıbrıs Türk halkına ulaştırılması gerekiyor. Bu konuda da hemfikiriz. Tüm bu konuları enine boyuna görüştük."

Kıbrıs'ta müzakerelere ilişkin bir soruya karşılık ana maddelerinin belli olduğunu aktaran Çavuşoğlu, "İki lider, ortak bir açıklamayla müzakereleri başlatmışlardır ve siyasi eşitlik ve iki kesimliliğe dayalı, kalıcı, adil bir çözüm istiyoruz. Bu süreç, BM şemsiyesi altında yürütülmektedir. BM Genel Sekreterinin iki tarafın lideri ile bir araya gelmesi son derece doğaldır." dedi.

Kıbrıs sorunun çözümünde yaşanan gecikmenin sorumlusunun Türkiye olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, "Tek taraflı gaz rezervleri ile ilgili attıkları adımlar ve bizim verdiğimiz karşılıktan sonra masadan çekilmeleri gibi birçok sebepten bu gecikmenin sebebi KKTC, Türkiye değildir. Artık sürecin hızlanması gerekiyor. 1 artı 5 toplantısının da yapılması gerekiyor, eğer çözüm isteniyorsa." ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, Kıbrıs etrafındaki gaz ve petrol rezervleri üzerinde KKTC ve Kıbrıs Türk halkının da haklarının olduğuna dikkati çekerek, yer altı kaynaklarından elde edilecek gelirin nereye harcanacağına da birlikte karar verilmesi gerektiğini, tek taraflı olarak karar verilemeyeceğini söyledi.



Akıncı: “Kalıpları yıkmak gerek”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Güney Kıbrıs’ta 5 günden beri devam eden yangının söndürülmesi ve can kayıplarına da yol açan bu çevre felaketinin önlenmesi için çaba harcadıklarını belirterek, “Bizlerin bu durumda rehberi siyaset ve diplomasinin yerleşmiş kalıpları olamaz. Rehber ancak akıl ve insanlık değerleri olabilir” ifadelerini kullandı.

Akıncı, yangına müdahale için Türkiye’den gelecek uçakların Ercan’a inmesine karşı çıkan Rum Yönetimi’ne Pınarbaşı ve Güzelyurt’u önerdiğini de açıkladı.

Yazılı açıklama yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, süreci özetledi, şunları kaydetti:

“Cumartesi gününden beri, önce yakın çalışma arkadaşlarım vasıtasıyla Anastasiadis’in ekibine, pazar günü ise yangının farklı yerlere sıçraması ve genişlemesi üzerine, bizzat Rum lideri arayarak, yangının söndürülmesinde itfaiye ekiplerimizle araçlarımızı göndererek işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu ilettim.

Havadan müdahale konusunda Türkiye’den de uçak ve helikopter desteği isteyebileceğimi ekledim.

Bana, İsrail’den hava desteği geldiğini, ertesi gün de Yunanistan’dan geleceğini söyleyerek teşekkür etti ve ihtiyaç kalmayacağını düşündüğünü, ancak yine de ihtiyaç olması halinde durumu değerlendireceğini ifade etti.

Ne yazık ki salı gününe kadar yangın genişleyerek devam etti. Bu arada Avrupa Birliği’nden de destek istendi. Yangının kontrol altına alınamadığı bir ortamda dün Sayın Anastasiadis ile üç kez telefonda görüşerek, yanmakta olan ormanların elbirliğiyle kurtarılması için politik argümanları bir tarafa bırakmamız gerektiğini, bu konuyu insani bir olay olarak görmek ve kalıpları yıkmak gerektiğini ısrarla vurguladım.

Bana, gelecek helikopterlerin nereye ineceğini, Ercan’a inilmesini kabul edemeyeceğini söyleyince, Larnaka ısrarının anlamsız olacağını, Ercan’a inmelerinin de şart olmadığını, Pınarbaşı veya Güzelyurt’a inebileceklerini, denizden su alınabilecek en uygun ve yangın alanına yakın yerin Güzelyurt Körfezi olduğunu, esasen Rum tarafında neden oradan su alınmadığının sorgulandığını, istenirse diğer uçakların da oradan yararlanmalarını sağlayabileceğimi belirttim.

Türkiye’den gelecek uçakların diğer uçaklar gibi havadaki hareketlerinin elbette koordine edilmesi gerekeceğini, bunu yapacak olanın da yangın neredeyse orada bu hizmeti verenlerin olacağını, bunda bir sorun görmediğimi ifade ettim.

Sonuçta, bu konunun hassas bir konu olduğunu, bunu değerlendireceklerini, karar verirlerse diğer devletlerden istedikleri çerçevede başvuru yapacaklarını söyleyerek telefonu kapadı. Bu son konuşmamızda itfaiye araçlarını yeniden gönderme teklifime, yerden müdahaleye ihtiyaç olmadığını tekrarlayarak ve yeterli araçları olduğunu belirterek teşekkür etti.

Bu konuşmadan sonra beni arayan olmadı. Rum Yönetimi’nin kararını basın yoluyla öğrendik. Helikopterlerin nereye ineceklerini, suyu hangi sahilden alacaklarını ve benzeri konuları, tamamen politik çerçevede değerlendirildiğini, olaya coğrafi yakınlık, etkinlik ve sonuç odaklı olarak yaklaşılmadığını üzülerek gözlemledim.

Gerek birey olarak ben, gerekse Cumhurbaşkanlığı makamı 5 günden beridir her türlü politik değerlendirmenin dışında, tamamen güzel adamızda yaşanmakta olan ve can kayıplarına da yol açan büyük bir çevre felaketinin önlenmesi çabalarına bir nebze katkı amacı ile uğraş verdik.

Araçların nereye ineceği, nereden kalkacağı, nasıl koordine edileceği, bunun siyaseten ne anlama gelip gelmediğinin böylesi büyük bir felaket karşısında, benim gözümde hiçbir anlamı yoktur.

Bizlerin bu durumda rehberi siyaset ve diplomasinin yerleşmiş kalıpları olamaz. Rehber ancak, akıl ve insanlık değerleri olabilir.

Yapılması gereken, en yakın yoldan en etkili biçimde bu yangının söndürülmesine yardımcı olmaktır. Bunun için siyaset odaklı hiçbir rezervimin olmadığını her platformda da dile getirdim, tekrarlıyorum. Doğaya, çevreye ve insani konulara değer veren herkesin, bu çerçevede düşünmesi ve davranması gerekir.”



Türkeş: "Rum tarafı her zaman olduğu gibi aymazlığını ortaya koymuştur”



TC Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki orman yangınına ilişkin, "Rum tarafı her zaman olduğu gibi aymazlığını ortaya koymuştur. Bizden yardım alacaklar ama hala kendi diplomasileri ve kendi karışık siyasetleri açısından, aynı Akdeniz'in suyunu 'kuzeyden mi alsınlar güneyden mi alsınlar' gibi gereksiz tartışmalar yapıyorlar. Umarım bir an önce akılları başlarına gelir de bu işler bir an önce kontrol altına alınır." dedi.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst'ü kabulünde konuşan Türkeş, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki orman yangınından derin üzüntü duyduğunu dile getirerek, hem Kuzey Kıbrıs'ın hem de Türkiye'nin yardıma hazır olduğunu ifade etti.

Afet olduğunda diplomasinin, siyasetin ve diğer hesapların ortadan kalkacağını vurgulayan Türkeş, sözlerini şöyle sürdürdü:

" Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı doğru bir şekilde ilk baştan yardım teklif etmiştir. Fakat Rum tarafı her zaman olduğu gibi aymazlığını ortaya koymuştur. Bizden yardım alacaklar ama hala kendi diplomasileri ve kendi karışık siyasetleri açısından, aynı Akdeniz'in suyunu 'kuzeyden mi alsınlar güneyden mi alsınlar' gibi gereksiz tartışmalar yapıyorlar. Umarım bir an önce akılları başlarına gelir de bu işler bir an önce kontrol altına alınır."

Kapısının Kıbrıs Türk halkına her zaman açık olduğunu kaydeden Türkeş, Kıbrıs ile Türkiye arasındaki ekonomik programla ilgili yaşanan gelişmelere de değinerek "Kıbrıs ile Türkiye arasındaki ekonomik ve sosyal programın bize düşen işlemleri tamamlandı. Bakanlar Kurulundan hem 3 yıllık bir program hem de bu yılki yatırım programları çıktı. Yani biraz gecikmeli olarak Türkiye'nin daha önceden beri yaptığı bu ekonomik yardımları da inşallah senenin geriye kalan 6 ayında da daha hareketli, daha dinamik hale getireceğiz" dedi.

Bakan Kemal Dürüst de kabulden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, KKTC olarak yapılacak tüm atılımlarda Türkiye'nin desteğini beklediklerini söyledi. Bugüne kadar verilen destekler için de KKTC halkı adına teşekkür eden Dürüst, Türkiye'nin her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olduğunu kaydetti.

Dürüst, Türkiye'nin KKTC'nin bu günlere gelmesinde büyük paya sahip olduğuna işaret ederek, "Bugün ki görüşmemizde gelişme adına, ileriye gidebilme adına projelerimizi sizlerle paylaşmak ve sizlerin desteğini talep etmeye geldik. Ne kadar güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti olursa o kadar huzur içerisinde yaşayan bir Kıbrıs Türk halkı ve sağlıklı bir Kuzey Kıbrıs devleti olur diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.



Eroğlu: "Rumlar papazlara sormadan bu işleri yapamıyorlar "



Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Güney Kıbrıs’taki orman yangınına ilişkin, "Güney Kıbrıs bir tarihte susuz kaldı. 'Su verelim, petrol verelim' dedik. Oradaki papazlar, 'Türk'ün suyunu veya akaryakıtını kullanmak caiz değildir' demiş. Onlar papazlara sormadan, bu işleri yapamıyorlar ama papazlardan izin alırlarsa, gidip, yangını söndüreceğiz veya tamamen yanacak." dedi.

Afyonkarahisar'da gazetecilerin Güney Kıbrıs’taki orman yangınına ilişkin sorusu üzerine konuşan Eroğlu, "Tüm helikopter, uçak ve arazözlerimiz bu bakımdan mükemmel, hiç bir sıkıntımız yok" diye konuştu.

Ülke genelinde 680 yangın çıktığını ve bin 88 hektarlık alanın zarar gördüğünü anlatan Bakan Eroğlu, şunları söyledi:

"Bu rakam küçük bir rakam değil. Güney Kıbrıs'ta belki bir günde bu kadar alan yanacak. Biz dedik ki, isterlerse hazır helikopterlerimiz var, uçaklarımız var. Birisi Antalya'da Silifke'de bekliyor. Kıbrıs'a dahi müdahale edecek durumdayız ama Güney Kıbrıs bir tarihte susuz kaldı. 'Su verelim, petrol verelim' dedik. Oradaki papazlar, 'Türk'ün suyunu veya akaryakıtını kullanmak caiz değildir' demiş. Onlar papazlara sormadan bu işleri yapamıyorlar ama papazlardan izin alırlarsa, gidip yangını söndüreceğiz veya tamamen yanacak."

Bir başka gazetecinin Bakan Veysel Eroğlu'na, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Kıbrıs Rum kesiminde süren yangınlara Türkiye'nin yardım önerisine ilişkin, "Rum tarafı böylesine hassas bir durumda ve bu insani yaklaşım karşısında bile bundan avantaj elde etmeye çalışıyor. Türk uçaklarını ve helikopterini Rum tarafına indirmeye çalışıyor. Bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil" sözlerini anımsatması üzerine, Eroğlu, "Öyle bir numara yok. Kusura bakma, orası bizim için Güney Kıbrıs Rum kesimidir. Ancak anlaşma olursa o zaman. Türkiye büyük bir ülke, merak etmeyin. Gümbür gümbür geleceğe doğru büyük adımlar atıyoruz. Eninde sonunda yardım isteyecek." değerlendirmesinde bulundu.



Bakanı Nabi Avcı KKTC’de temaslarda bulundu



Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nun davetlisi olarak dün KKTC’ye gelen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ve beraberindeki heyet, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber ve Başbakan Hüseyin Özgürgün tarafından kabul edildi.

Başbakan Hüseyin Özgürgün kabulde yaptığı konuşmada, Nabi Avcı’yı ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, Turizm Bakanlığı ile birlikte çok önemli çalışmalar yapılabilecek bir dönemde olduklarını söyledi.

En önemli motor sektörlerinden turizmde sezonun başı olduğunu ve TC-KKTC arasında yapılabilecek çok şey olduğuna inandığını kaydeden Özgürgün, sektörün günümüzde artık çok değişik trendlerle ilerlediğine işaret etti.

Özgürgün, hem Türkiye’nin, hem de KKTC’nin turizm alanında başarılı olmasını temenni etti.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ise, yeni görevine geldikten sonra ilk yurt dışı ziyaretini, geleneği bozmayarak, KKTC’ye yaptığını belirtti.

Ülkeler arasında gerek kültür, gerek turizm alanında işbirliğini daha ileri noktalara taşıma adına çalışmalar yapacaklarını söyleyen Avcı, turizm alanında önceden planlanmış ortak eylem planını, son gelişmeler çerçevesinde güncelleyerek, imzalayacaklarını anlattı.

Avcı, bugünkü (dünkü) ziyaretin sadece nezaket amaçlı olmayıp, aynı zamanda çalışma ziyareti olduğunu vurgulayarak, kendisiyle görüşen tüm devlet yetkililerine teşekkür etti.



KKTC ve Türkiye Turizm Bakanlıkları arasında işbirliği anlaşması imzalandı



KKTC Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ile Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı Turizm İşbirliği Eylem Planı’nı imzaladı.

Eylem planı, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı ile KKTC Turizm ve Çevre Bakanlığı arasında turizmin geliştirilmesi hususunda planlama, tanıtma, teknik destek ve eğitim hususunda işbirliğinin ileriye götürülmesini öngörüyor.

Eylem planı çerçevesinde, Türkiye’de 10 ilde ve Almanya ile İngiltere’de tanıtım etkinlikleri öngörülüyor.

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ile Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın imza attığı metinde, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın dış ülkelerde çalıştığı halkla ilişkiler şirketlerinden KKTC’nin de ayni şartlarda hizmet alması için çalışma başlatılması ve turizm fuarlarında teknik destek verilmesi de öngörülüyor.

Eylem Planında, İngiltere ve Körfez ülkelerinden Azerbaycan ve İran pazarlarına yönelik tanıtım çalışmalarına teknik destek sunulacağı belirtiliyor.

Ülkesel fiziki plan ve özel turizm bölgelerinin oluşturulması, tarihi ve kültürel mirasın korunması için yapılacak çalışmalar yönünde teknik destek verileceği belirtilen eylem planında, eğitim alanında da teknik destekler öngörülüyor.

Turizm ve Çevre Bakanlığı’ndaki imza töreninin ardından basına konuşan Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Eylem Planı altında Türkiye’de 10 ilde, ardından Almanya ve İngiltere’de tanıtım festivali düzenleneceğini, Türkiye’deki festivallerin sadece turizm tanıtım festivali olarak düzenlenmeyeceğini, yüksek öğretimden üretime ve kültüre kadar pek çok sektörde tanıtım fırsatı yakalanacağını söyledi.

Ataoğlu, “Amaç, Kuzey Kıbrıs’taki turizmin hareketlenmesini sağlamaktır” dedi.

Görüşmelerinde Avcı’nın, Bursa ve Eskişehir’den Ercan’a uçuşlar başlatılacağını söylediğini ifade eden Ataoğlu, Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının her zaman yanında olduğundan hiç şüphe duymadıklarını söyledi.

Ataoğlu, işbirliği protokollerinin Türkiye ile her yıl imzalandığını, ancak bunun 10 ili kapsaması nedeniyle farklı olduğunu söyledi.

TC Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı da, ilk yurt dışı ziyaretini KKTC’ye gerçekleştirdiğini, bu geleneğin KKTC ile Türkiye arasındaki kopmaz bağların göstergesi olduğunu söyledi.

Eylem planının iki ülke arasında turizm alanında var olan ilişkileri daha da ileriye götüreceğine inandığını belirten Avcı, “Türkiye ile Kuzey Kıbrıs’ın hem ayrı ayrı, hem de birlikte iyi bir turizm potansiyeli var. Gerek TC, gerek KKTC’nin bu potansiyeli bu güne kadar hak ettiği ölçekte değerlendirebildiği söylenemez” dedi.

Tanıtım konusunda yapılacak çok iş bulunduğunu belirten Avcı, “Hem Türkiye hem de KKTC’nin kültürel ve doğal zenginliklerini dünyaya tanıtmak için yapılacak çok iş var. Bunu birlikte daha iyi yapabiliriz” diye konuştu.

Avcı, yurt dışında yaşayan Türklere ve Kıbrıslılara, Ramazan bayramını KKTC ve Türkiye’de geçirme çağrısında da bulundu.



Oğuz: “Rumların gerçek yüzünü dünya bir kez daha gördü”



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Dursun Oğuz, Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin yangın söndürme çağrısını önce reddedip ardından şartlı olarak kabul eden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tutumunu eleştirerek, dünyanın bir kez daha Rumların gerçek yüzünü gördüğünü kaydetti.

Diyalog TV de katıldığı bir programda konuşan UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz, Güney Kıbrıs’ta çıkan yangın konusuna da değinerek Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin konuyla ilgili tutumunu eleştirdi ve doğal afetlerin dini, dili ve ırkının olamayacağını vurguladı.

Oğuz, şunları söyledi:

“4 günden beri can havliyle uğraşıyorlar. Yunanistan ve İsrail’den de yardım geldi. Biz de yardımcı olalım dedik. ‘Yunanistan ve İsrail’den yardım geldi’ diyerek bizim yardımımızı kabul etmediler. Burada Ada’da barışı isteyen Rumların tutumunun yorumunu halka bırakıyorum. Bu olayı seyredenler, Rumların samimiyetten uzak ve sahte olarak masada oturduğunu teyit edecek. Dünya da bunu görmektedir. Her tarafları yanıyor, yardım edelim diyoruz, hala daha inatlaşıyorlar. Bu hareketleri Türkler karşısında hükümdar olduklarını dünyaya göstermek içindir. Kıbrıs Türk tarafının bu insani yardım teklifini reddeden düşüncenin Türkiye Cumhuriyeti’nin yardımına ‘şartlı evet’i değerlendirilmelidir.”

Oğuz, böylesi bir zihniyetle nasıl barış olacağını anlamanın mümkün olmadığını kaydetti.



Liderler ertelenen görüşmelerini bugün gerçekleştiriyor



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis Güney’deki yangın nedeniyle ertelenen görüşmelerini bugün gerçekleştiriyor.

Yoğunlaştırılmış müzakereler kapsamında yer alacak olan görüşme ara bölgede müzakereler için tahsis edilen binada yer alacak.

Cumhurbaşkanı Akıncı, geçen Cuma günü gerçekleştirilen görüşme sonrasında yaptığı açıklamada federal yetkiler konusundaki müzakerenin tamamlanmak üzere olduğunu bir sonraki toplantıda bu konuyu sonuçlandırabileceklerini söylemişti.

Liderlerin bir sonraki görüşmesi ise 1 Temmuz’da gerçekleşecek



Bazı Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi partiler ara bölgede bir araya geldi



Bazı Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi partilerin temsilcileri, Slovakya’nın Lefkoşa Büyükelçiliği himayelerinde gerçekleştirilen rutin toplantılar çerçevesinde yeniden bir araya geldi.

Ara bölgedeki Ledra Palaca Otel’de, Rum EPALXI partisinin ev sahipliği yaptığı ve yaklaşık 2 saat süren bugünkü toplantı sonunda Slovak Büyükelçi Oksana Tomova hazırlanan ortak metni basına okudu.

Tomova, toplantıda ev sahibi EPALXI partisinin önerisi üzerine “Gelecek Federasyon ve Ortak Yurdumuz” konusunun ele alındığını açıkladı.

Açıklamada, “akıllıca yapılandırılmış federal ve kalıcı olacak bir çözümle birleşmenin tüm Kıbrıslılara uzun ve istikrarlı bir kalkınma sağlayacağı” ifade edildi.

Partilerin açıklamasında ayrıca Trodos’taki yangınların ve yangında yaşanan can kayıplarının üzüntü verici olduğu kaydedilerek, yangından etkilenen bölge sakinlerine dayanışma belirtildi.

Açıklamada “tüm Kıbrıslılara” seslenilerek “ortak çevre ve ormanların korunması” çağrısında bulunuldu ve yangından etkilenen bölgelerin yeniden ağaçlandırılması için ortak çalışma kararlığı belirtildi.

Partilerin, bir sonraki toplantısı 28 Eylül Çarşamba günü yapılacak.



Trodos’taki yangın kontrol altına alındı, soğutma çalışmaları sürüyor



Rum Adalet ve Kamu Düzeni Bakanı İonas Nikolau, Solea/Trodos bölgesindeki yangınla ilgili son durumu “tamamen yönetilebilir” olarak nitelendirdi.

TAK muhabirinin derlediği son bilgilere göre, yangın tamamen kontrol altına alınırken, soğutma çalışmaları sürüyor.

Rum haber kaynakları, yangın nedeniyle boşaltılan Spilya ve Kurdali sakinlerinin köylerine dönmeye başladığını da bildirdi.

Trodos eteklerinde yangının söndürülmesi çalışmalarına 12 gönüllü Kıbrıslı Türk’ün de katıldığı bildirildi.

“Kıbrıs Grubu” üyeleriyle birlikte 12 Kıbrıslı Türk’ün bölgeye gittiği; 3’nün yangın alanındaki söndürme çalışmalarında, 9’nun ise yardım çalışmalarında yer alacağı ifade edildi.



Lakkotripis 3’üncü tur ruhsat ihalesi hakkında konuştu



Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)” içerisindeki parseller için çıkılan 3’üncü tur ruhsat ihalesi çerçevesinde, ihaleye çıkılan 6, 8 ve 10 numaralı parsellere ilgi duyan şirketlerin önerilerinin, 22 Temmuz’da Rum Hükümetinin elinde olmasının beklendiğini söyledi.

Lakkotripis’in önceki gün Rum Meclisi Enerji Komitesi’nin yeni üyeleriyle bir araya geldiğini yazan Rum Haravgi gazetesi, tarafların görüşmede, hidrokarbonların değerlendirilmesi ve özellikle de “Afrodit” yatağının nasıl değerlendirileceği konusunu, kapalı kapılar ardında gerçekleştirilecek yeni bir toplantıda ele alma konusunda mutabakata vardıklarını belirtti.

Gazete, aynı toplantıda, Afrodit yatağındaki ortaklığın yeni oyuncusu olan “Shell” şirketiyle durumun nasıl ilerlediği konusunda da bilgilendirmede bulunulacağını, öte yandan Shell’in, hali hazırda Enerji Bakanlığıyla iletişim içerisinde olduğunu ve görüş alışverişinde bulunduğunu da ekledi.

Gazeteye göre AKEL ise toplantıda Rum hükümetini, bütünlüklü bir enerji planlaması ileriye götürmeye çağırdı.









Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram













Dışişleri Bakanlığı











Facebook





Twitter





YouTube





Websitesi













KKTC Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 228 3365 / 228 3241

Fax: +90 (392) 228 4847

E-Mail: pio_news@kktcenf.org

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: TRNC Public Information Office / KKTC Enformasyon Dairesi

Youtube: KKTCDisisleri





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 33
Dün Tekil 1097
Bugün Tekil 607
Toplam Tekil 4072534
IP 18.116.63.174






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























14 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


K peklerin dudaklar de di diye deniz kirlenmez.
(MEVLANA)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.311 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu