BASIN BÜLTENİ Güney Kıbrıs hidrokarbon araştırmaları için üçüncü tur ihalesine çıktı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Güney Kıbrıs hidrokarbon araştırmaları için üçüncü tur ihalesine çıktı
Tarih: 28.03.2016 > Kaç kez okundu? 1292

Paylaş


Rum Hükümeti’nin sözde Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) içerisindeki 6, 8 ve 10’uncu parsellerde hidrokarbon araştırmaları yapılmasına yönelik üçüncü tur ruhsat ihalesine çıktığı haber verildi.

Rum Simerini gazetesi, Rum hükümetinin AB Resmi Gazetesi aracılığıyla üçüncü tur ihalenin başladığına dair resmi açıklama yaptığını yazdı.

İlgili açıklamada, Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB”i içerisindeki 6, 8 ve 10’uncu parsellerde hidrokarbon araştırma ruhsatları için başvuru yapılması çağrısında bulunduğunu aktaran gazete, başvuruların dört ay sonra kapanacağını kaydetti.



Dışişleri Bakanlığı:“GKRY’nin mevcut olumlu atmosfere zarar verecek adımlar atmaktan kaçınması gerekiyor”



Dışişleri Bakanlığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) hidrokarbon için ihale duyurusu yapmasını eleştirdi ve “GKRY’nin mevcut olumlu atmosfere zarar verecek adımlar atmaktan kaçınması gerekiyor” dedi.

Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının BM gözetiminde yürütülmekte olan müzakereler yoluyla 2016 yılı içerisinde en kısa sürede Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılması hedefiyle çabalarını sürdürdüğü kaydedildi.

Açıklamada “Hal böyleyken, Kıbrıs’ın doğalgaz kaynakları konusunda, GKRY iç siyasi kaygılardan kaynaklandığı anlaşılan mülahazalarla tek taraflı olarak başlattığı faaliyetlerini sürdürdüğüne şahit olmaktayız. Bu bağlamda, GKRY, tek yanlı ilan ettiği 6, 8 ve 10’uncu parsellerde hidrokarbon aramaları için üçüncü ihale duyurusunu 24 Mart 2016 tarihinde yapmıştır. Müzakerelerin yoğun olarak devam ettiği bu dönemde, GKRY’nin mevcut olumlu atmosfere zarar verecek adımlar atmaktan kaçınması gerekmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Kıbrıs Adası’nın iki eşit ortağından biri olan Kıbrıs Türk halkının Ada’nın deniz yetki alanındaki mevcut doğal kaynaklarında hakları bulunduğu kaydedilen açıklamada, Kıbrıs Türk halkının hidrokarbon kaynaklarının araştırılması, çıkarılması ve işletilmesine ilişkin tüm kararların alınmasında Rum liderliği kadar söz sahibi olduğu da vurgulandı.

Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı bir çözüme ulaşılana kadar, ada çevresinde bulunan doğal kaynaklarının araştırılması, çıkarılması ve işletilmesi faaliyetlerinin tarafların karşılıklı belirleyecekleri bir işbirliği çerçevesinde yürütülmesinin en doğru yol olacağı kanaatinde olduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi:

“Kıbrıs Rum liderliğine, BM gözetiminde yürütülen müzakere sürecine odaklanması ve en kısa sürede yerleşmiş BM parametreleri ile 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama temelinde bir anlaşma sağlanması için yapıcı bir yaklaşım sergilemesi yönündeki çağrımızı bu vesileyle bir kere daha yineleriz”.



TC Dışişleri Bakanlığı: “Deniz yetki alanlarımızda izinsiz hidrokarbon faaliyetlerine izin verilmeyecek”



Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) yeni bir uluslararası hidrokarbon arama ruhsat ihalesine çıkmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Kıbrıs'ta yeni bir ortaklık kurulmasını hedefleyen kapsamlı çözüm müzakerelerinin kritik bir safhaya ulaştığı mevcut aşamada, Rum Yönetiminin aldığı ihale kararı bir yandan Kıbrıs Türk tarafının Ada'nın doğal kaynakları üzerindeki eşit, ayrılmaz hak ve çıkarlarını hiçe saymakta, diğer yandan ülkemizin bölgedeki kıta sahanlığından kaynaklanan haklarını ihlal etmektedir. Bakanlığımızın bu konuda daha önce yaptığı açıklamalarda da önemle vurgulandığı üzere, ülkemiz, yabancı şirketlerin deniz yetki alanlarımızda izinsiz hidrokarbon faaliyetlerinde bulunmasına, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da hiçbir şekilde izin vermeyecek, kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumak için gerekli her türlü tedbiri alacaktır" denildi.

Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY), yeni bir uluslararası hidrokarbon arama ruhsat ihalesine çıkmasıyla ilgili olarak, yabancı şirketlerin Türkiye'nin deniz yetki alanlarında izinsiz hidrokarbon faaliyetlerinde bulunmasına hiçbir şekilde izin verilmeyeceğini, kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumak için gerekli her türlü tedbirin alınacağını bildirdi.

Açıklamada, GKRY'nin, sözde münhasır ekonomik bölgesinde yeni bir uluslararası hidrokarbon arama ruhsat ihalesine çıktığı hatırlatıldı.

"Kıbrıs'ta yeni bir ortaklık kurulmasını hedefleyen kapsamlı çözüm müzakerelerinin kritik bir safhaya ulaştığı mevcut aşamada, Rum Yönetimi'nin aldığı ihale kararı, bir yandan Kıbrıs Türk tarafının Ada'nın doğal kaynakları üzerindeki eşit, ayrılmaz hak ve çıkarlarını hiçe saymakta, diğer yandan ülkemizin bölgedeki kıta sahanlığından kaynaklanan haklarını ihlal etmektedir" ifadesine yer verilen açıklamada, bahse konu ihaledeki sözde ruhsat sahaları incelendiğinde, 6 numaralı sahanın önemli bir bölümünün, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığının BM nezdinde de kayda geçirilen dış sınırlarının içinde yer aldığının görüldüğü belirtildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

"Bakanlığımızın bu konuda daha önce yaptığı açıklamalarda da önemle vurgulandığı üzere, ülkemiz, yabancı şirketlerin deniz yetki alanlarımızda izinsiz hidrokarbon faaliyetlerinde bulunmasına, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da hiçbir şekilde izin vermeyecek, kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumak için gerekli her türlü tedbiri alacaktır.

Diğer taraftan, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkıyla yeniden ortaklık kurma iradesini en somut şekilde ortaya koyması gereken bu dönemde, Ada'nın tek sahibi gibi davranmaya, Ada'nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkının doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını göz ardı etmeye ve bu kaynaklar üzerinde tek yanlı tasarrufta bulunmaya devam etmesi, ilgili tüm tarafları kaygıya sevk edecek niteliktedir.

Bu çerçevede, GKRY'nin vermeye teşebbüs edebileceği hükümsüz ruhsatlara dayanarak hidrokarbon arama çalışmaları yapmayı düşünebilecek ülkeleri ve şirketleri, sağduyu içinde hareket etmeye, Ada'daki diğer kurucu halk olan Kıbrıs Türklerinin iradesini dikkate almaya ve Kıbrıs meselesinin çözüm sürecine olumsuz etkide bulunacak adımlar atmamaya davet ediyor ve buna göre davranmalarını bekliyoruz."



Liderler bugün yeniden bir araya geliyor



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde bugün Lefkoşa’da ara bölgede müzakereler için tahsis edilen binada yeniden bir araya geliyor.



Schulz, bu akşam Kıbrıs’a geliyor



Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, temaslarda bulunmak amacıyla bu akşam Kıbrıs’a geliyor.

Schulz, yarın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından kabul edilecek.

AB Kıbrıs Temsilciliği’nden verilen bilgiye göre, Schulz temaslarına Salı günü Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’le yapacağı görüşmeyle başlayacak.

Schulz, öğleden sonraki programı çerçevesinde Kıbrıslı Türk ve Rum gençlik örgütleri ve aktivistlerle Rum RIK televizyonu stüdyolarında bir araya gelecek.

AP Başkanı Schulz, daha sonra Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından kabul edilecek.

Martin Schulz, Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşmesinin ardından Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Antropoloji Laboratuarı’nı ziyaret edip, ardından kısa bir basın açıklaması yapacak.

Schulz daha sonra Slovakya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçiliği inisiyatifinde rutin toplantılara katılan Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi parti başkan ve temsilcileriyle ara bölgedeki Ledra Palace Otel’de görüşecek ve ardından Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in onuruna vereceği akşam yemeğine katılacak.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile 30 Mart Çarşamba sabahı kahvaltıda bir araya gelecek olan Schulz, aynı gün Ada’dan ayrılacak.



Akıncı, Rum tarafına müzakere sürecine zarar verecek davranışlarından kaçınma çağrısında bulundu



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere başlıkları arasında bulunmayan ancak süreci etkileyen konular bulunduğunu ve Kıbrıs Rum kesiminin bu konularla ilgili hareketlerden kaçınması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile önceki gün gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada “yararlı” olarak nitelendirdiği görüşmede Eide ile çözüm sürecini etkileyebilecek, müzakere başlıkları içerisinde görülmeyen bazı konulardaki endişelerini paylaştığını söyledi.

Müzakere sürecini etkileyebilecek unsurlardan birinin, adanın güneyinde deniz altında bulunan doğal kaynaklar için arama çalışmaları olduğunu, bu konunun geçmişte müzakere masasının dağılmasına neden yol açtığını kaydeden Akıncı, “Benzeri bir durum yaşanmasını kesinlikle hiçbir taraf arzu etmemektedir, Rum tarafı bu konuda daha da dikkatli davranmak durumundadır” dedi.

Deniz altındaki doğal zenginliklerin her iki topluma ait olduğunu, muhtemel bir anlaşmada federal hükümetin yetkisi altında olacağını kaydeden Akıncı, doğal zenginliklerin çözümün maliyetine katkı sağlayabileceğini, tüm tarafların kazançlı çıkabileceği yeni bir ufuk açacağını kaydetti.

Güney Kıbrıs’ta doğal zenginliklerle ilgili gündemde bulunan yeni ihalelere atıfta bulunan Akıncı, “Bunun müzakere sürecini olumsuz etkilememesi için kazı noktasına getirilmemesi gerektiği konusundaki hassasiyetimizi kendisiyle (Eide’yle)paylaştık. Bu zenginlik tüm Kıbrıslılara aittir ve bu zenginliği gelecekte en iyi şekilde değerlendirmek hepimizin görevidir ama onu şimdiden bir gerginlik meselesi haline dönüştürecek davranışlardan sakınmak gerekmektedir” dedi.

Limasol’da yaşayan bazı “Kıbrıslı Türk” ve “Roman” ailelerinin evlerinden çıkartıldığı bilgisinin ellerine ulaştığını kaydeden Akıncı, “Niye şimdi bu oluyor?” ifadesini kullanarak, pazartesi günü yer alacak liderler görüşmesine bu gelişme ile ilgili bilgi almayı umut ettiğini ifade etti.

Hellim ürünün coğrafi tescili sürecinin de müzakere sürecini olumlu veya olumsuz etkileyebilecek bir konu olduğunu belirten Akıncı, Avrupa Komisyonu Jean-Claude Juncker’in adaya ziyaretinde Kıbrıs Rum Kesimi de dahil, hellimin tescili üzerinde ortak bir anlayış sağlandığını ancak Kıbrıs Rum Tarım Bakanı’nın söz konusu anlayışta bazı tadilatlar yapmak istediğinin anlaşıldığını söyledi.

Akıncı, “Güneydeki tarım bakanlığının bu ortak anlayışın dışında bazı tadilatlar yapma gayreti var. Bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz, ortak anlayışın bozulmaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Mustafa Akıncı, “Sürece zarar verecek her tür adımdan kaçınılmalıdır, biz de atmayalım onlar da atmasın” dedi.

Müzakerelerdeki 6 başlıktan dördünde ilerleme sağlandığını, gelecek “bir iki ayda” ilerleme sağlanan başlıklarda daha çok ilerleme elde etme arayışı içerisinde olacaklarını kaydeden Akıncı, üzerinde uzlaşılan ancak çok net olmayan konularda “berrak olmayan noktaların nasıl netleştirileceği” üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti.

Çözüm bulma yönünde inancını kaybetmeme çağrısında bulunan Akıncı, çözümün mümkün bir hedef olduğunu, bunun gelecek kuşaklar için başarılması gerektiğini söyledi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ise görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, “yapıcı” olarak değerlendirdiği görüşmede, pazartesi (bugün) yer alacak liderler görüşmesinin planlaması üzerinde çalıştıklarını ifade etti.

Müzakere sürecinde kritik bir aşamada olduklarını kaydeden Eide, elde edilen bazı uzlaşıların anlaşılabilir dile çevrilmesi üzerinde çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Güney Kıbrıs’ta yer alacak seçimlerden dolayı siyasi hareketliliğin müzakere sürecini olumsuz yönde etkilemediğini düşündüğünü kaydeden Eide, liderlerin müzakere sürecinde kararlılık sergilediğine inandığını, pazartesi gün planlanan liderler görüşmesinin de uzun bir gündemi bulunduğunu kaydetti.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un adada bugün başlatacağı ziyaretiyle ilgili olarak Eide, bunun, Avrupa Birliği’nin tüm kurumlarının sürece olan desteğinin bir göstergesi olduğunu söyledi.

Eide, “Adada bir çözüme ulaşma ihtimali, Brüksel ve Avrupa için büyük bir önem taşıyor” dedi.

Avrupa Birliği yapısına uygun bir çözüm için Avrupa Birliği müesseselerinin adada taraflara destek vermekte olduğunu kaydeden Eide, “Çözüm sürecinin bu aşamasında elde edilen önemi başarılardan birinin, her iki tarafın da çözümü Avrupalı bir çözüm yapmanın öneminin altını çizmesidir. Bu her iki tarafın da yararınadır” dedi.

Schulz ile görüşme gerçekleştireceklerini kaydeden Eide, Sculz’a müzakerelerin son hali hakkında bilgi vereceklerini kaydetti.



Akıncı Nisan’da İstanbul, Berlin ve Londra’da temaslar yapacak



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Nisan ayında yurt dışında temaslar yapacak. Akıncı, Kıbrıs sorunuyla ilgili çeşitli görüşmeler yapmak ve konferanslar vermek üzere İstanbul, Berlin ve Londra’ya gidecek.

Cumhurbaşkanı Akıncı, önümüzdeki ay ilk olarak İstanbul’da Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı’nın davetlisi olarak, 18. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde konferansa katılacak. Ziyaret 6-7 Nisan’da yapılacak.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ikinci yurt dışı temasını Almanya’nın başkenti Berlin’de 11-13 Nisan’da Almanya Dışişleri Bakanı Frank W. Steinmier'in resmi davetlisi olarak yapacak. Steinmier’le görüşecek Akıncı ayrıca, Friedrich Ebert Vakfı’nda da yuvarlak masa toplantısına katılacak.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 13. İslam Konferansı Zirvesi, 14-16 Nisan’da İstanbul’da yapılacak. Zirvenin katılımcıları arasında yer alacak olan Cumhurbaşkanı Akıncı, bu ziyaretle Nisan ayında İstanbul’a ikinci ziyaretini yapmış olacak.

Akıncı, Nisan sonu Mayıs ayı başlarında ise İngiltere’nin başkenti Londra’ya gidecek. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond'un daveti üzerine geçekleşecek gezinin kesin tarihi ve programı üzerinde çalışmalar sürüyor.



Troccaz: “Kıbrıs sorununun çözümü AB müktesebatı ile bağdaşmalı”



Fransa’nın Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi René Troccaz, Fransa’nın, Kıbrıs sorununa AB Müktesebatı ile bağdaşan bir çözüm bulunması fikrini ve Avrupa Komisyonu’nun, BM ile diğer tarafların gösterdiği çabalara katkı koyma maiyetinde, müzakerelere müdahil olmasını desteklediğini söyledi.

Rum Fileleftheros gazetesine röportaj veren Troccaz, adanın yeniden birleşmesinden önce, Kıbrıs Türk toplumunun büyük Avrupa ailesine tam katılımının sağlanabilmesine yönelik zemin hazırlığı yapılmasının hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.

Troccaz, bu çerçevede, 2015 yılında oluşturulan iki toplumlu AB Müktesebatı Komitesi’nin çalışmakta olduğunu ve Fransa’nın, bu çabalara tam destek verdiğini kaydetti.

Fransa’nın, uluslararası meşruiyeti daima desteklediğini ve buna büyük önem verdiğini belirten Troccaz, 6 ayda bir, BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) adadaki görev süresinin uzatılması için toplandıklarını, tüm tarafların katılımıyla görüş alışverişi yaptıklarını ve birtakım mesajlar ilettiklerini ifade etti.

Liderlerin, kimseye bir faydası olmayan “yıllanmış bölünmeye” son vermeyi taahhüt ettiğini belirten Troccaz, bu fırsatın değerlendirilebilmesi için gerek liderler, gerekse müzakereciler ve müzakere grupları tarafından sıkı bir çalışma yürütülmesi gerektiğine işaret etti.

40 yıldır süregelen bu bölünmenin getirdiği birtakım zorlukları da göz ardı etmemek gerektiğini belirten Troccaz, gerek prosedürün kendisi, gerekse Kıbrıslıların düşünceleriyle ilgili zorluklar bulunduğunu ve Kıbrıslıların, kendilerine önerilen çözümün yaşayabilirliği konusunda ikna edilmeleri gerekeceğini vurguladı.

Bu noktada, gerek dinler arası diyalog, gerekse işadamları, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri arasındaki yeniden yakınlaşma çabalarının önemli olduğunu kaydeden Troccaz, adanın yeniden birleşmesinin gerek burada ikamet edenlere, gerekse ekonomi, siyaset, diplomasi, güvenlik gibi alanlarda fayda sağlayacağını söyledi.

Troccaz, Fransa’nın Kıbrıs sorununun çözümüne 42 yıldır destek verdiğini, ancak özde, müzakerelerin Kıbrıslılara ait olduğunu ve yeniden birleşme için onların çalışması gerektiğini ifade etti.

Habere göre Troccaz, iki ülkenin farklı alanlarda ve düzeylerdeki işbirliğine işaret ederken, Fransa’nın, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığından itibaren buraya silah tedarik eden ilk ülke” olduğunu anımsattı.

Troccaz, Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) ile olan sıkı ilişkilere de vurgu yaparken, Fransa’nın, istenmesi halinde, bugüne kadar yaptıklarından daha fazla şey yapmaya hazır olduğunun altını çizdi.

Fransa ile Güney Kıbrıs arasındaki ilişkilerde, hidrokarbon yataklarının da önemli bir rol oynadığına dikkati çeken Troccaz, kaynakların, Avrupa’nın istikrarı açısından önemli bir yerde bulunuyor olmasından dolayı stratejik önem taşıdığını söyledi.



Hristodulidis: “Müzakere prosedüründe zaafiyet var ”



Rum Yönetimi Sözcüsü Nikos Hristodulidis, haftalık Rum Kathimerini gazetesine verdiği özel mülakatta liderlerin siyasi düzeyde anlaştıklarının yakınlaşmaya dönüşemediğine dikkat çekerek bunun, devam eden müzakere prosedüründeki zaafiyet olduğuna işaret etti.

Türkiye’nin AB müzakere başlıklarının açılmasıyla ilgili prosedürün çözüm açısından takvim olarak işlediği algısını reddeden Hristodulidis, “Ne zaman ne olacağı öngörülemez. Kıbrıs sorununun haziranda, ekimde veya aralıkta çözüleceği söylenemez” dedi.

Hristodulidis liderlerin son görüşmelerinde kararlaştırdıkları, müzakere prosedüründeki değişikliğin bir ara anlaşma hedefi mi taşıdığı sorusuna karşılık “Ara anlaşma asla söz konusu olamaz” yanıtını verdi.

Annan Planı’nın yeniden gündeme gelmesi ihtimalini de kesin bir dille reddeden Hristodulidis, “Annan Planı’nın yeniden halkın önüne konulması saygısızlıktır, intihardır” ifadesini kullandı.



Pikis: “Dönüşümlü başkanlık ırksal konfederasyondur”



Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Rum Yüksek Mahkemesi eski Başkanı Yeorgios Pikis Kıbrıs Türk tarafının dönüşümlü başkanlıktaki ısrarının “ırksal konfederasyonu ima ettiğini, merkezi hükümet kararlarında eşit söz hakkı sağlanmasının da konfederasyonun, yani iki veya daha çok devletin birleşmesinin ana niteliği olduğunu” söyledi.

Rum Fileleftheros gazetesine verdiği özel mülakatta; “mülkiyetin, federasyon çerçevesinde her toplumun ikamet edeceği ve yerel yönetime sahip olacağı bölgeler belirlenmeden görüşülemeyeceğini” savunan Pikis, “Toprak’ta adil çözüm, halen sakinlerin kovulmuş olduğu bölgelerde ikamet ve oturma temel hakkını büyük ölçüde telafi edecek” dedi.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Rum meclisini bilgilendirmesi sırasında, “müzakereler iki toplum lideri arasında yapılıyor” dediğini, ancak ortak açıklamada “anlaşma iki kurucu devlet başkanı arasında yapılır” ifadesi kullanıldığını belirten ve orijinal metindeki “between the two constituent states” ifadesini de hatırlatan Pikis, özetle şunlara dikkat çekti:

“Anastasiadis aynı konuşmasında, ‘Federal Anayasa Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit statüdeki iki oluşturucu eyaletten oluşacağını belirleyecek’ de dedi. Eyalet kelimesi, İngilizce’deki polity, de devlet anlamına gelir. Eski Yunancada ‘eyalet’ terimi kent-devlet demekti. Başkan’ın yukarıdaki ifadesi, karşılıklı tarafların eşit statüsü olacaksa, yani Annan Planı’nda öngörüldüğü gibi devlette eşit söz sahibi olacaksa konfederasyonun müzakere edildiğini ima eder.”

Pikis, hiç kimsenin mülkiyet hakkından mahrum edilemeyeceğini kaydederek, “Her kişi, meşru yollardan edinilmiş malını kullanma, tasarrufunda tutma ve miras bırakma hakkına sahiptir” dedi.

Bugün, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Dimopolos davasındaki kararı tahtında görüşülmekte olan, 1974 öncesinde 10 yaşından küçük olanların ilgili mülkle duygusal bağı bulunmadığı tezinin siyasi ve hukuki dayanağı sorulduğunda ise Pikis, şunları söyledi:

“Kesinlikle hayır. Haklar duygularla değil mülkiyetle örtüşür. Mülkiyet ve atalardan miras hakkı BM İnsan Hakları Sözleşmesi tahtında temel insan haklarındandır.”



Güzelyurt ısrarının perde gerisi



Rum Fileleftheros Gazetesi, Güzelyurt’un Rum idaresine verilmesi ısrarının, Rum tarafınca ortaya konulan iki gerekçeden farklı ve kıyı şeridiyle alakalı olduğunu kaydetti.

Habere göre Rum tarafı, KKTC-Güney Kıbrıs sınırına komşu olan Güzelyurt’un verilmesinin önemli sayıda Rum’un Rum idaresi altında geri dönmesine olanak tanıyacağı ve çözümün maliyetini, sürdürülebilirliğini ortadan kaldıracak kadar yükseltmeyeceği gerekçelerini ortaya koyuyor.

Gazete, Güzelyurt başlığının geniş boyutları olduğunu, bu nedenle hem müzakereler, hem de çözüm planının varacağı sonuç açısından düğüm noktası addedildiğine dikkat çekti, Annan Planı’nda Güzelyurt’un sadece meskûn bölgelerinin Rumlara verilmesi üzerinde durulduğuna işaret ederek özetle şunları yazdı:

“Bu, Omorfo’nun Kıbrıs Rum idaresinde olduğu, diğer bütün çevresinin –Omorfoluların mülkleri de dâhil- Kıbrıs Türk idaresinde kaldığı bir cep oluşturuyordu. Diğer bir önemli parametre de Omorfo kıyı şeridinin Kıbrıs Türk idaresinde kalarak, kıyıların denetiminde yüzde 43’ü Rum - yüzde 57’si Türk- şeklinde haksız bir denge oluşturuyordu. Dolayısıyla Omorfo’nun, körfez kıyıları da dâhil iadesi, Kıbrıs kıyılarının denetimi konusundaki olguları dengeleyecek.”

Gazete sözde “Omorfo Belediye Başkanı” Haralambos Pittas’ın konuyla ilgili şu açıklamasını da okurlarına aktardı:

“Bugün, toprak konusunda gerek Başkan Anastaiadis’ten aldığımız, gerek gayrı resmi edindiğimiz bilgilerden Omorfo’nun, Sirianohori (Yayla) kıyılarına kadar iadesi isteniyor. Sürdürülebilir olabilmesi için Omorfo’nun bu şekilde iade edilmesi gerekiyor. Başkan bize her zaman, bu konunun kendisi için prensip meselesi olduğu için kendisine güvenmemiz gerektiğini söylüyor.”



Akıncı-Steinmeier randevusu Güney’de rahatsızlık yarattı



Rum Kathimerini gazetesi, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Friedrich Ebert Foundation Vakfı’nın davetlisi olarak 12 Nisan’da Almanya’ya gideceğini, bu çerçevede Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier’la da görüşeceğini, Rum tarafının bu durumdan oldukça rahatsız olduğunu bildirdi.

Gazete, Akıncı’nın, adı geçen Vakıf tarafından “Yeniden Birleşmeden Önce Kıbrıs-Müzakerelerin Etkin Son Aşaması” konulu yuvarlak masa toplantısına davet edildiğini aktardı.



Rum Yönetimi’nin kayıplarla ilgili “gizli bilgi notu” basına sızdı



Rum tarafında hazırlanan ve yetkili birimler ile Rum meclisine gönderilen kayıplarla ilgili “gizli bilgi notu” basına sızdı.

Rum Simerini gazetesi, askeri bölgelerdeki kayıp kazıları ve KKTC’nin tavrıyla ilgili bilgi notunun Sigma TV’nin önceki akşamki ana haber bülteninde yayınlandığını yazdı.

Gazete “gizli” bilgi notunda, kazıların devam etmekte olduğu -7’si KKTC’de 2’si Rum tarafında- 9 noktayla (Haspolat, Kömürcü, Karaoğlanoğlu, Alsancak, Cihangir, Sazlıköy, Taşkent, Pomo ve Strovolo) ilgili detaylar verildiğini yazdı.



Lewis: “Kıbrıs sorunu unutulmuş bir açık yara”



Rum Haravgi gazetesine söyleşi veren İngiltere İşçi Partisi Gölge Çevre Bakanı Clive Lewis, Kıbrıs sorununun “unutulmuş bir açık yara” olduğunu belirtti.

Lewis, Kıbrıs sorununun, siyasi ve toplumsal bir sorun olduğunu ve Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerindeki problemin çözülmesi gerektiğini söyledi.

Lewis, Türkiye’nin AB’ye üyelik beklentisi içerisinde olmasının, Kıbrıs sorununda çözümün şansını artırdığını belirtti.

Habere göre Lewis, adadaki İngiliz üsleri için de“emperyalizmden geriye kalanlar” ifadesini kullandı.



Kalyoncu taburcu oldu



Başbakan Ömer Kalyoncu, mide şikayeti nedeniyle tedavi altına alındığı hastaneden taburcu oldu.

Kalyoncu, cuma akşamını, rahatsızlanarak kaldırıldığı Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde geçirdikten sonra dün gece taburcu edildi.

Başbakan Kalyoncu’nun bugün Başbakanlık’taki mesaisine dönmesi bekleniyor.



KKTC Turizmi MITT Moskova 2016 Turizm Fuarı’nda tanıtıldı



KKTC turizmi, 23-26 Mart 2016 tarihleri arasında Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen Moskova Seyahat ve Turizm Fuarı’nda (MITT) tanıtıldı.

Rus tur operatörleri, hava yolu şirketleri, seyahat acenteleri, turizm yazarları, turizm teknolojisi üreten firmalar, restoranlar, turizm birlikleri, oteller, gemi turizmi şirketleri, turizm pazarlama şirketleri ve turizm sektöründe faaliyet gösteren birçok profesyonelin ilgi gösterdiği fuarda 150 ülkeden yaklaşık bin 800 şirket stant kurdu. Fuarı yaklaşık 32 bin kişinin ziyaret ettiği belirtildi.



Güney Kıbrıs yoksullukta AB üçüncüsü



Rum Haravgi gazetesi, Avrupa Parlamentosu’nun AB üyesi ülkelerde yaptığı yoksulluk araştırmasına göre Güney Kıbrıs’ın yoksullukta AB üçüncüsü olduğunu yazdı. Gazete araştırmanın Güney Kıbrıs’taki yoksulluğun son dönemlerde artış gösterdiğini ve Rum toplumunun yüzde 27,4’ünün, yoksulluk sınırında yaşadığını ortaya koyduğunu yazdı.

Gazete, bu oranın yaklaşık 240 bin kişiye denk geldiğini kaydederken, memoranduma tabi ülkeler arasındaki en yüksek yoksulluk artış hızının, Yunanistan ve İspanya’dan sonra, yüzde 4,1’lik oranla Güney Kıbrıs’ta olduğuna dikkati çekti.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 31
Dün Tekil 1238
Bugün Tekil 429
Toplam Tekil 4064637
IP 18.222.23.119






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























9 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Saraylarda s remem da larda s rd m , Bin cihana de i mem u ks z T rkl m .
(H seyin Nihal ATSIZ)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.311 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu