Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için sürdürülen müzakereler çerçevesinde BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, gelecek haftalarda çözümlenmesini istedikleri bazı konuları yeniden değerlendirdi. “ Kesinlikle doğru yönde ilerliyoruz” diyen BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, ancak bazen zamanı daha iyi kullanmak adına aynı yönde daha hızlı ilerleyebileceklerini düşündüğünü söyledi ve bunun her iki lidere de ilettiği bir mesaj olduğunu belirtti.

Görüşme sonrasında basına kısa bir açıklama yapan Eide, zamanın geçtiğini ve sürecin gereken hızda ilerlediğinden emin olmak için sık sık bir araya gelmenin yararlı olduğunu kaydetti.

Gelecek haftalar içerisinde çözümlemek istedikleri bazı somut konuların üzerinden geçtiklerini ifade eden Eide, liderler ve müzakere heyetleriyle birlikte görüşmelerin yanı sıra zaman zaman liderlerle, müzakere heyetleriyle ayrı ayrı görüşmenin de yararlı olduğunu ifade etti.

Eide, bugün (dün) anlayış olarak ortada duran ancak ilerlemek için açık bir dile dökülmesi gereken bazı konuları çözümlemenin pratik yolları üzerinde de konuştukların söyledi.

Dün (önceki gün) “siyaha dönüşmüş bazı konuların” (uzlaşılan konuların) ele alındığı bir müzakereciler görüşmesi gerçekleştirildiğini ifade eden Eide, bunun cesaretlendirici olduğunu ve bu tür sonuçların devamı için gelecek haftaları bekleyeceğini söyledi.

Görüşmede, Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Erhan Erçin ile BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim da hazır bulundu.



Schulz: “Kıbrıs sorununun çözümü için fırsat penceresi ve ümit var”



Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, Kıbrıs sorunun çözümü için fırsat penceresi ve ümidin bulunduğunu belirtti.

Rum Radyosu’nun haberine göre Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, dün Ada’dan ayrılmadan önce BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmansı Espen Barth Eide ile kahvaltıda bir araya geldi.

Schulz, kahvaltılı toplantının ardından yaptığı açıklamada, yapılması gereken hala çok şeyin olduğunu, tarihi bir adım atılması için iyi bir fırsatın da yaratıldığını belirtti.

Avrupa Parlamentosu ve Komisyonu’nun, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarını mutlak şekilde desteklediğini ayrıca gerekmesi durumunda ekonomik yardım vermeye de hazır olduğunu söyleyen Schulz, bütün konularda anlaşmaya varmadıkça hiçbir şeyin anlaşılmış olmadığını belirtti.

Schulz ayrıca çözümün, dıştan bir empoze olmaksızın Kıbrıslı vatandaşların egemen olarak alacakları kararı teşkil edeceğini de söyledi.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ise yaptığı açıklamada, “Kıbrıs sorununun, Avrupai sorun olduğunu, zira bölünmüş Kıbrıs’ın, BM Güvenlik Konseyi’nin gündeminde olan tek Avrupa ülkesi olduğunu” belirtti.

Amacın, Avrupa niteliğine sahip ve Avrupa ilkelerine dayalı bir çözümün bulunması olduğunu söyleyen Eide, Avrupa Merkez Bankası, IMF ve Dünya Bankası’nın yardımıyla Ada’nın ekonomisinin, Euro para birimiyle birleştirilmesinin başarıyla sağlanabileceğini de ifade etti.



TDP :“2 Kıbrıslı Türk’ün de asil üye olarak Avrupa Parlamentosu’ndaki yerini alması sağlanmalı”



Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Avrupa Parlamentosu'nda Kıbrıs’a ayrılan altı üyelikten ikisinin Kıbrıslı Türklerin hakkı olmasına rağmen, çözümsüzlük süreci öne sürülerek bu iki sandalyenin de Kıbrıslı Rumlar tarafından doldurulduğu belirtilen mektupta, 2 Kıbrıslı Türk’ün de asil üye olarak parlamentodaki yerini almasının sağlanması gerektiği, bu olayın Kıbrıslı Türkler açısından son derece önemli olduğunu belirtti.

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Kıbrıs konusu ile ilgili görüşlerini adayı ziyaret eden Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'a iletti.

TDP'nin“Kıbrıs sorununun çözüm şekli, Avrupa Parlamentosu'ndaki Kıbrıslı Türklerin hakkı olan 2 sandalye, askersizleştirme, hellimin tesciline yönelik görüşleri ile TDP'nin Sosyalist Enternasyonal üyeliği” hakkında bilgileri içeren mektup, TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit tarafından dün Ledra Palace'taki toplantıda Martin Schulz'a iletildi.

TDP'nin temel hedefinin İngiliz Üsleri de dahil adanın askersizleştirilmesi olduğu belirtilirken, geçmişte yaşanan acı olaylar nedeniyle Kıbrıs Türk toplumunun güvenlikle ilgili endişeleri giderilinceye kadar garantilerin devamından yana olduğu kaydedildi.

TDP’nin AP Başkanı Schulz’a verdiği mektupta, “dönüşümlü başkanlık” konusunun Kıbrıs Türk toplumu açısından vazgeçilmez olduğu belirtilirken, hellimin coğrafi tescili konusunda ise, Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker’in adaya ziyaretinde tüm tarafların üzerinde mutabık kaldığı anlayışa sadık kalınması gerektiği, bu anlayışı bozacak adımlardan kaçınılması gerektiği vurgulandı.

Mektupta, Sosyalist Enternasyonal üyeliği bulunan TDP'nin, ayrıca Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar İttifakına da üye olmak istediği ifade edildi.



Bazı Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi partiler ara bölgede bir araya geldi



Bazı Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi partiler ara bölgede, Slovakya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçiliği himayelerinde gerçekleştirilen rutin toplantılar çerçevesinde dün yeniden bir araya geldi.

Ledra Palace Otel’de gerçekleşen toplantıya Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP UG) ve Rum Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) katılmazken, yeni kurulan Halkın Partisi (HP), ilk kez toplantıda temsil edildi.

Toplantının ardından Slovakya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Oksana Tomova üzerinde mutabakata varılan ortak açıklama metnini basına okudu.

Tomova, partilerin toplantının ev sahipliğini yapan Birleşik Kıbrıs Partisi’nin (BKP) önerisi üzerine “Kıbrıs’ta gerçekten bir güvenliğin sağlanması nasıl mümkün olur” konusunu görüştüklerini söyledi.

Ortak açıklamada, güvenliğin Ada’da yaşayan herkes için hayati önem taşıdığına işaret edilerek, bunun sağlanabilmesi için gerekli önlemlerin sağlanması gerektiğine değinildi.



“Cumhurbaşkanlığı kalitesini TSE ile belgeleyecek”



Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Başkanı Sebahittin Korkmaz, KKTC Cumhurbaşkanlığının kalite ve müşteri memnuniyeti yönetim sistem belgeleri almaya hak kazandığını belirterek, "TSE'nin Kıbrıs'taki belge sayısını arttırarak, ülkedeki kalite altyapısını güçlendirmeyi amaçlıyoruz" dedi.

Korkmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TSE Yönetim Sistem Belgelendirme faaliyetleriyle kuruluşlarda kaynakların doğru kullanıldığı, israfın önlendiği, etkinliğin, verimliliğin en üst düzeye çıkarıldığı, çevreye saygılı, çalışanlarının güvenliğini ön planda tutan, bilgi güvenliğini sağlayan bir yapının oluşturulmasının hedeflendiğini söyledi. Yönetim sistem belgelerinin kamu kuruluşlarında yaygınlaşmasının çok önemli olduğuna işaret eden Korkmaz, "Bu sistem belgeleriyle kırtasiyeciliğin ağır bir şekilde kendini hissettirdiği kamuya yeni bir anlayış getirilmekte, verimlilik artarken, devlet-vatandaş ilişkisi yeniden tanımlanmakta, kamu hizmetlerinde şeffaflık, hesap verme ve katılımcılık sağlanmakta, çevreye duyarlı, iş güvenliğinin sağlandığı çağdaş normlara uygun bir yönetim anlayışı hakim olmaktadır" diye konuştu.

TSE'nin Türkiye'de kamu hizmeti veren 600’ün üzerinde kuruluşa sistem belgesi verdiğini anlatan Korkmaz, KKTC Cumhurbaşkanlığının da geçen yıl aralık ayında yapılan görüşmeler neticesinde "TS EN ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi" ve "TS ISO 10002:2014 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistem" belgelerini almak üzere kurumlarına başvuruda bulunduğunu söyledi. Enstitü tetkikçilerinin 16-18 Şubat'ta gerçekleştirdiği denetimlerin sonucunda, KKTC Cumhurbaşkanlığının Kalite Yönetim Sistemi ve Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi Belgesi almaya hak kazandığını dile getiren Korkmaz, "KKTC Cumhurbaşkanlığı bu belgeleri TSE’den alan ilk cumhurbaşkanlığı olma özelliği taşıyor" ifadesini kullandı.

Korkmaz, TSE'nin KKTC'deki belge sayısını da arttırarak, ülkedeki kalite altyapısını güçlendirmeyi amaçladıklarını vurgulayarak, "Kuzey Kıbrıs'ta Ekonomi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı bizden kalite belgesi ve müşteri memnuniyeti belgesi alan kurumlarımız. Ayrıca buradaki üç üniversitemize 5 sistem belgesi verdik, diğer üniversitelerimize yönelik çalışmalarımız sürüyor. KKTC Cumhuriyet Meclisi ve Başbakanlığın, Kalite ve Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistem Belgesi almalarına yönelik çalışmalar ve görüşmelerimiz de devam ediyor" şeklinde konuştu.

KKTC Cumhurbaşkanlığının TSE'den almaya hak kazandığı belgeler hakkında bilgi veren Korkmaz, TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi'nin kuruluşlarda kalite anlayışının gelişimini, verimliliğin artmasını, maliyetlerin azalmasını, etkin bir yönetimi, çalışanların tatminini, kurum içi iletişimde iyileşmeyi, hizmet alanların memnuniyetinin artmasını, ayrıca faaliyetlerde geniş izleme ve kontrolü sağladığını anlattı.

Korkmaz, TS ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi'ne de değindi. Söz konusu belgenin bir kuruluştan hizmet alanların memnuniyetlerini en üst noktaya taşımaya odaklandığının altını çizen Korkmaz, öte yandan hizmet kalitesine ilişkin bir şikayetle karşılaşılması durumunda kuruluşlara nasıl davranmaları gerektiğine dair yol gösterdiğini ve kuruluşlara şikayetlerden ders çıkarılarak iyileştirmeye açık alanların tespit edilmesine yardımcı olduğunu kaydetti.

Belge takdim töreni, bugün KKTC'de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve TSE Başkanı Sebahittin Korkmaz'ın katılımıyla gerçekleştirilecek.



Çağatay, 27’nci ölüm yıldönümünde kabri başında anılacak



Merhum Başbakan Mustafa Cağatay, 27’nci ölüm yıldönümünde kabri başında anılacak.

Çağatay için 3 Nisan Pazar günü Karaoğlanoğlu mezarlığındaki kabri başında anma töreni gerçekleştirilecek.



Orta Doğu Ortodoks Kiliseleri toplantısı Güney Kıbrıs’ta yapıldı



Rum Ortodoks Kilisesi’nde, bölgedeki jeopolitik gelişmelerin de ele alındığı “Orta Doğu Bölgesi Ortodoks Kiliseleri Yöneticileri veya Temsilcileri” toplantısı yapıldı.

Rum Fileleftheros gazetesinde yer alan haberde, Kudüs Patriği Theofilos, Antakya Patrikhanesini Temsilen “Pirgu Bölge Piskoposu İlias” ve İskenderiye Patrikliği’ni temsilen de “Başpapaz Athinadoros Papaevripiadis’in”, Başpiskopos Hrisostomos’un davetiyle önceki gün Güney Kıbrıs’a gittikleri belirtildi.

Gazete toplantının, Patrikhaneler ve Kıbrıs Kilisesi arasındaki bağların güçlendirilmesi ve aralarında daha iyi bir iş birliğinde bulunulması, aynı zamanda Orta Doğu’daki bütün Hıristiyanlarla ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla düzenlendiğini yazdı.