Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, CTP'nin yeni hükümet oluşum sürecinde göreve talip olacağını açıkladı.

Talat, yeni hükümet oluşumu sürecinde tüm partilerle görüşeceklerini belirterek, temel hedefin halkın, ülke çıkarlarının korunacağı, refahı sağlayacak bir hükümet oluşumunu yakalamak olduğunu kaydetti.

Koalisyon ortağı UBP’nin bakanlarının dün istifalarını sunmalarının ardından toplanan CTP Parti Meclisi toplantısının ardından basına açıklama yapan Genel Başkan Talat, Başbakan Ömer Kalyoncu’nun yarın (bugün) hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya sunacağını söyledi.

Talat, dün geceki toplantıda parti meclisi olarak uzun boylu bir değerlendirme yaptıklarını ve yeni hükümet oluşma sürecinde göreve talip pozisyonunu teyit ettiklerini kaydetti.

CTP'nin sorumluluklarının bilincinde olduğunu vurgulayan Talat, halkın ve ülkenin çıkarları için çalışacaklarını, UBP'nin hükümeti terk etmesiyle oluşan bu durumun ardından da göreve talip olacaklarını söyledi.

Ekonomik kalkınma, değerleri koruma gibi birçok işlerinin olduğunu ve görev üstlenmeye hazır olduklarını vurgulayan Talat, koalisyon için yarın (bugün) yetkili kurullarda değerlendirme yapacaklarını kaydetti. Süreci kimin yürüteceği konusunda da yetkili organların karar üreteceğini söyleyen Talat, UBP'nin takındığı tavrın siyasi etik açısından sıkıntılı olduğunu kaydetti ve bu pozisyonunu değerlendireceklerini dile getirdi. Tüm partilerle görüşmeler yaparken de tavırlarını ona göre belirleyeceklerini söyleyen Talat, erken seçimin de bir olasılık olduğunu ancak bunun biraz da görüşmelerde ortaya çıkacağına işaret etti. Talat, temel hedefin halk ve ülke çıkarları ile refah sağlayacak bir hükümet çıkarmak olduğunu ekledi.



Panama Papers Skandalı’nın bir ayağı da Güney Kıbrıs



Kıbrıs Postası’nda yayımlanan habere göre son 48 saattir dünya gündeminin en önemli maddesi haline gelen “Panama Papers skandalının bir ayağının da Güney Kıbrıs olduğu iddia ediliyor.

Buna göre Kıbrıs’ın İsviçre üzerinden gelen paraların, Panamalı Mossack Fonseca şirketi üzerinden dünyanın en büyük denetimsiz hesaplarının bulunduğu Karayipler bölgesindeki ada devletlerine aktarıldığı kaydediliyor.

Tarihin en büyük ‘sızıntısı’ olarak nitelenen belgelerde eski Rum Lideri Dimitris Hristofiyas’ın yanı sıra eski Dışişleri Bakanı Erato Kozakou - Markoulli ile eski Başsavcı Petros Klerides’in isimleri de geçiyor.

Panama merkezli dünyanın en büyük dördüncü Off - Shore Bankacılık Hukuk Firması olan Mossack Fonseca Şirketi’nin 2003 yılından itibaren Kıbrıs’ta kayıtlı olduğunu yazan İngiliz The Guardian gazetesi, şirketin Kıbrıs’ta üç çalışanı olduğunu da belirtiyor.

Guardian’ın haberinde, RCB’nin merkezi Rusya’da bulunan ve Putin’in dost bankası olarak nitelenen Bank Rossiya’nin taşeronu olduğu belirtilirken bankanın yönetim kurullarında ise Markulli, ve Klerides’in yanı sıra eski Maliye Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Andreas Tryfonides ile Dışişleri Eski Özel Kalem Müdürü Sottos Zakheos’un da görev aldığı kaydediliyor.

Haberde, bankanın toplamda “1 milyar dolardan fazla riskli kredi dağıttığı” yazılırken Hristofiyas’ın başkanlığa geldikten 3 ay sonra Haziran 2008’de bankanın en üst düzey iki yöneticisi olan Mikhail Kuzovlev ve Kiril Zimarin’e Kıbrıs vatandaşlığı vermesi dikkat çekici bir nokta olarak göze çarpıyor.

Öte yandan Kıbrıs müzakerelerinin sembol isimlerinden Kofi Annan’ın da adı fenomenin içerisinde geçiyor.



“Toprak kriterleri görüşülüyor”



Rum Fileleftheros gazetesi, Kıbrıs Türk ve Rum Müzakereciler Özdil Nami ile Andreas Mavroyannis’in görüşmelerinde toprak başlığına ilişkin kriterlerin ele alınmakta olduğunu, görüşmelerde derine inilmemiş olmasına karşın tarafların taleplerinin ve niyetlerinin aşikar olduğunu iddia etti.

Haberde, müzakerecilerin “sahil şeridi, yoğun nüfuslu bölgeler, kültürel ve dini nitelikli bölgelerin de aralarında bulunduğu bölgelere ilişkin kriterleri ele aldıkları” belirtilirken, Kıbrıs Rum tarafının “Karpaz, Maronit köyleri, anıtlar ve manastırlarla”, Kıbrıs Türk tarafının ise “Lefke, Luricina (Akıncılar) ve muhtemelen Baf’ın bazı bölgeleriyle” ilgilendiği iddia edildi.

Gazete, Kıbrıs Rum tarafının “toprak düzenlemelerinin Annan Planı’nı ve ek olarak bazı bölgeleri içermesini, Kıbrıs Türk tarafının ise, Annan Planı’nda öngörülenden daha az toprağın iade edilmesini hedeflediğini” savunarak, Kıbrıs Türk tarafının Güzelyurt’un iade edilmemesi görüşünün de bu çerçevede olduğunu öne sürdü.

Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu bir diğer tezin “haritada sınır çizgisinin düz olması gerektiği” tezi olduğunu iddia eden gazete, bu yaklaşımın BM tarafından da kabul edildiğini savundu.

Gazete, kriterlerin görüşülmesinde “toprak düzenlemelerinin mülkiyetle ilişkisine ve düzenlemelerin uygulamaya geçilmesindeki zaman çerçevesinde dokunulmakta olduğunu” belirtirken Kıbrıs Türk tarafının “hiçbir kullanıcının, ne kadar süredir kullanıcı olduğuna bakılmaksızın, yerinden edilmemesi gerektiğini ve Kıbrıs Türk idaresi altında dönecek Kıbrıslı Rumlar için hali arazilerin mevcut olduğu” görüşünü ortaya koyduğunu iddia etti.



Yüksek Mahkeme Yargıçlığına atanan Peri Hakkı yemin etti



Yüksek Adliye Kurulu tarafından Yüksek Mahkeme Yargıçlığına atanan Kaza Mahkemesi Başkanı Peri Hakkı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın huzurunda yemin etti.

Hakkı yeni görevine bugün başlayacak.

Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleştirilen yemin töreninde Başsavcı Aşkan İlgen, Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Şefik ile diğer yargıçlar ile Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu da hazır bulundu.

Törende, özgeçmişi okunan Peri Hakkı‘nın yemin etmesinin ardından, Cumhurbaşkanı Akıncı, “Adil kararlara imza atmanız temennisiyle” diyerek atama yazısını imzaladı.

5 Nisan 2016 tarihinden itibaren Yüksek Mahkeme Yargıçlığı’na atanan Peri Hakkı, 15 Haziran 1967 yılında Dikelya’da doğdu. Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1992 yılında mezun olduktan sonra staj süresini müteakip 17 Mayıs 1994 tarihinde avukat olarak kaydını yaptırdı.

1 Kasım 1999 tarihinde Kaza Mahkemesi Yargıçlığı’na, 2 Temmuz 2007 tarihinde Kaza Mahkemesi Başkanlığı’na atandı. Adli görev süresi içinde Lefkoşa Kaza Mahkemesi, Güzelyurt Kaza Mahkemesi, Ağır Ceza Mahkemeleri ve son olarak Girne Kaza Mahkemesi’nde görev yaptı.

Peri hakkı evli ve 2 çocuk annesi olup iyi derecede İngilizce biliyor.



Berberoğlu 14’üncü ölüm yıl dönümünde anıldı



Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) kurucusu ve ilk Genel Başkanı Ahmet Mithat Berberboğlu, 14. ölüm yıldönümünde kabri başında anıldı.

Karaoğlanoğlu Mezarlığı’nda gerçekleşen törende konuşan CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Türkü’nün en zor dönemlerinde siyaset yaparak bu dönemde bir siyasi partinin kuruluşu için çalışmalar ortaya koyan Ahmet Mithat Berberoğlu’nun, bu amacını 1970’te CTP’yi kurarak gerçekleştirdiğini anımsatarak, 14’üncü yıldönümünde bir kez daha rahmetle andıklarını söyledi.

“Zor günlerdi o günler. O günlerde; ‘sol’, ‘sosyalist’ kelimeleri yasaktı. Siyaset sadece Kıbrıs Türk Liderliği olarak anılan Denktaş öncülüğünde yürütülen siyasete karşı bir muhalefet biçiminde ortaya çıkabilirdi ve nitekim de öyle oldu” diyen Talat, Berberoğlu ve arkadaşlarının demokratik değere saygı duymayan yönetime karşı bir örgütlenme ve siyasi partinin ihtiyaç olduğunu düşünerek yola çıktıklarını savundu.

Demokrasiye inanan birisi olan Berberoğlu’nun o günlerde şiddetle dışlanan ve hatta ‘hain’ olarak görülen sol eğilimleri de CTP bünyesinde barındırmaya geniş imkanlar tanıdığını anımsatan Talat, sonrasında kurulan partide ilk genel başkanın Berberoğlu, Genel Sekreteri’nin de Naci Talat olduğunu kaydetti.

Talat, 1973’te yapılan Cumhurbaşkan Muavinliği seçimlerine de aday olan Berberoğlu’nun yaşadıkları ile de hem Türkiye hem de dünya basınında geniş yer aldığını anımsattı.